EGZERSİZ FİZYOLOJİSİ
Egzersiz ve Spor Fizyolojisi

- Blog Yazısı
Fizyoloji:
–Vücut fonksiyonlarını inceleyen ve [1], [1]bir canlının canlı olma özelliğini devam ettirmede rol oynayan bütün yaşamsal fonksiyonların ne olduğunu ve nasıl işlediğini açıklayan bilim dalı.
Egzersiz fizyolojisi ve spor fizyolojisi nedir?
• Egzersiz ve spor fizyolojisi anatomi ve fizyolojiden doğmuştur.
• Fizyoloji
– Organizmayı oluşturan sistemlerin ve organların fonksiyonlarını ve bu fonksiyonların nasıl yerine geldiklerini inceleyen bir bilimdir.
• Egzersiz Fizyolojisi
– Akut ve kronik egzersize maruz kaldıklarında vücudumuzdaki yapılar ve onların fonksiyonlarının nasıl etkilendiğinin incelendiği çalışma alanı.
• Spor Fizyolojisi
– Egzersiz fizyolojisinde olusan konseptlerin sporcuların antrenmanlarında ve sportif performansın artırılması amacıyla uygulanmasıdır. Bu nedenle spor fizyolojisi egzersiz fizyolojisinden türemistir.
İlgilendiği konular
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
–Performansın gelişimi
–Antrenmanların organizmaya ve organik
süreçlere uyumu
–Nitelikli beslenme
–Sporda ilaç ve doping kullanımı
–Ergojenik yardımcılar
–Ortam değişiklikleri
–Cinsiyet
–Gelişim
–Egzersizin organizmaya etkileri ve bu etkilerin değerlendirilmesi
Antrenmanın Organizmaya Etkisi

Hücresel Organizasyon
▪Hücreler yaşayan organizmanın yapısal ve fonksiyonel birimidir.

▪Atomlar ve Moleküller belirli yollarla bağlantı kurararak vücudu inşa eden hücreleri oluştururlar.
▪Hücrelerin farklı fonksiyonları vardır. Kan, kas, v.b
▪Yaklaşık 100 trilyon hücreden oluşur.
Doku Düzeyinde Organizasyon
▪Özel nitelikleri olan ayni tip, ayni yönde farklılaşmış hücrelerin bir araya gelmesi ile bazı özel görevleri olan dokuları oluştururlar.
▪Dokuları oluşturan hücreler arasında hücreler arası sıvı bulunur.
Organ ve Organ Sistemleri Organizasyonu
▪Dokuların bir araya gelmesi ile organlar, Birkaç organın bir araya gelmesi ile organ sistemleri organizasyonu gerçekleşir.
İnsan Vücudunun İşlevsel Organizasyonu
▪Hücreler farklı fonksiyonlar için özelleşmiş olmasına rağmen birbirleri ile benzer özelliklere sahiptirler.
▪İşlevlerini sürdürmek için mutlaka enerjiye ihtiyaçları vardır.
▪Bu enerjiyi hücreleri çevreleyen sıvıdan aldıkları karbohidrat, yağ veya proteinleri hüçre içerisinde benzer şekilde gerçekleşen reaksiyonlarla sağlarlar.
▪Enerji elde edilirken oluşan yıkım ürünleri ise hücreleri çevreleyen sıvıya verirler.
Ekstrasellüler sıvı- iç ortam
▪Yetişkin insan vucudunun %55-60 sıvıdır.
▪Bu sıvının 2/3 hücre içinde bulunur ve intrasellüler sıvı adını alır, geriye kalanlar ekstrasellüler sıvıdır.
▪Gerek hücre içi gerekse hücre dışı sıvının değişik ama sabit değerlerde tutulan elementler, proteinler, karbohidratlardan oluşmaktadır. Ayrıca Ph değeri sabit limitler içinde tutulmaya çalışılır.
HOMEOSTASİS
▪Latince "homoios" (benzer, eş) ve "statis" (bedenin genel duruşu, postür) kelime köklerinden oluşur. hücre içi ve dışı sıvıların organizma tarafından sabit ve dengede tutulmasıdır.
