Türleşme - 7: Evrim Hızı Tüm Canlılarda Aynı Mıdır, Farklı Mıdır? Neden?
Canlı türleri evrim ağacında her biri ayrı kolda değişim geçirirlerken her tür farklı hızda mı evrilir?
Gerçekten çok önemli bir konu ve bazı bilim-dışı kaynak ve kişilerin sürekli olarak "X milyon yıllık fosil bulundu, günümüzdekinin tıpatıp aynısı, evrim yalan!" gibi kışkırtmalarının ve açıkçası da boş hayat emellerinin temel dayanaklarının merkezini oluşturmaktadır. Bu konuda şuradan okuyabileceğiniz kapsamlı bir yazımız bulunuyor. Eğer ki evrime bilimsel temelde olamasa da şahsi düşünceler temelinde karşı olan biriyle tartışacak olursanız (ya da günümüzde herhangi bir “metro-altı seyyar sahte-müzesine” uğrayacak olursanız) konunun geleceği yer sonunda sözde “milyonlarca yıldır aynı kalan, evrimleşmeyen türler” olacaktır. Bu yazımızda bu bilim düşmanlarının iddialarını ele almak yerine, konuya bilimsel bir çerçeveden bakarak evrimin tüm türlerde aynı hızda olup olmadığını anlatmaya ve farklılıkların sebeplerini göstermeye çalışacağız. Bu kişi ve kurumlarca yayınlanan belgelerin çok büyük bir kısmı yanlış olmakla birlikte, bir kısmı algıda seçiciliği kullanarak benzerlikleri, sınıflandırma konusunda yetkin olmayan gözlerimize göstererek bizleri kandırma amacı gütmektedir. Çok küçük bir kımsı ise, temel ve saptırılmış doğrular içermektedir.
Her ne kadar bu iddialar üzerinden gitmeyecek olsak da, bilgi olması açısından şunu söyleyebiliriz: hiçbir türe ait hiçbir fosil, sadece dış hatlarının benzerliği üzerinden giderek analiz edilmez. Dolayısıyla, hele ki konunun uzmanı olmayan bir gözün bir fosil ile günümüzde yaşayan bir canlının dış hatlarının birbirine benzemesi üzerinden yapacağı çıkarımların tamamı geçersiz olacaktır. Bu yüzden, eğer ki birileri size “Bak, fosile ne kadar da benziyor, demek ki evrim geçirmemiş, evrim yok.” diyecek olursa, bir saniyeliğine kendi kendinize düşününüz. Siz (veya iddiada bulunan şahıs) arkeometri, paleobiyoloji, paleontoloji, arkeoloji ve benzeri alanlarda herhangi bir akademik eğitime sahip misiniz? Sadece dışarıdan bakmayla bırakın iki yapı arasındaki benzerliği fark etmeyi, tek bir fosilin hangi türe ait olduğunu, yaşadığı dönemi, yaşadığı dönemin koşullarını, bu koşulların günümüze kadar olan değişimini ve benzeri durumları değerlendirebilecek arka plana sahip misiniz? Eğer ki bu soruların en az 1 tanesine cevabınız “Hayır, yeterli akademik donanımım yok.” ise, o zaman o tür hakkında hiçbir yargılayıcı değerlendirmeye varamayacağınızı bilmelisiniz. Nasıl ki "Karnımda bir ağrı var." diyen birine bilgisizce "Bir şey olmaz, ağrır öyle." demek kişinin apandisit ya da benzer bir hastalık sebebiyle ölümüne neden olabilecekse, bir fosil ile yaşayan bir canlıyı bilgisizce dış hatlarıyla kıyaslayıp "Evrimleşmemişler, demek ki evrim yok." demek bilimsel bir katliamdır. Bu tür iddialarla karşılaştığınızda kendi (ve iddia sahibinin) akademik yetkinliğinizi sorgulamanız, sözde-bilim sahtekarlarının zamanınızı çalmasına ve sahte bilgilerle zihinlerinizi bulandırmasına engel olacaktır.
