Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi?

11 dakika
2,855
Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi? Wikimedia Commons
Bu antilop, aslanın pençelerinden kurtulsa bile saldırının ondaki travmasının etkileri, insanlardaki travma sonrası stres bozukluğuna benzer şekilde, uzun süreli olabilir.
Tüm Reklamları Kapat

Her birkaç yılda bir, Kanada'nın Yukon bölgesindeki Amerika tavşanlarının sayısı zirveye çıkar. Tavşan popülasyonu artarken, avcıları olan vaşak ve kır kurtlarının sayıları da artar. Ardından tavşan popülasyonu hızla düşer ve avcılar da yok olmaya başlar.

Ekologlar arasında ünlü bir fenomen olan bu döngü, 1920'lerden beri incelense de son yıllarda araştırmacılar şaşırtıcı bir sonuca ulaştı: Tavşan sayısının zirveye çıktıktan sonra azalmasının sebebi, sadece avcıların çok sayıda tavşanı yemesi değildi; bir faktör daha vardı: Yırtıcılar tarafından çevrilmiş olmanın sebep olduğu kronik stres, anne tavşanların daha az beslenmesine ve daha az yavrulamasına sebep oluyordu. Tekrar tekrar maruz kalınan avcı kovalamalarından hayatta kalmak, beyin kimyalarında, travma yaşamış insanlarınkine benzer şekilde, uzun süreler devam eden değişiklikleri tetikliyordu. Beyin kimyasındaki bu değişiklikler, avcı popülasyonları tükendikten sonra bile tavşanların normal oranlarda üremesini engelliyordu.

Korkudan ve travmatik anılardan sorumlu olan beyin devresi, insanlar da dahil olmak üzere tüm memelilerde bulunmaktadır. Artık birçok araştırmacı Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun kökenlerinin bu ortak devrede ve onun tehlikeyle baş etmek için evrimleşmiş mekanizmalarında bulunabileceğini düşünmektedir.
Korkudan ve travmatik anılardan sorumlu olan beyin devresi, insanlar da dahil olmak üzere tüm memelilerde bulunmaktadır. Artık birçok araştırmacı Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun kökenlerinin bu ortak devrede ve onun tehlikeyle baş etmek için evrimleşmiş mekanizmalarında bulunabileceğini düşünmektedir.
Wikimedia Commons

Davranış ekologları Liana Zanette ve Michael Clinchy'nin gösterdiği gibi bu fenomen, başka hayvanlarda da geçerlidir: Batı Ontario Üniversitesi'nde çalışan Zanette ve Clinchy çiftinin lisans ana dalları psikolojidir. Şu anda, travma psikolojisiyle vahşi hayvanlarda korkunun davranış ekolojisini birleştiren, kendi deyimleriyle "korku ekolojisi" üzerine çalışmaktadırlar. Yırtıcıların sebep olduğu korkunun diğer vahşi memelilerin ve ötücü kuşların daha az yavru yapmalarına ve büyütmelerine neden olabildiğini bulmuşlardır. Korku altındaki tarla farelerinin ve ötücü serçelerin yavrularının yetişkinliğe ulaşma ve üremeyi başarma ihtimalleri, stres altındaki Amerika tavşanlarının yavrularında olduğu gibi daha düşüktür.

Tüm Reklamları Kapat

Bu bulguların da eklendiği gitgide büyüyen bir kanıtlar kümesi, korku veren deneyimlerin vahşi yaşam üzerinde uzun süren etkileri olabileceğini gösteriyor; kendini zorla dayatarak kişiyi travma anına geri döndüren anılarla, aşırı tetikte olma haliyle ve kaygı hisleriyle karakterize olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun, tehlikeye karşı evrimleşmiş antik bir tepkinin bir parçası olduğuna işaret ediyor.[1] Bu çalışma aynı zamanda, Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun doğasına ve sadece insana mı has yoksa memeliler, kuşlar ve diğer hayvanlarca paylaşılan ortak evrimsel bir tepki mi olduğuna dair devam eden daha geniş çaplı bir bilimsel tartışmanın da bir parçası niteliğinde.

