Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?

18 dakika
46,079
Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz? YouTube
Evrim Ağacı Akademi: Türleşme Yazı Dizisi

Bu yazı, Türleşme yazı dizisinin 2 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Taksonomi Nedir? Sınıflandırma Biliminin Temel Kurallarını Öğrenin!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Türleri anlamak için ilk olarak, çeşitli tür tanımlarından bahsetmemiz gerekir. Çünkü doğa bilginleri ve biyologlar çok uzun yıllardır türleri tanımlamanın kolay bir yolunu aramışlardır. Ne yazık ki günümüzde hala türleri tanımlamak çok kolay bir iş değildir ve çok kapsamlı incelemeler gerektirmektedir.

Ancak aslında bu zorluk bize evrimin ne kadar güçlü bir doğa gerçeği olduğunu gösterir. Günümüzdeki bazı türler, akrabalarına veya atalarına o kadar benzerken, bazı diğer özellikleri bu canlıları aynı gruptan (türden) saymamıza engel olacak kadar farklıdır. Bu canlıları sınıflandırmak zorlayıcı ve hatta hararetli bilimsel tartışmalara sebep olabilir. Bu, evrimsel biyoloji açısından doğrulayıcı niteliktedir, çünkü zaten evrimsel biyoloji türler arasında kademeli ve yavaş bir değişimi öngörür. Doğada da tam buna uygun bir şekilde, birbirlerinden giderek farklılaşan nitelikleri barındıran, dolayısıyla birbirinden ayırmanın zor olduğu türler görmemiz mümkündür.

Doğadaki farklı canlıları kategorize etme merakı çok eskilerden beri var olan bir çabaya dayanmaktadır. İlk insanlardan bu yana etrafını gözleyen türümüz, etraftaki canlıların belli başlı özellikler dahilinde gruplanabileceğini fark etmiştir. Geçmişte bu sınıflandırmalar keyfi olarak yapılmış olsa da, günümüzde çok daha tarafsız, çok daha bilimsel ve çok daha gerçekçi sınıflandırmalar mümkün olabilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Üstelik eski zamanlarda yapılan bu sınıflandırmanın neden mümkün olduğu bilinmemekteydi. Yani özellikle canlıların bazılarının birbirlerine çok benzemesi, bazılarınınsa oldukça farklı olmasının nedeni bilinemiyordu. Günümüzdeyse evrimsel biyoloji sayesinde bu soru işaretlerini tamamen ortadan kaldırmayı başardık.

Türler, birbirlerine benzer veya farklı olabilirler, çünkü her tür birbiriyle ortak bir ataya sahiptir ve o ortak ata ne kadar eski zamanlarda yaşadıysa, günümüzdeki torun temsilcileri de birbirinden o kadar farklı olacaktır. Bu yüzden son ortak ataları 6 milyon yıl kadar önce yaşayan insan (Homo sapiens) ile şempanze (Pan troglodytes) birbirine bu kadar benzerken, aynı insan türü ile bir denizatı (Hippocampus hippocampus) belli başlı benzerlikler haricinde, birbirlerinden bu kadar farklıdırlar. 

Türler Hangi Özelliklerine Göre Tanımlanırlar?

Türlerin tanımını yapabilmek için türlerin neyi barındırdığını anlamak gerekir. Bu konu, biyoloji dünyasında oldukça fazla tartışılmaktadır. Journal of Psychology'de geçmişte, aynı anda yayınlanan üç farklı görüş bu tartışmaların boyutunu bize göstermektedir (Castenholz 1992, Manhart ve McCourt 1992, Wood ve Leatham 1992).

Biyologlar tarafından kullanılmakta olan çeşitli tür tanımları vardır. Bunlar:

Tüm Reklamları Kapat

  • ırksal tür tanımı,
  • tipolojik tür tanımı,
  • biyolojik/izolasyon tür tanımı,
  • biyolojik/üreyici tür tanımı,
  • tanıyıcı tür tanımı,
  • morfolojik tür tanımı,
  • ekolojik tür tanımı,
  • mikrotür tür tanımı,
  • kohezyon tür tanımı,
  • genetik tür tanımı,
  • paleontolojik tür tanımı,
  • evrimsel tür tanımı,
  • filogenetik tür tanımı,
  • biyosistematik tür tanımı gibi isimlere sahiptir.

