Peynir Nedir? Peynir Nasıl Üretiliyor ve Neden Bu Kadar Çok Çeşit Peynir Var?
Neden Koltuk Altı veya Ayak Gibi Kokan Bir Peynir Var?
Binlerce yıldan beri istikrarla sofralarımızı süsleyen gıdaların sayısı çok azdır. Bazı yiyeceklerin bulunması tarımı, bazılarının bulunması ise coğrafi keşifleri beklemiştir. Ancak peynir, icadından beri bizimle olan nadir gıdalardan biridir.
Peynir üretimine ait elde edilen kanıtlar ise en erken M.Ö. 5000 yılına dayanmaktadır. Bu eşsiz gıdanın nasıl bulunduğuna dair teorilerden biri; sütün ilkel insanlar tarafından uzun süreli kullanım için saklanma çabasıdır. Tarımın ilk keşfine rastlayan dönemlerde yiyecekler hayvan derilerinde veya iç organlarında saklanır, bazen de yapraklara sarılırdı. Memelilerin derisi ve özellikle iç organları bakteri ve mantar çeşitliliği açısından inanılmaz bir zenginliğe sahiptir. Bu bakteri ve mantarların sütü mayalayıp peynire dönüştürdüğünü gören insanın, sütün bu halinin daha uzun süre bozulmadan kalması, belki de tadını da beğenmesinden ötürü peyniri benimsediği düşünülmektedir.
Peynir Nedir? Neden Bu Kadar Çok Çeşidi Var?
Peynir, sütün fermantasyonu ile oluşan bir gıdadır. Çoğunlukla laktik asit bakterileri, sütteki kazein ve laktoz gibi proteinleri, enzimleri ile sindirir. Sindirme sonrası bakterilerin ortama saldıkları metabolitler, sütü peynire çevirir. Fermantasyon süreci çok değişken ve karışık olabildiğinden, bugün peynirin sayısız çeşidi vardır.
Ana maddesi her zaman süt olan ve üretilmesi için gereken malzemelerin çok az olduğu (genellikle sadece tuz ve maya) bu gıda, nasıl bu kadar çeşitli ve farklı tatlara sahip bir şeye dönüşebilir? Bunun cevabı, her peynirin yapıldığı yerde ve çevrede, en başta kendisine maya olarak edindiği bakteri ve mantarlardır. Peynirin mikrobiyolojisi her bir peynir çeşidinin kendisine özgün karakteristik tat, aroma, tekstürünün oluşmasını sağlamaktadır.
Fransızların Penicillium camembert küfü ile yapılan meşhur kamembert peyniri, yaz aylarında yaylada çilek, yaban mersini ve kiraz yiyen ineklerin sütünden yapılan İtalyan Caciocavallo Podolico peyniri, dünyanın en pahalılarından olan ve eşek sütü ile yapılan Pule peyniri, hayvan derisi içinde olgunlaştırılan Erzincan tulum peyniri, bazılarının kokusuna dayanamayacağı limburger peyniri gibi değişik çeşitte peynirler vardır.
Peynir Nasıl Üretilir?
Bakteri ve mantarlar, süte girdikleri ilk saatlerde ortamın pH'ını hızla düşürür ve sütün katılaşıp suyunu salmasını sağlar. Sütün içindeki çeşitli proteinleri kendi enzimleri ile tüketen bakteri ve mantarlar, bunun sonucunda atık olarak laktik asit ve bazı gazlar başta olmak üzere, çeşitli son ürünlerini süt ortamına salarlar. Buna endüstride pıhtılaşma denir ve günümüzde starter kültür denilen, sadece belirli bakterileri içeren hazır üretilmiş saf bakteri kültürleri tarafından yapılmaktadır.
Daha sonra, yapılmak istenen peynirin türüne göre çeşitli fiziksel eylemlere maruz bırakılır. Eğer peynirin olgunlaşması isteniyorsa, belirli koşullar altında dinlendirilerek bakteri ve mantarların işini daha uzunca yapmasına izin verilir. Bu sayede sayısız çeşitteki bakteri ve mantarlar, bulundukları koşullar altında, sütün kalite ve edinildiği coğrafi bölge değişkenini de içine alarak, olgunlaşma sonucunda kendine karakteristik özellikleri olan yeni peynirler oluştururlar.
Delikli İsviçre Peyniri: Sahne, Bakterilerin!
İsviçre peynirindeki deliklerin sebebi, çok özel bir bakteri türüdür. Adı P. shermani olan bu bakteri türü, süt şekeri olan laktozu glikoliz ile parçalar ve bunun sonucunda CO2 açığa çıkar. Bu gaz, peynirin içinden dışarı çıkamadığı için sıkışıp hava kabarcıkları oluşturur. Bakteriler ortamın sıcaklığı, su seviyesi, asidite, zaman faktörü ve diğer bakterilerin sayısından etkilenirler. Bu değişkenleri manipüle ederek hangi bakterinin ne kadar üreyebileceği ve ne kadar metabolit üretebileceği ayarlanabilmektedir. İsviçre peynirinde de bu değişkenler ile oynanarak peynirde ne kadar göz oluşması isteniyorsa o kadar göz sağlanabilmektedir.