Travmanın Uzun Süre Devam Eden Etkileri

Korku ekolojisiyle ilgili çalışmalar, 1990'larda başladı. Daha önceleri bilim insanları bir yırtıcının avı üzerindeki etkisinin ya ölümcül ya da kısa süren bir etki olduğunu kabul ediyordu. Bir tavşan, bir kır kurdunun saldırısından ya da bir zebra bir aslanın pençelerinden kurtulup hayatta kaldıysa yaşamına hiçbir şey olmamış gibi devam etmeliydi; fakat Zanette ve Clinchy, Annual Review of Ecology, Evolution, and Systematics dergisinde 2020 yılında yayınladıkları çalışmalarında, araştırmaların korkunun balıktan file birçok vahşi hayvanın uzun dönemli davranışlarını ve fizyolojisini değiştirebildiğini gösterdiğini söylüyor.[1] Zanette, konuyla alakalı olarak şöyle diyor:

Korku, yırtıcılar tarafından öldürülmemek için bütün hayvanların yararlandığı bir tepkidir. İnanılmaz düzeyde faydalıdır; çünkü daha sonra üreyebilmeniz için bugün hayatta kalmanızı sağlar; fakat bedelleri de vardır.

Korkmanın nedenleri açıktır. Güncel çalışmalar, Serengeti'deki yetişkin dişi zürafaların %32'ye varan oranlarda aslan saldırılarının yara izlerini, Kuzey Denizi'nin güneyindeki muturların %25'inin boz fokların pençe ve ısırık izlerini ve bazı Afrika sularındaki manta vatozlarının %100'ünün, birden fazla köpek balığı ısırık izi taşıdığını gösteriyor. Hayatta kalan bu bireyler fiziksel izlerin yanı sıra saldırıların terörize edici anılarını da taşıyabiliyor.

Toronto Üniversitesi'nde popülasyon ekoloğu olan Rudy Boonstra, 1970'lerden beri Kanada'nın Yukon bölgesindeki Amerika tavşanlarına ve diğer küçük memelilere aşırı stresin etkilerini araştırıyor ve bu çalışmalarında kendi kişisel geçmişinden esinlendi: Boonstra'nın annesi, çoğu Hollandalı gibi 2. Dünya Savaşı'nda büyük bir strese maruz kaldı. Konuyla alakalı olarak Boonstra şöyle diyor:

Tüm Reklamları Kapat

Bu, muhtemelen çocuklarını da etkiledi. Stresin biyolojimizde etkisi olan bir faktör olduğu fikri her zaman aklımın bir köşesindeydi.

Boonstra, Amerika tavşanlarının popülasyon döngüsünün azalma fazında, tavşanların çoğunun yırtıcılar tarafından öldürüldüğünü biliyordu; fakat hikâyenin ilk bakışta görünmeyen tarafları da vardı. Boonstra'nın öğrencisi Michael Sheriff, popülasyon döngüsünün artış ve azalma fazlarında canlı yakalanmış tavşanların dışkılarını test etti ve anne tavşanların dışkılarında stres hormonu kortizolün seviyesinin yırtıcı yoğunluğuna göre dalgalandığını buldu; yırtıcıların en yoğun olduğu zamanda kortizol seviyesi de en yüksekteydi.

Araştırmacı Rudy Boonstra bir Amerika tavşanını tartıp etiketleyip ölçtükten sonra salıyor. Anne tavşanların stres hormonu seviyesi yırtıcıların bollaşmasıyla birlikte yükseliyor, daha az sayıda ve daha küçük yavrular doğuruyorlar ve bu yavruların da stres hormonu seviyeleri yüksek oluyor. Böylece bu travmaların etkileri, ortamdaki yırtıcılar azalsa bile yeni nesillerde de sürüyor. (Fotoğraf: Rudy Boonstra’nın izniyle)
Araştırmacı Rudy Boonstra bir Amerika tavşanını tartıp etiketleyip ölçtükten sonra salıyor. Anne tavşanların stres hormonu seviyesi yırtıcıların bollaşmasıyla birlikte yükseliyor, daha az sayıda ve daha küçük yavrular doğuruyorlar ve bu yavruların da stres hormonu seviyeleri yüksek oluyor. Böylece bu travmaların etkileri, ortamdaki yırtıcılar azalsa bile yeni nesillerde de sürüyor. (Fotoğraf: Rudy Boonstra’nın izniyle)

