Nick Bostrom
“Bi' dakika nasıl olabilir ne okuyorum ben anlamıyorum ya neden herkes bundan bahsetmiyor!” serimizin ikinci bölümüne hoş geldiniz.
Nick Bostrom
“Bi' dakika nasıl olabilir ne okuyorum ben anlamıyorum ya neden herkes bundan bahsetmiyor!” serimizin ikinci bölümüne hoş geldiniz.
Dünya'nın en derinde yaşayan balığı, Hawaii Üniversitesi Schmidt Okyanus Enstitüsü ve Aberdeen Üniversitesi'nden bilim insanları tarafından, Hadal-Lander adı verilen araç kullanılarak, Dünya'nın en derin noktası olan Mariana Çukuru'nda görüntülendi. 8145 metre derinlikte gözlenen balığın bir tür salyangoz balığı olduğu tespit edildi. Bu derinlik, 2008'de gözlenen bir diğer balık türünün kırdığı derinlik rekorundan 500 metre daha fazla! Aberdeen Üniversitesi'nden Dr. Alan Jamieson şöyle söylüyor:
Dr. Jamieson ve arkadaşları, deniz yüzeyinini 5000-10600 metre arası derinlikte uzanan Mariana Çukuru'ndan örnekler toplamak için 100'e yakın robot dalışı yaptı. Bu dalışlar sırasında süper-dev bir amfipod da görüntülemişlerdi. 2012 yılında Yeni Zelanda'da kurulan tuzaklara yakalanması sonucu görüntülenen bu canlı, devasa büyüklüklerde bir deniz kabuklusuydu. Dr. Jamieson şöyle diyor:
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez...
21 Mart Dünya Down Sendromu Günü olarak belirlenmiştir. Bunun özel bir anlamı bulunur: 21 Mart, yani 21.3 gösterimi, Down sendromunun ana nedeni olan 21. kromozomun üçlenmesi (üç katına çıkması) olayına işaret eder. Biz de, Evrim Ağacı ailesi olarak, bu inceleme yazımızı tüm Down sendromlu okurlarımıza ve Dünya'daki tüm Down sendromlu türdaşlarımıza ithaf ediyoruz!
Down Sendromu, az önce de belirttiğimiz üzere, bir bireyde 21. kromozomun 2 yerine 3 kopyası olmasından kaynaklanan bir kromozomal bozukluktur. Bu sebeple trizomi 21 olarak da bilinmektedir ("trizomi", "üçlenme" anlamına gelir). Aşağıda Down sendromlu bir erkeğe ait bir hücrenin içerisindeki koromozomların dağılımı gözükmektedir.
Yukarıdaki videoda, Dr. Michael Nachman'ın kaya cep farelerinin evrimi üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarını öğrenecek ve evrimi net bir şekilde, gerçek bir örnek üzerinden göreceğiz.
İnsanların olduğu her yerde fareler de vardır. Neredeyse hiçbir hayvan bizim tarafımızdan oluşturulan yaşam alanlarına bu kadar iyi uyum sağlamamıştır. Bu nedenle, Almanya’nın Plön şehrindeki Max-Planck Evrimsel Biyoloji Enstitüsü’nden Diethard Tautz için evrimin çalışma şekline model sistem olarak bu küçük kemirgeni kullanmak daha akla yakın geldi.
21. yüzyılın en çığır açan iki teknolojik alanı olan biyoteknoloji ve yapay zeka, son yıllarda hızla birleşerek tıp, tarım, ilaç geliştirme ve temel bilimler alanında benzeri görülmemiş ilerlemelere yol açmıştır. Bu makalede bu iki disiplinin kesişim noktalarını, güncel uygulamalarını ve gelecek potansiyellerini bilimsel veriler ışığında inceleyeceğiz.
Biyoteknoloji; canlı organizmaları veya bunların sistemlerini, süreçlerini ya da ürünlerini teknolojik uygulamalarda kullanma bilimidir. DNA dizileme; gen düzenleme teknolojileri (CRISPR-Cas9 gibi), protein mühendisliği ve sentetik biyoloji gibi alanları kapsar.
Evrim Ağacı’nda aşı karşıtlığı ve nedenleri üzerine hatırı sayılır sayıda yazı yayınlandı. Bu yazıların odak noktası, aşı karşıtlığını körükleyen komplo teorileri ve aşı karşıtı kampanyalar idi. COVID-19 ile birlikte aşıya duyulan güvensizliğin daha da büyüdüğü yapılan çeşitli çalışmalarla gözlenmekte. Kuşkusuz bunda, virüsün kökenine dair öne sürülen komplo teorilerinin de etkisi var.
Ancak koronavirüs aşısına yönelik güvensizlikte, politika yapıcılarının ve sağlık otoritelerinin salgın süresince ortaya koydukları politika ve uygulamalarının başarısız, yaptıkları açıklamaların tutarsız olmasının da payı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu güvensizliğin, belki de komplo teorileri ya da aşı karşıtı kampanyalardan çok başarısız salgın yönetimi tarafından körüklendiği söylenebilir.
Mantığın sesi kısıktır; ancak çok ısrarlıdır.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Bilim insanları, Peru’da, komşularını inanılmaz detayda taklit edebilen bir zehirli ok kurbağasının yeni bir türe evrimleşmekte olduğunu düşünüyor. Nature Communications dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, mimik kurbağası (Ranitomeya imitator) mimikrinin (bir canlının hayatta kalabilmek veya soyunu devam ettirebilmek için başka bir canlıyı ya da objeyi davranışsal ya da morfolojik olarak taklit etmesi durumu) popülasyonları farklı türlere bölebileceği fikrini veren ilk omurgalı, bilinen hayvanlar arasında da ikinci. (Öteki hayvan, yine Güney Amerika’da bulunan bir grup Heliconius kelebeği.) Ancak yeni kurbağa türünü henüz göremiyoruz; bu yeni tür, önümüzdeki birkaç bin yılda evrimleşmesini bitiremeyebilir.
R. imitator’un farklı coğrafyalardaki popülasyonları, taklit ettikleri kurbağa türüne göre, birbirlerinden oldukça farklı gözükebiliyor. Kuzey Orta Peru’da, iki R. imitator popülasyonu iki zıt kurbağa türünün kılığına giriyor: Sıçrayan zehirli kurbağa (R. variabilis) veya kırmızı başlı zehirli kurbağa (R. fantastica). Birden fazla zehirli ya da yenilmez türün, avcılara aynı renkli uyarı sinyaline sahip olduğu Müller mimikrisi denen olguda, “çizgili” adı verilen R. imitator biçimlerinden biri, R. variabilis’in sarı-siyah çizgilerini ve benekli deniz mavisi bacaklarını alıyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.