Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Berat Mutluhan Seferoğlu
Yazar 9 Şubat 2020 49 dk.

Metafizik, günümüzde felsefedeki anlamından farklı imalara sahip olan bir terim. Günlük hayatta metafizik denince pek çok insanın aklına gelen ilk şeyin fizikötesi, doğaüstü, mistik, okültist, ‘uçuk kaçık’ şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle felsefeyle ilgilenen biri metafizik çalıştığını söylediği zaman birbirine zıt iki tür tepki geldiğini görüyoruz. Ya bu kişinin saçma sapan şeylerle uğraştığı, bir tür bilim karşıtı olduğu ve ‘uçuk’ bir takım inançlara sahip olduğu düşünülüyor; ya da metafiziğin gündelik hayattaki anlamına sıcak bakan insanlar bu kişiyi ‘kendilerinden biri olduğu’ düşünülüyor.

Ancak felsefedeki anlamıyla metafizik böyle bir şey değil. Burada metafizik teriminin gündelik kullanımının yanlış olduğunu ve felsefedeki kullanımının doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Sadece bu yazıda kastettiğimiz anlamıyla metafiziğin farklı bir şey olduğunu söylüyoruz. Ancak kastettiğimiz şey bir metafizikçinin doğaüstü inançlarının olamayacağı ya da bilim karşıtlığı yapamayacağı da değil. Kastettiğimiz şey, bunların felsefedeki anlamıyla metafiziğin asli unsurları olmadıkları...

210
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Gökalp Selamet
Çeviren 15 Haziran 2023 5 dk.

Seçim yanılsaması, insanların yaşamları üzerinde gerçekte olduğundan daha fazla kontrol sahibi olduklarına inanmalarına neden olan bilişsel bir önyargıdır. İnsanların satın alma kararlarını kontrol edebildiklerini hissetmelerini sağlamak için reklamcılık ve pazarlamada sıklıkla kullanılır. Aslında seçim yanılsaması, ideal olmayan kararlara yol açabilen yanlış bir kontrol duygusudur.

Seçim yanılsaması nispeten yeni bir kavramdır. Terim, ilk kez Amerikalı filozof ve psikolog William James tarafından 1896'da yayınlanan "İnanma İradesi" başlıklı makalede kullanıldı.[1] Makalede James, seçimlerin zorlanabilir veya önlenebilir olduğunu ve "seçmeme olasılığı olmayan, tam bir mantıksal ayrışmaya dayalı her ikilemin, bu türden zorunlu bir seçim olduğunu" savunuyordu.

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Günsu Bostancı
Çeviren 2 Ocak 2019
Orion'daki Büyük Bulutsu ilgi çekici bir yerdir. Çıplak gözle bakıldığında Orion takımyıldızında küçük bulanık bir bölge gibi görünür. Oysa gördüğünüz Dünya'nın yörüngesindeki WISE gözlemevi ile kızılötesi ışığın farklı bantlarında çekilen hayali renkli dört panelli bir mozaik görüntü, Orion Bulutsusu'nun yeni oluşmuş yıldızlardan, sıcak gazdan ve karanlık tozdan oluşan hareketli bir mahalle olduğunu gösteriyor. M42 olarak da bilinen Orion Bulutsusu'nun gücünün çoğu, görüntünün merkezine yakın bir yerde görülen Trapezium yıldız kümesindeki yıldızlardan geliyor. Parlak yıldızları çevreleyen turuncu parıltı, yıldızların kendi ışığıdır. Bu ışık, bölgenin çoğunu kaplayan karmaşık toz filamentleri tarafından yansıtılır. Atbaşı Bulutsusu'nu da içeren Orion Bulutsusu bulut kompleksi, önümüzdeki 100.000 yıl içinde yavaş yavaş dağılacak.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 4 gün önce 9 dk.

Pygmalion, Roma şairi Ovidius’un Metamorphōsēs (Dönüşümler) adlı eserinin onuncu kitabında yer alan mitolojik bir karakterdir. Sanatla ideal güzelliği birleştiren bu anlatı yalnızca Antik Çağ edebiyatında değil modern psikoloji kuramlarında da etkisini sürdürmüştür.

