Stephen Hawking Kimdir? Nasıl Bir Hayat Geçirdi, Neleri Başardı ve Bilime Neler Kattı?
Stephen Hawking; yaşamı, bilime yaptığı katkılar, zaman zaman medyanın gündemine oturan açıklamalarıyla insanların ilgilerini çeken günümüzün en bilinen fizikçileri arasında yer almaktadır. Gençlik döneminde, insanın en hareketli, en yaratıcı olduğu döneminde Motor Nöron Hastalığı (Amyotrofik Lateral Skleroz) teşhisinin konulması ve doktorların çok yaşamayacağını düşündüğü bu dahi adam, engin merakı ve umuduyla hayata uzun süre bağlanmayı başarmıştır.
Stephen Hawking'i genellikle çok satan kitaplarından, bilime olan katkılarından ve medyada ses getiren farklı düşünceleriyle tanıyoruz. Bir kuramsal fizikçi olduğu ve çalışmaları teorik boyutta olduğundan günümüz teknolojisinin onun varsayımlarının doğruluğunu kontrol etme imkanı olmadığı için Nobel Ödülü'nü alamamıştır. Zaten o, bu işi, pek de önemsemediği ödülleri almak için yapmıyordu. Onun için Evren'in nasıl çalıştığını anlamak ve, kitaplarından da görülüyor ki, anlatmak çok ama çok daha önemliydi. Şimdi bu meraklı dehayı tanıyalım.
Ailesi ve Çocukluğu
Stephen Hawking, 8 Ocak 1942'de Oxford'da Frank ve Isobel Eileen’ın çocuğu olarak dünyaya geldi. Stephen Hawking’in babası Frank’ın ailesi varlıklı olmasına rağmen, bu varlıklarını bazı sıkıntılardan dolayı kaybetmişlerdi. Bu sıkıntılara rağmen Stephen Hawking’in dedesi, oğlunu bir şekilde tıp eğitimi için Oxford’a gönderebilmişti. Sonrasında Frank, tropik bölgelerde araştırmalara başlamak üzere 1937’de Doğu Afrika’ya gitmişti. Savaş başladığında ise gönüllü asker olmak için İngiltere’ye dönmüştü; fakat tıbbi çalışmalarının daha değerli olduğunu söyleyerek onu reddettiler.
Stephen Hawking’in annesi Isobel Eileen’in ailesi ise aynı şekilde varlıklı bir aile değildi; fakat onlar da kızlarını Oxford Üniversitesi’ne göndermeyi başarmışlardı. Isobel Eileen’in Oxford yılları sonrasında sekreterliğe başlaması, Frank Hawking ile tanışmasına vesile olmuştur.
Hawking ailesi, Londra’da oturuyordu; fakat Stephen, önceden de belirttiğimiz gibi Oxford’da doğmuştur. Bunun sebebi, İkinci Dünya Savaşı döneminde Almanya ve Britanya arasında yapılan bir anlaşma gereği, Almanya’nın Oxford ve Cambridge’i bombalamaması karşılığında, Britanya'nın da Heidelberg ve Gottingen’i bombalamayacak olmasıydı. Bu nedenle aile, zamanlarını Oxford'da geçiriyorlardı.
Stephen’ın üç kardeşi vardır. Bunlardan birisi olan Mary, Stephen’dan on sekiz ay sonra doğmuştur. Stephen’ın, Mary’i hoş karşılamadığı söylenir. Aralarında yaş farkının az olmasından dolayı sürekli bir gerilim vardı. Fakat büyüdüklerinde bu gerilim ortadan kalkmış ve Mary’nin doktor olmasından dolayı yolları ayrılmıştır. Diğer kız kardeşi Philippa ise, Stephen beş yaşında ve aklı ermeye başladığında doğmuştur. Stephen, Mary’nin aksine Philippa’yı sevmiş ve onun doğmasını sabırsızlıkla beklemiştir. Stephen, zeki bir kız kardeşi olduğunu fark etmiş ve onun fikirlerine ve yargılarına hep saygı duymuştur. Diğer kardeşi Edward ise, Philippa’dan çok sonra ve Stephen on dört yaşındayken evlatlık olarak aileye katıldığı için, Stephen’ın çocukluğunda pek etkisi yoktur. Diğer üç çocuktan farklı olan Edward, akademik ve entelektüel çevrelerle arası olmayan, zor bir çocuktu; ama bir şekilde kendini sevdirmeyi becermişti. 2004 yılında kesin olarak belirlenemeyen bir sebepten ötürü vefat etmiştir.
Hawking ailesi, oğulları Stephen’ı iki buçuk yaşında Highgate’teki Bryon House Okulu’nun kreşine götürmeyi karar vermişti. Stephen ise buna hazır olmadığı için, kreşte avazı çıktığı kadar bağırarak ağlamıştı. Etrafta birçok yabancı ve tanımadığı insanların olması onu korkutmuştu. Hawking ailesi ise bunu şaşkınlıkla karşılamışlardı, çünkü okudukları çocuk gelişimi kitaplarında, çocukların iki yaşında sosyal iletişime hazır oldukları yazıyordu. Bunun üzerine Stephen’ı okuldan aldılar ve 1.5 yıl boyunca Bryon House’a göndermediler. Bryon House’un eğitimcileri, dönemin yaygın ezberci eğitim anlayışını kullanıyorlardı. Çocukların, öğrendiklerini hiç fark etmeden, ne öğrendiklerini anlamadan öğrenmeleri gerekiyordu. Stephen ise, bazı bilim insanları gibi okuldaki bu ezberci sistemden rahatsız ve hiçbir şey öğrenemediğinin farkındaydı. Bundan dolayı olacak ki okuma ve yazmayı sekiz yaşında öğrenebilmişti.
Hawking ailesi, İkinci Dünya Savaşı döneminde Londra’da, insanlardaki savaşın burayı yok edeceği düşüncesinden dolayı, ucuz bir evde yaşıyorlardı. Hatta bir gün, birkaç kapı ötedeki bir eve V-2 roketi isabet etmiştir. O sırada Stephen, kardeşi ve annesi ile dışardaydı, ama babası evdeydi. Buna rağmen babasına hiçbir şey olmamıştır.
