Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 4 Kasım 2014 4 dk.

Anı dediğimiz olgunun nasıl oluştuğu ve saklandığı henüz tam olarak bilmiyoruz. Ancak her geçen gün beyin nörobiyolojisi biraz daha aydınlatılıyor ve anılarla ilgili bilgilerimiz derinleşiyor. Örneğin 2014 yılında ilk defa moleküllerin anılara dönüşümü gözlendi; böylece anıların biyokimyasal doğası netleşmiş oldu. Hatta artık onları o kadar iyi tanımaya başladık ki, spesifik anıları silebiliyor, olmayan anıları beyne yerleştirebiliyoruz.

Ancak yine de anı oluşum ve depolama mekanizmasıyla ilgili bilinmeyen birçok şey var. Buna karşılık, anıların kimyasallar olarak depolandığına ve bu kimyasalların farklı kombinasyonlarda çağrılmasının çeşitli görsel, işitse, kokuya dayalı, vb. anıları oluşturduğu düşünülüyor. İlk etapta anlaması ve anıları somut birer fiziksel olguya indirgemek zor gelebilecek olsa da, sinirbilim çalışmaları onları anlamak konusunda büyük adımlar atmayı başardı.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0020 Temmuz
Atomlardan proteinlere: Yapısal Biyoloji ve Yapısal Taklit
20 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 27 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Amino asitler nasıl bir araya geliyor, 3 boyutlu yapı nasıl oluşuyor? Protein yapılarını çözmek, incelemek ve karmaşık protein etkileşimlerini anlamak için hangi teknikleri kullanıyoruz? Etkinlikte bu sorulara cevap ararken, teorik ve pratik oturumlar aracılığıyla protein yapılarını ve etkileşimlerini inceleyeceğiz. Pratik derslerle veritabanı kullanımı (NCBI BLAST, Expasy), protein görselleştirme (PDB, Chimera X), yapı modelleme (AlphaFold), protein etkileşimleri (PISA) ve moleküler kenetleme (HADDOCK, SWISSDOCK) konularını işleyeceğiz.

Devamını Göster
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ekim 2018 15 dk.

Beynimizi çok kapsamlı ve gelişmiş bir bilgisayar olarak düşünmeye meyilliyizdir. Çünkü tıpkı bir bilgisayar gibi, etraftan gelen verileri toplar, belli bir merkezde işler ve genler ile çevrenin belirlediği bir altyapı çerçevesinde bu uyaranlara uygun bir cevap üretir. Örneğin ateşe dokunmaktan uzak durur, yemek arar, üremeye çalışır, su peşinde gideriz. Bu yaklaşım öyle yaygındır ki, New Scientist dergisinin 18 Ekim 2018 tarihli bir yazısının başlığı şöyle der: "Beyniniz, 100 milyar mini-bilgisayarın bir arada çalışması gibidir!"

Buna karşılık bazı psikolog ve sinirbilimciler (ve kimi zaman bilgisayar bilimciler de), beynimizin bir bilgisayar olamayacağını, bunun aşırı basite indirgenmiş ve düpedüz yanıltıcı bir metafor olduğunu söylemekte. Bu yazının okurlarının, beynin bilgisayar metaforuna alışık olduğunu tahmin ettiğimizden, tersten başlayalım ve beynin neden bir bilgisayar olmadığı iddiasını anlamak için, Kaliforniya'daki Amerikan Davranışsal Araştırma ve Teknoloji Enstitüsü'nden psikolog Dr. Robert Epstein'in şu sözlerine kulak verelim (makalesinin tamamına Türkçe olarak buradan erişebilirsiniz):

158
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yusuf Taha Yılmaz
İnceleyen10 22 Ağustos 2023
"Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha da eşittir." sözüyle meşhur olmuş kitaptır.

