Belki de cevap evrimimizdedir!
Ağaçtan ovaya, küçük gruplardan topluluklara, konar göçerlikten yerleşik yaşama ve ötesi…
Bugün evrimin tepesindeyiz. Bunu borçlu olduğumuz şey sosyal varlık oluşumuz, yani toplumsallığımız, yani otaklaşmacı doğamız.
Şimdi soru soralım, ki bizi bugünlere taşıyan en önemli itici güç bu: Soru sormak…
1. Bu bir aradalık bizim özgür irademizin bir izdüşümü müdür? Hem evet hem hayır…
2. Bu bir aradalık bir zorunluluk mudur? Hem evet hem hayır…
Ve aslında ikisinin nihai cevabı aynıdır. Doğanın dayatması, bunun kavranması ve bu kavrayışın zorunluluğu gönüllülüğe evirmesi. Buna zorunluluğun kavranması ya da daha bilindik bir ifade ile gönüllülük ya da soruya yönelik olarak özgür irade deniyor.
3. Peki, evrenimizde gerçekten bunun dışında, hele ki canlılar için, her şeyden bağımsız bir özgür irade var mıdır? Hem evet hem hayır. Neye nereden ve nasıl baktığımıza bağlıdır.
Temelde bizi bu günlere getiren ve hayatta tutup yarına taşıma derdi ile donanmış genetik kodlarımız var. Bunun üstüne ve zamanla ve yine bu genetik kodların “iyi ki” dediğimiz bu dayatması sonucu hasbelkader bir bilince sahip olmuşuz ve düşünün ki bu bilinç bir yol ayırımında.
Ya başına buyruk , hem de genetik kodlara dahi meydan okuyanından ve onlar kim ki diyen ve sanki bilinç bunların üzerine inşa olmamış ve varlığını ve sürdürülebilirliğini onlara borçlu değilmiş gibi bir “özgür irade” ; ya da bunları bilince çıkaran ve bindiği dalı kestiği an onu var eden hayati damarları da keseceğinin farkına varan ve kıçı ile inatlaşanın altına yapacağını bilen bir yerden, bu genetik kodlara sadık fakat daha bir terbiye eden ( salt hayvani boyutu ile yetinmeyen, üstüne estetik, aşk, sanat, felsefe, tercih, feda vb. türe özgü ve toplumsallığın kazandırdığı (kültürel evrim) nitel sıçramalar gibi) bir özgür irade.
Bir zinciri zincir yapan halkalarıdır elbette . Halkalar olmadan zincir olmaz fakat zincir olmadan da halkaların hükmü olmaz.
Burada belki de soracağımız asıl soru şu: Biz misali halkaların zincir oluşturmadan var olma şansı ya da en çarpıcı ifadesi ile halka olma özelliklerini ve varlıklarını koruma şansı var mı? Tabi ki yok ve bunun özgür irade ile de alakası yok. Genetik, kimya, biyoloji ve nihayetinde fizik yasaları böyle emrediyor ve biz bunun üstünde değiliz.
Şayet doğamız bu ise, doğamıza sadakat neden iradesizlik olsun ki.
Aksine özgür irademizi var edip sürdürecek olan bedensel (maddi) alt yapıyı imha pahasına iradeyi, temel kimyasal, biyolojik ve fiziksel ham maddesinden (temelinden) koparıp dolayısı ile özgür iradeyi tümden yok etmek iradesizliğin ta kendisi değil midir?
Ve evet bu çerçevede kendi kimliğimizi kendimiz inşa ederiz fakat başına buyruk değil, bu kimliği var eden öncül süreçleri inkar veya yadsıma ile hiç değil. Aksine kabul ve rıza ile zorunluluğu kavrayıp gönüllülüğe evirerek, ki bunu karan ve bu bireysel özgür iradeleri aynı potada eritip harmanlayan, aynı zamanda bizleri bugüne kadar sırtında taşıyan katarın adı ile. O toplumdur.
Ve evet bu minvalde de toplum aynı zamanda birden fazla özgür iradenin, ortak menfaat üst kümesindeki alt kesişim kümesidir. Bu kümede her tür felsefe, ideoloji, kültür, kimlik ve nicesi vardır. Geriye kalan ve sadece bize özgü olarak toplumun da kabul ettiği ve üst küme payına düşen şey ise çok azdır: Bireysel zevklerimiz ve tercihlerimiz ve yine aynı yasalara fakat daha esnek şekli ile tabi. Yani toplumca zorunlu ortaklığa temelde aykırı olmayan, binilen dalı kesmeyen, kabul edilebilir hoş görü sınırları içinde…
Belki de özgür iradeyi, çerçevesini de bilimsel temelde çizerek tanımlamak gerekir.
Özgür irade; sınırsızlık, sonsuzluk, mutlak bağımsızlık ön kabulleri ile dilediğimizi yapma veya yapmama tercihi değildir. Ki içerdiği yasaları aşkın olan evren bile buna “cüret” edemez. Çünkü her ne kadar aşkın olsa bile içerdiği yasaların ta kendisidir.
Özgür irade; bizi biz yapan her şeyin toplamı olduğumuzu, onları aşkın olmadığımızı, bu şeylerin varlığımızı ortadan kaldırmayacak oranla sınırlı olarak esneyebileceğini bilerek, esnemenin sunduğu seçenekler arasından tercih yapabilme cüreti ve cesaretidir.
Bunun dışında bir özgür irade tanımı daha var. Fakat o artık bilimin ötesine delalet eder ki, üstünü kazıdığınızda aslında ezeli ve ebedi bir teslimiyet çıkar. Sevgiyle...