HAYINLARIN EN GÜZELİ
Gökyüzü, kurşun bir battaniye gibi şehrin üzerine çökmüştü.
Mersin Gazetesi
- Blog Yazısı
[1] Ne bir yıldız ne bir umut kırıntısı. Sokak lambalarının sönük ışıkları, kaldırımlarda yorgun adımlarla yürüyen gölgeleri yutuyordu.
Bu şehir, bir vakitler masalların kucağında uyuyan bir çocukken, şimdi koca bir canavara dönüşmüştü. Beton yığınlarının arasında, camdan gözlerle birbirine bakan insanlar ne kendilerini ne de diğerlerini tanıyordu. Herkes farklı bir yabancıydı, herkes bir aynanın en küçük kırık parçası. Ve ben, bu hayın şehirde, insan olduğuma utanır olmuştum bir zaman sonra.
Adım Şafak. Ne bir kahramanım ne de bir mağlup yenilmişzade. Sadece bu şehrin pörsümüş, zifiri damarlarında kaybolmuş bir damla kanım. Sabahları, uykunun sığ sularından zorla çekilip çıkarırım allı yüzümü. Alarmın çığlığı, bir celladın kılıcı gibi iner ruhuma inceden ve derinden. Pencereden bakarım: Karşı apartmanın soğuk yüzü, sanki bana sırıtıyor isteksizce. Apartmanlar kadınlar gibi bu şehirde. Dışı muhteşem içi kusmuk kokan, her yeni gelen kiracıyla bir öncekini aldatan.
Balkonlarda sarkan çamaşırlar, bu şehrin teslim bayrakları. Her biri, birilerinin hayallerinin ipe asılmış kanlı cesetleri.
Sokaklara adım atar atmaz, şehrin nabzı beni yutar. İnsan seli, bir nehir gibi çağlar içime ve hüznümün en ücra köşelerine. Kiminin gözlerinde hırs, kiminde yorgunluk, kiminde ise bomboş bir çöl. Metro vagonları, ruhların sıkıştığı teneke kutular gibi karşılar bu şehrin çelimsiz heybetini. Nefesler birbirine karışır, ama kimse kimsenin sıcaklığını hissetmez. Kulaklıklar, bu kalabalığın içinde bir sığınak. Ama müzik bile, bu şehrin uğultusunu bastıramıyor. Her nota, beton duvarlara çarpıp geri dönüyor, bir çığlık gibi. Sadece duyanlara has bir iniltidir aslında bu çığlık.
Bu şehir, bir zamanlar küçükken, sokaklarında top oynadığımız, komşuların birbirine ekmek uzattığı bir yerdi. Şimdi ise her köşesi, bir bıçağın keskin yanı. Market kuyruklarında, otobüs duraklarında, banka sıralarında, insanlar birbirine diş biliyor. Kimse kimsenin gözüne bakmıyor. Baksa da orada bir insan değil, bir rakip görüyor. Bu şehir, hepimizi birer gladyatöre çevirdi. Arenası sokaklar, seyircisi ise gökdelenlerin cam gözleri.
Bir gün, elimde bir bavul, içinde başka şehirlerin ve sevdiklerimin özlemi, caddenin ortasında duradurdum. Etrafımda koşuşturan insanları izledim. Her biri, bir saatin zembereği gibi, durmaksızın dönüyordu. Ama nereye? Kimse bilmiyordu. Belki bir toplantıya, belki bir borcun peşine, belki de sadece bir anlığına bu şehrin pençesinden kaçmaya. O an, kahve bardağımın plastik kapağına bakarken, kendimi gördüm. O kapak, benim gibiydi: Tek kullanımlık, işlevsel, ama sonunda çöpe atılacak. Bu şehir, hepimizi böyle bir şeye çevirmişti. Kullan, tüket, at.
Evde, dört duvar arasında, yalnızlık bir misafir değil, ev sahibi. Televizyonun sesi, bu sessizliği örtmeye yetmiyor. Pencereden sızan neon ışıkları, odanın duvarlarında dans ediyor. Sanki şehir, içeri girmek, ruhumu tamamen ele geçirmek istiyor. Gece yatakta, gözlerimi tavana dikip düşünüyorum: Bu şehir, neden bu kadar hayın?
Neden her güzel şeyi yutuyor? Çocukluğumun sokakları, naber’lerin samimiyeti, komşunun gülüşü… Hepsi, bu beton canavarın midesinde eridi ama gitmedi, görüyorum ama dokunamıyorum, çekip çıkaramıyorum onu o kristal vazonun içinden.
Bazen rüyalarımda, bu şehir bir ormana dönüşüyor. Betonlar ağaç, gökdelenler dallar oluyor.
Ama dallarda kuşlar değil, insanların gölgeleri tünüyor. Her biri, bir diğerini gagalamaya hazır. Uyandığımda, yastığım terden sırılsıklam. Gerçek miydi, rüya mı, bilmiyorum. Ama bu şehir, rüyaları bile zehirliyor.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bir akşam, sahile indim. Deniz, bu şehrin tek dürüst parçası. O bile, dalgalarıyla fısıldıyor: “Kaç, Şafak. Kaç, yoksa seni de yutarım.” Ama nereye kaçayım? Bu şehir, bir örümcek ağı. Her sokağı, her köşesi, bir iplik parçası en dikdörtgen cinsinden. Ne kadar çırpınırsan, o kadar dolanıyorsun. Sahilde, bir banka oturdum. Yanımda, yaşlı bir adam. Elinde tespih, gözleri denize dalmış. “Bu şehir,” dedi, “bir vakitler bizimdi. Şimdi o bizim sahibimiz.” Gülümsedim, ama içimde bir şey kırıldı. Haklıydı. Bu şehir, hepimizi esir almıştı.
Gece, eve dönerken, bir sokakta durdum. Duvarda, bir sokak sanatçısının eseri: Kırık bir ayna, içinde bir çift göz. O gözler, benim gözlerimdi. Sanki şehir, benimle konuşuyordu: “Sen busun, Şafak. Kırık, eksik, kaybolmuş.” O an, içimde bir fırtına koptu. Bu şehir, sadece binalardan, yollardan ibaret değildi. Bu şehir, bizim korkularımızdı, hırslarımızdı, yalnızlığımızdı. Biz, bu şehri böyle yapmıştık. Ve o, şimdi bizi yiyordu ve bir şehirin sevilme oranı içinde barındırdığı sevdiklerimizle doğru orantılıdır.
Eve vardığımda, aynaya baktım. Yüzüm, bu şehrin haritası gibiydi. Gözaltlarımda sokaklar, alnımda gökdelenler. Ve gözlerim…
Onlar, bu hayın şehrin en derin çukurları. O gece, bir karar verdim. Bu şehirden kaçmayacaktım. Ama ona teslim de olmayacaktım. Belki bir gün, bu beton ormanda bir çiçek açtırabilirdim. Belki bir gülüş, bir merhaba, bu şehrin soluk ve bulanık yüzüne bir renk katabilirdi.
Ama şimdilik, sadece bir gölgeyim. Bu hayın şehirde, insan olduğuma utanarak, ama hâlâ umutla, yürüyorum. Çünkü bu şehir, benim şehrim. Ve ben, onun hayınlığına rağmen, hâlâ insanım.
Sizlere Gelecekte Görüşmek üzerine Meydan Okuyorum.
Orada Görüşelim…
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Şafak GENÇ. Hayinlarin En Güzeli - Mersin Gazetesi. (21 Ekim 2025). Alındığı Tarih: 31 Ekim 2025. Alındığı Yer: Mersin Gazetesi | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2025 07:45:25 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21719
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.