Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Ece Müker
Ece Müker
523K UP
18 saat önce
Myanmar’da 28 Mart 2025’te meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depreme ait güvenlik kamerası görüntüleri, yer kabuğunun çatlamasını ilk kez gerçek zamanlı olarak kayıt altına aldı. Görüntülerde, fay hattı düz bir çizgide değil, kavisli bir şekilde ilerliyor. Bu tür bir eğrilik daha önce sadece jeolojik kayıtlarda ve fay yüzeyindeki çiziklerde gözlemlenmişti. Kyoto Üniversitesi’nden bilim insanları, bu hareketin yeryüzü ile yeraltındaki stres farklarından kaynaklandığını belirledi. Çalışma, geçmiş depremleri anlamada ve gelecekteki yer hareketlerini öngörmede kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Bulgular The Seismic Record dergisinde yayımlandı.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Yazar 22 Nisan 2020 14 dk.

Değerli okurlarımız bu yazımızda sizlere yakın zamanda sitemizde yayınlamış olduğumuz TARSE projesinin devam niteliğinde olan TARDIKISS (Uzayda Tardigrades) misyonundan bahsedilecektir. Tardigradların uzay streslerine karşı göstermiş olduğu diğer FOTON-M3 misyonları olan TARDİS ve RoTaRad hakkında ileri okuma yapmak isterseniz linklere tıklamanız yeterlidir.

TARDIKISS deneyi, 2011 yılında İtalyan Uzay Ajansı ve İtalyan Hava Kuvvetleri tarafından düzenlenen DAMA (Karanlık Madde) misyonu sırasında gerçekleştirilen bir dizi multidisipliner deney olan Biokon in Space (BIOKIS) projesinin bir parçasıydı. Uzay Mekiği Endeavor (son görevi STS-134) içerisinde yer alan mikro yer çekimi ortamından yararlanarak nispeten kısa sürede (16 gün) deneylerin yapılması adına Uluslararası Uzay İstasyonu'na ulaştı.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Göktuğ Kaçıra
Yazar 12 Eylül 2019 4 dk.

Canlılarda üreme iç güdüsüyle tetiklenen, en iyi ve sağlıklı yavruları üretmek ve türün devamlılığını sağlayabilmek için gelişmiş olan eş seçme davranışları çok çeşitlilik gösterebilir. Kuşlarda tüy renkleri ve ötüşler bahis konusuyken, geyiklerde boynuz büyüklüğü bu işi görür. Ancak gelişmiş beyinleri ve buna bağlı olarak daha karmaşık bir sosyal hayatları olan insanlarda eş seçimi çok daha karmaşıklaşmıştır. İşte tam da bu karmaşanın ortasında basit ancak bir o kadar da etkili olduğu düşünülen bir kimyasala rastlamak şaşırtıcı: Copulin. Copulin gerçekten de sihirli bir iksir olabilir mi?

Memelilerin birçoğunda görülen, dişilerin erkeği kabul etmeye hazır olduğu, feromonlarla veya üreme organlarının şişmesi gibi davranışlarla bunu belli ettiği döneme östrus denir. İnsanlarda bu davranışların görülmemesi yumurtlamanın gizli kalmasına yol açmaktadır. Bu bir dezavantaj olarak görülse de tek eşliliğe yönelmeyle düzenli olarak yavru doğumuna izin vermesi ve eş bulamama sıkıntısı olmaması yönüyle bir avantaj olmuştur. Ayrıca kadınların gizli bir silahının daha var olduğu düşünülmektedir: Copulin. Kimyasal olarak C2-C5 alifatik asitleri olan copulinler aslında vajinadan salgılanan yağ asitleridir.

118
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Murat Aktan
Murat Aktan
3,718 UP
Çeviren 5 Mayıs 2022 5 dk.

Paul Dirac'ın kuantum mekaniğini Einstein'ın Özel Görelilik Teorisi ile bir araya getirerek göreli kuantum mekaniğini oluşturması 20. yüzyılın biliminin en büyük anlarından biridir. Dirac'ın teorisi; elektron dönüşünü ve pozitronu tahmin etmek, atomik çarpışmaları analiz etmek ve kuantum elektrodinamiğindeki devrime öncülük etmek gibi birçok iş yaptı, ama aynı zamanda kimya için çok önemli yansımaları oldu. Ne var ki kimyadaki çoğu problemi çözmek için göreliliğin ihmal edilebileceğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, bu yansımalar birkaç on yıl daha gündeme gelmedi. Kimyasal bağların bulunması, moleküllerin termodinamik özelliklerinin ve kimyasal tepkime hızlarının tahmin edilmesi, kimyasal proteinleri bir arada tutan moleküler gücün anlaşılması gibi problemlerin hepsi, kimyagerlerin göreliliği göz ardı etmesine rağmen çözülebildi.