Anlaması kolay ve günümüzde bile geçerliliğini koruyan göndermeler ile okuması hoş bir kitaptır. Bana göre Orwell'İn 1984 sonrası yazdığı en iyi 2. kitaptır. Kesinlikle okuyun ve okutun.
9.7/10
(378 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Animal Farm
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
9
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
522K UP
20 saat önce
NASA’nın Mariner 4 uzay aracı, 14 Temmuz 1965’te Mars’ın yanından geçerek ilk kez Kızıl Gezegen’in yakın plan görüntülerini Dünya’ya iletti. Bu tarihi görev, bilim insanlarının ve halkın Mars’a dair hayal gücünü alt üst etti ve gezegenin gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

19. ve 20. yüzyılda Percival Lowell gibi astronomlar, Mars’ın yüzeyinde devasa kanallar olduğuna ve bu yapıların akıllı bir uygarlık tarafından inşa edildiğine inanıyordu. Ancak Mariner 4’ün gönderdiği düşük çözünürlüklü 22 siyah-beyaz fotoğraf, bu romantik görüşleri yıkarak Mars’ın ay benzeri, kraterlerle dolu ve kuru bir çöl olduğunu kanıtladı. Atmosferinin Dünya’nın binde biri yoğunlukta olduğu da netleşti.

Mariner 4’ün başarısı, NASA'nın Jet Propulsion Laboratory (JPL) ve Caltech’ten bilim insanlarının önderliğinde, teknolojik sınırlamalara rağmen gerçekleştirildi. Görevde kullanılan Vidicon tüplü kamera, uzay ortamında dayanabilecek şekilde özel olarak geliştirildi ve Mariner 4’ün asıl başarısı, Mars’ı yalnızca bir bilimsel hedef değil, aynı zamanda kamuoyu için görsel olarak erişilebilir bir gezegen haline getirmesiydi.

Görev öncesi Mariner 3 fırlatmasında yaşanan teknik bir arızayla başarısız olan ikiz uzay aracının ardından, Mariner 4 28 Kasım 1964’te fırlatıldı ve yedi aylık yolculuk sonunda Mars'a yaklaştı. O dönemlerde yıldız takibi gibi temel navigasyon teknolojileri bile emekleme aşamasındaydı.

Mariner 4, sadece Mars’ın yüzeyini fotoğraflamakla kalmadı; kozmik ışınlar, manyetik alanlar ve atmosfer yoğunluğu gibi birçok konuda da veri sağladı. Görev, 1967’de sona erene kadar Güneş Sistemi’nin boşluklarında dolaşmaya ve bilgi göndermeye devam etti.

Bugün hâlâ Perseverance ve Curiosity gibi robotlar Mars’ta görev yaparken, bu başarıların öncüsü olan Mariner 4, Mars araştırmalarının dönüm noktası olarak anılıyor. 1965’teki bu görev, Mars'ın bir zamanlar yaşam barındırmış olabileceğine dair bugünkü araştırmaların yolunu açtı.

4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 8 Nisan 3 dk.

2021 yılında, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu'sunda yer alan Gre Filla adlı antik bir alanda çalışan arkeologlar, yeşilimsi sarı bir renge ve kırmızı bir tabanı olan, amorf, cam benzeri bir nesne ortaya çıkardı. Yaklaşık yarım kilogram ağırlığındaki bu parça, bir tarafı erimiş gibi görünüyordu. Araştırmacılar bunun kısmen erimiş bir toprak ve bakır parçası olduğunu tespit etti.

Bölge, ilk şehirlerin ve kasabaların ortaya çıkmasından sonra, MÖ altıncı binyıl civarında erken metal işçiliğinin iyi bilinen bir merkeziydi. Ancak, araştırmacıların Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayınladıkları bir çalışmada incelenen parça, 10.800 yaşında olabilecek bir tortu katmanında bulundu.[1] Bu, eğer sonraki çalışmalar metalleri cevherden ayrıştırılmak için metalin eritildiği "izabe" denilen işlemi doğrularsa oradaki avcı-toplayıcıların metalurjiyi daha önce düşünülenden binlerce yıl önce denemeye başladıkları anlamına geliyor.