Çocukluk döneminin bir kısmını savaş döneminde geçiren Stephen, savaş döneminde oyuncak üretilmiyor, üretilse bile yurtiçi pazara verilmiyor olmasına rağmen, tren maketlerine bayılıyordu. Babası bunu fark edince, ona tahtadan tren yapmıştır; fakat Stephen, sadece bir tren istemiyor, kendi kendine hareket etmesini de istiyordu. Bunun üzerine babası, bozuk zemberekli bir tren bulmuş ve onarıp Noel’de Stephen’a hediye etmiştir. Fakat o da uzun ömürlü olmamıştır. Sonrasında babasının Amerika’ya seyahatinden dönüşünde önünde mahmuz ve fiyonk şeklinde rayları olan bir Amerika treni getirmiştir. Stephen, bu hediyeye çok sevinse de kurmalı trenden çok elektrikli trenleri daha çok merak ediyordu. En sonunda biriktirdiği paralarla o istediği elektrikli treni almayı başardı, fakat onun da motorunda sıkıntı çıkmıştı. Sonrasında motorunu yaptırmıştı, ama ona rağmen pek iyi çalışmamıştı.
Stephen; tren, gemi ve uçak maketi gibi oyuncaklarla oynamayı sevdiği kadar yapmayı da denerdi. Bundan dolayı olacak ki bu tarz oyuncakların altındaki işleyişi anlamaya çalışırdı. Bu özelliği, onun evrenin işleyişini anlamaya kadar götürecektir.
İlkokul ve Ortaokul Yılları
Stephen’ın babası Ulusal Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nün parazitoloji bölümünün başına geçtiğinden işyeri, 1950 yılında Highgate yakınındaki Hampstead’den, Londra’nın kuzey sınırındaki Mill Hill’de yeni inşa edilen Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü’ne taşındı. Bunun üzerine Hawking ailesi, Londra’nın kuzeyinde bulunan ve adını katedralinden alan St. Albans kentinde bir ev alıp, oraya taşındılar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Highgate’teki Bryon House Okulu’nun kreşinde kötü bir deneyim yaşayan Stephen, St Albans'ta, 10 yaşına kadar St. Albans Kız Okulu'na gitti (okul, aslen kızlar için olsa da 10 yaşına kadar olan erkekleri de kabul ediyordu). Fakat buradaki ilk dönemden sonra babasının Afrika gezisi söz konusu olunca, annesi o kadar süre yalnız kalmayı istememesi üzerine Stephen ve diğer çocuklarını da alarak şair Robert Graves ile evli olan okul arkadaşı Beryl’ı ziyarete gitti. Majorca Adası’nda Deya isimli bir köyde yaşıyorlardı. Sonrasında annesi Deya’dan bir ev kiraladı ve orada Stephen, Robert’ın oğlu William ile aynı öğretmenden ders almaya başladı. Bu öğretmen, Robert’ın öğrencilerinden biriydi ve her gün İncil’den bir parça okutur ve üzerine kompozisyon yazdırırdı.
Tam Britanya Festivali başlarken, evine döndüler. Stephen o dönemde uygulanan "on bir yaş sınavına", on yaşında girdi. Bu sınavın amacı, akademik eğitime elverişli öğrencileri, akademik eğitime elverişsiz öğrencilerden ayırmaktı. Bu sistem, işçi sınıfına ve alt-orta sınıfa mensup bazı çocukların üniversite okuyup önemli yerlere gelmesini sağlıyor olsa da, henüz 11 yaşındaki çocuklara hayatını şekillendirmek için bu sınavın yapılması, özellikle orta sınıf ailelerinin çocukları ile işçi sınıfından çocukların aynı okula düşmesi orta sınıf ailelerden tepki görüyordu.
1950’lerde İngiltere’de eğitim sistemi tamamıyla hiyerarşikti. Akademik olan ve olmayan diye ayrılan öğrencilerin yanında bir de akademik okullarda A, B ve C sınıfları da vardı. Sınav sonucunda Stephen, St. Albans Okulu’nun A şubesine girmeyi başarmıştı. Fakat Stephen’ın A sınıfında kalabilmesi için yıl sonunda sınav başarısı olarak ilk 20’ye girmesi gerekiyordu. Bu sistem onu zorlamıştı ama o her defasında kıl payı da olsa A sınıfında kalmayı becermişti.
Stephen 13 yaşındayken, babası onun Britanya’nın önde gelen özel okullarından Westminster’a başvurmasını istiyordu. Fakat maddi durumları iyi olmadığı için Westminster’a burs kazanabilirse gidebilecekti. Burs kazanması için de sınava girmeliydi fakat sınava gireceği gün hastalanmasından dolayı sınava giremedi ve eğitimine St. Albans’ta devam etti. Sınıfın ortalarından yukarıya çıkamadı hiç, ama arkadaşları onda bir ışık görmüş olmalılar ki, ona "Einstein" lakabını takmışlardı.
Stephen’ın babası o yıllarda tropik hastalıklar üzerine araştırmalar yapıyordu ve Stephen’ı Mill Hill’deki laboratuarına götürürdü. Stephen, en çok mikroskop kullanmayı severdi. Nesnelerin nasıl işlediğini hep çok merak eder, içlerini açar bakardı; fakat geri toplayamazdı. Babası Stephen’ın bilime olan ilgisinin farkındaydı ve onu hep bu konuda destekliyordu.
Stephen, okulun son iki yılında matematik ve fizik üzerine yoğunlaşmak ve uzmanlaşmak istiyordu. Fakat babası buna matematikçilerin sadece öğretmen olabileceği düşüncesinden dolayı karşı çıkardı. Babası, onun tıp okumasını istiyordu; fakat Stephen, biyolojiyi fazla dayatmacı buluyor ve yeterince derine inmediğini düşünüyordu. Babası, onun biyoloji okumayacağını biliyordu; fakat matematikten uzak durması içinde onu kimyaya yönlendiriyordu. Stephen, kimyayı da ilginç ve heyecan verici bulmasına rağmen, nereden geldiğimizi ve neden burada olduğumuzu anlama olanağı veren fizik ve astronomiyi tercih edecekti.
