Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Mehmet Ali Döke
Mehmet Ali Döke
19.7K UP
Çeviren 19 Ekim 2016 12 dk.

Canlılar doğaları gereği rekabetçidir; fakat işbirliği de yaygındır. Genler, genomlarda işbirliği yaparlar; hücreler, dokularda işbirliği yaparlar; bireyler, toplumlarda işbirliği yaparlar. İçlerinde toplu eylemin bireyler arasındaki işbirliğinden doğduğu hayvan toplumları yüksek düzeyde toplumsal karmaşıklık sergilerler. Bu gibi toplumlar yalnızca böcekler, memeliler ve kuşlar arasında yaygın olmayıp amip gibi basit türlerde bile görülürler (Görsel 1).

Hayvan toplumları yapı bakımından üreme yetisine sahip tek bir dişinin yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca kısır işçi tarafından desteklendiği tümtoplumsal (ösosyal) böcek kolonilerinden bir veya daha çok üreyen birey ile az sayıda üremeyen bireyden oluşan ve işbirliği yaparak üreyen omurgalı topluluklarına kadar değişiklik gösterirler. Toplu halde yaşayan türlerin çeşitliliği göz önüne alındığında neden bazı türler karmaşık toplumlar oluşturur da onlarla yakın akraba olan diğer türler oluşturmazlar? Bu toplumlar içinde neden bazı bireyler üremeye yatkınken diğerleri kendi üreme çabalarını erteleyip başkalarının yavrularını yetiştirmeye yardımcı olurlar? Bu ve başka soruların yanıtlarını belirlemek, toplulukların nasıl ve neden oluştuklarını ve topluluklar içerisinde bireylerin davranışsal rollerinin nasıl belirlendiğini düşünmeyi gerektirir. 

64
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Sonya Demirboğa
Sonya Demirboğa
62.6K UP
İnceleyen10 3 gün önce
“Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine has bir mutsuzluğu vardır.” Cümlesiyle başlar Tolstoy dünyaca ünlü romanı Anna Karenina'ya.
Roman, birbiriyle mükemmel bir şekilde bütünleşmiş üç paralel hikâyeyi tasvir eder. Önde gelen karakterlerin gerçek ve dürüst aşkı arayışı roman boyunca tasvir edilir. Anna Karenina, aşkta gerçek ve dürüstlük arayışının kurbanı olur ve bu onu içine çeken etik dışı bir bataklığa sürükler.
Romanın meşhur giriş cümlesinde belirtildiği gibi, mutlu ve birbirine benzeyen ailelere örnek olarak Levin ile Kiti, mutsuz ve kendine özgü mutsuzluğu olan ailelere örnek olarak Anna ile Alexis Karenina verilmiştir.
Anna Karenina sosyetenin içinde ,genç ve güzel olan evli bir kadındır. Ama evliliğinde ve kocasında aradığı mutluluğu bulamaz bu da onu Vronski'ye doğru götürür ve bir süre sonra Anna'nın evli olmasına rağmen aralarında bir ilişki başlar. Ama Anna kocasından bu ilişkiyi saklamaz hatta tam tersi Vronski'ye olan aşkını her seferinde kocasının yüzüne vurur. Bu süreçte toplumun, ‘yüksek sosyetenin’ Anna’ya bakışı yansıtılır. Kadınlar onu ‘ahlaksızlıkla’ suçlarken aslında içten içe onu kıskanırlar. Çünkü Anna herkesi karşısına alarak, yüreklilikle, yaşadığı hayatı değiştirmek için bir adım atmıştır. Yüksek sosyetedeki diğer kadınlar gibi kocasının gözünün içine baka baka aldatmaz onu, ikiyüzlülük yapmaz. Hayatının mahvolacağını, oğlundan ayrı kalacağını bile bile kocasına ilişkisini söyler ve ayrılır ondan. Gerçi Anna Vronski’de de bulamaz aradığı mutluluğu. Çünkü Vronski aristokrasinin içinde yozlaşmış bir tiptir. Kadınlarla ciddi ilişkiler kuramayan, havai bir adamdır. Anna’nın aradığı aşk, sevgi daha çıkarsızdır. Bu yüzden ne kocasının gösterdiği sevgi ne de Vronski’nin gösterdiği sevgi onu tatmin etmez. Romanın başından sonuna kadar hep oğlunu araması belki de aradığı o saf sevgiyi temsil eder.
Anna Karenina ilk bakışta 19.yüzyılda Rusya'da geçen bir aşk hikayesi gibi görünse de derinlemesine incelendiğinde Rus aristokrasisinin çöküşünü, değişen dünyada Rusya'nın konumunu, Rus toplumunun zamana göre değişimini de anlattığı görülecektir. Tolstoy Anna Karenina ile dönemin Rus toplumunun dinamiklerini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Tolstoy eserinde aynı zamanda toplumun kadın ve erkek ayrımına da değiniyor. Anna'yı ahlaksızlıkla suçlayan onu ayıplayan toplum aynı hatayı yapan bir erkeğe ise hoşgörü ile yaklaşabiliyor. Romandaki erkek karakterler; toplumun bir “adamdan” beklentisini doğrularcasına sosyetenin içerisinde daha faal bir biçimde yer almaktadır.
9.3/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Анна Каренина
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emre Odabaş
Emre Odabaş
93.8K UP
Ekleyen 5 Ocak 2021 12 dk.

