Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Oğuzhan Kömcü
Oğuzhan Kömcü
1,650 UP
Üye
3

Altıncı his gerçekten var mı?

Bazen birisinin bizi takip ettiğini düşünürüz.Bazen ise birisinin bize baktığını hissederiz.Bu normal bir insanda nasıldır.Bunu nasıl hissederiz ?
2,583 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
5 Cevap
Ersals Krononot
Ersals Krononot
251K UP
Krononot⁸

Dış uyaranlara karşı tetikte olma, tehlikelere karşı önlem alma yani yaşamda kalmayı öncülleme, modern yaşama geçmeden önce çok çok daha önemliydi. Çünkü en küçük bir ihmal ya da dalgınlık, yaşamınıza malolabilirdi. Ve bu her zaman mümkündü. En ufak sesleri analiz etme, topraktaki titreşimleri anlamak, savanada biraz ilerideki kaplanın varlığını sezebilmek. Şu an umrumuzda bile olmayan, ancak bir dönem farkında olmak zorunda olduğumuz tehlikelerdi. Şu an halen ilkel izole kabileler, bizim haberimizin bile olmadığı 5 duyu dışı duyularını kullanıyor, çünkü kullanmak zorundalar, çünkü hayatta kalmak zorundalar. İşte hayatta kalmak için bunları yapmak zorunda olmayan, hatta hiçbir çaba göstermek zorunda olmayan modern insanın anlayamayacağı şeyler bunlar. Tabii ki dağda mahsur kalmadığı sürece. Bize çok ulvi, ulaşılmaz gelen duyu dışı algılar, gayet biyolojik kökenli ve savunma mekanizması olarak tanımlanabilecek mekanizmalar aslında. Sadece biz kullanmayı unuttuk, gerek duymadık çünkü. Yaşamı tehdit eden bütün kaynaklardan uzak, güven kaleleri içinde yaşıyoruz. Bu yaşam şekli, duyu dışı algıların tamamen yok olması demek de değil diğer yandan. Bir çok kişi farkında değil, farkında olanlar da bunun büyücülük cadılık ya da üstün bir yanıymış gibi düşünmekte.

Yapılan testlerde, karışık resimler hazırlanır deneklere. Kişi ne resmi geleceğini bilmemektedir. Ve alınan ölcümler, olumsuz içerikli resim gelmeden önce, kişi onu görmeden önce nabzının hızlandığı, olumlu içerikli resim gelmeden önce ise nabzın düştüğü görülmüştür. Kişi resmi görmeden önce. Bu da halen bu mirasa sahip olduğumuzu gösteriyor. Yapılan bir çok durugörü çalışmalarında, beklenmeyen bir ortalamayla kişiler ne olduğunu bilmedikleri nesneleri görmeden genel hatlarıyla çizebilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

375 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Kaynak. (3 Mart 2020). Alındığı Tarih: 3 Mart 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ufuk Derin
Skeptik
Orijinal Soru: Duyu dışı algılama gerçek mi?

"Altıncı his" olarak bilinen kavramı bilimsel olarak irdeleyebilmek için, öncelikle işlevsel bir "6. his" tanımı yapmamız gerekmektedir. Eğer bu sözcüğü "gelecekte olacakları öngörmek", "falcılık", "astroloji" gibi sahtebilimsel yaklaşımlarla ilişkili bir kavram olarak kullanıyorsak, en başından net bir şekilde söyleyebiliriz ki modern bilim ile ortaya konmuş veriler dahilinde böyle bir yeti bilimsel olarak tamamen geçersizdir.

Mistisizm ile ilgili sayısız bilimsel araştırma ve deneme yapıldı ve halen de süren araştırmalar ve halka açık mistik araştırma davetleri bulunuyor. Ancak bugüne kadar mistik güçleri olduğunu iddia eden insanlar içinde, bu mistik güçlerini deneysel koşullar altında ispatlayabilen tek bir insan dahi çıkmadı.

