Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Gencay Kaan Polat
Yazar 15 Ocak 2021 19 dk.

Bağışıklık sistemi, normal dokuya hiçbir zarar vermeksizin tümörlerin spesifik yıkımını ve kanserin nüksetmesini önleyebilecek uzun süreli hafızaya sahiptir. Son 30 yıllık immüno-onkoloji araştırmaları, tümörlerin bağışıklık sistemi tarafından tanındığına ve gelişimlerinin immüno-gözetim (İng:"Immunosurvelliance") olarak bilinen bir süreçle uzun vadede durdurulabileceğine veya kontrol edilebileceğine dair sağlam kanıtlar sağlamıştır. İmmün tepkinin tümör özgüllüğü, tümör antijenlerinin tanınmasında yatar.

Tüm tümörlerde bulunan virüslerin ve onkojenlerin veya diğer genlerden mutasyona uğramış proteinlerin neden olduğu tümörlerdeki viral proteinlerin yanı sıra, tüm tümörlerde bulunan mutasyona uğramamış, ancak anormal şekilde eksprese edilen proteinlerin verimli antijenler ve immüno-gözetim için iyi hedefler olduğu gösterilmiştir. Bununla birlikte, birçok kanserde, kötü huylu ilerlemeye, etkili bir antitümör yanıtı ve tümör eliminasyonuna müdahale eden etkili bir bağışıklık baskılaması eşlik eder. Başlangıçta, immün-gözetimden kaçışın çoğu, tümör hücrelerinin kendisindeki değişikliklere; tümör antijenlerinin kaybı, insan lökosit antijen moleküllerinin kaybı, tamamlayıcıya duyarlılık kaybı veya T hücresi veya doğal öldürücü (NK) hücre lizizine atfedilmiştir. Bununla birlikte, baskılamanın, tümörlerin normal bağışıklık düzenlemesini kendi yararlarına olacak şekilde bozma yeteneklerinden geldiği netleşmiştir. Tümör mikroçevresi, tümör antijenine özgü yardımcı ve sitotoksik T hücrelerinin genişlemesini önleyebilir ve bunun yerine proinflamatuar sitokinlerin ve diğer faktörlerin üretimini teşvik ederek bağışıklığı teşvik etmek yerine inhibe eden baskılayıcı hücre popülasyonlarının birikmesine yol açar. En iyi anlaşılmış olanlar düzenleyici T hücreleri ve miyeloid türevi baskılayıcı hücrelerdir.

24
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı
Çeviren 30 Temmuz 2020 3 dk.

Bir toplumu neyin mutlu ettiğini hiç merak ettiniz mi? Mutlu bir toplum; kendi mutluluğuna odaklanan, mutluluğu etraflarındaki insanlara bile bulaştıran insanlarla mı dolu? Ya da belki de mutlu bir toplum, etraflarındaki kişilere hassas ve duyarlı olan ve dolayısıyla diğer insanları mutlu eden vatandaşlardan oluşuyordur.

Mutlu toplumların nasıl oluştuğu cevabını bulmak için yapılan bir araştırmada, ilk olarak çok sayıda ülkeyi baştan başa kapsayan, bireyselliğin toplumsal mutluluğu öngördüğünü gösteren bir gözlemden yola çıkıldı. Yani, bireylerin ihtiyaçlarına ve hedeflerine önem veren toplumlar, daha mutlu olma eğilimindedir. Yine de, bireyci toplumların neden daha fazla mutluluk oranına sahip olduğu pek de anlaşılmış değil. Tıpkı bireyci kişilerin de yaptığı gibi, şahsın kendi gayeleri üzerinde odaklanmasının, toplumsal mutluluğa önayak olduğu söylenebilir. Fakat yapılan araştırma bu varsayımı zorlar nitelikte.