▪Bir sistemin iç dengesini koruma durumu yani vücutta fiziksel ve kimyasal birtakım özellikleri belli sınırlar içerisinde sabit tutma durumudur. (ısı, PH, elektrolit v.s)
Vücudun Kontrol Sistemleri
▪Homeostaz olarak tanımlanan durum organizmada dolaşım, solunum, boşaltım ve sindirim sistemlerinin sürekli çalışmasıyla sağlanmaktadır. Ancak bu sistemlerin bu amaç doğrultusunda çalışmaları sırasında karşılıklı uyum ve işbirliği gerekir. İşte bu işbirliğini kontrol sistemleri (ya da düzenleyici sistemler) adını verdiğimiz sinir sistemi ve endokrin sistem sağlamaktadır. Bu iki sistem gerek iç ortamdaki gerekse canlının dışındaki çevresel koşulların değişimlerine karşı çok sayıda düzenleyici yanıtları oluştururlar.
Bu kontrol sistemleri geri bildirim (feedback) prensibine göre çalışırlar. Bu pozitif ve negatif geri bildirim şeklinde uygulanır. (ör: hipoglisemi)
▪Sinir sistemi, iç ve dış ortamda oluşan değişikliklere ani yanıtın oluşturulduğu sistemdir. Sinir sistemi bu görevini, dıştan kaynaklanan değişikliklere iskelet kaslarına emirler göndererek; iç ortamdan kaynaklanan değişikliklere de düz kas, kalp kası ve salgı bezlerine emirler göndererek yapar. Örneğin ateşten yanan elimizi acı veren bu etkenden hızla çekmemiz, dış ortamdan gelen bir değişime yanıt iken; kanda karbondioksit oranı arttığında soluk alıp vermenin hızlanması iç ortamdaki bir değişime yanıt teşkil etmektedir.
HÜCRE FİZYOLOJİSİ

• Canlıları – Cansızlardan ayıran yapıtaşı → Hücre
• Yaşama ve çoğalma yeteneğine sahip en küçük birimdir.
• İnsan, tek hücre→milyarlarca…
Canlılığın Temel Birimi: Hücre
GENEL BİLGİLER
• Canlıların temel yapı ve işlevsel birimi hücredir. Bütün canlılar bir yada daha fazla hücreden meydana gelmiştir. Kalıtım materyali hücrede bulunur. Yeni hücreler var olan hücrelerin çoğalması ile oluşur.(Modern Hücre Teorisi)
• Bu teoriyi şöyle açıklayabiliriz. Canlılarda gördüğümüz her türlü yapısal ve işlevsel faaliyeti hücrede görebiliriz. Yani bir hücre büyüme, boşaltım, üreme, hareket vs. gibi canlılığa özel işlevleri tek başına yerine getirebilir.
• Bütün canlılar hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Tek bir hücreden meydana gelen amip, terliksi hayvan ve milyarlarca hücreden meydana gelen insan. Canlılığın en büyük özelliklerinden birisi hücresel yapıya sahip olmalarıdır. Her türlü özelliğimizin oluşmasını sağlayan kromozomlar hücrede bulunur.
• Hücreler yaşayan organizmaların yapısal ve fonksiyonel birimleridir. Hücreler küçük fakat kompleks yapılardır.
• İlk kez 1665 yılında Robert Hooke tarafından incelenmiştir.
Theodore Schwann & Matthias Schleiden→ Hücre teorisi
Hücre teorisi “bütün organizmalar hücrelerden yapılmıştır”
Rudolf Virchow
• Hücrelerin bölünerek yeni hücre oluşturmasını gözlemlemiştir.
• 1930 yılında elektron mikroskobu icat edilmiştir.
• Hücre konusunda daha detaylı incelemeler yapılmıştır.
Hücre teorisi
• Bütün canlılar hücrelerden oluşmuştur.
• Hücreler kendilerinden önce yaşayan hücrelerden oluşurlar
• Hücre içinde oluşan kimyasal reaksiyonlar hücre içerisindeki organeller ile gerçekleştirilir
• Bütün hücrelerin ortak özelliği benzer kimyasal reaksiyonların olmasıdır.