Lisans Yılları
Stephen’ın babası, onun Oxford veya Cambridge’de okumasını istiyordu. Babası Oxford Üniversitesi’nden mezun olduğu için, Stephen’ın da daha kolay girebileceğini düşünüyordu. O dönemde Oxford Üniversitesi’nde matematik kürsüsü yoktu, bu yüzden babası onun kimya okumasını istiyordu.
Stephen’ın öğretmenlerinin onun yaşını Oxford’a girebilmesi için küçük olduğunu düşünmelerine rağmen, 1959 yılının Mart ayında burs sınavına girdi. Oxford’dan döndükten birkaç gün sonra kazandığına dair bir telgraf geldi.
Stephen, üniversite eğitimine Ekim 1959'da Oxford Üniversitesi’nde 17 yaşında başladı. Diğer öğrencilerin çoğunun askerliklerini yapmış ve ondan büyük olması onun üniversitenin birinci ve ikinci yıllarında yalnızlık çekmesine sebep oluyordu. Bundan dolayı olacak ki üçüncü sınıfta biraz daha arkadaş edinebilmek için dümenci olarak kürek takımına katıldı. Fakat dümencilik kariyeri, felaket oldu. Stephen’ın katıldığı ilk yarışta başlama silahı atılınca halatı bıraktı ama halat tekneye dolaştı, bundan dolayı da tekne rotadan çıkınca diskalifiye oldular. Diğer bir yarışta ise başka bir sekizli ile çarpıştılar, fakat bu olayda Stephen’ın hiçbir kusuru yoktu. Bu olaylar sonunda dümencilik kariyerinde dikiş tutturamadı, ama o yıl çok arkadaş edindi ve sosyal çevresi genişledi. Ayrıca çok başarılı bir takım olmamalarına rağmen Stephen, ekibinin diğer takımlardan daha iyi olabilmesi için epey emek sarf etmişti.
Stephen, Oxford'da geçirdiği üç yıl boyunca yaklaşık bin saat çalıştığını tahmin ediyordu. Hazırlıksızlığı nedeniyle, maddi bilgi gerektiren sorular yerine sadece teorik fizik sorularını yanıtlamaya karar verdi. Fakat sınavdan önceki gece iyi bir uyku çekememesinden dolayı pek başarılı olamamıştır. Sınav sonucu birinci ve ikinci sınıf dereceler arasındaki sınırdaydı ve Oxford sınav görevlileriyle bir mülakata girmesi gerekliydi. Mülakatta Stephen’a ileriye dönük planlarını sordular ve o da “Araştırma yapmak istiyorum. Pekiyi dereceyle mezun ederseniz Cambridge’e giderim. İyi derecede bırakırsanız da Oxford’da kalırım.” diye cevap vermiştir. Sonuç olarak ise pekiyi dereceyle mezun olmuştur.
Bitirme sınavının sonrasındaki uzun tatilde üniversite, öğrencilere seyahat için küçük hibeler veriyordu. Stephen gideceği ülke ne kadar uzak olursa, hibeyi kazanma şansının daha da artacağını düşünüyordu. İran’a gitmek isteyeceğini üniversiteye bildirdi. Hibeyi de kazanarak arkadaşı John Elder ile yola çıkarak İran’a seyahati gerçekleştirdikten sonra, Ekim 1962'de Cambridge'deki Trinity Hall'da yüksek lisans çalışmasına başladı.
Lisansüstü Yılları
Stephen, Cambridge’e yüksek lisans öğrencisi olarak Ekim 1962’de başladı. Britanya’da dönemin en önemli ve ünlü astronomu ve sabit durum teorisinin en koyu savunucularından Fred Hoyle ile çalışmak istiyordu. Fakat Hoyle’un çok öğrencisi olduğu için Stephen, önceden tanımadığı ve adını bile duymadığı Dennis Sciama’nın danışmanlığına verilince hayal kırıklığına uğradı. Birçok konuda Stephen ve Dennis Sciama hemfikir olmasalar bile Stephen, istediği zaman Sciama’a başvurabiliyor ve kendini böylelikle geliştirebiliyordu.
Fakat bir sıkıntı baş göstermeye başlamıştı: Stephen’a bu dönemde motor nöron hastalığı teşhisi kondu. Motor nöron hastalığı teşhisi konulduktan sonra depresyona girdi. Doktorları çalışmalarına devam etmesini tavsiye etmesine rağmen, bunun çok az bir anlamı olduğunu hissetti. Hastalığı, doktorların tahmin ettiğinden daha yavaş ilerledi. Stephen, desteksiz yürümekte zorluk çekmesine ve konuşması neredeyse anlaşılmaz olmasına rağmen, sadece iki yıllık ömrü kaldığına dair ilk teşhisin asılsız olduğu ortaya çıktı. Sciama'nın teşvikiyle işine geri döndü.
Temel parçacıklar, o dönemler revaçta olan bir araştırma alanıydı fakat kozmoloji ve yerçekimi alanlarının göz ardı edilmiş, gelişmeye açık olması ve ayrıca temel parçacıkların aksine iyi tanımlanmış bir teorisinin (genel izafiyet teorisi) olması, Stephen’ın ilgisini daha çok çekmişti. Fakat Sciama, Stephen’ın St. Albans’da ve Oxford’da pek fazla matematik görmediğini bildiği için, astrofizik üzerinde çalışmasını tavsiye etti. Stephen, bu fikre katılmıyordu. Cambridge’e kozmoloji araştırmak için gelmiş, kozmoloji çalışmaya da kararlıydı.
Bu karardan sonra Stephen, genel izafiyet üzerine olan eski kitaplarını okudu ve her hafta Sciama’nın Londra'da King’s College’daki derslerine katıldı. Kelimeleri ve denklemleri takip edebiliyordu, ama konuyu anlayamıyordu. O dönemde Stephen, Sciama sayesinde, Wheeler-Feynman elektrodinamiği ile tanıştı. Bu teoriye göre elektrik ve manyetizma, zaman boyutunda simetriktir. Bu teori, madde yoğunluğunun sabit kaldığı bir sabit durum evreninde mümkünse de, evren genişledikçe yoğunluğu azalan Büyük Patlama evreninde mümkün değildir.