Ekinokokkozis, Cestoda sınıfının Cyclophyllidea takımına dahil edilen Taeniidae familyasından Echinococcus cinsine ait yassı solucanların neden olduğu enfeksiyondur. Hastalığa kistik ekinokokkoz, hidatik ekinokokkoz ve hidatizos da denilmektedir. Hastalığa neden olan Echinococcus türleri başlıca E. granulosus, E. multilocularis, E. vogeli ve E. oligarthrus olmak üzere dört tanedir. Bu Echinococcus türleri son konak olan başta köpek olmak üzere, tilki ve kurt gibi yabani etçillerin vücutlarında yaşayan endoparazitlerdir (iç parazit). Başta koyun, keçi, sığır olmak üzere birçok memeli de arakonaktır. İnsanlar da bu parazitler için arakonak olarak değerlendirilir, bu yönüyle zoonoz karakterlidir.

Enfeksiyon şiddeti ve biçimi enfekte ettiği canlının arakonak yada son konak olmasına göre değişiklik gösterir. Bunun sebebi ara konaklarda parazitin larval formları enfeksiyon oluştururken son konaklarda ise ergin parazitlerin enfeksiyon oluşturması, bunların tutunduğu ve yerleştiği organların farklı olması, dolayısıyla meydana getirdikleri patolojik değişikliklerin farklı olmasıdır. Ara konak olan insan dahil çeşitli memeli canlıda larva formu olarak içi sıvı dolu, çapı 10 cm den fazla olabilen ve farklı organlarda bulunabilen kistik yapılar meydana gelir. İnsanlarda parazitlenme ve görülme sıklığı bakımından en önemlileri E. granulosus ve E. multilocularis türleridir.

47
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 6 Temmuz 2017 26 dk.

Paleontolojinin rönesansı derken ne demek istiyoruz? Terim olarak 1842’de Dinosauria (korkunç kertenkele) kelimesini ilk ortaya koyan kişi Richard Owen adında bir paleontolog/biyolog idi. Kendisi Darwin’in çalışmalarına da destek veren ve katılan bir bilim insanıydı. Fakat evrimi, Darwin’in açıkladığından daha karmaşık bir yapıda olduğunu düşünüyordu. Diğer yandan başka insanların çalışmalarına göz diken ve korkulan bir kişi olduğu da söyleniyor. Bu yüzden Thomas Huxley gibi bilim insanlarıyla arası iyi değildi.

