Don, Kaç veya Savaş Tepkisi: Tehlike Karşısında İnsanlar ve Diğer Hayvanlar Nasıl Tepki Veriyor?
Don, kaç veya savaş tepkisi (İng: "freeze-fight-or-flight response"), insan da dâhil bütün hayvan türlerinin, stres veya ölüm korkusu gibi var oluşu tehdit edebilecek tehlikeli bir durumla karşılaştığında verdiği otomatik bir fizyolojik ve psikolojik savunma tepkisidir.[1] Bu tepkiler zinciri, vücudumuzda tehlikeden kaçmamızı ya da onunla savaşmamızı kolaylaştıracak birtakım değişiklerin meydana gelmesini sağlar - ki bunları bu makalede daha yakından tanıyacağız.
Sizi kovalayan kocaman bir köpek olduğunu hayal edin. Köpekten kurtulmayı başarabilmeniz için vücudunuzun sonucunda daha hızlı kaçmanızı ya da köpekle savaşmanızı (fiziksel olarak dövüşmenizi) sağlayacak bir tepkiyi çabucak vermesi gerekir. Kaç veya Savaş Tepkisi, durumu anlık olarak değerlendirip, olabilecek en etkili kararı almanızı sağlayan tepkidir (veya tepkiler bütünüdür). Zira köpekle boğuşma veya ondan kaçma yönündeki tercihiniz, sizin hayatta kalıp kalmayacağınızı belirleyecektir.
Don, Kaç veya Savaş Tepkisinin Tarihi
İnsan ve Hayvandaki Duyguların İfadesi isimli kitabında Charles Darwin, insan duygu ifadelerinin diğer hayvanların ifadelerine benzediğini ve duyguların organizmaya faydalı eylem tepkileri verdiği için uyarlanabilir olduğunu savunmuştur.
Ancak Kaç veya Savaş Tepkisi, ilk olarak Amerikalı fizyolog Walter Bradford Cannon tarafından, 1915 tarihli Acı, Açlık, Korku ve Öfkede Bedensel Değişiklikler kitabında tanımlanmıştır.[2] Cannon, vücutta hızla meydana gelen bir reaksiyon zincirinin, tehdit edici koşullarla başa çıkmak için vücudun kaynaklarını harekete geçirmeye yardımcı olduğunu fark etmiş ve bu durumu "kaç ya da savaş" olarak tanımlamıştır. Cannon'ın homeostaz, kaç ya da savaş tepkisi, stres ve duygular üzerine yaptığı deneylerle psikoloji ve evrimsel biyolojiyi fizyolojiyle birleştirmeye açık olması, çağdaş araştırmacılar üzerindeki etkisinin devam etmesini sağlamıştır. 1920'li yıllarda Amerikalı fizyolog Walter Hans Selye ise, 1936 yılında Nature’da yayınladığı makalesinde savaş ya da kaç tepkisine genel adaptasyon sendromunun ilk aşamasının bir parçası olarak yer vermiştir.
Kaç veya Savaş Tepkisi'nin daha modern bir versiyonuysa, Schauer & Elbert'in 2010 tarihli çalışmasında ele alınmaktadır: Bu makaleye göre, tehditlere yönelik fizyolojik, psikolojik, davranışsal tepkilerimize genel olarak "savunma çağlayanı" adı verilir.[3] Wayne Weiten tarafından yazılan Psikoloji: Temalar ve Varyasyonlar başlıklı ders kitabında şöyle yazar:[4]
Hipotalamus, hayatta kalma ile ilgili temel güdülerimizin regülasyonundan sorumludur. Bu güdüler arasında 4 S de bulunur: savaşmak, sıvışmak, semirmek ve... üremek."
Tabii Türkçeye çevrilince tam olarak anlam verilemiyor; orijinalinde 4 F'den söz edilir: "fighting, fleeing, feeding, and 'mating'." Elbette dördüncüsü aslında "mating" değil, daha argo versiyonu olan "fucking" olacaktır. Biz de "üremek" çevirimizi, daha kaba alternatifleri yerine, "düzüşmek" olarak yumuşatabiliriz.
Ancak adına ne derseniz deyin, aradan geçen yüz milyonlarca yıldan sonra, hayatlarımıza atalarımızdan aldığımız çok sayıda genetik mirasın yönlendirmesi sayesinde devam ettiğimiz bir gerçektir. Bu mirasın bir parçası, yukarıda sözünü ettiğimiz ikisini de kapsayan "Fight, Flight, Freeze" tepkisidir; yani "Kaç, Dövüş, Don" tepkisi (kimi zaman "Savaş veya Sıvış Tepkisi", "Kaç veya Savaş Tepkisi" veya "Savaş, Sıvış, Donakal Tepkisi" olarak da isimlendirilir). Daha bilimsel adıyla akut stres tepkisi olarak da bilinir.
