Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Korkunun Cinsiyeti

Arzunun Günah, Erkekliğin Hak Sayıldığı Bir Tarih Yazıldı

8 dakika
9
Korkunun Cinsiyeti Korkunun Cinsiyeti
  • Blog Yazısı
Created by AI
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

Hangimiz yeterli olgunluğa geldiğinde sevişmiyor?

Hepimiz sevişiyoruz elbet…

Bazılarımız yürekten sevişiyor, bazılarımızsa öğretilmiş çaresizliğin tezahürü neticesinde sadece bedenen…

Tüm Reklamları Kapat

Cinsellik Neden Tabu Oldu?

Cinsellik neden tabu olmuştur toplumlarda tek tek araştırmadım ama kökenin çok saçma sebeplere dayandığını hatta “insanın ısrarla kendine anlam yükleme arayışı” sürecinde ortaya çıktığını düşünüyorum…

Biyolojik bir gereksinim olmadığına eminim. Nihayetinde bütüne bakılınca biz de diğer tüm canlı formlar gibi evrende öylesine var olan zerre parçacıklarıyız… Bildiğimiz kadarıyla diğerlerinden bizi ayrıştıran tek özellik düşünme yetimiz…

Sadece bedensel değil bilinçsel olarak da evrimleştiğimiz.

Tüm Reklamları Kapat

Cinselliğin neden tabulaştığına dair benzer bir sosyolojik araştırma okumuştum, şimdi ismini hatırlayamadığım. O makaleye göre de biyolojik evrimle cinselliğin tabulaşması arasında bir bağdaştırıcı özellik olmadığı anlatılıyordu.

Belki zamanla anlam yükleye yükleye diğer tüm canlılardan çok daha üst bir sınıf olarak tanımladığımız kendimiz, bilinçsel evrim süreci neticesinde evlilikle, tek eşlilikle tanışınca — yani kendini diğer canlılardan üstün göre göre, kendini kendi türü olan diğer insanlardan da üstün görmeye başladıkça — kendi üstün neslinin devamı için, kendine ait güzel kadına sadece kendisinin dokunma hakkı olduğu gibi içsel sezgiler neticesinde kıskançlığı keşfetmiş olabilir…

Halbuki hayat döngüsünün başlangıcıydı kadın…

Doğuran, doğurma yetisine sahip olan… Bebeğine yuva olan…

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Benzer bir rolü yoktu ki erkeğin… Henüz sezgiselleştirmemişti de baba olmayı… Bebek var oldu mu, soy yolunu buldu mu, başka detayları sorgulamıyordu…

Yaklaşık 200 bin yıllık insanlık tarihinin bilinen geleneklerinin tam da aksine “anaerkil” değil “ataerkil” toplum modeline geçti nedense insanoğlu…

Birkaç sihirli kült, sosyolojik devrim ya da bilinçlerinin evrimi de buna vesile oldu.

Oysa belki de bir zamanlar kadın hep merkezdeydi…

Kaldı ki Kadim Türk geleneklerinde ve yazıtlarında özellikle Göktürkler, Uygurlar ve daha öncesinde Hunlar gibi eski Türk topluluklarında kadınlar, özellikle de hükümdarın eşi olan hatunlar, toplumda önemli bir statüye sahipti, karar alma süreçlerinde etkili olabiliyorlardı. Yalnızca kağanların eşleri değil, dişi ilkenin dünyasal temsilcileriydi. Gök ile yer arasında köprü kuran hem sezginin hem adaletin taşıyıcısıydılar…

Sadece doğuran değil, zamanı yöneten, kozmik uyumu kuran, toplumları dengeleyen bir frekans olarak bile yaşadılar.

Tüm Reklamları Kapat

Kraliçe Kleopatra, Tomris Hatun, Sümer Efsanelerindeki Tiamat, Yunan Artemis, Umay, Şaman Hatun ve daha niceleri gibi…

Ama tarih dediğimiz hikâyeyi kaleme alanlar, zamanla gücü erkek olana yazmaya karar verdiler.

Nihayetinde sayfalarca eril hikâye tarihin tozlu sayfalarını süsledi…

Tüm Reklamları Kapat

Akabinde dillerde efsaneleşen o öğretilmiş / uydurulmuş diğer eril hikayeler…

Kadının Sessizleştirilmiş Tarihi

Önce kutsadılar kadını… Güya yücelttiler… Sonra da ötekileştirip, unutturup yavaş yavaş tükettiler…

Çünkü erk olan kadın kontrol edilemezdi…

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Neksus: Taş Devri’nden Yapay Zekâya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi

Hikâyeler bizi birleştirdi.
Kitaplar düşüncelerimizi ve mitolojilerimizi yaydı.
İnternet bize sonsuz bilgiyi vaat etti.
Algoritma sırlarımızı öğrendi.
Sonra da bizi birbirimize düşman etti.
Peki yapay zekâ neler yapacak?

