Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı
Çeviren 26 Haziran 2016 10 dk.

Evrim süreci boyunca kuşlar farklı tüy renklerine, desenlerine ve yumurta renk örüntülerine sahip oldular. Renklere dayalı bu farklılıklar kuşlara taklitçilik, gizlenme, avlanma, avcıdan kaçınma, kimlik ayırt etme ve partnerine kalitesini belli etme gibi sayısız işlev kazandırdı (Hill & McGraw 2006). Madem bu renk örüntüleri kuşlarda böylesine bir iletişim kabiliyetine neden oluyor, o halde onların bu karmaşık örüntülerini anlayabilmelerini sağlayan algılama sistemlerini de çözmemiz gerekir, öyle değil mi? İşte günümüz teknolojisindeki ilerlemeler ve bu alandaki teorik gelişmeler, "kuş bakışını" anlayabilme yolunda bir devrim yaratmış halde; zira artık opsin genlerinin genetik dizilemesini kontrol ederek ışık reseptörlerinin hassasiyet parametrelerini değiştirebiliyoruz. Bu da kuşların dünyayı nasıl gördüklerine yönelik bir algı modeli kurmamıza olanak veriyor. Bu modeller sayesinde görsel ekolojinin, başta yumurta mimikrisi (taklitçiliği), UV ışık hassasiyeti olmak üzere kuş iletişim ve tanıma sistemlerinin evriminde, ve kuşlar arasında ortaya çıkan davranışsal farklarda oynadığı rolü daha iyi anlıyoruz (Hubbar et al. 2010). 

Kuş yumurtaları çok çeşitlidir. Kimisi tamamen beyaz, kimisi parlak renkli, kimisi biraz, kimisiyse fazlaca benekli. Peki neden? Neden kuş yumurtaları bu kadar çeşitli renk ve desenlere sahipler? Farklı kuş familyalarına ait yumurta kabuğu örüntülerini karşılaştıran araştırmacılara göre, bu çeşitliliği ortaya çıkaran başlıca faktörlerden birisi "kuluçka asalaklığı" (Kilner 2006). Kuluçka asalağı olarak adlandırılan türler, yumurtalarını başka türlerin yuvalarına bırakır ve yavrularını konak türe büyütürler. Yani konağı kendisine ait olmayan bir civcivi yetiştirme maliyetiyle karşı karşıya bırakırlar (Davies 2000). Konağın bu maliyeti yüklenip yüklenmeyeceği, yabancı yumurtanın renk veya desenine bağlıdır. Örneğin Avrupa'da yaşayan karabaşlı yalı bülbülü (Syliva atricapilla), asalak guguk kuşunun (Cuculus canorus) konak olarak bellediği bir türdür. Normalde bu kuş, kendi yumurtalarına benzemeyen (mimetik olmayan) tüm yumurtaları yüksek bir kesinlikle reddeder (Honza et al. 2004). Lakin -deneysel bir çalışmadan elde edilen sonuçlara göre-, karabaşlı yalı bülbülü kendi yumurtalarına çok benzeyen (mimetik) yumurtaların tamamını ayırt edemez ve ancak %36'sını reddedebilir (Polacikova et al. 2007). %100’lük başarıyla kıyasla bu oran biraz düşükmüş gibi görünebilir; ancak konağın genetik olarak kendiyle ilgisiz, bambaşka türe ait bir yavruyu yetiştirmek için harcama riskiyle karşı karşıya kaldığı zaman ve enerjinin miktarı düşünülürse, bu başarı bile önemli bir adaptasyon anlamına gelir.

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Temmuz 2021 23 dk.

Bir lambanın düğmesine bastığınızda, odanızdaki ışık anında yanar. Bir lambanın düğmesine bastığınızda, Edison lambası (enkandesan lamba) gibi bir lambayı oluşturan bir filament, yani incecik bir iplik üzerinden geçen güçlü bir elektrik akımı, filamenti oluşturan maddenin atomlarını ısıtır ve ısınan filament etrafa fotonlar saçar. Bunun temellerini, ışık hızının nereden geldiğiyle ilgili yazılarımızda ve videomuzda anlatmıştık. Ama buradaki kritik soru şu: Filamenti ısıtan elektrik enerjisi nereden geliyor? Dahası, o yazımızda ışık hızının anında ışık hızına ulaştığını söylemiştik. Peki elektriğin hızı da ışık hızında mı? Eğer öyleyse, elektrik de anında ışık hızına mı ulaşıyor? Değilse, elektriğin hızı ne kadar, ne düzeyde?Sahi, elektrik dediğimiz şey ne? Bunca elektron nereden geliyor?