Evrimsel Bir Miras: Don, Kaç veya Savaş!
Gerçekten de tehditle karşılaşan hayvanlar, genellikle şu 3 tepkiyi, sırayla veya bir kısmını bir arada gösterirler:
- Kaçma (Sıvışma): Tehdidin bulunduğu bölgeden uzaklaşarak, ölüm veya yaralanma riskini azaltmayı hedefler. Örneğin birkaç yüz metre ötede bir bomba patladığını duyduğunuzda, neredeyse düşünmeksizin veya plan yapmaksızın aksi yönde kaçmanızı sağlayan tepki budur. Vahşi doğada bunun karşılığı, üzerlerine doğru koşmaya başlayan avcılarından kaçan avlardır (bir çitadan kaçan zebrayı düşünün).
- Dövüşme (Savaşma): Tehditten kaçılamayacak durumlarda fiziksel güç uygulayarak tehdit unsurunu baskılamayı hedefler. Örneğin sokakta yürürken biri çantanızı çektiğinde, kendi etrafınızda dönüp saldırganı itelemenizi sağlayan tepki budur. Vahşi doğada bunun karşılığı, artık kaçacak yeri kalmayan bir avın (veya birbiriyle rekabet eden bireylerin) fiziksel dalaşa girişmesidir. Bir zebranın çitayı çifteleme çabasını veya dişiyle çiftleşme hakkını elde etmek için birbiriyle dövüşen erkekleri düşünün.
- Donma (Donakalma): Genellikle göz ardı edilen bu üçüncü tepki, aslında diğer ikisinden daha temelde yer alır. Tek kişi kaldığınız evinizde uyurken gecenin bir vakti dış kapının açıldığını duymanız halinde olduğunuz yerde donakalmanız, bunun bir örneğidir. Doğada bunun karşılığı, avcının sesini ilk duyan avların oldukları yerde donakalmalarıdır (veya yüksek hızla üzerine gelen arabalara bakakalan geyikleri düşünün). Bu tepki, gereksiz enerji harcamaksızın ve avcıyı üzerinize çekmeksizin, avcının sizi gözden kaçırmasını ummaya yarar. Eğer avcı henüz sizi görmediyse, tamamen hareketsiz kalmak onu atlatmanızı veya şaşırtmanızı mümkün kılabilir.
Bu 3 tepki, evrimsel süreçte oldukça erken bir dönemde evrimleşmiş ve insan da dâhil hayvanların neredeyse tamamına miras kalmıştır. En nihayetinde, var olan tüm canlıların yegâne biyolojik amacı hayatta kalmak ve üremektir. Bir diğer deyişle, bu ikisi haricindeki herhangi bir şeyi yapanların soyunu sürdürmesi mümkün değilken, bu ikisini yapmayı sürdüren birinin soyunu devam ettirme, dolayısıyla kendisine benzer bireylerle popülasyonu domine etme ihtimali çok daha yüksek olacaktır. Bunun önemli bir parçası da hayatta kalma başarısını tehdit eden tehlike unsurlarıyla mücadele etmek olduğu için, buna yönelik en temel tepkilerin çok erken bir dönemde evrimleşip, bütün canlılığa miras kalmış olması son derece makuldür (zira bunu yapamayanların soyu çoktan sona ermiştir).
Yani Kaç veya Savaş (veya Don) Tepkisi sayesinde atalarımız; avcılardan, ani tehditlerden ve tehlikelerden kaçmayı ya da savaşmayı başarabiliyordu. Günümüzdeyse bizler, ani ve beklenmedik durumlar ile karşılaştığımız zaman, örneğin bir araba hızla bize yaklaşırken veya öfkeli bir köpek bizi kovarlarken bu tepkiyi veriyoruz.[5] Bunun haricinde rahatsızlık duyduğumuz durumlarda veya gergin bir tartışma içerisinde de vücudumuz Kaç veya Savaş Tepkisi ile uyumlu beden dili sergileyebilmektedir. Bunlara birazdan döneceğiz. Öncelikle, bu 3 tepkiyi biraz daha yakından tanıyalım.
Donakal! Ama Niye?