Evet, canlıların evrimleşme hızları gerçekten de birbirinden son derece farklıdır. Bu sebeple de bazı türler milyonlarca yıl boyunca göreceli olarak az evrim geçirirler ve dolayısıyla atalarına diğer nesillerden daha çok benzerler. Örneğin Proceedings of the Royal Society'de yayımlanan bir araştırma Çin'de bulunan bir balık türünün, sadece 3 nesilde atalarından farklılaştığı, yani evrim geçirdiği ortaya koymaktadır. Yani sadece 3 yıl gibi bir sürede, su sıcaklığına bağlı bir evrim tespit edilmiştir. Ancak bazı canlılar ise, birkaç on veya birkaç yüz milyon yıl boyunca pek az değişerek günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Örneğin geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde yayınlanan ve yaşayan fosil olarak bilinen, yani atalarından pek az değişerek günümüze ulaşan türlerden olan sölekantların genom dizileri yayınlanmış ve evrimsel biyolojinin de öngördüğü yavaş evrimsel süreç bu yaşayan fosil türlerde ispatlanmıştır. Yani anlaşılması gereken şey şudur: bu, ne evrime karşı bir kanıt olarak gösterilebilir, ne de evrimi zor durumda bırakacak bir durumdur. Tam tersine, evrimsel kuramların bilimsel öngörü gücünü ortaya koyacak niteliktedir. İzah etmemize izin verin:
Daha önce burada ve burada açıkladığımız üzere, evrimin ve mekanizmalarının önceden belirlenmiş bir yönü yoktur ve evrimin tüm mekanizmaları, çevresel koşulların kısıtlamalarından etkilenmektedir. Yani kurak ve sıcak bir alandaki canlılar üzerindeki çevresel baskı ile deniz ortamındaki canlılar üzerindeki çevresel baskılar kıyaslanamayacak ölçüde farklı ve çeşitlidir. Bu sebepledir ki evrimin bir yönünü önceden tayin etmek mümkün olamamaktadır. Fakat buna rağmen, evrimsel doğa yasalarından faydalanarak belirli bir çevredeki türlerin nesiller içerisinde yaklaşık olarak ne tür değişimler geçirebileceğini öngörebiliriz. Benzer bir şekilde, çevresel değişimleri paleoekolojik olarak analiz ederek ve genetik çalışmalarla genlerin değişimini araştırarak, günümüzdeki türlerin nasıl evrimsel süreçlerden geçerek bugünlere ulaştıklarını ortaya çıkarabiliriz. Günümüzdeki türlerin evrimsel öngörülerimiz dahilinde evrimleşip evrimleşmeyeceğini deneysel evrim çalışmaları sayesinde ispatlayabilmekteyiz (ve şimdiye kadar istisnasız olarak hep başarılı sonuçlar alındı). Öte yandan günümüzdeki türlerin geçmişte geçirdikleri evrimsel değişimleriyle ilgili öngörülerimizi, nadir olarak çıkarılabilen fosillerle ispatlayabilmekteyiz. Bu alanda da keşfedilen tüm fosiller, belli başlı düzeltmelere sebep olabilmekle birlikte hep tatmin edici ve evrimsel analizle tam olarak uyumlu sonuçlar vermiştir.
İşte ekolojik ve genetik olarak analiz edilerek evrimsel geçmişi ortaya çıkarılan, sonradan da fosillerle bu geçmişe dair çıkarımlarımızın test edildiği canlılardan bazıları, göreceli olarak az miktarda değişim göstermiştir. Bunun birçok sebebi olabilmektedir ve az sonra değineceğiz. Ancak genellikle karşımıza çıkan neden hep aynıdır: av-avcı ilişkilerinde avcıların etkisinin azalması (yani av olan türler üzerindeki baskının çok az olması) veya içinde yaşanılan ortamın (habitatın) milyonlarca yıl da geçse çok az miktarda değişiyor olması… Bu iki durum, genellikle türlerin yavaş evriminin ana sorumlusu olmaktadır. Burada da bir noktanın altını çizmemizde fayda var: her tür evrimleşmek zorundadır! Bunu bu kadar açık ve net söyleyebiliriz. Eğer ki yeterli süreler tanınacak olursa, tüm koşullar sabit kalacak olsa bile türler mutlaka evrimleşeceklerdir. Bu evrim her zaman gözle görünür morfolojik değişimlere neden olmaz; ancak bu, evrimin gerçekleşmediği anlamına da gelmez. Çünkü evrimin tek mekanizması seçilim mekanizmaları değildir. Örneğin genetik sürüklenme gibi genetik dağılımı değiştirebilen ve seçilim baskılarından tamamen bağımsız olan mekanizmalar da bulunmaktadır. Dolayısıyla her tür belli zamanlar tanındığı sürece evrimleşir; fakat bu her zaman gözle görülür morfolojik farklılıklar yaratmaz. Genetik analizlerdeyse evrim net olarak görülebilir ve istisnasız olarak, her zaman da görülmüştür.