Son yüz bin yılda biz Sapiensler muazzam bir güce ulaştık. Ancak tüm keşiflerimize, icatlarımıza ve fetihlerimize rağmen bugün kendimizi yine de bir varoluş krizinin içinde bulduk. Dünya ekolojik çöküşün eşiğinde. Siyasi gerginlikler her geçen gün tırmanıyor. Yanlış bilgiler her yerde, her alanda hızla çoğalıyor. Üstelik bizi ortadan kaldırabilecek yeni bir bilgi ağına, yapay zekâ çağına doğru son hızla ilerliyoruz. Başardığımız onca şeye rağmen, kendimize nasıl bu kadar zarar verebiliyoruz?

Neksus insanlık tarihine derinlemesine bir bakış atarak, bilgi akışının bizi bugünlere nasıl getirdiğini tartışıyor. Bizi Taş Devri’nden Kitabı Mukaddes’in kanonlaştırılmasına, matbaanın icadına, kitle iletişim araçlarının gelişimine ve son dönemlerde popülizmin yeniden doğuşuna tanıklık ettiren Harari, bilgiyle gerçek, bürokrasiyle mitoloji, bilgelikle otorite arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgulamaya teşvik ediyor. Roma İmparatorluğu, Katolik Kilisesi ve Sovyetler Birliği gibi sistemlerin iyi ya da kötü, hedeflerine ulaşmak için bilgiyi nasıl kullandığını örneklerle inceliyor. Ve insandışı zekânın varlığımızı tehdit ettiği bu dönemde, her şey için çok geç olmadan neler yapabileceğimizi tartışıyor.

Bilgi ne gerçeğin hammaddesi ne de sadece bir silahtır. Neksus yelpazenin bu iki ucu arasındaki umut dolu orta yolu ararken bir yandan biz insanların ortak mirasını yeniden keşfediyor.

Devamını Göster
₺596.00
Neksus: Taş Devri’nden Yapay Zekâya Bilgi Ağlarının Kısa Tarihi

Bu yüzden günahlara bürüdüler!

Belki de toplumları düzene sokmak üzere dönemin anayasası olarak kaleme alındığına inandığım kültlerin baskıcı ve günah diye belirlediği normların sonucu erkek egemenleşti… Kadın hep onun gölgesinde eş olarak gizlendi… Hatta kadının pek çok anlamda özgürlük alanı kısıtlandı… Özgürlüğü elinden giden kadın sezgilerini yitirdi… Zamanla içselleşti… O kadar çok susturuldu ve bastırıldı ki, bunun tezahürü olarak — yaşamdan zevk alamayan kadın sevişmekten de zevk almayı bıraktı.

İstisnalar kaideyi bozmaz… Kaldı ki tarih boyunca o istisna kadınlar, toplumdan dışlanmak için onlarca farklı sıfatla ödüllendirildi!

Hatta kaideyi bozanın korkunç senaryolarla öldürüldüğü kadınlara dair mitlerin veya kültsel dokümanların gerçek olmadığını kimse söyleyemez.

Çok acı bir gerçek ama o çirkin sıfatları o kadınlara yükleyenlerin hepsi de erkekti.

O ölümleri de o kadınlara yakıştıranların hepsi erkekti… Bazısının babası, bazısının sevgilisi, bazısının dedesi, bazısının abisiydiler…

En güvendiklerinin hançeri ile sınandı tarih boyunca hep kadınlar.

“Sen annesin” dediler… Anneliğin çok kutsal olduğunu iddia ettiler… Bu kadar yüce bir sıfata nail olmak diğerlerinden ötekileşmekti onların yeni tanımına göre… Düşünsenize (bu kısır düşünceye göre) soyun devamı için erkek değil kadın seçilmiş… Demek ki kadın kutsanması, tabulaştırılması, ötekileştirilmesi, bazı ahlaki kurallarla sınırlanması gereken bir varlık, dedi atalarımız…

Öyle ya insanoğlunun nesli asla tükenmemeliydi…

Velhasıl kelam kendini erkini kurmak isteyen, nesilden nesile tertemiz sayfalarla aktarmak isteyen insanoğlu “edep, erdem, ahlak” gibi normları sadece kadın formuna yükledi.

Tüm Reklamları Kapat

Erkek olanı ise “nefsine asla sahip çıkamayan” olarak nesilden nesile hiç sorgulanmadan kabul edildi.

Erildi çünkü… Erk’in güçlü teminatı…

Oysa ne kadar da saçma!