Tüm Reklamları Kapat

Öte yandan, alışageldiğimiz beş duyunun (görme, koklama, duyma, tatma, dokunma) yardımıyla, bariz olmayan uyaranları önceden tespit edebilmekten söz ediyorsanız, bunu bilimsel olarak incelemek mümkündür. Örneğin ıssız bir sokakta, takip edildiğimizi ya da arkamızda birinin olduğunu gerçekten de hissedebiliriz. Benzer şekilde, rüyalarımızda olan bir şeyi gerçek hayatta yaşayabiliriz.

Ayak sesi duymadan ve takip edildiğimize dair bir veri olmaksızın bunu nasıl yapabiliriz? Rüyalarımız nasıl gerçek olur? İşte bu noktada, bilim devreye girer.

Tüm Reklamları Kapat

Duyu Dışı Algılama

Arkamızdan geleni görmeyip, duymamamıza rağmen hissedebilmemizin birçok nedeni olabilir. Bu sebeplerden en güçlüsü, bizim "duymuyor", "görmüyor", "kokusunu almıyor" olmamızın, gerçekten duymadığımız, görmediğimiz veya kokusunu almadığı anlamına gelmediğidir. Bu tip bilinçsiz olarak algıladığımız duyuların toplamına (ve hatta "mistik güç" olarak lanse edilmeye çalışılan diğer algılara da), bilimsel analizlerde, Duyu Dışı Algı (Extrasensory Perception) adı veriliyor.

Çoğu bilim insanı, böyle bir duyu tipi olduğunu kabul etmiyor (Amerikan Ulusal Bilim Akademisi'nin %96'sı bu tip duyuların varlığını reddediyor). Çünkü bu terimi kullananların çoğu, duyu organlarının bu süreçte rolü olmadığını, beynin mistik bir şekilde etrafını algıladığını ileri sürüyor. Ancak buna yönelik çalışmalar bunu destekleyebilecek hiçbir veri üretebilmiş değil. Dolayısıyla konu bilimin sınırlarından çıkıp, sahtebilimin alanı haline geliyor. Bu kavramı kullananlar içgörü, telepati, psikometri, kahinlik, vb. sahtebilim alanlarını bilimselmiş gibi pazarlamaya çalıyor.

Ancak bu kavramı normal şekilde duyu organlarımız aracılığıyla ama farkında olmadan algıladığımız olgular için kullanmak da mümkün! İşte bazı psikologlar ısrarla bu alanda çalışmalarını sürdürüyorlar ve bunu yaparken doğru olmasını arzuladıkları şeylere inanmak yerine, alışageldiğimiz beş duyu haricinde duyularımız varsa bunları ortaya çıkarmaya veya sıra dışı olguları nasıl hissedebildiğimizi beş duyumuzu kullanarak anlamaya çalışıyorlar. Gerçeklere de ancak bu çalışmalarla ulaşabiliyoruz.

Gerçekten de, bu konular üzerine eğilen araştırmacılardan bazıları, farkında olmadan algıladığımız uyaranlar hakkında son derece güvenilir araştırmalar yapıyorlar ve üst düzey bilim dergilerinde makaleler dahi yayınlayabiliyorlar. Biz de, bilimsel şüphecilik dahilinde analizinin yapılmasını faydalı görüyoruz. Zaten bu araştırmalara bakıldığında, bu tip algıların tamamen bilimsel kökenleri olduğu görülmektedir. Şimdi, bunlara bir göz atalım.

Sıra Dışı Olguları Nasıl Hissediyoruz?

Takip Edildiğimizi Nasıl Hissediyoruz?

Issız bir sokakta arkamızdan gelen birini hissedebilmemizi (ya da benzer şekilde, saatin 15:23 olduğunu düşünüp, baktığımızda gerçekten de öyle olduğunu görmemizi), ESP ve benzeri araştırmaların sonuçlarıyla, tamamen bilimsel olarak açıklamamız mümkündür.

Tüm Reklamları Kapat

Sokak örneğini ele alalım. Arkamızda gerçekten biri varsa, ayaklarından çıkan çok düşük şiddetli sesler, bilincimizde algılanamayabilir; ancak kontrolümüz dışında olan bilinçaltımız tarafından fark edilebilir. İşte buna, duyusal sızıntı (sensory leakage) adı verilir. Bu sızan uyartılar, beynimizde işlenebilir ve içgüdüsel olarak korku hissini tetikleyebilir.