Bunların her biri, farklı sistemleri kullanarak türleri sınıflandırmayı hedefler.

Burada şu noktayı anlamak hayati önem taşır: Aslında bu yöntemler her ne kadar bu şekilde çok farklı isimlerde gözükseler de, aslında birbirlerine oldukça yakın yöntemlerdir. Sadece, "tür" kavramını ele alışları farklıdır. Çoğu tür tanımı, hemen hemen her zaman benzer sonuçlar verirler. Sadece bazıları, kimi zaman bir türü tanımlamak için, diğerlerine göre daha kullanışlı olabilmektedir.

Biz burada, aslında diğerlerinin bazılarını da içerisine katan ve gruplandırmayı kolaylaştıran dört tanesini inceleyeceğiz:

  • ırksal tür tanımı,
  • biyolojik tür tanımı,
  • morfolojik tür tanımı ve
  • filogenetik/evrimsel tür tanımı.

Bunlarla ilgili daha ayrıntılı tanımlar için 1985 yılında Stuessy tarafından yazılan Kladistik Teori ve Metodoloji (Cladistic Theory and Methdology) isimli kitaba (ve benzerlerine) ve yazının sonuna eklediğimiz güncel kaynaklara bakabilirsiniz. Türlerin tanımlarını incelemeye geçmeden önce, türlerin bilimsel isimlendirilmelerine bakmakta fayda vardır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Türlerin Bilimsel İsimlendirilmesi Nasıl Yapılır?

Eğer yazı dizimizin ilk yazısını okumadıysanız, türlerin bilimsel olarak nasıl isimlendirildiğiyle ilgili detaylı bilgileri buradaki yazımızdan alabilirsiniz. Bu konuyu (her ne kadar son derece önemli olsa da) burada vererek tür tanımlarıyla ilgili konuyu dağıtmak istemiyoruz.

Irksal Tür Tanımı nedir?

Irk, günlük dilde ve yakın geçmişte değişerek dilimize tamamen farklı olarak yerleşen anlamı aksine biyolojide, bir tür dâhilinde genetik olarak pek fazla birbirine karışmayan, birbirlerinden çeşitli şekillerde izole olmuş, genetik ve morfolojik açıdan birbirine göreceli olarak benzeyen canlı gruplarına verilen isimdir. Biyolojik anlamıyla ırklar genellikle ekolojik olarak (yerel yaşam alanlarının farklılığından kaynaklanıyorsa) veya coğrafi olarak (aralarında büyük coğrafi bariyerler varsa) birbirinden ayrılırlar.

Uçan bir Apis mellifera
Uçan bir Apis mellifera
Wikimedia

Bu şekilde ayrılan ve bulundukları ortama göre evrim geçirmeye başlayan canlı grupları, eğer birbirlerinden temel benzerliklerini yitirmeden, çok fazla uzaklaşırlarsa, bu yeni ve farklı iki gruba “alt tür" denir. Alt türlerin farklı türler olmadığını kesinlikle belirtmekte fayda vardır. Örneğin Batı Bal Arısı, pek çok farklı alt türe ayrılır:

  • Anadolulu Bal Arısı: Apis mellifera anatoliaca
  • Cape'li Bal Arısı: Apis mellifera capensis
  • Doğu Afrika Ova Bal Arısı: Apis mellifera scutellata
  • Karniyolalı Bal Arısı: Apis mellifera carnica
  • ve bunun gibi daha onlarca alt tür!

Ancak kritik nokta şudur: Bunların hepsi aynı türe Apis mellifera'ya aittir!

Farklı Apis mellifera alt türlerinin mitokondriyal DNA analizi
Farklı Apis mellifera alt türlerinin mitokondriyal DNA analizi
Semantic Scholar

Kimi zaman bilim insanları ırk ile alt tür arasındaki ayrımın çok bulanık olmasından ötürü bu ikisini eş anlamlı olarak kullanırlar; hatta modern biyolojide bu kavramların pek kullanışlı olmamasından ötürü tamamen terk etmeye yönelik bir eğilim de vardır. Ancak genel hatlarıyla özetlenecek olursa: Belli bir coğrafyaya hapsolmuş, kendi türünün diğer bireylerinden tamamen izole olarak yaşayan ve dolayısıyla diğer popülasyonlardan farklı bir evrimsel sürecin içerisinde bulunan canlı gruplarına ırk denmektedir.

