Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ayşe Ege Palaz
Çeviren 3 gün önce 1 dk.

Bir gök bilimciye göre Falcon Heavy, madencilik için uygun asteroit sayısında büyük bir artış yaratabilir. Söz konusu madenlerin değeri oldukça şaşırtıcı olmakla birlikte bu madenler insanların kolonizasyon çabalarına da yardımcı olabilir.

SpaceX'in Falcon Heavy'si, 21. Yüzyılda bir Altın Telaşı (mültecilerin Dünya ekonomisini nasıl etkilediğini anlatan bir terim) yaşanmasını mümkün kılabilir. Elbette bu, bildiğimiz Altın Telaşının aksine madencilerin batıya yönelmek yerine değerli mineralleri ve kimyasalları uzayda aramasıyla mümkün olacaktır.

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Ömer Görür
İnceleyen10 4 gün önce
She-Ra, renkli bir çizgi dizi.

Öncelikle, bu She-Ra'da -ATLA'dakiler gibi- sizi ekrana kilitleyecek kadar kaliteli aksiyon sekansları yok, görsellik zaman zaman etkileyici olsa da Love, Death and Robots'takiler gibi şaheser değil. Dünya inşası ve sihir sistemi de "iyii" ile kalitesiz arasında seyrediyor.
Ama ben bu diziye bayıldım. Hatta en sevdiğim çizgi dizi olmayı başardı, diğerlerine karşı duyduğum tüm nostaljiye rağmen.

Çünkü She-Ra, renkli bir dizi.

Şimdi bununla ne kast ettiğime gelmeden önce, karakterlerine değinmek istiyorum. She-Ra'da dümdüz diyebileceğimiz bir karakter bulunmamakta, her bir karakter farklı geçmişte, farklı travmalara, iyi ve kötü yanlara sahip gerçek kişiler. Özellikle ana karakterimiz Adora ve onun baş düşmanı Catra. İlk bakışta aslında özellikle Adora "klişe" bir iyi karakter gibi hissettirse de, ilerleyen sezonlarda neden "klişe" hissettirdiğini ve aslında çok daha fazlası olduğunu öğreniyoruz. Catra ise... spoiler vermek istemediğimden şöyle anlatayım: Hayır, Zuko gibi değil.
Yan karakterlerde en az ana karakterlerimiz kadar iyi yazılmış. Yani "renkler" haricinde izlemek için yine de bir neden var: Karakterler.

Şimdi renklere gelelim.
She-Ra'nın yaratıcısı ND Stevenson, bu dizidekilerde dahil yarattığı tüm karakterler için şunu diyor: Aksi belirtilmediği sürece herkes eşcinseldir. Evet... Tabii ki dizide bu denli LGBTQ+ karakter var diye en sevdiğim dizi oldu demiyorum. Şöyle ki, bu dizide ne toksik cis erkekler var, ne o "klişe" gey erkekler var. Mesela Bow karakterine bakalım. Bow, neredeyse hiç bir "toksik erkek" davranışı sergilemiyor, giydiği kıyafetler oldukça feminen, zaman zaman erkeklere yürüdüğü oluyor. Ama maskülen denebilecek davranışlar sergiliyor. Kızlardan hoşlandığını da görüyoruz. Anlatmak istediğim, Bow bir "Cis" veya "Gey" değil. Bow, Bow. Queer kimliği onu tanımlamıyor.
Kabul en azından cinsel yönelim bakımından bunu yapan dizileri artık görüyoruz ama cinsiyet kimliği konusunda hala pek alışagelmiş değil. Dahası She-Ra'nın geçtiği evrende muhtemelen böyle terimler yok. Yani geleneksel kadın veya erkek rolleri yok. Heteroseksüel veya eşcinsel gibi terimler yok. Herkes, olduğu kişi. Bir kalıba sığdırılmadan.
Ve bu tarz "renkli" bir toplumu görmek benim için oldukça tatlıydı.
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : She-Ra and the Princesses of Power
Yönetmen: ND Stevenson
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 15 Temmuz 2018 10 dk.

Bilime ve bilimsel gerçeklere karşı kuşku uyandırmaya çalışan kişilerin en sık gündeme getirdikleri konulardan birisi, bilimin sıklıkla kendini yenilediği, bundan birkaç sene önce "doğru" dediğine şimdi "yanlış" diyebilmesi, yani zaman içinde güncellenmesidir. Bu şekilde sürekli değişen ve kendini yenileyen bilime güvenebilir miyiz? Şu anda "doğru" kabul ettiğimiz şeylerin, bundan birkaç on sene sonra "yanlış" olmadığını nereden bilebiliriz?

İlk olarak şunu net olarak söyleyerek başlayalım: Evet, bilime güvenebiliriz! Hatta öyle ki, bilime güvenme nedenlerimizin başlıcası, bilimin kendini yeniliyor ve güncelliyor olmasıdır. Bir diğer deyişle, tam da bu "yenilenme" özelliği nedeniyle bilime güvenmeliyiz. İzah edelim:

165
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
352K UP
Aktaran 22 Ocak 2 dk.

