Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Mart 2014 1 dk.

Türkiye'nin Twitter'ı engelleme (banlama) konusunda birçok yıl 1 numara olduğunu biliyor muydunuz?

Twitter'a 2019 yılının ilk 6 ayı boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin çeşitli kurumlarından 8933 hesabı ve 6073 tweeti kaldırma talebi gönderildi; Twitter bunların %5'ine uydu (2019'un ilk 6 ayında bu talepler açısından Endonezya birinci sıradaydı, Türkiye ikinci sıradaydı).

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Eray Şeyhan
Eray Şeyhan
50K UP
İnceleyen10 4 gün önce
La Mettrie, bu eserini 18. yüzyılda anonim olarak yayımlamasına rağmen, Makine İnsan yazıldığı günden itibaren yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. “İnsan bir makinedir” görüşü, özellikle ruhun ölümsüzlüğüne ve tanrısal yaratılışa inananlar tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Zira bu düşünce, Tanrı’ya, ruhun varlığına ve özgür iradeye yer bırakmıyordu. Materyalist ve hazcı bir etiği savunduğu için, birçok kişi onun fikirlerinin ahlaki yozlaşmaya yol açacağını düşünmüştür. La Mettrie’ye göre erdem, acıdan kaçma ve haz alma ilkesine dayanıyordu. Bu yaklaşım, geleneksel ahlak anlayışıyla taban tabana zıttı. La Mettrie, bu radikal fikirlerini, kendisinden önceki düşünürlerin görüşlerini sentezleyerek temellendirir. Özellikle Descartes ve Locke’un etkisinden yola çıkarak, insanın ruhsuz bir makine gibi işlediğini ileri sürer. Bu iddialarını ise ampirik gözlemlerine dayandırır; çünkü kendisi her şeyden önce bir hekimdir. Makine İnsan’ın bazı bölümlerinde, insana yakın canlıların beyin yapılarından söz eder ve bunu oldukça anlaşılır, hatta yer yer dikkat çekici bir üslupla dile getirir. Bugün hâlâ önemini koruyan Makine İnsan, yalnızca 18. yüzyılın değil, günümüz düşünce dünyasının da etkili eserlerinden biridir. La Mettrie’nin insanı doğanın bir parçası olarak görmesi ve zihinsel süreçleri bedensel işlevlerle açıklaması; nörobilim, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi çağdaş bilim dallarının yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Günümüzde insan zihnini açıklamak için artık ruh kavramına ihtiyaç duyulmaması, La Mettrie’nin sezgisel olarak öne sürdüğü fikirleri doğrular niteliktedir. Her ne kadar döneminde dışlanmış olsa da, Makine İnsan fikri, insanı anlamamızda bilimsel düşüncenin önemine dikkat çeker.
Kitap
10.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Man a Machine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Uzay Ötünlü
9 saat önce
Apollo 8 (21-27 Aralık 1968), alçak Dünya yörüngesinden ayrılan ve Ay'a ulaşan ilk mürettebatlı uzay uçuşuydu. Mürettebat, Ay'a inmeden etrafında on kez döndü ve ardından güvenli bir şekilde Dünya'ya geri döndü. Bu üç astronot, Ay'ın uzak tarafına ve Dünya'nın doğuşuna şahsen tanık olan ve fotoğraflayan ilk insanlardı.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 28 Nisan 2014 9 dk.

İnsanların kuyrukları yoktur. Ciddiyiz! Ancak "kuyruk yapmak için gereken" nedir, hiç düşündünüz mü? Bir takım genler! Eğer insanlarda fiziksel olarak bir kuyruk yoksa, neden "kuyruk yapmak için gereken" genetik araçların neredeyse tümüne sahiptirler? Bir diğer örnek kanatlı dostlarımızdan gelir: Tavukların dişleri yoktur ama dişlere ait genleri vardır! İyi ama neden? Tüm bunların sebebi ne?

Elbette ki yanıtı sadece evrimsel biyoloji verebiliyor. Evrimsel biyoloji dahilinde kullanılan terimlerden biri olan atavizm (ataya geri dönüş) sayesinde, tüm bunları açıklayabiliyoruz. Üstelik genomlarımız, evrimsel tarihimize ait birer arşiv kaydı görevi görüyorlar ve bize geçmişin sırlarını aralıyorlar. Bu makalemizde sizlerle bu tür atavist özelliklerin sadece 2 tanesine bakacağız ve evrime dair genlerimizde neler bulabileceğimizi göreceğiz.

