Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 27 Eylül 2014 23 dk.

Belki şu meşhur soruyu duymuşsunuzdur: Diyelim ki bir yarışma programındasınız ve karşınızda 3 tane kapı var (üzerlerinde de 1, 2 ve 3 diye numaralar bulunuyor). Bu kapılardan bir tanesinin arkasında son model bir Bugatti Veyron, diğer ikisinin arkasında ise birer tane keçi var. Tek bir kapı seçme şansınız var ve içinizden geçen kapıyı, örneğin 2 numaralı kapıyı seçtiniz. Bu, tıpkı Türkiye'deki Var Mısın, Yok Musun? yarışmasında kendi kutunuzu seçmek gibi. O kutuda (veya kapıda) gerçekten büyük ödül olabilir; ama olmayabilir de...

Diyelim ki siz, 3 kapıdan 1 numaralı olanı seçtiniz. Sinsi sunucu, heyecanı arttırmak için sizin seçmediğiniz kapılardan bir tanesini, diyelim ki 3 numaralı kapıyı açtı. Ve tabii ki arkasında büyük ödül değil, keçi vardı. Dolayısıyla şu anda büyük ödül ya sizin kapınızda ya da sunucunun açmamış olduğu diğer kapıda... İşi daha da kızıştırmak için sunucu size şunu soruyor:

70
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Deniz Gültekin
Yazar 29 Haziran 2020 48 dk.

Ahmet Mithat (1844-1912), Osmanlı aydınları arasında önemli bir şahsiyet olarak değerlendirilmektedir. Tanzimat dönemi yazarlarımızdan biri olan Ahmet Mithat Efendi’nin 36’sı roman olmak üzere yaklaşık olarak 200 küsür eserde imzası vardır. Kendisi edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat ve biyoloji gibi birçok farklı alanda son derece önemli eserler kaleme almıştır. Arapça ve Farsça gibi dillerin yanında Batı dillerinden biri olan Fransızca da bilmektedir (Ak, 2006: 248-252). Fransızca bilgisi sayesinde Batı bilimindeki gelişmeleri de yakından takip etmiştir. Ahmet Mithat Efendi’nin amacı ise, halka okuma ve öğrenme sevgisini aşılayıp, halkı eğitmek olarak özetlenebilir.

Ahmet Mithat, yabancı dil bilmesi sayesinde batıdaki toplumsal ve bilimsel gelişmeleri takip ederek birçok konuda kalem oynatmıştır. Konumuzla alakalı olarak evrim teorisi hakkındaki görüşlerini ise genel olarak “Dağarcık” adlı dergide dile getirmiştir. Kendisi, Dağarcık dergisini 1 sene boyunca ve toplamda 10 sayı olarak çıkarmıştır. Bu dergide Lamarck ve Darwin’in evrim teorileri ile ilgili olarak görüşlerini dile getirmiştir. Kendisi, evrimsel görüşünde ağırlıklı olarak Lamarck’tan etkilenmiştir. Bunun sebebi ise genel olarak Osmanlı aydınlarının Fransız aydınlanmasından etkilenmesi olabilir ya da evrim teorisini Fransızca bilgisi sebebiyle Fransızca kitaplardan öğrenmiş olması olabilir.

181
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Zhurong: Mars’taki Yeni Gezgin

Mars‘ta yeni bir gezgin var. Mayıs ayının ortasında, Çin‘in Tianwen-1 görevi Zhurong gezginini kızıl gezegene bıraktı. Mars kelimesi Çince’de Ateş Gezegeni demektir. Zhurong gezgininin ismi ise, Çin mitolojisinde kabaca Ateş Tanrısı anlamına gelir. Zhurong, Güneş sistemindeki bilinen en büyük darbe havzası olan kuzeydeki Ütopya Planitia’ya indi. Bu alanda çok fazla yer altı buzulu olduğu bildirilmiştir. Zhurong, diğer pek çok bilimsel enstrümanın haricinde, yerin 100 metre altındaki buzu bile tespit edebilen bir radar taşıyor. Araba büyüklüğündeki Zhurong, görselde iniş üssünün yanında görülmekte. Görüntü, gezici tarafından yerleştirilmiş uzak bir kamera ile çekildi. Zhurong planlanmış 90 günlük görevi boyunca, Mars‘ın Ütopya Planitia bölgesinin jeolojisini, toprağını ve atmosferini inceleyecek.