66
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Rüzgâr Özkarakaş
İnceleyen8 4 gün önce
Rus edebiyatını şahsen pek sevmeyen biri olarak, Kızıl Kahkaha uzun süredir beni bu kadar etkileyen nadir kitaplardan biri oldu. Öyle ki, en sevdiğim savaş romanları arasında yerini rahatça aldı. Bana göre bu eser, savaş atmosferini birinci şahıs bakış açısından en çarpıcı şekilde yansıtan metinlerden biri. Savaşın yıkıcılığını alışılmadık bir şekilde, neredeyse mistik bir olay gibi sunuyor. Karakterler birer birer akıllarını yitiriyor; bazıları deliliğe sürükleniyor, bazıları da kafayı yiyor. Savaş o kadar yıkıcı ve sinsice ilerleyen bir şey ki, akıl sağlığını koruyabilenler anormal sayılıyor. Kızıl Kahkaha kavramı tam bu noktada devreye girmea kte, delilik, buradbireysel bir trajedi değil, kolektif bir gerçekliğe dönüşüyor. Eserin geçtiği coğrafya da bu atmosferi destekliyor. Gri gökyüzü, kesintisiz yağmur, boğucu hava, salgın hastalıklar ve kitabın yazıldığı tarih göz önüne alındığında 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’na gönderme yaptığını anlıyoruz. Kitap başından sonuna kadar okuyucuyu hiçbir zaman klasik bir savaş anlatısıyla boğmuyor. Ne olduysa tek tek anlatmak yerine, hayal gücüne alan açıyor.
8.3/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Bulunmuş Bir Elyazmasından Parçalar
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 21 Mart 2019 2 dk.

Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz makalelerden oluşan bir çevirim içi eğitim girişimidir.

Evrim Ağacı olarak bu akademiyi başlatmaktaki hedefimiz, klasik eğitim sistemine alternatif ve tamamlayıcı olmanın yanı sıra; her yaş, eğitim düzeyi ve ilgi alanından insanın kendisini özgürce ve tamamen ücretsiz bir şekilde eğitebileceği, geliştirebileceği ve ufkunu genişletebileceği bir araç sunabilmektir.

305
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Ağustos 2011 15 dk.

Evrimsel süreçleri anlamaya başlayan bir kişinin karşılaşacağı soru işaretlerinden en yaygın olanı, yapı ve organların birbirleriyle nasıl uyum içerisinde evrimleştiği sorusudur. Bu özünde çok basit bir cevabı barındıran bir sorudur; ancak evrimsel biyolojinin detayları tam olarak anlaşılamadıysa, kafa karıştırıcı olabilir.

Örneğin bir birey, gözün daha basit yapılardan kademeli evrimini gayet iyi anlayabilir; ancak göz evrimleşirken beynin de gözden gelen verileri değerlendirebilecek şekilde nasıl evrimleştiğine anlam veremeyebilir. Benzer şekilde, derimizdeki sinir uçlarının evrimine bağlı olarak dokunma duyumuzun oluşumunu anlayabilir; ancak bunun beyinde değerlendirilecek şekilde bir evrimsel değişimin nasıl olduğunu ilk etapta anlayamayabilir.

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 19 Ağustos 2011 15 dk.

Daha önceki yazılarımızda seçilimin evrime nasıl etki ettiğini matematiksel olarak göstermiştik. Şimdi seçilimin özellikle tek bir tipine, yönlü seçilime odaklanalım. Çünkü aslında "yönlü seçilim" adını verdiğimiz seçilim türü, diğerlerinin de özünde yatmaktadır. Örneğin "bozucu seçilim", iki farklı yöne (ekstreme) "doğru" dengenin bozulmasıdır. Yani birbirine zıt iki yönü içerisinde barındırır. "Sabitleyici seçilim" ise, uçların elendiği ve belli bir özellik bakımından ortalamada olanların seçildiği bir seçilim türüdür. Burada da, ortalamaya "doğru" bir seçilim görülür. Evet, bunlar yönlü seçilimden farklı seçilim türleridir; ancak yönlü seçilimi tam olarak anladığımızda, diğerlerinin de nasıl evrime katkı sağladığını görebilmiş oluruz. Bu sebeple bu yazımızda yönlü seçilimi daha detaylı analiz edecek ve bunun sonuçlarına göz atacağız.

