Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Selçuk İlanbey
Yazar 2 Haziran 2020 3 dk.

Yani: "Bütün yollar Roma’ya çıkar."

Latin atasözü ilk olarak Fransız teolog ve şair Alain de Lille (1128-1203) tarafından 1175 yılında yazıya dökülmüş. İngilizce olarak ise yaklaşık 200 yıl sonra İngiliz şair Geoffrey Chaucer tarafından A Treatise on the Astrolabe adlı eserinde kullanılmıştır. Bu atasözünün kökeni ise Milliarium Aureum ya da Golden Milestone ismiyle anılan Antik Roma'nın Merkezi Forumu'nda Satürn Tapınağı yakınında İmparator Sezar Augustus (MÖ 27 - MS 14) tarafından dikilen bir anıttan gelmektedir.

28
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
71K UP
İnceleyen 3 gün önce
Bu filmi izlemek için uygun bir zaman bulamıyordum ama geçen gün merakım baskın geldi ve izlemek için boş bir zamanda izledim ve gerçekten hiç bu kadar etkileneceğimi düşünmüyordum . Konu beni filme o kadar bağladı ki ne ara bitti anlamadım. Bir kadının yaşadıkları , çektiği onca acıya rağmen hayatta tutunması ve filmin sonunun böyle biteceğini beklemiyordum . Kesinlikle izleyin ve izlettirin . İzlediğinize pişman olmayacaksınız.
9.0/10
(13 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Efe
Arda Efe
50K UP
Üye 2 gün önce 1 Cevap
128 görüntülenme
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evren Cemil Çayırlı
1 gün önce
Silah fabrikatörleri, savaştan siyasi rant edinenler, kendisi gibi düşünmeyenleri yok etmek isteyenler. İşte bu kişiler asla barış istemezler.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mehmet Çağlar
İnceleyen10 13 Mart 2023
Kuşların davranışlarını, insanlarla benzerliklerini, farklılıklarını ve bize neler öğretebileceklerini anlamanızı sağlayan güzel bir eser. Kuşların garip davranışlarını ve yeteneklerini öğrendiğinizde çok şaşıracağınızı garanti edebilirim :)
10.0/10
(10 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Petite philosophie des oiseaux
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
11
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Ekim 2016 5 dk.

İşte tüm bu diş aşınmalarıyla mücadele etmek adına diş fırçalamak, birçok insan için tırnak kesmek veya tuvalet yapmak kadar "doğal" bir davranıştır. Çoğumuz dişlerimizi günde en az 1, muhtemelen 2 defa fırçalarız; fakat bunun mantığı ne, hiç düşündünüz mü? Sonuçta savanalarda yaşayan atalarımızın diş macununa ve diş fırçasına erişimi yoktu. Biz neden dişlerimizi fırçalamak zorundayız ki?

Öncelikle, dişlerimizi ne sıklıkla fırçalamamız gerektiği sorusunu cevaplayalım ve ardında yatan mantığı izah edelim: Hem Türk Dişhekimleri Birliği hem de Amerikan Diş Birliği, günde 2 defa, flüorürlü diş macunlarıyla, her biri en az 2 dakika sürmek kaydıyla dişlerinizi fırçalamayı önermektedir.[1][2] Dişlerinizi fırçalamanızın nedeni, dişlerimiz arasına sıkışan yemek parçacıklarını ve dişlerimiz üzerinde biriken beyaz renkli, yapışkan ve içi bakteri dolu plakları temizlemektir. Özellikle de yemek yedikten veya yüksek şeker içerikli içecekler tükettikten sonra, bu plaklar içerisindeki bakteriler asitler üreterek diş minesine saldırır. Nihayetinde bu asit, mine tabakasının parçalanmasına neden olur ve çürük dediğimiz yapıları oluşturur. Temizlenmeyen plaklar ise sertleşerek tartar adı verilen daha kalın tabakalar üretirler; bunların temizlenmesi çok daha zordur. Diş etinizde biriken tartar, nihayetinde iltihaplanmaya ve diş eti hastalıklarına yol açar.

168
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 5 Kasım 2020
Avcı’nın Kemeri‘nin hemen kuzeyinde kalmış bir gökyüzü manzarası olan bu kozmik sahne, parlak yıldızlar, yıldızlararası toz bulutları ve parıldayan bulutsular ile doldurulmuş. Samanyolu Galaksisi‘nin düzlemine yakın olan bu geniş bölgenin kapladığı alan, 5 derecenin altında veya yaklaşık olarak 10 dolunaydır. Bir yansıma bulutsusu olan ve mavimsi rengiyle dikkat çeken M78, sağ alt tarafta. M78’in renk tonu, sıcak ve genç yıldızların mavi ışığını yansıtan tozdan kaynaklanmaktır. Renkli bir karşıtlıkla, merkezden akan hidrojen gazının kırmızı parıltılı şeridi, c olarak bilinen sönük ancak geniş bir emisyon bulutsusunun bir parçasıdır. Sol üst kısımda, LDN 1622 olarak kataloglanmış koyu renkli bir toz bulutu, belirgin bir silüet oluşturuyor. M78 ve karmaşık Barnard İlmiği yaklaşık 1.500 ışık yılı uzaklıktayken LDN 1622 çok daha yakında. Gezegenimiz Dünya’dan yaklaşık olarak sadece 500 ışık yılı uzaklıkta.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen 5 gün önce
İçimdeki Şeytan, atmosferiyle hemen içine çeken, psikolojik gerilimi dozunda veren bir yapım. Karakterin içsel çatışmaları ve bastırılmış duyguları izleyiciye geçiyor, özellikle bazı sahneler gerçekten rahatsız edici bir gerçeklikle yansıtılmış. Ancak zaman zaman hikâye dağınık ilerliyor ve derinliği hissettiren o atmosfer, birkaç bölümde yüzeyde kalıyor. Yine de finalde bıraktığı o sorgulama hâli, diziyi izlemeye değer kılıyor. Hem karanlıkla yüzleşmek isteyenler hem de sadece bir gerilim arayanlar için farklı bir deneyim sunuyor. Kendi iç dengesi, atmosfer başarısı ve oyunculuk performansı açısından İçimdeki Şeytan ortalamanın üstünde bir yapım. Ancak anlatımda zaman zaman kopukluklar ve tempo sorunları olduğu için genel denge biraz sarsılıyor.

