Vronski Anna'ya , kopardığı solmuş bir çiçeğe , onda artık onu koparmasının sebebi olan güzelliğini görmeden bakan bir insan gibi bakıyordu.
Cezaevi müdürüyle gardiyanlar bağlı bulundukları dinin esasını bilmiyorlardı ama papazın kesinlikle doğru söylediğine inanıyorlardı.Dine dayanmasaydılar, şimdi olduğu gibi,tam bir vicdan rahatlığıyla insanlara acı çektirmek zor,belki de büsbütün imkansız olacaktı.Mahkumların çoğu da dine inanan bu insanların nasıl aldatıldığını gören,içinden dinle alay eden birkaçı dışında, bütün bu yaldızlı kutsal resimlere,kumlara,kaselere,cüppelere, haçlara inanıyorlardı.Çünkü burada olmasa bile yarın öbür dünyada yüzde yüz bunun kendilerine yararı olacağına inanıyorlardı.
Bütün ruhumla iyi bir insan olmayı arzuluyordum.Ama iyi bir insan olmanın peşinde koşmak için çok genç,tutkulu ve yalnız, yapayalnızdım.Bu samimi arzumu,yani ahlaki bakımdan iyi bir insan olma arzumu her dile getirişimde aşağılanma ve alayla karşılaştım.Ne zaman adi ihtiraslara teslim oldum,o zaman insanlar beni övdüler ve teşvik ettiler.
İnsanda ne var?
İnsan da sevgi var.
İnsana ne verilmemiştir.?
İnsana neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisi verilmemiştir.
insan neyle yaşar?
İnsan sevgiyle yaşar.
Ne zararlı bir yaratık şu insan; yaşamını sürdürmek için başka canlılara aldırdığı yok.
Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya birileri yola çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.
Gerçek din, insanın içinde olan, onun vicdanında yaşayan dindir. Kiliseler ve din adamları ise bu dini bozarak insanları itaatkâr kılmak için kullanır.