• Hayvan ve bitkilerin hücre ve şekilleri temel yapılar hariç farklılıklar gösterir
• Görev ve kalıtsal özelliğine bağlıdır.
• 0,2-0,5 mikron büyüklüğünde bakteri ve parazit
• 10 mikrondan fazla→memeli hücreleri
Hücrenin şekli ve büyüklüğü
• Yapı: canlıdan canlıya değişebilir: İnsan kan hücreleri, epidermis..
• Enerji üretme & kullanma
• Kalıtsal özelliklerini yeni canlılara aktarma

HÜCRENİN GENEL ÖZELLİKLERİ
FONKSİYONEL ÖZELLİKLERİ
Hücreler ortamdan ham materyali alırlar.
Enerji üretirler: Bu enerji iç ortam dengesini sağlamak, ve sentez reaksiyonlarını yürütmek için gereklidir. Termodinamiğin 2. Kanununa karşı koymak ancak enerji ile mümkündür.
Kendi moleküllerini sentez ederler.
Organize bir şekilde büyürler.
Çevreden gelen uyarılara cevap verirler.
Çoğalırlar (bazı istisnalar haricinde).
YAPISAL ÖZELLİKLERİ
Kalıtsal bilgiler DNA içinde saklanır.
Genetik kod temelde aynıdır.
Bilgi DNA dan proteinlere RNA aracılığı ile geçer.
Proteinler ribozomlar tarafından yapılır.
Proteinler hücrenin fonksiyon ve yapısını düzenlerler.
Bütün hücreler seçici geçirgen bir zar olan plazma membranı ile çevrilmiştir.
Karyot=nükleus, Pro=ilkel, Eu=gerçek anlamına gelmektedir
• Prokaryotik hücre tipi
• Eukaryotik (Ökaryotik) hücre tipi
Hücre Tipleri

• Bakteriler ve mavi-yeşil algler
• Ökaryotik hücrelerden daha küçükler
• Ökaryotlardan daha az kompleks
• Çekirdek zarı ve belli bir çekirdek bölgesi yoktur
• DNA (genetik materyal) hücrenin merkezinde ve halkasal yapıdadır, sitoplazmaya dağılmış halde bulunur.
• Zarla çevrili organel yoktur.
• Sadece ribozom organeli bulunur.
• Hücre çeperleri bulunur.
• Hücreler dış ortamdan hücre zarı yoluyla ayrılır.
• Genetik bilgi hücrenin nükleoid denen bölgesinde toplanır.
Prokaryotik Hücreler
• Bakteri ve mavi-yeşil alglerin dışındaki canlılarda bulunur
• Zarla çevrili hücresel yapılar mevcuttur (mitokondri, ER, golgi, lizozom gibi)
• Genetik materyal çekirdek zarı ile çevrili olan hücre çekirdeğinin içinde bulunur.
• Zarla çevrili organellere sahiptir.
• Zarsız organellere de sahiptirler.
• Ökaryot bir hücre, hücre zarı, sitoplazma ve çekirdek olmak üzere 3 kısımda incelenir.
Ökaryotik hücreler

Fonksiyonel Özellikleri
Hücreler ortamdan ham materyali alırlar.
Enerji üretirler: Bu enerji iç ortam dengesini sağlamak, ve sentez reaksiyonlarını yürütmek için gereklidir.
Kendi moleküllerini sentez ederler.
Organize bir şekilde büyürler.
Çevreden gelen uyarılara cevap verirler.
Çoğalırlar (bazı istisnalar haricinde).
HÜCRENİN ÖZELLİKLERİ
Yapısal Özellikleri
Kalıtsal bilgiler DNA içinde saklanır.
Genetik kod temelde aynıdır.
Bilgi DNA dan proteinlere RNA aracılığı ile geçer.
Proteinler ribozomlar tarafından yapılır.
Proteinler hücrenin fonksiyon ve yapısını düzenlerler.
Bütün hücreler seçici geçirgen bir zar olan plazma membranı ile çevrilmiştir.