87
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Beril Sıla Topak
Depresyon atlatmış biri. 3 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Yusuf Asaf Güven tarafından sorulmuştur.
Ne yaparsam yapayım, her günüm her anım aynı. Çürümekten kurtulamıyorum, ben ne yapacağım?
Ne yaparsam yapayım, her günüm her anım aynı. Çürümekten kurtulamıyorum, ben ne yapacağım?

"Kendini dinle!"

Elindeki telefonu bırakamıyorsan bıraktığında ise suçluluk duyup "kaybettiğin" zaman için strese giriyorsan, kitap okumaya çalışıp bir süre sonra odağını toplayamayıp belki de 10. sayfada pes ediyorsan, vücudunda ve beyninde bitmek tükenmek bilmeyen bir halsizlik, bitmişlik varsa... Kendini dinlemeni öneririm. Uzun uzun nefes almanı ve nefesini dinlemeni. Bazen "bu bende işe yaramaz" diyip tekrardan yorganımıza geçip elimize telefonu aldığımız günler aslında denemekten ve çabalamaktan kaçıyoruz. Denersen ne kaybedersin ki?

Eğer buraya yazdıysan demek ki farkındasın. Farkında olduğun bir şeyi ise düzeltememek için şu anda hiçbir sebebin yok. Kendini dinle, nefeslerini, dünyayı. Yeni bir kapı aç kendine. Bazı meditasyonlar günlük yaşantının rutinleri içinde kendimizi kaybettiğimizde tekrar bulmamızı sağlarlar. Önce işe kendini bulmakla başlamalısın. Bir meditasyon, temiz hava ve biraz güneş. Reçetemiz bu... Sonrasında nelerden şikayetçi olduğunu düşün. Telefon? Odaklanamama? Yorgunluk? Hevessizlik? Sabırsızlık? Bunlardan nasıl kurtulacağını düşün. Örneğin telefonda gereğinden fazla zaman geçirdiğin uygulamaları silebilirsin. Ve bunun yerine kendine farklı bir söz verebilirsin. Öz disiplinini kurmanı sağlayacak ufak adımlar atmalısın. Örneğin günde yarım saat yürüyüş yapmak gibi. Bu senin psikolojik olarak 'to do list'inden bir maddeye bir tik atmak demek. Kendi üzerine yüklenip bütün bir gününü harika verimlilikte geçirmek için kendini şartlamana gerek yok. Emin ol birkaç küçük adım sana psikolojik olarak çok daha iyi hissettirecek ve sen bunun devamını getirmek için eskisinden çok daha güçlü uyanacaksın. Bunun için kendine inanman lazım. Olumlu cümlelerle hayatını ve kendini iyileştirmen lazım. Yapabileceğine inanman ve hatta hissetmen.

Tüm Reklamları Kapat

Bu yakındığın hissi tarif etmeyi dene. Ne renk geliyor aklına? Düşündüğünde vücudunda ne gibi değişimler oluyor? Kendine sinirleniyor musun? Öfkeli misin, yorgun mu? Sonrasında nasıl biri olmak istediğini düşün. O kişi olmak sana nasıl hissettirecek? Burada okuduğun yazılarla kendini o kişi yapabilecek misin yoksa harekete mi geçmen gerekiyor? Şu an neye ihtiyacın var? Kendini suçlama, sinirlenme ve öfkelenme. Kendini anla ve bundan sonrası için çabalamak için inan. O zaman değişimi başlatabilirsin.

**Fakat bu uzun süreli bir durumsa ve burada yazdıklarımdan daha ciddi bir ruh halin varsa veya fiziki semptomlar gösteriyorsan bir uzmanla konuşmaktan çekinmemen gerektiğini düşünüyorum.

**Ben kendi depresyon sürecimden sonra yaşadığım ufak düşüşleri ve boşluk durumlarını bu anlattığım yöntemlerle büyümeden geçirdim. Bu nedenle bu anlattıklarım sadece kendi deneyimlerim ve birkaç uzmandan duyduklarım. Kendine iyi bak!

8
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ahmet Ensar Artun
İnceleyen8 3 gün önce
Deniz altında ve gökyüzünde geçen sahnelerde empati yeteneğimi sonuna kadar kullandığım için içim daraldı 😅 Ancak gerek prodüksiyon gerek oyunculum gerek senaryo olsun benden 7-8 arasında bir puan aldı. İzlenmesini kesinlikle tavsiye ediyorum.
8.3/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 9 Kasım 2014 2 dk.

