Yaşayan Fosil Nedir? Evrime Karşı Argüman Olarak Kullanılan Yaşayan Fosiller, Evrim Teorisi'nin En Bariz Kanıtlarındandır!
Yaşayan fosil, evrimsel olarak uzun zaman dilimlerinde, o kadar uzun bir sürede olması beklenenden daha az miktarda evrimleşmiş olan, dolayısıyla atasal türlere ait genleri ve özellikleri pek değişmeden koruyan türlere verilen bir isimdir. Normalde bu tür atasal özellik bilgilerini canlıların fosillerinden elde ettiğimiz; ancak bu şekilde kısmen az değişmiş türler halen yaşamakta olan canlılar oldukları için, onlara "yaşayan fosil" deriz.
Yaşayan fosiller, evrim karşıtlarınca "evrimi çürüten canlılar" olarak lanse edilse de, aslında tam tersine, evrimsel öngörülerimizi bizzat doğrulamamızı sağlayan, gözümüzün önünde evrimsel süreci gösteren, son derece ilgi çekici canlılardır. Evrim karşıtları, bu gerçeği gizlemek için yaşayan fosilleri "milyonlarca yıldır hiç değişmemiş canlılar" olarak tanımlarlar; halbuki bu canlılar, milyonlarca yıldır hiç değişmemiş değildir. Tam tersine, yaşadıkları ortam şartlarının değişim miktarı ile gayet uyumlu bir şekilde evrimleşmişlerdir; sadece ataları, daha dengesiz ve değişken ortamlarda yaşamış türlere göre daha az değiştiği için göreli bir değişim miktarı söz konusudur - ki bu da, evrimsel olarak (özellikle de dengeleyici doğal seçilim açısından) son derece avantajlı, Evrim Teorisi açısından da son derece makul ve beklendiktir.[1] Evrim karşıtlarının yaşayan fosillerle ilgili bilim dışı iddiaları, uzmanlarca tekrar tekrar çürütülmüştür.[2], [3], [4]
Bir türün "yaşayan fosil" olarak adlandırılabilmesi için, göreli olarak eski bir tarihte evrimleşmiş olması (yani sıra dışı bir süre boyunca az değişim geçirmiş olması), türün var olan (veya antik) bireyleri arasında çeşitliliğin düşük olması ve günümüzde genellikle az sayıda türle temsil edilmesi gerekir; fakat bu kriterler oldukça esnektir.[5] Nihayetinde bir türün "yaşayan fosil" olarak isimlendirilip isimlendirilmemesi, son derece keyfî bir tercihtir; çünkü sıradan bir türden dikkate değer bir farkları yoktur.[6], [7], [8] Bu açıdan "yaşayan fosil" kavramı, akademik olarak anlamlı bir kategorizasyondan ziyade, popüler bilimde anlatım kolaylığı sağlayan ve ilgi çeken bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.[9], [10]
Örneğin sölekantlar uzun yıllar boyunca popüler bilimde "yaşayan fosil" olarak adlandırılsa da, yapılan genomik araştırmalar sonucunda iki sölekant türü arasındaki farkın, insan ve şempanze arasındaki farktan bile büyük olduğu keşfedilmiştir. Bu nedenle, şu anlaşılmalıdır: Bir tür, "yaşayan fosile ne kadar harika bir örnek" olarak değerlendirilirse değerlendirilsin, özellikle de genomik düzeyde yapılan bir araştırma sonucunda, anlamlı ve ölçülebilir miktarda değişmediğini ummak tamamen bilim dışı bir beklenti olacaktır.[11] Çünkü tüm türler evrimleşir.
Yaşayan Fosiller Hangi Şartlarda Oluşur?