Eğer elektriğe dair kafanızda soru işaretleri varsa ve özellikle de okullarda öğretilenler nedeniyle elektriğin su gibi akan veya suyun akarken iş yapması gibi akarken iş yapan bir olgu olduğuna inandırıldıysanız, bu yazımızda insan medeniyetini mümkün kılan elektriği daha doğru tanıma imkanınız olacaktır.

98
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.7K UP
Ekleyen 28 Şubat 2024 1 sa.

Uyku hem hücresel hem de moleküler mekanizmalar tarafından merkezi, bölgesel ve yerel olarak düzenlenen karmaşık bir fizyolojik süreçtir. İnsanlar zamanlarının üçte birini uyuyarak ve en iyi zamanda yeterli miktarda uykularını alarak geçirirler. Çünkü hayatta kalmak için tıpkı yiyecek ve su gibi doğru miktar gereklidir.

Uyklu ihtiyacı bireyden bireye değişir, yetişkinlerde ortalama gece uyku süresi yaklaşık 8 saat olmakla birlikte çocuklarda ve yaşlılarda bu süre azalabilir veya artabilir. Bununla birlikte sağlıklı bir uyku; öznel memnuniyet, uygun zamanlama, yeterli süre, yüksek verimlilik ve uyanıklık saatlerinde sürekli uyanıklık ile karakterize edilebilir.

30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 5 Kasım 2020 19 dk.

Depremler, yeryüzündeki en güçlü, potansiyel olarak en ölümcül doğa olaylarından birisidir. Ayaklarımızın altındaki yer sarsılır, içinde yaşadığımız binalar (veya atalarımız için konuşuyorsak, mağaralar) sallanır ve çöker, depremlerle tetiklenen tsunami ve heyelan gibi olaylar dolayısıyla ek yıkımlar yaşanır. Bu ürkütücü ve olası bir felakete en iyi şekilde hazırlık yapmak haricinde üzerinde hiçbir kontrolümüz olmayan doğa olayını izah etme güdüsü, en temel merak dürtümüzden kaynaklanmaktadır. Depremler gibi devasa güçte olayların, hiç beklenmedik anlarda yaşanıp, bir ömür boyu canla başla inşa ettiklerimizi yok edivermesini anlamlandırmak isteriz. Bunu yapamadıkça veya bilimsel yöntemlerle yapılan izahları belki rasyonel olarak değil ama, duygusal olarak tatmin edici bulmadığımızda, bilim dışına yöneliriz.

Bu yönelmenin bir boyutu ruhanidir/dinidir: Depremler, tarih boyunca bir çeşit "cezalandırma" ve "tanrıların öfkesi" olarak görülmüştür. Belirli ahlaki normlara uymayanların cezalandırılmasının veya belirli buyrukların dışına çıkılması sonucu inanılan bir tanrının öfkelenmesinin, yerin sallanması ile bize bildirildiğine inanılmıştır. Bu yorum günümüzde her ne kadar oldukça azalmışsa da, halen felaketler sonrasında "karşı taraftan", "öteki gruptan" veya "dış gruptan" olan bireylerin sırf farklı oldukları için cezalandırıldığını ve "Tanrı'nın gazabına uğradığını" iddia eden insanlar bulmak mümkündür. Bu tür bir yorum, modern bilimin sınırları dışında kaldığı için, burada detaylandırılmayacaktır.

122
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Mert Intze Memet
Mert Intze Memet
20.1K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşıksan ve gerçekten iyi biriysen artık hazırsın.
Mutsuz olabilirsin....
Kaynak: Charles Bukowski-alıntı
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Umut Öner İnce
Umut Öner İnce
32.2K UP
5 gün önce
Uzaydan Daha Az Bildiğimiz Yer: Okyanusların Gizemli Dünyası
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 5 gün önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
🔭 Temmuz 2025’te keşfedilen 3I/ATLAS, Güneş Sistemimiz dışından gelen ve “yıldızlararası ziyaretçi” olarak nitelendirilen nadir bir gök cismi.

🧊 Gelişindeki olağanüstü hız ve hiperbolik yörüngesi, onun bizim sistemimize ait olmadığını güçlü biçimde ortaya koyuyor.

👀 Bilim insanları, bu cismin içinde barındırdığı buz, gaz ve tozla başka yıldız sistemlerinin oluşum süreci hakkında eşsiz ipuçları yakalamaya çalışıyor.

💬 Bazı spekülasyonlar onun “yapay kökenli” olabileceğini söylese de, mevcut gözlemler çoğunlukla doğal bir kuyruklu yıldız olduğu görüşünde birleşiyor.