Yıldızlar Arası (Interstellar) isimli film üzerinde çalışırken baş yapımcı Kip Thorne, aynı zamanda kurgunun kalbinde yer alan bir kara deliği yaratmaktan sorumluydu. Kendisi de bir teorik fizikçi olduğu için, tam olarak gerçekçi olmasını ve filme gideceklerin de gerçek bir karadeliğe yakın hissetmelerini sağlamaya çalıştı. Öte yandan film yönetmeni Christopher Nolan, karadeliğin görsel açıdan baş döndürücü olmasını istiyordu. Ana görselden de görebileceğiniz gibi, estetik söz konusuysa ekibin amaçlarına ulaştığını söyleyebiliriz. Ancak daha ilginç olanı, bu karadeliğin yaratılmasının gerçekten de bilimsel bir keşfin önünü açtığıdır!

Kısaca özetlemek gerekirse, konu edinilen karadeliği isabetli bir şekilde üretmek isteyen Kip Thorne, görsel efekt ekibinin kullandığı veri işleme yazılımının hesaplamak için kullanacağı yepyeni bir set denklem çıkarmak zorunda kaldı. Sonuç ise, bir solucan deliğinin (veya karadeliğin) uzayda neye benzeyeciğini gerçekten de yansıtabilen bir denklem dizisiydi!

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deha Kaykı
Deha Kaykı
199K UP
Yazar 21 Ocak 2024 33 dk.

Günümüzde gerçekleşen habitat kayıpları biyoçeşitliliğin hızla azalmasına neden olmaktadır. Nesli tükenmekte olan türler; iklim değişikliği, avlanma, kirlilik ve habitat kaybı gibi birçok faktöre maruz kalarak dünya üzerindeki varlıklarını devam ettirmeye çalışmaktadır. Özellikle de yaşanan habitat kayıpları birçok türün neslinin tükenme tehlikesi altına girmesinin başlıca nedenlerinden biridir. Bu durum, türlerin göç yollarını keserek ve nüfuslarını azaltarak onları olumsuz etkilemektedir. Bu sorunların ortaya çıkmasındaysa insan etkisi önemli bir yer tutmaktadır. Hızla artan nüfus ve talepler, doğal kaynakların aşırı kullanımına ve ekosistemlerde daha fazla baskıya neden olmaktadır.

Dolaysıyla nesli tükenmekte olan türleri ve habitat kayıplarını durdurmak için eyleme geçilmesi gerekmektedir. Koruma çabalarını, doğal yaşam alanlarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek ve nesli tükenmekte olan türleri korumak için stratejiler geliştirmek üzerine odaklanılmalıdır. Bu durum, koruma projelerine ve stratejilerine var olan ihtiyacı artırarak ekosistemlerdeki türlerin genetik çeşitliliği, doğal yaşam alanlarını ve ekosistem işlevselliğini koruma çabalarını içeren koruma biyolojisi (İng: "conservation biology") alanın doğmasını sağlamaktadır. Koruma biyolojisi kapsamında koruma projelerini gerçekleştiren bilim insanları, bazı durumlarda ekosistemleri ya da ekosistem birimlerini incelemek ve bunların tamamını korumaya yönelik tedbir almak yerine belirli bir ekosistem bütününü temsil eden temsilci türlere (İng: "representative species") odaklanmaktadır. Bu makalede koruma planlamaları, koruma planlamalarında kullanılan tür çeşitleri, koruma biyolojisi ve koruma biyolojisinin alt araştırma alanları gibi konular ele alınacaktır.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Okan Ö. Cinemre
Okan Ö. Cinemre Seslendiren 15 Ekim 2021 21:26
Ocak ya da Şubat, tam olarak emin değilim... Ama Vezüv yanardağının kuzeydoğu yamacında bulunan küçük bir kasaba olan Nolano’da 1548 yılında doğduğumu...
59
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı
Yazar 2 gün önce 5 dk.

Üniversite eğitiminin özgür düşünce, yaratıcılık ve eleştirel analiz gibi temel nitelikleriyle bilgi üretim merkezi olmaktan uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Öğrenciler kalabalık amfilerde, hızla kendilerine aktarılan müfredat içinde sık sık kaybolurken, akademisyenler de üniversitelerin performans baskısı altında gerçek entelektüel üretimden, tartışma ortamından kopuyor, ofislerine, laboratuvarlarına sıkışıyor. 