Aynı dönemde de, Hoyle ve Narlikar da genişleyen evrenlerde Wheeler-Feynman elektrodinamiği üzerine çalışarak, zaman boyutunda simetrik yeni bir yerçekimi teorisi geliştirmişlerdi ve bu teoriyi 1964’te Kraliyet Doğa Bilimleri Topluluğu’nun konferansında açıkladılar. Stephen da o konferanstaydı ve soru-cevap bölümünde çalışmalarına meydan okuyarak, sabit durum evrenindeki tüm maddenin etkisinin, kütleleri sonsuzlaştıracağını öne sürdü. Hoyle de neden böyle söylediğini sordu ve Stephen da hesapladığını söyleyerek geri cevap verdi. Herkes onun kafadan hesapladığını düşünse de o konferans öncesi bildirinin taslağını görmüş ve hesaplarını yapmıştı. Hoyle bu duruma çok öfkelenmiş ve Stephen’ın konferansı sabote etmek için gönderildiğini düşünmüştü. Fakat sonrasında Hoyle, kurduğu enstitüye Stephen’ı da almıştır.
Bu dönemlerde Stephen, ALS hastalığının teşhisi sonrası Jane Wilde ile nişanlandı ve bu, ona uğruna yaşanacak bir şey kazandırmıştı. Fakat evlenebilmeleri için iş bulması, iş bulabilmesi için de doktorasını tamamlaması gerekiyordu. Doktora sırasında maddi destek için, Cambridge Üniversitesi fakültelerinden biri olan Gonville and Caius College’a araştırma bursu başvurusunda bulundu ve bursu kazandı. Burs sayesinde Jane ile 14 Temmuz 1965 tarihinde evlendiler. İlk çocukları Robert, evliliklerinin ikinci yılında doğdu. İkinci çocukları Lucy ise bundan üç yıl sonra doğdu. Üçüncü çocukları Timothy ise bundan dokuz yıl sonra doğdu.
Stephen, doktora çalışmalarına başladığında, fizik camiasında evrenin başlangıcıyla ilgili teoriler konusunda çok fazla tartışma vardı: Büyük Patlama ve Durağan Durum teorileri. Roger Penrose'un kara deliklerin merkezindeki bir uzay-zaman tekilliği teoreminden esinlenen Hawking, aynı düşünceyi tüm evrene uyguladı; 1965 yılında tezini bu konu üzerine yazdı. Hawking'in tezi 1966'da onaylandı. Mart 1966'da genel görelilik ve kozmoloji konusunda uzmanlaşarak uygulamalı matematik ve teorik fizik alanında doktora derecesini aldı ve "Singularities and the Geometry of Space-Time" adlı makalesi, o yılki prestijli Adams Ödülü'ne layık görüldü.
Kara Delikler (1966-1975)
Stephen, çalışmalarında ve Penrose ile işbirliği içinde, ilk olarak doktora tezinde keşfedilen tekillik teoremi kavramlarını genişletti. Bu, yalnızca tekilliklerin varlığını değil, aynı zamanda evrenin bir tekillik olarak başlamış olabileceği teorisini de içeriyordu. Ortak makaleleri, 1968 Kütleçekimi Araştırma Vakfı yarışmasında ikinci oldu. 1970 yılında, Evren eğer genel görelilik kuramına uyuyorsa ve Alexander Friedmann tarafından geliştirilen fiziksel kozmoloji modellerinden de herhangi birine uyuyorsa, Evren'in bir tekillik olarak başlamış olması gerektiğine dair bir kanıt yayınladılar. 1969'da Hawking, Caius'ta kalması için özel olarak oluşturulmuş Bilimde Ayrımcılık Bursu'na layık görüldü.
1970’de Stephen’ın kızı Lucy doğduktan birkaç gün sonra aklında bir şimşek çakmasıyla, kara delikler üzerine çalışması başladı. Yatacağı esnada, tekillik teoremleri için geliştirdiği nedensel yapı teorisinin kara deliklere uygulanabileceğini fark etti. Özellikle olay ufku, yani kara deliğin sınırı, her zaman genişleyecekti. İki kara delik çarpışarak birleştiğinde ortaya çıkan kara deliğin yüzölçümü, ilk iki kara deliğin yüzölçümlerinin toplamından daha fazla olurdu. Bu keşfin yanı sıra Stephen’ın Jim Bardeen ve Brandon Carter’la ortaya çıkardıkları diğer özellikler, yüzölçümünün bir kara deliğin entropisi gibi olduğuna işaret ediyordu. Fakat alan, aslında entropi olamazdı, çünkü kara deliklerin entropisi olursa sıcaklığı da olurdu ve sıcak bir kütle gibi cayır cayır yanması da gerekirdi. Oysa herkesin düşündüğü gibi kara delikler karanlıktı ve hiçbir şey saçmazlardı. Bu heyecan verici dönem, 1972’deki Les Houches yaz okulunda sonuçlandı ve kara delik teorisinin çetin problemlerini çözdüler. Özellikle David Robinson ve Stephen, "kılsız teorem" (İng: "no-hair theorem") diye anılan teoremi kanıtlayarak, bir kara deliğin biri kütle, diğeri rotasyon olmak üzere sadece iki sayıyla karakterize edilen bir duruma oturacağını öne sürdüler. Bu da kara deliğin entropisi olduğunu ima ediyordu, çünkü birçok yıldız çökerek aynı kütle ve rotasyona sahip bir kara delik oluşturabilirlerdi.