İnsan Türünde Irklar Var mı?

Yeri gelmişken birçoklarının aklında olan o soruya da bu tanım çerçevesinde cevap vermekte fayda var: Bu bağlamda incelediğimizde, insan popülasyonlarının neredeyse hiçbirinin ırk olma özelliğini taşımadığı görülmektedir. Çünkü günümüzde neredeyse hiçbir insan popülasyonu, diğerlerinden tamamen izole değildir (bazı kabileler haricinde). Dolayısıyla siyasi nedenlerle veya belli coğrafyalarda daha yoğun bulunmalarından ötürü insanları “ırklara” bölme çabası ayrımcı fikirlerden ileri gelmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Elbette belli bir coğrafyaya işaret etmek adına, bilimde kolaylaştırıcı terimler geliştirilebilir; ancak bunların biyolojik karşılıklarının bulunmadığına dikkat edilmelidir. İnsanların hepsi tek bir türe (Homo sapiens) aittir ve bu tür altında tek bir alt tür (ya da ırk) dahi bulunmaz! Çünkü izole yaşayan insan popülasyonları bile onları ayrı bir ırk sayabileceğimiz kadar bağımsız bir evrimsel değişim geçirmemişlerdir ve geçirmemektedirler. Ancak uzun vadede bu izolasyonun sonuçları neler olabilir, bunu zaman gösterecek.

Burada bir itiraz, insan toplumları arasında bazı fiziksel farklılıklar bulunması gerçeği üzerinden ileri sürülebilir. Ancak bu, günümüzde ırkların var olduğunu savunmak için tamamen geçersiz bir iddiadır. Çünkü günümüzdeki insanların farklılıkları, günümüzdeki evrimsel patika farklılıklarından değil, o coğrafyalarda yaşayan insanların atalarının ırklarının farklı evrimsel patikalarından kaynaklanmaktadır.

Farklı insan yüzleri... Ama bu yüzler gerçek, var olan insanlara ait değiller; Yapay Zeka tarafından üretildiler.
Farklı insan yüzleri... Ama bu yüzler gerçek, var olan insanlara ait değiller; Yapay Zeka tarafından üretildiler.
Shaw Global News

Yani evet, insan soyları günümüzden 125.000 yıl öncesiyle 10.000 yıl öncesi arasında birçok ırka bölünmüştü, çünkü Afrika’dan çıkarak Dünya’nın dört bir yanına yayılmaktaydılar ve bu süreçte, teknolojinin ve günümüzdeki olanakların bulunmamasından ötürü birçok izolasyon meydana geldi. Bu süreçte ırklar, bulundukları coğrafyalara adapte olarak farklı evrimsel patikalara girdiler. Ne var ki bu patikalar türleşmeye neden olamadan sonlandı. Çünkü günümüze yaklaştıkça insan popülasyonlarının sayısı arttı, teknolojik olanaklar arttı ve eski izolasyonlar ortadan kalkarak popülasyonlar birbirleriyle karışmaya başladılar. Dolayısıyla evrimsel ayrışma sona erdi ve ırk kavramı da (en azından Homo sapiens türü için) yok olmuş oldu. Ancak bu birkaç on bin yıllık süreçte edinilen özellikler günümüze kadar taşındı (siyah-beyaz deri renkleri, çekik gözlülük, sarı saç rengi, vs.). Yani anlaşılması gereken, ırk kavramının statik değil, dinamik bir kavram olduğudur. Var olan ortam koşullarına göre tanımlanmalıdır ve aceleci genellemelerden uzak durulmalıdır. 

Tüm Reklamları Kapat

İşte doğa bilimciler, çevrelerinde gördükleri bitki ve hayvanları, bireysel olarak basitçe, birbirleriyle olan benzerliklerine göre gruplayabileceklerini düşünmüşlerdir. Doğada bulunan gruplara (bilimsel ismiyle taksonlara) bu benzerliklere göre isimler vermişlerdir. İnsanların aksine, ellerinde bizim teknolojilerimiz bulunmayan canlı gruplarının neredeyse tamamında ırklar görülür, çünkü ciddi anlamda izolasyon bulunmaktadır.

