Kuantum ve Einstein: Mantıkla Deliliğin Kesişimi
- Blog Yazısı
“Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Bu küçük nükte, benim ‘Einstein Deliliği’ dediğim şekliyle, çoğunlukla Einstein’a atfedilir. ‘Matthew etkisi’ burada devreye girmiş olabilir; sonuçta bu tarz zeki ve akılda kalan cümleleri ona mâl etmeye herkes fazlasıyla gönüllü. Benim de buna itiraz edecek hâlim yok doğrusu. Hatta bu payeyi ona vermek hoşuma bile gidiyor, çünkü hikâyeyi hiç ummadığımız ilginç yerlere taşıyor.
Öncelikle, Einstein'ın delilik olarak tanımladığı şeyin, kuantum teorisine göre dünyanın gerçekte işleyiş biçimi olduğunu unutmayalım. Kuantum mekaniğinde aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuçlar elde edebilirsiniz. Nitekim, büyük yüksek enerjili parçacık çarpıştırıcılarının altında yatan temel varsayım da budur. Bu çarpıştırıcılarda fizikçiler aynı parçacıkları trilyonlarca kez aynı şekilde çarpıştırırlar. Peki bunu yapmak delilik mi? Muazzam çeşitlilikte sonuçlar elde ettiklerine göre, öyle görünmüyorlar.
Ama esas mesele şu: Kuantum mekaniği evreni mantıkla değil, olasılıklarla açıklıyordu ve bu durum Einstein’ı rahatsız ediyordu. Çünkü o, evrenin en azından makul bir düzen içinde işlemesini bekliyordu. Sonuçta adamın zihninde bile kaos kendi içinde düzenliydi.
Einstein’ın buna “kuantum deliliği” demesi boşuna değildi. Çünkü bu teori, onların zamanındaki bilimsel zarafeti ters köşe ediyordu. Matematik denklem gibi düzgün, pürüzsüz, gri takım elbiseli bir evren hayal ederken karşılarına neon ışıklı, kararsız, sürekli yer değiştiren bir başka gerçeklik çıktı.
Elbette, Einstein, dünyanın doğası gereği öngörülemez olduğuna inanmadı ve “Tanrı zar atmaz” dedi. Ama biz zar atarken Einstein Deliliği’ni sergiliyor muyuz gerçekten? Şöyle düşünelim, aynı şeyi tekrar tekrar yapıyoruz: Zar atıyoruz ve farklı sonuçlar çıkıyor. Ama farklı sonuçları doğru tahmin ettiğimiz falan yok; çoğu zaman yanılıyor, sadece şansımıza farklı sonuçlar geliyor. Yani delilik var diyemeyiz; aslında burada işleyen şey olasılık, rastgelelik ve belki de gerçek delilik, rastgeleliği deterministikmiş gibi yorumlamaya çalışmakta gizli.
Pratikte zarların asla aynı şekilde atılmadığını savunarak teşhisten kaçınabiliriz. Başlangıç koşullarındaki çok küçük değişiklikler sonuçları değiştirebilir. Buradaki temel fikir, bir sonraki adımda ne olacağını tam olarak tahmin edemediğimiz durumlarda, mevcut durumun hesaba katmadığımız yönlerinin olmasıdır. Benzer “cehalet bahaneleri”, olasılığın diğer birçok uygulamasını, hepsinin maruz kaldığı "Einstein Deliliği" suçlamasından koruyabilir. Bu argümana göre, gerçekliğe tam erişimimiz olsaydı, eylemlerimizin sonuçları asla şüpheli olmazdı.
