Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ebrar Özgen Arslan
Aktaran 6 gün önce 3 dk.

James Webb Uzay Teleskobu sayesinde araştırmacılar "anormal", "kaotik" ve "garip" olarak tasvir edilen 14 Herculis gezegen sistemine daha yakından bir bakış atabildi. Dünya’dan 60 ışık yılı uzakta bulunan 14 Herculis yıldızının yörüngesinde yer alan 14 Herculis c gezegeni Webb’in NIRCam’i ile başarıyla gözlemlendi. Keşfedilen yaklaşık 6 bin dış gezegenin yalnızca bir kısmı doğrudan görüntülenirken bu gezegenlerin pek çoğunun sıcaklıkları yüzlerce hatta binlerce Fahrenheit değerindeydi. 14 Herculis c ise bu dış gezegenlere kıyasla çok daha soğuk ve bugüne kadar görüntülenen en soğuk gezegenlerden biri. Ulaşılan yeni verilere göre bu gezegen -3 °C sıcaklığında ve Jüpiter’in 7 katı büyüklükte. Johns Hopkins Üniversitesi'nde lisansüstü öğrencisi William Balmer 14 Herculis c hakkında şöyle söylüyor:

Çeşitli gözlemevleri tarafından detaylıca incelenen 14 Herculis c astrofizik camiasında alışılmadık bir gezegen sistemi biçimine işaret ediyor. Merkez yıldızı olan 14 Herculis yörüngesinde 14 Herculis c ile birlikte 14 Herculis b de bulunuyor. Alışılmadık olan ise bu gezegenlerin yıldızları çevresinde aynı düzlemde ilerlememesi, gezegenlerin yörüngeleri ana yıldızı merkezde bırakacak şekilde bir X şekli oluşturarak birbirlerini kesiyor. Yanı 14 Herculis b ve 14 Herculis c gezegenleri birbirlerine 40 derecelik bir açıyla eğimli yörüngelerinde ana yıldızın etrafını dolanırken birbirlerini bazen çekerken bazen de itiyorlar.

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2011 1 sa.

Genel olarak, fosiller üzerinden ilerleyeceksek, bilmemiz gereken şey, yer kabuğunda derinlere indikçe, zamanda geriye gittiğimizdir. Çünkü ilk fosilleşen kemikler, yer katmanlarının en altında yer alır, fosilleşmenin gerçekleşmesinden sonra günümüze kadar, o katmanın üzerine birçok yer katmanı oluşmuştur. Bu sebeple derinlerden yüzeye yaklaştıkça, zamanda yolculuk yapıp geçmişten günümüze ulaşırız. Bugünün kemikleri de, geleceğin yeryüzü için derin katmanlarda yer alacaktır. Bunu bilmekte fayda var. Ayrıca arkeoloji, paleontoloji ve paleoantropoloji son derece yavaş ilerleyen, sonuçların çok uzun sürelerde alınabildiği bilim dallarıdır. Filmlerden veya çeşitli kaynaklardan sanıyoruz izlemişsinizdir, ancak devasa bir dinozorun kemikleri veya antik bir buluntunun yeryüzüne çıkarılabilmesi için diş fırçalarına benzer çok ufak ve yapıya zarar vermeyecek aletlerle, milim milim kazmak gerekmektedir.

Çok yavaş ilerlemek zorundalar, çünkü fosiller çok hassastırlar ve kolayca dağılabilirler. Üstelik sadece kazı işleri de değil; fosiller çıkartıldıktan sonra laboratuvarlara taşınması, onlarca farklı test ve analizden geçirilmeleri, test sonuçlarının başka bilim insanlarınca tekrarlanıp onaylanması süreci oldukça sancılıdır. Bu da, bilim insanları olarak bizlerin evrimsel kanıtlara ulaşma hızımızı düşürmektedir. Bu sebeple muhtemelen gezegenimiz içerisinde bulunabilecek fosillerin milyonda birine bile henüz ulaşabilmiş değiliz. Orada bir yerlerde, sayısız fosil yüzeye çıkmayı bekliyor. Ancak bu, elbette evrimsel analiz açısından çok büyük bir dert değildir, çünkü eldeki verilerle dahi sayısız türün evrimi kolaylıkla ispat edilebilmekte, bilip bilebileceğiniz neredeyse her türün evrimsel geçmişine dair iyi kötü bazı fosil izleri elimizde bulunmaktadır. Kimi zaman bu fosiller eksiksiz geçişleri göstermekteyken, kimi zaman aradaki bazı basamaklar henüz keşfedilmemiş olabilir. Ancak bu ikinci gruptaki evrimsel örnekler dahi, aradaki evrimsel geçişi (eksikliklerden ötürü biraz sıçramaları olsa bile) net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kısaca evrim, aklınıza gelebilecek her tür ve bu türlerin atalarına ait fosil kayıtlarıyla gösterilebilmektedir. Hele ki söz konusu tür grubu insansılar, yani günümüz modern insanları ve atalarıysa...

