Penis Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey!
Penis, yapı ve görevi itibariyle tüm zamanların en ilgi çeken organları arasında yer almaktadır. Kültürel bir tabu haline getirilmiş olmasından ötürü, dalak ya da pankreas hakkında konuşurken kimsenin yüzü kızarmasa da, penis hakkında konuşurken kıkırdamalar, utanıp bozarmalar ve benzeri duygu ve davranışlar oldukça yaygındır. Halbuki, ortalama bir insan söz konusu olduğunda, vücudumuzun kütlece binde 2'sini, yani %0.2'sini oluşturan, kemiksiz, sıklıkla kanla dolarak şişen, damar ve sinir yığını olan bu organ hakkında bahsederken de, en az saçlarımız ya da parmaklarımız ile ilgili konuşurken olduğu kadar rahat olabilmeliyiz.
Dahası, merak etmiyoruz da değil! Bize en sık gelen sorular, cinsellik ve üreme organlarıyla ilgili sorular oluyor. Bu da çok normal; çünkü var oluşumuzu bu organlara ve sistemlere borçluyuz. Örneğin vajina ile ilgili bilmeniz gereken her şeye buradaki yazımızda yer vermiştik. Bu yazıda da penise bir bakış atalım.
Penis Nedir?
İlk olarak "penis" dediğimiz organ nedir, bununla başlayalım. Penis, aynı zamanda boşaltım sisteminin bir uzantısı olarak da görev yapan, erkeğin iç döllenme sırasında testislerde üretilen spermlerin dişi üreme kanalına boşaltılmasını sağlayan organın adıdır. Penis, omurgalı ve omurgasız hayvanlarda bulunur.
Penis Ne Anlama Gelir?
Kelime anlamıyla "penis", Latincede "kuyruk" demektir. Hatta penisilin isimli antibiyotiğe ismini veren Penicillium mantarı, bu ismini kalem-benzeri bir görünüme sahip olmaktan almaktadır. İngilizcede halen "kalem" anlamında kullanılan pencil sözcüğü, "kuyruk-benzeri" ya da "küçük kuyruk" anlamına gelen penicillus sözcüğünden gelmektedir.
1379 yılında Oxford İngilizce Sözlüğü'nde, bugün "penis" olarak adlandırdığımız organın ismi "yarda" (İng: yard) olarak geçmektedir. 1684 yılında yayınlanan Fiziksel Sözlük'te Steven Blankaart, bu organı halen "yarda" olarak tanımlamaktadır. Ancak bu tarihlerden sonra, sözcüğün genel kullanımı değişmeye başlamış ve yarda sözcüğü unutularak "penis" sözcüğünün kullanımı yaygınlaşmıştır.
Türkçede penis Türk Dil Kurumu tarafından "erkeklik organı" olarak tanımlanmaktadır.
Ereksiyon Nedir?
Bilindiği gibi, penisin erekte olmamış hali ile erekte olmuş hali arasındaki boy farkı oldukça fazladır. Bu adaptasyonun hayvanların hareketlerine ve cinsel organlarını korumalarına faydalı olması amacıyla evrimleştiği düşünülmektedir. Çünkü sürekli erekte olmuş halde gezen bir hayvan, çok ciddi cinsel yaralanmalar geçirebileceği gibi, hiç erekte olmayan bir hayvanın, dişilerin vücut içinde güvenle saklanması için evrimleşmiş yumurta kanalının başlangıcına kadar iletebilecekleri bir iletim araçları olmayacaktır. Bu sebeple penis, beyin tarafından uyarıldığı zaman erekte olup, uyarıcı kimyasalların ortadan kalkmasıyla küçük haline dönen bir organdır.
Gece Ereksiyonları
Erkekler gece boyunca 3-5 defa erekte olurlar ve bunların her biri 25-35 dakika kadar sürer. Özellikle de sabaha karşı artışa geçen bu ereksiyonlara halk arasında "gündüz sefası" veya "sabah erkesiyonu" denmektedir. Aslında bu ereksiyon, gece boyunca süren serinin sonuncusudur.
Henüz bu ereksiyonların sebebi tam olarak bilinmemektedir; ancak REM uykusu olarak bilinen uyku fazıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
Ana Karnındaki Bebekler de Erekte Olurlar!