Dinozorlarda tüylerin keşfi ile adeta bir ’’Renaissance’’ yaşandı. Bu rönesansın fikir babasının John Ostrom olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Elbette 1927'de dinozorlardan kuşlara geçişi resmeden Gerhard Heilmann'ı kesinlikle unutamayız. Paleontoloji uzmanı olmamasına rağmen önemli bir öncüdür. John, 1969’da Deinonychus antirrhopus örneği üzerinde incelemeler yaparak, kuşların dinozorlar ile doğrudan akraba olduğunu söyleyen ilk kişidir. Tabi dinozorların kuşlar ve sürüngenler arasında geçiş olduğunu düşünen, Darwin’in çalışmalarına destek veren Thomas Huxley’i ve Karl Gegenbaur’u da es geçmemek lazım. Ancak John, dinozorların sürüngenden geçiş değil de, tam olarak kuş benzeri olduğunu dile getiren ilk kişi olduğu için paleontolojide ve paleobiyolojide yeri ayrıdır. John'un fikirleri daha sonra karşılaştırmalı anatomi çalışmaları ile ayrıntılı olarak desteklendi.

80
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Yiğithan Yılmaz
Üye 11 saat önce 1 Cevap
YKS'ye tekrar hazırlanıyorum, geçen yıl istediğim performansı gösteremedim ve neden olduğunu da bilmiyordum ama kendi kendine düzeleceğini varsayıyordum. Olmadı. Bu sene tekrar hazırlanmaya karar verdim ve başladığımda her şey cidden iyiydi. Son 10 gündür ortalama 5.30 saate yakın çalışıyordum ama üç gündür yine salmış durumdayım, düzeltemiyorum.
Hiçbir koşulda irade ve istikrar gösteremiyorum, bilincimin farkında değilim ve bu hayatıma zarar veriyor. Peki neden?
Hiçbir koşulda irade ve istikrar gösteremiyorum, bilincimin farkında değilim ve bu hayatıma zarar veriyor. Peki neden?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Gözlemi Yapan 2 Ocak 2024 Türkiye, Ankara
Gözlemi 6 Mayıs 2023 tarihinde, saat 11.43'te; 39° 55´ 39.3888" N. ve 32° 52´ 24.9888" E. koordinatlarına sahip Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde gerçekleştirdim.
10
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dilek Dağ
1 saat önce
DNA ile bir nanometre boyunda bir eşya yapabilirmiyiz ama çalışmaz çünkü bu boyutta bir eşyanın çalışma sistemi olmaz ve yapabiliriz yakın zamanda ölü bir hayvanın DNA bozuklukları olabilir bu DNA eşya ya benzeterek elektromikroskop ile inceliye biliriz şimdi DNA bozukluklarından eşya yaptığımızda neden çalışmaz çalışma sistemi yeterli kuvveti uyguluyamaz ve zaten kısa sürede aynı şekle gelir aynı şekle gelir
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nazmi Efe Armutcu
İnceleyen5 5 gün önce
Arkadaşlar, ana kahramanımızın babasına; ÇOK FAZLA yer verildiği için ben beğenemedim. Beğenen arkadaşların, tarihimize yaptığı atıflardan dolayı beğendiğini anlayabiliyorum. Ancak "Ömer baba sahneleri" diye bir gerçek var.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Nevin Aktaş
Nevin Aktaş
1,002 UP
Gözlemi Yapan 4 gün önce
Balıkesir, Gönen, Kavakalan -Hodul arasınds kamp yaptığımız bölgede gördük. 300-400 arası rakım.
8
1 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
📦 Gıdalarla temas eden plastik ambalajlarda kullanılan ftalatlar, esneklik sağlayan kimyasallardır. 2018 yılında 55–64 yaş arası 2,6 milyon kişinin kardiyovasküler hastalık nedeniyle ölümünde, %13,5’ine bu kimyasallarla maruz kalmanın etkisi olabilir.