Bu sınıflandırma yaklaşımının temelde iki noktası vardır: Bunlardan ilki, üreme açısından (eşeysel) uyumluluk ve bireylerin devamlılığıdır. Basitçe: Köpekler köpeklerle çiftleşirler ve asla kedilerle çiftleşmezler! Bu, ırk tanımının temelini oluşturur (ayrıca bu durum “izolasyon” açısından da düşünülebilir). İkinci olaraksa, türler arasında çeşitlilik açısından bir süreklilik olmadığıdır. Yani türlere basitçe bakarak onları ayırt edebilirsiniz (Cronquist 1988).

Biyolojik Tür Tanımı Nedir?

Son birkaç on yıldır, biyoloji dünyasında genel geçer olarak kabul edilen tür tanımı, Biyolojik Tür Tanımı'dır (BTT). Günümüzde, liselerde okutulan ve birçoğumuzun ezbere bildiği tür tanımı da budur. Bu tanım, türleri cinsel olarak üretken bir komünite olarak görür. BTT, belki de en çok sayıda bilim insanı tarafından geliştirilen ve kullanılan tanımdır.

BTT, yıllar içerisinde oldukça fazla değişim geçirmiştir. İlk olarak, 1930 yılında Du Rietz tarafından ortaya atılmıştır. Du Rietz, türleri, "...farklı ve sürekli olmayan biyotip kesintileriyle birbirinden ayrılan en küçük doğal popülasyonlar" olarak tanımlamıştır. Bu tanımda, çiftleşmeye karşı doğal bariyerlere üstü kapalı bir biçimde değinilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Böceklerin Savaşı

STEAM ÇOCUK KİTAPLARI ÖDÜLÜ

Çok sevilen ve pek çok ödüle layık görülen BÖCEK ÇOCUK üçlemesinin finalinde, Darkus ve arkadaşları ile unutulmaz bir maceraya hazır mısın?

Lucretia Cutter ormanda kurduğu gizli Biyom’dan kötülük yağdırmayı planlıyor; tabii Darkus, Virginia ve Bertolt onu durdurmanın bir yolunu bulamazlarsa.
Başarmak zorundalar. Yoksa Lucretia, yarattığı dev böcek sürüsünü dünyanın üstüne salacak ve gezegen bir daha asla aynı olmayacak.
İnsanlık, kuşatma altında. Gelecek, üç çocuğa ve onların böceklerine bağlı…

‘‘Anneler, babalar, uyarmadı demeyin: Bu büyüleyici öykü, böcekleri popüler ev hayvanlarına dönüştürebilir.’’
DAILY TELEGRAPH

‘‘Böcek çılgınlığı başlatabilir.’’
TIMES

Devamını Göster
₺200.00
Böceklerin Savaşı
  • Dış Sitelerde Paylaş

Ondan birkaç sene sonra, 1937'de ünlü Evrimsel Biyolog Dobzhansky, türleşmeyi "... bir zamanlar gerçekten veya potansiyel olarak çiftleşen bireylerin, fiziksel olarak birbirleriyle çiftleşemeyecek hale gelmelerine sebep olan ve iki ayrı grup oluşturan evrimsel süreç" olarak tanımlamıştır. Bu, son derece sınırlandırıcı bir tanımlamadır. Daha sonraları, Dobzhansky de Mayr'ın geliştirdiği tanımı kabul etmiştir. Mayr, 1942'de türleri şöyle tanımlar:

...birbirleriyle gerçekten ya da potansiyel olarak çiftleşebilen ve bu tip diğer popülasyonlardan eşeysel olarak izole olmuş, doğada bir göreve (nişe) sahip olan doğal popülasyonlardır.

Omurgalıları inceleyen zoologlar ve entomologlar (böcek bilimciler) için BTT en çok kabul gören tür açıklamasıdır. Botanikçiler ise bu tanımı kullanmakta zorlanırlar çünkü kara bitkileri, hayvanlara göre çok daha çeşitli üreme yöntemleri izlerler. Bitkilerde farklı türlerden olduğu bilinen canlılar çok daha kolay çiftleşip verimli döller verebilirler. Bu da botanikte BTT’nin kullanışsız bir tanım olmasına neden olmaktadır.