Tek bir problem dışında hepsi, tabii ki. Antik çağlardan beri her çocuğun sormuş olduğu bir soru: "Cıva neden oda sıcaklığında sıvı haldedir?" Bu özelliğe sahip tek metal olan cıva, yüzyıllar boyunca insanları büyülemiştir. Yerçekimi ile akan, madeni paralara ağırlığını veren, diğer metalleri adeta sihirli bir şekilde çözebilen ve bir araya toplanıp kaldırılmaya direnen, ışıltılı bir madde. Bir termometrenin içinde kalibre edildiğinde sağlığımıza katkı sağlayabilen, bir dokuda biriktiğinde ise ölümcül olabilen bir madde. Ancak cıva hakkında en küçük bir bilgisi olan herkesin aşina olduğu tek özelliği, oda sıcaklığında sıvı halde olmasıdır.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Karakoyun
Uyarlayan 25 Nisan 2021 11 dk.

Sıcaklığa Bağlı Cinsiyet Belirlenmesi (İng: "Temperature-dependent Sex Determination" veya kısaca "TSD"), bir canlının yavrularının embriyo veya larva düzeyinde çevresel olarak deneyimlediği sıcaklık miktarına bağlı olarak cinsiyetinin belirlenmesi durumudur.[1] Bugüne kadar sadece sürüngenlerde ve teleost balıklarda keşfedilmiştir.[2][3][4][5] Birazdan detaylarını göreceğimiz gibi, sıcaklığa bağlı cinsiyet belirlenmesi, omurgalı hayvanlarda yaygın olarak görülen kromozomal cinsiyet belirlenmesinden farklı mekanizmalara sahiptir. Aslında sadece sıcaklık değil, ortam yoğunluğu, pH ve hatta çevrenin arka plan rengi gibi özellikler bile cinsiyetleri etkileyebilmektedir; ancak sıcaklık, bu unsurlar arasında cinsiyeti en çok etkilediği bilinen ve en yoğun araştırılmış çevresel etmendir.[6]

Elbette doğada birçok türde görülen sıcaklığa bağlı cinsiyet belirlenmesi, omurgalılar içerisinde de bu tür bir mekanizmanın olup olamayacağı, örneğin insanlarda da sıcaklığın cinsiyeti etkileyip etkileyemeyeceği sorusunu gündeme getirmektedir. Bugüne kadar bu yönde hiçbir veri tespit edilememiş olsa da uzmanlar, yeni keşfedilen bir türün veya cinsiyet sistemleri üzerine yeni çalışılmaya başlanan türlerin cinsiyet belirleme mekanizmalarını tespit ederken, sıcaklığa bağlı cinsiyet belirlenmesinin, genetik yollarla cinsiyet tespiti ile eşit derecede değerlendirilmeye alınması gerektiğini vurgulamaktadırlar.[7]

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 1 gün önce 3 dk.

Kaliforniya Üniversitesi'nden bir bilim insanının öncülük ettiği bir çalışma, insanların vahşi yaşamla etkileşime girmesinin tehlikelerine dair yeni uyarılar sunuyor. Biyolojik Bilimler Fakültesi'nden Yardımcı Doçent Shermin de Silva, nesli tükenmekte olan Asya filleri üzerinde araştırmalar yürütüyor. Daha önce bu hayvanların yaşam alanlarının küçülmesi konusunda raporlar yayınlayan de Silva, bu küçülmenin insanlar ve filler arasında bölgesel çatışmalara yol açtığını söylüyor.

De Silva, Ecological Solutions and Evidence dergisinde yayınlanan şimdiki çalışmasında insanların yabani hayvanlara yiyecek vermesinin ciddi sonuçlarını olduğuna dair yeni kanıtlar sunuyor. Rapor, bu tür bir beslemenin yaban hayvanlarının insanlara alışmasına yol açarak sorun çıkarma konusunda daha rahat davranmalarına neden olduğunu gösteriyor. Çalışma, sadece fillerin yaşadığı bölgeler için değil, aramızda yaşayan tüm yaban hayatı türleriyle etkileşimler konusunda da önemli bir uyarı niteliği taşıyor.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilgehan Karaca
Yazar 4 Aralık 2018 4 dk.

Hani ara sıra "Bilim adamları bunu açıklayamadı!", "Bilim dünyası şokta!" minvalinde haberler çıkıyor, çoğunun altı boş çıkıyor, spekülasyona dayalı bilim basınımızın çok kötü çevirilerinden ibaret oluyor ya, işte böyle olmayan bir durumdan bahsetmek istiyorum size. Bu konuda hakikaten "Bilim dünyası suskun!" idi yakın zamanlara kadar.