🧬 Özellikle sıkça kullanılan DEHP (di-2-etilhekzilftalat) üzerine odaklanan yeni bir çalışma, 2008’deki global maruziyetle 2018’deki kalp hastalığı kaynaklı 350.000’den fazla aşırı ölüm arasında ilişki tespit etti .

🌍 Bu ölümlerin yaklaşık %75’i, Orta Doğu, Güney Asya, Doğu Asya ve Pasifik gibi plastik üretiminin hızla arttığı bölgelerde gerçekleşti.

⚠️ Önemli: Çalışma doğrudan neden sonuç göstermiyor; ancak ftalat maruziyeti ile kalp hastalıkları arasında güçlü bir ilişki saptandı. Uzmanlar, özellikle gelişen ülkelerde kapsamlı veriler toplanması gerektiğini vurguluyor.

Yazar: Skyler Ware

Çeviren: Simay Aladağ

Editör: Eda Alparslan

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.3K UP
Ekleyen 15 saat önce 1 sa.

Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis kompleksi organizmalarının neden olduğu hava yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Öncelikle bir akciğer patojeni olmasına rağmen M. tuberculosis vücudun hemen hemen her yerinde hastalığa neden olabilir. M. tuberculosis enfeksiyonu, bakterilerin granülomlar içinde izole edildiği konakçıda tutulma durumundan, hastanın öksürük, ateş, gece terlemesi ve kilo kaybını içerebilen semptomlar göstereceği bulaşıcı bir duruma dönüşebilir; sadece aktif tüberküloz bulaşıcıdır.

Tüberküloz, birçok düşük ve orta gelirli ülkede önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir ve ilaca dirençli tüberküloz birçok ortamda önemli bir endişe kaynağıdır. Yeni tüberküloz vakalarına katkıda bulunan başlıca risk faktörleri arasında yetersiz beslenme, HIV enfeksiyonu, alkol kullanım bozuklukları, sigara kullanımı ve diyabet yer almaktadır. Bu risk faktörleriyle mücadele, farklı sektörlerin işbirliğini ve multidisipliner bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 15 Mayıs 2021 22 dk.

Adaptasyon, Doğal Seçilim yoluyla evrimleşen özelliklerin tamamına verilen isimdir. Dolayısıyla adaptif bir özellik, canlının bulunduğu ortamda hayatta kalma başarısını (uyum başarısını) artırır. Bu özellikler, popülasyon içinde çeşitlilik mekanizmalarıyla rastgele ve sürekli yaratılırlar, ancak yalnızca uygun çevre şartları oluştuğunda seçilirler. Bu özelliklerin evrimleşmesi sonucu, canlının ortamına "adapte olduğunu" söyleriz.

Daha önceden de izah ettiğimiz gibi, adaptasyon olgusu, evrimi harici bir bağlamda anlamsızdır; yani adaptasyonların evrimsel değişim olmadığını iddia etmek, tanım gereği oksimorondur: Adaptasyon, Doğal Seçilim yoluyla evrimleşen özelliklere verilen isimdir. Bir şey adaptasyon olup da evrimleşmemiş olamaz. Ancak evrimleşmiş her özellik adaptasyon değildir: Örneğin Cinsel Seçilim yoluyla evrimleşen özellikler her zaman "adaptasyon" kapsamında görülmez (bu, tartışmalı bir yaklaşım olsa da). Daha yaygın kabul edilen şekilde, Genetik Sürüklenme nedeniyle evrimleşen özellikler adaptasyon değildir.

221
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ahmet Alperen Mercan
İnceleyen8 27 Ocak
Yaratık: Romulus benim için serinin ilk iki filmden sonraki en iyi filmi. Gerek koloninin gerek taşıma gemisinin ve en önemlisi de filmin büyük bir bölümünün geçtiği uzay istasyonunun retro-gelecekçi tasarımı müthiş. Oyunculuğu da (özellikle Cailee Spaeny ve android David Jonsson) genel olarak beğendim. Yıllar sonra (Ridley Scott seriye tamamen farklı bir yol vermişken) orijinal Yaratık filmine benzer tatta bir filmin çıkması güzel.