Universitat Autonoma de Barcelona tarafından yürütülen bir araştırma, ilk kez nörogörüntüleme tekniklerini kullanarak hamilelik döneminde kadınların beyinlerini analiz etti.[1] Çalışmaya, biyolojik etkileri anne olma deneyiminin neden olduğu etkilerden ayırt etmek için eşleri hamile olan ve hamile olmayan anneler dahil edildi. Araştırma, beynin toplam gri madde hacminin %94'ünde, özellikle de sosyal bilişle bağlantılı bölgelerde, gri maddenin neredeyse %5'inde azalma ve kısmi iyileşme olduğunu gösteriyor.

Universitat Autònoma de Barcelona Gregorio Marañón Sağlık Araştırma Enstitüsü ve Hospital del Mar Araştırma Enstitüsü'nden araştırmacılar, diğer saygın uluslararası kurumlarla birlikte, ilk kez anne olmak isteyen yüzden fazla kadından oluşan bir kohortta yapılan ilk boylamsal nörogörüntüleme (Manyetik Rezonans Görüntüleme) çalışması gerçekleştirdi.

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
395K UP
Yazar 18 Eylül 2019 20 dk.

Zaman Felsefesi diğer felsefe disiplinleriyle farklı türden ilişkiler kuran bir çalışma alanıdır. Dil-zaman ilişkisi, fenomenoloji, din felsefesi ve fizik felsefesi gibi alanlardaki zaman tartışmaları tarihsel olarak güncelliğini bir şekilde korumaya devam etmektedir. Ancak biz çağdaş tartışmaları tanıtarak analitik zaman felsefesindeki A ve B serisi yaklaşımlarını kısaca tanıtmayı amaçlıyoruz.

Zaman felsefesinin hem diğer alanlarla ilişkisine dair en güzel örneklerden biri hem de felsefe tarihindeki konumu Augustinus’un idrak etmeyi şimdiki zaman, hatırlamayı geçmiş zaman ve beklentiyi gelecek zamanla ilişkilendirmesi olabilir. Bilişsel süreçler ile zaman arasında böylesi bir ilişki kurmak dönemin şartlarına göre bir hayli heyecan verici. Bu ilişki kurma tarzı farklı biçimlerde modern dönemde de devam edecektir. Ancak yazımız içerisinde bu tarz zaman felsefesi çalışmalarından söz etmeyeceğiz. Bu nedenle profesyonel felsefeyle ilgilenmeyen Türk okuyucular Heidegger, Bergson, Husserl ya da Paul Ricoeur gibi filozofların olmadığı bir zaman felsefesi çalışmasının nasıl mümkün olacağını merak edebilir. Özellikle McTaggart ile başlayan analitik zaman felsefesi hakkında bir giriş yazısı yazmayı amaçladığımız notunu özellikle düşelim. 

142
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Enes Kaylan
Üye 20 saat önce Henüz cevap yok.
Örümcek kuyruklu engerek yılanının kuyruğunun örümcek şeklini alarak avları kendine çekmesini evrimle nasıl açıklayabilirim? Bu konuda sorular alıyorum
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 4 Ekim 2014 14 dk.

Bilimle ve özellikle de evrimle ilgili tartışmalarda sıklıkla karşılaşırsınız: Geçmişte veya bugün, halihazırda gerçekleşmiş, olmuş, bitmiş olayların matematiksel gerçekleşme ihtimallerinden söz ederek bunların ne kadar sıra dışı olduğunu ve dolayısıyla doğal yollarla var olamayacağı iddia edilir; yaratılışçılık gibi bilim dışı akımların primi/reklamı bu şekilde yapılır. Çoğu zaman bu hesaplar zaten hatalı bir şekilde yapılmaktadır; ancak doğru yapılsa bile, bu yaklaşım tamamen hatalıdır ve size doğayla ilgili hiçbir bilgi veremez! İzah edelim:

Olasılık ve istatistik matematiğinin kötüye kullanılmasın ne kadar yaygın olduğunu, Mark Twain tarafından meşhur edilen ve muhtemelen ilk olarak İngiliz eski başbakanı Benjamin Disraeli tarafından sarfedilen şu sözlerden anlayabilmekteyiz:

133
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ögetay Kayalı
Yazar 31 Aralık 2023 21 dk.

Evrenin şu anda genişliyor olduğu gözlemi bizi, evrenin geçmişte çok daha küçük, dolayısıyla yoğun ve sıcak bir hacimde sıkıştığı fikrine götürdü. Peki evren, böylesine ufak bir noktadan nasıl ortaya çıktı?

Kozmik zamanın en erken anlarında, enerjiler ve koşullar o kadar aşırıydı ki, bu konuda geliştirdiğimiz teorilerin yanlış olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden çok daha yüksektir. Bir örnek vermek gerekirse, giderek popülerleşen ve doğru oldukları konusundaki güvenimizin giderek arttığı ebedi enflasyon teorileri, "kozmik enflasyon" denen olayın evrenin büyük bölümünde sonsuza kadar sürdüğünü öne sürerek, bu yazıda sürekli bahsedeceğimiz "Büyük Patlama'dan bu yana geçen nn saniye" kavramını tanımsız hale getirmektedir. Bu nedenle, en erken aşamalar hâlen aktif bir araştırma alanıdır ve hâlâ spekülatif olan ve bilimsel bilgi geliştikçe muhakkak değişecek olan fikirlere dayanmaktadır.

