Uzaylı Üretimi Olan ve Yapay Zekaya Sahip Otonom Sondaların Dost mu Düşman mı Olduğunu Nasıl Anlardık?

Öncelikle bilimkurgudaki genel kanının aksine biyolojik canlılar olarak biz insanlar, yıldızlararası yolculuk şartlarında hayatta kalabilecek şekilde evrimleşmedik. Işık hızına yakın hızlarda gidebilecek bir uzay gemimiz olsa dahi uzak yıldızlara yolculuk onlarca, belki de yüzlerce, kimi durumda on binlerce yıl sürecektir. Dolayısıyla biyolojik bedenlerimizle, kuşaklarca sürecek bir uzay yolculuğu yapmak imkansız olabilir.

Bu nedenle, Dünya dışı akıllı yaşam formlarıyla ilk karşılaşmamız, muhtemelen biyolojik formlar ile değil, onların teknolojik temsilcileri ile olacak. Tıpkı plastik şişeler gibi çöplerin okyanus yüzeyinde birikmesi gibi, son birkaç milyar yıl süresince galaksimizde teknolojik enkazlar birikmiş olabilir. Dünya dışı akıllı yaşam formlarının izlerine ulaşmak için bilim insanları, onlarca yıldır akıllı yaşamın işaretçisi olabilecek radyo sinyallerini belirleyebilmek amacıyla derin uzayı dinliyorlar ancak henüz bir sonuç alamadılar. Drake denkleminin de önerdiği üzere varlıklarını halen sürdüren teknolojik uygarlıkların radyo sinyallerini tespit etmeye çalışmaktan daha kolay ve etkili bir yöntem izlenebilir: galaksimizdeki teknolojik kalıntıları aramak.

Alman filozof Immanuel Kant tarafından açıkça formüle edildiği gibi, Dünya dışı zekanın ahlakın temelini oluşturan mantığı takip etmesinin beklenip beklenilmeyeceği bir merak konusudur. Bu, ilk temas konusunda bizi endişelendirebilecek zor bir sorudur. İnsanlığın çok çeşitliliği barındıran tarihine dayanarak, ahlak kavramına, Samanyolu'ndaki tüm akıllı varlıklar tarafından benzer bir şekilde yaklaşılması uzak bir ihtimal olabilir.

Bunun yerine, Dünya dışı akıllı yaşam formlarının galaksiye hükmeden yapay zekaya sahip gelişmiş otonom sondalar gibi yaratıcılarını taşımayan olası teknoloji sistemlerinin canlılığı ve zekayı barındıran Dünya gibi bir gezegene rastladıklarında izledikleri davranış kuralları veya "temas protokol"ünü incelemek, Dünya dışı zeka ve ahlak konusunda bize açık bilgiler verebilir.

Bu otonom sondaların çekirdek kodları, doğal seçilim yoluyla bir tür Darwinci evrim işlevi görecektir. Uzun ve zorlu yolculukları boyunca alınan hasarı en aza indiren, kendi kendini onarma kabiliyetine sahip mekanizmalarıyla hızla çoğalabilen ve en yüksek hızda galaksiye yayılan; kısacası, uzun süreler ve mesafeler boyunca dayanabilen robotik ve otonom sistemler seçilecek ve galaksideki yolculuklarına devam etmeye hak kazanacaktır, bir nevi "hayatta kalacak"lardır.

Bu tür sistemler, Güneş'imiz de dahil olmak üzere Samanyolu'ndaki tüm yıldızların etrafındaki yaşanabilir bölgelere şimdiye kadar ulaşmış olabilirdi. Yıldızların çoğu Güneş'ten milyarlarca yıl önce oluştu ve bu yıldızların yaşanabilir gezegenlerindeki akıllı yaşam formları tarafından gönderilen teknolojik sistemler, teknolojik bir tür olarak daha biz insanlar var olmadan önce galaksiye hükmetmek için yeterli zamana fazlasıyla sahipti.

