Yapay Zeka Teknolojisi, Okyanusları ve Denizleri Temizlememize ve Temiz Tutmamıza Yardımcı Olabilir mi?
Yapay zekâ (İng: "Artificial Intelligence") kavramı; idrak edebilme, öğrenebilme, birden fazla kavramı birbirine bağlayabilme, akıl yürütebilme, problem çözebilme ve karar verebilme benzeri güçlü bilişsel işlevleri ya da otonom görevleri yerine getiren işletim sistemi olarak tanımlanır. 1956 yılında gerçekleşen Dartmouth Konferansı ile yenilenen yapay zekâ kavramı (en azından onun uygulama sahalarından biri olan makina öğrenmesi); öneri algoritmalarından dijital asistanlara, yaşamımızın çeşitli alanlarında çoktan yerini almıştır.[1]
İnsan beyninin çalışma prensibinden yola çıkarak geliştirilen yapay sinir ağları; girdi katmanı, hesaplama katmanı ve çıktı katmanları ile verileri anlamlandıran bir yapı sunmaktadır. Yapay sinir ağları ile paralel gerçekleşen özel bir işlem paradigmasına sahip olan yapay zekâ, hızlı eğitilir ve hızlı işlenebilir bir yapıdır. Günümüze kadar uzanan bu serüven, yapay zekâya karmaşık ve anlamsız gibi gözüken veriden "anlam çıkarma" ve "çıkarımsama" fonksiyonlarını ekleyerek, ileri düzey bilişsel çalışmalar ile devam etmektedir.
Yakın gelecek için yapılan çalışmalar, sembolik ve sibernetik yaklaşımlarından yola çıkılarak, bu yapıları insan zekâsına benzer bir seviyeye taşıma amacıyla yürütülüyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalar, "Yapay Beyin" ve "Yapay Bilinç Sistemi" oluşturularak, esnek düşünme ve duygusal bütünlük sağlayan "irade" yetilerinin kazandırılması yönünde şekilleniyor.
Yapay Zekâ'nın Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
Yapay zekâ evreninde; insanlardan farklı olarak; yorulma kavramı söz konusu olamaz, insan beyninde olduğu gibi odak kaybı yaşamaz ve bunun sonucunda "sağlıksız" kararlar barındırmaz. Yani yapay zekâ için, zaman içindeki yıpranmanın ve rutinleşen işlerin yarattığı "yorgun kararlar" mevcut değildir. Yapay zekâ sistemleri, insan hatası riskini ortadan kaldırarak, daha doğru, en azından daha rasyonel bir sonuç üretmeyi mümkün kılar. Yapay zekânın bu denli düşük risk oranı ile aklınıza gelebilecek her alana özgü cihazlar eşliğinde kullanılabilmesi, teknolojik ilerleme açısından büyük bir hazine değeri taşımaktadır.
Yapay zekâ ile ilgili olarak günümüzdeki sorunların başında, onlarca yıl önce bu yola çıkarken hedef olarak koyulan insan benzeri bir zekâya bir türlü ulaşamamış olmamız ve hâlen bunu tam olarak nasıl yapacağımızı kestiremeyişimizdir. Buna karşılık, bu zorlu hedef yönünde çabalamayı sürdürdükçe, insan beynine benzer olan veya özgünlüğü bakımından ondan ayrılan birçok öğrenme algoritması geliştirilmiş, bu sayede spesifik görevler konusunda uzmanlaşmış ve zaman içinde daha fazla veriyle kendini geliştirebilen yapay zekâ uygulamalarının önü açılmıştır. Örneğin Tesla gibi firmaların önderliğinde gelişen otonom araç yarışı, daha fazla kişi daha gerçekçi şartlar altında bu araçları kullandıkça daha başarılı bir şekilde araç kullanmayı öğrenen yapay zekâ ile donatılmıştır. Buna rağmen, bu otonom araçlara tam olarak güvenilmemekte, dolayısıyla bu yazının yazıldığı gün itibariyle hâlen sorumluluk sürücüye bırakılmaktadır (ayrıca buna bağlı olarak "tam otonom araç" iddiası şaibelidir).