Bir diğer nokta, deri reseptörlerimizin bazılarının, görsel reseptörlerle evrimsel olarak son derece yakın olmasıdır. Farkında olmasak da ve tam olarak mekanizması henüz aydınlatılmamış olsa da, derimiz esasında bir miktar ışığa da tepki veriyor olabilir. Bu, beynimize, gözümüz haricinde başka noktalarımızdan da çok sınırlı da olsa görsel verinin ulaşması anlamına gelebilir.

Benzer şekilde, çok kısıtlı düzeyde de olsa, vücudumuzla algıladğımız ancak bilinçli olarak fark edemediğimiz sese bağlı titreşimler, algılayamadığımız sesleri istemsiz olarak duymamızı sağlıyor olabilir. Yani sese bağlı olarak oluşan ufak titreşimler, vücudumuzda ve ses duyu organlarımızda titreşimlere neden olarak bilinç altı bir algı doğurabilir. Bu konuda da araştırmalar sürmektedir.

Bir diğer nokta da feromonlar ve genel olarak koku duyumuzdur. Feromonlar, çeşitli durumlar karşısında hayvanların vücudundan salgılanan vücut dışı hormonlardır. Bu kimyasallar, havada yol kat ederek diğer bireyler tarafından algılanabilir. Feromon salgısı, insanda oldukça azalmış ve körelmiş bir yapıdır. Oldukça körelmiş olan koklama (burun) ve feromon duyu organlarımız (Jacobsen organı ya da Vomeronasal organ), bilinçaltı düzeyde bizim fark etmediğimiz bazı işlemleri yürütebilir. Bu yüzden, arkamızdaki bireyin kokusu ya da salgıladığı feromonlar bizi uyarabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu konuyla ilgili son bir nokta ise, ışığın yansımasıdır. Normalde, biz bunu "gölgeler" olarak niteleyebiliriz, ancak bu, makro büyüklükte olan bir yansımadır. Öte yandan, arkamızdaki cisimlerin, önümüzdeki cisimlerden yansıyan görüntüleri, bariz görüntüler olmasa da, beynimiz tarafından bir miktar algılanıyor olabilir. Dolayısıyla, arkamızdaki bireyden çıkıp, önümüzdeki bir nesneden yansıyarak gözümüze ulaşan fotonlar, beynimizde silik de olsa bazı algıların oluşmasını sağlayabilir ve bu, his oluşumuna neden olabilir. Deri hücrelerimizin mor ötesi ışınları görebildiğine dairse oldukça güçlü veriler bulunuyor. Bu "görme", tam olarak düşündüğümüz gibi olmasa da, konumuzla ilişkili olabilir.

Saati Nasıl Biliyoruz?

Saat konusunda da benzer durumlar oluşabilir. Hele ki bahsettiğimiz saat bir kol saatiyse, çok daha farklı bir açıklama doğabilir. Görüş alanımız içerisindeki cisimlere bilinçli olarak odaklanmasak da, onlarla ilgili verileri beynimiz değerlendirebilir. Dolayısıyla, birkaç saniye önce, beynimiz, istemsiz olarak saatimizi okumuş olabilir. Bizse, bir "tahminde bulunduğumuzu" sanabiliriz. Sonrasında ise saate baktığımızda, tahminimizi gördüğümüzü sanabiliriz. İşte bu, çok sık karşılaşılan bir dikkat olgusudur ve bu tip "mistik" veya "psişik" konuların ardında genelde payı bulunmaktadır.

Rüyalarımız Nasıl Gerçek Çıkıyor?

Tüm Reklamları Kapat

Rüyaların evrimleşmesinin en temel nedenlerinden birinin, bir durum ile karşılaşmadan, o duruma dair deneyim elde edebilmeyi mümkün kılması olduğu düşünülmektedir. Yani rüyalar adeta bir "simülasyon" gibidir ve bizi gerçek yaşantıdaki çeşitli senaryolara hazırlarlar. Bu senaryolar, halihazırda ve gerçek yaşamda deneyimlediğimiz olgu ve deneyimlerin farklı kombinasyonlarının uyku sırasında tekrardan görülmesidir. Bu konuda kapsamlı bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz. Dolayısıyla rüyaların bir kısmının gerçek hayatta da deneyimlenmesi son derece olasıdır; zaten rüyaların evrimsel avantajı muhtemelen tam olarak budur!