Göreceli olarak az değişen canlılara en iyi ve bilindik iki örnek timsahlar ve köpekbalıkları olacaktır. Bu iki hayvan grubu, kendi besin zincirlerinin en üst basamağındadırlar. Yani teknik olarak avcıları yoktur (insan ve kimi zaman kendi türleri haricinde). Ayrıca son birkaç milyon yıldır yaşadıkları çevre oldukça sabittir (özellikle de köpekbalıkları için). Bu iki neden bir araya geldiğinden, belli bir evrimsel başarıya ulaşabilmiş bu türler son birkaç milyon yıldır diğer türlere göre daha yavaş bir evrimsel değişimden geçmektedirler. Peki bu türler hiç mi evrimleşmemektedir? Hayır, genetik yapıları her nesilde atalarından farklılaşmaktadır; fakat bu morfolojilerine çok az yansımaktadır. Örneğin az önce bahsettiğim sölekantlar, köpekbalıklarından bile daha yavaş evrim geçirmektedirler; ancak yine de evrimleşmektedirler.
Üstelik, bu göreceli olarak az evrimleşen canlılar da mutlaka ama mutlaka evrimleşmiştir, yeni türler oluşturmasalar da farklılaşmış oldukları net olarak bilinmektedir. Çünkü mutlaka öyle ya da böyle çevresel bazı değişimler yaşanmıştır ve buna en çok adapte olabilen bireyler hayatta kalarak bu yönde bir seçilim sağlamışlardır (directional selection - yönlü seçilim). Ancak bunu, fosil kayıtlarına bakan sıradan bir göz göremezken, paleontologlar, sistematikçiler, doğa bilginleri ve biyologlar bunu kolayca ya da bazı teknikler kullanarak bilebilmektedirler. Bu tıpkı iki farklı arabaya bakıp, "Eh, aynı gözüküyorlar." dedikten sonra, birinin 1.2 motora sahip olduğunun ortaya çıkması, diğerinin 3.0 V6 motora sahip olduğunun ortaya çıkması gibidir. Araştırmadan ve bilim adamlarına danışmadan bilmek mümkün değildir.
Bu noktada, canlıların evrimleşme hızlarını nelerin arttırdığına bir göz atabiliriz. Bir türün evrimleşme hızını kabaca analiz edebilmeniz için sizlere pratik bir yöntem sunabiliriz: bir türün üzerindeki çevresel baskı ne kadar fazlaysa, evrimleşme hızı da o kadar fazladır. Bu, neredeyse her zaman doğrulanan bir kural olmakla birlikte, çok nadiren de olsa istisnaları olabileceği unutulmamalıdır. Fakat iki türün evrim hızını kıyaslarken, eğer ki kıyaslanabilir özelliklere sahiplerse, üzerlerindeki çevresel baskı miktarından yola çıkarak kabaca bir analiz yapabilirsiniz. Sadava ve arkadaşlarının yazdığı Life: The Science of Biology kitabında bu durum dört ana çevresel baskı üzerinden açıklanmaktadır. Bunlara değinerek örneklendirelim:
1) Yayılma Kabiliyeti
Her türün Dünya üzerinde yayılım gösterdiği alan tespit edilebilir sınırlarla çevrilidir. Bu alanlar, evrimsel değişimlere bağlı olarak genişleyebilir veya daralabilir. Ancak az önce bahsettiğim kuralı doğrular bir şekilde, eğer ki bir türün yaşadığı ortam kısıtlı ise, tür üzerinde daha büyük bir baskı var demektir; çünkü çok daha dar bir alanın koşullarına adapte olarak o imkanlarla hayatta kalmak durumundadır. Bunun en güzel örneği, adalardaki canlı çeşitliliğidir. Örneğin Hawaii adaları gibi son derece sınırlı bir bölgede, Dünya’nın başka bir yerinde görülmeyen kadar, 1000 civarında farklı sümüklüböcek türü yaşar. Bunda hem ada koşullarının kısıtlı olmasının, hem de sümüklüböceklerin yayılma kabiliyetlerinin sınırlı olması etkendir. Bu durum, hızlı evrime neden olmaktadır ve türleşme imkanını arttırmaktadır.
