Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!

İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!
6 dakika
30,136
Tüm Reklamları Kapat

Görselde, 2013 senesinde yapılan çok kapsamlı bir araştırmanın sonuçları görülmektedir. Çok sayıda araştırmacıyı bir araya getiren bu çalışmada, gezegenimizde yaşam kalitesini ciddi anlamda ve sürekli olarak etkileyen hastalıklar ile sakatlıklara neden olan ana unsurlar incelenmiştir. Görseldeki renklerin her biri ayrı bir soruna işaret etmektedir.

Görselde, en iyi ihtimalle "şoke edici" olarak tanımlanabilecek bir renk ve o renge karşılık gelen bir hastalık göze çarpmaktadır: bel ağrısı! AIDS, Kanser, savaşlar, kan hastalıkları, mide hastalıkları, beyin hastalıkları ve daha nicesi arasından bel ağrısı gibi bir hastalık, listenin açık arayla lideridir! Bu nasıl olur? Neden bel ağrısı bu kadar yaygındır?

Türümüz, primatlar ve maymunlar arasında evrimsel açıdan en başarılı hayvan türüdür. Ancak evrimsel süreçte gelişen vücut planımız, "şampiyon" diyebileceğimiz niteliklere hiç de sahip değildir. Çünkü son 6 milyon yıldır, özellikle de son 4 milyon yıldır çok hızlı bir evrimsel süreçten geçiyoruz. Ne yazık ki bu hızlı evrimsel süreç, birçok sıkıntının elenemeden günümüze kadar taşınmasına neden oluyor. Bel ağrısı da, bunun binlerce göstergesinden sadece bir tanesi. 

Tüm Reklamları Kapat

2013 senesinde, Dünya'nın 2 numaralı akademik dergisi olan Science dergisini de çıkaran Amerikan Bilimin İlerleyişi Cemiyeti kapsamında düzenlenen Yıllık Toplantı'da antropologların ortak olarak dikkat çektikleri nokta da tam olarak buydu: Evrim, birçok konuda başarılı olsa da, vücudumuzun genel tasarımının evriminde hiç de iyi bir iş çıkaramamıştır. Toplantıda bu argümanı destekleyecek bol miktarda fosil kanıt uzmanlar, aynı zamanda insanı günümüzdeki baskın tür konumuna getiren başarılı evrimsel değişimleri de tek tek listelediler ve kanıtlarıyla desteklediler. Bunlar arasından en önemlileri, insanın dik yürümesini sağlayan adaptasyonlar ve tabii ki, her şeyi mümkün kılan iri beynimizdir. 

Ancak bunlar öyle birdenbire var oluvermiş özellikler değildir. Her biri, kendimizden önce gelen insansı ve hatta onlardan önce gelen maymunsu atalarımızın vücut planlarının ve özelliklerini yumuşak ve kademeli bir evrim sürecinden geçerek oluşmuş versiyonlarıdır. Bunu genetik olarak, fizyolojik olarak, anatomik olarak ve hatta paleontolojik olarak çok eski zamanlara kadar adım adım takip edebilmekteyiz. Buna rağmen anatomimizin son derece sıkıntılı olması, evrimin araştırılmaya değer sonuçlarından birisidir. Boston Üniversitesi'nden Jeremy DeSilva bunu net bir şekilde şöyle ifade ediyor:

Ola ki sıfırdan bir anatomi tasarlayacak olsaydınız, insan vücudu kesinlikle tasarlayacağınız ürün olmazdı. Ne yazık ki evrim, adeta bir elinde bant, diğer elinde ataçlar olan kötü bir mühendis gibi çalışır.