Ocak 1971'de "Kara Delikler" başlıklı makalesi, Kütleçekimi Araştırma Vakfı Ödülü'nü kazandı. Stephen'ın George Ellis ile birlikte yazdığı ilk kitabı The Large Scale Structure of Space-Time (Uzay-Zamanın Büyük Ölçekli Yapısı), 1973'te yayınlandı. 1973'ten başlayarak Stephen, kuantum kütleçekimi ve kuantum mekaniği çalışmalarına başladı. Bu alandaki çalışmaları, Moskova'ya yaptığı ziyaret ve çalışmaları, belirsizlik ilkesine göre dönen kara deliklerin parçacıklar yaydığını gösteren Yakov Borisovich Zel'dovich ve Alexei Starobinsky ile yaptığı görüşmelerle desteklendi. Stephen’ın can sıkıcı bir şekilde, çok kontrol edilen hesaplamaları, kara deliklerin asla küçülmeyeceğini iddia eden ve Bekenstein'ın entropileri hakkındaki akıl yürütmesini destekleyen ikinci yasasıyla çelişen bulgular üretti.
Stephen’ın 1974'te sunduğu sonuçları, kara deliklerin bugün Hawking Radyasyonu olarak bilinen ve enerjilerini tüketip buharlaşana kadar devam edebilen radyasyon yaydığını gösterdi. Başlangıçta, Hawking radyasyonu tartışmalıydı. 1970'lerin sonlarında ve daha fazla araştırmanın yayınlanmasını takiben, keşif, teorik fizikte önemli bir atılım olarak kabul edildi.
Stephen, Hawking radyasyonunun açıklanmasından birkaç hafta sonra 1974'te Royal Society (FRS) Üyesi seçildi. Sonrasında aynı yıl Stephen, Caltech’de (California Institute of Technology) Sherman Fairchild Seçkin Misafir Profesörlüğü'ne atandı. Fakültedeki bir arkadaşı olan Kip Thorne ile çalıştı ve onunla X-ışını kaynağı Cygnus X-1'in bir kara delik olup olmadığı konusunda bilimsel bir bahse girdi. Stephen, 1990'da bahsi kaybettiğini kabul etti; bu, Thorne ve diğerleriyle yaptığı birkaç bahisten ilkiydi. Bahsi kaybeden Stephen, Kip Thorne’a Penthouse aboneliğini takdim etti, ama bu ödüle Thorne’un karısı hiç sevinmemişti.
Engelleri Teker Teker Aştığı Yıllar (1975-1990)
Stephen, 1975'te Cambridge'e kütleçekimi fiziğinde daha akademik olarak kıdemli bir göreve döndü. 1970'lerin ortalarından sonlarına kadar, kara deliklere ve onları inceleyen fizikçilere halkın ilgisinin arttığı bir dönemdi. Stephen, basılı ve televizyon için düzenli olarak röportaj yaptı. Ayrıca çalışmalarının akademik tanınırlığı arttı. 1975'te hem Eddington Madalyası hem de Pius XI Altın Madalyası ile ödüllendirildi ve 1976'da Dannie Heineman Ödülü, Maxwell Madalyası ve Ödülü ve Hughes Madalyası ile ödüllendirildi. 1977'de kütleçekimi fiziği kürsüsüne profesör olarak atandı. Ertesi yıl, Albert Einstein Madalyası ve Oxford Üniversitesi'nden fahri doktora aldı.
1979’da üçüncü çocukları Tim dünyaya geldi. Bunun üzerine Jane’in bunalımı daha da arttı. Jane, yakında Stephen’ın öleceğini düşünüyor, sonrasında kendisine ve çocuklarına destek olacak, kendisiyle evlenecek birisini istiyordu. Yakındaki kilisenin orgunu da çalan müzisyen Jonathan Jones’u buldu ve evin bir odasını ona verdi. Stephen, bu duruma itiraz edecek oldu; fakat o da kendisinin çok yaşayamayacağını ve ölünce çocuklara bakacak birinin şart olduğunu düşünüyordu.
Stephen, zor günler geçirse de düşünmekten ve evreni anlamaya çalışmaktan vazgeçmiyordu - bazen umutsuzluğa kapılsa da... 1979'da Stephen, Cambridge Üniversitesi'nde Lucasian Matematik Profesörü seçildi. Bu roldeki açılış konuşmasının başlığı şuydu: "Teorik Fizik için Son Görünür mü?" ve fizikçilerin üzerinde çalıştığı olağanüstü sorunların çoğunu çözmek için önde gelen teori olarak N=8 Supergravity'yi önerdi.
Terfisi, isteksiz de olsa evde bazı bakım hizmetlerini kabul etmesine yol açan bir sağlık kriziyle aynı zamana denk geldi. Aynı zamanda fiziğe yaklaşımında da bir değişim yapıyor, matematiksel ispatlarda ısrar etmek yerine, daha sezgisel ve spekülatif hale geliyordu. Bu konu hakkında da Kip Thorne'a "Sert olmaktansa haklı olmayı tercih ederim." demişti.
1981'de, bir kara delik buharlaştığında, karadelikteki bilginin geri döndürülemez bir şekilde kaybolduğunu öne sürdü. Bu bilgi paradoksu, kuantum mekaniğinin temel ilkesini ihlal ediyordu ve Leonard Susskind ve Gerard 't Hooft ile, "Kara Delik Savaşı" da dahil olmak üzere yıllarca süren tartışmalara yol açtı.
1980’li yılların başlarında kozmolojik enflasyon teorisi (Büyük Patlama'nın ardından, evrenin başlangıçta daha yavaş bir genişlemeye geçmeden önce inanılmaz bir hızla genişlediğini öne süren bir teori) Alan Guth tarafından önerildi ve ayrıca Andrei Linde tarafından geliştirildi. Ekim 1981'de Moskova'da düzenlenen bir konferansın ardından, Stephen ve Gary Gibbons, 1982 yazında Cambridge Üniversitesi'nde "Çok Erken Evren" üzerine üç haftalık bir Nuffield Çalıştayı düzenledi. Bu çalıştay, esas olarak enflasyon teorisine odaklandı.