359
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mert Karagözoğlu
Çeviren 10 Haziran 2024 1 sa.

Randy Haas, Peru'da bulunan And Dağları'nda 9 bin yıl önce ölmüş ve av malzemeleriyle gömülmüş bir insanın iskeletine rastlar. İskelet, genç bir kadına aittir ve beraberinde bazı sorular getirir; insanlık tarihi boyunca gerçekten yalnızca erkekler mi avlanmıştır?[1]

Daniel Miller, Brezilya, Kamerun, Şili, Çin, İrlanda, İtalya, Japonya, Doğu Kudüs ve Uganda dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde insanların akıllı telefonlarını nasıl kullandıklarını araştıran küresel bir araştırma ekibinin bir üyesidir. Araştırma, akıllı telefonların farklı kültürel bağlamlarda yerine getirdiği fonksiyonları aydınlatmayı hedeflemektedir. İrlanda'ya odaklanan Miller da akıllı telefonlarımızın bireysel bir avatara dönüştüğünü; telefonu kullanan kişinin sosyal kimliğinin ifade edilmesinde ve canlandırılmasında rol oynadığını öne sürer.[2]

29
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Cankel
Yusuf Cankel
115K UP
Üye 4 gün önce 1 Cevap
Ben bu sene üniversite sınavında girdim ve sonucuma göre bir tercih yapacağım. Ailem, "Özel Eğitim Öğretmenliği" bölümünü yazmamı diretiyor fakat benim gönlümde uzun zamandır Felsefe bölümü yatıyor. Felsefe bölümü okuyup akademisyen olmak istiyorum. Bu toz pembe bir hayal mi? Felsefe bölümü yazıp yerleştiğim takdirde akademisyen olmak için nasıl bir yol izlemeliyim anlatır mısınız?
223 görüntülenme
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Ocak 2013 3 dk.

1950-1960 arasında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) altında görev alan Bilimsel İstihbarat Birimi (SID), "zihin kontrolü" ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine birçok deney yapmıştır. Bunların hepsi önemli veriler elde edilmesini sağlasa da, tamamı başarısızlıkla sonuçlanmıştır; hatta bazıları, denekler üzerinde ciddi psikolojik sorunlar yaratmıştır. MK-Ultra Projesi, bu deneylerin genel adı olarak bilinmektedir. Proje kapsamında sayısız yasadışı deney yapmışmış ve suç işlenmiştir. 1953'te yasal olarak tanınmamaya başlanan programın 1964'te alanı daraltılmış, 1967'de iyice yavaşlatılmış ve 1973'te tamamen durdurulmuştur. Deneyler süresince denekler özellikle Liserjik Asit Dietilamid (LSD) gibi halüsinojenlerin aşırı dozda kullanılmak haricinde hipnoz, duyusal yetersizlikler, izolasyon, sözel ve cinsel istismar ve hatta işkence gibi yöntemlere maruz kalmıştır.

44'ü üniversite olmak üzere toplamda 80 enstitünün ortak olarak yürüttüğü bu projede, CIA'in toplam bütçesinin %6'sı kullanılmıştır. Uzun bir süre gizli tutulmaya çalışılan bu proje, 1977 senesinde Bilgilendirilme Özgürlüğü Yasası'nın çıkarılmasıyla toplamda 20.000 belgenin açığa çıkarılması sayesinde öğrenilmiştir. Temmuz 2001'de ise deneylerle ilgili gizli kalmış tüm bilgiler halka arz edilmiştir.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Görkem Bakırcı
Fen Bilimleri Öğretmeni 1 gün önce Sen de Cevap Ver