2) Beslenmenin Özelleşme Miktarı
Her canlının, belirli bir diyeti mevcuttur. Bazı türler neredeyse her bulduğunu yerken, bazıları inanılmaz seçici olabilmektedir. Başta verdiğimiz kuralı yine doğrular bir şekilde, daha kısıtlı bir diyete sahip olan bir tür, bulduğu hemen her şeyi yiyen bir türe göre daha fazla ve daha hızlı evrimleşmeye meyilli olacaktır. Çünkü özellikle seçtiği besinleri bulmak için daha sıkı bir baskı altında olacaktır. Maryland Üniversitesi Entomoloji Bölümü'nden Prof. Charles Mitter ve ekip arkadaşlarının böceklerin evrimi üzerine yaptıkları çalışmalarla da bu durum doğrulanmıştır. Gerçek böceklerin (Hemiptera) en son yaşamış ortak atalarının bir etçil olduğu bilinmektedir. Ancak daha sonradan türleşen canlı gruplarının bazıları otçul bir diyet evrimleştirmiştir. Bu grubun içerisinde bazılarıysa, özellikle belli tip bitkilerle diyetini sınırlandırmıştır. Bu seçici türlerin türleşme ve evrimleşme hızı diğer tüm gerçek böceklere göre çok daha hızlı olmuş ve çok daha fazla sayıda tür evrimleşmiştir.
3) Tozlaşma Tipi
Bitkiler, temel olarak ya rüzgar ve su gibi cansız ve rastlantısallığın daha yüksek olduğu varlıklarla ya da hayvanların yardımıyla tozlaşırlar. Yine yukarıdaki kural dahilinde, daha kısıtlanmış olanlar, daha çok evrimleşmeye yatkın olacaktır. Örneğin orkide gibi bazı bitki grupları, sadece sinekkuşlarıyla tozlaşacak kadar özelleşmişlerdir ve bunun sonucunda oluşan baskıdan ötürü evrim hızları son derece yüksektir. Gerçekten de, yapılan analizlerde hayvanlarla tozlaşan bitkilerin tür sayısı, hava ve su gibi daha genel yollarla tozlaşanlara göre 2.4 kat fazladır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
4) Cinsel Seçilim
Doğada, bir dişi ve erkeğe sahip olan hemen hemen tüm canlılarda cinsel seçilim gözlenmektedir. Pek çok canlının dişisi, erkekleri belirli özelliklere göre seçmektedir. Kimi durumda erkekler dişileri seçer; insanın da içinde olduğu bazı türlerde ise seçim karşılıklıdır. Ancak ne olursa olursun, Evrim'in mekanizmalarından biri olan Cinsel Seçilim, her zaman önemli bir rol oynamıştır. Bu noktada da, yine yukarıdaki kuralımız dahilinde, daha kısıtlanan, yani cinsel seçilimin daha şiddetli ve etkili olarak görüldüğü canlılarda türleşme hızı, cinsel seçilimin görülmediği veya az görüldüğü canlılara göre çok daha fazladır. Örneğin, cinsel seçilimin aşırı yoğun olduğu bir canlı grubu olarak kuşları örnek verebiliriz. Örneğin cinsel iki-biçimlilik (sexual dimorphism: dişi ve erkeğin farklı bireyler olduğu) görülen cennet kuşlarının Papua Yeni Gine'de 33 farklı türü bulunmaktadır. Pek çok kuş-gözlemcisi, sırf bu kuşların çiftleşme öncesi yaptığı büyüleyici kur danslarını ve hareketlerini gözlemek için binlerce kilometre yol kat etmektedirler. Ancak aynı bölgede, cinsel tek-biçimli (sexual monomorphism: bu tip canlılarda erkekler ve dişiler birbirinden morfolojik olarak ayırt edilemeyecek kadar benzerdir) olarak görülen manukot kuşlarının sadece 5 türü bulunur. Yani cinsel seçilimin olduğu çift-biçimli canlılarda türleşme hızı çok daha yüksektir.
Uzun lafın kısası, canlılarda türleşme ve evrimleşme hızları çok farklı olabilmektedir. Önemli olan, bilgili bir gözün canlıları incelemesi ve mümkünse genetik ve moleküler kanıtlar takip edilerek türlerin birbirinden ayırt edilmesidir.