Uyarılma, tehdit karşısında savunma mekanizmasının ilk adımıdır. Tehdit unsuru tarafından uyarılan bir hayvan, genellikle önce donakalır. Donma, "kaç ya da savaş" tepkisinin beklemeye alınmasının bir sonucudur. Bu davranışın evrimsel avantajı, henüz avcıları tarafından tespit edilmemiş avların, avcıların radarından kaçmaya devam edebilme ihtimalidir. Ayrıca tehdit altındaki hayvan, bu süre zarfında uyarılmış bir dikkat ile tehdit unsurunu inceleme, takip etme ve analiz etme fırsatı bulur.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dolayısıyla bir arabanın farı karşısında donakalan bir geyiğin bu davranışı anlamsız gelse de, vahşi dünyada hayvanlar nadiren üzerlerine gelen tonlarca kilogramlık metal yığınlarıyla baş etmek zorunda kalmaktadır. Böyle bir durumda donakalmak dezavantajlıdır; ancak yüzlerce metre ötede duyulan bir dal kırılması veya alınan bir feromon sonucu donakalmak, geyikler veya tavşanlar gibi avların, bir sonraki hamlelerini belirleyene kadar dikkat çekmemelerini sağlayarak evrimsel bir avantaj edinmelerini mümkün kılar.
Donakalma sırasında solma, kıl kabarması, hareketsizlik, bazı uyarıcı sesler çıkarma ve diğer vücut dili değişimleri, hayvanların bir sonraki hamlesini belirleyebilir. Hatta bu süreç, birbirini fark etmiş hayvanlar arasında da görülür. Bu, bir çeşit "pazarlık" sürecidir ve bir sonraki hamlenin karşılıklı olarak ne olması gerektiğini belirlemeye yarar. Kimi zaman bu donakalma hali kaçma veya savaşmayla sonuçlanabileceği gibi, diğer zamanlarda oynama, çiftleşme ve hatta herhangi bir davranışta bulunmama (daha önce sergilenen davranışa dönme) ile de sonuçlanabilir.
Tüm bunlar haricinde, diğer hiçbir yolun çalışmayacağını fark etmiş bir türün tonik hareketsizliği ve çökmüş hareketsizliği, kaçınılmaz tehdide karşı verilen son çare tepkileri olarak da sergilenebilir. Yani çaresizliğini kabul eden bir hayvan da donakalabilir. Bu Hareketsizlik dinlenmeyi ve iyileşmeyi teşvik eden bir sessizlik halidir.
Kaç!
Kaçmak veya savaşmak tehditle başa çıkmak için aktif bir savunma tepkisidir. Donakalmanın işe yaramayacağını anlayan bir hayvan, hayatta kalma şansını arttırmak için tehdit unsurundan kaçmayı veya tehdit unsuruyla savaşmayı seçecektir.
Burada unutulmaması gereken önemli bir detay, "kaçmak" ve "savaşmak" sözcüklerinin oldukça genel anlamda kullanılıyor olmasıdır. Örneğin "kaçmak", fiziksel olarak bulunulan yerden uzaklaşmak anlamına gelmek zorunda değildir. Daha ziyade, kaçınmak anlamında da kendini gösterebilir. Soğukkanlı hayvanların tehdit karşısında hızla renk değiştirerek kamufle olmaları, bir çeşit "kaçma" örneğidir. Tanotoz veya tonik hareketsizlik olarak adlandırılan ölü taklidi yapmak hakkında daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
Benzer şekilde, modern zamanlarda insanların rahatsız oldukları durumda kollarını kavuşturma veya vücutlarını geri çekme gibi vücut dili ifadeleriyle rahatsızlık unsurundan kaçınmaları, "kaçma" davranışının bir versiyonu olarak görülebilir.
Savaş!
Eğer donakalmak veya kaçmak işe yaramayacaksa, hayvan, tehdit unsuruyla mücadele etmeyi göze almak zorunda kalabilir. Ancak tıpkı "kaçmak" konusunda olduğu gibi, "savaşmak" sözcüğü de illâ fiziksel olarak iki hayvanın birbirine girmesi anlamına gelmek zorunda değildir (yine de bu tür bir rekabetin de savaşma kapsamına girdiği unutulmamalıdır). Üreme mücadelesi veren geyiklerin, çiftleşme öncesinde birbirleriyle boy ölçüşmesi, böğürerek birbirlerini korkutma çabaları, feromonlar yoluyla birbirlerini caydırma girişimleri, "savaşma" davranışı altında değerlendirilmektedir.
Benzer şekilde, modern zamanlarda insanların öfkelendikleri (ve rekabete girmeyi tercih ettikleri) durumlarda göğüslerini kabartarak irileşmeleri, yumruklarını sıkmaları, yüzlerinin kızarması gibi tepkilerin tamamı, savaşma tepkisinin bir parçasıdır.
