Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ece Müker
Ece Müker
538.7K UP
2 gün önce
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, Uranüs’ün etrafında daha önce bilinmeyen küçük bir uydu keşfetti. S/2025 U1 adı verilen bu mini uydu, yalnızca 10 kilometre çapında ve Uranüs’ün merkezinden yaklaşık 56.000 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Voyager 2’nin 1986’daki yakın geçişinde gözden kaçan bu uydu, JWST’nin gelişmiş kızılötesi kameraları sayesinde görüntülendi. Keşifle birlikte Uranüs’ün bilinen uydu sayısı 29’a yükseldi. Bilim insanları, bu yeni bulgunun Uranüs’ün karmaşık halka ve uydu sistemine dair önemli ipuçları sunduğunu ve gelecekte daha fazla keşif yapılabileceğini belirtiyor.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Nisan 2011 52 dk.

Bu yazımızda okurlarımızın sıklıkla sorduğu ve cevaplarının anlaşılması durumunda evrimsel biyolojinin anlaşılmasında büyük adımlar atılabileceği iki soru üzerinde durmak istiyoruz: "İnsan zekası nasıl evrimleşmiştir?" ve "Neden sadece insan bu kadar zekidir?" Aslında bu iki soru, doğayı yeterince gözlemlemiş, yeterince belgesel izlemiş, Evrimsel Biyoloji konusunda belirli bir düzeyin üzerinde bilgiye sahip ve bu konuda belirli bir miktar kafa yormuş herkesin cevaplayabileceği, hatta kolayca cevaplayabileceği bir sorudur. Ancak yine de bilimsel bir destek olması ve çok yönlü analizlerinize katkı sağlayabilmesi adına, bu yazımızın tüm okurlarımıza ve düşünür arkadaşlarımıza faydalı olacağını umuyoruz.

İlk olarak şu soruya bir cevap vermemiz gerekiyor: "İnsanı, diğer hayvanlardan farklı kılan -varsa- nedir?" Bu soru, yüzlerce, hatta binlerce yıldır insan türünün kafasını kurcalayan bir mevzu olmuştur. Kimi bu soruya "ruh" cevabını vermiştir; kimi "edep" veya "ahlak" demiştir, kimi "düşünce" demiştir. Hatta herkesin kendince bir cevabı bile olabilir: sanat, din, müzik, felsefe, vs. Ancak bilimin cevabı, gerçeğe ulaşmak için olması gerektiği gibi, edebiyattan, laf oyunlarından, gevelemelerden uzaktır; açık ve nettir: "İnsanı diğer hayvanlardan ayıran birincil özellik, diğer hayvanlara göre daha büyük olacak şekilde evrimleşmiş beyin kapasitesidir." ya da biraz daha sade kelimelerle "fazlasıyla gelişmiş zeka düzeyidir". Dikkat edecek olursanız diğer kişilerce verilen tüm cevapların bu öncül cevaptan doğduğu görülecektir. Çünkü beynimiz haricindeki hiçbir özellik bizi tek başına diğer hayvan türlerinden ayırmaya yetmezken, beynimizin evrimi olmaksızın sayılan bilim, sanat, felsefe gibi daha soyut sebeplerin de geliştirilmesi asla mümkün olamayacaktı. Dolayısıyla odaklanılması gereken nokta, beynimizin neden bu şekilde evrimleştiğidir.

326
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Övgü Kayadelen
Övgü Kayadelen
163.6K UP
Çeviren 27 Ocak 2014 2 dk.

Elfler, yüzyıllar boyunca, William Shakespeare'in oyunu "Bir Yazgecesi Rüyası"ndan J. R. R. Tolkien'ın 300 sene sonraki klasik fantazi romanlarına kadar, kurguların popüler bir konusu olmuştu. Fakat elflerin oyunlarla, kitaplarla ve masallarla sınırlandırılması ancak yakın zamanda oldu: Geçmiş yüzyıllarda perilerin ve elflerin varlığına inanmak yetişkinler arasında da çocuklarda olduğu gibi yaygındı.

Periler gibi, Elflerin de sihirli, şekil değiştiren ufak tefek varlıklar olduğu söylenirdi (Shakespeare'in elfleri çiçeklerin içinde yaşayan ve etrafında neşeyle uçuşan küçük, kanatlı yaratıklardı.)

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 23:36
Meme ucu (İng: "nipple"), memenin yüzeyinde dışarı doğru çıkıntı yapan ve süt kanalları aracılığıyla bir dişinin sütünü dışarı salgılamasını sağlayan...
4
Dilara Aydın
Dilara Aydın
71.6K UP
Yazar 1 Ocak 2022 19 dk.

