Konuya girmeden önce, tüm bireylerin deneyimleri, kollektif duygu yükleri birbirinden farklı olduğu için "daha yatkın" veya "daha uzak" kalırlar gibi doğrusal çıkarımlar yapmak çok yanlış olacaktır. Kişilerin davranış örüntülerini anlamak için sadece trajik bir şekilde tacize uğradığı deneyimi değil, çok daha derin analiz süreçleri gerekir.
Örneğin, farklı bağlanma biçimleri geliştiren bireylerde, travmatik deneyimler sonrası yakın bağ kurma ihtiyacı yaşanabilir. Cinsellik gibi yüksek intimite biçimi, bireyin bağlanma ihtiyacını karşılaması için bir araç haline gelebilir. Taciz gibi travmatik deneyimler, Erik Erikson'un ortaya sunduğu Psikososyal gelişim kuramında bireyin kimlik gelişimini zorlayabilir, böylece birey cinsellik aracılığıyla kendini ifade etme veya güç hissetme ihtiyacı duyabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan bireyler cinsel ilişkilere karşı isteksizlik veya korku gibi farklı reaksiyonlar da gösterebilir.
Sonuç olarak, travmatik deneyimlere bağlı olarak cinsellikte değişen eğilimler ve davranışlar kişinin yaşadığı deneyimlere, kişiliğine, dış etkenlere ve diğer birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, genelleme yapmak yerine her vakayı bireysel olarak ele almak çok çok önemlidir.