Yönlü seçilim, hatırlayabileceğiniz gibi, özellik dağılımı içerisinde belli bir ucun (ekstremin) avantajlı olmasından ötürü sürekli olarak o yöne doğru olan seçilim türüdür. Yani bir popülasyonda uzun bireylerin avantajlı olması ve geri kalan tüm bireylerin uzunlara göre çeşitli seviyelerde dezavantajlı olması, uzun vadede yönlü bir seçilimi beraberinde getirecektir. Daha uzun olanlar daha kolay hayatta kalacak ve üreyecek, kendilerinin uzun olmasını sağlayan genleri gelecek nesillere daha fazla aktaracaktır. Böylece her nesilde üretilen yavruların ortalamadaki boy uzunluğu, önceki nesillere (atalarına) göre daha fazla olacaktır. Böylece popülasyon farklılaşacak, evrim geçirecektir.

58
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Halime Samsa
Halime Samsa
34K UP
Yazar 18 Ekim 2020 15 dk.

Dünyaya gözlerimizi iki temel dürtünün ışığında açarız, tüm insanlık olarak içimizde yaşamın ve ölümün varlığını taşırız. Freud’a göre, yaşam dürtüsü; libidodan kuvvet alarak üretmeye, insanlarla duygusal bağ kurmaya, çoğalmaya ve canlılığı sürdürmeye çalışırken madalyonun diğer yüzünde bulunan ölüm dürtüsü ise saldırganlıktan kuvvet alarak parçalamaya, kurulan bağları koparmaya ve kendini yok ederek inorganik bir hale dönmeye çalışır.[1] Yani, aşkın tanrısı Eros ile ölümün tanrısı Thanatos sırt sırta eşlik ederler insana hayat boyunca. Hangisinin öne geçeceği ise, biraz genetik yatkınlıklarımıza ve mizacımıza biraz da benliğimizin oluştuğu erken dönem ilişkilerimize bağlıdır.

Doğumla birlikte, güvenli alanından dünyaya gözlerini açan bir bebek için yaşam ve ölüm arasındaki bu mücadele oldukça yoğun bir kaygı yaratır. Doğumla birlikte anne ile kurduğu güvenli birlik halini kaybederek ilk kaybını yaşayan bebeği, dünyaya uyumlanma gibi zorlu bir yolculuk da beklemektedir. Klein'a göre, bebek bu zorlu yolculukta açlık, libidinal arzular ve bu mücadelenin yarattığı yoğun kaygı ile onu besleyen bir memeye yönelir.[2] Bebek, önce memenin, sonra da annenin kendisindeki yıkıcı ölüm dürtüsünü yatıştırmasını arzulayarak, yaşam dürtüsüne yatırım yapar. Anne ve bebek arasında kurulan bu ilişkide hangi dürtünün baskın olacağı, tabii ki doğum deneyiminin travmatik geçip geçmemesine, annenin bebeğe bakmak isteyip istememesine, bebeğin mizacına ve sütü zevkle kabul etme yeteneğine de bağlıdır.

167
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Analist 7 Aralık 2011 15 dk.

Bu yazı 21 Aralık 2020'de güncellenmiştir. 21 Aralık 2012'de Dünya'nın sonu gelmemiştir ya da yeni bir çağıya olağanüstü bir geçiş yaşanmamıştır.

Dünya'nın sonu herhangi bir anda, herhangi bir öngörülemez ya da öngörülebilir kaynaktan ötürü gelebilir. Ancak göktaşı çarpması gibi bir sebebin hele ki 2012 yılı içerisinde gerçekleşmeyeceğini ve Dünya'nın sonunun şu anda bilinmediğini söyleyebiliriz. Ancak bu mit öylesine kuyruklu bir mit ve bir yalan ki, sadece bu gerçeği vermekle bitmiyor. Daha birçok gerçeğe değinmemiz gerekiyor. Bu gerçeklere bir bir değineceğiz.