Don, Kaç ya da Savaş Tepkisinin Fizyolojisi
Buraya kadar sözünü ettiğimiz savunma reaksiyonlarının her biri, ortak bir nöral yolun aracılık ettiği farklı bir nöral örüntülere sahiptir; amigdala, hipotalamus, periakuaduktal gri ve sempatik ve vagal çekirdeklerdeki belirli fonksiyonel bileşenlerin aktivasyonu ve inhibisyonu rol oynar.
Don, savaş ya da kaç tepkisi otonom sinir sisteminin hem sempatik hem de parasempatik dalları tarafından şekillenir. Tehdide maruz kalma sırasında bu dallar aktive edilir. Sempatik baskınlık savaş ve kaç tepkilerine neden olurken; parasempatik baskınlık ise donmaya neden olur.
Tehdidin Algılanmasından Sonra Vücudunuzda Yaşananlar
Adım adım vücudumuzda değişikleri ele alırsak, ilk aşama çevresel faktörlerin duyu organları tarafından algılanıp impulslara çevrilerek beyne aktarılmasıdır. Bu bilgi beynimizin duygulardan yani korkudan da sorumlu olan bölgesi amigdalaya iletilir. Amigdala, badem şeklindeki bir beyin bölgesidir. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerimizde ana rolü oynar.
Amigdala, otonom sinir sistemini uyaran hipotalamusa sinyal göndererek tepki verir. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinirlerden oluşur; istemsiz olarak gerçekleştirdiğimiz ve hayati önem taşıyan iç organlarımız kontrolü gibi olaylardan sorumludur. Sempatik sinirler, vücudumuzu hızlandıracak yönde tepki verirken; parasempatik sinirler vücudumuzu yavaşlatacak şekilde tepki verir. Sempatik sinirler sayesinde kaçabilirsiniz veya parasempatik sinirler sayesinde donup kalabilirsiniz. Hangi tepkiyi vereceğiniz o anda yanıtta hâkim olan sisteme bağlıdır.
Kaç ya da savaş tepkisini üretmek için beynin hipotalamusu sempatik sinir sistemi ve adrenal-kortikal sistemini harekete geçirir. Sempatik sinir sistemi vücutta sinir yollarını kullanarak reaksiyonları başlatır ve adrenal-kortikal sistem kan dolaşımından yararlanır.
- Dış Sitelerde Paylaş
Vücudumuzda meydana gelecek bu değişikler, sadece sinir sistemi tarafından kontrol edilmez; aynı zamanda hormonlar da bu konuda söz hakkına sahiptir ve sinir sistemiyle beraber çalışır. Otonom sinir sistemimiz uyarıldığında, adrenal korteks hormonları olan kortizol hormonu ve adrenal medulla hormonu olan adrenalin salgılanır. Kortizol hormonu, bir stres hormonudur. Geçmişte atalarımız düşmanlar ile savaşırken, bugün de bizlere stres altındayken ihtiyacımız olan enerjiyi sağlayabilmek için yağlardan ve proteinlerden karbonhidrat yapımını hızlandırır. Özellikle açlık durumunda kan şekerini artırır. Adrenalin hormonuysa Kaç veya Savaş Tepkisi'nde meydana gelecek olan tüm değişimlerde büyük bir öneme sahiptir. Kalp atışını hızlandırır, kan basıncını artırır, korku durumunda beyin ve kas gibi organlara giden kan damarlarını genişletip diğer organlara giden kan damarlarını daraltarak kan akışını ihtiyaç olan yere yönlendirir. Glikojenin glikoza dönüşümünü hızlandırır. Tüm bunlar, yukarıda da bahsettiğimiz gibi Kaç veya Savaş Tepkisi esnasında meydana gelen değişimlerdir.
Aynı zamanda, adrenal-kortikal sistemi aktive etmek için hipotalamus tarafından hipofiz bezine Kortikotropin Serbest Bırakma Faktörü (CRF) salınır. Hipofiz bezi, ACTH hormonunu (adrenokortikotropik hormonu) salgılar. İnsan vücudunu tehditle başa çıkmaya hazırlayan çeşitli hormonların salınımını aktive ettiği adrenal kortekse ulaşmak için kan dolaşımından geçer. Bu hormonların artan salgılanmasıyla ilişkili fizyolojik değişiklikler, kaç veya savaş tepkisine neden olur.
Donma Tepkisi Sırasında Olanlar
Savaş ya da kaç tepkileri sempatik olarak yönlendirilen kalp hızı hızlanması ile ilişkiliyken; donma parasempatik olarak baskın kalp hızı yavaşlamasının eşlik ettiği bir davranışsal engelleme biçimidir. Kemirgenlerde yapılan çalışmalar, donmanın beyin sapına bağlı amigdala bölgesine bağlı olduğunu göstermiştir. İnsanlarda yapılan son nörogörüntüleme çalışmalarında benzer beyin bölgesinin donma tepkisinde rol oynayabileceğini görülmüştür.