Yeni Dünya kıtalarından gelen birçok endemik tür var biliyorsunuz. Kakaodan lamalara, pumalardan domatese kadar birçok canlının birkaç yüzyıla kadar yaşam alanı Amerika kıtalarıydı. Bunlardan biri de bizim tatlı patates olarak tanıdığımız Ipomoea batatas, Orta Amerika'nın yerli mahsülü. Radyokarbon verilerine göre en az 5000 yıldır kıtanın çiftçilerince üretilen bir tarım ürünü. Tüm Güney Amerika'da bilinip yemeklerde kullanılıyor, Peru'da "ceviche" denen bir deniz ürünü salatası çeşidinde, Arjantin'de tatlılarda, Şili'de haşlama usülü doğrudan bir öğünde afiyetle yeniyor. Hafifçe umami tat içerdiği ve bir bitkisel ürüne göre rekor düzeyde verimli bir enerji kaynağı olduğu için (hektar başına 70 bin kilokalorilik enerji üretimi) çok da seviliyor. Ayrıca suyu sıkılıyor ve coğrafî keşiflere dek Avrupalıların bir çeşit deniz sülüğünden nice zorluklarla ürettiği mor tekstil boyası bu sudan kolayca elde edilebiliyor.

48
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Salih Kahraman
Sayısal Öğrencisiyim 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Soruya cevap vermeden önce kalıtımın temel ilkelerine biraz göz atalım. Vücudumuzdaki özellikler genlerimiz tarafından belirlenir. Dış görünüşümüzde var olan, yani gözle görülebilen özelliklerimize fenotip; bu fenotipi oluşturan gendeki dizilime de genotip denmektedir. Her bir kişi, vücudundaki her bir özellik için iki adet alel taşır. Bu alellerin kombinasyonları da genotip ve fenotipinizi belirler. Aleller dominant (baskın) ya da resesif (çekinik) olabilir. Dominant genlerin vücudunuzda görülebilmesi, yani fenotipinize yansıması için annenizden ve babanızdan aldığınız iki adet alelden yalnızca bir tanesinin dominant alel olması yeterlidir. Ancak resesif genler içinse alınan iki alel genin de resesif gene ait olması gerekmektedir. Yani genotipinizde dominant genin alelleri bulunmamalıdır. Eğer bir alel dominant bir alel resesif olursa dominant olan alel resesif aleli baskılar ve fenotipinizde dominant alelin etkileri görülür.

Kızıl saçlılık konusuna gelecek olursak; Kızıl saçlılık, MC1R (Melanokortin 1 reseptörü) adlı bir gendeki mutasyonla ilişkilidir. Bu gen, 16. kromozom üzerinde yer alır ve vücudumuzda bulunan melanosit adlı hücrelerdeki melanin üretimini kontrol eder. Melanin, eumelanin ve feomelanin olmak üzere ikiye ayrılır. Eumelanin saçlara ve cilde koyu renkler verirken feomelanin kızıl gibi açık renkler verir. Eğer MC1R'de herhangi bir mutasyon olmazsa melanosit hücreleri daha çok eumelanin sentezler. Ancak bu gende bir mutasyon söz konusu ise eumelanin yerine daha çok feomelanin üretilir bu da saçın ve cildin rengini değiştirir.

Bu mutasyonlu gen resesif özellik gösterir. Çocukta da görülmesi için hem anneden hem de babadan çekinik alel gelmelidir. Ancak bu hem anne hem de baba kızıl saçlı olmalıdır demek değildir. İkisi de siyah saçlı olsa dahi genleri heterozigot (melez) ise çekinik aleli genlerinde taşıyor olabilirler. Durum böyle olursa çocukları 1/4 ihtimalle kızıl saçlı doğabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu genin mutasyonun anne karnında yani embriyonik süreçte olup olamayacağına gelecek olursak eğer kısa cevap; teorik olarak evettir. Embriyonik dönemde gelişen mutasyonlara somatik mutasyon denir ve yalnızca bireyin kendisini etkiler. Kalıtsal olarak nesilden nesle aktarılamaz. Ayrıca embriyonik dönemde hücre sayımızın çok hızlı arttığını hesaba katacak olursak tüm vücudu etkileyecek bu tarzda bir mutasyonun embriyonik dönemde tüm hücrelerde gelişmesi çok düşük bir olasılıktır.

Öyleyse "İlk kez nasıl ortaya çıktı?" sorusunu da ihmal etmeyelim. Feomelanin, eumelaninin aksine UVB ışınlarını daha az soğurur. Bu sayede deri altına daha fazla UVB ışını geçer ve dolaylı olarak D vitamini sentezi artar. Eski zamanlarda Avrupa'da Güneş ışığının az olması nedeni ile az ışıkla daha fazla D vitamini sentezleyebilen türlerin nesillerini diğerlerine göre devam ettirebilmiş olmaları olası bir sebeptir. Yani kısaca eski zamanlarda böyle bir mutasyon meydana geldi ve bu mutasyona sahip nesiller o bölgede diğerlerine göre daha avantajlı oldular ve hayatta kaldılar. Bu sayede bu gen günümüze kadar gelebilmiş oldu.