Evrim Teorisi, canlıların morfolojik olarak evrimleşmek zorunda olduğunu söylemez. Hatta değişmeyen bir ortamda dengelenmiş (sabitleyici) seçilim, canlıyı olabildiğince değişmemiş halde tutmaya çalışacaktır; yani evrim yaşayan fosillerin hangi durumda oluşabileceğini zaten öngörmektedir. Çünkü değişim, masraflı bir süreçtir ve esasında çevre değişmiyorsa, en az değişen nesiller en avantajlıları olacaktır. Evrim Teorisi'nin merkezinde yer alan evrim ekonomisi, tam da bunu öngörür! Mevcut ortamların birçoğu, milyonlarca yıl öncekinden farklı olsa da, bazı yaşam alanları (veya bu alanlar içindeki ekolojik ilişkiler) uzun yıllardır neredeyse hiç değişmemiştir; dolayısıyla buralarda yaşayan türlerin değişmesi için doğrudan bir seçilim baskısı oluşmamaktadır.
Evrim Mekanizmaları yazı dizisinde detaylı olarak anlattığımız gibi canlıların evrimleşebilmesi için belli koşulların sağlanması gerekmektedir.
- Mutasyonların olmadığı,
- Doğal Seçilim'in olmadığı,
- Genetik Sürüklenme'nin olmadığı,
- Gen Akışı'nın ve Genetik Göç'ün olmadığı,
- Rastgele Olmayan Çiftleşmenin (Akrabalar Arası Üremenin) olmadığı,
bir popülasyonda canlılar evrim geçirmeyecektir. Buna Hardy-Weinberg Dengesi denir.
Doğada bu koşulların hepsinin sağlanması pek mümkün değildir. Her an vücudumuzda öngöremediğimiz mutasyonlar gerçekleşmektedir. Genetik Sürüklenme nedeniyle her nesilde bir miktar rastgele değişim zaten yaşanmaktadır. Ama mutasyon ve genetik sürüklenme tek başına gözle görülebilir bir evrime sebep olamaz. Evrimin en temel mekanizması "Doğal Seçilim"dir. Eğer popülasyonda herhangi bir canlı diğerlerine göre dezavantajlı değilse bu durumda doğal seçilim etkili olamayacaktır.
İşte yaşayan fosiller, yukarıdaki şartların kısmen daha fazlasının bir arada sağlanması halinde oluşan ve bugün varlıklarını gözleyebildiğimiz canlılardır. Yani yaşayan fosiller evrimi çürütmez; tam tersine, Evrim Teorisi'nin merkezindeki hipotezleri test etmemizi sağlarlar. Bunu ne zaman yapsak, evrimin öngörülerinin birebir doğru olduğunu fark ederiz.
Bir Yaşayan Fosil Örneği: Antik Bakteriler
2015'te PNAS dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi'nden bilim insanları, yakın zamanda Batı Avustralya'nın kıyı sularındaki kayalarda korunmuş, 1.8 milyar yıl öncesine ait fosilleşmiş bakteri kalıntılarını keşfettiler.[12] Bu bakteriler, kükürt bakterileriydi ve Şili kıyılarındaki çamurda yaşayan modern kükürt bakterilerinden fiziksel olarak ayırt edilemez durumdaydı!
Bu canlıların neden değişmediği sorusu incelendiğinde cevap aslında Darwin'in Doğal Seçilim Teorisi'yle uyumluydu. Projeyi yöneten J. William Schopf, bunu şöyle anlatıyor:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Biyolojinin kuralı, fiziksel veya biyolojik çevre değişmedikçe evrimleşmemektir, ki bu Darwin ile tutarlıdır.
Bu fosiller 2.2-2.4 milyar yıl kadar geriye uzanıyor. Büyük Oksidasyon Olayı'nın gerçekleştiği bu zamanlarda, büyük bir ivmeyle artan oksijen miktarının yanında, sülfür ve nitrat miktarı da artmıştır.
Bakterilerinde ihtiyaç duyduğu besin kaynağı tam da bunlardı. Bu sebeple bol besin kaynağından bu canlılar evrimleşmeden günümüze kadar gelmeyi başardı. Görüldüğü üzere eğer koşullar uygunsa canlıların değişmemesi Darwin'i haklı çıkaracaktır. Önemli olan değişip değişmemesi değil, çevre koşullarına göre değişmesidir.