Buna ek olarak yapay zekâ araştırmaları oldukça karmaşık mühendislik çalışmalarını içerir ve bu bakımdan dikkate değer bir maliyete sahiptir. Konu, sadece yüksek maliyetlerle sınırlı da değildir: Yapay zekâların onarım ve bakım maliyetleri de oldukça yüksek olabilmektedir. Örneğin Apple'ın sanal asistanı Siri'yi faaliyete geçirmesi ve yazılımın satın alınması yaklaşık olarak 200 milyon dolara mâl olmuştur! Yapay zekâ uygulamalarının bilinen diğer örneği olan Amazon'un Alexa isimli yapay zekâsı, 1996 yılında bağımsız bir şirket olarak kuruldu ve 1999 yılında Amazon tarafından 250 milyon dolarlık hisse senedi karşılığında satın alındı.
Elbette bireysel olarak yapay zekâ algoritmaları geliştirmek de mümkündür, ancak büyük veri setlerinme ve yüksek işlemci kapasitesine ihtiyaç duyan bu algoritmaların büyük firmaların bilişim gücüyle rekabet etmesi çoğu durumda mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla bireysel girişimler, yapay zekâ uygulamalarının genelinden bile daha spesifik alanlara odaklanmak zorunda kalmaktadır.
Deniz ve Okyanusların Düşmanı: Plastik
Yeryüzünün %71’ini su kaynakları oluştururken, su kaynaklarının %97’sini okyanuslar oluşturmaktadır. Yaşamımıza büyük katkısı bulunan deniz ve okyanuslar, her sene 8 milyon tondan daha fazla plastik kirliliğine maruz kalmaktadır. Gelecekteki 20 yıl içerisinde, plastik üretiminin iki kat artacağı tahmin ediliyor.
Tüm bunlara rağmen, deniz ve okyanusları koruma konusunda ise yeterince çalışma yapılmamaktadır. Günümüzde yeryüzündeki su kaynaklarını kirleten atıkların %67’sinin Asya kıtasındaki 20 nehirden geldiği bilinmektedir. Dünyadaki en yoğun plastik atığı barındıran Büyük Pasifik Okyanusu'nun yüzeyinde, deniz canlılarından 180 kat daha çok plastik çeşidi bulunduğu düşünülmektedir.[2]
Giderek büyük bir sorun hâline gelen plastik kirliliğini önleyici çalışmaların yeterli düzeyde yapılmıyor olması, okyanusların en derin noktası olan Mariana Çukuru'nda bile çöplerin görüşmeye başlamasına neden olmaktadır. Denizde yaşayan birçok türün nesli tükenme tehdidi altındayken, "dev bir çöp torbasına" dönüşmekte olan deniz ve okyanusları korumak için daha güçlü çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bunu yapmaya başlamanın en kolay ve doğrudan yolu tek kullanımlık plastik kullanımını azaltmak olsa da, türümüzün bağımlılıkları ve alternatiflerin üretilememiş olması dolayısıyla etkin çözüm yollarının da geliştirilemediği bu büyük sorun için teknolojiden yararlanmak, potansiyel olarak işlevsel çözümlere kapı aralayabilecektir. Zorlu problemler için etkili çözümler geliştirmeyi sağlayan yapay zekâ uygulamalarının, devasa su kütlelerinin temizliği konusunda önemli bir rol oynaması kaçınılmazdır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yapay Zekâ’nın Okyanus ve Deniz Temizliğindeki Katkıları Nelerdir?
Deniz ve okyanusları izleme, su altı habitatına dair bilgi kütüphanesini genişletme ve su altı kirliliğini tespit edebilme gibi konular, gelecekteki yaşam kalitemizi artırma yolunda büyük önem arz etmektedir.