HÜCRENİN ÖZELLİKLERİ
• 1. Hücre zarı
• 2. Çekirdek
• 3. Sitoplazma
Ortak yapısal özellikler
Hücreler, dokudan dokuya ve yaptıkları işe göre şekil ve yapı bakımından birbirlerinden farklıdır.
Örneğin bakteriler, yuvarlak, çomak, virgül gibi şekillerdedir. Bitki hücreleri dikdörtgendir. Hayvanlarda kas hücreleri ince, uzun iken, epitel hücreleri yassı, kübik veya prizmatik olabilmektedir.
Hayvan hücreleri 10-20 mikron büyüklüğünde olurken, bitki hücrelerinin büyüklüğü 20-50 mikron arasında değişmektedir. Bakteriler ise 2-5 mikron büyüklüğündedir.
Hücrelerde Şekil ve Büyüklük
• Hücreyi dış ortamdan ayıran ve şeklini belirleyen, madde giriş çıkışını sağlayan özelliğe sahiptir.
• % 65 Protein
• % 33 Lipid
• % 2 Karbonhidrat
Hücre Zarı
• Hücre zarı üzerinde iyon ve molekül pompaları bulunur. Bu pompalar hücrenin dışındaki bir çok maddeyi hücre içine transfer etmekle görevlidir. Bazı özelleşmiş proteinler ise zara homojen bir şekilde dağılarak çeşitli fonksiyonlar üstlenmiştir.
• Hücre zarının seçici geçirgen özelliği vardır
• Hücre zarının yapısı için “akıcı mozaik zar modeli” geçerlidir.Bu modele göre zar proteinleri dağınık haldedir ve tek tek proteinler çift katlı fosfolipit tabakaya gömülüdür.
Hücre zarından transfer edilen madde tipleri
• Water soluble: suda çözünen
• Hydrophilic: Hidrofilik (suyu seven)
• Oil Soluble: Yağda çözünen
• Hydrophobic: Hidrofobik (sudan kaçan)
Hücre Zarından Madde Transfer tipleri
• Pasif taşıma (Difüzyon, osmoz)
• Aktif transport
• Endositoz (fagositoz ve pinositoz)
• Ekzositoz
• Hücre zarından küçük moleküller büyük moleküllere göre
• Yüksüz atomlar iyonlara göre
• Yağda eriyebilenler eriyemeyenlere göre daha kolay geçer
Pasif Taşıma (Difüzyon, osmoz)
Enerjiye gereksinim duyulmaz
Maddeler çok yoğun ortamdan az yoğun ortama taşınır (Maddelerin bu şekilde geçişine difüzyon denir)
Osmoz: Suyun difüzyonuna verilen özel bir addır.
• Suyun geçici bir zardan difüzyonuna osmoz denir.
Osmoz
• Hücre zarının dışa bakan proteinleri bazı maddelerle uyum yaparak onların hücre içerisine daha kolay girmesini sağlar. Kolaylaştırılmış difüzyon bir taşıyıcı aracılığı ile gerçekleşir:
(1)Taşınacak madde taşıyıcı proteine bağlanınca, taşıyıcı proteinde şekil değişikliği olur ve içte kapalı olan hücre kanalının ucu açılır.
(2) Molekül buradan içeri girmeye başlar.
(3) Proteine zayıf bağlandığı için hücre içine yakın bir yere geldiğinde, ısıdan kaynaklanan hareketle protein, molekülden ayrılır ve molekül hücre içine girer.
Kolaylaştırılmış difüzyon
Enerji gereksimi vardır ve ATP kullanılır.
Maddeler az yoğun ortamdan çok yoğun ortama taşınır.
Glukoz suda çözünür, fakat transfer için enerji gereklidir.
İyonlar (potasyum K+, sodyum Na+, calsiyum Ca2+) difüzyonla taşınabileceği gibi iyon transport enzimleri aracılığı ile enerji harcanarak da taşınabilir. İyon kanallarına örnekler: Kas hücrelerindeki kalsiyum kanalları, sinir hücrelerindeki sodyum potasyum kanalları.