Araştırmacılar, stres düzeyi yüksek bu annelerin daha az sayıda ve daha küçük yavrular doğurduğunu buldu. Ayrıca yüksek stres hormonu seviyeleri annelerden kızlarına geçiyor ve yırtıcılar ortamdan yok olduktan ve tavşanların yiyebileceği bitki örtüsü bollaştıktan sonra bile üreme hızlarını azaltıyordu. Bu durum, Boonstra'nın çalışma alanındaki yırtıcılar neredeyse tamamen yok olduktan sonraki ilk 3-5 yıl süresince tavşan popülasyonunun neden hâlâ düşük seviyelerde kalmaya devam ettiğini açıklıyor.

Stres fizyolojisinin öncüleri, insan problemlerine odaklandılar ve bu tür stres tepkilerine patolojik olarak baktılar; fakat Boonstra, aynı fikirde değil. O, Amerika tavşanlarının bu tepkisini kötü bir durumdan en iyi sonucu elde etmelerini sağlayan bir adaptasyon olarak görüyor. Etrafta çok yırtıcı bulunmasının stresini yaşayan hayvanlar saklanmaya daha fazla, beslenmeye daha az zaman ayırıyor, böylece daha az yavru yapıyorlar; fakat bu da daha fazla yetişkinin hayatta kalmasına ve döngü tekrar başladığında popülasyonu tekrar oluşturmalarına imkân sağlayabiliyor.

Travmatize Olmuş Filler

Vahşi yaşam travmalarının en dramatik etkilerinden bazıları Afrika fillerinde gözlemlenmiştir. Popülasyonları; kaçak avcılık, yasal öldürme ve habitat kaybı sebebiyle ciddi düzeylerde azalmıştır. Doğal yaşam koşulları bozulmamış filler, yetişkin dişilerin liderlik ettiği geniş aile grupları içinde yaşar, ergenliğe erişen erkekler gruptan ayrılır. Bugün, hayatta kalmış fillerin çoğu, annelerinin ve teyzelerinin gözleri önünde katledilmesine tanıklık etmiştir. Erken dönem travmalarıyla yaşlı liderlerin omurgasını belirlediği stabil ailelerin yokluğunun birleşimi, yetim fillerin ergenliğe ulaşırken şiddet dolu antisosyal davranışlar göstermesi sonucunu doğurmuştur.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Galler'deki Bangor Üniversitesi'nden Afrika fillerini çalışan davranış ekoloğu Graeme Shannon insanlarda ve fillerde gördüklerimiz arasında ilginç paralellikler olduğunu söylüyor. Çocukluk travmaları ve stabil bir aile yaşamının olmayışı insanlarda Travma Sonrası Stres Bozukluğu için büyük risk faktörlerindendir. Shannon bu durumu şu sözler ile özetliyor:

Travma geçirmiş fillerin gelişimlerinde ve davranışlarında olgunlaşırlarken radikal bir değişiklik görüyoruz. Korkunç bir olay yaşadıktan yıllar sonra bile hâlâ alarm psikolojisinde olabiliyor ve saldırganlık düzeyi yüksek reaksiyonlar gösterebiliyorlar.

Shannon ve meslektaşları, Güney Afrika'daki Pongola Vahşi Yaşam Koruma Alanı'nda bir fil sürüsünü takip ederken böyle bir olaya bizzat denk geldiler. Filleri uygun bir mesafe bırakarak arabayla takip ederken bir virajda sürünün lideri olan Buga yolu kapadı. Şoför hemen motoru durdursa da normalde fillerin yollarına devam etmesini sağlayan bu harekete Buga beklenen tepkiyi vermediği gibi arabaya saldırdı ve araştırmacılar kaçışırken arabayı ters çevirdi. Shannon, Buga'nın bu aşırı reaksiyonunun altı yıl önce yakalanıp yeri değiştirilirken yaşadığı travmayla bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyor.