Peyniri Çeşitlendirme: Sahne, Küflerin!
Süt pıhtılaştıktan sonra peynire daha fazla özellik katabilmek için peynir zamanla yaşlanmaya bırakılır. Bu süreçte çeşitli küf ve bakteriler peynire kendi özelliklerini katmaya başlarlar.
Rokfor peyniri, olgunlaştırılan peynirlerdendir. Peynirin dışında ve içinde toplardamara benzer görüntüler oluşturan küfün adı ise Penicillium roqueforti adında bir küftür. Bu peynir, geleneksel yöntemler ile yapılmak istenirse küfün büyümesi için mağaralarda bekletilir.
Bildiğiniz gibi küfler, nemli ve istikrarlı sıcaklığı bulunan ortamları çok severler. Dahası küflü peynirlerin tarihsel yolculuğuna baktığımızda ise neredeyse hep mağarada yaşlanmaya bırakılmış peynir türlerinden bulunduklarını gözlemleriz. Fakat şu an mikrobiyolojinin gelişmesi ile birlikte bu küf dünyanın her yerinde peynire eklenerek güzel rokfor peynirlerinin oluşması sağlanabilmektedir. Ayrıca küflerin oksijene ihtiyacı olduğu da bilinmektedir. Peynirlerin içinde Penicillium roqueforti büyümesini isteniyorsa, metal çubuklar ile delikler açılmalı ve peynirin içi havalandırılmalıdır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Küfler, genellikle zararlıdır ve karaciğerimize zarar verebilirler. Hatta Penicillium roqueforti türünün de zararlı olduğu bazı ortamlarda vardır. Fakat gıda mikrobiyologları, bu küfün oluşturduğu bazı zararlı metabolitlerin peynir ortamında yok olduğunu göstermişlerdir. Diğer bakterilerin, üretilen zararlı metaboliti sindirdiği ve ortamdan yok ettiğini düşünmektedirler. Doğanın simbiyotik yaşam alışkanlığı, ve türlerin karmaşık ilişkileri, bize yenilebilir bir gıda üretmektedir.
Neden Koltuk Altı Gibi Kokan Bir Peynir Var?
Almanya'da çok tüketilen bir peynir türü olan Limburger, bir çok kez tuzlu su ile yıkanılıp salamura edilir. Bunun sonucunda tuzlu ortamda yaşayabilen bazı bakteriler ortamda galip ve baskın duruma gelir. Bu bakterilerden birinin adı Brevibakteri linen'dir. Peynire "koltuk altı" veya "ayak" kokusunu verir. Bu, çoğumuza tiksindirici gelse de Almanlar, bu peyniri tüketmektedir. Dahası Fransa'daki peynir gurmelerinin çoğuna göre iyi peynir, ayak kokmalıdır!
Ülkemizde üretilen küflü peynirler de vardır. Aroma açısından zengin olan Divle obruk peyniri, Karaman'da bir mağarada üretilmektedir. Hatta ülkemizde ve yurt dışında bu peynire aromasını veren bakteri ve mantarları keşfetmek için mikrobiyologlar çalışma yapmaktadırlar. Elimizde henüz Divle peynirinin mikrobiyolojik kompozisyonunu ayrıntılı önümüze koyan bir çalışma yoktur; fakat bir gün olursa, hazır üretilmiş starter kültür ile dünyanın her yerinde bu peynir üretilebilir.
Mavi Küflü Peynire Dikkat!
Son olarak ülkemizde küflü peynir olarak satılan mavi küflü peyniri tüketirken çok dikkatli olmalıyız. Bu küfler saf olmalı, türü iyi tanımlanmalı ve hijyenik ortamda süte eklenmelidir. Merdiven altında üretilen küflü peynirlerin içinde hangi küf türlerinin oluştuğunu bilmiyoruz ve bunların ürettiği toksinler çok zararlı olabilir. Rokfor peyniri yapan büyük firmalar steril bir şekilde rokfor küfü üreten laboratuvarlardan bu küfleri satın almaktadır ve peynirlerini bu şekilde üretmektedirler.
Küflü peynir üretmek, dikkat isteyen bir iştir. İçeriğindeki toksinler karaciğer ve sinir sistemi başta olmak üzere vücudumuzu yavaş veya hızlı hasara uğratabilir. Bu yüzden satın alacağımız peynirin kim tarafından nasıl üretildiğini sorgulamalıyız.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 23
- 10
- 5
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- T. P. Beresford, et al. (2001). Recent Advances In Cheese Microbiology. International Dairy Journal, sf: 259-274. doi: 10.1016/S0958-6946(01)00056-5. | Arşiv Bağlantısı
- S. Connor. Stone Age People Were Making Cheese Over 7,000 Years Ago. (12 Aralık 2012). Alındığı Yer: The Independent | Arşiv Bağlantısı
- M. Salque, et al. (2013). Earliest Evidence For Cheese Making In The Sixth Millennium Bc In Northern Europe. Nature, sf: 522-525. doi: 10.1038/nature11698. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 21:03:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11515
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.