Hadi dürüst olalım: Böyle bir şeye biz de sinir olurduk. En azından beni rahatsız ederdi. Dünyayı anlamaya çalışan bir insanın karşısına “Gözünle bakarsan değişirim, bakmazsan başka biri olurum” diyen bir evren çıkması…
Einstein bu yüzden uzun süre bu kuantum deliliği’ ne mesafe koydu. Ama işin ironisi şu ki: Bugün teknoloji dediğimiz hemen her şey telefonumuzdaki GPS’ten tutun da MR cihazına kadar bu deliliğin ta kendisi sayesinde çalışıyor. Yani Einstein ne kadar itiraz ederse etsin, evren sonunda kafasına göre takılmayı tercih etti. Ve haklı çıktı.
Evren bildiğini okuyor, fizikçiler itiraz ediyor, ama en sonunda herkes bu garip gerçekliği kabul etmek zorunda kalıyor. Bu bana çok tanıdık geliyor. Bazı insanlar da böyledir çünkü. Ne kadar mantık ararsan ara, kendi kuantum mantıkları vardır. Sen bir şey dersin, onlar başka bir yerde süperpozisyondadır. Sen gözlem yaparsın, davranış değiştirirler. Gördüğün şeyle var olan şey arasındaki fark hep açıktır.
Einstein’ın kuantum deliliğine isyanı, aslında hepimizin hayatındaki “aklı almayan ama yadırganmayan” olaylara ne kadar benziyor, değil mi? Evrenin bile bazen saçmalayabileceğini görüyorsak, insanların ara sıra mantığı bırakıp olasılık bulutları içinde kaybolmasına fazla şaşırmamak gerek.
Kuantum fiziğinin “Einstein Deliliğine” geri dönecek olursak. Acaba bu zorluk, dünyanın durumu hakkında yetersiz bir kavrayışa mı işaret ediyor?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Einstein'ın kendisi de öyle düşünüyordu. Kuantum teorisinin geleneksel formülasyonunda henüz tanınmayan, gerçekliğin gizli yönlerinin var olması gerektiğine ve bunun Einstein'ın akıl sağlığını geri getireceğine inanıyordu. Bu görüşe göre, mesele Tanrı'nın zar atmaması değil, oynadığı oyunun klasik zar oyunundan temelde farklı olmamasıdır. Rastgele görünse de bunun tek sebebi bazı "gizli değişkenler" konusundaki bilgisizliğimizdir. Kabaca şöyle: "Tanrı zar atar, ama oyunu hileli oynamıştır."
İlginç bir şekilde, geleneksel kuantum mekaniği tam da Einstein’ın deliliğini gündeme getirecek kadar geniş bir gerçeklik sunuyor aslında. Kuantum dinamiğinin denklemleri, dalga fonksiyonunun şu anki durumunu göz önüne alırsak, gelecekte ne olacağını teorik olarak söylemeye izin veriyor. Schrödinger denklemi, dalga fonksiyonunun tamamen öngörülebilir bir şekilde ilerlediğini söylüyor. Ama gerçek hayatta işler öyle yürümüyor ne şimdi ne de gelecekte tam dalga fonksiyonunu asla elde edemiyoruz. Yani o “her şeyi bilebilme” havası sadece teoride var.
Eğer dalga fonksiyonu gerçekten gerçekliğin nihai tanımıysa ki bu tartışmalı bir konu o zaman şunu kabul etmemiz gerekiyor: Tanrı bize zar gibi görünen hem derin hem de kesin kurallara dayalı bir oyun oynuyor. Ve biz de o oyunun içindeyiz, ama kuralları tam olarak bilmiyoruz.
Einstein'ın yakın dostu ve entelektüel fikir alışverişi ortağı Niels Bohr, gerçeğe dair incelikli bir bakış açısına sahipti. Bohr'a göre, basit bir gerçeğin zıttı bir yanlışlıkken, derin bir gerçeğin zıttı başka bir derin gerçektir. Bu bağlamda, zıttı da derin bir yanlışlık olan derin bir yanlışlık kavramını ele almak gerekir.
“Saflık, aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve her zaman aynı sonucu beklemektir.”
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2025 21:34:15 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21830
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.