Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Onur Küçük
Onur Küçük
20K UP
5 gün önce
Küpeli Mağarası (Mersin) - Obruklar kireçtaşı gibi kolay eriyen kayaçların yer altı suları gibi sebeplerden dolayı çökmesi sonucu oluşur. Burası bölgede yer alan en sevdiğim obruklardan biri.
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tayfun Özgür Yurdadön
Çeviren 28 Temmuz 2016 15 dk.

Evrimsel biyolojide çok sık sorulan bir soru vardır: Doğal seçilim en uyumlu olanın hayatta kalmasıysa, o halde neden doğadaki her şey rekabetten ibaret değildir? İşbirliği ve rekabet nasıl evrimleşir? İşte oyun teorisi çerçevesinde işbirliği ile rekabet, evrimsel uyum temelinde karşı karşıya gelirler. Bu makalemizde işleyeceğimiz konu da, fedakarlık ve işbirliği gibi "özgeci" davranışların, dişe diş yaşanan hayatta kalma mücadelesi dahilinde nasıl evrimleştiğidir.

Evrimsel ekologlar organizmalar arasındaki, kaynakları elde etmek için girdikleri etkileşimler sırasında açığa çıkan, karmaşık davranışsal ilişkileri anlamayı amaçlamaktadırlar. Bu etkileşimler genel olarak, düşmanca olmaktan tutun da işbirlikçi olmaya doğru bir çeşitlilik göstermekle beraber aynı zamanda, kötüye kullanmacılık (sömürücülük) ve özgecilik örnekleri de görülmektedir. Etkileşimler maliyetlidir: Çatışma ve işbirliğini kaynak elde etmenin aracı olarak gören her bir organizma için enerji bir yatırımdır. Enerji harcanmasına rağmen kaynak elde edilememişse, etkileşimden kaçınmanın ayrıca bir maliyeti olabilir. Organizmalar için kaynaklar fayda, enerji tüketimi ise bir maliyettir. Etkileşim sonrası elde edilen fayda ile nispi maliyetlerin karşılaştırılması ise organizma tarafından elde edilen net kazanç veya kaybı ifade eder, bu “değer getiri” olarak adlandırılır. Etkileşimin doğası gereği işbirliği ve rekabet gibi farklı etkileşim stratejileri farklı getirilere sahiptir. Evrimsel ekologlar bu stratejileri fenotipler olarak değerlendirirler. En başarılı organizmalar getirilerini ençoklaştırır (maksimize eder) ve onları yeniden üretme becerilerini geliştirir. Kısacası en iyi etkileşim stratejisini benimseyen organizma en yüksek uyum becerisine sahiptir. Etkileşim stratejisi uyum ile doğrudan bağlantılı olduğu sürece optimum strateji her zaman doğal seçilimin ayrıcalığı altında olacaktır. 

77
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Yazar 14 Ağustos 2017 10 dk.

Eski bir müzisyen şakası şöyle der: “Üç tip davulcu vardır: Sayabilenler ve sayamayanlar.”

Müziğin eski çağlardan beri bazı ruhsal sorunların tedavi edilmesinde gerek ana etken, gerekse yardımcı olarak kullanıldığını bilmekteyiz. Günümüzde de benzer çalışmalar sürdürülmekte ve müzik terapisi doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir. Bunu belki de tıbbın söylemesine gerek kalmadan bizler zaten uygulamaktayız. Stres altında kaldığımızda, öfkelendiğimizde veya konsantrasyon sorunları yaşadığımızda müziğin bize yardımcı olacağını umuyoruz.

49
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ebrar Özgen Arslan
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

Bilim insanları Mars'ın güney yarımküresinde 15 bin kilometreyi aşan uzunlukta antik nehir yatakları keşfetti. Bu izlerin Mars'taki diğer su kalıntılarından farklı olarak buzulların erimesi ile değil, doğrudan bir yağış sonucu oluşmuş olabileceği düşünülüyor. Bu bulgular kızıl gezegenin geçmişte nasıl bir su döngüsü olduğu hakkında merak uyandırmakla birlikte Mars iklimine dair yeni tartışmalar da ortaya çıkardı.