Stephen, ayrıca evrenin kökenine ilişkin yeni bir kuantum teorisi araştırması başlattı. 1981'de Vatikan'daki bir konferansta, evrenin sınırı, başlangıcı ya da sonu olmayabileceğini öne süren bir çalışma sundu. Stephen, daha sonra araştırmayı Jim Hartle ile işbirliği içinde geliştirdi ve 1983'te Hartle-Hawking Durumu olarak bilinen bir model yayınladılar. Planck çağından önce evrenin uzay-zamanda bir sınırı olmadığını öne sürdü; Big Bang'den önce zaman yoktu ve evrenin başlangıcı kavramı anlamsızdı. Klasik Big Bang modellerinin başlangıçtaki tekilliği, Kuzey Kutbu'na benzer bir bölge ile değiştirildi. Kuzey Kutbu'nun kuzeyine seyahat edilemez, ancak orada sınır yoktur sadece kuzeye giden tüm çizgilerin buluştuğu ve bittiği bir nokta vardır. Başlangıçta sınırsız öneri, Tanrı'nın varlığı hakkında çıkarımları olan kapalı bir evreni öngördü. Stephen’ın açıkladığı gibi, "Evrenin sınırları yoksa ama kendi kendine yetiyorsa... o zaman Tanrı'nın evrenin nasıl başladığını seçme özgürlüğü olmazdı."
Bu dönemlerde Stephen’ın hastalığı daha da artmaya devam ediyordu. Bunun belirtilerinden biri de boğazına bir şey kaçması sonucu geçirdiği uzun öksürük nöbetleriydi. Stephen, 1985’te İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu’na (CERN) ziyareti sırasında zatürreye yakalandı. Kanton hastanesine yerleştirilip, solunum cihazına bağlandı. Hastanedeki doktorlar umudu kestikleri için, Jane’e cihazın fişi çekme teklifinde bulundularsa da, Jane bunu kabul etmedi ve Stephen’ı ambulans uçakla Cambridge’deki Addenbrooke Hastanesi’ne getirdi. Oradaki doktorlar Stephen’ı eski haline döndürmek için çok uğraştılar, ama sonrasında trakeostomi yapmak zorunda kaldılar. Fakat trakeostomi sonrasında Stephen, tüm konuşma yetisini kaybetti.
Bir süre, iletişim kurmak için tek yöntemi, biri harfleri gösterirken kaşlarını kaldırıp indirerek kelimeleri kodlamaktı. Bu şekilde bilimsel makaleyi yazmayı bırak kısa bir sohbet bile çok zor oluyordu. Derken California’da Walt Woltosz adında bir bilgisayar uzmanı, Stephen’ın çektiği ıstırabı öğrenince, Stephen’a kendi yazdığı Equalizer bilgisayar programını gönderdi. Bununla birlikte Stephen, ekrandaki menüde bulunan kelimeler arasında elinde tuttuğu bir düğmeye basarak tercih yapabiliyordu. Bu, ona kolaylık sağlamıştı; ama Stephen’ı hastaneden çıktıktan sonra daha zor bir süreç bekliyordu, çünkü sürekli bakıma ihtiyacı vardı. Bilimsel kariyerinin sonuna geldiğini düşünüyordu, fakat sonrasında matematik sembollerini normal karakterlerle yazmasını sağlayan Latex programı sayesinde çalışmaya devam edip matematik denklemlerini yazabilecekti.
Bu, Stephen için bilim kariyerini sürdürebilmek için güzel bir şanstı ve o, bunu çalışmalarına devam ederek gösteriyordu. Stephen’ın zamanın okları alanındaki çalışması, 1985'te sınırsızlık önermesi doğru olsaydı, evrenin genişlemeyi durdurup sonunda çöktüğünde zamanın geriye doğru akacağını teorileştiren bir makalenin yayınlanmasına yol açtı. Ancak Don Page'in bir makalesi ve Raymond Laflamme'in bağımsız hesaplamaları, Stephen’ın bu kavramı geri çekmesine yol açtı.
Bu dönemde Stephen’a onur ödülleri verilmeye devam etti: 1981'de Amerikan Franklin Madalyası ile ödüllendirildi ve 1982 Yeni Yıl Onur Ödülü'nde İngiliz İmparatorluğu Nişanı (CBE) Komutanı olarak atandı. Bu ödüller, Stephen’ın mali durumunu önemli ölçüde değiştirmedi ve çocuklarının eğitimini ve ev masraflarını finanse etme ihtiyacıyla motive oldu ve ilk olarak 1982’de aklına evren hakkında popüler bir kitap yazma fikri geldi. Niyeti, kısmen kızının okul ücretini karşılayacak parayı kazanmaktı. Fakat asıl amacı, evreni kavrayışımızda ne kadar yol aldığımızı, evreni ve içindeki her şeyi anlatacak eksiksiz bir teori bulmaya yakın olabileceğimizi göstermekti.
Stephen, bir kitap yazacak zamanı ve emeği harcayacaksa, bunun olabildiğince çok kişiye ulaşması gerektiğini düşünüyordu. Kitabın ilk taslağını 1984’te yayınevlerine yazar menajeri aracılığıyla sundular. Fakat yayınevleri Stephen’a, kitabı çok teknik buldukları ve bilim insanı olmayan okuyucular için de anlaşılır olması gerektiği gerekçesiyle kitabı yeniden yazdırdılar. Stephen, yazıp gönderiyor; yayınevleri itirazlar listesi ve açıklama talepleriyle tekrardan yazmasını istiyorlardı. Stephen bir ara bu işin hiç bitmeyeceğini ama yayınevlerinin işin doğrusunu yaptığını düşünüyordu.
Sonuç olarak kitap, 1 Nisan 1988 yılında ilk kez yayınlandı ve kitap New York Times çoksatan listesinde 147 hafta, London Times çoksatan listesinde ise 237 hafta gibi rekor bir sürede kaldı, 40 dile çevrildi ve dünya çapında on milyondan fazla sattı. Kitabın orijinal başlığı Büyük Patlama’dan Kara Deliklere: Kısa Bir Zaman Tarihçesi olacaktı, fakat sonrasında bu başlık, Zamanın Kısa Tarihi olarak değiştirildi.