Kendi yapay zeka sistemlerimizin, önümüzdeki on yıl içinde insan zekasının birçok özelliğinin yerini alması ve birkaç on yıl içinde ise insan zekasına ve ötesine ulaşması oldukça muhtemeldir. Bu nedenle, ziyaret ettikleri gezegenlerin yüzeylerindeki kaynakları kullanarak kendisini çoğaltabilecek ve makine öğrenimi ile gezegenler arasındaki yolculukları boyunca değişen koşullara uyum sağlayabilecek, gelişmiş 3 boyutlu yazıcılara bağlı yapay zeka sistemleri hayal etmek mantıklıdır. Uzun yolculuklar boyunca kış uykusuna yatabilirler ve enerji kaynaklarını yıldız ışığıyla şarj etmek için yıldızlara yakın bir yol izleyebilirler.

Niyet Analizi

Peki Dünya dışı yapay zeka sistemli robotik bir sonda ile insanlık olarak gelecekte karşılaşacak olursak, bu teknolojinin dost mu düşman mı olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bu durumda izlenilmesi gereken yol ne olmalıdır?

Yunanlılar tarafından Truva şehrine girmek ve Truva Savaşı'nı kazanmak için kullanılan Truva Atı hikayesinde olduğu gibi, ilk izlenimler yanıltıcı olabilir. Bundan dolayı, ne tür veriler aradıklarını anlamak için bu uzaylı otonom sondaların davranışlarını, eylemlerimize nasıl tepki verdiklerini incelemek ilk adım olmalıdır. Aradığımız cevapları almak için ilgilerini çıkarlarımız doğrultusunda çekmek faydamıza olacaktır. En önemlisi, bu robotik sondalara karışık mesajlar göndermekten kaçınılmalıdır, çünkü bu, onların tepkilerine ilişkin yorumumuzu karıştıracaktır.

Böyle olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalınması durumunda nasıl davranılacağına ilişkin herhangi bir karar, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası bir kuruluş tarafından koordine edilmeli ve Dünya'daki tüm hükümetler tarafından tutarlı bir şekilde denetlenmelidir. Özellikle; tespit ettiğimiz herhangi bir sinyalin anlamını yorumlamak için bilgi işlem, etkileşimde bulunduğumuz sistemlerin fiziksel özelliklerini anlamak için fizik ve hedeflerimize ulaşmak amacıyla en iyi yol haritasını çizmek için strateji alanlarında en başarılı uzmanlarımızdan oluşan bir grup oluşturmak akıllıca olacaktır. En nihayetinde, uzaylı yapay zekasını doğru bir şekilde yorumlamak için kendi yapay zekamızı da kullanmamız gerekebilir. Bu durum, bilgisayar becerilerinin bizimkileri aştığını kabul ederek internetteki yeni içeriği anlamlandırmaları için çocuklarımıza güvenmek kadar alçakgönüllü bir deneyim olacaktır.

Teknolojik bir savaşın sonucunu belirlemede uzmanlık ve yapay zekanın kabiliyeti, fiziksel güç veya doğal zekadan daha önemli olabilir. Dünya'nın en akıllı türü olarak kaderimiz şimdiye kadar kontrolümüz altındaydı. Bu durum, Dünya dışı yapay zeka sistemleriyle karşılaşmamızın ardından geçerliliğini yitirebilir. Bunun sonucu olarak, teknolojik gelişmişlik, Samanyolu uygarlıklarının rekabetinde Darwinci hayatta kalma için bir aciliyet duygusu kazanacaktır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Destek Ol

Sadece yeterince gelişmiş hale gelerek yabancı teknolojilerden gelen tehditlerin üstesinden gelebiliriz. Böyle bir durumda elimizdeki en güçlü silah, eğer elimizde patlayarak bizim sonumuz olmazsa, yapay genel zeka olacaktır.

Tıpkı Vahşi Batı temalı filmlerdeki silahlı teke tek düellolarda olduğu gibi, silahı en hızlı çeken ilk taraf, hayatta kalmayı başaran taraf olabilir.