Evet, erkek bebeklerin annelerinin karnında ilk ereksiyonlarını yaşadıkları bilinmektedir. Öyle ki, erkek bebekler ana rahminde her saat birden fazla defa erekte olabilirler. Bunun tam olarak neden gerçekleştiği bilinmemektedir, çünkü erkekler normalde ergenlik çağına kadar pek fazla erekte olmazlar. Aşağıdaki fotoğrafta 36 haftalık bir bebeğin ereksiyonu görülmektedir.
"Melek Şehveti": Ölüm Ereksiyonu!
Bu ne yazık ki birçokları için rahatsız edici olabilecek, ancak bir o kadar da ilginç bir konudur: "ölüm ereksiyonu" olarak da bilinir. Tarih boyunca idam edilmek üzere ip ile asılan birçok erkekte ölümden sonra ereksiyon gözlenmiştir. Ne yazık ki, tıpkı ana karnındaki ereksiyon gibi, ölüm sonrası ereksiyonun da tam sebepleri bilinmemektedir. Belki de beynin ölmeden önce vücuda gönderdiği sinyallerin kontrol edilememesinden kaynaklı bir durum olabilir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Erkeğin Boşalması İçin Beynine İhtiyacı Yoktur!
Penise boşalma ve spermleri dışarıya gönderme emri beyinden değil, omurilikten gelmektedir. Dolayısıyla beyni olmayan bir erkek de kolaylıkla boşalabilir. Tabii erekte edilebilirse...
Penisin Yapısı Nasıldır?
Genel kanının (ve "aşk kası" gibi isimlendirmelerin) aksine penis bir kas değildir. Zaten bu nedenle erekte bir penisi kendi başına yönlendirmek mümkün olmamaktadır; anca kasıklardan yönlendirmek mümkündür. Bunun yerine penis, daha ziyade bir "sünger" gibi tanımlanır.
Temel olarak memelilerde 3 kısımdan oluşur: Kök, gövde ve glans. Kök, penisin vücudun geri kalanına bağlanan bölgesidir. Gövde, kökten uzanan kısmın adıdır. Glans ise penisin uyarıcı bölgesinin bulunduğu ve idrar ile sperm çıkışının gerçekleştiği uç bölgenin bilimsel adıdır.
Penis üzerinde bolca erektil doku bulunur. Bu dokular, fiziksel olarak uyarıldıklarında, beyne giden elektrokimyasal uyartılar meydana getirirler. Bunun sonucunda beyinden salgılanan hormonlar, penis içerisinde bulunan corpus spongiosum ve corpus cavernosum denen dokunun kan ile dolmasına sebep olurlar. Kan ile dolan dokular, penisin şişip erekte hale gelmesine sebep olurlar. Erekte haldeyken uretranın (idrar yolunun) açık kalmasını sağlayan doku, corpus spongiosum'dur.
Dikkat: Penisinizi Kırabilirsiniz!
Penis, her ne kadar bir sünger gibi olsa da, kırılamaz değildir. Eğer erekte haldeyken aşırı miktarda bükülecek olursa penis kırılması denen tıbbi bir durum oluşmaktadır. Az sonra değineceğimiz gibi peniste hiçbir kemik bulunmamaktadır; ancak penisin erekte olmasını sağlayan damarlar ve tüplerin bükülerek çatlaması sonucu "penis kırılması" yaşanabilir.
Bu olaya tıp dünyasında nadiren rastlanmaktadır ve bunun nedenlerinden birinin, hastaların doktora gitmekten utanması olduğu düşünülmektedir. Buna rağmen yapılan çalışmalar, partnerlerin erkeklerin üzerinde olduğu pozisyonların, tüm raporlu penis kırılması vakalarının 3'te 1'ini oluşturduğunu göstermektedir. Bu durum, penis vajinadan istemsiz olarak çıkıp da, partnerler tüm ağırlıklarını erekte penis üzerine bindirdiklerinde yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu pozisyonda özellikle dikkatli olunmalıdır.
