İyi ve ahlaklı bir insan olmak için tanrıya ihtiyaç var mı?
Bu soru, aslında iki büyük varsayımı içinde barındırıyor:
1- Ahlak, dışsal bir otoriteye dayanmalıdır.
2- Tanrı olmadan insanlar iyi ve ahlaklı olamaz.
Ama ya bu varsayımlar baştan hatalıysa?
Ahlak, sadece dinî buyruklarla mı mümkündür, yoksa insanlar toplumsal varlıklar olarak zaten işbirliği yapmaya, yardımlaşmaya ve adil olmaya mı evrimleşmiştir?
Evrimsel Psikoloji: Ahlak Nereden Geliyor?
Evrimsel perspektiften bakarsak, ahlak, insan türünün hayatta kalmasını sağlayan bir adaptasyon olabilir. Grup içinde işbirliği yapmak, güven inşa etmek ve karşılıklı yardımlaşmak, türümüzün avantajına olan davranışlarındandır. Eğer ahlak yalnızca dinle ortaya çıksaydı, dinden bağımsız toplumların etik normlar oluşturamaması gerekirdi. Oysa tarih boyunca seküler toplumlar da yüksek etik standartlara sahip olmuştur.
Karşılıklılık İlkesi: İnsanlar, doğaları gereği işbirliği yaparak hayatta kalmıştır. Yardım edenin yardım görme olasılığı artar. Bu, tamamen biyolojik bir avantajdır.
Empati ve Ayna Nöronlar: Evrimsel süreçte, başkalarının duygularını anlamak için geliştirdiğimiz sinir ağları (ayna nöronlar) vardır. Bu, vicdanın ve etik davranışların temelidir.
Toplumsal Sözleşme: Grup içinde düzen sağlamak, kaosu engellemek için etik kurallar geliştirilmiştir. Bu kurallar, zamanla dinsel normlara da dönüşebilir ama özünde toplumsal işleyiş için gereklidir.
Dışsal Otorite Olmadan Ahlak Mümkün mü?
Bu noktada şu soruyu sormalıyız: İnsan, ceza veya ödül beklentisi olmadan da iyi olabilir mi?
Eğer bir kişi, sırf tanrı korkusuyla ya da cennet umuduyla ahlaki davranıyorsa, bu gerçekten "ahlaki" midir? Yoksa bu, koşullu bir itaate mi işaret eder?
Bir insanın ahlaki olması için dışsal bir gözetmene mi ihtiyacı var, yoksa empati, mantık ve toplumsal sorumluluk duygusu yeterli mi?
Sonuç: Ahlakın Kaynağı Biziz
Ahlak, kutsal bir kaynaktan gelen bir buyruk olmak zorunda değil. Evrimsel olarak gelişmiş bir uyum mekanizması olabilir. İnsanlar iyiliği, ait oldukları grubun parçası olarak hayatta kalmak ve işbirliğini sürdürebilmek için geliştirmiş olabilirler.
Asıl mesele şu: İyiliği gerçekten içsel bir motivasyonla mı yapıyoruz, yoksa bir otoriteye boyun eğmek zorunda olduğumuz için mi?
Tanrıya inanmak kişisel bir tercih olabilir, ancak ahlak için bir zorunluluk olup olmadığı bambaşka bir sorudur. Peki, iyi olmak için bir cezalandırıcıya ihtiyacımız olduğu fikri, bize kim tarafından öğretildi? 🤔