Peki, son olarak, bir tür neden bu şekilde kısıtlanır? Bunun tek bir cevabı yoktur ve upuzun bir başka yazıda anlatılabilir. Fakat kısaca değinmek gerekirse, çoğunlukla bunun sebebi zorunluluk ya da kazanılan avantajdır. Örneğin cinsel seçilimin yoğun olması, türler üzerinde çevresel bir baskı oluştursa da, en sağlıklı ve avantajlı bireylerin çiftleşmesini garantileyerek yavrularının da evrimsel açıdan avantajlı olma şansını arttırmaktadır. Dolayısıyla evrimsel süreçte desteklenen bir yük olmaktadır. Kimi zamansa tamamen elde olmayan sebeplerle, şans eseri aynı bölgede bulunan türlerin karşılıklı olarak evrimleşmesi sonucu bu kısıtlanma gelebilir. Örneğin sinekkuşları ile orkidelerin evrimi bu şekilde bir karşılıklı evrim örneğin olarak gösterilebilir. Dolayısıyla, bir türün evrimsel geçmişi ve ortamı çok iyi analiz edilmeli ve ondan sonra kararlar alınmalıdır. Bir türün evrimleşip evrimleşmediğine sadece dışarıdan bakarak karar vermek imkansız olduğu gibi, nasıl evrimleştiğini anlamak için de çok kapsamlı teknikler uygulamak gerekmektedir.
Teşekkür: Bersis İnan
- Barton, N. H., J. S. Jones and J. Mallet. 1988. No barriers to speciation. Nature. 336:13-14.
- Boraas, M. E. 1983. Predator induced evolution in chemostat culture. EOS. Transactions of the American Geophysical Union. 64:1102.
- Cronquist, A. 1978. Once again, what is a species? Biosystematics in agriculture. Beltsville Symposia in Agricultural Research 2:3-20.
- Ehrman, E. 1973. More on natural selection for the origin of reproductive isolation. The American Naturalist. 107:318-319.
- Karpchenko, G. D. 1928. Polyploid hybrids of Raphanus sativus L. X Brassica oleraceae L. Z. Indukt. Abstami-a Verenbungsi. 48:1-85.
- Macnair, M. R. 1981. Tolerance of higher plants to toxic materials. In: J. A. Bishop and L. M. Cook (eds.). Genetic consequences of man made change. Pp.177-297. Academic Press, New York.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
- Bir türün evrimleşebilmesi için açıklamadaki maddelerin hangileri zorunludur, hangileri değildir? Neden?
- Evrimleşmeyi sağlayan, 1-Popülasyondaki kalıtsal çeşitlilik,2-Eşeysel üremedeki çeşitleme,3-Yeni mutasyonlar,4-Eşeysel seçilim mekanizmalarından?
- 29
- 18
- 17
- 11
- 10
- 7
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- J. Boxhorn. Observed Instances Of Speciation. (1 Eylül 1995). Alındığı Tarih: 6 Ekim 2019. Alındığı Yer: Talk Origins | Arşiv Bağlantısı
- Premier Biosoft. Species Identification. (6 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 6 Ekim 2019. Alındığı Yer: Premier Biosoft | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Sadava, et al. (2009). Life: The Science Of Biology. ISBN: 1429246456. Yayınevi: W. H. Freeman.
- Species. Species. (6 Ekim 2019). Alındığı Tarih: 6 Ekim 2019. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- J. N. Ahearn. (1980). Evolution Of Behavioral Reproductive Isolation In A Laboratory Stock Of Drosophila Silvestris. Experientia, sf: 63-64. | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Breeuwer, et al. (1990). Microorganisms Associated With Chromosome Destruction And Reproductive Isolation Between Two Insect Species. Nature, sf: 558-560. | Arşiv Bağlantısı
- A. F. Budd, et al. (1990). Species And Evolution In Clonal Organisms -- A Summary And Discussion. Systematic Botany, sf: 166-171. | Arşiv Bağlantısı
- L. Bullini, et al. (1990). Speciation By Hybridization In Phasmids And Other Insects. Canadian Journal of Zoology, sf: 1747-1760. | Arşiv Bağlantısı
- F. K. Butters, et al. (1948). A Fertile Mutant Of A Woodsia Hybrid. American Journal of Botany, sf: 138. | Arşiv Bağlantısı
- T. D. Brock, et al. (1994). Biology Of Microorganisms. ISBN: 0130421693. Yayınevi: Prentice Hall.