Kısaca kızıl saç oluşumuna sebep olan genin mutasyonu vücutta daha fazla feomelanin üretimi sağlar ve bu da Güneş ışığının az olduğu bölgelerdeki bireylerin az ışıkla daha fazla D vitamini sentezlemesine olanak sağlar. Ancak unutmayalım ki bu mutasyon ekvatoral bölgelerde meydana gelseydi bu gene sahip nesiller yüksek olasılıkla elenirdi. Yani bu durum evrimin "en iyi" özelliği değil, yalnızca o şartlarda hayatta kalmaya "var olan en uygun" özelliği seçtiği anlamına gelir.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Özgem Uysal
Özgem Uysal
125K UP
Yazar 22 Ağustos 2021 20 dk.

Akraba evliliği, birbiriyle akraba olan kişilerin evlenmesi ve çocuk yapmasına verilen bir isimdir. Eğer evlenen ve üreyen bireyler kuzenlerse, buna kuzen evliliği, eğer evlenen ve üreyen bireyler ebeveyn-yavru ilişkisine sahipse, yavrunun yaşına bağlı olarak bu pedofili, çocuk istismarı, ensest ve/veya soy içi üreme gibi isimlerle anılır.

Bu terimler arasında belli başlı farklar olsa da, hepsi birbiriyle ilişkilidir: Örneğin pedofilik ilişkilerde belli yaşlar ve taraflar arasında belli bir yaş farkı aranır; ancak kuzen evliliklerinin hepsi pedofilik olmak zorunda değildir. Benzer şekilde, ensest ilişkiler genellikle aynı aileden olan kişilerin üremesi olarak görülse de (ve dolayısıyla bir tür akraba evliliğine işaret etse de), bazen üvey aile, evlat edinilen çocuklar, aynı klandan veya soydan olan daha uzak akraba kişiler arası ilişkiye işaret etmek için de kullanılabilir.

109
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
389K UP
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

Kedi Pepper yine iş başında. Avcılık becerileri sayesinde virologların Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk jeilongvirüsü tanımlamasına yardımcı olan virüs avcısı kedi, yeni bir orthoreovirüs türü tespit etti.

Pepper'ın sahibinin Florida Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi'nde virolog olan John Lednicky olması da buna yardımcı oluyor. Pepper, Everglades kısa kuyruklu kır faresi (Blarina carolinensis) yakaladı ve Lednicky bu küçük memeliyi laboratuvara test için götürdü. Lednicky'nin araştırmaları arasında, geyik çiçeği virüsü virüsünün incelenmesi de olduğu için, su faresindeki bulguların bu virüsün memeliler arasında nasıl yayıldığına dair ipuçları verebileceğini düşündü.

8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
63K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Çankırı
Ilgaz Dağı Milli Parkı'nda gözlemlenmiştir. Tür adı "Alyssum trichostachyum", Türkçe adı "Sülün kevke" imiş.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 30 Ocak 2019
Bir gerçeğin karşısında bir varsayım ne kadar da boştur!
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
33
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hasta olmak için vücudumuza ne kadar bakteri veya virüs girmesi gerekiyor? 🦠
Yusuf Asaf Güven
1 gün önce
""Karanlık bir yol ve aydınlık bir yol varken insanlar bu iki yoldan birinden ilerlerken. Ben yolumu göremiyorum, yolum kayıp. En acısı, belki de en kötüsü de, istesen de o yolu görememen. Kör olduğundan değil, sağır olduğundan değil, aptal olduğundan, salak olduğundan, düşünemediğinden hiç değil. Korktuğundan. Acı çekmekten korktuğundan görememek… İnsanı bırak hasta etmeyi, öldürür. Öldürür diyorum öldürür."

"Artık düşünmek bile istemiyorum. Düşünmemek için uyuyacağım sanırım. Ancak uyumakta istemiyorum, sabah olmasından korkuyorum. Korkmak istemiyorum.""

Kitabımdan bir kaç alıntı

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ahmet Arda Yıldız
İnceleyen9 1 gün önce
En iyi bilim kurgulardan biridir benim için.
Kitap
9.8/10
(63 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Martian
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Görkem Öge
Üye 3 Mart 2021 2 Cevap
Üremek ve çocuk yapmak, dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde ve toplumlarında bireylerin özgür iradesine bağlı bir şey. İsteyen istediği kadar çocuk yapma hakkına sahip. Bu konuda bugüne kadar alınan önlemler neredeyse hiç başarılı olamadı, gelmiş geçmiş en büyük önlemleri uygulayan Çin dahil. Ve sonuç ortada. Bu konudaki öneriniz nedir?
6,730 görüntülenme
12
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close