Bunun en net örneklerinden bir tanesi ayaklarımızdadır. Evrimsel süreçteki atalarımız, ağaçlara tutunabilmek için son derece esnek ayaklara ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle evrimsel süreçte, çok parçalı kemiklerden oluşan ayaklar evrimleşti. Ancak geride bıraktığımız yaklaşık 5 milyon yıl içerisinde bizlerin ataları ağaçlardan ayrıldı ve yerde, iki ayak üzerinde durmaya başladılar. Artık bu fazladan kemiklerin neredeyse hepsi işlevsiz hale gelmişti. Bazı parçalar evrimleşerek değiştiler: örneğin ayak baş parmağımız, atalarımızdakinin aksine diğer 4 ayak parmağının karşısına gelebilmesini sağlayan "karşıt başparmak" özelliğini tamamen yitirdi. Ancak ayağımızda halen 26 tane kemik, 33 eklem, 100'den fazla kas bulunmaktadır. Bu kemiklerin önemli bir bölümü gereksizdir veya çok daha verimli olacak şekilde tasarlanabilir. Bunu DeSilva şöyle anlatıyor:

Eğer bir ayak tasarlayacak olsaydınız, kesinlikle 26 kemik kullanmazdınız. Ayaklarımız, sapasağlam durabilmek için modifiye olmuştur (değişmiştir). Ancak bu evrimsel değişim sırasında kemiklerimizin arasına 'yama' olarak düşünebileceğimiz birçok eklenti gelmiştir. Buna rağmen kemik sayısı halen çok fazla olduğu için, ayaklarımız içe ve dışa gereğinden fazla bükülebilir ve yay halindeki yapısı kolaylıkla çökebilir. Bunun sonucu ne midir? Bilek bükülmeleri, topuk dikenleri, Aşil tendon yırtılmaları, incik nasırları, kırılan bilekler ve daha nicesi...

Hemen aklınıza şu itiraz gelebilir: "Modern zamanlarda stiletto ve topuklu ayakkabılar gibi birçok moda ürünü kullanılıyor, bunlar hep onun sonucu." Cevap, koskocaman bir hayır! 3 milyon yıl geriye gidecek kadar uzun bir zaman aralığında bulunan çok sayıda insan fosilinde, yukarıda sözü edilen hastalıkların neredeyse tamamı görülüyor. Atalarımızın topuklu ayakkabılar kullanmadığından da oldukça eminiz. DeSilva'nın da belirttiği gibi, evrim ne yazık ki başa dönerek vücutlarımızı sıfırdan tasarlayamıyor. Akıllıca bir düzenleme yapılacak olsa, tabii ki baştan yaratmak en mantıklısı olacaktı. Fakat doğa böyle çalışmıyor. Elinde "bant ve ataçlar"dan başka hiçbir şey olmayan evrim, sadece var olan malzemeyi değiştirebiliyor. Var olan çeşitlilik içerisinden en uyumlu, en işe yarar olanlar seçilenler hayatta kalıyor, diğerleri ise yok oluyor. Ancak seçilenler, olabilecek en iyi tasarıma sahip olanlar olmak zorunda değil. İşte bu nedenle, "kötünün iyisi" diyebileceğimiz birçok tasarım, doğanın dört bir yanında bulunuyor. Peki vücudumuz nasıl daha iyi tasarlanabilirdi? DeSilva şöyle anlatıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Eğer iki ayak üzerinde durabilen ve koşabilen bir tasarım istiyorsanız, ayak ve bilek tasarımı bir devekuşununkine benzer olmalıdır. Devekuşlarının bilekleri ve alt bacak kemikleri tek bir yapı oluşturacak şekilde birbirine kaynamıştır. Bu da adımlarını kat kat güçlendirir. Ayrıca ayaklarında sadece 2 tane parmak bulunur ve bu koşmak için fazlasıyla yeterlidir. Benim neden böyle bir ayağım yok? Bunun en basit nedeni, devekuşlarının 2 ayak üzerinde yürümesini sağlayan bu bacak yapısının temelleri, 230 milyon yıl önce yine 2 ayak üzerinde yürüyebilen dinozorlarda atılmış olmasıdır. Bizlerin iki ayak üzerinde yürüyen atalarımız ise sadece 5 milyon yıl önce evrimleşmiştir.

Ancak bu işin bacak boyutu... Asıl önemlisi bel ağrıları (ki ana görselimizin gösterdiğinin de bu olduğunu hatırlayınız). Bel ağrılarının evrimsel nedenleriyle ilgili olarak, Dünya'nın en önde gelen araştırma kurumlarından Case Western Reserve University'den paleoantropolog ve anatomist Dr. Bruce Latimer'a kulak verelim:

Eğer ki DaSilva'nın anlattığı gibi bant ve ataçlarla yapılmış kötü bir tasarım arıyorsanız, sırtınıza bakın.