Güney Afrika'daki Pongola Vahşi Yaşam Koruma Alanı'ndaki bir fil sürüsünün dişi lideri olan Buga, yıllar önce yakalanmış ve yeri değiştirilmiş. Bu travmanın devam eden anıları, yıllar sonra onun bir araştırmacının fazla yaklaşan arabasına saldırıp ters çevirmesini tetiklemiş olabilir. (Fotoğraf: Brad Carter. Graeme Shannon’un izniyle)
Güney Afrika'daki Pongola Vahşi Yaşam Koruma Alanı'ndaki bir fil sürüsünün dişi lideri olan Buga, yıllar önce yakalanmış ve yeri değiştirilmiş. Bu travmanın devam eden anıları, yıllar sonra onun bir araştırmacının fazla yaklaşan arabasına saldırıp ters çevirmesini tetiklemiş olabilir. (Fotoğraf: Brad Carter. Graeme Shannon’un izniyle)

İnsanların tehlikeye, yaralanmaya ve kayba gösterdikleri tepkiler muhtemelen hayvanlarınkiyle aynı evrimleşmiş tepki setinin bir parçası. Çok büyük bir kanıt kümesi gösteriyor ki bütün memelilerin, kuşların, balıkların ve hatta bazı omurgasızların beyinleri ortak bir temel yapıyı, dehşete ve sevince ortak tepkileri paylaşıyor. Korkuyu sinyalleyen ve korkunç olayların anılarını saklayan beyin devresi, çıkıntılı ön beyinlere sahip insansılar ortaya çıkmadan çok daha önce evrimleşmiş olan amigdalada bulunuyor.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan modern insanların çoğu, savaşta, kriminal bir saldırıda ya da araç kazasında travmatize olmuş kişiler fakat travmanın kendini dayatan anıları, vücudun savunma mekanizmalarını yıpratan ve fiziksel hastalıklara yol açabilen sürekli tetikte olma hali... Bunlar Amerika tavşanlarını aç vaşaklara, zürafaları aslanlara karşı tetikte tutan aynı eski beyin devresinden kaynaklanıyor.

Amigdala duygusal anılar oluşturur ve günlük olayların bilinçli anılarını oluşturan ve bunları beynin farklı yerlerinde saklayan hipokampüsle önemli bir bağlantısı vardır. Amigdalası hasar görmüş insanlar ya da diğer hayvanlar korku hissini hatırlayamaz ve böylece tehlikeden sakınmayı beceremez.

Beyin görüntüleme çalışmaları, Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan kişilerin hipokampüslerinin hacminin normalden daha küçük olduğunu göstermiştir ki bu, yeni nöronların gelişmesi anlamına gelen nörojenezin bozulduğunun bir işaretidir. Nörojenez, unutmak ya da anıları bir perspektife oturtmak için esastır. Bu süreç engellenirse travmanın anısı akla kazınır. Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan insanların emniyette olduktan çok sonra bile travmatik bir olayın anısını canlı bir şekilde tekrar tekrar yaşamalarının sebebi budur.

Tüm Reklamları Kapat

Benzer bir şekilde, yırtıcıların korkusu laboratuvar farelerinde de nörojenezi baskılar. Zanette ve Clinchy aynı örüntünün doğal habitatlarındaki vahşi hayvanlarda da geçerli olduğunu gösteriyor.

Nörojenez ya da beyin hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşması, bir hayvanın unutma becerisi ve bir korkudan sonra hayatına devam edebilmesi için hayatidir. Yoğun korku, özellikle fiziksel bir travma da buna eşlik ediyorsa, nörojenezi baskılar ve hayvanları kalıcı bir korku halinde tutarak özgürce beslenmelerini engelleyen inatçı anıları ortaya çıkarabilir ve bu da daha az yavru yapmaları anlamına gelebilir.
Nörojenez ya da beyin hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşması, bir hayvanın unutma becerisi ve bir korkudan sonra hayatına devam edebilmesi için hayatidir. Yoğun korku, özellikle fiziksel bir travma da buna eşlik ediyorsa, nörojenezi baskılar ve hayvanları kalıcı bir korku halinde tutarak özgürce beslenmelerini engelleyen inatçı anıları ortaya çıkarabilir ve bu da daha az yavru yapmaları anlamına gelebilir.