Diğer Yaşayan Fosil Örnekleri
Bugüne kadar "yaşayan fosil" olduğu iddia edilen türler arasında şunlar bulunmaktadır:[13], [14], [15]
- Sölekantlar
- Metasequoia (şafak kızılağacı)
- Glifeoid ıstakozlar
- Miymarommatid yabanarıları
- Eomeropid akrepsinekleri
- Jurodid böcekler
- Yumuşak deniz kestaneleri
- Ginkgo biloba
- Syntexis libocedrii (sedir odun yaban arısı)
- Dinoflagellatlar
- Neolecta cinsi mantarlar
- Orcyteropus afer (aardvark)
- Macroscelidea (Fil fareleri)
- Okapia johnstoni (okapiler)
Yaşayan Fosiller Hiç mi Evrimleşmedi?
Ayrıca "yaşayan fosil" olarak isimlendirilen canlıların çoğu esasında evrim geçirmiştir. Evrim bir doğa yasasıdır; dolayısıyla evrim geçirmeyen hiçbir canlı bulunmaz. Örneğin 300 milyon yıldır yeryüzünde bulunan ve "yaşayan fosil" olarak anılan hamamböcekleri, bu süreçte aslında farklı şekil ve boyuttaki 4500 türe ayrılacak biçimde evrimleşmiştir. Ayrıca ilkel hamamböcekleri yumurta bırakmaya yarayan, "ovipozitör" (ovipositor) denen yapılara sahipken günümüz hamamböcekleri bu yapıyı kaybetmiştir. 330 milyon yıldır var olan örümcekler Kambriyen Dönemi'nde evrimleşmiş, daha sonra -şimdilik bilinen- 43.244 türe ayrılmıştır. 84 milyon yıldır yeryüzünde olan timsahlar Hylaeochampsa adı verilen ortak atadan gelmektedirler ve yaşayan 23 türü bulunmaktadır.
Ayrıca türler, doğrudan gözle göremeyeceğimiz çok farklı şekillerde de evrimleşebilir. Yani evrim, dış görünüş bazında olmak zorunda değildir. Örneğin, yine bir "yaşayan fosil" olarak bilinen at nalı yengecinin bağışıklık sistemi, milyonlarca yıl önceki halinden oldukça farklıdır. Benzer şekilde birçok balık türü fizyolojik olarak ciddi anlamda evrimleşmişken, morfolojik olarak o kadar fazla değişmemiş olabilir.
Bunun yanında evrim, pratik olarak sürekli hücresel ve moleküler biyolojik seviyede de baş gösterdiği için fosillerde her zaman bu incelenemez. Evrim, aslen genlerde olan değişimlerin nesiller içerisinde gen dağılımlarını etkilemesi ve farklılaştırmasıdır. Dolayısıyla, genetik açıdan evrim analiz edilecek olursa, 1 nesilde bile evrim olabileceği görülür; ancak bu evrim dışarıdan neredeyse hiçbir zaman gözlenemez. Fosillerden gen kaydı elde edemediğimiz için, bu evrimsel değişimleri görmek çok zor olmakta ya da sadece morfolojik veya anatomik olabilmektedir.
Görülebileceği gibi "yaşayan fosil" tanımı, evrimsel bir değişmezlikten ziyade morfolojik bir sürerlilik üzerine inşa edilmiş, çok da anlamlı olmayan bir kavramdır.[16] Ayrıca evrime dair bilgilerimiz arttıkça, evrimin ne şekillerde çalıştığını da daha iyi anlamaktayız: Örneğin kimi zaman, fiziksel olarak pek az değişen soy hatları bile hızlı bir şekilde türleşebilmektedir (buna "adaptif olmayan yayılım" diyoruz).[17], [18] Bu tür morfolojik olarak tutucu evrimsel değişimler, türlerin hatalı bir şekilde "yaşayan fosil" olarak addedilmelerine neden olabilecektir.
