Şafak Genç - HAYATTAKİ BELİRSİZ İZLİKLER | Mersin Gazetesi Köşe Yazıları

^[1] İnsan ilişkileri, hayatta karşılaştığımız zorluklar ve olayların önceden tahmin edilememesi, çoğu kişinin hissettiği bir duygu. Belirsizlik ve karmaşıklık, yaşamın bir parçası. Bazen insanlar arasında yaşanan karmaşa ve iletişimsizlik de bu belirsizliği artırabilir.

Bununla birlikte, belirsizliklerin içinde bir anlam bulmaya çalışmak, insanların hayatlarını daha anlamlı kılabilir. Hayatın getirdiği zorluklarla yüzleşmek ve ilişkileri düzeltmeye çalışmak, sonuçta kişisel bir büyüme fırsatı sunabilir.

Hayat, doğası gereği belirsizliklerle doludur. Kimse yarını tam olarak bilemez, planlar bir anda altüst olabilir, insanlar beklenmedik davranışlar sergileyebilir. Bir sabah uyandığımızda her şey yolunda giderken, akşam aynı günün içinde büyük bir sürprizle karşılaşabiliriz. İş hayatında yükselmeyi beklerken işimizi kaybedebiliriz, en güvendiğimiz bir dostumuz ansızın uzaklaşabilir, sağlıkla ilgili hiç aklımıza gelmeyen bir durum kapımızı çalabilir. Bu belirsizlikler bazen korkutucu gelir, bazen de yorucu. Ama aslında hayatın ta kendisidir bunlar; onsuz bir hayat düşünülemez bile.

İnsan ilişkileri bu belirsizliğin en yoğun yaşandığı alanlardan biridir. Birini çok iyi tanıdığını sanırsın, yıllarca aynı duyguları paylaştığını düşünürsün, ama bir gün tamamen farklı bir yönünü görürsün. Sözler yanlış anlaşılır, niyetler çarpıtılır, küçük bir tartışma büyüyerek kopmalara yol açabilir. Bazen karşındaki kişi kendi iç dünyasındaki karmaşayı sana yansıtır, sen de bunu kişisel algılarsın. İletişimsizlik, yanlış zamanlama, gurur gibi basit şeyler büyük yaralar açabilir. Bu durumlar insanı yalnız hissettirir, güven duygusunu zedeler. Ama öte yandan, bu tür deneyimler bize insan ruhunun ne kadar karmaşık olduğunu da öğretir.

Hayatın bir diğer yüzü de beklenmedik başarılar ve mutluluklardır. Tam her şeyin bittiğini düşündüğün bir anda, hiç ummadığın bir kapı açılır. Bir tesadüf, bir karşılaşma, bir fırsat hayatının yönünü tamamen değiştirebilir. İşte bu yüzden hayatta her şeye hazırlıklı olmak gerekir. Galibiyetler geldiğinde şımarmamak, mağlubiyetler geldiğinde yıkılmamak lazımdır. Zaferler insanı rehavete sürükleyebilir, yenilgiler ise umutsuzluğa. İkisi de geçicidir. Önemli olan, her iki durumda da dengede kalabilmek, ayağını yere sağlam basmaktır.

Başımıza gelen her olay, iyi ya da kötü görünüşte olsun, aslında bir derstir. Acı bir ayrılık bize ilişkilerde daha dikkatli olmayı, daha iyi dinlemeyi öğretir. Maddi bir kayıp, paranın her şey olmadığını, gerçek zenginliğin sağlık ve huzur olduğunu hatırlatır. Bir hastalık, sağlığımızın kıymetini bilmeyi, vücudumuza daha iyi bakmayı öğretir.

Küçük görünen bir hata, ileride çok daha büyük yanlışlar yapmamızı engeller. Bu yüzden her şeye şükretmek gerekir. Şükür, sadece güzel günler için değil, zor günler için de olmalıdır. Çünkü zor günler bizi olgunlaştırır, karakterimizi şekillendirir, empati yeteneğimizi artırır.

Belirsizlikleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir, ama onlara karşı tutumumuzu değiştirebiliriz. Endişeyle yaşamak yerine, o anın tadını çıkarmaya çalışabiliriz. Kontrol edebildiklerimize odaklanıp, edemediklerimizi kabullenmek bizi daha huzurlu kılar. Esnek duygular geliştirmek, değişime açık olmak, hayatta ayakta kalmayı kolaylaştırır. Bir planımız bozulduğunda hemen yeni bir plan yapmak, bir kapı kapandığında başka kapıları aramak gerekir. Hayat bize sürekli yeni yollar sunar; yeter ki gözümüz açık olsun.

İnsan çoğu zaman geçmişteki hatalarını ya da gelecekteki korkularını düşünerek bugünü kaçırır. Oysa bugün, elimizdeki tek gerçek zamandır. Dün bitti, yarın belirsiz. Bugünü güzel yaşamak, bugünkü insanlarla sağlıklı iletişim kurmak, bugünkü işimizi en iyi şekilde yapmak bize iyi gelir. Belirsizlikleri düşman görmek yerine, onları hayatın rengi olarak kabul etmek bir nebzede olsa hafifletir yükümüzü.

Sonuç olarak, hayatın belirsizlikleri kaçınılmazdır ama anlamlıdır da. Her zorluk bir tecrübe, her tecrübe bir basamaktır. Galibiyetlerde tevazu, mağlubiyetlerde sabır göstermeyi öğreniriz. Şükürle geçirdiğimiz her gün, iç huzurumuzu da artırır. Kimse mükemmel bir hayat yaşamaz yaşayamaz; önemli olan, yaşadığımız hayatı olabildiğince anlamlı ve dengeli hale getirmektir. Belirsizliklerin içinde kaybolmak yerine, onlarla birlikte yürümeyi öğrenmek, gerçek olgunluktur. Hayat bize ne getirirse getirsin, “Bunda da bir hayır vardır” diyebilmek, en büyük kazançtır.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Sizlere Gelecekte Görüşmek üzerine Meydan Okuyorum.

Orada Görüşelim…