Aktif Transport
• Amino asit
• Glikoz
• İyonlar
Aktif taşıma
Endositoz: Büyük miktardaki maddelerin hücre içine alınması (örneğin bakteri)
Endositoz iki tiptir:
Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki katı moleküllerin koful oluşturarak hücre içine alınmasına Fagositoz denir(örneğin, akyuvarların bakterileri hücre içine alması).
Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki sıvı moleküllerin koful oluşturarak hücre içine alınmasına Pinositoz denir (örneğin insan yumurtasının yağ gibi besin maddesini damlacık formunda hücre içine alması).
Endositoz (fagositoz ve pinositoz)
• Ekzositoz: Hücrelerin dışına büyük miktarlardaki maddelerin taşınması (örneğin süt bezlerinden süt).
Ekzositoz
• Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran yumurta akı kıvamındaki sıvıdır.
• Sitoplazma daima hareket halindedir.
• İçerisinde bol miktarda su, inorganik maddeler, organik maddeler ve hücre organelleri vardır.
• % 60-90 su, tohumlarda su oranı % 5..
Sitoplazma ve Organeller
Hücre Organelleri
Hücreler ışık mikroskobu ile incelendiği zaman, sitoplazma ve çekirdek adı verilen iki bölümden oluştuğu görülür. Ancak daha büyük büyütme sağlayan elektron mikroskobuyla yapılan incelemeler, hücrenin bir takım alt birimlerden, hücre organellerinden oluştuğunu ortaya koymuştur. Hücre şunlardan oluşmuştur.
RİBOZOM
LİZOZOM
GOLGİ AYGITI
MİTOKONDRİ
ENDOPLAZMİK RETİKULUM
SENTROZOM
Ribozom
Ribozomlar proteinlerin sentez edildikleri yerdir. Protein sentezi için gerekli bilgi DNA dadır, bu bilgi RNA ya transfer edilir, ve ribozomlarda RNA daki bu bilgiyle protein yapılır. Bir hücre için protein sentezi çok önemlidir, bu yüzden de hücrede binlerce ribozom bulunur. Ribozomlar ya sitoplazmada serbestçe yüzerler ya da endoplazmik retikuluma bağlı olarak bulunur. Ribozomların membranı yoktur. Protein sentezlemedikleri zaman 2 alt gurup halinde bulunurlar. Alt guruplar ribozomal RNA (rRNA) ve ribozomal proteinlerden oluşur.
Lizozom
Lizozomlar 0,2 ila 2mikron çapında organellerdir. Hücre içi sindirimi sağlamak üzere yaklaşık 40 civarında enzim içerirler. Lizozom membranı lizozomun hücreyi tümüyle sindirmesini önler. Bu enzimler için optimal pH 5 civarıdır. Lizozomlarda ATP hidrolizi ile çalışan H+ pompası vardır. Bu sayede lizozomun pH’ı düşük tutularak enzimlerin etkin hale geçmesi önlenir.
Mitokondri
Mitokondri, hücre için gerekli olan enerjinin üretildiği bir organeldir. Bu organelde tıpkı diğer organeller gibi birim zar ile çevrilidir fakat iç kısmındaki zar dıştaki gibi düz değildir ve kıvrımlar meydana getirir. Bu kıvrımlara ise "Krista" adı verilir.
Kendi DNA ve RNA’sı bulunur
Bakteriler hariç bütün hücrelerde bulunurlar.
Oksijenli solunumun yapıldığı yerdir.
ATP üretim merkezidir.
Endoplazmik Retikulum
• Endoplazmik retikulum lipid, protein (ribozomlar aracılığı ile) ve kompleks karbonhidratların yapım yeridir. Endoplazmik retikulum hücredeki toplam membranların yarısından fazlasını oluşturur. Endoplazmik retikulum iki membrandan oluşur, iki membran arasında kalan boşluğa endoplazmik retikulum lümeni denir. İki tip endoplazmik retikulum vardır.
• Granüllü Endoplazmik Retikulum: Üzerinde ribozomlar vardır. Sisterna denilen yassılaşmış keseler şeklindedir. Salgı ve zar proteinleri yapılır.
• Düz Endoplazmik Retikulum: Ribozomları yoktur, tüplerden oluşan bir ağ şeklindedir. Endokrin bezler ve yağ sentezinde görevlidir.