Donmada; vücudunuz hem sempatik hem de dorsal vagal kord tarafından aktive edilir. Korku hala itici bir duygu olsa da, savaş veya kaç savaşma arzusu, dorsal vagal aktivasyonundan kaynaklanan bir hareketsizlik hissinin gölgesinde kalır. Birini donma modunda gördüğünüzde biraz kafa karıştırıcı olabilir, çünkü dışa dönük saldırganlığın gittiği bir görünüme geçmiştir. Oysaki kişi sadece hissizdir. Kalp hızı yavaşlar, kas gerginliği ve fiziksel hareketsizlik görülür.
Kaç ya da Savaş Tepkisi Sırasında Olanlar
Hayatı tehdit eden bir tehlikeyle karşı karşıya kalındığında, kaçmak veya bu mümkün değilse, savaşmak çoğu zaman mantıklıdır. Savaş ya da kaç tepkisi, vücudu bu eylemleri yapmaya hazırlayan otomatik bir hayatta kalma mekanizmasıdır. Vücudumuzda ise bu süreçte birtakım biyokimyasal reaksiyonlar gerçekleşmektedir:[6], [7], [8], [9], [10], [11]
- Kalpte; kalbin atım hızı artar ve daha hızlı bir kalp atışı, kaslara daha fazla kan besler ve kaçma ya da dövüşme yeteneğini geliştirir, koroner damarlar genişler, kan akışında artış gerçekleşir, kardiyak miyositlere oksijen ve enerji kullanılabilirliği artar.
- Dolaşım; iskelet kası hücrelerinde damarlar genişler, sindirim sistemi ve ciltte damarlar vazokonstriksiyona uğrar, dalak kasılır, iskelet kası hücrelerinde oksijen artar, dolaşım iskelet kaslarına ve beyne kan geçişini kolaylaştırır, metabolik olarak aktif hücrelere oksijen iletimi artar.
- Akciğerlerde; bronşlar genişler, solunum hızı artar, kandaki oksijen artar.
- Karaciğerde; glikojen glikoza dönüşür, iskelet kası ve beyin hücrelerinde glikoz artar.
- Daha hızlı düşünmek tehlikeyi değerlendirmemize ve hızlı kararlar vermemize yardımcı olur. Savaş veya kaç tepkisi aktifken tehlike (veya kaçış yolları) dışında herhangi bir duruma konsantre olmak çok zor olabilir.
- Görme keskinleşebilir, böylece tehlikeye daha fazla dikkat edilebilir. Birey görüşünün daha keskin hale geldiğini fark edebilir.
- Ağız, sindirim sisteminin bir parçasıdır. Tehlikeli durumlarda enerji kaslara yönlendirildiği için sindirim durur ve ağızda kuruma gerçekleşir. Kan sindirim sisteminden uzaklaşır böylece bulantı ve midede kelebek uçuşması hissi gerçekleşir.
- Derideki kan damarları, kanı ana kas gruplarına doğru zorlamak için kasılır böylece ellerde soğuma gerçekleşir
- Tüm vücuttaki kaslar bireyi kaçmaya veya savaşmaya hazır hale getirmek için gerilir, özellikle kişi hareketsiz kalırsa, kaslar "harekete hazır" kalmanın bir yolu olarak titreyebilir. Eğer kişi hareket etmez ise baş dönmesi ve sersemlik yaşar.
- Adrenal bezler vücudun diğer kısımlarını tehlikeye cevap vermeye hazır hale getirmek için adrenalin salgılar.
- Mesanedeki kaslar ise bazen aşırı strese yanıt olarak gevşer. Bu nedenle idrar kaçırma görülebilir.
- Tehlikeden kurtulabilmek için vücut serinlemeye çalışır böylece avuç içleri terler.
Kaç veya Savaş Tepkisi Her Zaman İsabetli Değildir!
Şunu söylemekte fayda var: Bu tepki, neredeyse anlık olarak verilse de, sonucun doğru olacağı garanti değildir. Farklı senaryolar altında farklı bireyler farklı tepkiler verecektir ve bu, evrimsel süreçte çeşitlilik (varyasyon) dediğimiz olgunun temelidir. Bu çeşitlilik içinden en doğru şartlar altında en doğru tepkileri veren bireyler daha kolay hayatta kalacak ve daha çok üreyecektir; böylece onların o şartlar altında o doğru kararları almasını sağlayan genetik altyapı da gelecek nesillere daha çok aktarılacaktır. Dolayısıyla nesiller geçtikçe, belirli tehdit unsurlarına karşı giderek daha isabetli tepkiler verilmesini bekleriz - ki birçok türün az çok doğru kararı alabilmesi bunun bir göstergesidir. Fakat çevre (ve dolayısıyla çevresel tehditler) ile tür içindeki çeşitlilik değiştikçe, bu tepkilerin veriliş biçimi de evrimleşmek zorunda kalacaktır.