Bilim insanları bir ormanda hoparlörlerden şahin sesleri yayınladılar ve bunları duyan yuvalama sürecindeki dişi ötücü serçelerin duymayanlara göre %40 daha az canlı yavru ürettiklerini buldular. Daha sonraki deneylerde, yırtıcı seslerini duyan boz başlı inek kuşlarının ve dağ baştankaralarının korkudan kaynaklı nörokimyasal değişimleri bir hafta sonra bile koruduğunu gösterdiler. Yeni nöronların oluşumunun belirteci olan çiftkortin proteini (doublecortin) inek kuşlarında hem amigdalada hem de hipokampüste normalden daha düşük seviyelerdeydi.

Aynı örüntü, fazla yırtıcı tehdidi altında yaşayan yaban farelerinde ve balıklarda da gösterildi. Bu nörokimyasal sinyaller, araştırmacıların insanlarda Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nu anlamak için uzun zamandır kullandığı kemirgen modellerindekine paralellik gösteriyor.

Tüm Reklamları Kapat

Travma Sonrası Stres Bozukluğu, İnsanlara mı Has?

Birçok hayvan türünün aşırı stresin etkilerini uzun süreler deneyimlediğine dair kanıtlar git gide artsa da birçok psikolog hâlâ Travma Sonrası Stres Bozukluğunu insana has bir problem olarak görüyor. Güney Florida Üniversitesi'nde bir nörobiyolog olan David Diamond bu duruma şöyle dikkat çekiyor:

Tramva Sonrası Stres Bozukluğu, insan tepkileri bazında tanımlanmıştır. Biyolojik bir ölçüsü yoktur. Birisinin Tramva Sonrası Stres Bozukluğu yaşadığını gösteren bir kan testi sonucu alamazsınız. Bu psikolojik bir hastalıktır ve bir insan bozukluğu olarak adlandırmamın sebebi budur. Çünkü bir sıçan size nasıl hissettiğini söyleyemez.

Oysa ki bazı araştırmacılar Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun bu insan merkezcil yorumunu artık kabul etmiyor. Arizona Devlet Üniversitesi'nden antropolog Sarah Mathew konuyla ilgili olarak şöyle diyor:

İnsanlarla diğer memelilerin paylaştığı birçok şey var.

Buna tehlikeden haberdar olmak, tehlikeye tepki vermek ve ölüm tehdidi içeren durumlardan sakınmak da dahil. Mathew, Travma Sonrası Stres Bozukluğunun derin evrimsel kökleri olduğuna ve bazı semptomlarının adaptasyonlardan ortaya çıktığına inanıyor; insanın da dahil olduğu birçok türün bireylerinin tehlikeyi yönetmesini mümkün kılan aşırı tetikte olma hali gibi.

Bu evrimsel perspektif fikirleri değiştirmeye başlıyor. Clinchy ve Zanette, ekologları, psikiyatrları ve psikologları bir araya getiren, korku ekolojisi ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu üzerine konferanslar düzenledi. Konferansı değerlendirmek adına Clinchy şöyle diyor:

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Gelecek Nasıl Gelecek - Bilim, Geleceğimiz Hakkında Ne Biliyor?

Ünlü fizikçi Jim Al-Khalili’nin zaman makinesine hoş geldiniz.

Kendi kendini tamir eden bisikletlere, yoldan elektrik üreten sürücüsüz otomobillere, hava şartlarına göre kendini ayarlayan giysilere hazır mısınız? İlaçlarınızın sizin DNA’nıza özel tasarlandığı bir dünya mı, yoksa yaşanabilir bir uzay mı sizi heyecanlandırır? Yapay zekânın bizden tüm işlerimizi devraldığı bir dünyaya ne dersiniz?