İnsanlar iki ayak üzerinde yürüyebilecek şekilde evrimleşirken, evrimin kullanabileceği çok da fazla malzeme bulunmuyordu. Ağaçlar üzerine tırmanırken faydalı olan S şeklindeki omurgamız, "birdenbire" 90 derece dönüvermiş oldu. Bu, adeta 26 ayrı bardak ve tabağı üst üste dizip de dengede kalmasını sağlamaya çalışmak gibidir. Bizim omurgamızdakiler tabak çanak değildir de, omur ve disklerdir. Üzerinde bir de kafa gibi aşırı ağır bir nesne dengelenmeye çalışılmaktadır! 

Evrimsel süreçte canlıların değişimi, elbette tek bir değişkene bağlı olarak farklılaşmaz. Örneğin omurgamızın yapısı, sadece genel anatomik özelliklerimizin bir ürünü değildir. Aynı zamanda ömrümüzün farklı evrelerinde deneyimlediğimiz unsurlar da, uzun vadede türümüzün şeklini belirlemektedir. Bunun en ilginç örneğini, doğumlarda görürüz. Omurgamızın S şeklindeki yapısı ve içe doğru kıvrımı, ana rahminden çıkmamızı kolaylaştırmaktadır. Ayrıca bu şeklin iki ayak üzerinde dengeye de katkısı olduğu tespit edilmiştir. Yani bu nedenle evrimsel süreçte bu yapı pek fazla değiştirilememiştir. Fakat bir özelliğimizin bize katkı sağlıyor olması, onun eksiksiz ya da kusursuz olduğu anlamına gelmez! S şeklindeki omurgamız üzerine binen yük, kaçınılmaz olarak bel ve sırt sorunlarını doğurmaktadır. Hele ki bir de sürekli aktif olmanızı sağlayan futbol, voleybol, basketbol, jimnastik veya kelebek yüzüş yapıyorsanız, bu yük katlanarak artmaktadır. Görselde de görüldüğü gibi, Dünya'nın çok büyük bir kısmı bel ve sırt ağrısı çekmektedir. Sadece ABD'de her sene 700.000 kişi omurga kırığıyla hastaneye kaldırılmaktadır. Hatta sırtımız bizi ömür boyunca taşıyabilecek kadar bile evrimleşmemiştir! Latimer bunu şöyle anlatıyor:

Eğer ki omurganıza gerçekten iyi bakacak olursanız, sizi 40-50 yaşına kadar götürecektir. Ondan sonra ne yazık ki kendi başınızasınız...

Aradan geçen milyonlarca yıldan sonra evrimin izlerini hala vücudumuzda bir damga gibi taşıyor olmak baş döndürücü değilse nedir?

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 19
  • Tebrikler! 9
  • Bilim Budur! 9
  • İnanılmaz 6
  • Merak Uyandırıcı! 6
  • Üzücü! 2
  • Korkutucu! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Güldürdü 1
  • Umut Verici! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/04/2024 20:24:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3714

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Psikoloji
Aslan
Kuyruksuz Maymun
Yas
Evrimsel Tarih
Kırmızı
Kök Hücre
Önyargı
Tehdit
Lazer
Süt
Ufo
Dilbilim
Yapay Zeka
Ateş
Balıklar
Oyun
Sinir
Mikrobiyoloji
Sahtebilim
Elektrik
Koaservat
Şüphecilik
Pediatri
Periyodik Tablo
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!. (20 Haziran 2015). Alındığı Tarih: 24 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3714
Bakırcı, Ç. M. (2015, June 20). İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!. Evrim Ağacı. Retrieved April 24, 2024. from https://evrimagaci.org/s/3714
Ç. M. Bakırcı. “İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 20 Jun. 2015, https://evrimagaci.org/s/3714.
Bakırcı, Çağrı Mert. “İnsan Anatomisinin Evrimi: Başarı, Ağrıyla Birlikte Geldi!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, June 20, 2015. https://evrimagaci.org/s/3714.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close