27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
2 gün önce
Zekanın dili olsa…
Akıl; zekanın yaşama yediriliş oranıdır. Yaşama yedirilmeyen aklın ceremesi hep zekanın hanesine yazar.
Hem de tükenmez ve silinmez bir kalem ile...


1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
351K UP
Aktaran 20 saat önce 3 dk.

Birisinin sizin hakkınızda konuşması ile sizi görmezden gelmesi arasında bir seçim yapsanız hangisini daha makul bulacağınız, Shakespeare'den bir soru olmasa da Mississippi Üniversitesi'nden bir profesörün öncülük ettiği araştırma ekibinin cevaplamaya çalıştığı bir konuydu. Uzun yıllardır dışlanma üzerine yapılan araştırmalar, bir yabancının sizi kısa bir süreliğine bile görmezden gelmesi gibi küçük şeylerin, kendimizi kötü ve değersiz hissetmemize neden olabileceğini gösteriyor. Mississippi Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Andrew Hales şunları söylüyor:

İşin içine bir de dedikodu girince iş çok daha karmaşık bir psikolojik bilmeceye dönüşüyor. Hales şöyle devam ediyor:

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Elif Verda Altınay
Matematik Eğitiminde doktora öğrencisi ve araştırma görevlisiyim 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Bruce Wayne tarafından sorulmuştur.

Merhaba,

Hedef arama yolculuğunuzda başarılar dilerim. "Dakikalar içinde" serisini önerebilirim. Her bir kitabında bahsi geçen konuya yönelik önemli görülen temel kavramlar kısa kısa açıklanıyor. Seriye sahip bir kitapçıdan içeriklerini inceleyebilir, uygun gördüklerinizi edinip fikir oluşturması açısından okuyabilirsiniz.

"Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Fikir" kitap serisinde de benzer bir yapı var ancak burada edinilen temel bilgilerin üstüne sahip olunabilecek fikirleri içeriyor. Bu sebeple sanki bu seriye 2.sırada yer vermek daha faydalı olur.

Tüm Reklamları Kapat

Sonrasında da yatkınlığınız olduğunu düşündüğünüz kariyer terimine yönelik YouTube ve kitaplar üzerinden araştırmanıza devam edebilirsiniz.

Bu iki seriye yönelik okumalar yaptığınızda en azından ana dalınızı belirleyebilirsiniz. Bundan sonra ise izlediğiniz videolar doğrultusunda özelleşebilir, ilginizin olduğu mesleği aratarak alana özgü kitaplara erişebilirsiniz.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Furkan Furkan
Gözlemi Yapan 3 gün önce Türkiye, Manisa
1
2 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 2 gün önce 21:10
Plastiklerin Kalbe Zararı - İyonlaşmada Yeni Bulgular - Aşı Kolunun Antikora Etkisi... Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
7
Ekin Baran Sunar
Seslendiren 11 Ekim 2019 14:03
“Yapay öğrenme” teriminin popüler hale geldiği günümüzde, bu terimin sıklıkla robotların dünyayı ele geçirmesine denk görülmesi beni şaşırtıyor.“Sinir...
34
Eser
Furkan Arduç
Eseri Ekleyen 18 Mart 2022 Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Yaşam Ağacı Türü
Ömer Can Mutlu
Türü Ekleyen 2 gün önce
Plexippus paykulli, Plexippus cinsine bağlı bir zıplayan örümcek türüdür. İsmini Gustaf von Paykull'a itafen almıştır. Adından da anlaşılacağı üzere pantropikal bölgelerde yaşar. Kozmopolittir. Aslen Afrika ve Asya'ya özgü tür Kuzey ve Güney Amerika, Maldivler, Avutralya gibi birçok bölgeye yayılmıştır.

Erkekleri siyah üzerine beyaz çizgi geçen kafa ve karına sahiptir, bacakları kum sarısıdır. Dişiler ise kahve rengidir. Genç erkekler renk ve desen olarak dişilere benzer ancak yüzleri yetişkin erkeklerde olduğu gibi beyaz-kahve rengi çizgilidir. Yetişkin erkek pedipalpları altın sarısı ve tüylüdür.
2
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close