Hayvanlarda Farklı Penis Tipleri
Memeliler arasında pek çok penis türü vardır. Örneğin, buradaki yazımızda bahsettiğimiz gibi, erkek kedilerin penisleri tırtıklıdır ve bu dişinin yumurta kanalına yumurtanın düşmesini sağlar. İnsana gelen soy hattındaki antik penislerin dikenli olduğuna dair veriler bulunmaktadır. Ancak Neandertaller ile ortak atamız olan Homo heidelbergensis'in evrimi sırasında bu dikenlerin yitirildiği düşünülmektedir. Bilim insanları, bu dikenlerin görevinin ne olduğundan emin değildirler; ancak bu dikenlerin, uyarılmayı arttırarak ereksiyonu hızlandırdığı düşünülmektedir. Özellikle, bir seferde birden fazla defa çiftleşen hayvanlarda penis dikenleri bu görevi görmektedir. Bu hayvanların başında ise kediler gelmektedir. Konuyla ilgili buraya tıklayarak daha fazla bilgi alabilirsiniz.
Boğalarda, koçlarda ve domuzlarda S şeklinde penis yapısı görülür (kas ve doku diziliminden ötürü), ereksiyon sırasında bu şekilde düz bir hal alır.
Kuşların %97'si gibi büyük bir kısmında penis bulunmaz, ancak hem erkek hem dişide olan bir kloak yapısı bulunur. Ancak penisli kuşlar da bulunmaktadır. Bunların başında Koşucu Kuşlar ailesi (Palaeognathae), Ördekgiller (Anatidae) ve flamingolar gibi bazı spesifik türler gelir. Ancak kuşların penisi, memelilerden biraz farklıdır. Örneğin kan ile erekte olmazlar, lenf dokusu ereksiyona sebep olur. Ayrıca genellikle tüysü ya da fırça benzeri yapılara rastlanır. Penissiz kuşların nasıl ürediğini merak ediyorsanız buradaki yazımıza göz atabilirsiniz.
Penis Kemiği ve İnsanlar
Çoğu erkek memelinin baculum denen bir penis kemiği vardır. İnsanlarda bu kemik bulunmaz, yakın maymun kuzenlerimizde körelmiştir, daha uzak maymunlarda ise daha gelişkindir. Yani insana gelen kolda bu kemiğin körelerek, hominidlerde (insansılarda) tamamen yok olduğunu görüyoruz. Ayrıca atlarda, eşeklerde, gergedanlarda, keseli memelilerde, tavşanlarda, deniz memelilerinde, fillerde ve sırtlanlarda bu kemik bulunmaz. Ancak bunun haricindeki birçok memeli penisinde bu kemik bulunmaktadır.
Baculum büyüklüğü ortalamasının, farklı fare popülasyonlarına göre değiştiği iyi bilinmektedir. Daha önce yapılan çalışmalara göre, dişi bir fare, üreme döneminde birden çok erkekle çiftleşirse (fare çok eşliliği) daha kalın baculum’a sahip olan erkekler daha çok yavru sahibi olmaktadır.
Bu bağıntı, penis veya baculum yapısının cinsel seçilime maruz kaldığını gösterir. Başka bir deyişle, baculum’u kalın olan fareler daha çok yavru sahibi olduğundan büyük baculum’u sağlayan gen kopyaları, popülasyonda daha sık rastlanır olacak ve ortalama baculum çevresi (çapı) değeri artacaktır.
Ancak arada bir bağıntının olması, nedensellik kurulmasını gerektirmez; bu hipotezi test etmek için bilim insanları iki fare popülasyonunu 27 kuşak boyunca ürettiler. Bir popülasyonu tek eşli kalmaya mecbur bıraktılar, diğerinde ise bir dişi fareyi bir üreme dönemi boyunca dört erkek fareyle çiftleştirme yoluyla çok eşliliği zorunlu kıldılar. Sadece ikinci popülasyonda ortalama baculum kalınlığının arttığını gördüler, bu da çok eşliliğin daha kalın penis kemiklerini seçtiğini gösterdi.