- C. A. Callaghan. (1987). Instances Of Observed Speciation. The American Biology Teacher, sf: 3436. | Arşiv Bağlantısı
- R. W. Castenholz. (1992). Species Usage, Concept, And Evolution In The Cyanobacteria (Blue-Green Algae). Journal of Phycology, sf: 737-745. | Arşiv Bağlantısı
- J. Clausen, et al. (2019). Experimental Studies On The Nature Of Species. Ii. Plant Evolution Through Amphiploidy And Autoploidy, With Examples From The Madiinae. Carnegie Institute Washington Publication, sf: 1-174. | Arşiv Bağlantısı
- T. P. Craig, et al. (2019). Behavioral Evidence For Host-Race Fromation In Eurosta Solidaginis. Evolution, sf: 1696-1710. | Arşiv Bağlantısı
- A. Cronquist. (1974). The Evolution And Classification Of Flowering Plants. ISBN: 9780893273323. Yayınevi: New York Botanical Garden Pr Dept.
- S. A. Crossley. (1974). Changes In Mating Behavior Produced By Selection For Ethological Isolation Between Ebony And Vestigial Mutants Of Drosophilia Melanogaster. Evolution, sf: 631-647. | Arşiv Bağlantısı
- A. K. Oliveira, et al. (1980). Adaptation Of Drosophila Willistoni Experimental Populations To Extreme Ph Medium. Heredity, sf: 123–130. | Arşiv Bağlantısı
- K. Queiroz, et al. (1988). Phylogenetic Systematics And The Species Problem. Cladistics, sf: 317-338. | Arşiv Bağlantısı
- K. Queiroz, et al. (1990). Phylogenetic Systematics And Species Revisited. Cladistics, sf: 83-90. | Arşiv Bağlantısı
- H. Vries. (1905). Species And Varieties: Their Origin By Mutation. Species and Varieties: Their Origin by Mutation, sf: 268–269. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. J. Wet. (1971). Polyploidy And Evolution In Plants. Taxon, sf: 29-35. | Arşiv Bağlantısı
- E. Solar. (1966). Sexual Isolation Caused By Selection For Positive And Negative Phototaxis And Geotaxis In Drosophila Pseudoobscura. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 484-487. | Arşiv Bağlantısı
- L. Digby. (1912). The Cytology Of Primula Kewensis And Of Other Related Primula Hybrids. Annals of Botany, sf: 357-388. | Arşiv Bağlantısı
- T. Dobzhansky. (1937). Genetics And The Origin Of Species. ISBN: 0231054750. Yayınevi: Columbia University Press.
- T. Dobzhansky. (1951). Genetics And The Origin Of Species. Yayınevi: Columbia University Press.
- T. Dobzhansky, et al. (1971). Experimentally Created Incipient Species Of Drosophila. Nature, sf: 289-292. | Arşiv Bağlantısı
- T. Dobzhansky. (1972). Species Of Drosophila: New Excitement In An Old Field. Science, sf: 664-669. | Arşiv Bağlantısı
- D. M. B. Dodd. (1989). Reproductive Isolation As A Consequence Of Adaptive Divergence In Drosophila Melanogaster. Evolution, sf: 1308-1311. | Arşiv Bağlantısı
- D. M. B. Dodd, et al. (2019). Founder-Flush Speciation: An Update Of Experimental Results With Drosophila. Evolution, sf: 1388-1392. | Arşiv Bağlantısı
- M. J. Donoghue. (1985). A Critique Of The Biological Species Concept And Recommendations For A Phylogenetic Alternative. Bryologist, sf: 172-181. | Arşiv Bağlantısı
- J. L. Feder, et al. (1988). Genetic Differentiation Between Sympatric Host Races Of The Apple Maggot Fly Rhagoletis Pomonella. Nature, sf: 61–64. | Arşiv Bağlantısı
- J. L. Feder, et al. (1989). A Field Test Of Differential Host-Plant Usage Between Two Sibling Species Of Rhagoletis Pomonella Fruit Flies (Diptera:tephritidae) And Its Consequences For Sympatric Models Of Speciation. Evolution, sf: 1813-1819. | Arşiv Bağlantısı
- K. J Frandsen. (1947). The Experimental Formation Of Brassica Napus L. Var. Oleifera Dc And Brassica Carinata Braun. Yayınevi: Munksgaard.