Bu araştırma, Open University doktora öğrencisi Adam Losekoot liderliğinde yürütüldü ve Birleşik Krallık Uzay Ajansı tarafından finanse edildi. Losekoot araştırmasının sonuçlarını Durham'da düzenlenen 2025 Kraliyet Astronomi Derneği Ulusal Astronomi Toplantısı'nda sundu.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yiğit Ertan
Yiğit Ertan
62K UP
Yazar 24 Ocak 2019 6 dk.

Bu yazıda matematikçileri 358 yıl boyunca uğraştıran bir problemden bahsedeceğiz. Riemann hipotezi, Poincaré sanısı gibi problemleri çözmek bir yana, problemin tanımını anlayabilmek bile çok fazla matematik bilgisi gerektirir. Öte yandan Fermat'ın (aslında "Ferma" diye okunur; dolayısıyla "Fermat'nın" şeklinde yazılması gerekir) son teoremini bir ilkokul çocuğu bile ilk görüşte anlayabilir. Bu kadar basit görünen bir problemin en büyük matematikçileri bile bu kadar zorlayacağı kimin aklına gelirdi?

Fermat'ın son teoremi arkasında çok derin bir matematik barındırmaktadır. Biz burada çok fazla detaya girmeden çözüme nasıl ulaşıldığını açıklamaya çalışacağız. a2+b2=c2 denklemini sağlayan a, b, c üçlülerini bulmanızı isteseydik cevaben ne derdiniz? 3, 4, 5 veya 5, 12, 13 gibi değişik çözümleri saniyesinde söylerdiniz. Peki kuvvetler 2'den büyük tam sayılar olduğunda bu denklemi sağlayan üçlüleri bulun deseydik ne olurdu? Çok basit, bulamazdınız... Şöyle ki:

224
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arzu Redjep
Arzu Redjep
282K UP
Yazar 13 Ağustos 2021 12 dk.

Kütleçekim kilidi (veya "senkronize dönüş"), bir gök cisminin yörüngesindeki dönüş hızının, kendi etrafındaki dönüş hızıyla aynı (veya neredeyse aynı) olması sonucu, yörüngesinde dolaştığı cisme hep aynı yüzünü göstermesi olayıdır. Örneğin B cismi, A cisminin yörüngesinde kütleçekim kilidi altında dönüyorsa, A'dan B'ye bakıldığında, B'nin her zaman aynı yüzü görünecektir ve bir yüz her zaman arkada kalıp, A'dan bakanlara görünmez olacaktır. Ancak B'den A'ya bakan biri, A'nın kendi etrafında farklı bir hızda dönüyor olmasından ötürü her yüzü görebilirler.

Bu kilitlenme olayı iki cisimden sadece küçük olanı etkileyebileceği gibi (yukarıdaki örnekte B cismi), eğer iki cismin kütlesi birbirine yakın veya eşitse, iki cismi aynı anda etkileyebilir. Yani A ve B isimli gök cisimleri örneğimizde, A'dan B'ye bakan kişi B'nin hep aynı yüzünü görürken, B'den A'ya bakan kişi de A'nın hep aynı yüzünü görecektir.