23
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İnceleme
Çağrı Mert Bakırcı
İnceleyen 14 Aralık
Kitabın tamamı ilginç ve oldukça tartışmalı perspektiflere sahip; ama aşağıdaki kısmını özellikle Türkçeye çevirip yayınlamak istedim ki daha fazla kişi üzerinde kafa yorabilsin ve tartışabilsin. Yani aşağıda anlatılanlar objektif olarak doğru olduğu için değil, insanî anlatıların potansiyel subjektifliğiyle ilgili düşündürücü ve provokatif olduğu için paylaşıyorum.

Şunu hatırlatayım: Aşağıdaki metinde yazar, kitapların bilgisayar oyunlarından veya internetten veya TikTok gibi sosyal medya araçlarından ÖNCE değil de SONRA icat edildiği bir dünya kurguluyor. Böyle bir dünyada gazetelerde veya televizyon programlarında bu yeni icat olan kitaplarla ilgili ne tür şeyler söyleyeceğimizi hayal ediyor. Şöyle bir şey olabilir diyor:

"Kitap okumak, duyuları kronik olarak yetersiz bir şekilde uyarır. Hareketli görüntüler ve müzikal ses manzaralarıyla dolu; çocuklarımızı karmaşık kas hareketleriyle yönlendirilen ve kontrol edilen ve adeta canlı olan üç boyutlu bir dünyaya dahil eden, uzun süredir süregelen oyun geleneğinin aksine, kitaplar, sadece sayfa üzerine hapsolmuş, kısır kelime dizilerinden ibarettir. Okuma sırasında beynin sadece yazılı dili işlemeye ayrılmış küçük bir bölümü aktive olurken, oyunlar duyusal ve motor kortekslerin tamamını devreye sokar.

Kitaplar, ayrıca trajik bir şekilde izole edicidir. Oyunlar uzun yıllar boyunca gençleri akranlarıyla karmaşık sosyal ilişkilere, birlikte dünyalar inşa etmeye ve keşfetmeye dahil ederken, kitaplar çocuğu diğer çocuklarla etkileşime kapalı, sessiz bir alana kapanmaya zorlar. Son yıllarda okuma faaliyetlerini kolaylaştırmak için ortaya çıkan, 'kütüphane' denen yerler son derece ürkütücü bir manzaraya ev sahipliği yapmaktadır: normalde oldukça canlı ve sosyal olan düzinelerce küçük çocuk, hücreye benzer daracık yerlerde tek başlarına oturmuş, akranlarından habersiz bir şekilde, sessizce kitap okumaktadır.

Elbette pek çok çocuk kitap okumaktan keyif alıyor ve hiç şüphesiz okumanın getirdiği fantezi uçuşlarının bir kısmının gerçeklikten kaçış açısından faydaları var. Ancak kitaplar, nüfusun önemli bir yüzdesi için düpedüz ayrımcıdır. Son yılların okuma çılgınlığı, disleksiden muzdarip 10 milyon Amerikalıyla acımasızca alay ediyor. Disleksi denen bu durum, hastaları damgalayan basılı metinler ortaya çıkana kadar adı sanı bilinen bir problem bile değildi!

Ancak bu kitapların belki de en tehlikeli özelliği, sabit, doğrusal bir patika izlemeleri... Anlatılarını herhangi bir şekilde kontrol edemezsiniz - sadece arkanıza yaslanır ve hikayenin size dikte edilmesini beklersiniz. İnteraktif anlatılarla büyüyen bizler için bu özellik şaşırtıcı görünebilir. Bir insan, neden koreografisi tamamen başka biri tarafından yapılan bir maceraya atılmak istesin ki? Ne var ki günümüz nesli, bu tür maceralara günde milyonlarca kez atılıyor. Bu durum, çocuklarımıza genel bir pasiflik aşılayarak, içinde bulundukları koşulları değiştirecek güçleri yokmuş gibi hissetmelerine yol açma riski taşıyor. Okuma; aktif ve katılımcı bir süreç değil; itaatkâr bir süreçtir. Genç neslin kitap okurları, liderlik etmeyi öğrenmek yerine 'olay örgüsünü takip etmeyi' öğreniyorlar."
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
How Today's Popular Culture is Actually Making Us Smarter
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
45
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Yazar 14 Eylül 2017 14 dk.