Kitabın yayınlanmasından sonra medyanın Stephen’a ilgisi yoğundu ve bir Newsweek dergisi kapağı ve bir televizyon özel programı, onu "Evrenin Efendisi" olarak tanımladı. Başarı, önemli finansal ödüllerin yanı sıra ünlü statüsünün zorluklarını da beraberinde getirdi. Stephen, çalışmalarını tanıtmak için çok seyahat etti. Davetiyeleri ve ziyaretçileri reddetmekte güçlük çekmesi, ona iş ve öğrencileri için sınırlı bir zaman bırakıyordu. Fakat o bu sırada ödül almaya devam ediyordu. Kraliyet Astronomi Derneği Altın Madalyası (1985), Paul Dirac Madalyası (1987) ve Penrose ile birlikte prestijli Kurt Ödülü (1988) dahil olmak üzere beş onursal derece daha kazanarak akademik tanınırlığını arttırmaya devam etti ve bildirildiğine göre, 1990'ların sonlarında İngiltere'nin bilim finansmanı politikasına itiraz ederek şövalyeliği reddetti.
Adeta bir şeyler düzelmeye başlayınca, diğer şeyler bozuluyordu. Bilimsel kariyeri yolunda gitse de, bu sefer de evliliği iyi gitmiyordu. Jane ve Jonathan’ın yakınlaşan ilişkisi, Stephen’ı mutsuz ediyordu. Bu duruma daha fazla dayanamayan Stephen, 1990 yılında evi terk etti ve hemşiresi Elaine Mason ile bir daireye çıktılar.
Bahisçi Stephen Hawking (1990-2000)
Stephen, Elaine ile 1995’te evlendi. Evlilikleri, tutkulu ve fırtınalıydı. İyi günler yaşadıkları gibi, kötü günler de yaşamışlardı. Elaine’in hemşireliği birkaç kez Stephen’ın hayatını kurtarmıştı. Trakeostomiden sonra, yiyeceklerin ve tükürüğün akciğerlerine kaçmasını önleyen, şişme kelepçeyle sabitlenen bir plastik hortum yerleştirmişlerdi. Zaman içinde bu kelepçe Stephen’ın soluk borusuna zarar vererek öksürme nöbetlerine, tıkanmalara yol açmaya başlamıştı.
Konferans için gittiği Girit’ten dönüş uçağında öksürürken, aynı uçakta bulunan cerrah David Howard, Elaine’nin yanına gelerek Stephen’a yardımcı olabileceğini söyledi. Teklif ettiği larenjektomi ile, soluk borusunu yutaktan tamamen ayırarak, kelepçeli tüp yerleştirme ihtiyacını da ortadan kaldıracaktı. Addenbrooke Hastanesi’ndeki doktorların çok riskli demesine rağmen Elaine ısrar edince, Londra’daki başka bir hastanede ameliyat yapıldı. O ameliyat, Stephen’ın hayatını kurtardı; iki hafta daha bekleseler, Stephen’ın soluk borusu ile yutağı arasında delik açılacak ve ciğerleri kanla dolacaktı.
Bu kadar zor süreçler geçiren, hayat ile ölüm arasında gidip gelen Stephen, vazgeçmeyerek düşünmeye ve evreni anlamaya devam etti ve çalışmalarını fizikte sürdürdü: 1993'te Gary Gibbons ile Öklid kuantum yerçekimi üzerine bir kitabın editörlüğünü yaptı. Kara delikler ve Büyük Patlama üzerine kendi makalelerinin toplu bir baskısını yayınladı. 1994'te Cambridge Newton Enstitüsü'nde Stephen ve Penrose, 1996'da "Uzay ve Zamanın Doğası" olarak yayınlanan altı derslik bir dizi sundular.
1997'de Caltech'ten Kip Thorne ve John Preskill ile halka açık bir bilimsel bahsi kabul etti. Stephen, Penrose'un bir "kozmik sansür varsayımı" önerisinin (ufukta çıplak hiçbir "çıplak tekillik" olamayacağına) doğru olduğuna bahse girmişti. İmtiyazının erken olabileceğini keşfettikten sonra, yeni bir bahis yapıldı. Bu, bu tür tekilliklerin ekstra koşullar olmadan gerçekleşeceğini belirtti. Aynı yıl Thorne, Stephen ve Preskill, bu kez kara delik bilgi paradoksu ile ilgili başka bir iddiaya girdiler. Thorne ve Stephen, genel görelilik kara deliklerin bilgi yaymasını ve kaybetmesini imkansız kıldığı için, Hawking radyasyonu tarafından taşınan kütle-enerji ve bilginin kara delik olay ufkunun içinden değil "yeni" olması gerektiğini savundular. Bu, mikro nedenselliğin kuantum mekaniğiyle çeliştiğinden, kuantum mekaniği teorisinin yeniden yazılması gerekecekti. Preskill bunun aksini savundu, kuantum mekaniği bir kara deliğin yaydığı bilginin daha erken bir zamanda düşen bilgiyle ilgili olduğunu öne sürdüğü için, genel görelilik tarafından verilen kara delikler kavramının bir şekilde değiştirilmesi gerektiğini savundu.
Stephen’ın bilimsel çalışmalara devam etmesinin yanı sıra ayrıca bilimi daha geniş bir kitleye ulaştırmak da dahil olmak üzere halka açık profilini sürdürdü. Errol Morris'in yönettiği ve Steven Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği Zamanın Kısa Tarihi'nin film versiyonu 1992'de gösterime girdi. Stephen, filmin biyografik olmaktan çok, bilimsel olmasını istemişti; ancak aksi yönde ikna oldu. Film, kritik bir başarı iken, yaygın olarak yayınlanmadı. Kara Delikler ve Bebek Evrenler ve Diğer Denemeler başlıklı popüler düzeyde bir makale, röportaj ve konuşma koleksiyonu 1993'te yayınlandı ve 1997'de altı bölümlük bir televizyon dizisi Stephen Hawking'in Evreni ve eşlik eden bir kitap çıktı. Stephen’ın ısrar ettiği gibi, bu sefer odak noktası tamamen bilimdi.
