Dünyanın hiçbir koşulda yok olması kaçınılmazdır. Biz insanlar bile kendi felaketlerimizi oluşturmaya varan bir tekniğe ulaşmışızdır. 30 Haziran 1908 gününün sabah saatlerinde Orta Sibirya göklerinde seyretmekte olan kocaman bir alev yumağı görüldü. Ufukta temas ettiği yerde büyük bir patlama oldu. 2.000 kilometre karelik bir ormanlık bölgeyi yerle bir etti ve temas etmesiyle binlerce ağacı yakması bir oldu. Yerkürenin çevresini iki kez dolaşan bir atmosferik şok yarattı. Ardından iki gün süreyle atmosfere öylesine incecik toz yayıldı ki, olay yerinden 10.000 km ötede kalan Londra'da sokaklara düşen ışık parçacıkları altında gazete okunabiliyordu.
İşte bu olay ''Tunguska Olayı'' diye bilinir. Bilginlerden bazıları, zıt zerrecikli bir madde parçasının (anti-maddenin) yeryüzündeki olağan maddeyle çarpışınca, parçalanıp gama ışınları biçiminde ortadan kaybolduğu görüşünü savundular. Fakat geçtiği yerde radyoaktivite bulunmayışı bu açıklamayı boşa çıkarıyor. Bazı bilginler de küçük bir karadeliğin Sibirya'nın doğusundan geçip gittiğini savunuyorlar. Ama atmosferik şok dalgaları o günün daha ileriki saatlerinde Kuzey Atlantik'ten bir cismin geçtiğine işaret etmektedir. Yerküre dışı bir uygarlığa ait bir uzay aracının bozulması yüzünden gelip çarpması söz konusu olabilir, fakat böyle bir aracın herhangi bir parçasının izine rastlanmadı. Ortaya atılan bu savlar az çok taraftar buldu. Ancak hepside kanıttan yoksundur.