Belki de sonradan olan hiçbir şey yoktur, belki de evren hep vardı, madde hep vardı, kuantum alanlar hep vardı. İnsan olarak varlık yerine hiçliği düşünmeyi ve sonrasında hiçlikten maddenin ya da temel doğa yasalarının sonradan birdenbire var olduğunu düşünmeye oldukça meyilliyiz fakat durum öyle olmayabilir. Evrenimizde de hiçlik diyebileceğimiz bir şey yok, her zaman bir şeylerle karşılaşıyorsunuz, hiçliğe ulaşmanız mümkün değil. Tabii ki bu tarz sorular 2000 yıldır tartışılan sorular ancak belki de bu arayışımız beyhudedir, belki de evren hep vardı ve biz de bu var olan evrendeki temel doğa yasalarının nihai bir sonucu olarak var olduk. Evren için ve evrendeki süreçler için doğaüstü bir süper güç açıklaması kullanmak maalesef bugüne kadar hiçbir geçerli açıklamalar getirmemiştir ve bundan sonra da getirmeyeceği çok aşikardır. Evrenin, fizik yasalarının, kuantum alanların, parçacıkların ve aklınıza gelebilecek her ne varsa, yapmamız gereken tüm temelsiz, içi boş masallardan arınıp her birinin bilim ile köküne kadar inmek ve varlığımızı anlamlandırmaktır. Bunu yapabilecek tek uğraş bilimdir, fendir.

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Messier 109

Büyük ve güzel çubuklu sarmal galaksi Messier 109, Charles Messier'in ünlü parlak bulutsu ve yıldız kümeleri kataloğundaki 109. gök cismidir. Messier 109'u, kuzeydeki Büyük Ayı takımyıldızında (Lat: "Ursa Major"), Büyük Kepçe'nin (İng: "Big Dipper") kasesinin hemen altında bulabilirsiniz. Büyük Kepçe'nin parlak yıldızlarından biri olan Phecda (Gamma Ursa Majoris), bu teleskopik görüntünün sağ üst köşesindeki parlamaya neden olmaktadır. M109'un belirgin merkezi çubuğu, galaksiye genellikle bir açıyı temsil ederken kullanılan Yunan harfi teta (θ) benzeri bir görünüm verir. M109, Dünya gökyüzünde yaklaşık 7 yay dakikası veya 0,12 derece gibi çok küçük bir açı boyunca uzanır. Ne var ki, bu küçük açı, galaksinin yaklaşık 60 milyon ışık yılı uzaklıkta olduğu göz önüne alındığında, 120.000 ışık yılı büyüklüğünde devasa bir çapa karşılık gelir. Görselde, artık tanınan Büyük Ayı galaksi kümesinin en parlak üyesi olan M109'a (diğer adıyla NGC 3992), ön planda yer alan sivri görünümlü parlak yıldızlar eşlik ediyor. Yukarıdan aşağıya sırasıyla UGC 6969, UGC 6940 ve UGC 6923 olarak tanımlanan üç küçük ve bulanık mavimsi galaksi, muhtemelen kendilerinden çok daha büyük, çubuklu sarmal galaksi olan Messier 109'un uydu galaksileridir.

27 Haziran 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Copyright: Robert Eder
Çeviren: Simay Aladağ

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Can Demirci
Seslendiren 22 Şubat 2024 9:31
Yıllardan beri, Türkiye'deki liselerin bir bölümünde adrenalin ve noradrenalin, birbirine zıt çalışan hormonlar olarak öğretilebildiğine dair duyumlar...
37
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Matematik Öğretmenleri Çalışma Kampı
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

"Kampın temel amacı; matematik öğretmenlerinin muhtemelen okulda ilgilenmeye fırsat bulamadıkları, ilgi çekici konular üzerinde keyfi çalışmalar yapmak."

-Öğrenmenin ne anlama geldiği, eğitimin amacı ve içeriği (müfredat).

-Matematik eğitiminin amacı ve günümüzdeki uygulanışı arasındaki farklar ve bunların sonuçları.

-Müfredat yetiştirme kaygısı ile başa çıkma ve ders içerisindeki verimliliği arttırma.

-Araştırma, öğrenme ve aktarma pratikleri.

-Temel kavramlar ve basit teoremlerden yola çıkarak, karmaşık ve büyüleyici yapılar hakkında örnekler.