Biyolojide sıklıkla karşılaşıldığı üzere, BTT için de pek çok istisna doğada bulunabilir. Bunlar için BTT ile uyumlu; ancak BTT ile sınıflandırılamayacak türleri de içerisine alan daha geniş tanımlar geliştirilmiştir. Bunlara birazdan değineceğiz.

BTT'nin uygulanabilirliği ve geçerliliği hakkında olduça sık eleştirilerde bulunulmuştur. BTT'nin birkaç canlı grubuna uygulanması özellikle problemli görülmüştür. Bunların başında da, aralarındaki hibritleşme (farklı tür olarak görülen canlıların çiftleşmesi, at ve eşek gibi) miktarının fazlalığından ötürü, bitkiler gelir.

Bir rotifer
Bir rotifer
Canadian Nature Photographer

Ayrıca Dünya'da pek çok cinsiyetsiz (aseksüel) popülasyon da vardır ve bunlar üzerinde BTT uygulanamaz. Bunlara birkaç örnek olarak; zorunlu aseksüel olan rotiferleri, öglenoid flagellalıları, Oocystaceae'ye (coccoid yeşil algler) ait birkaç üyeyi, kloromonad flagellalıları ve bazı diatomları gösterebiliriz.

Ayrıca, bilinen bazı cinsiyetli canlıların, cinsiyetsiz biçimleri de bilinmektedir. Örneğin, bazı arktik göllerde Daphnia'nın cinsiyetsiz popülasyonları bulunmaktadır.

BTT, bu türleri sınıflandırmada kullanılamaz. Aynı durum, prokaryotlar için de geçerlidir. Genler, prokaryotlarda bazı yollarla birbirlerine aktarılabilirler; ancak ökaryotlardaki gibi bir çiftleşme prokaryotlarda tanımlanamamaktadır. Önemli bir mikrobiyoloji ders kitabı, BTT'den bahsetmez bile!

BTT'nin uygulanabilirliği, kendi kendini dölleyen (self-pollinate) kara bitkileri açısından da şüphelidir. Ancak kara bitkilerini tanıma dahil edecek bazı açıklamalar getirilebilmiştir.

Bu gibi sebeplerden ötürü, Biyolojik Tür Tanımı günümüzde birçok bilim insanı tarafından eleştirilmektedir. Buna rağmen, az sonra değineceğimiz diğer yöntemlerle birleştirilerek kullanıldığında, Biyolojik Tür Tanımı en çok canlıyı bir seferde birbirinden ayırabilen açıklama olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna, diğer iki tanımımıza da değindikten sonra döneceğiz.

Morfolojik (Fenetik) Tür Tanımı Nedir?

1988 yılında Cronquist, Biyolojik Tür Tanımı'na alternatif olarak bir tanımlama geliştirdi ve türleri şu şekilde tanımladı:

Tüm Reklamları Kapat

... sıradan yöntemlerle birbirlerinden ayırt edilebilen ve ayrı olan en küçük canlı grupları.

Bu tanım oldukça (belki de biraz fazla) pratiktir; ancak bazı çok kritik ve temel hataları beraberinde getirdiği için Biyolojik Tür Tanımı'ndan daha kötü; ancak onu destekleyen bir tanım olarak görülmelidir. Pratikliği, Cronquist'in "sıradan yöntem" olarak belirttiği tanımlama yöntemlerinin ucuzluğu ve hızından kaynaklanmaktadır. Örneğin bir botanist için bir kapalı tohumluyu incelemek için gereken "basit yöntem" bir büyüteçten ibarettir. Bir entomolojist için ise ayrıştırıcı (İng: "dissecting") mikroskop yeterli olacaktır. Diatomlar üzerinde çalışan bir fikolojist içinse elektron mikroskobu "sıradan yöntem" olacaktır.

Bu tanımın bir diğer kolaylaştırıcı tarafı, cinsel ilişkileri hesaba çok fazla katmamasıdır. Ancak bu nokta, belki de tanımı güvenilirlikten tamamen çıkaran noktadır. Buna az sonra geleceğiz.

Son olarak, morfolojiyi gözlemek oldukça kolaydır. Bu da, onu yine pratik ama güvenilmez yapan bir diğer noktadır.