Kampüsler heyecanlı tartışma mecraları olmaktan çıkıp adeta diploma fabrikalarına dönüşüyor. Bu süreçte yeni kolektif öğrenme, araştırma, tartışma alanlarına duyulan ihtiyaç büyüyor. 

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
395K UP
Yazar 25 Eylül 2019 17 dk.

Felsefenin bazı tartışma alanları diğer disiplinlerle doğal bir kesişim alanında bulunmaktadır. Öyle ki bu tartışma alanlarındaki problemleri daha iyi kavramak adına bir alanda uzmanlaşma yeterli olmamaktadır. Bu nedenle felsefeciler olabildiğince interdisipliner bir pozisyon sahibi olmakta artık daha dikkatli davranmaktadır. Bahsettiğimiz kesişim alanlarında bulunan konulardan biri kürtaj hakkındadır. Kürtaj tartışmalarında tıp etiği, hukuk, psikoloji gibi diğer disiplinler de en az felsefeciler kadar çalışma yapmaktadır. 

Felsefeciler kürtaj üzerine yaptıkları çalışmaları ahlak felsefesinin alt dallarından biri olan Pratik Etik disiplini içerisinde gerçekleştirir. Bu yazımızda kürtaj tartışmalarına dair önemli gördüğümüz birkaç notu hatırlatmayı amaçlıyoruz; ayrıca her ne kadar yazarın kürtaj yanlısı bir eğilimi olsa da kürtaj tartışmalarına dair fikirlerini düzenli olarak değiştirmekte olduğu ve belirli bir pozisyonu ısrarlı olarak savunmakta zorlandığını da belirtmek isteriz. Bu nedenle yazımızı bir kürtaj savunusu veya reddi olarak okumaya başlamanızı tavsiye etmiyoruz.

110
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökçe Başbuğ
Yazar 24 Kasım 2020 6 dk.

Evrim Ağacı’nda aşı karşıtlığı ve nedenleri üzerine hatırı sayılır sayıda yazı yayınlandı. Bu yazıların odak noktası, aşı karşıtlığını körükleyen komplo teorileri ve aşı karşıtı kampanyalar idi. COVID-19 ile birlikte aşıya duyulan güvensizliğin daha da büyüdüğü yapılan çeşitli çalışmalarla gözlenmekte. Kuşkusuz bunda, virüsün kökenine dair öne sürülen komplo teorilerinin de etkisi var.

Ancak koronavirüs aşısına yönelik güvensizlikte, politika yapıcılarının ve sağlık otoritelerinin salgın süresince ortaya koydukları politika ve uygulamalarının başarısız, yaptıkları açıklamaların tutarsız olmasının da payı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu güvensizliğin, belki de komplo teorileri ya da aşı karşıtı kampanyalardan çok başarısız salgın yönetimi tarafından körüklendiği söylenebilir.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Okan Nurettin Okur
Aktaran 9 Ekim 2023 2 dk.

Kompleks yapı ve dinamik işlevleriyle proteinler; geometrinin kilit önem taşıdığı basit yapıtaşlarının eşsiz kombinasyonlarıyla çok sayıda biyolojik görevi yerine getirir. Neredeyse sınırsız olan düzenleme seçenekleri sayesinde ilgili işlevlere dönüşüm ve özel protein tasarımları yapılabilir.

Journal of Applied Physics'te yayınlanan bir çalışmada Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden Markus Buehler proteinleri daha iyi anlayabilmek için "transformatör" olarak adlandırılan dikkat sinir ağları ile grafik sinir ağlarını birleştirdi. Bu yaklaşım mevcut olan proteinlerle birlikte doğanın henüz tasarlamadığı proteinlerin yapısını da tahmin edebilmemiz için geometrik derin öğrenmeyle dil modellerinin güçlü yönlerini birleştiriyor. Buehler, bu konuda şunları söylüyor:

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ufuk Derin
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Kuzey Amerika’nın devasa tatlı su kütleleri olan Büyük Göller, yüzyıllardır hem gemilere hem de insanlara mezar oldu. Sayıların tam olarak bilinmesi mümkün olmasa da ancak tarihçiler 17. yüzyıldan bu yana yaklaşık 6.000 geminin battığını ve 25.000 ila 30.000 kişinin boğularak can verdiğini tahmin ediyor. Uzmanlar, bu belirsizliğe rağmen 8 Eylül 1860 tarihinde, Chicago’nun kuzeyinde Michigan Gölü üzerinde seyreden Lady Elgin isimli buharlı yolcu gemisinin başka bir gemiyle çarpıştığı, belgelenmiş en ölümcül gemi kazasını inceliyor. Olay sonucunda 300'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu olay, dönemin kültürel hafızasına derinlemesine kazındı halk şarkılarına ilham oldu.