40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
522K UP
Eseri Ekleyen 5 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çınar Civan
Çeviren 4 Ekim 2023
Bu bulutsu bir cadının başına benziyor mu? Bulutsu halk arasında Cadı Başı Bulutsusu olarak biliniyor çünkü bulutsunun şeklinin Cadılar Bayramı tarzı bir cadı kafasının karikatürüne benzediği söyleniyor. Ancak, tam olarak nasıl olduğu hayali bir spekülasyon konusu olabilir. Açık olan şey, IC 2118'in yaklaşık 50 ışık yılı genişliğinde olduğu ve gaz ve tozdan oluştuğudur. Bu da yakındaki yıldız Rigel'i (kısmen aşındırdığı için) işaret eder. Orion takımyıldızındaki en parlak yıldızlardan biri olan Rigel, bu görüntünün alt kısmında yer alıyor. Cadı Başı Bulutsusu'nun mavi rengi yalnızca Rigel'in yoğun mavi yıldız ışığından değil, aynı zamanda toz taneciklerinin mavi ışığı kırmızıdan daha verimli bir şekilde dağıtmasından da kaynaklanmaktadır. Aynı fiziksel süreç, Dünya gezegeninin atmosferindeki dağıtıcıların nitrojen ve oksijen molekülleri olmasına rağmen, Dünya'da gündüzleri gökyüzünün mavi görünmesine neden olur.
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Furkan Coşar
Furkan Coşar
26K UP
Türü Ekleyen 4 gün önce
Endonezya küçük doğanı, gündüz yırtıcı kuşları takımının doğangiller familyasından bir kuş türüdür. Dünya'nın en küçük yırtıcı kuşlarından biridir. Boyu yalnızca 14 – 16 cm'dir. Brunei, Myanmar, Tayland, Malezya, Singapur and Endonezya'da bulunur.
2
Dr. Derya Akkaynak
Dr. Derya Akkaynak Seslendiren 26 Kasım 2021 1:06:46
Denizler kimileri için korkutucu kimileri içinse büyüleyiciliği ile her daim ön planda olan su kitleleri olarak bizlerin karşısına çıkıyor. Peki denizin...
28
Ahtapotlar, doğanın en sıra dışı canlılarından biridir. Sekiz kolu, üç kalbi ve yaklaşık 500 milyon nöronuyla dikkat çekerler. Bu nöronların üçte ikisi kollarında bulunur, bu da onların kollarını beyinlerinden bağımsız olarak kullanabilmelerini sağlar.

Ahtapotların kolları, çevresel uyarıcılara doğrudan tepki verebilir ve hatta koparıldıktan sonra bile belirli hareketleri gerçekleştirebilir.

Her kol, kendi sinir ağına sahip olup, çevresini “tatma” ve “koklama” yetenekleriyle analiz edebilir. Bu özellik, ahtapotların çevrelerine hızlı ve etkili bir şekilde uyum sağlamalarına olanak tanır.
🐙

Ahtapotların sinir sisteminin bu benzersiz yapısı, sadece biyolojik araştırmalar için değil, aynı zamanda yumuşak robot teknolojileri gibi alanlarda da ilham kaynağı olmaktadır.

Bu canlılar, doğanın ne kadar yaratıcı ve etkileyici olabileceğinin canlı bir örneğidir.

📝 Yazar: Mindly Weisberger
󰜼 Uyarlayan: Mücahid Köse
💻 Editör: Çağrı Mert Bakırcı

Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Leman Zeynep Bakkal
Uyarlayan 12 Temmuz 2023 13 dk.

Yapay tatlandırıcılar, şekerin verdiği tatlılığı sağlamak amacıyla birçok gıda ürününe eklenen bileşiklerdir. Şekerden daha fazla tatlılık sağlarlar ve çoğunlukla kalori içermezler. Bu nedenle diyet ürünlerinde de sıklıkla tercih edilirler. Sağlıklı tatlandırıcıların sahip olması gereken özellikler arasında tatlandırıcı özelliğinin yüksek olması, enerji vermemesi (kalorisiz olması) ve kan şekerini yükseltmemesi bulunmaktadır.

Yapay tatlandırıcılar iyi birer alternatif olarak görülse de uzun süreli ve yüksek dozda tüketimleri sağlık için zararlı olabilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün kanser araştırmalarını yürüten birimi olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'nın (IARC), en yaygın kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartamı 2023 yılının temmuz ayında "İnsanlar için olası kanserojen" ilan etmesi beklenmektedir.

60
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Leman Zeynep Bakkal
Ekleyen 6 Mart 7 dk.

Myastenia gravis, ağır kas zayıflığı anlamına gelen ve kas-sinir kavşağındaki iletimin bozulmasıyla karakterize edilen otoimmün bir nörolojik hastalıktır. Bu hastalıkta bağışıklık sistemi kasların kasılmasını engellemektedir. Bu durum göz kapaklarında düşüklük, çift görme, konuşma, yutma ve nefes almada güçlük gibi belirtilere yol açabilir.