68
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
11 saat önce
"Hak" kelimesi, doğruluk, adalet ve bireysel hakkı ifade eder. "Hukuk" ise "hak" kelimesinin çoğul formu olarak hakların bütünü ve bu hakları düzenleyen sistem anlamına gelir. Yani "hak" tek bir hakkı, "hukuk" ise haklar sistemini simgeler.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Eser
Baran Eroğlu
Baran Eroğlu
50K UP
Eseri Ekleyen 3 gün önce Kitap
Puan Ver
Orjinal Adı : Marie-Antoinette
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Güniz Göze Eren
Yazar 29 Mart 2016 3 dk.

Alabama Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, yapılan dövme sayısı arttıkça bağışıklık sisteminin bu dövmelere verdiği stres tepkisi de azalıyor. Uzmanlar, bunun sebebinin vücudun dövmelere alışmasından ziyade, savunma sisteminin her yeni dövmede yeni bir "normal seviyeye" ulaşması olduğunu düşünüyor. Bu da, savunma sisteminin her yeni dövme ile biraz daha güçlendiğine işaret edebilir. Buna ithafen araştırmacılar, makalelerinin başlığını "Güçlenmek İçin Dövme Yaptırmak: Dövme Deneyimi ve Immunoglobulin A" şeklinde seçtiler.

Dövmelerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini görmek isteyen araştırmacılar, dövme yaptıran 24 erkek ve 5 kadın üzerinde bir çalışma yaptılar. Bireylerin kaç dövmesi olduğu ve her bir dövme yaptırma işlemi arasındaki süre gibi bilgileri toplayan araştırmacılar, gönüllülerin kan örneklerinde immunoglobulin A (IgA) ve kortizol seviyelerini ölçtüler.

41
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Rasul Nurullazade
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Bir millet kadın ve erkekten meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?
Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen7 2 gün önce
Yönetmen Jack Schreier daha çok klip ve dizi yönetmeni ama ikinci filmi uzun metraj Robot & Frank diye bir film ve fena da gözükmüyor. Beef diye bir diziyle Emmy kazanmış. Muhtemelen genç bir yönetmen ve bu filmin de altından kalkabilmiş. Film 2 saatlik ilgi çekici bir MCU filmi ve filmin içinden geçmemişler. Bu sevindirici. Öyle muazzam bir film de diyemem ama. Bence, yüzyıllardır o değişmeyen epik bir konu ve temaya rağmen, hikayenin günümüze uygun şekilde farklı olmasından kaynaklanıyor. Çağdaş medeniyette bireyin hayatıyla ne yapacağını bilememe varoluşsal sancısını konu alıyor. Ben kendime çok yakın buldum ve hissettim. O yüzden izletti. Böyle bir tema beklememiştim.

Ve, şu ana kadar MCU evreninde arka planda ilerleyen yeni bazı anti karakterlerin oluşturduğu bir takımın ilginç ve eğlenceli dünyasına çekiyor ama bu noktada tabii ki böyle karakterlerin sulandırılmasından hiç hoşlanmıyorum. Alexei zaten bunun için var zorlamanın anlamı yok. Alexei tabii ki daha çok izlemek istediğim tek karakterdi. Filmde en çok konuşulacak karakter ise Sentry ki hikaye de aslında onun hikayesi. Kendisini bir çizgi romanda okumuş ve çok sevmiştim. Hafifletmediklerine sevindim. Karakter de film de biraz bipolarizasyon üzerinde ilerliyor. Tüm potansiyellerine rağmen boşluğa düşen insanlar... Final doğal olarak biraz peh duruyor ama böyle bir konuya ancak bu final olur ve içine çekiyor. Çekimler IMAX'e yakışır şekilde çok genişten ve güzel. Müzikler de kayda değer.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşe Ege Palaz
Çeviren 3 gün önce 2 dk.

Girişimci Juan Enriquez, yaşama oldukça elverişsiz ortamlarda hayatta kalabileceğimiz ve hatta DNA manipülasyonu ile hafızalarımızı ele geçirip yönetebileceğimiz bir gelecekten bahsediyor!

İstediğimiz bedenleri tasarlayabileceğimiz bir Dünya düşünün. Bu Dünya'da, yanımızda yaşayacak hayvanları ve bitkileri de yaratabilir, canlandırabiliriz. Organizmaları değiştirebilir, onları istediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Ve aslında gelecekten bahsetmiyoruz. Hatta bunun için hayal gücüne gerek yok, şu anda o dünyada yaşıyoruz.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Gelecek, herkesi kendi çalışma ve başarılarına göre yargılayacaktır. Bugün onların. Ama uğruna çok çalıştığım gelecek benim.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
36
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close