Lady Elgin'in çürümeye yüz tutmuş enkazı Michigan Gölü'nde dağılmış halde yatarken şaşırtıcı derecede iyi korunmuş bir eser yeniden gün yüzüne çıktı. Böylece yaklaşık 165 yıl sonra, som altından yapılmış bir cep saati, bu vapurun kurbanlarından birinin ailesine geri dönmüş oldu.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Avcı'daki Uydular

Avcı’daki bu çizgiler de nedir? Bunlar, Dünya yörüngesinde dolanan çok sayıda uydudan yansıyan Güneş ışığıdır. Gözle görülebilen bir dizi ardışık nokta, alacakaranlıkta gökyüzünde ilerliyor. SpaceX Starlink uyduları da dahil olmak üzere, iletişim uydularının artan sayısı, astronomlar arasında endişeye neden oluyor. Olumlu tarafı, Starlink ve benzerlerinin gün battıktan sonra gökyüzünü daha hareketli bir hale getirerek, uydu tabanlı küresel iletişimi daha hızlı hale getirmesidir. Şu anda yetersiz hizmet alan kırsal bölgelere dijital hizmetlerin sağlanması konusunda yardımcı oluyor. Olumsuz tarafı ise, bunun gibi düşük Dünya yörüngesindeki uyduların, bazı derin astronomik görüntüleme programlarının yapılmasını zorlaştırmasıdır. Özellikle gün batımından hemen sonra ve şafak sökmeden hemen önce çekilmiş görüntülere ihtiyaç duyan gözlem programlarının yapılması daha zor hale geliyor. Daha yüksek yörüngelerde çalışacak olan gelecekteki planlanmış uydu dizileri, geceleyin herhangi bir zamanda büyük yer tabanlı teleskoplar için planlanan derin uzay araştırmalarını etkileyebilir. Avcı’daki çizgiler Starlink’ten değil fakat yüksek jeosenkron yörüngede bulunan uyduların izidir. 2019 Aralık ayında çekilen bu fotoğraf, 65’in üzerinde 3 dakikalık pozlamaların dijital bir birleşimidir. Bazı görüntüler arka plandaki Avcı Bulutsusu‘nu ortaya çıkartırken diğerleri de geçen uyduları gösteriyor.

1 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Amir H. Abolfath
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı Akademi
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
12K UP
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi'nde kaydedilmiştir.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aysun Tekarabacı
4 gün önce
Otopolitik bir gençlik var karşımızda.Her anlamda ben güdüsüyle yaşıyorlar Bireysellik ön planda.Takım oyunu oynuyorlar lakin bencil davranıyorlar[bu psikolojik anlamıyla değil)Önce bencil sonra bizcil oluyorlar.Şu an bu grubu yönetmede çok dikkatli olmalı,akıllı davranan kazanır!Rol modeller lazım!


0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Anonim
Anonim Üye 26 Haziran 2023 2 Cevap
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kral Janusowski
Kral Janusowski
2,016 UP
Üye 4 gün önce Henüz cevap yok.
Kremler( ağrı kremleri vs) deriye nüfus edebiliyor ve kan dolaşımına moleküler düzeyde girebiliyor diye biliyorum. Besinleri bağırsaktaki gibi moleküler düzeyde parçalayıp krem şeklinde derimize sürsek beslenemez miyiz?
134 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Ufuk Derin
Alıntıyı Ekleyen 25 Şubat
Göze göz dersek bütün dünyayı kör bırakırız.
Kaynak: Söz sıklıkla Gandhi'ye atfedilir. Gandhi Şiddetsizlik Enstitüsü, Gandhi ailesinin bunun gerçek bir Gandhi alıntısı olduğuna inandığını belirtiyor ancak Hint liderin bu sözü kullandığına dair bir net bir kanıta rastlanmamıştır. (Quote Investigator)
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
15
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close