Pygmalion etkisi, bireylerin kendilerine yönelik beklentilere uygun biçimde davranışlarını şekillendirdiğini ifade eden psikolojik bir fenomendir. Başka bir deyişle, bir kişi hakkında beslenen olumlu (ya da olumsuz) beklentiler, o kişinin performansını ve öz-yeterlik algısını doğrudan etkileyebilir. Bu yazımızda Pygmalion mitinin anlatı düzeyindeki detaylarına değinilecek ve ardından bu mitin çağdaş psikolojide nasıl kavramsallaştırıldığı incelenecektir.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Hayat Müşterek
Hayat Müşterek
1,107 UP
İş yerinde eğitim verdim 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Ben eğitimci değilim ama yaşım hayat tecrübeleri edinmeme yetecek kadar arttı. Benden yaşça küçük bir çok genç ile muhatap oldum, işçi olduğum zamanlarda çıraklar ile muhataptım. Benim gördüğüm insana göre değiştiği, bazıları kızınca ancak ciddiye alıyor ve anlamaya başlıyor, bazıları da normal şekilde konuşunca anlıyor ama kızınca hemen soğuyorlar bu tipler de. Bazı insanlar daha duyarlı bazı insanlar daha tabiri caizse "kalın kafalı" dersek doğru olabilir, o da ilgisiz olduğundan. Mesela bazıları heyecanlanıyor, daha ilgili davranıyor, endişeli oluyor öğretmek istediğin şeylere karşı, yeni karşılaştığı o ortama karşı, bazıları da böyle "sallama" havasında, sallamıyorlar söylediklerini falan dinlemiyorlar. Seni kaile almıyor, kendi bildikleri yoldan ilerlemeye çalışıyorlar. Hümanist yaklaşım bence elbette olmalı, insanlara insan gibi davranmalıyız ben kötü davranılıp da iyi bir şeyle sonuçlanan bir eğitim şekli görmedim, tabi hayatın zorluklarını da eğitim alan kişiye bir şekilde gösterilmeli, hayatın sertliğini ve zorluğunu anlamalı fakat bunu yaparken bu kişiyi gereğinden fazla, zorlarsak, eğitim veriyorum derken farkında olmadan bildiğin zorbalık yaparsak bunun kötü sonuçları olur. Bir eğitimcinin edinmesi gereken temel özellik bence bunları ayırt edebilme kabiliyetine sahip olması.

[[1]1]

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. Yushan Jiang 1, Chi-Kin John Lee 1,*, Zhi Hong Wan 1,*, Junjun Chen, et al. (2021). Stricter Teacher, More Motivated Students? Comparing The Associations Between Teacher Behaviors And Motivational Beliefs Of Western And East Asian Learners. frontiersin. doi: 10.3389/fpsyg.2020.564327. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simay Aladağ
Çeviren 4 gün önce 3 dk.

28 Nisan'da eBioMedicine'de yayınlanmış bir rapora göre, 2018 yılında dünya genelinde 55-64 yaşları arasında olan kişilerin 2,6 milyondan fazlası kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle öldü. Bu ölümlerin yüzde 13,5'i ftalat adı verilen ve evlerimizde sıklıkla kullandığımız plastiklerde yaygın olarak bulunan bir kimyasala maruz kalmayla ilişkili olabilir.[1]

Ftalatlar şampuanlarda, losyonlarda, gıda ambalajlarında, kan torbaları gibi tıbbi malzemelerde bulunan bir grup kimyasal maddedir.[2] Bu kimyasallar genellikle plastikleri daha yumuşak ve daha esnek hale getirmek için kullanılırlar.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Aralık 2012 22 dk.

Bu makalemizde, 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nün başrol oyuncusu ve Dünya çapında 30 milyon insanın katili, 34 milyon insanınsa tehdit unsuru olan AIDS (Acquired Immunodeficiency Syndrome: Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) hastalığının kaynağı HIV (Human Immunodeficiency Virüs: İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) isimli virüsü tanıyacağız ve bu virüsün evrim açısından önemini göreceğiz. Umuyoruz ki hepinize faydalı olacaktır. 