🌍 Bu ziyaretçi, evrenin genişliği ve çeşitliliği karşısında insanlığın küçük ama merak dolu yerini bir kez daha hatırlatıyor.
Yazar: Yusuf Berat İlgin
Editör: Damla Şahin Uçar

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Seda Baştürk
Seda Baştürk
193.5K UP
Çeviren 10 Mayıs 2021
Yıldız kümeleri bize yakın veya uzak olabileceği gibi genç veya yaşlı, dağınık veya kompakt da olabilir. Paylaşılan görselde, aynı alanda birbirine oldukça zıt olan iki açık yıldız kümesi görülüyor. Sol altta yer alan M35, 2800 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Nispeten yakın olan küme, 150 milyon yaşıyla da göreceli olarak gençtir. 30 ışık yılı genişliğinden fazla bir hacme yayılan kümede, yaklaşık 2500 yıldız bulunuyor. Parlak mavi yıldızlar sayesinde, M35 gibi daha genç olan açık yıldız kümeleri diğerlerinden ayırt edilebilir. Buna karşılık sağ üstteki NGC 2158, M35’ten dört kat daha uzaktadır, 10 kattan daha fazla yaşlıdır ve çok daha kompaktır. NGC 2158’in parlak mavi yıldızları kendi kendilerini yok ettikleri için kümenin ışığına, daha yaşlı ve sarı olan yıldızlar hakim oldu. Genel olarak, açık yıldız kümeleri Samanyolu galaksimizin düzleminde bulunurlar. Neredeyse hepsi aynı zamanda oluşan 100 ila 10.000 yıldız barındırırlar. M35 ve NGC 2158 açık yıldız kümeleri, küçük bir teleskopla İkizler takımyıldızına doğru bakıldığında birlikte görülebilirler.
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Nevzat Keskin
Seslendiren 7 saat önce 12:17
Kuantum fiziği, genellikle baştan sona göz korkutucu bir saha olarak görülür. Her gün bunlarla uğraşan fizikçilere bile alandaki bazı konular hem ilginç...
0
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
59.7K UP
İnceleyen 4 gün önce
Fakir Baykurt – Yarım Ekmek, yoksulluğu romantize etmeden, onu gündelik hayatın sessiz ama sürekli bir gerilimi olarak anlatan; toplumsal eşitsizliğin insan ruhunda bıraktığı izleri sade ama sarsıcı bir dille görünür kılan bir kitaptır. Baykurt bu eserde büyük olaylardan çok küçük eksikliklerin –yarım kalan bir ekmek, tamamlanamayan bir hayat– etrafında örülen bir gerçekliği merkezine alır.

Kitabın temel izleği, yoksulluğun yalnızca maddi bir yetersizlik değil, insanın onurunu, ilişkilerini ve hayallerini aşındıran yapısal bir sorun olduğudur. “Yarım ekmek” metaforu, hayatta kalmaya yeten ama insanı doyurmayan bir düzeni simgeler. Karakterler aç değildir; fakat hiçbir zaman tam da doymamışlardır. Bu arada kalmışlık hâli, Baykurt’un toplumcu gerçekçi edebiyatının en güçlü yanlarından biridir.

Fakir Baykurt’un anlatımı didaktik olmaktan bilinçli biçimde kaçınır. Yoksulluğu anlatırken ajitasyona başvurmaz; sistemin adaletsizliğini karakterlerin sessiz kabullenişleri, küçük isyanları ve iç kırılmaları üzerinden gösterir. Bu yönüyle Yarım Ekmek, yoksulluğu bir “kader” olarak değil, normalleştirilmiş bir eşitsizlik olarak ele alır. Okuyucuya sürekli şu soruyu sordurur: Bir toplumda bazı insanlar neden hep yarım yaşar?

Eserde dikkat çeken bir diğer tema, alışılmış yoksulluğun yarattığı duyarsızlıktır. Karakterler, yoksunluğa öylesine alışmıştır ki, eksikliği artık sorgulamaz hale gelmişlerdir. Bu psikolojik boyut, Baykurt’un sadece sosyolojik değil, aynı zamanda derin bir insan gözlemcisi olduğunu da gösterir. Yoksulluk, yalnızca dış koşulların değil, iç dünyaların da bir parçası hâline gelmiştir.