Morfolojik Tür Tanımı'na göre bir örnek olarak şu verilebilir: Bir bakışta bir tavuk ile bir ördeği birbirinden ayırabiliriz. Bu sebeple, bunlar farklı türlerdir.

Tüm Reklamları Kapat

Aslında morfolojik sınıflandırma Cronquist'ten çok önce, Carl Linneus (Carl von Linné) isimli ve "sınıflandırmanın babası" olarak tanınan bilim insanına kadar gider. 1700'lerin başında yaşamış olan Linneus, ilk defa canlıları dindar kesimin yaptığı gibi Tanrılara olan yakınlıktan (Tanrı -> Melekler -> Şeytanlar -> Erkekler -> Kadınlar -> Hayvanlar -> Bitkiler -> Cansızlar gibi) çıkararak, biyolojik olarak yapılması gerektiğini ileri sürmüştür ("Büyük Varlık Zinciri" olarak bilinen ve artık terk edilen bu hatalı sınıflandırma aşağıda gösterilmektedir). Bu amaçla kolları sıvayan Linne, çok kapsamlı bir sınıflandırma yapmıştır. Sınıflandırmasında en çok morfolojik özelliklere önem verdiği için, Linne, Morfolojik Tür Tanımı'nın mucidi olarak düşünülebilir.

Ancak, Linne ve diğer morfolojiye göre sınıflandırma yapanları tuzağa düşüren çok önemli bir biyolojik olgu vardır: Cinsel iki-biçimlilik (sexual dimorphism). Bazı canlıların erkekleri ile dişileri birbirinden tamamen farklıdır ve sadece morfolojiye bakarak sınıflandırma yapan bir bilim insanı, ciddi bir biçimde hataya düşecektir.

Linne ve diğerleri de bu hataya düşmüşlerdir: Linne, Agelaius phoenicus isimli bir türün erkeği ve dişisini yanlışlıkla farklı türler olarak tanımlamıştır. Halbuki bu canlıların tek özelliği, erkek ile dişisinin birbirinden tamamen farklı olmasıdır. Aşağıda bu türün erkeği ve dişisi bir arada görülmektedir, aradaki ciddi farklılık bu görselden anlaşılabilir:

Günümüzde bu tip kargaşalara sebebiyet vermemek açısından, Morfolojik Tür Tanımı oldukça geliştirilmiş ve diğer tanımlarla birleştirilmiştir. Örneğin günümüzde bu tür tanımını kullanan bilim insanları, canlıları farklı türler olarak değerlendirmeden önce, kromozom sayılarına, kromozom morfolojilerine, hücre yapılarına, ikincil metabolitlerine, yaşam ortamlarına ve bazı diğer özelliklere de bakmaktadırlar. Bu açılardan güçlendirilen Morfolojik Tür Tanımı sayesinde, çok daha ayrıntılı tanımlar yapılabilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Filogenetik (Kladistik) Tür Tanımı Nedir?

Sonuncu ve diğer tüm tanımları tek bir çatı altında başarıyla toplayan tür tanımı, Filogenetik Tür Tanımı'dır ve evrimsel biyolojinin gelişmesi ve Evrim Teorisi'nin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte gelişmiştir. Bu noktada, evrimin bilimi geliştirmedeki önemini bir kere daha görebilmekteyiz.

Filogenetik Tür Tanımı da oldukça eskiye, 19. yüzyılın büyük biyologu Ernst Haeckel'a dayanır. Günümüzdeki teknikleri kullarak tanımı ayrıntılı bir hale getiren isim ise 1992 yılında konuyla ilgili makalesini yayınlayan Baum'dur. Baum, tür tanımını aşağıdaki iki temel noktada toplar:

  1. Bir tür, belirli bir ayırt edici özellik açısından fark taşıyan en küçük canlı grubudur. Bu karakter; morfolojik, biyokimyasal veya moleküler olabilir; ancak mutlaka üreyici (İng: "reproductive") kaynaşık birimler içerisinde sabit olmalıdır. Üreyici süreklilik, Biyolojik Tür Tanımı'nda olduğundan farklıdır. Filogenetik Tür Tanımı'na göre farklı türler birbirleriyle çiftleşebilirler. Üreme açısından birbiriyle uyumlu olmayan bireyler farklı türler sayılmak zorunda değildirler. Ancak farklı türler; genel olarak birbirlerinden çok farklı oldukları için, üreme özellikleri de bu farklılaşma sürecinde değişmiş ve birbirleriyle üreyemez hale gelmişlerdir.
  2. Bir tür, monofiletik olmak (bir türden farklılaşarak meydana gelen tüm türlerle birlikte, bu ata türü de içerisine alan biyolojik sınıflandırma birimi); yani atadan en az 1 özellik almış olmak ve kendisine ait, sonradan kazanılmış (İng: "derived") 1 veya daha fazla özelliğe sahip olmak zorundadır. 

Çok nadir görülen bazı durumlarda Filogenetik Tür Tanımı da işe yaramayabilir; fakat günümüze kadar tanımlanmış ve en çok canlıyı birbirinden ayırmak için kullanılabilecek en etkili yöntem Filogenetik Tür Tanımı'dır. Çünkü evrimsel biyolojinin ortaya koyduğu “türleşme” kavramını içeriğine en başarılı şekilde katabilen tür tanımıdır. Dolayısıyla doğadaki türleşmeyi tanımlayabilmemiz çok daha kolay ve gerçekçi bir şekilde yapılabilmektedir.

Günümüzde Türler Nasıl Birbirinden Ayırt Edilmekte ve Tanımlanmaktadır?

Günümüzde bilim insanları oldukça titiz çalışmaktadırlar ve teknolojiden sonuna kadar faydalanmaktadırlar. Bu sayede, yeni bulunan bir canlı veya bilinen canlılar üzerinde çok ayrıntılı analizler yapılabilmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Genetik ve moleküler biyoloji alanında yapılan hızlı gelişmeler, çok etkili bir şekilde canlıların genetik haritalarının çıkarılmasını ve modern yöntemlerle farklı genetik haritaların kıyaslanabilmesini sağlamaktadır. Biyolojik Tür Tanımı'nın belirlediği sınırlar ile Filogenetik Tür Tanımı'nın kattığı esneklik, genetik ve moleküler çalışmalarla birleştirildiğinde, çok doğru ve ayrıntılı tür tanımları yapabilmemize olanak sağlamaktadır. Yani bilim insanları, bir türü belirlemek için, günümüzde tek bir yönteme değil pek çok yönteme başvurmaktalardır. Buna rağmen günümüzde, genellikle bir türün sınıflandırılmasında son sözü söyleyen genetik çalışmalar olmaktadır. Çünkü genler ve genlerde meydana gelen değişimler, evrimin nihai göstergeleri ve ispatlarıdır. Bu değişimleri takip etmek ve tanımlamak kolaylaştıkça, türleri de tanımlamak kolaylaşmakta, evrimlerini anlamamız mümkün olmaktadır. Bunda teknolojimizin gelişmesinin de çok ciddi bir rolü vardır:

Örneğin sadece 5386 baz çiftine sahip olan Phage Φ-X174 isimli bir virüsün DNA'sını kodlamak 2 sene sürmüştür. Bazı engeller de göz önüne alındığında, 3.200.000.000 (3 milyar 200 milyon) baz çiftine sahip olan Homo sapiens türünün genomu 15 seneden uzun bir sürede çözülebilmiştir. İnsan, sanıldığının aksine en büyük genoma sahip canlı değildir. Pieris japonica isimli bir bitkinin 150 milyar, Polychaos dubium isimli bir amibin (protista türü) ise 670 milyar baz çifti bulunur. Bunların genomları da uzun yıllarda çözülebilmiştir. Günümüzde, bu canlıların genetik haritaları birkaç hafta ile birkaç ay arasında çözülebilmektedir. Şu anda üzerinde çalışılmakta olan bir teknoloji sayesinde, genomun çözülmesinin 8-10 dakikaya kadar indirilmesi beklenmektedir.