Her organizmanın kendine özgü bir vücut yapısı vardır. Kollar ve bacaklar gibi özel vücut yapıları genel görünüm açısından benzer olsa da (nihayetinde her ikisi de kas ve kemikten yapılmıştır), şekilleri ve detayları farklıdır. Bir embriyo büyürken, vücudun farklı bölümlerinde yapıların nasıl geliştiğini belirleyen, "homeotik genler" adı verilen özel bir gen grubunun yaptığı işler sayesinde, kollar ve bacaklar farklı şekilde gelişir.

Bu "homeotik genler"in en meşhur ve önemlilerinden olan HOX geni, birbirinden farklı organizmaların normal embriyolojik gelişmelerini tamamlayabilmesi için gereken bilgiyi kodlayan, yüksek organizasyonlu canlılarda vücut şekillenmesi, organların oluşumu ve bunların vücut planı içinde olmaları gereken yerde bulunabilmelerini sağlayan, düzenleyici işlevde bir gen ailesidir. HOX genleri ("Hox genleri" olarak da yazılır), diğer genlere bağlanan transkripsiyonel düzenleyici (DNA'dan RNA'ya genetik bilgi aktarımı) faktörleri kodlamakta ve böylelikle hücre gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.[1] Örneğin bir böceğin HOX genleri, o böceğin belli bir segmentinde hangi uzuvların oluşacağını (kol mu, anten mi, bacak mı, kanat mı, vb.) belirlemektedir.

110
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

Son 20 yıldır, insan kaynaklı küresel ısınmaya rağmen, Kuzey Kutbu buzları daha yavaş bir hızda eriyor. Bu durum, sıcaklık rekorları bir bir kırılırken ve küresel ısınmanın hızlanıp hızlanmadığına dair tartışmalar yapılırken ilginç bir fenomeni gözler önüne seriyor.

İklim modellemesine dayanan veriler, bu bulgunun insan kaynaklı deniz buzu kaybını dengeleyen "doğal iklim çeşitliliğinin" bir sonucu olduğunu öne sürüyor.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
İsra Aluç
İsra Aluç
20.0K UP
İnceleyen 5 saat önce
Ne muhteşem yapıt! zamanı aşan bir yapısı var. Aslında film duygusal yanlara da sahip gerek Cooper’ın kızını yıllar sonra görmesi, gerek birçok şeye geç kalması… Ancak benim Interstellar’da duygulandığım kısım film boyunca içimde anlamlandıramadığım bir gerçeklik bir hüzün yatıyor olmasıydı, evet üzücü yerler vardı ama beni ağlatan şey filmdeki bilimin hiç susmayan sesiydi…
9.8/10
(792 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Nisan 2021 34 dk.

Eğer Schrödinger'in Kedisi gibi düşünce deneylerini veya Çift Yarık Deneyi gibi gerçek deneyleri daha önceden duyduysanız, kuantum fiziğinin gerçek dünya deneyimlerimizden ne kadar farklı olduğunun haberdarsınızdır. Schrödinger'in Kedisi isimli düşünce deneyinde, kutunun içinde olduğu hayal edilen bir kedi, kutu açılana kadar hem ölü hem diridir ve kutuyu açtığımız anda bu birden fazla olasılıktan sadece bir tanesi gerçekliğe dönüşür. Çift Yarık Deneyi'nde ise iki ufak yarığa doğru tek tek fırlatılan elektronlar, gözlenmediklerinde bir dalga gibi davranarak girişim deseni oluştururlar, gözlendiklerindeyse bir parçacık gibi davranarak iki basit çizgi oluştururlar. Her iki deneyde de sorun, yapılan gözlem veya ölçüm ile gözlenen/ölçülen şeyin davranışları arasında bir ilişki olduğu fikridir. Schrödinger'in Kedisi örneğinde, farklı olasılıklara sahip iki durumdan biri, ölçüm anında %100 ihtimale dönüşüvermektedir. Çift Yarık Deneyi'nde ise elektron ve foton gibi parçacıklar, gözlenip gözlenmemelerine bağlı olarak davranışlarını değiştirmektedirler.

Klasik ve geleneksel fizik bilgilerimiz ışığında, gözlemci veya bilinç gibi kavramların Evren fiziği üzerinde özel bir yere sahip olmasını beklemeyiz. Benzer şekilde, ölçüm araçları elbette ölçülen unsurun davranışlarını değiştirebilecek olsa da, bilinçli bir gözlemin veya kuantum düzeyde yapılacak bir ölçümün, deney sonuçlarını bu kadar köklü bir biçimde değiştirmesi, izahı ve ek sorgulamayı hak eden bir soru işareti yaratmaktadır. İşte Ölçüm Problemi adı verilen bu problemi izah edebilmek için, bugüne kadar çok sayıda açıklama geliştirilmiştir. Bu açıklamaların araştırıldığı sahaya Kuantum Mekaniğinin Yorumları denmektedir. Bu yazımızda, bunlardan bir tanesi olan Paralel Evrenler (İng: "many-worlds") yorumuna bir bakış atacağız.