Ortak Suçlu: Algıda Seçicilik

Buraya kadar anlattıklarımız, "6. his" gibi hislerin bilimsel analizleridir. Ancak beklenmedik şeyleri tahmin etmek veya öngörmek konusunda çok daha temel ve yalın bir açıklama daha mevcuttur: Deneyimleyen önyargısı.

Bir düşünün: Kaç defa takip edildiğinizi sandığınızda aslında takip edilmiyordunuz? Kaç defa saati tahmin etmeye çalışıp da beceremediniz? Bugüne kadar tutmayan kaç tane rüya gördünüz? Bunların her birinin sayısı, isabetli olanlara göre kat kat fazla olacaktır. Belki ömrünüz boyunca onlarca defa takip edildiğinizi hissettiniz; ancak kimse sizi takip etmiyordu. Ömrünüz boyunca yüzlerce, binlerce defa saati tahmin etmeye çalıştınız ama neredeyse hiçbiri doğru değildi. Her gün 4-7 adet rüya görüyorsunuz, bunların neredeyse hiçbiri tutmadı.

Ancak bunlardan 1 tanesi bile tuttuğunda, çok sıra dışı bir şey deneyimlediğinizi düşünüyorsunuz; çünkü beklenmedik bir tesadüf gerçekleşmiş oluyor. Fakat tesadüfler zaten böyle çalışır. Düşük olasılıklı bir olay, yeterince uzun süre tekrar edilirse nihayetinde yaşanacaktır. O tesadüfün gerçekleşmediği her deneme, ilginizi çekmeyecek bir denemedir, çünkü kendinize şunu dersiniz: "Ne bekliyordun ki?" Ancak bir veya birkaç kere tuttuğunda, bu ilginç olay dikkatinizi çeker ve üzerine odaklanırsınız; sanki gerçekte olduğundan daha sık yaşanıyormuş gibi hissedersiniz. Bu da sizi yanılgıya iter; sıradan bir tesadüfe anlamlar yüklemeye başlarsınız. İşte bir çeşit algıda seçicilik türü olan bu olguya katılımcı önyargısı ya da deneyimleyen önyargısı deriz. Bunu Forer-Barnum Etkisi ile ilgili yazımızda da anlatmıştık.

Sonuç

Unutmamak gerekir bu konulardaki araştırmalar halen devam etmektedir ve son hallerini almamışlardır. Bu araştırmaların kesin sonuçları için daha çok fazla inceleme gerekmektedir. Ancak ne olursa olsun, şimdiye kadar bilimin ulaştığı yerler ve geçmişte bu yerlerle ilgili insanların yaptıkları açıklamalar göz önüne alındığında, her zaman ve istisnasız olarak olduğu gibi, 6. his gibi konularda da tamamen bilimsel açıklamaların bulunacağı rahatlıkla iddia edilebilir. Yapılması gereken daha fazla araştırmak, sorgulamak, okumak ve her bilgiyi mantık süzgecinden geçirmektir.

Gerçeklere, sadece bilimle ulaşabiliriz.

361 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (8 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 8 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Onat Bora Bilen
Üniversite öğrencisiyim
Orijinal Soru: 6. his var midir? Varsa nedir ve hangi durumlarda nasil bas gosterir?

Bu konuyla ilgili 2012'de Çağrı Mert Bakırcı'nın yazdığı makaleden bir kısmı aşağıda paylaşıyorum;

"Altıncı his" olarak bilinen kavramı bilimsel olarak irdeleyebilmek için, öncelikle işlevsel bir "6. his" tanımı yapmamız gerekmektedir. Eğer bu sözcüğü "gelecekte olacakları öngörmek", "falcılık", "astroloji" gibi sahtebilimsel yaklaşımlarla ilişkili bir kavram olarak kullanıyorsak, en başından net bir şekilde söyleyebiliriz ki modern bilim ile ortaya konmuş veriler dahilinde böyle bir yeti bilimsel olarak tamamen geçersizdir.