Phage Φ-X174
Phage Φ-X174
Institute for Molecular Virology

İşte bu ayrıntılı yöntemler sayesinde, genetik haritalar yoluyla canlıların birbirlerinden farklılıkları ortaya konulmakta ve türler tanımlanmaktadır. Bu tanımlar, çoğu zaman Biyolojik Tür Tanımı'na uygun bir biçimde birbiriyle üreyemeyecek kadar farklı canlıları farklı türler olarak ortaya koymakla birlikte, bu güncel olmayan tanımın karşılaştığı zorlukları da yenebilmektedir. Bugün lisede halen öğretilmekte olmasına rağmen biliyoruz ki, BTT’nin iddia ettiğinin aksine, birbiriyle çiftleşebilen türler aynı türden olmak zorunda değildirler! Birbiriyle çiftleşemeyen türler de, illa ki ayrı türler olmak zorunda değildirler; ancak genellikle gördüğümüz budur. Yani modern tür tanımının pratik bir özetini yapmamız gerekirse: Birbiriyle çiftleşemeyen türler çok büyük bir ihtimalle farklı türlerdir; ancak birbiriyle çiftleşebilen türler birbiriyle aynı tür olmak zorunda değildir! 

Yani günümüzde bir türü tanımlamak için üreme uyumu haricinde birçok özelliğe bakılmalıdır. Örneğin bir canlının morfolojik özellikleri ve fenotipik karakterleri de türün tanımlanması çalışmalarında hesaba katılır. Bunun ötesinde ekolojik durumu, nişi, organlarının yapısı gibi özellikler de önem taşımaktadır. Tüm bu araştırmalar, genetik özelliklerle birleştirilerek türler tanımlanır.

Tüm Reklamları Kapat

İşte bu çalışmalar sonucunda, türler birbirinden ayrılabilmekte ve Filogenetik Ağaçlar (bizim tanımımızla Evrim Ağacı) inşa edilebilmektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, türlerin tanımlanmasının hiç de basit bir iş olmadığı anlaşılmalıdır. Günümüzde sadece tek bir türün tanımlanabilmesi için bile çok sayıda makale çıkarılmakta ve farklı araştırmalar yürütülmektedir. Dolayısıyla köprü altlarında ve metro karanlıklarında gizlenen sahte sergilerde, üçüncü sınıf internet sitelerinde ve bilimsel açıdan hiçbir değeri olmayan çeşitli kaynaklarda sadece dış hatlarına bakarak fosilleri ve türleri tanıyabileceğinizi, günümüzdeki türlerle bir bakışta kıyaslayabileceğinizi iddia edebilecek bilim düşmanlarına itibar etmeyiniz. Zira muhtemelen bu yazının okurları olarak bu kadar yetkin bir konumda olmadığınız gibi, sizi bu şekilde bilimin zorla çarpıtılmasına alet eden hiçbir şahsın da bu konuda sizden daha fazla donanıma sahip olmadığını aklınızdan çıkarmayınız. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Türleşme Yazı Dizisi

Bu yazı, Türleşme yazı dizisinin 2 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Taksonomi Nedir? Sınıflandırma Biliminin Temel Kurallarını Öğrenin!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
123
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 70
  • Muhteşem! 41
  • Bilim Budur! 34
  • Merak Uyandırıcı! 25
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 24
  • Umut Verici! 17
  • İnanılmaz 10
  • Güldürdü 4
  • Grrr... *@$# 3
  • Korkutucu! 3
  • Üzücü! 2
  • İğrenç! 2
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 12:05:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/88

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Canlı Cansız
Doğa Yasaları
Beslenme Davranışı
Aşı
Diş Hekimi
Savunma
Avrupa
Sendrom
Su Ayısı
Kimyasal Evrim
Değişim
Goril
Deprem
Hastalık Dağılımı
Yayılım
Akıl
Bebek
Nötron
Toprak
Sağlık Bakanlığı
Yıldızlar
Evrimsel Tarih
Kırmızı
Terapi
Canlı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?. (20 Mayıs 2011). Alındığı Tarih: 22 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/88
Bakırcı, Ç. M. (2011, May 20). Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?. Evrim Ağacı. Retrieved December 22, 2024. from https://evrimagaci.org/s/88
Ç. M. Bakırcı. “Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 20 May. 2011, https://evrimagaci.org/s/88.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Tür Nedir? Farklı Tür Tanımları Nelerdir? Canlıları Nasıl Tür Gruplarına Ayırıyoruz?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, May 20, 2011. https://evrimagaci.org/s/88.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close