Gelecek Nasıl Gelecek’te, alanında söz sahibi uzmanlar önden gidip keşfe çıkarak insanlığın hayli olası yarınına ışık tutuyor. Kuantum bilgisayarları ve sentetik biyoloji gibi dudak uçuklatan teknolojilerden, iklim değişikliği ve enerji sorunu gibi hassas konulara uzanıyor; sürücüsüz araçların kaza anında kimin hayatını kurtarmaya programlanacağı ya da tedavisi imkansız bir hastalığa yakalanma riskinizi öğrenmek isteyip istememe gibi ikilemleri sorgulatıyor; totaliter “Büyük Birader” yerine trilyonlarca dijital “küçük birader” tarafından izlenmek bizi ürkütmeli mi gibi politik sorulara dair öngörülerde bulunuyorlar. Her şeyin internete bağlandığı bir gelecekte su ısıtıcınızın hack’lenmesiyle evinizin “kontrolünü kaybetmek” gibi tuhaf riskleri anlatıyor, “kıyameti yaşamış” bir dünyada nasıl hayatta kalıp uygarlığı baştan inşa edebileceğimizle ilgili sorulara ufkumuzu genişletecek cevaplar veriyorlar.

Gelecek dendiğinde bilimkurgunun ötesini merak edenler için, devrim yaratacak atılımların şablonları bu zihin açıcı gelecek kılavuzunda.

Devamını Göster
₺175.00
Gelecek Nasıl Gelecek - Bilim, Geleceğimiz Hakkında Ne Biliyor?
  • Dış Sitelerde Paylaş

Psikiyatrlar ve psikologlar Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nun maladaptif (çn. taşıyıcısının uyum başarısını azaltan nitelikte) olduğu hakkında konuşuyorlardı. Bizse, bu aşırı tepkileri belirli bağlamlarda göstermenin, hayatta kalma olasılığını arttırdığı için, adaptif bir davranış olduğunu savunuyorduk.

Diamond da buna katılarak şu sözleri sarf ediyor:

Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan birinin beyni hasarlı ya da işlev bozukluğu olan bir beyin değil ama aşırı koruyucu bir beyin. Canına yönelen bir saldırıdan kurtulmuş birisinden bahsediyoruz. Yani, aşırı tetikte olma hali, uyuyamama, kişinin travmayı tekrar tekrar yaşamasına neden olan inatçı kabuslar... Bunlar adaptif bir tepkinin yolunda gitmeyen parçaları.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu sıklıkla utanç vesilesi olarak görülüyor ve bu yüzden insanlar tedavi arayışına girmiyor; fakat hastalar semptomlarının tamamen normal olduğunu, bunların evrimsel bir işlevi olduğunu anlarsa bu, utancı bir ölçüde ortadan kaldırıp insanların tedaviye yönelmelerini sağlayabilir.

Not: Bu makale Knowable Magazine'den alınan izin doğrultusunda çevrilmiştir. İngilizce haber bültenine buradan abone olabilirsiniz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
23
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 7
  • Muhteşem! 5
  • İnanılmaz 4
  • Bilim Budur! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Güldürdü 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Korkutucu! 1
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Çeviri Kaynağı: Knowable Magazine | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:36:39 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11214

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
S. Levy, et al. Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi?. (3 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/11214
Levy, S., Ertürk, E., Karahasan, A. (2021, December 03). Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/11214
S. Levy, et al. “Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi?.” Edited by Akın Karahasan. Translated by Emre Ertürk, Evrim Ağacı, 03 Dec. 2021, https://evrimagaci.org/s/11214.
Levy, Sharon. Ertürk, Emre. Karahasan, Akın. “Vahşi Hayvanlar da Travma Sonrası Stres Bozukluğu Yaşıyor Olabilir mi?.” Edited by Akın Karahasan. Translated by Emre Ertürk. Evrim Ağacı, December 03, 2021. https://evrimagaci.org/s/11214.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close