Kısaca, her canlı evrim geçirmiştir ve neredeyse her durumda evrim geçirmek zorundadır çünkü çevre daima, az ya da çok değişir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 18
- 7
- 4
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ M. Lynch. (2015). The Rate Of Morphological Evolution In Mammals From The Standpoint Of The Neutral Expectation. The American Naturalist, sf: 727-741. doi: 10.1086/285128. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Casane, et al. (2013). Why Coelacanths Are Not ‘Living Fossils’. BioEssays, sf: 332-338. doi: 10.1002/bies.201200145. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. C. Mathers, et al. (2013). Multiple Global Radiations In Tadpole Shrimps Challenge The Concept Of ‘Living Fossils’. PeerJ, sf: e62. doi: 10.7717/peerj.62. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Grandcolas, et al. (2014). Relict Species: A Relict Concept?. Trends in Ecology & Evolution, sf: 655-663. doi: 10.1016/j.tree.2014.10.002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Eldredge, et al. (2012). Living Fossils. ISBN: 9781461382713. Yayınevi: Springer Science & Business Media.
- ^ M. Butler, et al. (2004). Phylogenetic Comparative Analysis: A Modeling Approach For Adaptive Evolution. The American Naturalist, sf: 683-695. doi: 10.1086/426002. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. F. Hansen, et al. (2006). Translating Between Microevolutionary Process And Macroevolutionary Patterns: The Correlation Structure Of Interspecific Data. JSTOR, sf: 1404. doi: 10.2307/2410878. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. J. Harmon, et al. (2010). Early Bursts Of Body Size And Shape Evolution Are Rare In Comparative Data. Evolution, sf: 2385-2396. doi: 10.1111/j.1558-5646.2010.01025.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. S. Nagalingum, et al. (2011). Recent Synchronous Radiation Of A Living Fossil. Science, sf: 796-799. doi: 10.1126/science.1209926. | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Cavin, et al. (2014). Coelacanths As “Almost Living Fossils”. Frontiers in Ecology and Evolution. doi: 10.3389/fevo.2014.00049. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. R. Yadav. (2009). Understanding Palaeontology. ISBN: 9788183564779. Yayınevi: Discovery Publishing House.
- ^ J. W. Schopf, et al. (2015). Sulfur-Cycling Fossil Bacteria From The 1.8-Ga Duck Creek Formation Provide Promising Evidence Of Evolution's Null Hypothesis. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 2087-2092. doi: 10.1073/pnas.1419241112. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Montresor, et al. (1997). The Cyst‐Theca Relationship In Calciodinellum Operosum Emend. (Peridiniales, Dinophyceae) And A New Approach For The Study Of Calcareous Cysts. Journal of Phycology, sf: 122-131. doi: 10.1111/j.0022-3646.1997.00122.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Gu, et al. (2013). Waking The Dead: Morphological And Molecular Characterization Of Extant †Posoniella Tricarinelloides (Thoracosphaeraceae, Dinophyceae). Protist, sf: 583-597. doi: 10.1016/j.protis.2013.06.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. N. Mertens, et al. (2014). Living Fossils In The Indo-Pacific Warm Pool: A Refuge For Thermophilic Dinoflagellates During Glaciations. Geology, sf: 531-534. doi: 10.1130/G35456.1. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. G. Simpson. (1953). The Major Features Of Evolution. ISBN: 9780231895330.
- ^ K. H. Kozak, et al. (2005). Rapid Lineage Accumulation In A Non-Adaptive Radiation: Phylogenetic Analysis Of Diversification Rates In Eastern North American Woodland Salamanders (Plethodontidae: Plethodon). Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 539-546. doi: 10.1098/rspb.2005.3326. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Gittenberger. (1991). What About Non-Adaptive Radiation?. Biological Journal of the Linnean Society, sf: 263-272. doi: 10.1111/j.1095-8312.1991.tb00598.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. Friedman, et al. (2007). First Discovery Of A Primitive Coelacanth Fin Fills A Major Gap In The Evolution Of Lobed Fins And Limbs. Evolution & Development, sf: 329–37. | Arşiv Bağlantısı
- D. Casane, et al. Why Coelacanths Are Not ‘Living Fossils’. (21 Kasım 2013). Alındığı Tarih: 15 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Online Library | Arşiv Bağlantısı
- F. MacDonald. This Bacteria Hasn’t Evolved In More Than Two Billion Years. Alındığı Tarih: 27 Kasım 2020. Alındığı Yer: ScienceAlert | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 17:39:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5512
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.