Dil ve üslup açısından Baykurt, yalın ama güçlü bir gerçekçilik kurar. Köy edebiyatı geleneğinden beslenen anlatı, gündelik konuşma diliyle şekillenir; bu da metne hem sahicilik hem de duygusal yoğunluk kazandırır. Ancak bu dil, yerelliğe hapsolmaz; tam tersine, anlatılan yoksulluk deneyimi evrensel bir yankı üretir.

Sonuç olarak Yarım Ekmek, yoksulluğu büyük sloganlarla değil, küçük paylarla anlatan bir romandır. Fakir Baykurt, okuyucuyu acımaya değil, düşünmeye ve rahatsız olmaya çağırır. Bu kitap, toplumcu gerçekçi edebiyatın yalnızca geçmişin bir tanığı olmadığını; bugün hâlâ güncelliğini koruyan bir adalet ve eşitlik çağrısı olduğunu hatırlatır.
Kitap
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Türü Ekleyen 4 gün önce
Psathyrella microrrhiza, Tiny Psathyrella olarak da bilinen, higrofan şapkalı küçük, narin bir agarik mantardır. Başlangıçta, şapkanın dış kısmında dağınık beyaz fibriller veya fibrilloza pullar bulunur ve bunlar kenarlarda kalıcıdır. Bu mantar, ormanlardaki yol kenarlarında veya ruderal alanlarda, genellikle odun kalıntıları veya yaprak örtüsü üzerinde yetişir.

Şapka başlangıçta küt konik olup, olgunlaştıkça çan şeklinde veya dışbükey-umbonat hale gelir. Şapka başlangıçta dış kısmında dağınık beyaz lifler veya fibrillo pullarla süslenmiştir ve bunlar kenarlarda kalır. Kururken, şapka kenarlarında pembemsi bir renk alabilir ve bazen solungaç kenarları pembemsi ve flokülöz görünebilir. Higrofan, orta kahverengi, soluk bej kahverengiye dönüşür. Lameller ekli, orta genişlikte, sıkışık, soluk kirli bej, yaşlandıkça kahverengimsi griye dönüşür. Sap ince, narin, kırılgan, olgunlaştığında dolgunlaşır, aşağı yukarı eşit uzunluktadır ve sapın alt kısmında peçe kalıntıları bulunabilir. Spor izi koyu kahverengi ila mor kahverenginde olur.

Şapka (cap) çapı: Genellikle 1 – 3 cm arası. Kimi kaynaklar “yaklaşık 1 ila 3 cm” diyor.

Sap (stipe) + dip özelliği: Sap — oldukça ince — ve bazen dipte küçük, kökümsü bir uzantı (rootlet / micro-rhiza) olduğu bilinir.

Görünüş ve hygrophanous özellik: Şapka ıslakken nemli, koyu kahverengi/ kızıl kahverengimsi; kuruyunca açıla-solar (farklı tonlara geçer). Bu “nemle renk değişimi (hygrophany)” bu tür için bildirilmiştir.

Çıkış biçimi: Genelde “tek tek veya çok küçük gruplar (ikili, üçlü vb.)” hâlindedir

Sporları 11-14 x 6-7 μm boyutlarında ve pürüzsüz şekillidir, bir germ gözenekleri vardır.

Türün ilk tanımlandığı ve yaygın olarak gözlemlendiği yer Avrupa'dır.

Psathyrella türlerinin çoğunu yenmez, düşük değerli veya riskli olarak sınıflandırır.
3
Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce Türkiye, İzmir
📍 Yer bilgisi: İzmir
📅 Tarih ve saat: 7 Aralık 2025
🌡️ Hava durumu: Parçalı bulutlu / hafif yağışlı
🌡️ Sıcaklık: 12 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Orta–yüksek nem
🌿 Habitat tipi: Maki+odunsu bitki örtüsü
🪨 Zemin özellikleri: Humuslu, organik maddece zengin toprak
🧭 Yön / konum: Kuzey
12
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Sahtebilim ve Şüphecilik konusunda geliştirebilirsin.

Sahtebilim
Sahtebilim
98 Makale
19 saat 9 dakika
Öğrenmeye Başla
Komplo Teorileri
Komplo Teorileri
14 Makale
3 saat 50 dakika
Öğrenmeye Başla
Astroloji
Astroloji
4 Makale
1 saat 5 dakika
2 Soru
Öğrenmeye Başla
UFO ve Uzaylılar
UFO ve Uzaylılar
17 Makale
2 saat 44 dakika
Öğrenmeye Başla
Sizden Gelenler
Milyonlarca yıllık evrimsel sürecimizi bilimin ışığında yazılı ve görsel bir ansiklopediye dönüştürdüğünüz için teşekkür ederim. Merak etmek ilerlemenin anahtarıdır.
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close