15 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: China National Space Administration
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Avc1 _
Avc1 _
97K UP
Bilimsel kaynaklara dayanan simülasyon yazılımcısıyım 3 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Barış Tüfekçi tarafından sorulmuştur.

Uyaranlara her zaman "önyargı" sahibi olan insan için eleştiri, elbette eyleme geçmekten daha kolay olmuştur. Ancak şikayet edebilmek, sorunların düzeltilmesi için harekete geçmenin anahtarıdır. Bu yüzden "neler yapabiliriz?" sorusunu sorduğunuz için sizlere saygılarımı sunuyorum.

Konumuza gelecek olursak, güncel eğitim sisteminin öncelikle zayıf yönlerini ele almalıyım. Bunlar: eğitimin yönetimi, biçimleri ve koşullarıdır. Eğitim veren kurumların tek bir yerden yönetilmesi, Türkiye Devleti'nin kuruluşundan beri süregelen bir karardı. Ancak günümüzde müfredatın sürekli değiştirilmesi, bireyler arasında ciddi farklar oluşturdu. Bir eğitimin adil olması elzemdir. Aynı zamanda, günümüzde denetimin zayıflığından kaynaklı olarak, öğrenci psikolojisinin etkilenmediği bir okul kalmamıştır.

Öğrencilere dayatılan konuların yanında seçim haklarına sahip olmamaları da cabasıdır. Özellikle seçmeli ders hakkının fazla olduğu yurtdışı okullarıyla kıyaslandığında, Türkiye’de öğrencinin özgürce seçebildiği ders sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. Ödül niteliği taşımayan belgelerle zorlandıkları bu eğitim sistemine, öğrenmeyi zayıflatan sınav baskısının da eklenmesi, öğrencinin yeterince başarılı olamadığında dopamin kaynaklı bir çöküşe girmesine neden olmaktadır. Ne yazık ki ne yönetim ne de yönetilen, bu çöküşe sürüklenirken ses çıkarma cesareti gösterememektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Evrimin, sırf “laiklik” adı altında sunulan eğitim sistemine konulmaması, ülkenin eğitim sisteminde ne denli bir geri kalmışlık yaşadığını açıkça gösterir. Ne öğrendiğinden habersiz, bilinçsiz ve sadece sözde başarılı olmaya zorlanan milyonlarca eğitim çağındaki gencin önüne konulan bu sistemin değişmesi kesin bir gerekliliktir. Dersler konusunda özgür iradenin sağlanması dahi eğitimin kalitesini büyük ölçüde artırır.

Düzenlemenin nasıl olması gerektiğini toparlamam gerekirse; sistem, öğrencide uzun vadede dopamin çöküşüne sebep olmayacak şekilde düzenlenmeli; öğrenciler özgür iradeyle seçmeli ders hakkına sahip olmalı; çağın gerisinde kalınmamalı; beden eğitimi gibi dersler sadece top oynatmak değil, gerçekten bir eğitim haline getirilmelidir. Eğitim özel sektöre teslim edilerek insanların eşit koşullarda sınanması engellenmemeli; yönetime boyun eğen, susmak zorunda bırakılan bireyler yetiştirmek yerine, söz hakkı sahibi öğrenciler yetiştirilmelidir. Zorlu sınavlara rağmen aldıkları belgelerin hayatlarında işlevsiz olması ve buna rağmen bu belgelerin hayatlarından daha önemliymiş gibi lanse edilmesi de sona ermelidir.[1]

Kısacası, fark edeceksiniz ki sorun ne eksik bulmakta ne de çözüm üretmektedir. Çözüm; elbise değiştirir gibi müfredat değiştirmekte ya da zorunlu eğitimi azaltmakta değil, eğitimi temelden doğru bir şekilde yeniden düşünmekle başlamalıdır.

Kaynaklar

  1. artisertifika. İyi Bir Eğitim Nasıl Olmalıdır ?. Alındığı Tarih: 16 Mayıs 2025. Alındığı Yer: artisertifika | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 17 saat önce 5:04
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
1
Mehmet Demiryay
Mehmet Demiryay
175K UP
Çeviren 2 Ekim 2018 1 dk.