Bir nostalji olarak birbirinden şık tanım teorem ve ispatlar.

Yoğun olarak; araştırma/aktarma, eğitim hakkında temel kavramlar üzerine tartışma, zor problemlerle uğraşma ve en önemlisi matematikte derinleşmeye yönelik çalışmalara yer verilecektir. (Katılımcılar araştırma süreçlerinde bilgisayar, tablet ya da telefon gibi temel ekipmanlara ihtiyaç duyabilirler.)

Devamını Göster
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 28 Haziran 2011 31 dk.

Ekim-Kasım 2014 aylarında o kadar fazla ve o kadar kaliteli bilim kurgu filmleri çıktı ki, hepsine yetişip kapsamlı analizler yapmamız oldukça güç oluyor. Yıldızlararası (Interstellar) için yazdığımız detaylı analiz, sadece birkaç haftada binlerce defa paylaşıldı ve hatta StumbleUpon'da da karşımıza çıkan bir içerik haline geldi. Ancak Yıldızlararası'nın etkisine kapılıp, bilim kurgunun bir diğer önemli eserini es geçmemek gerekiyor: dilimize tuhaf bir şekilde Evrim olarak çevrilmiş olan, aslında "üstünlük, aşkınlık" anlamına gelen, orijinal adı Transcendence...

Yıldızlararası bizi Evren'in ve modern fiziğin sınırlarına götürürken, Transcendence bizleri beynimizin müthiş dünyasına çekiyor, nanoteknolojiden gücünü alan yapay zekanın gelecekte ne seviyeye gelebileceğine dair net bir görüntü sunuyor. Tıpkı Yıldızlararası gibi, Transcendence da çok uzak olmayan bir gelecekte geçiyor. Peki filmde gösterilenler ne kadar gerçekçi? Yapay Zeka gerçekten bu kadar zincirlerini kırıp, sınır tanımaz hale gelebilir mi? Beynimizi bir makinaya indirgemek mümkün mü? Anılarımız, bir USB bellek ile kıyaslanabilir özellikte midir? Nanoteknoloji, hiper-hızlı kendi kendini yenileme ve hiper-hızlı kendi kendine organizasyon gibi teknolojileri mümkün kılabilir mi? Kuantum bilgisayarlar, bugüne kadar var olmuş bütün insanların toplam zekasından kat kat daha zeki hale gelebilir mi? Bir makina hissedebilir, şahsi emellerine göre tercihlerde bulunabilir, duygulara sahip olabilir, insanları kontrol edebilir ve hepsinden önemlisi, kendine ait bir "benliğe" sahip olabilir mi? Bu yazımızda bu sorulara değinecek ve modern bilimin ışığında bazı bilgiler vereceğiz. 

134
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

2025 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma polimer bazlı plastik atıkların, mikrobiyal sistemler kullanılarak tıbbi açıdan önemli kimyasallara (özellikle ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan parasetamole) dönüştürülebileceği gösterdi.[1] Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Stephen Wallace’ın ekibi, Escherichia coli bakterisini genetik ve metabolik olarak yeniden düzenleyerek genellikle sadece laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen Lossen yeniden düzenleme reaksiyonu (İng: "Lossen rearrangement") adlı kimyasal reaksiyonu ilk kez canlı bir hücre içinde gerçekleştirmeyi başardı.[1]

Çalışmanın ilk aşamasında, yaygın olarak içecek ambalajlarında kullanılan PET (polietilen tereftalat) türevi plastik atıklar, kimyasal veya enzimatik hidroliz yoluyla temel monomer bileşenlerine (başlıca tereftalik asit ve etilen glikol) ayrıştırılmıştır. Bu monomer yapıtaşları, bakterinin yeniden programlanan metabolik yolları sayesinde çeşitli biyotransformasyon basamaklarından geçirilmiş ve ara ürün olarak p-aminobenzoik asit gibi farmasötik öncü moleküllere dönüştürülmüştür.

40
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Haluk Ertan
Haluk Ertan
75K UP
Yazar 5 Eylül 2020 55 dk.