Ne olursa olsun, Kaç veya Savaş Tepkisi, tehdit altında hiçbir tepki vermemekten ortalamada daha avantajlı olacaktır. Bu nedenle bu tepkinin evrimi, türlerin hayatta kalma başarısını ortalamada arttırmaktadır. Ama aynı zamanda, bu etki günümüzdeki zorluklarla mücadelemizde de yardımcı olmaktadır: Örneğin yüksek stres altında başarılı olmayı gerektiren iş ve okul hayatında, bizlerin "hayatta kalmasını" sağlayan tepki, korku ve endişe altında zorluklarla savaşma (veya gerektiğinde onlardan kaçınarak zihinsel sağlığımızı koruma) yönünde verdiğimiz tepkilerdir.
Fobiler ile Kaç veya Savaş Tepkisi
Kaç veya Savaş Tepkisi'nin her zaman doğru tetiklenemeyeceğinin en net göstergesi, fobilerdir. Fobiler, rasyonel olmayan korkularımızdır ve çoğu zaman fobilerimiz abartılı korkulara neden olur. Bu durumda, hayatımız gerçekten tehlikede olmasa bile, elimizde olmasa da absürt düzeyde tepki vererek kaçma tepkisi gösterebiliriz (bir tırtıldan abartılı derecede korkan insanları düşünün).
Kimi zaman Kaç veya Savaş Tepkisi'nin düzeyi de önemlidir: Örneğin yükseklik korkusu, bir kişinin yüksek yerlerden uzak durmasını sağlayarak düşme ihtimalini azaltabilir. Yılan korkusu, zehirli yılanlardan uzak durmanızı sağlayabilir. Fakat yerden birkaç metre yüksekteyken, yerinizden hareket edemeyecek düzeyde korkuya kapılıyorsanız (ve örneğin panik atak geçiriyorsanız), muhtemelen gösterdiğiniz bu donakalma tepkisi, evrimsel olarak avantajlı olmayacaktır.[12] Benzer şekilde, günlük yaşamınızı tehdit eden bir düzeyde yılan fotoğraflarından korkuyorsanız, internette bir yılan fotoğrafı gördüğünüzde gününüz berbat oluyorsa, bunun da psikolojiniz için sağlıklı olmadığı iddia edilebilir.
Beden Dili ile Kaç veya Savaş Tepkisi
Kaç veya Savaş Tepkisi'nin modern uygulama alanlarından birisi beden dili ve iletişim sahasıdır. Günlük hayatımızda karşılaştığımız tehdit unsurlarının (veya tehdit olarak algıladığımız, gerçekte hayatımızı tehdit etmeyen unsurların) çoğu, vahşi yaşamdakine göre oldukça farklıdır. Örneğin iş yerinde veya okulda bir birey, bizimle alay ederek veya bizi küçümseyerek bir "tehdit unsuru" konumuna gelebilir. Bu tür ortamlarda kendilerini tehdit altında hisseden bireyler, o ortamdan uzaklaşmaya ("sıvışmaya") çalışırlar veya bazı fiziksel tepkiler göstererek ("yüz kızarması" gibi), tehdit unsuru olarak algıladıkları kişiyle rekabete girerler. Kimi zaman bir toplantıda birden adımız söylendiğinde donakalmamız da bu tepkinin bir uzantısıdır.
Kendilerini tehdit altında hisseden ve kaçma tepkisi vermeyi seçen bireyler, her zaman bulundukları odadan çıkarak uzaklaşmazlar; bunun yerine beden dilleriyle rahatsızlıklarını ifade ederler: Örneğin tehdit unsuruyla aranıza bir masa koymaya çalışmanız veya kollarınızı kavuşturarak kendinizi kapatmanız (ve kollarınıza bir "bariyer" görevi yüklemeniz), bu kaçma tepkisinin bir tezahürü olarak yorumlanmaktadır. Benzer bir durumda olup da savaşmayı seçenlerse, tehdit unsuruyla illa yumruk yumruğa dövüşmek zorunda değildir; göğsü kabartıp, kaşları çatarak verilen "ürkütücü" görünüm ve gerçekte olduğumuzdan büyükmüş biri görünme çabası, bu savaşma tepkisinin bir tezahürü olarak yorumlanabilir. Tıpkı bir kedinin tehdit altında kıllarını kabartarak gerçekte olduğundan büyükmüş gibi davranması gibi...