Darwin’den itibaren pek çok filozof ve bilim insanı genel olarak insana atfedilen bir özellik olan ahlak kavramının evrimsel bir kökene sahip olduğunu düşünmüş ve onun birtakım evrimsel süreçlerin birlikteliğinden doğan bir ürün olduğunu ortaya koymuşlardır. Bazı yönlerden ahlakın dolaysız bir şekilde biyolojik evrimsel süreçlerin etkisi altında şekillendiğini söyleyebilmemize rağmen bazı yönlerden de belli başlı bazı ahlak kurallarının tamamıyla dolaysız bir şekilde biyolojik evrimimizle açıklanamayacak kadar karmaşık oluşu ahlak kavramını açıklama çabasını oldukça zorlu ama bir o kadar da gizemli kılmaktadır.

Yazımız boyunca ahlak kavramını 3 bölüm halinde inceleyerek masaya yatıracağız.

94
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Durdu Kolkıran
Uyarlayan 31 Ocak 2024 8 dk.

Uyurken bacaklarını kıpırdatan köpeğiniz rüyasında tavşanları kovalıyor olabilir mi? Araştırmacılara göre bu muhtemel. Buradaki tavşan kısmı tartışılır tabii, ancak bilimsel bulgular gösteriyor ki köpekler sadece rüya görmekle kalmıyor; muhtemelen tıpkı biz insanların rüya deneyimlerine benzer görsel deneyimler yaşıyorlar!

Peki ya diğer hayvanlar? Primatların duyguları olduğunu zaten biliyoruz, bir çalışma ise örümceklerin de REM benzeri bir uyku fazından geçtiğini ve hatta görsel anlamda rüya görüyor olabileceklerini öne sürüyor.[1] MIT'de sinirbilimci olan Matthew Wilson, hayvanlardaki rüya kavramını şöyle açıklıyor:

44
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Poyraz Savaş
Yazar 3 gün önce 4 dk.

Saka, insanlarca en çok tanınan ötücü kuşlardan biridir. Başının ön kısmındaki kırmızı "maske", beyaz yanağı ve burayı çevreleyen siyah çerçevesi, kahverengi sırtı, beyaz karnı ile oldukça karakteristik bir türdür. Siyah kanadının ortası geniş bir sarı çizgi bulunur, kanatları ve kuyruk telekleri siyahtır, uçlarında ise beyaz benekler vardır.

Genç bir sakanın başı ve sırtı gri kahverengi üzerine çizgilidir, kafadaki kırmızı, siyah ve beyaz renkli alanlar görülmez. Erkek ve dişisi arasında belirgin farklar yoktur. Erkeği göz pınarındaki ve burnunun üzerindeki tüylerinin siyah olması ve kafasındaki kırmızının genişliği ile dişisinden ayrılır. Erkekler daha iri ve parlak tüylüdür. Ayrıca kanat üstü örtü tüyleri erkeklerde siyah iken dişilerde kahverengidir.[6]

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 13 Mart 2018 4 dk.

Ailesinin yaptığı açıklamaya göre, ünlü fizikçi ve çağımızın en büyük dehalarından Stephen Hawking, 76 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ölüm sebebi açıklanmamış olsa da, Cambridge/İngiltere'deki evinde "huzur içinde öldüğü" belirtildi. Galilei Gelileo'nun 300. doğum gününde doğmuş olan Hawking, Albert Einstein'ın 139. doğum gününde (ve aynı zamanda Pi Günü'nde) hayata gözlerini yummuş oldu.

İngiliz teorik fizikçi, karadelikler ve görelilik teorisi ile ilgili yaptığı önemli çalışmalarla bilinmekteydi. Dahası, dünya çapında çok satanlar listesine girmeyi başarmış Zamanın Kısa Tarihi ve Ceviz Kabuğunda Evren gibi kitapların da yazarıydı. Çocukları Lucy, Robert ve Tim, yaptıkları açıklamada şöyle dediler:

37
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Mayıs 2011 42 dk.