Golgi Aygıtı
• Golgi kompleksi hem yapı hem de fonksiyon yönünden endoplazmik retikulum ile yakından ilişkilidir. Bu organel birbirine paralel bir dizi membranöz kanaldan oluşur ve salgı yapan hücrelerde iyi gelişmiştir.
• Golgi kompleksinin fonksiyonu endoplazmik retikulumda sentezlenen maddelere son şeklini vermek ve bu maddeleri bir membranla çevrelemektir. Ayrıca hücre zarının yenilenmesi ve yüzeyinin genişletilmesi görevini de üstlenir.
Sentrozom
• Bu organelde sadece hayvan hücrelerinde bulunur
• ve bölünme esnasında kromozomların kutuplara taşınması görevini üstlenmiştir
Çekirdek
• Yönetim ve kalıtım merkezi
• Bazılarında bir tane bazılarında ise birden fazla bulunur
• Yuvarlağımsı ve ortada bulunur
• Protein ve enzim sentezini yönetir.
• Çekirdek zarı, çekirdek özsuyu, çekirdekçik, kromatin iplik
Çekirdek zarı
• Çift katlı, kimyasal yapı bakımından hücre zarına benzer
• Dıştaki zar ribozom taşır
Çekirdek özsuyu (karyoplazma)
• Kimyasal → sitoplazmaya benzer
• Çekirdekçik
• Kromatin iplikler
Çekirdekçik (Nukleolus)
• Yapısında RNA ve protein bulunur
• Hücre bölünmesi sırasında kaybolur
• RNA ve protein sentezi ile ilgilidir
Kromatin iplik
• Uzun ağ ve yumak şeklindedir
• Hücre çekirdeğinin temel yapısı kromatindir
• Kısalıp, kalınlaşarak kromozomu oluşturur. İki parça bulunur, her birine kromatid denir
• Kromozomlarda gen adi verilen yapılar bulunur.
Hücre Zarının Yapısı
Hücre zarı;
➢Hücreyi dış ortamdan ayıran
➢Hücreye şeklini veren
➢Hücrenin bütünlüğünü sağlayan
➢Seçici- geçirgen, canlı bir yapıdır.
Zarın Genek Özellikleri:
➢Kalınlığı 7.5 – 10 nm arasında değişmektedir.
➢Canlıdır
➢Saydamdır
➢Esnektir
➢Akışkandır
➢Seçici geçirgendir
• Yaşam için çok önemlidir; çünkü bir hücre iki sebepten dolayı kendisini dışarıdaki ortamdan ayırmak zorundadır:
*DNA, RNA ve benzeri yaşamsal moleküllerini dağılmaktan korumalıdır.
*Hücre molekül yada organellerine zarar verebilecek yabancı molekülleri uzak tutmalıdır
❖Çift katmanlı olan hücre zarı başlıca üç temel bileşenden oluşur;
➢Proteinler (%55)
➢Lipitler (%42)
➢Karbonhidratlar (%3)
Membran Lipitleri
• Fosfolipitler
• Kolestrol
FOSFOLİPİTLER
• Hücre zarı iki tabakalı bir fosfolipid yapıdan oluşur.
• Her bir fosfolipid tabaka, hidrofilik (suyu seven) baş ve hidrofobik (suyu sevmeyen) kuyruk içerir.
• Fosfolipid tabakanın hidrofilik baş kısımları, zarın dış tabakasını oluştururken;
• Hidrofobik kuyruk kısımları iç kısımlarını oluştururlar.
Kolestrol
•Zar lipidleri, büyük oranda fosfolipidlerden oluşsa da, daha az oranda kolesterol ve diğer lipid tiplerini de içerir.
•Zarda bulunan kolesterolün en önemli görevi; yüksek ısı gibi iç ya da dış etkenlerin zar akışkanlığını artırmasını engelleyerek, zar dayanıklılığının sürdürülmesini sağlamaktır.