Uzun Dönem Kaç veya Savaş Tepkisi Psikolojimizi Nasıl Etkiler?
Yukarıda da izah ettiğimiz gibi, Kaç veya Savaş Tepkisi'nin temelinde, korku duygumuz yatar. Her ne kadar günlük hayatta korku duygusundan hoşlanmasak da, tehdit ihtimali varken bu duygu vücudumuzu korumaya yaradığı için, bu duygunun geçici sürelerle tetiklenmesi aslında avantajlıdır ve uzun süreli olmadığı sürece psikolojik açıdan herhangi bir sorun yaratmaz.
Ancak modern dünyada ve modern insanların tehdit durumları ve öncelikleri, atalarımıza kıyasla oldukça değişti. Atalarımız Kaç veya Savaş Tepkisi'ni bir aslan tarafından kovalanırken verirken, bugün bizler, sınavlara hazırlanırken veya teslim tarihi yaklaşan işlerimizden önce veriyoruz.[13]
Psikolojik olarak savaşma (İng: "fight") veya kaçma (İng: "flight") kararı adlığımız zaman kıpır kıpır, huzursuzluk, kapana kısılmış ve gergin hissederiz. Eğer ki donup kaldıysak (İng: "freeze"), kendimizi vücudun bir bölümünde sıkışmış ve korkulu hissederiz. Aslında bu psikolojik geçişler, bizi bu gibi stresli durumlar karşısında harekete geçmeye sevk ettiği için olumludur.
Fakat bu tepkinin verilme süresi artarsa, Kaç veya Savaş Tepkisi de zarar vermeye başlayabilir. Özellikle de çok fazla tetikleyicinin olduğu, stresli günümüz dünyasında (trafik, gürültü kirliliği, pandemi…) bu durum, vücudumuzu sürekli bu psikolojik zorluğun içinde sıkışmaya itiyor. Sürekli tetikte bulunma ve kaygılı olma durumuysa bizi kaygı bozukluğuna (İng: "Anxiety Disorder") itiyor. Bir konu hakkında sürekli düşünmeye başlamak, daimi olarak negatif duygulara odaklanmak ve tüm bu durumların bizleri gündelik hayat aktivitelerimizi yapamamaya itmesi ile sonuçlanan bu durum giderek tüm dünyada yaygınlık kazanmaya başlıyor.
Don, Savaş ve Kaç ile Nasıl Başa Çıkılır?
Modern zamanlarda aslanlardan kaçmamız gerekmiyor; ancak günlük olarak stres unsurlarıyla baş etmek zorunda kalıyoruz. Bu tehditler karşısında vücudumuz, tıpkı aslanlara veya vahşi doğadaki diğer tehdit unsurlarına verdiği fizyolojik tepkiyi vermektedir.
En nihayetinde don, savaş veya kaç tepkisi, vücudun kendini koruması için tehlikeli bir durum karşısında gösterdiği tepkidir. Kişiyi tehlike anında kurtarabilir. Eğer gündelik yaşamınızda stres veya kaygıdan dolayı bu durumu sık sık yaşıyorsanız, başa çıkma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Stres tepkisinin etkileriyle başa çıkmak için şunları yapabilirsiniz:
- Güvenli bir alana geçin: Mümkünse, daha az tehdit edici ve rahat hissettiğiniz bir yere geçin. Dışarı çıkabilir veya sessiz bir mekânı tercih edebilirsiniz. Bunu geçici olarak bile yapmak sizi rahatlatacaktır.
- Nefesinizi yavaşlatın: Stres tepkisi, hızlı ve sığ nefes almaya neden olur. Nefes alma teknikleri ile bunu kontrol altına alabilirsiniz. Diyafram nefesiniz ile stres tepkisinin sakinleşmesini veya tersine dönmesini sağlayabilirsiniz.
- Fiziksel aktivite: Güzel ve sakin bir yürüyüş, huzurlu olmanızı sağlayabilir. Bununla birlikte yoga gibi aktiviteler nefesinizi yavaşlatmaya da yardımcı olabilir.