HIV isimli virüs ("HIV virüsü" kullanımı edebi olarak yanlıştır), Lentivirus isimli bir cinsin altında bulunan bir virüs türüdür. Esasında virüsler, zorunlu hücre içi parazitleridir. Nükleik asitleri ya (tek/çift iplik) DNA ya da (tek/çift iplik) RNA'dan oluşur. DNA ve RNA beraber bulunmaz. En içerde nükleik asit ve onu saran, koruyan, morfolojisini veren kapsid (kılıf) bulunur. Bütün virüsler kendi kapsid proteinlerini kodlarlar. Birçok kaynak tarafından "cansızlıktan canlılığa geçiş" veya "canlılık özelliği gösteren ama canlı olmayan biyokimyasal moleküller" şeklinde tanımlanır. Aynı zamanda birçok mikrobiyoloji/viroloji kaynağında da "hücresel olmayan yaşam" veya "psödo (yalancı) canlı" gibi ifadeler kullanılabilir. Ancak genetik materyallerinin bulunuyor olması, onların taksonomik olarak sınıflandırılabilmesini sağlamaktadır. Bu yüzden, onların da kendi evrimsel geçmişleri analiz edilebilmekte ve sınıflandırmaları yapılabilmektedir.

102
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Veli Sarıgül
Yazar 7 Aralık 50 dk.

İnsanlık tarihi savaşların, doğal afetlerin ve kitlesel ölümlerin gölgesinde şekillenerek sayısız trajik olaya sahne olmuştur. Bu olaylar yalnızca bireylerin hayatlarını değil, aynı zamanda toplumların sosyal dokusunu, kültürel yapısını ve tarihsel süreçlerini de geri dönüşü olmayan bir biçimde pek çok açıdan değiştirmiştir. Tüm bu trajedilerden geriye kalan tek tanıklar, geçmişin izlerini bugüne taşıyan ve bize döneminin ruhunu hissettiren sessiz tanıklar olan iskeletlerdir. İskeletler, bir zamanlar var olmuş hayatların, yaşanmışlıkların ve bir halkın tarihinin biyolojik bir arşivini taşır; başka bir deyişle geçmişin sesi, insanlık tarihine dair saklı kalmış pek çok gerçeği ortaya koyan birer belge niteliğindedir.

Adlî antropoloji, işte bu biyolojik arşivlerin sırlarını çözme görevini üstlenen bir bilim dalıdır. İnsan iskeletleri üzerinden, bireyin biyolojik kimliğini, yaşadığı dönemin izlerini ve yaşamına dair detayları gün yüzüne çıkarmak adlî antropolojinin en temel amacıdır. Her bir iskelet kalıntısı, geçmişin kesitlerini sunan bir nevi bulmaca parçasıdır; bu parça doğru şekilde çözülerse bir kişinin cinsiyetinden yaşına, boy uzunluğundan karşılaştığı hastalıklara, hatta yaşamı boyunca geçirdiği travmalar ve ölüm şekline kadar pek çok bilgiyi gün ışığına çıkarabilme potansiyelindedir.

23
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baykal Köse
Yazar 25 Ocak 2017 43 dk.

Antik Yunan’daki çok önemli bilimsel düşünce temelleri uzun bir süre unutulmaya yüz tutmuştur. Bu miras daha sonra Müslümanlar tarafından tekrar keşfedilmiştir ve Müslümanlar bu mirası belki de tamamen unutulmaktan kurtarmışlardır. Antik Yunan medeniyeti ile karşılaşan Müslüman medeniyeti özellikle 8. ve 13.yy.’larda çok önemli bilimsel çalışmalar yapmıştır. Tarihte, 8. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar (kimi kaynaklara göre 15. yüzyıla kadar) olan dönem, İslam coğrafyasının Altın Çağı olarak bilinir. Bu zaman diliminde İslam alimleri üzerinde, Antik Yunan çalışmalarının tesirini fazlasıyla görmek mümkündür. Sorgulayıcı ve araştırmacı bakış açısı ile birlikte devralınan miras, Müslüman medeniyetinin yükselmesine olanak sağlamıştır.