Bu yüzden 10 üzerinden 6 puan veririm.
Etkileyici ama her izleyiciye hitap edecek kadar tutarlı değil.
8.9/10
(7 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : It Lives Inside
Yönetmen: Bishal Dutta
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gizem Gün
Gizem Gün
3,215 UP
Çeviren 13 Ağustos 2018 5 dk.

Siber taksonomi nedir ve ekoloji alanını nasıl geliştirecek?

Taksonomiyi ekologlar için daha da güvenilir bir bilgi kaynağı yapacak olan devrim niteliğindeki bir taksonomik uygulama üzerine çalışmalar devam etmektedir. Taksonomik bilginin nasıl oluşturulduğu, test edildiği, ona nasıl ulaşıldığı, üstüne nasıl düşünüldüğü ve kullanıldığı siber taksonominin ortaya çıkışıyla büyük ölçüde değişmektedir.

43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meriç Öztürk
Meriç Öztürk
314K UP
Yazar 7 Ocak 2023 20 dk.

Kök hücreler, çok hücreli canlıların vücudunda bulunan, tüm doku ve organlarının temelini oluşturan, farklı hücre tiplerine dönüşebilen, kendini yenileyebilen, değişik yapı ve gelişim aşamalarındaki hücrelerdir. Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse kök hücreler, vücutta bulunan ve gelişme ve büyüme esnasında birden fazla hücre tipine dönüşme potansiyeli olan hücrelerdir. Embriyonik gelişim esnasında en önemli rolü bu hücreler üstlenirken, büyüme esnasında dokuların gelişimine, vücut yetişkin olduğunda ise dokuların kendilerini yenilemelerine yardımcı olur.

Kök hücreler, diğer hücre tiplerinden bazı özellikleri ile farklılık gösterir. Örneğin bu hücreler özelleşmemiştir ve hücre bölünmesi geçirerek kendilerini yenileyebilirler. Ayrıca doğal veya laboratuvar ortamında özel sinyaller ile özelleşmemiş hücreler "özelleşmiş doku veya organ hücrelerine" dönüştürülebilirler. Diğer hücre tiplerinden bir diğer farkı ise kök hücrelerin bazı doku ve organlarda devamlı olarak bölünüp ortamın devamlılığını sağlaması, bazı doku ve organlarda ise özel durumlar haricinde hiçbir zaman bölünmemesidir.

134
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ufuk Derin
3 gün önce
Amerikalı gökbilimci ve fizikçi Robert H. Dicke 6 Mayıs 1916'da doğdu. Astrofizik, atom fiziği, kozmoloji ve yerçekimi alanlarında temel çalışmalar yürüten Dicke, 1975-1984 arasında Princeton Üniversitesi'nde Albert Einstein Bilim Profesörü unvanını taşıdı. Kozmik mikrodalga arkaplan radyasyonunun teorik öngörüsüne katkılarıyla bilinir; araştırmaları modern kozmolojinin şekillenmesinde etkili oldu.



Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Kasım 2017 2 dk.

İnsan beyninin neden diğer canlılarda bulunmadığı sorusu, çok sık sorulan bir sorudur. Bu konuyla ilgili detaylı bir yazımız buradan okunabilir. Ancak o yazımızın özeti şuydu: Çeşitli nedenlerden ötürü insan beyni diğer hayvanlara göre daha fazla, daha hızlı, daha büyük (beynin vücuda, neokorteksin beyne oranı büyük) olacak biçimde evrimleşmiştir. Bununla ilgili nedenlerin çok kısa bir özetini aşağıdaki videomuzdan izleyebilirsiniz:

Bu özelliğin birebir aynı şekilde diğer hayvanlarda olmayışının sebebi, diğer hayvanlarda insanlarda beynin evrimini sağlayacak koşulların birebir aynı şekilde meydana gelmemesinden ötürü. Dolayısıyla şunu anlamamız gerekiyor: İnsan beyni, insana bahşedilmiş, ona has ve başka hiçbir canlıda bulunamayacak bir özellik değildir!

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 27 Mart 2022 10:35
Önceden "fiziksel hasar" olarak adlandırılan "travma" terimi, tıp bilimi çerçevesinde ortaya çıktı ve artık hem popüler hem de bilimsel tartışmalarda,...
68
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close