162
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yasemin Akın
Yasemin Akın
206.9K UP
Çeviren 13 Aralık 2020 28 dk.

Gaia ilkesi olarak da bilinen Gaia hipotezi, Dünya'daki tüm organizmaların ve inorganik çevrelerin, gezegendeki yaşam koşullarını koruyan, tek ve kendi kendini düzenleyen karmaşık bir sistem oluşturmak için yakın bir şekilde entegre olduğunu öne sürer. Yani gezegenin başlı başına canlı bir organizma olduğunu savunan görüştür. İsmi, Yunan mitolojisinde "Gaia" adı verilen, yeryüzünü simgeleyen ve yeryüzünün vücut bulmuş hali ("toprak ana") olan Tanrıçadan gelmektedir.

Gaia hipotezinin araştıran bilim insanları, tercih edilmiş bir homeostazda (iç korunum) biyosferin ve yaşam formlarının evriminin küresel sıcaklık, okyanus tuzluluğu, atmosferdeki oksijen ve diğer yaşanabilirlik faktörlerinin dengesine nasıl katkıda bulunduğunu gözlemlemeye odaklanır. Gaia hipotezi kimyager James Lovelock tarafından formüle edildi ve 1970'lerde mikrobiyolog Lynn Margulis tarafından Lovelock ile birlikte geliştirildi. Başlangıçta bilim camiası tarafından düşmanlıkla karşılansa da, şimdilerde jeofizyoloji ve yerküre sistem bilimi disiplinlerinde inceleniyor; ayrıca biyojeokimya ve sistem ekolojisi gibi alanlarda bazı ilkeleri benimsendi. Bu ekolojik hipotez, belirsiz bir felsefe ve hareket altında, sosyal bilimler, siyaset ve din alanlarında analojilere ve çeşitli yorumlara da ilham vermiştir.

121
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 2 gün önce 4 dk.

2024 ABD başkanlık seçimlerinin ardından öfkeli milyonlarca X kullanıcısı, fanatik siyasi nefret söylemlerinden kaçmak için Bluesky'a akın etti. Kullanıcıların hangi içerikleri göreceğini belirleyen bir algoritma olmadan tasarlanan Bluesky, X’in hatalarından kaçınmayı hedefliyordu. Bir süre için bu işe yarıyor gibi görünüyordu. Çok takipçili kişiler aşırı öne çıkarılmıyordu, kaba dil daha az yaygındı ve yanlış bilgi çok yayılmıyordu. Ancak 1 yıldan az bir süre sonra, sosyal medyanın tipik sıkıntılarından bazıları Bluesky'da da baş göstermeye başlıyor. Bazı kullanıcılar, sol eğilimli de olsa platformun yankı odasına dönüşmeye başladığından şikayet ediyor.

Ön baskı olarak yayınlanan yeni bir çalışma ise araştırmacılar yapay zeka ile oluşturulan sanal kullanıcılarla doldurulmuş, ölçeklendirilmiş bir platform üzerinde yapılan simülasyonlar kullanarak sosyal medyanın neden kutuplaşma eğiliminde olduğunu gözler önüne seriyor.[1] Sadeleştirilmiş şekilde oluşturulan platformda, kullanıcıların platformda kalmasını sağlamak amacıyla tasarlanmış karmaşık algoritmalar bulunmuyordu. Ancak platform kaçınılmaz biçimde küçük, içine kapalı daha ufak gruplara bölündü. Sonuçlar, sosyal medyanın gönderi paylaşma, yeniden paylaşma ve takip etme gibi temel işlevlerinin bile kutuplaşmaya neden olduğunu doğurduğunu gösteriyor. Ancak bazı uzmanlar, yapay zeka tarafından üretilmiş bu kullanıcıların zaten gruplaşmaya yatkın olabileceği konusunda uyarıyor. Washington Üniversitesi’nde çevrimiçi söylentiler üzerine çalışan ve çalışmaya katılmayan Kate Starbird, şöyle anlatıyor:

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Ufuk Derin
Ufuk Derin
3.3M UP
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

İngiliz evrimsel biyolog J.B.S. Haldane'nin, Tanrı varsa böceklere karşı özel bir sevgi beslediğini esprili bir şekilde ifade ettiği söylenir. Bu söz, aslında önemli bir gerçeği ifade ediyordu. Yaşam ağacı oldukça düzensiz bir yapıya sahiptir. Yaşayan veya soyu tükenmiş tüm türlerin bulunduğu bu soy ağacı, bazı yerlerde kısa dallardan oluşan sık bir çalılığa benzerken, bazı yerlerde ise seyrek ama uzun dalları vardır. Ayrıca birkaç grup baskın olma eğilimindedir. Haldane'ın belirttiği gibi, yaşayan böceklerin %40'ından fazlası kınkanatlı, kuşların %60'ı ötücü kuş ve bitkilerin %85'inden fazlası çiçekli bitkilerden oluşmaktadır.