- A. Galiana, et al. (1993). Founder-Flush Speciation In Drosophila Pseudoobscura: A Large Scale Experiment. Evolution, sf: 432-444. | Arşiv Bağlantısı
- L. D. Gottlieb. (1973). Genetic Differentiation, Sympatric Speciation, And The Origin Of A Diploid Species Of Stephanomeira. American Journal of Botany, sf: 545-553. | Arşiv Bağlantısı
- R. Halliburton, et al. (1981). Disruptive Selection And Assortative Mating In Tribolium Castaneum. Evolution, sf: 829-843. | Arşiv Bağlantısı
- L. E. Hurd, et al. (1975). Divergent Selection For Geotactic Response And Evolution Of Reproductive Isolation In Sympatric And Allopatric Populations Of Houseflies. The American Naturalist, sf: 353-358. | Arşiv Bağlantısı
- G. D. Karpchenko. (1927). Polyploid Hybrids Ofraphanus Sativus L. Xbrassica Oleracea L. Botany., sf: 305-408. | Arşiv Bağlantısı
- G. Kilias, et al. (1980). A Multifactorial Investigation Of Speciation Theory Using Drosophila Melanogaster. Evolution, sf: 730-737. | Arşiv Bağlantısı
- G. R. Knight. (1956). Selection For Sexual Isolation Within A Species. Evolution, sf: 14-22. | Arşiv Bağlantısı
- K. F. Koopman. (1950). Natural Selection For Reproductive Isolation Between Drosophila Pseudoobscura And Drosophila Persimilis. Evolution, sf: 135-148. | Arşiv Bağlantısı
- R. E. Lee. (1989). Psychology. Yayınevi: Cambridge University Press.
- D. A. Levin. (1979). The Nature Of Plant Species. Science, sf: 381-384. | Arşiv Bağlantısı
- J. Lokki, et al. Polyploidy In Insect Evolution. (21 Kasım 1980). Alındığı Tarih: 7 Ekim 2019. Alındığı Yer: NCBI | Arşiv Bağlantısı
- M. R. Macnair, et al. (1983). Reproductive Isolation As A Pleiotropic Effect Of Copper Tolerance In Mimulus Guttatus. Heredity, sf: 295-302. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Manhart, et al. (1992). Molecular Data And Species Concepts In The Algae. Journal of Phycology, sf: 730-737. | Arşiv Bağlantısı
- E. Mayr. (1942). Systematics And The Origin Of Species From The Viewpoint Of A Zoologist. ISBN: 0674862503. Yayınevi: Columbia University Press.
- E. Mayr. (1982). The Growth Of Biological Thought: Diversity, Evolution And Inheritance. Yayınevi: Harvard University Press.
- R. M. McCourt, et al. (1990). Noncorrespondence Of Breeding Groups, Morphology And Monophyletic Groups In Spirogyra (Zygnemataceae; Chlorophyta) And The Application Of Species Concepts. Systematic Botany, sf: 69-78. | Arşiv Bağlantısı
- B. A. McPheron, et al. (1988). Genetic Differentiation Between Host Races Of Rhagoletis Pomonella. Nature, sf: 64-66. | Arşiv Bağlantısı
- L. M. Meffert. (1991). Mating Propensity And Courtship Behavior In Serially Bottlenecked Lines Of The Housefly. Evolution, sf: 293-306. | Arşiv Bağlantısı
- B. D. Mishler. (1985). The Morphological, Developmental And Phylogenetic Basis Of Species Concepts In The Bryophytes. Bryologist, sf: 207-214. | Arşiv Bağlantısı
- B. D. Mishler, et al. (1982). Species Concepts: A Case For Pluralism. Systematic Zoology, sf: 491-503. | Arşiv Bağlantısı
- A. Muntzing. (1932). Cytogenetic Investigations On The Synthetic Galeopsis Tetrahit. Hereditas, sf: 105-154. | Arşiv Bağlantısı
- G. Nelson. (1989). Cladistics And Evolutionary Models. Cladistics, sf: 275-289. | Arşiv Bağlantısı
- W. C. F. Newton, et al. (1929). Primula Kewensis And Its Derivatives. Journal of Genetics, sf: 405-467. | Arşiv Bağlantısı
- E. Otte, et al. (1989). Speciation And Its Consequences. ISBN: 0878936580. Yayınevi: Sinauer Associates.