Sonuç
Atalarımızdan bir miras olarak aldığımız Kaç veya Savaş Tepkisi bugün hayatımızı olumlu ve olumsuz açıdan pek çok şekilde etkilemeye devam ediyor. Bu tepkiyi daha yakından anlamak, Travma Sonrası Stres Bozukluğu gibi milyonlarca insanı etkileyen sendromları daha iyi anlamamızı ve bir ihtimal yeni tedavi yolları geliştirmemizi sağlayabilir. Elbette bu kadar temel bir tepkiyi anlamak, kendimizi anlamakla da eşdeğer; dolayısıyla hiçbir pratik faydası olmasaydı bile, Kaç veya Savaş Tepkisi'nin daha iyi kavramak, bizi kendimizi ve kökenlerimizi daha iyi anlamamıza bir daha adım daha yaklaştırırdı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 22
- 16
- 10
- 3
- 3
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- ^ W. B. Cannon. (1963). The Wisdom Of The Body. ISBN: 9780393002058. Yayınevi: W. W. Norton Company.
- ^ W. B. Cannon. (1915). Bodily Changes In Pain, Hunger, Fear, And Rage; An Account Of Recent Researches Into The Function Of Emotional Excitement. ISBN: 9781150337086. Yayınevi: Rare Books Club.
- ^ M. Schauer, et al. (2015). Dissociation Following Traumatic Stress. Zeitschrift für Psychologie / Journal of Psychology, sf: 109-127. doi: 10.1027/0044-3409/a000018. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. Weiten. (2016). Psychology: Themes And Variations. ISBN: 9781305498204. Yayınevi: Cengage Learning.
- ^ Psychology Tools. Fight Or Flight Response. (4 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2021. Alındığı Yer: Psychology Tools | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. A. Padgett, et al. (2003). How Stress Influences The Immune Response. Trends in Immunology, sf: 444-448. doi: 10.1016/S1471-4906(03)00173-X. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Gleitman, et al. (2004). Psychology. ISBN: 9780393977677. Yayınevi: W.W. Norton & Company.
- ^ Stress Course. The Fight Flight Response. Alındığı Tarih: 19 Ekim 2021. Alındığı Yer: Tripod | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Gordan, et al. (2015). Autonomic And Endocrine Control Of Cardiovascular Function. World Journal of Cardiology, sf: 204-214. doi: 10.4330/wjc.v7.i4.204. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Y. Chen, et al. (2014). Brain-Skin Connection: Stress, Inflammation And Skin Aging. Inflammation & Allergy - Drug Targets (Discontinued), sf: 177-190. doi: 10.2174/1871528113666140522104422. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Kantorovich, et al. (2008). Pheochromocytoma. Annals of the New York Academy of Sciences, sf: 462-468. doi: 10.1196/annals.1410.081. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. R. Duval, et al. (2015). Neural Circuits In Anxiety And Stress Disorders: A&Nbsp;Focused Review. Therapeutics and Clinical Risk Management, sf: 115-126. doi: 10.2147/TCRM.S48528. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Trauma Recovery. Fight, Flight, Freeze Responses. (19 Kasım 2021). Alındığı Tarih: 19 Kasım 2021. Alındığı Yer: Trauma Recovery | Arşiv Bağlantısı
- W. B. Cannon. (1914). The Emergency Function Of The Adrenal Medulla In Pain And The Major Emotions. American Journal of Physiology-Legacy Content, sf: 356-372. doi: 10.1152/ajplegacy.1914.33.2.356. | Arşiv Bağlantısı
- A. Suresh, et al. (2014). Prediction Of Fight Or Flight Response Using Artificial Neural Networks. American Journal of Applied Sciences, sf: 912-920. doi: 10.3844/ajassp.2014.912.920. | Arşiv Bağlantısı
- H. Selye. (1952). Allergy And The General Adaptation Syndrome. International Archives of Allergy and Immunology, sf: 267-278. doi: 10.1159/000227975. | Arşiv Bağlantısı
- Psychologist World. Stress: Fight Or Flight Response. Alındığı Tarih: 17 Ekim 2021. Alındığı Yer: Psychologist World | Arşiv Bağlantısı
- R. McCarty. (2016). The Fight-Or-Flight Response: A Cornerstone Of Stress Research. Academic Press, sf: 33-37. doi: 10.1016/B978-0-12-800951-2.00004-2. | Arşiv Bağlantısı
- K. Kozlowska, et al. (2015). Fear And The Defense Cascade. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 263-287. doi: 10.1097/HRP.0000000000000065. | Arşiv Bağlantısı
- C. Darwin. (1872). The Expression Of The Emotions In Man And Animals.
- W. McDougall. (1908). Introduction To Social Psychology. scholar.google.com. | Arşiv Bağlantısı
- K. Roelofs. (2017). Freeze For Action: Neurobiological Mechanisms In Animal And Human Freezing. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 20160206. doi: 10.1098/rstb.2016.0206. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:54:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11091
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.