Bununla birlikte filmin birtakım beğenmediğim yanları da var: İlk 35-40 dakikalık kısmı sıkıcı. Son 10-15 dakikalık bölümü de gereksiz buldum. Ayrıca Yaratık (1979)'da gerilim müziklerle değil, atmosfer ve ortam sesleriyle -hatta bazen de sessizlikle- verilmeye çalışılmıştı. Bu filmde aksiyon müziklerinden çokça yararlanılması serinin tarzına uymamış.

Sonuç olarak film görselliği, ses tasarımı ve iyi oyunculuğuyla güzel bir bilimkurgu-korku filmi olmuş.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Canberk Çolak
Canberk Çolak
297.1K UP
Aktaran 15 Ocak 2022 3 dk.

Açlık yaşadığınızda veya besin kıtlığı çektiğinizde, vücudunuz bu durumda yaşamınızı sürdürebilmeniz için bazı metabolik ve davranışsal adaptasyonlar sergiler. Beynin bu davranışlara nasıl cevap verdiği henüz net olarak anlaşılmamıştır; ancak Baylor Tıp Fakültesi'ndeki araştırmacılar ve ekip arkadaşları, stereoid resöptör koaktivatör-2 (SRC-2) geninin bu biyolojik cevaplarda kritik bir rolü olduğunu keşfetti.

Konu üzerine çalışan takım, çalışmalarını Cell Report isimli bilimsel bir dergide yayınladı.[1] Çalışmada özellikle beynin enerji yönetimi gibi birçok metabolik işlevinden sorumlu olan bölgesi hipotalamustaki POMC nöronlarında bulunan SRC-2 geninin hayvanlarda açlık davranışlarını etkilediği bulundu. İlginç olarak SRC-2 geni, besin tekrar ulaşılabilir olduğunda kilo alma mekanizmasına da etki ederek obeziteye neden oluyor.

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eren Taş
Eren Taş
9.8K UP
Araştırma 3 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Can Barkın İmamoğlu tarafından sorulmuştur.

Aslında lob demek biraz yanlış kaçar,2adet beyin lobu değil,iki adet beyin yarım küremiz vardır.En basit haliyle diğer memeliler,sürüngenler ve kuşlarda da durum aynıdır.Çok yüzeysel olarak bakarsak bir taraf zarar görürse diğer tarafın devam etmesi olarak bakılabilir.Ama derinlere inince işlem hızı,anlama,öğrenme,corpus callosum bağları sayesinde bilgiyi çok hızlı bir şekilde aktarma gibi bir çok fayda ve avantaj sağlar ve bazen bilgiyi bir yarımkürede daha ağır ve hızlı işler.Kısacası beynimizin her yarımküresini 1 işlemci olarak adlandırabiliriz gibi.[1]

Kaynaklar

  1. İki adet beyin yarımküresi. Neden Iki Ader Beyin Yarımküremiz Var?. Alındığı Tarih: 12 Ağustos 2025. Alındığı Yer: maxplanckneuroscience | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Çağrı Mert Bakırcı
Alıntıyı Ekleyen 3 Haziran 2024
Bir sınıf olarak edebiyatçıların bilim ve teknolojiye yaklaşımı, kendilerinden daha az yetenekli olan diğer insanlarınkiyle büyük oranda aynı olmuştur: Edebiyatçılar bilimi, mantıksal olarak tutarlı hipotezlerin operasyonel deneylerle ve soğukkanlı gözlemlerle doğrulanması olarak görmezler. Edebiyatçıların uygulamalı bilimlere olan ilgisiyse genellikle teknolojiyi ilerletmenin sosyal ve psikolojik sonuçlarına yönelik olmuştur; bilimin gerçekte nasıl çalıştığı veya teorileri değil.
Kaynak: Huxley, bu sözleri "Literature and Science" başlıklı kitabının 17. sayfasında yazmaktadır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
37
3 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close