Kendinizin ve karşınızdakinin sahip olacağı elma sayısını belirleyeceğiniz bir oyun hayal edin. Ancak size söylendiğine göre, oyunda nihai olarak kazanmak ya da kaybetmek yok; sadece farklı şartlar altında nasıl düşündüğünüzün tespit etmeye çalışıldığı söyleniyor. Önünüzde üç seçenek var: A seçeneğinde, kendinize 10 elma alırken karşınızdakine hiç elma vermeyeceksiniz; B seçeneğinde, siz 2 elma alırken karşınızdakine 1 elma vereceksiniz; C seçeneğinde ise siz 4 elma alacaksınız, karşınızdaki ise 7... Hangisini seçmek isterdiniz?

Herkesin bu oyunda kullanacağı strateji farklı olacaktır. Bu oyunlarda "evrensel olarak geçerli" bir strateji olabilir veya olmayabilir; ancak her oyunda, tamamen rastgele tercihler yerine, genellikle en azından bir tane "mantıksal olarak desteklenebilir" strateji olacaktır. İşte bu oyunlar ve bunlar dahilinde kullanılan stratejiler Oyun Kuramı veya Oyun Teorisi isimli, ekonomi, savaş politikası, felsefe, mühendislik, bilgisayar bilimleri, işletme ve hepsinden önemlisi, biyoloji alanlarını kapsayan disiplinler arası matematiksel bir kuram çerçevesinde incelenir. Oyun Kuramı, bir katılımcının yaptığı seçimlerin diğer katılımcının kararları üzerinde etkisinin olduğu, rekabetçi oyunlarda izlenebilecek olan uzlaşmacı stratejileri analiz eder. 

124
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Uzay İstasyonu, Güneş Patlaması, Güneş

Bu bir Güneş lekesi değil, Güneş’in önünden geçerken yakalanan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS). Güneş lekelerinin her biri, karanlık bir merkezi tam gölgeye ve onu çevreleyen daha açık renkli, yarı gölgeye sahiptir ve bir Dragon kapsülüyle bağlı değildir. Bunun yanında, ISS ise karmaşık ve çok uçlu bir mekanizmadır. Başka bir deyişle, insanlık tarafından şimdiye kadar yaratılmış en büyük ve en karmaşık uzay araçlarından biridir. Ayrıca, Güneş lekeleri Güneş’i çevrelerken, ISS ise Dünya’nın etrafında dönmektedir. Her 90 dakikada bir Dünya’nın yörüngesinde dönen ISS için Güneş’in önünden geçmek alışılmadık bir şey değildir. Lakin bu geçişlerden birinin konumunu ve zamanını bilip, harika bir görsel için gerekli ekipmanları kullanmak oldukça nadirdir. Paylaşılan görsel, aynı konumdan ve neredeyse aynı zamanda çekilmiş üç görüntünün birleştirilmesiyle oluşturuluştur. Görüntülerden bir tanesi (uzun süreli pozlama ile yakalanan) Güneş’in tepesinde görülen soluk çıkıntıları yakaladı. İkinci görüntü (kısa süreli pozlama ile yakalanan) Güneş’in kromosferinin karmaşık dokusunu yakaladı ve üçüncü görüntü (elde edilmesi en zor olanı) ise, bir saniyeden daha kısa sürede Güneş’in önünden geçen uzay istasyonunu yakaladı. Uzay istasyonunun silüeti yakından incelendiğinde, Dragon Mürettabat kapsülü bile görülebilir.

4 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: Mehmet Ergün
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Batuhan Özçiftçi
Seslendiren 12 Şubat 2021 5:42
Fokların buzların üstünde vakit geçirirken çıkardıkları sesleri az çok aşinayız. Kükreme benzeri seslerle tanınsalar da bugüne kadar birçok farklı ses...
22
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Bazıları insanın gezegenimizdeki en tehlikeli hayvan olduğunu söyler. Bu kişilerin hiç kızgın bir kedi görmedikleri açıktır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
20
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close