Öğretilmiş Korku ve Teslimiyet

Tüm Reklamları Kapat

Doğuşunda tıpkı bir erkek kadar eşit ve özgür olan kadın “belki de kendi tembelliğinden” terk etti dirayetini sonra da varlığıyla önce kendisinden başlayarak tüm çevresini onore etmeyi…

Çok da acımasız olmak istemem… Belki de kadınlar erkek egemen olsun diye türlü türlü işkenceler gördü nesiller boyunca…

Özgürlükleri uğruna öyle acılarla sınandılar ki bir süre sonra acının şiddetinin çoğalması, kadın nüfusunun azalması, her geçen gün erkeğin daha da fütursuzlaşması yordu belki de kadını…

Öğretilmiş çaresizlik mi dersiniz, öğretilmiş korku mu dersiniz…

Tüm Reklamları Kapat

İstemsizce teslim oldu erkek egemenliğine…

Çare üretecek dermanı kalmadı diye…

Belki de bu baskılanan arzularımızın neticesidir şimdilerde tabu olan cinselliğimiz. Baskılandıkça içselleşen, içselleştikçe hissedilemeyen… Hissedilmedikçe sosyal yaşamın öylesine normlarından birisi haline dönüşen…

En eski dini kitaptan yola çıkarak; yaklaşık 15–17 bin yıl olmuş insanoğlu kültsel normlarla baskılanmaya başlayalı…

Tüm Reklamları Kapat

Öncesinde de dini inançlar var mıydı?

Elbette vardı… her dönem vardı bence dini kurallar da toplumsal normlar da… Arkeolojik kazılar var olduklarını doğruluyor zaten…

Sorun şu: o zamanlar kadın -yazılı kitaplarla aktarılan ahlaki kurallarla- bu derece sınırlandırılmamış, hatta sınıflandırılmamıştı.

Velhasıl kelam neredeyse 17 bin yıldır suskun kadın!

Tüm Reklamları Kapat

Halbuki 200 bin yıllık bir mazisi var insanoğlunun… Kadınlarının daha özgür olduğu yüzbinlerce yıl yaşanmış tarih boyunca…

Günümüzde bazı demokrasi ile yönetilen ülkelerde yasalarda yazan kurallar neticesinde özgür gibi görünse de yakın atalarımızdan gelen ve sonradan öğretilmiş dogmalar neticesinde hala daha “herhangi bir erkek kadar” özgür değil kadın.

Yargılanmadan, sorgulanmadan çok azı kabul görüyor toplumda.

Toplumsal cinsiyet rolleri ve ahlaki kalıplar ne yazık ki hâlâ gerçek anlamda adil ve etik bir zemine kavuşmuş değil.

Tüm Reklamları Kapat

“Keşke sevişmekten korktuğumuz kadar Tanrı’dan da korksaydık” diye geçirdim içimden, insanlığın en büyük çelişkilerinden birini yazarken…

Arzulamaktan korkmayı öğrendik biz…

Çünkü sevişmek arzulamaktı…

Hazdan zevk almak…

Tüm Reklamları Kapat

Rahatlamak…

Boşalmak…

Bir nevi canlanmak, şarj olmak gibi…

Eril olanı arzuladı hep kadın… Hatta farklı farklı erilleri… Erkine paydaş gelsin istemedi belki de eril…

Tüm Reklamları Kapat

Düşünsenize; dürtülerine gem vuramayarak hayvan gibi sevişmek için her an arzuladığı, bir an için aklından çıkaramadığı kadını bir başkasıyla paylaşma düşüncesi çıldırtmış olamaz mı erkeği? Aynı zevki bir başkası da yaşasın istemedi.

Ya da kadınına yeterli gelememe düşüncesi? Başkasının verdiği hazdan kendi seviştiği kadının daha çok zevk alabilme ihtimali? Hatta bunun ihtimali bile… Kadın başka erilleri de deneyimlesin, bu sebeple istenilmedi.

Başkasının kendisinden daha yakışıklı olması?

Bir başkasının daha güçlü olma ihtimali?

Tüm Reklamları Kapat

Ve daha niceleri…

Böyle böyle nefsini prangaladı eril kadının!

Tek suçlu erkek elbet değildi!

Tüm Reklamları Kapat

“Erkeğin kadının nefsini köreltmesi” belki ilk başta sadece erkeğin tercihiydi…

Ama zamanla kadın erkeğin bu tercihini içselleştirdi. Teslimiyeti kabul etti, çare üretmek yerine…

Tanrı’dan Değil, Erkekten Korkmak

Tüm Reklamları Kapat

Sormadı da hiç: Tanrı erkekleri bu kadar egemen kılarken kadınları neden bunca normla sınırladı diye!