Hastalık antikorlar aracılığıyla ilerlemektedir. Hastaların çoğunda asetilkolin reseptörlerine (AChR) karşı antikor bulunmaktadır. Daha nadir olarak, kas-spesifik kinaz (MuSK), düşük yoğunluklu lipoprotein reseptörü ile ilişkili protein 4 (Lrp4) ve agrin gibi hedeflere yönelen otoantikorlar da tanımlanmıştır. Tedavide kullanılan yöntemler hastalığın şiddetine, tipine ve hastanın genel durumuna göre değişmektedir. Semptomatik tedavi, immünsüpresif tedavi, akut tedaviler, timüs bezinin çıkarılması gibi çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır.[1]

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hasan Selim
Hasan Selim
50K UP
Üye 4 gün önce Henüz cevap yok.
3 cisim probleminin oluşturduğu karmaşıklığı ve öngörülemezliği kuantum bilgisayarı yok edebilir mi ?
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Abdullah Vatansever
Lise mezunu, biyoloji hedefleyen bir öğrenciyim 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Yani gelecekte her şey olabilecek gibime geliyor :D

Soruna mantıksal yaklaşalım: İnsan beynini üretmek için aklıma gelen ilk yöntem kök hücreler. Zaten bu alan son yıllarda sürekli gelişim halinde. Bu alan ileride daha da gelişerek yakın gelecekte yapay organlar sunacak belki. İnsan beyni ile robot birleşebilir mi? Vücudumuz basitçe bazı sinyaller ile çalışır, bu sinyalleri oluşturan yapı anlaşılır ve yapay yolla yapılabilirse, böyle bir şey mümkün olabilir tabii. Gelecek tuhaf bir olgu, belki bu düşündüklerimiz gelecekte olacak, belki de insan ırkı kendi sonunu getirecek. Tam bir bilinmezlik...

Tüm Reklamları Kapat

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
4
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 1 gün önce
1 hafta da bitirdiğim dizi o fantezi dünyası içerisindeki gerçek insanlar kendini başta nefret ettirip sonrasında anlamamızı sağlayan karakterler, çok sevdiğim çok da gerçekten nefret ettiğim karakter oldu finalini beğenmedim ama işleyiş çok sürükleyici ydi her yerde bir kumpas bir tuzak. Tek üzüldüğüm sevdiğim karakterlerin çabuk ölmesi ve arya strakın gittiği tapınakda ki kimsesizlerin biraz hızlı geçilmesi.
9.6/10
(47 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Nisan 2021 22 dk.

Bilim, en küçük atomaltı parçacıklardan en büyük galaksi kümelerine kadar, fiziksel ve doğal dünyanın yapısını ve davranışlarını gözlem ve deney yoluyla, sistematik bir şekilde inceleyen, entelektüel ve pratik bir faaliyet olarak tanımlanabilir.[1] Bilim, Evren'e, parçalarına ve varsa ötesine dair genel gerçekleri ve temel yasaları öğrenme yolunda çıkılan bir yolculuk; bir veri toplama, değerlendirme ve öngörü aracı olarak da düşünülebilir. Bir diğer deyişle bilim, doğal dünyada olan biteni ve bunların nasıl işlediğini öğrenmenin bir yoludur; bu bakımdan bilim, pul koleksiyonu yapmak gibi gerçekleri toplamaktan ibaret değildir; onları açıklayıp, anlamayı da hedefler.[2]

Çalışma biçimine yönelik yapılacak bir diğer tanımla bilim, olguları açıklamaya çalışan, bir yanıyla eylemsel (gözlem, deney, sayım, ölçme vb.), öbür yanıyla zihinsel (kavram, hipotez, indüktif ve dedüktif çıkarım) bir etkinliktir. Bilim, olgudan kurama gider. Bilim olgular hakkında doğrulanabilir kuramlar geliştirir. 

179
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Firdevs Güven
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
İlk kaçış yolu cehalete teslim olmaktır. Yani hayatın kötü ve saçma olduğunu bilmemek, bunu anlamazdan gelmek.
Kaynak: İtiraflarım ( dokuz yayınları ) sf:61
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close