Evrim Ağacı'nın benim hayatıma nasıl dokunduğunu, Evrim Ağacı'nın bir anlığına dışına çıkarak düşünmek bile benim için oldukça zor. En nihayetinde Evrim Ağacı 10 senedir var, ben 30 senedir. Hayatımın yüzde 30'u Evrim Ağacı ile geçti. Ama şöyle bir dönüp baktığımda, hem benimle birlikte olgunlaşan (hem de benim onunla olgunlaştığım) bir yapı görüyorum, hem de benden tamamen bağımsız ve organik bir şekilde biçimlenen, dalları Türkiye'nin dört bir yanındaki insanlara dokunan bir ağaç olarak imgeliyorum. ODTÜ Biyoloji Bölümü sıralarında 5 Kasım 2010'da doğan Evrim Ağacı, şimdi Türkiye'nin dört bir yanında, hatta Türkiye dışında da bilinen kocaman bir bilim platformuna dönüştü. İletişim halinde olduğumuz akademik ve bilim haberciliği ağı, Dünya'nın dört bir yanına ulaşan bir boyuta ulaştı. Bu süreçte modern iletişim araçlarının her türlüsünü ve bilim iletişimi dilini en etkili şekilde kullanmaya çalışarak, bilim ile halk arasındaki kopuk ağı yeniden inşa etmeye, güvenle basılabilecek bir köprü olmaya çalıştık. Bu, kolay bir iş değil. Hem çelik gibi sinirler gerektiriyor, hem kısa dönem sorunlar dolayısıyla uzun dönem vizyonu gözden kaçırmamayı... Bunun arasındaki dengeyi tutturmak için ekip arkadaşlarımızla her gün 15 saati aşan süreler boyunca çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Bu süreçte birçok kişi Evrim Ağacı'nın dallarına, yapraklarına, köklerine dokundu, bize güç verdi, bizden güç aldı. Bunu gözleri önünde gören bir insanın hayatının baştan sona şekillenmemesi mümkün değil. Bu, birkaç sene önce avcunuza sığan çocuğunuzun, yıllar sonra büyük işler başaran bir gence dönüşmesi gibi. Evrim Ağacı bizlerden çok sonra da var olmaya devam edecek, çünkü Evrim Ağacı en nihayetinde sadece bir bilim platformu değil, bir aile, bir düşünce, bir hayal. Bu hayalin ucundan tutan, destekleriyle güç katan, yapıcı eleştirileriyle doğruya yakınsamamızı sağlayan her yüreğe selam olsun!