Son Yılları (2000-2018)
Stephen, 2001'de The Universe in a Nutshell (Ceviz Kabuğundaki Evren) ve 2005'te Leonard Mlodinow ile birlikte yazdığı A Briefer History of Time'ı (Zamanın Daha Kısa Tarihi) yayımlayarak popüler bir okuyucu kitlesi için yazılarına devam etti. CERN'deki Thomas Hertog ve Jim Hartle ile birlikte 2006'dan itibaren Stephen, evrenin benzersiz bir başlangıç durumuna değil, birçok farklı durumuna sahip olduğunu ve bu nedenle bir teori formüle etmenin uygun olmadığını söyleyen yukarıdan aşağıya, belirli bir başlangıç durumundan evrenin mevcut konfigürasyonunu tahmin eden kozmoloji teorisini geliştirdi. Yukarıdan aşağıya kozmoloji, şimdinin geçmişi birçok olası tarihin üst üste bindirilmesinden "seçtiğini" öne sürer. Bunu yaparken teori, ince ayar sorununun olası bir çözümünü önerir.
Stephen onca kişiyle çalışma yapmışken, kızı ile de bir çalışma yapmıştır. Bu çalışma, 2007'de teorik fiziği erişilebilir bir şekilde açıklamak için tasarlanmış ve Hawking ailesindekilere benzer karakterler içeren bir çocuk kitabı olan George'un Evreninin Gizli Anahtarı adında bir kitaptı. Kitabı 2009, 2011, 2014 ve 2016 yıllarında devam filmleri izledi. Stephen, bu dönemlerde krizler geçirmeye devam ediyor ve bu krizlerin sayısı artıyordu. Bu krizler, Elaine’i duygusal açıdan çok yıpratmıştı. Stephen ile Elaine 2007 yılında boşandı ve o zamandan son anına kadar bakıcıyla yaşadı.
Stephen; Şili, Paskalya Adası, Güney Afrika, İspanya (2008'de Fonseca Ödülü'nü almak için), Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'ne çok sayıda gezi dahil olmak üzere geniş çapta seyahat etmeye devam etti. Engelliliğiyle ilgili pratik nedenlerden dolayı Stephen, özel jetle seyahat etti ve 2011 yılına kadar bu, onun tek uluslararası seyahat şekli haline geldi. 2003 yılına gelindiğinde, fizikçiler arasında Stephen’ın bir kara delikte bilgi kaybı hakkında yanıldığı fikir birliği haline geliyordu. 2004 yılında Dublin'de verdiği bir konferansta, 1997'de Preskill ile bahsini kabul etti, ancak kara deliklerin birden fazla topolojisine sahip olma olasılığını içeren bilgi paradoksu sorununa kendisine ait ama biraz tartışmalı çözümünü anlattı. Konuyla ilgili yayınladığı 2005 tarihli makalesinde, bilgi paradoksunun, evrenlerin tüm alternatif tarihlerini inceleyerek açıklandığını, kara deliklilerdeki bilgi kaybının, böyle bir kaybı olmayanlar tarafından yok edildiğini savundu. Ocak 2014'te kara deliklerdeki bilgi kaybını "en büyük gaf" olarak nitelendirdi.
Stephen’ın bundan başka hatalı olduğu konu ise, uzun süredir devam eden bir başka bilimsel tartışmanın parçası olarak, Higgs bozonunun asla bulunmayacağına dair kesin bir şekilde tartışmış ve bahse girmişti. Parçacığın 1964'te Peter Higgs tarafından Higgs alan teorisinin bir parçası olarak var olduğu öne sürüldü. Stephen ve Higgs, 2002'de ve 2008'de bu konu hakkında hararetli ve kamusal bir tartışmaya giriştiler; Higgs, Stephen’ın çalışmalarını eleştiriyor ve onun "ünlü statüsünün ona diğerlerinin sahip olmadığı anında itibar kazandırdığından" şikayet ediyordu. Parçacık, Temmuz 2012'de CERN'de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nın inşasının ardından keşfedildi. Stephen, bahsini kaybettiğini çabucak kabul etti ve Higgs'in 2013'te aldığı Nobel Fizik Ödülü'nü kazanması gerektiğini söyledi.
İngiltere’de sevilen bir bilim insanı olan Stephen, 2002'de, Birleşik Krallık genelinde yapılan bir oylamanın ardından BBC’nin En Büyük 100 Britanyalı listesine dahil edildi. Royal Society'den Copley Madalyası (2006), Amerika'nın en yüksek sivil onuru olan Başkanlık Özgürlük Madalyası (2009) ve Rusya Özel Temel Fizik Ödülü (2013) ile ödüllendirildi.
Stephen, kariyeri boyunca 39 başarılı doktora öğrencisine danışmanlık yaptı. Sadece 1 doktora öğrencisi doktorayı başarıyla tamamlamadı. Cambridge Üniversitesi politikası gereği Stephen, 2009 yılında Lucasian Matematik Profesörü olarak emekli oldu. Stephen, temel bilimsel araştırmalara yapılan kamu finansman kesintilerine karşı bir protesto olarak Birleşik Krallık'tan ayrılabileceği yönündeki önerilere rağmen, Cambridge Üniversitesi Uygulamalı Matematik ve Teorik Fizik Bölümü'nde araştırma direktörü olarak çalışmaya devam etti.
Ağustos 2015'te Hawking, bir şey kara deliğe girdiğinde tüm bilgilerin kaybolmadığını ve teorisine göre bir karadelikten bilgi alma olasılığının olabileceğini söyledi. Temmuz 2017'de Hawking'e Imperial College London'dan Fahri Doktora unvanı verildi.
Hawking, 14 Mart 2018'de 76 yaşında Cambridge'deki evinde öldü. Ailesi onun "huzur içinde öldüğünü" belirtti. Bilim, eğlence, siyaset ve diğer alanlardaki şahsiyetler tarafından övgüyle karşılandı (bunların bir derlemesini buradaki yazımızda bulabilirsiniz). Hawking'in son makalesi (Sonsuz enflasyondan yumuşak bir çıkış mı?), 27 Nisan 2018'de Journal of High Energy Physics'te, ölümünden sonra yayınlandı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 21
- 11
- 8
- 7
- 5
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Wikipedia. Stephen Hawking. (29 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 29 Eylül 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- S. Hawking. (2015). Benim Kisa Tarihim. ISBN: 9786050929867.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/12/2024 08:31:17 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11038
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.