“Abiyogenez” üzerine yazmaya karar veren kişi oldukça zor bir işe kalkıştığını bilir. Çünkü, cansız maddelerden canlının oluşum sürecini tanımlayan kavram, bilimin en önemli ama aynı zamanda en karmaşık araştırma alanı olan “Yaşamın (canlılığın) Kökeni” konusunun merkezinde yer alır. Bundan dolayı, sözlü olsun yazılı olsun bütün kültür tarihi boyunca insanlık, bu sorunla ilgili sayısız çeşitlilikte bilgi ve düşünce ortaya koymuştur ve bu uğraş günümüzde de devam etmektedir.

Deneysel bilimin güçsüz olduğu antik dönemlerde, “Nereden geliyoruz?” sorusuna yanıt bulma ihtiyacını, kadim inançlar ve folklorik efsaneler karşılamıştı. Daha sonra tek tanrılı göksel dinlerin dogmaları ve felsefe devreye girdi. Binlerce yıllık bu entelektüel çabanın ortaya koyduğu devasa külliyat, insan bilincini derinden etkiledi ve bu etkinin hâlâ sürdüğü herkesin bildiği bir gerçek. Başka bir anlatımla, ele alınan konu, efsanelerin, mitolojinin, dogmaların, safsataların, önyargıların gerçek sanıldığı ve çağdaş bilimin henüz yeni araştırdığı bir alanda kalem oynatmaktır. Fakat öte yandan, bilimin açıklayamadığını hiçbir şeyin açıklayamayacağı gerçeği bizlere, yaşamın yani canlının kökeniyle ilgili bilimsel bulguları toplumla paylaşma yükümlülüğü veriyor.

289
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Bilim insanı adayı olan bu çocuklar hiçbir zaman kendilerine öğretilenleri sorgusuz sualsiz ezberlemezler ve doğruluğuna kayıtsız şartsız inanmazlar çünkü biz bile öğrettiğimiz şeylerin doğruluğundan şüphe etmekteyiz.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Mücahid Köse
İnceleyen1 1 gün önce
BBC News; İsrail'in ABD, İngiltere ve diğer batılı devletlerin desteğiyle Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırımın "üzerini örtmeye" çalışan, bunu yapamadığında ise gerçeği eğip bükerek veya çarpıtarak yanlı bir dille servis eden, kısacası tarafsız, objektif ve güvenilir olma gibi temel gazetecilik ilkelerinden ve buna bağlılık iddiasından uzak yayınlarda bulunan bir medya kuruluşudur. BBC News, faşist İsrail'in Filistin'de ve ötesinde işlediği savaş suçları ve insanlık suçlarına dair sözde "yaptığı" ve yapmadığı yayınlar; Filistinliler ve dünyanın dört bir yanından Filistin halkı ile dayanışanlara karşı her geçen gün artan lekeleme, karartma ve sansür girişimleri ile işlenen suçlara alenen ortaktır ve bir soykırım işbirlikçisidir.
Youtube Kanalı
2.1/10
(8 Kişi)
Puan Ver
@BBCNews
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emircan Direbol
İnceleyen8 2 gün önce
Türkiye'de değer verilmesi gereken nadide kitaplardan biri benim için. Genç bir okur olarak iddia ediyorum okuyacak olanlar içinde listenin yüksek sıralarına yerleşebilir olan bir kitaptır. Şöyle ki Anadolu'da yani Ülkemizde görmezden gelinen oldukça ciddi problemler var. Eğitimden başlayarak her alana her konuya her şeye sıçrayan bir cehalet, liyakatsizlik, verimsiz eğitim, üretken olmayan bir nesil ve nesiller var, var olmaya da devam ediyor. Bu ilahiyat fakültesi okumuş ilim sahibi, üretken, milli bilincini ve en önemlisi "işini ibadet aşkıyla yapan bir öğretmen (Mehmet Yazıcı)" olarak akademisyenlerin hatta eğitimin içinde yer alan kişilerlerin bile göremediği, gözünden kaçırdığı noktaları kendi deneyimleri ve yaşanmışlıklarından yola çıkarak kendi görüşleri ile yerinde tespitler yapmış. Özelikle eğitim sisteminin gelişimi için bu kitap bugün her yerde abartısız okunmalı. Tavsiyemdir. Yeni öğretmen adayları da okumalılar bence. Gününüz üretkenlik ile geçmesi dileğiyle... Not: kitap gözükmüyorsa kitabın ismi "Silinmeyen İzler" yayınevide "Tılsım Yayınevi"
8.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk
Selen Gündüz Ve Meriç Öztürk Seslendiren 4 gün önce 35:16
Dijital çağda çocuk olmak da zor ebeveyn olmak da... Kaç yaşından itibaren çocuklara tablet-telefon verilmeli? Teknoloji sınırlandırılması nasıl yapılmalı?...
5
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 28 Kasım 2013 2 dk.