Tüm Reklamları Kapat

Mistisizm ile ilgili sayısız bilimsel araştırma ve deneme yapıldı ve halen de süren araştırmalar ve halka açık mistik araştırma davetleri bulunuyor. Ancak bugüne kadar mistik güçleri olduğunu iddia eden insanlar içinde, bu mistik güçlerini deneysel koşullar altında ispatlayabilen tek bir insan dahi çıkmadı."

...

Diğer bir kaynağı da farklı bir perspektiften bakabilmeniz için ekliyorum.[1]

Kaynaklar

  1. Mustafa Gödeş. Altıncı His. Alındığı Tarih: 6 Kasım 2022. Alındığı Yer: Psikoterapist | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ecem @Cadıbozmasıı
Kritisist
Orijinal Soru: Duyu dışı algılama gerçek mi?

Merhaba küçük bir araştırma yaptım.

1960'da Virginia Psikoloji Bölümü Müdürü Dr. Ian Stevenson, reenkarne olduğunu iddia eden 2.500'den fazla insanı belgeledi

Tüm Reklamları Kapat

Demon Hunted World adlı kitabında Carl Sagan şöyle yazıyor: "Bence, ciddi bir çalışmayı hak eden üç parapsikoloji olgusu vardır", bunlardan biri "gözden geçirildiğinde doğru olduğunu kanıtladığında ve bu reenkarnasyondan başka bir yolla bilinemezdi. "

Sagan, reenkarnasyona inanmadığını açıklıyor, ancak Ian Stevenson'un çalışmalarını öğrendikten sonra, Virginia'nın Virginia Üniversitesi'nin varisi ve araştırmasının bir devamı olan Jim Tucker'ın belirttiği gibi, bu fenomenleri araştırmanın gerekli olduğunu açıklıyor.

345 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. 1 Numara. (8 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 8 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
The Biologist
Öğrenci-Okur
Orijinal Soru: 6.His diye bir kavram bilim dünyasında var mıdır?

Merhaba!

Öncelikle "6. His" kavramını bilimsel olarak incelemek için işlevsel bir tanımını yapmalıyız. Bu kavramı "falcılık", "astroloji" gibi sahtebilimsel yaklaşımlarla değerlendirirsek, bilmeliyiz ki böyle bir yeti bilimsel olarak geçersizdir.

Tüm Reklamları Kapat

Fakat alışageldiğimiz beş duyunun (görme, koklama, duyma, tatma, dokunma) yardımıyla, tam olarak açık olmayan uyaranları önceden tespit edebilmekten söz ediyorsanız, bunu bilimsel olarak değerlendirebilmek mümkün!

Örneğin bir sokakta yürürken arkanızda biri olduğunu hissetmeniz buna güzel bir örnektir. Buna benzer olarak rüyanızda gerçekleşen bir olayın, gerçek hayatta da gerçekleşmesi de buna örnek olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Veri olmaksızın olayları hissetmenin birçok nedeni olabilir. Bu nedenlerden en önemlisi, bizim duymuyor, görmüyor, kokusunu almıyor olmamızın, gerçekten duymadığımız, görmediğimiz veya kokusunu almadığı anlamına gelmemesidir. Bu tip bilinçsiz olarak algıladığımız duyuların toplamına, bilimsel analizlerde "Duyu Dışı Algı" adı veriliyor.

Ancak çoğu bilim insanı böyle bir duyu tipi olduğunu kabul etmiyor. Çünkü bu sözcüğü kullananların birçoğu, duyu organlarının bu süreçte rolü olmadığını, beynin mistik bir şekilde etrafını algıladığını ileri sürüyor. Buna yönelik çalışmalar da bu iddiayı destekleyen hiçbir veri üretebilmiş değildir.

Kısaca söyleyebiliriz ki; 6. his kavramı, bilim camiasında büyük oranda kabul edilmemektedir ve bu yetinin varlığını destekleyen hiçbir veri ortaya konamamıştır.

Umarım yardımcı olmuşumdur.

432 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. 6. His Kavramının Bilimsel Açıdan Değerlendirilmesi. (10 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 10 Ekim 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close