Yaşam ve dil benzer yollardan evrimleşmiştir: Bir grup ayrılır ve zaman içinde genetik özelliklerde ve bazı kelimelerde küçük değişiklikler meydana gelir. Daha fazla zaman geçtikçe bu farklılıkların gücü artar, sonunda da yeni türler ve yeni diller oluşur. Yani ayrı türler ve diller arasındaki benzerliklere ve farklılıklara bakarken onların kökenlerinin izini sürüp aile ağaçlarını çizebiliriz.

Ama bazen benzerlikler yanıltıcı olabilir. Örneğin, okunuşları kulağa benzer gelen "emoticon" ve "emoji" kelimelerini ele alalım: Benzer şeyleri tanımladıkları için benzer kökenleri olduğunu düşünebilirsiniz. "Emoticon" İngilizce "emotion" (duygu) ve "icon" kelimelerinin bir kombinasyonuyken; "emoji" Japonca "fotoğraf" ve "karakter" kelimelerinin birleşimidir. Bu iki kelimenin benzer oluşu, İngilizce ve Japonca arasında gizli kalmış herhangi bir bağlantıya işaret etmez. Diğer rastlantılardan bazıları ise şunlardır: İngilizcede ve Mbabaram dilinde "köpek", Fransızcada ve Almancada "ateş", Malay dilinde ve Yunancada "göz", Inuktitut dilinde ve Türkçede "kayık" sözcükleri.

16
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
Çeviren 4 gün önce 4 dk.

Bilim insanları, iyi bir sınıflandırma sistemine sahip olmayı oldukça önemserler. Nesneleri kategorize etmek ve onları etiketlendirmek birçok bilimsel süreç için kritik bir adımdır; üstelik titizlikle hazırlanmış taksonomik tabloları bir bütün halinde gözden geçirmek de bilimsel sürecin en tatmin edici yanlarından biridir. Aristoteles'in ilk bilim insanlarından biri olarak kabul edildiği düşünüldüğünde dünyayı kategorilere ayırmaya bu kadar düşkün olması pek de şaşırtıcı değildir. Aristoteles, hayvanları "kanı olanlar" ve "kanı olmayanlar" diye ayırdı; bazılarını "karada yaşayanlar", diğerlerini "denizde yaşayanlar" olarak sınıflandırdı.[1] Ancak en ünlü Aristoteles kategorilerinden biri, Batı düşüncesinde tüm canlılar üzerine olan anlayışı şekillendiren bir ayrımdır. İşte bu ayrım, "ruhun (bilincin) bölünmesi" olarak bilinir.[2]

Aristoteles, her biri bir öncekinin üzerine inşa edilen üç tür ruh (bilinç) olduğunu savunmuştur.[3] Bunlar şu şekildedir:

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 18 Ocak 2019
Veri toplamadan teori geliştirmek büyük bir hatadır. Çünkü bu tarz teorileri savunanlar, gerçekleri teorileri için eğip bükerler; teorilerini gerçeklere göre inşa etmezler.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
21
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ejder Kızıklı
13 saat önce
İnsanca ve pek insanca bir bakış...
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 6 gün önce 9 dk.

Aile içi sorunlar, ekonomik zorluklar, salgın hastalıklar, doğal afetler, toplumsal travmalar, okul ya da iş hayatındaki baskılar… Stres kaynakları hayatımızın her döneminde bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu zihinsel yük göz ardı edilmemeli; çünkü stres ister akut (hızlı ilerleyen veya kısa süreli), ister kronik (uzun süreli veya süreğen) olsun kalbimiz üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Söz konusu baskı, özellikle risk altındaki kişiler için, kalp krizini (akut miyokard enfarktüsü) bile tetikleyebilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir!

Stres birçok farklı yoldan kalp-damar (kardiyovasküler) sistemi sağlığını etkiler. Uzun vadede, halk arasında "damar sertliği" olarak bilinen, damarların daralıp tıkanmasına yol açan ateroskleroz gelişiminde rol oynar. Bu da zamanla koroner arter hastalıkları gibi ciddi rahatsızlıkların temelini oluşturur. Akut dönemde ise daha dramatik etkiler ortaya çıkabilir. Özellikle hali hazırda koroner arter hastalığı bulunan kişilerde, strese bağlı gelişen ani bir elektrofizyolojik sapma, ani kalp durmasına kadar varabilecek trajik sonuçlara neden olabilir. Bilimsel çalışmalar depremler, terör olayları ve hatta futbol maçlarının bile ani kardiyak olayları tetikleyebileceğini göstermektedir.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close