LİPİT TABAKADAN GEÇEN VE GEMEYEN MADDELER
Yağda çözünen;
• O2
• CO2
• Steroid hormonlar ve
• Vitaminler (A,D,E ve K) lipit tabakadan rahatlıkla geçer.
Suda çözünen;
• Na+
• K+
• Cl-
• Glukoz
• Amino asit gibi maddeler
• ve SU zardaki kanallar, porlar yada taşıyıcı proteinler aracılığı ile geçerler.
KARBONHİDRATLAR
Zar yapısındaki karbonhidratlar;
• Lipitlere bağlı olarak glikolipit yapısında
• Proteinlere bağlı olarak glikoprotein yapısında bulunurlar.
Başlıca görevleri;
• Hücrelerin birbirini tanımasını sağlar,
• Antijenik özellik kazanmasını sağlamaktır.
HÜCRE ZARINDAN MADDE TAŞINMA YOLLARI
1. Pasif Taşıma
Enerji gerektirmeyen taşıma mekanizmalarıdır ki bunlar;
– Basit Difüzyon(sızma,yayılma)
– Kolaylaştırılmış Difüzyon
– Ozmoz
2. Aktif Taşıma
Enerji gerektiren taşıma mekanizmalarıdır ki bunlar ise;
– Aktif Transport
– Endositoz
– Ekzositoz
Pasif Taşıma Mekanizmaları
Basit Difüzyon(sızma,yayılma)
➢ Lipit tabakasında eriyebilen molekül yada maddelerin (O2, CO2, steroid hormonlar ve A,D,E,K gibi yağda eriyebilen vitaminler vb.) zar aralığından
Kolaylaştırılmış Difüzyon
• Glikoz ve amino asitler gibi büyük ve lipid içinde çözünmeyen bazı molekül ve iyonların membranın lipid tabakasından geçememesi bir taşıyıcı protein (UNİPORT, transporter) ile “kolaylaştırılır”.
• Taşıma derişim (yoğunluk) farkı yönündedir.
• Metabolik enerji tüketimi olmaz.
• Taşıyıcı belli bir doygunluğa ulaşabilir.
• Taşıma sırasında taşıyıcı proteinin zar içerisindeki yerleşimi değişir. Taşımadan sonra taşıyıcı, zardaki orjinal durumuna geri döner.
• Çeşitli tıbbi durumlar sebebiyle, insan vücuduna genellikle damar yolu ile sıvı vermek gerekebilir.
• Ancak bu verilecek solusyon canlı vücudundaki hücreler ile aynı osmotik basınca sahip olmalıdır.
• Hücrenin içine bırakıldığı solusyonlar;
• hücrenin hacmini değiştirmiyorsa izotonik (eş yoğun)
• Hücrenin şişmesine hatta patlamasına sebep oluyorsa hipotonik (az yoğun)
• Hücrenin büzülmesini sağlıyorsa hipertonik (çok yoğun) solusyon olarak adlandırılır.
Örneğin;
• Serum fizyolojik denilen % 0,9 luk NaCl solüsyonu,
• %5 lik Glikoz solusyonu vücut hücrelerimizle eş yoğunluktaki maddelerdir.
Hemoliz ?
• Eritrositlerin hücre zarının parçalanması sonucu hemoglobin molekülünün dışarı çıkmasına verilen isimdir. Çeşitli nedenleri olabilir.
Aktif Taşınma (Transport)
• Maddenin konsantrasyon (yoğunluk) farkına karşı enerji (ATP) harcanarak taşınması, yani az yoğun ortamdan çok yoğun ortama maddenin taşınması olayı olarak ifade edilmektedir.
Endositoz
• Hücre zarından difüzyonla veya aktif taşımayla geçemeyecek büyüklükteki moleküllerin hücre içine alınma yöntemidir.
• Madde hücreye alınırken enerji harcanır.
İki çeşit endositozdan bahsetmek mümkündür:
• Fagositoz: Katı moleküllerin alınması.
• Pinositoz: Sıvı veya sıvıda çözülmüş moleküllerin alınması. Hormonların hücre içine alınmasında da bu yöntem büyük ölçüde kullanılır.
Ekzositoz
• Hücre içindeki büyük moleküllerin hücre dışına atılmasını sağlayan taşıma şeklidir.
