YALNIZ İNSAN!
Yalnızlık Yozlaştırır...
Kanımca sıfır rakamı, insan olarak bizlerin kendini merkeze koyan ve her şeyi bu merkeze ( başlangıç noktasına) göre olmak üzere tayin eden ön kabulünün matematikteki karşılığı olsa gerek. Harezmî’nin sıfırı kullanır ve tanıtırken ki duygularını elbette bilemeyiz fakat bizlerin, kibrimizden midir ne bilinmez, tarihin (zamanın) akışını kendimize tabi kıldığımız yadsınamaz bir gerçek.
Sıfır merkez olmak üzere ileriye ve geri dönük her şey haliyle buna tabi oluyor. Artı veya eksi olması, takvimlerimizde olduğu üzere milattan önce ya da sonra olması sadece bir ayrıntı.
Haliyle yaşama, yaşamın geçmişine, dünyaya ve hatta evrene bakışımızı da bu ben merkezciliğimiz belirliyor. Özellikle evrimimize ve genel olarak evrimin işleyişine yönelik …
Evrimin ve evrimimizin geneline yönelik “neden böyle de öyle değil” içerikli her karşı çıkış gelip bu duvara tosluyor. Sanki evrimin kendisi bir neden yahut bir sonuçmuş ön kabulü üzerinden ve sanki buna tabi olanların süreç boyunca tek başlarına ve belirleyici ölçüde tercihleri varmışçasına ve tersinden değerlendirmeler yapılabiliyor.
İnsan maymundan türediyse neden şimdi olmuyor, neden tersi de olmuyor, yoksa evrim sona mı erdi gibi ve sanki evrimin kendisi bir erk, yaptığı ve yapacağı her şey iradi ve sanki doğanın işleyen sürecinin sadece adı değilmiş gibi…
Özellikle toplumsal bir varlık oluşumuza yönelik aynı ben merkezci ve tarihi bulunduğumuz zaman dilimi itibarı ile başlatan kibirli-cahil-cahilleştirilmiş yaklaşımımız; aynı minvalde ve sanki bizler, toplumsallığımızın bir artısı olarak evrimsel süreçte elenmediğimiz için değil de bilinçli ve iradi olarak ezelden beridir ve sırf insan olduğumuz için bu günlere gelebildiğimiz yanılgısına temel teşkil ediyor.
Bu durum haliyle her geçen gün bizleri var ve güçlü kılan temel şeyin toplumsallığımız ve kollektif var oluşumuz olduğu bilgisini hafızamızdan siliyor. Hele ki bu aynı zamanda çağımızın egemen siyasi, sosyal, kültürel, psikolojik, felsefi ve ekonomik anlayışı olan ve toplumu öteleyip bireyi, bireysel kurtuluşu öne çıkaran kapitalizm ile örtüşünce, çağımız insanının açmazları, mutsuzluğu, çaresizliği ve umutsuzluğu katlanarak artıyor. Bu arttıkça yalnızlığı, yalnızlık sil baştan kısır döngüyü…
Yalnızlık yozlaştırır. Yozlaşma yalnızlaştırır…
Louis Aragon ne güzel özetlemiş:
Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan
Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir
Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan
Yalnız insan kayıp mektup
Adresi mi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kim bilir kim tarafından
Yalnızlık yozlaştırır. Yalnız insan yaşadığı her şeyi bir tek kendine özgü sanır. Arayışları yalnızdır, çırpınışları, haykırışları, Mao’nu ünlü sözü ile: Tarih önünde bir vızıltıya döner.
Fakat şu mendebur genetiğimiz var ya, hayatta kal ve üre diyen. İşte bu, bu arayışa yön verir. Ve yalnız insan yol ayırımında bir tercih yapar.
Ya kendi gibileri ile ve evrimine uygun olarak dayanışmak, kollektif bir yaşamın zaruriyetini kavramak ve bu girdaptan birlikte çıkmanın yollarını aramak ya kendini ilahi bir güce teslim etmek ya da bir güce yamanmak.
İlahi olanın sunacağı şeyler bu dünya için sınırlıdır. Fakat "haksız ve adaletsiz bir güce" yamanmanın öyle değil. Ve fakat bedeli vardır.
"Satacak", "satın alınacak", kendine, türüne doğasına "ihanet edecek", benden sonrası tufan diyerek hak olmayanı hak görecek, başkasının emeğine, ekmeğine göz dikecek, "taşeronluk", "maşalık", "uşaklık" yapacak. Yani, şahsi ve haksız menfaati için her yolu mubah görecek. Tanıdık geliyor mu?
Yalnızlık yozlaştırır... İnsanın ve insanlığın daha iyi, güzel, yaşanılır ve paylaşılabilir bir dünya yaratımının yolu bu değil. Hele ki bundan kurtuluşun yolunu bedeli çok ağır olan bir güce yamanmakta aramak hiç değil. Hem geçicidir hem de sahtedir… Ustalar; “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” derken bunu kasteder. Bunca cılız ve savunmasız oluşumuza rağmen bizleri evrimin tepesine oturtan doğa da aynı şeyi söyler. "Ey insanlar gücünüz birliğinizden gelir, var oluşunuzu da buna borçlusunuz. Tercih sizin…"
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/04/2024 16:32:16 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13600
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.