Peki, birkaç büyük grubun bu kadar yoğun tür çeşitliliği barındırması, Dünya'daki yaşamın evrensel bir özelliği midir? Evrim ve ekolojiyi anlamamız açısından kritik olan bu soru, biyologlar arasında uzun süredir tartışılmaktadır. Ancak yakın zamana kadar, dünyada kaç türün var olduğunu, bunların evrimsel ilişkilerini ve her bir grubun yaşını yeterince bilmediğimiz için kesin cevap verilemiyordu. Şimdi ise ABD'li bilim insanları, bu soruya net bir yanıt vermeyi başardı. Bulgular Frontiers in Ecology and Evolution dergisinde yayınlandı.[1] Arizona Üniversitesi'nden Prof. Dr. John J. Wiens bu konuda şunları söylüyor:

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116.0K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Deli sorar:
Niçin şimdi durup dururken Paris'e gitmeye karar verdiniz?
Kadın cevap verir:
Galiba kendimizden kaçıyoruz.
Kocası da:
Kim bilir belki de umutsuz boşluktan kaçıyoruz.

İşte şimdi konuştun, diye mukabele eder deli, ve hemen ardından şu harika tespiti yapar:
Çoğu insan boşluğun farkındadır, ama umutsuzluğu görmek gerçekten cesaret ister.

Revolutionary Road (2008, Sam Mendes)
Kaynak: Sinema ve Felsefe
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 17 Eylül 2014 5 dk.

Arizona Üniversitesi Tarım ve Yaşam Bilimleri Bölümü'nden Dr. Bruce Tabashnik tarafından yazılan ve Science dergisinde yayımlanan makale, gıda güvenliği, yeni çıkan hastalıklar ve biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel sorunların çözümü, evrimsel biyoloji açısından düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Daha önceden Nature Biotechnology dergisinde yayımladıkları makalede anlattıkları gibi, Arizona'nın pamuk tarlalarında sergilenen evrimsel yaklaşım ve bunun başarısı, ekibin yaklaşımının ve evrimin başarısını ispatlıyor.

Bugüne kadar ilk defa uluslararası platformdan 9 bilim insanı tarım, tıp ve çevre yönetimindeki sorunların çözümüyle ilgili gelişmeleri evrimsel tarihleri açısından inceleyerek bunların insan aktivitelerine adapte olabilirliklerine bakarak değerlendirdi. Araştırmanın sonucunda, evrimsel yaklaşımların daha iyi uygulanmasının gerekliliğinin aciliyeti gösterildi. Örneğin giderek artan miktarda sorunlar yaratan antibiyotik ve haşare ilacı direnci gibi konularda, evrimsel biyolojinin kullanılmasının önemi gösterildi. Dahası, şu anda kullanılan yöntemlerin, kronik hastalıklar ve biyoçeşitliliğin azalması gibi sorunların önüne geçmek için yeterli olmadığı ortaya kondu. Bu iki krizin nihai nedeni, insanların ve vahşi yaşamın çok kötü bir şekilde adapte olabildiği yiyeceklere maruz kalmamızdır. Arizona Üniversitesi Entomoloji Bölümü Başkanı olan ve aynı zamanda BIO5 Enstitüsü üyesi olan Tabashnik şöyle anlatıyor:

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi
Evrim Ağacı'na Destek Ol
İnceleme
İlhan Taşlı
İnceleyen10 11 Mart 2023
Günümüzden 50.000 yıl öncesine tarihlenen küçük taş yontmalarda dahi neden kadın figürleri var. Ve bu sadece tek bir bölgeye, tek bir kültüre ait bir şey de değil. Neden çok sonraları bu figürlerin yerini erillik aldı? Çok mu merak ettiniz? Helmut Uhlig'in gözünden ve değerlendirmelerden öğrenmeye ne dersiniz?
8.9/10
(16 Kişi)
Puan Ver
Erken İnsanlık Tarihi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
24
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kara deliklerin uzay-zamanın yoğun eğrilmesiyle oluştuğu biliniyor. Peki süpernova patlamaları sırasında kısa süreli lokal uzay-zaman yırtılmaları oluşursa, ışığın dalga boyunu değiştirip bir yıldız gibi görünmesine ve kara deliğin zıttı bir gök cismi oluşmasına yol açabilir mi?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ela Kursak
Seslendiren 1 Aralık 2022 12:36
Ela ile Eddie, Bu Bölümde Deprem Öncesinde, Sırasında ve Sonrasında Neler Yapılması Getektiğini Öğreniyorlar!
40
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close