Bu konuda yapay zekâ teknolojisinden faydalanmak, su altı dünyasına etkin çözümler ortaya koymamızı sağlayabilir. Örneğin "Robotik Balıklar" olarak bilinen bir teknoloji türü sayesinde balık davranışlarının gözlenmesinden su altındaki sondaj platformlarındaki petrol sızıntılarına kadar geniş yelpazedeki saha bilgisini raporlama kabiliyetine erişebilmekteyiz.[3] Bu da deniz ve okyanus ekosistemlerini daha iyi anlayabilmemizi, daha yakından tanıyabilmemizi ve bu sayede sorunlarına daha etkili çözümler bulabilmemizi sağlamaktadır.
Örneğin Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen ve yapay zekâ kullanımının dikkat çekici bir çıktısı olan "Robot Balık Sofi" (Şekil 1’de görülmektedir), yumuşak bir gövdeye sahiptir. Genelde bu tür teknolojiler zamanla eskiyerek orijinal başarı oranlarından uzaklaşabilseler de, Robot Balık Sofi saha davranışlarında tutarlılık göstermeye devam etmektedir. Su altında yakın plan keşfi ve çevik yüzüş yeteneklerine sahip Sofi’nin vücut bölümleri oluşturulurken farklı teknolojilerden yararlanılmıştır. Örneğin Robot Balık Sofi’nin geliştiricileri, gövde kısmında hareket yeteneğini güçlendiren özel akustik iletişim sistemlerinden yararlanırken; elektronik mekanizmasını barındırdığı baş kısmında ise üç boyutlu yazıcılardan yararlanmışlardır.[4] Robot balık Sofi, su altındaki canlı türlerine yakın mesafede hareket ederken, aynı zamanda balık görünümü dolayısıyla onları en az düzeyde rahatsız etmektedir. Sofi’nin geliştiricileri, uzaktan kumandalı operasyonlarına devam ederken, derlenen veri yapay zekâ teknolojisi yardımıyla işlenmekte ve kataloglanmaktadır.
Başarılı örneklerden bir diğeri ise Şekil 2’de görülen SeaClear. 2020 yılı başlangıcı ile “görevine” başlayan bu robot, kıyı şeridi ve deniz tabanı gibi, atıkların yoğunlaştığı bölgelerde; sahip olduğu tutucu manipülatörler aracılığı ile atıkları çeşitlerine göre sınıflandırabilmekte ve depolayabilmektedir. Bu yetenekleri ile SeaClear, %80 atık ayrıştırma kabiliyetine ve %90 atık toplayıcı olma özelliğine sahip bir yapay zekâ ürünüdür.
Son yıllarda yapay zekânın kullanım alanlarının genişlemesi ile su kaynaklarının temizliği konusuna da aktif olarak hizmet verdiğini görmekteyiz. Birbirinden etkileyici kâbiliyetlere sahip su altı robotları, sahip oldukları yapay zekâ ile deniz ve okyanuslara büyük bir ışık olmaktadır. Bu alandaki yapay zekâ kullanımın artışından yola çıkarak, önümüzdeki yıllarda çalışma kapsamlarının daha büyük ölçekli su kaynaklarına hizmet vermesi ve su altı temizliğinde daha aktif çalışmaların yürütülmesi kaçınılmazdır. Deniz ve okyanusların korunma konusundaki eksiklikleri örtecek olan bu robot türleri, yaşamımızda hızla yerlerini almaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 6
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ B. J. Copeland. (2019). Artificial Intelligence. ISBN: 9781695377110.
- ^ O. Aytamam. (Dergi, 2018). Okyanuslar Ve Denizlerimizde 5 Trilyonu Aşan Plastik Parçasının Yüzdüğünü Biliyor Muydunuz?.
- ^ M. R. Ganis, et al. (2020). Using Ai Enabled Robotic Fish To Combat Environmental Waste. Proceedings of Student-Faculty Research Day Conference, CSIS, Pace University, sf: 2-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. C. Simons. Soft Robotic Fish Swims Alongside Real Ones In Coral Reefs. (21 Mart 2018). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Massachusetts Institute of Technology | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 15:31:52 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10802
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.