Öksürük, göreli olarak daha geniş olan nefes yollarını bazı salgılar, yabancı cisimler, rahatsız edici unsurlar ve mikroplardan arındırmak için evrimleşmiş hızlı gelişen ve genelde kesintili olarak uygulanan bir reflekstir. Hastalıklarla yakından ilişkili olduğu için, her yıl en az 30 milyon hastanın ana semptomu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öksürme refleksinin insanlarda (ve diğer birçok hayvanda) akciğerlere parçacıkların alınmasını önleyici bir refleks olarak evrimleştiği düşünülmektedir. İnsanlarda bu refleksin güçlü bir şekilde görülmesinin ana sebebi, son 10 milyon yılda ses kutusunun (larinks) karmaşık sesler çıkarabilmeyi mümkün kılacak şekilde evrimsel süreçte yutağa (özofagus) yakınlaşması sonucunda akciğerlere parçacık kaçması probleminin daha da belirginleşmesidir.

28
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Moderatör Uyarısı
Yetersiz Kaynak 1 moderatör tarafından eklendi
Bu cevap, soruya kaynak zorunluluğu eklenmeden önce girilmiştir. İçeriğe yönelik akademik veya güvenilir kaynaklar sunulmamıştır.
0
Koray Karahancer
Et pişirme konusunda yeterince deneyime ve bilgiye sahibim. 7 Ekim 2021 Sen de Cevap Ver

Merhaba, eti yıkaman yada elini sürmen bakterinin yayılmasına sebep olmaz ama eti ıslattığında bakterilerin oluşacağı uygun nemli ortamı hazırlamış olursun. Et oda sıcaklığında dururken bile bakteriler hızlıca çoğalmaya başlayacaktır. Eti doğru soğutman, donmuş etin ise buzunu doğru şekilde çözmen gerekir. Eti doğru ısıda pişirirsen çoğu bakterilerden kurtulmuş olacaksın. Her etin pişme derecesi farklı olduğu için doğru kelimesini kullanmayı tercih ettim. Etdeki bakterilerden kurtulayım derkende fazla pişirirsen ette bulunan keratin ve bazı asitler reaksiyona girerek HCA adı verilen karsinojeni oluşturacak. Yüksek HCA oranının ise kolon kanserine yol açtığı biliniyor.

225 görüntülenme
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Johnson Nicole
2 gün önce
Trinka.ai – Smarter Grammar Checker for Safer, Clearer Writing

Trinka.ai is an AI-powered grammar checker built for professionals. It enhances your writing by fixing grammar, tone, and style—perfect for users who value clarity and security in digital communication. 
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Kuantum Açık Sistemlere Sezgisel Bir Bakış
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum açık sistemleri, bir kuantum sisteminin çevreyle etkileşimini göz ününe alır. Genel olarak çevre, sisteme kuantum özelliklerini veren eşevrelilik ve dolaşıklık gibi kuantum etkilerin yitirilmesine sebep olur ancak çevreyi, sistemi ve aralarındaki ilişkiyi istediğimiz şekilde modelleyerek bunu tersine çevirmek mümkündür. Böylece sistemler kuantumluklarını (quantumness) koruyabilir, hatta yeni ilintiler üreterek geliştirebilirler. Açık sistemleri incelemekte kullanılan farklı yöntemleri karşılaştırdığımızda hesapsal ve kuramsal avantajlarıyla kuantum çarpışma modeli öne çıkar. Etkinlikte, kuantum çarpışma modeli kullanarak, kuantum nitelikler bağlamında sistemin düşmanı olarak gördüğümüz çevreyi sıkı bir dost haline nasıl getirebileceğimiz üzerine çalışacağız. Bu etkileşmeyi anlayabilmek için gerekli olan tüm bilgiler adım adım sunularak, hem sayısal hem analitik örneklerle pekiştirilecektir.

Devamını Göster
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close