Bu dönemde Müslüman bilimciler, canlılığın ortaya çıkışı ve gelişimi ile ilgili kendilerinde mevcut olan görüşlerden farklı olan açıklamalarla da tanışmıştır. Doğaya karşı bu yeni pencereden bakmışlar ve bu fikri kendi bakış açılarıyla hem geliştirmiş hem de daha sonra Avrupa medeniyetine bırakmışlardır. Bunu yaparken Antik Yunan’daki çalışmaları kendi dillerine çevirmiş ve bu çalışmalar üzerine kendi yorumlarını yapmışlardır.

183
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Eylül 2015 2 dk.

Bilim, Nirvana'nın "Smells Like Teen Spirit" isimli şarkısının tüm insanlık tarihinin en ikonik şarkısı olduğunu ilan etti.

Ufuk açıcı grunge parçası, Goldsmiths'teki Londra Üniversitesi'nden araştırmacıların hazırladığı 50 şarkılık bir listenin başında yer aldı. Liste, bilgisayar bilimci ve müzisyen Dr. Mick Grierson tarafından yazılan bir bilgisayar algoritması tarafından oluşturuldu. Algoritma, Rolling Stone ya da NME gibi "tüm zamanların en iyileri" şarkı listelerinden 7 tanesinde yayınlanan tüm şarkıları analiz etti. Bunu yaparken, her bir şarkıyı anahtarına, BPM'ine (dakikadaki vuruş sayısı), nota çeşitlerine, şarkı sözü içeriğine, karmaşık ses (timbre) çeşitliliğine ve ses varyansına odaklandı.

28
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sosyal Bilimler konusunda geliştirebilirsin.

İnceleme
Ahmet Ensar Artun
İnceleyen8 5 saat önce
Deniz altında ve gökyüzünde geçen sahnelerde empati yeteneğimi sonuna kadar kullandığım için içim daraldı 😅 Ancak gerek prodüksiyon gerek oyunculum gerek senaryo olsun benden 7-8 arasında bir puan aldı. İzlenmesini kesinlikle tavsiye ediyorum.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 7:11
Gece yarısı vızıltısıyla bizi uykumuzdan eden veya soktuktan sonra bizi kaşıntılar içinde bırakan sivrisineklerle o bilindik deneyimleri yaşamayanımız...
0
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Seçkin Eroğlu
Yazar 30 Ekim 2016 5 dk.

GDO olarak da bilinen Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'ın kansere yol açtığı ve bunu ortaya çıkarmaya çalışan insanların başına gelenler bu sefer de Sayın Soner Yalçın tarafından Sözcü gazetesinde 15 Eylül 2016 tarihinde ve Odatv sitesinde dile getirildi [1]. Bizim yazımız, adı geçen yazıya cevap niteliğinde olduğundan, okuyucu öncelikle Soner Bey’in yazısını okumayı tercih edebilir.

Soner Bey’in yazısında, özetle, GDO hakkında araştırma yapan bilimciler, GDO ile beslendiğinde hayvanlarda bir dizi bozukluk ortaya çıktığını gözlemliyor; gözlem sonuçlarını yayımlamak istediğinde ise çıkarları zarara uğrayacak olan kimseler tarafından yapılan baskıyla bilim dünyasından aforoz ediliyor. Mesela yazıdan bir kesit:

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Behram Berat Yel
Blog Yazarı 3 dk.

Soruyu yakından incelediğimiz zaman aslında bu sorunun kendiyle çeliştiğini göreceğiz çünkü kara deliklere kara delik dememizin sebebi ışık saçmayı bırakın ışığı yutmasıdır. Ancak bu durum kara deliklerin kütlesi yüzünden biraz ilginçleşmektedir. Kara deliğe çok yakın maddeler incelendiği zaman kara deliğin yüksek kütle çekimine cevap olarak ışık saçtıkları gözlemlenmiştir ve bu durum ilk fark edildiği zaman kara deliklerin ışık saçtığı zannedilmiştir fakat buradaki gerçeklik bundan fazlasıyla uzaktır. Peki bu durum arkasında yatan gerçek nedir?