- M. Owenby. (1950). Natural Hybridization And Amphiploidy In The Genus Tragopogon. American Journal of Botany, sf: 487-499. | Arşiv Bağlantısı
- E. Paterniani. (1969). Selection For Reproductive Isolation Between Two Populations Of Maize, Zea Mays L. Evolution, sf: 534-547. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Powell. (1978). The Founder-Flush Speciation Theory: An Experimental Approach. Evolution, sf: 465-474. | Arşiv Bağlantısı
- E. W. Rabe, et al. (1992). Incipient Polyploid Speciation In The Maidenhair Fern (Adiantum Pedatum, Adiantaceae)?. American Journal of Botany, sf: 701-707. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice. (1985). Disruptive Selection On Habitat Preference And The Evolution Of Reproductive Isolation: An Exploratory Experiment. Evolution, sf: 645-646. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (1993). Laboratory Experiments On Speciation: What Have We Learned In Forty Years?. Evolution, sf: 1637-1653. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (1988). Speciation Via Disruptive Selection On Habitat Preference: Experimental Evidence. The American Naturalist, sf: 911-917. | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Rice, et al. (1990). The Evolution Of Reproductive Isolation As A Correlated Character Under Sympatric Conditions: Experimental Evidence. Evolution, sf: 1140-1152. | Arşiv Bağlantısı
- J. Ringo, et al. (1989). An Experiment Testing Two Hypotheses Of Speciation. The American Naturalist, sf: 642-661. | Arşiv Bağlantısı
- D. Schluter, et al. (2019). Parallel Speciation By Natural Selection. The American Naturalist, sf: 292-301. | Arşiv Bağlantısı
- S. Shikano, et al. (1990). Changes Of Traits In A Bacterial Population Associated With Protozoal Predation. Microbial Ecology, sf: 75-84. | Arşiv Bağlantısı
- D. C. Smith. (1988). Heritable Divergence Of Rhagoletis Pomonella Host Races By Seasonal Asynchrony. Nature, sf: 66-67. | Arşiv Bağlantısı
- A. B. Soans, et al. (1974). Evolution Of Reproductive Isolation In Allopatric And Sympatric Populations. The American Naturalist, sf: 117-124. | Arşiv Bağlantısı
- R. R. Sokal, et al. (1970). The Biological Species Concept: A Critical Evaluation. Sokal, sf: 127-153. | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Soltis, et al. (1989). Allopolyploid Speciation In Tragopogon: Insights From Chloroplast Dna. Soltis, sf: Soltis. | Arşiv Bağlantısı
- T. F. Stuessy. (2019). Plant Taxonomy. ISBN: 9780231518642. Yayınevi: F. Stuessy.
- J. M. Thoday, et al. (1962). Isolation By Disruptive Selection. Nature, sf: 1164–1166. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Thoday, et al. (2019). The Probability Of Isolation By Disruptive Selection. The American Naturalist, sf: 219-230. | Arşiv Bağlantısı
- J. N. Thompson. (1987). Symbiont-Induced Speciation. Biological Journal of the Linnean Society., sf: 385-393. | Arşiv Bağlantısı
- R. C. Vrijenhoek. (1994). Unisexual Fish: Model Systems For Studying Ecology And Evolution. Annual Review of Ecology and Systematics, sf: 71-96. | Arşiv Bağlantısı
- J. R. Weinberg, et al. (2019). Evidence For Rapid Speciation Following A Founder Event In The Laboratory. Evolution, sf: 1214-1220. | Arşiv Bağlantısı
- A. M. Wood, et al. (1992). The Species Concept In Phytoplankton Ecology. Journal of Phycology, sf: 723 - 729. | Arşiv Bağlantısı
- J. H. Yen, et al. (1971). New Hypothesis Of The Cause Of Cytoplasmic Incompatibility In Culex Pipiens L.. Nature, sf: 657–658. | Arşiv Bağlantısı
- G. L. Waring, et al. (1990). Genetic Differentiation In The Gall Former Eurosta Solidaginis (Diptera:tephritidae) Along Host Plant Lines. Evolution, sf: 1648-1655. | Arşiv Bağlantısı
- L. Ehrman. (2019). Natural Selection For The Origin Of Reproductive Isolation. The American Naturalist, sf: 479-483. | Arşiv Bağlantısı
- J. Cracraft. Speciation And Its Ontology: The Empirical Consequences Of Alternative Species Concepts For Understanding Patterns And Processes Of Differentiation. (19 Ekim 1989). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2019. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- G. E. Du Rietz. (1930). The Fundamental Units Of Biological Taxonomy. , sf: 333-428. | Arşiv Bağlantısı
- W. C. F. Newton, et al. (1929). Primula Kewensis And Its Derivatives. Journal of Genetics, sf: 405-467. | Arşiv Bağlantısı
- C. T. Amemiya, et al. (2013). The African Coelacanth Genome Provides Insights Into Tetrapod Evolution. Nature, sf: 311–316. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:01:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/56
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.