Korkmadı Tanrı’dan… Çünkü onun kurallarını en iyi uygulayan, onun sözlerine en iyi cevap veren, cennete de saf ve temiz kalbiyle en önce gidecek olanlardan olduğuna inandı hep.

Çok ilginç bakın:

Tanrı’dan korkmadı kadın!

Tüm Reklamları Kapat

Tanrı’nın kurallarını kendisine dikte eden erkekten korktu.

Her an yanındaydı çünkü erkek…

Bir adım kadar uzağında! Acıyı yaşatabilecek kadar yakınında!

Ama göklerdeydi Tanrı!

Tüm Reklamları Kapat

Üstelik cennet veya cehennem de ölümden sonra tezahür edecekti… Şimdilik sadece denetleyen ama asla görülemeyen, yani müdahale etmeyen bir bakış açısıydı…

Kuralları sert olsa da bağışlayıcılığı sonsuz, sınırsızdı.

O yüzden Tanrı’ya sessizce sığındı da erkeğin sınavı için sabır diledi kadın.

Kendine bakmayı, kendini dinlemeyi, arzularına teslim olmayı zul bildi! Günah bildi!

Tüm Reklamları Kapat

Korkuları bile iki yüzlüydü insanoğlunun…

Gözünün görebildiğinden korktu, gökle içselleştirdiğine sığındı.

Gökle içselleştirdiğinin hep kendisini duyduğunu umdu.

Tüm Reklamları Kapat

Oysa bir Tanrı varsa ve kendisini koskoca evrende var ettiyse mutlaka bir anlamı olmalıydı… Keza kendisini koruduğuna, dualarını duyduğuna dair işaretleri de…

Tıpkı kusursuz bir partner ile sevişmenin rezonansıyla bedenin yükünün boşalması gibi bir iz…

Tıpkı minik bir müjdeyle dökülen sevinç gözyaşların gibi…

Tıpkı ödül aldığında sahneye doğru adımlarken kalbinin duracak olması gibi…

Tüm Reklamları Kapat

Varlığını hissedebileceği sezgisel nesnellikte yani…

Kosmotelyum: Arzunun Rezonansı

Oysa evrenin bilinçli özü -Kosmotelyum- kendisini en çok bu titreşimlerde hatırlatır…

Doğal olana uyum sağladıkça…

Tüm Reklamları Kapat

Kendi varlığına anlam yüklemek yerine kendi varlığını bu hali ile onurlandırdığında…

Arzunun korku olmadığı anlarda…

Sorgulamanın fütursuzlaştığı beyinlerde…

Her uzvuyla barışık olduğun bedeninde…

Tüm Reklamları Kapat

Tanrı’dan korkmadığın, onu algıladığın titreşimde…

Keşke gerçekten korksaydık Tanrı’dan.

Korksaydık da biat etseydik kurallarına.

Tüm Reklamları Kapat

Sadece cehenneminden değil de O’nunla yüzleşmekten, O’nun sevgisizliği ile cezalandırılmaktan, yapma dediklerini yaptığımızdan, özür dileyip kendi kendimize güya Tanrı ile barışmamızdan, insan olmanın özünü unuttuğumuzdan korksaydık…

İnsanın insana yaptığı zulümden korksaydık keşke…

Dünya’ya hatta evrene en çok zarar veren canlı türü olmaktan korksaydık…

Sevişerek çoğaltmaktansa savaşarak öldürdüğümüz çocukların şahitliğinden bile korkmadık ki biz!

Tüm Reklamları Kapat

Tüm bu gerçekler var diye şimdi “sevişmekten neden utanmayalım?”

Kim demiş sevişmek biyolojik bir ihtiyaç diye?

Kim demiş partnerinle duygusal bağ kurmanın en önemli anahtarı diye?

Kim demiş varoluşa dair en mükemmel deneyimlerden birisi diye?

Tüm Reklamları Kapat

Hakikati Konuşma Zamanı

Velhasıl kelam, mesele ne sevişmekte ne de Tanrı’da. Mesele, kendimizi gerçekten ne kadar tanıdığımızda… Ne kadar özgürce arzulayıp ne kadar içten sorguladığımızda…

Yüzyıllardır kadın sustu, arzular bastırıldı, Tanrı yalnızca gökte kaldı.

Oysa belki de Tanrı en çok içimizdeki titreşimde, utandırılmadan yaşanmış bir temasta, kalpten bir bağda kendini gösteriyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Şimdi artık suskunluğu değil, hakikati konuşma zamanı.

Ne Tanrı’dan korkarak ne de arzudan utanarak…

Sadece insan olarak.

Bütün çıplaklığımızla.

Okundu Olarak İşaretle
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2025 18:53:16 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21805

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close