Kara delikler kütlesiz olan ışığın bile kaçamayacağı kadar güçlü kütle çekime sahip olan uzay bölgeleridir.[1] Bu söylediğimiz cümle eğer Newton'un kütle çekim yasasına uysaydı kara deliklerin ışık üzerinde hiçbir etkisinin olmaması lazımdı fakat kütle çekimin daha modern yasalara dayandığını biliyoruz. Bu modern teorilerden biri olan ve kütle çekimi uzay-zamanın bükülmesi olarak tanımlayan genel görelilik teorisi bize ışığın bükülmesiyle ilgili şunu vermektedir: Işık düz uzay-zamanda düz bir çizgide ilerlediğinden dolayı uzay-zamanın bükülmesi ışığın eğri bir yol izlemesine ve sapmasına neden olur. Normal şartlar altında kütle çekim sebebiyle ışığın bükülmesi Dünya'dan çıplak gözümüzle kadar küçük bir olaydır fakat kütle arttıkça bu bükülme artmakta ve gözlemlenebilecek seviyeye gelmektedir. Kara delikler de yüksek kütleleri sebebiyle uzay-zamanı ışığın gidebileceği her olası yolda bükmüş oldukları için ışık sonunda kara deliklerin içine doğru yol almaktadır. Sonuç olarak bir ışık demeti kara deliğin içine girdikten sonra herhangi bir çıkış yolu yoktur ve bu sebeplerden ötürü kara delik kara delik olarak adlandırılmıştır ve ışık saçmamaktadır.

13
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
6 gün önce
Maine Üniversitesi’nden araştırmacılar, deniz tarağı yetiştiriciliğinde kulak asma ve fener ağı yöntemlerini karşılaştırdı. Kulak asma yöntemiyle yetiştirilen tarağılarda %12’ye kadar daha ağır adductor kası ölçüldü, bu da pazarda daha yüksek gelir anlamına geliyor. Ayrıca bu yöntem daha az bakım gerektiriyor ve büyüme sürecini hızlandırabiliyor. Çalışma, sürdürülebilir ve kârlı deniz ürünü üretimi için önemli veriler sunuyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Batuhan Aslan
Batuhan Aslan
20K UP
Alıntıyı Ekleyen 4 gün önce
Bedensel ve zihinsel üstünlükler gittikçe zamana yenilirler, zaman sadece ahlaki karaktere ulaşamaz.
Kaynak: Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Sayfa 18 (Alfa Yayınları)
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Furkan Kayhan
Furkan Kayhan
51K UP
Alıntıyı Ekleyen 11 Temmuz
Başlangıçta, yaklaşık on dört milyar yıl önce, bilinen evrenin tüm uzayı, tüm maddesi ve tüm enerjisi, bu cümlenin sonundaki noktanın trilyonda birinden daha küçük bir hacme sığıyordu.
Kaynak: Acelesi Olanlar İçin Astrofizik s. 13
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Deniz Sandalcı
Gözlemi Yapan 23 Nisan 2023 Türkiye, Samsun
Koordinat 41.3453686004302, 36.249886253777916
12
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Furkan Köylü
İnceleyen10 6 Ağustos 2023
Sosyoloji lisans eğitimi sürecinde en ilgi duyduğum kişilerden biridir.
Kitaplarını okumak zevklidir ve öğreticidir.

Keyifle okumalar.
9.7/10
(26 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Asylums: Essays on the Social Situation of Mental Patients and Other Inmates
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Teşekkürler, Pınar Büyükakpınar!

Evrim Ağacı'na bugüne yaptığın tüm katkılar için çok teşekkürler! Evrim Ağacı'nda yayınladığın veya yayınlanmasına katkı sağladığın 1 içerik sayesinde Türkiye'de bilimsel bilgiye erişim bir o kadar kolay. Hep birlikte, daha da güzel işler başarmaya devam!

Devamını Göster
Teşekkürler, Pınar Büyükakpınar!
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close