• Hücre içindeki moleküllerin sindirlemeyen atıkları, koful içinde hücre zarına getirilip, koful zarı ve hücre zarının birleşmesi yoluyla atılır.
• ATP enerjisi harcanır.
HOMEOSTAZİS
Hücre içindeki dengenin korunmasını sağlamak için gerekli bütün işlemlerdir.
İntrasellüler ve ekstrasellüler boşluklar arasında suyun hareketi
Hücre volümünün sabit kalabilmesi için hücre membranının iki tarafıarasında ozmotik denge bulunmalı.
Vücutta başlıca 4 tip doku vardır:
▪Epitel Doku (Epitelium): Vucudun bütün yüzeylerini kaplar, bütün boşluklarını örter ve bazıları salgı bezlerini oluşturmak üzere özelleşmiştir.
▪Bağ Dokusu: Vücudun doku ve organlarını korur, destekler ve bir arada bağlayarak tutar.
▪Kas Dokusu: Kasılma ve gevşeme özelliği gösteren vücut ve onun parçalarını hareket ettirmek için özelleşmiş dokulardır.
▪Sinir Dokusu: Uyarı iletimi sağlar.
Epitel Doku işlevleri:
▪Koruma: Örneğin deri, tüm vucudu örterek vücudumuzu dış faktörlerden korur (mikroplar, ısı, sıvı kaybı, basınç v.s.)
▪Salgı: Vücudun tüm boşluklarını kaplar (mukoza), bu boşluklara su ve zaman zaman özelleşmiş hücreler aracılığı ile mukus ve benzeri salgılar oluşturur.
▪Emme: Barsak mukozası besinleri emer ayrıca böbrek içindeki fonksiyonel ünite olan nefronların henle loopundan süzülen suyun geri emilimi gerçekleştirilir.
▪Duyu fonksiyonu: Ağızda, dilde tat, gözde görme, kulakta işitme, deride basınç, burunda koku duyularını almak için özelleşmiş hücreler vardır.
Epitel dokusunun salgı fonksiyonu:
▪Salgı hücreleri belli bölgelerde kümeleşip salgı bezlerini meydana getirirler: İki tip salgı bezi vardır.
a) Endokrin: Bu bezler salgılarını boşaltacak bir kanala sahip değillerdir. Direk salgılarını hücreler arası sıvıya veya kana verirler. Bu tür salgılara örnek hormonlardır.
b) Ekzokrin: Salgılarını taşıyacak bir kanala verirler. Tükrük bezi pankreas sıvısındaki enzimler, safra gibi
Bağ Dokusu İşlevi
▪Bağ dokusun vücudun diğer doku ve organlarını bir birine bağlar.
▪Doku ve organları destekler ve onları korur
▪Her organın kendisini destekleyici bir iskelete sahiptir.
Bağ Dokusu Tipleri
▪Gerçek bağ dokusu ( Fibroblast)
▪Yağ (Adipoz) dokusu
▪Kıkırdak dokusu
▪Kemik dokusu
▪Kan, lenf ve kan hücreleri dokusu
Gerçek Bağ dokusu (fibroblast)
▪Liftlerden oluşmuştur. Üç tipi vardır:
Kollojen: Vücut yapılarına sağlamlık veren proteinden oluşmuş liflerdir.
Retiküler: Birçok doku ve organı destekleyen ağı oluşturan ince liflerdir.
Elastik : Esneklik kabileyinden dolayı esnemesi gereken organların destek dokusunu oluşturur.
Kas Dokusu:
▪Kasılmak üzere özelleşmiş hücrelerden oluşur. Bu özelliklerinden dolayı kasılıp gevşemeleri sayesinde hareket oluştururlar. 3 tipi vardır:
a) İskelet
b) kalp
c) düz kas
Sinir Dokusu
▪Sinir sistemini meydana getiren dokulardır.
İmpulse(uyarı) iletimini sağlayan özelleşmiş hücreler ( nöronlar) ve bu hücreleri belli bir şekilde organize eden glial hücreler tarafından desteklenirler.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/05/2025 16:19:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16752
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.