Peki, neden kalın penis kemiğine sahip erkeklerin daha çok yavrusu oluyor? Kimse bilmiyor. Henüz... Makalenin özeti şu şekilde:
Erkek üreme organları, cinsine göre yaygın bir hızlı ve çeşitli evrimleşme şekli gösterir. Cinsel seçilim hipotezinin deneysel desteği çoğunlukla böcek çalışmalarından sağlanmış olsa da söz konusu evrimsel çeşitlilik şekillerine cinsel seçilimin yol açtığı düşünülmektedir. Bu çalışmada fare (Mus domesticus) popülasyonlarında baculum yapısındaki evrimsel çeşitliliğe cinsel seçilimin neden olduğunu göstereceğiz. Farklı çiftleşme-sonrası cinsel seçilim seviyeleri olduğu bilinen üç izole popülasyondan fare tedarik ettik ve onları bahçe ortamında çiftleştirdik. Çiftleşme-sonrası cinsel seçilim seviyesi yüksek olan popülasyona ait fareler, seçilim seviyesi düşük olan popülasyona ait farelere göre nispeten daha kalın baculum’a sahipti. Bu çeşitlilik şekillerinin çiftleşme-sonrası cinsel seçilime bağlı olup olmayacağını belirlemek için deneysel evrimleşme yöntemini kullandık. Deneysel evrimleşme 27 kuşak boyunca gerçekleştikten sonra, çiftleşme-sonrası cinsel seçilime maruz kalan fare popülasyonları, zorunlu tek eşliliğe maruz kalan popülasyona göre nispeten daha kalın baculum evrimleştirdi. Elimizdeki veriler çiftleşme sonrası cinsel seçilimin altında memeli baculumundaki cinsel çeşitliliğin yattığına dair kanıt sunuyor ve cinsel seçilimin evrimsel olarak farklı taksonomik gruplar içinde erkek üreme organları morfolojisinin evriminde büyük rol oynadığı hipotezini destekliyor.
Penis Tek Olmak Zorunda mı?
Bazı hayvan gruplarında (Squamata gibi) çift penis görülür, ancak bunların ikisi bir aradayken işlev görebilirler. Bunlara "yarı-penler" (hemipenes) denir. Bazı balıklarda da, kaotik deniz ortamında dişilerin yumurta çıkışı yaptıkları kanallara en yüksek oranda sperm bırakabilmek için özelleşmiş yüzgeçleri olduğu bilinmektedir.
İnsanlar da difalus adı verilen, iki penislilik örneklerine rastlamak mümkündür. Rahatsız edici olabilecek bir fotoğrafa buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
ABD'deki her 5-6 milyon erkekten birini etkileyen bu nadir hastalık, erkeğin iki penisle doğması anlamına gelir. Ne yazık ki neredeyse hiçbir zaman iki penis de işlevsel olmaz ve fazladan olan penis genellikle bazı diğer bozukluklara neden olur, sonunda cerrahi olarak alınması gerekir. Bu hastalığa ait fotoğraf oldukça rahatsız edici olduğu için buraya gerçek bir fotoğraf koymak istemiyoruz; ancak merak ediyorsanız, buraya tıklayarak kendiniz görebilirsiniz. Daha fazla (rahatsız edici olabilecek) görsel içinse buraya tıklayın.
Penis Boyutuyla Vücut Boyutu Arasında İlişki Var mı?
Genellikle vücut büyüklüğü ile penis büyüklüğü arasında bir ilişki kurulabilir; ancak bu durum evrensel değildir. Çok yakın akraba türlerde bile zıtlıklar görülebilir. Örneğin, gorillerin ortalama erekte penis boyu 4 santimetre civarında iken, çok yakın akrabaları olan ve bir gorilden çok daha küçük olan şempanzelerin penis boyu, gorillerinkinin iki katıdır. İnsanın penis boyu ise, primatlar arasında en büyük olanıdır.
Ancak bu tarz istisnalar dışında genel olarak penis boyu ile vücut büyüklüğü ilişkilidir diyebiliriz. Bir diğer ekstrem örnek ise, her ne kadar kuşlarda penise sahip olma oranı az olsa da, omurgalılar arasında, vücut büyüklüğüne göre en büyük penise sahip olan hayvan ördekgillerden Oxyura vittata'dır. Bu türün kendi uzunluğu 40 santimetre civarındayken, penis boyu bunun yarısı kadar, yani 20 santimetre kadardır. Bir örneğin 42.5 santimetre boyunda bir penise sahip olduğu rapor edilmiştir.
Vücut büyüklüğüne göre sahip olduğu bilinen en büyük penis boyu, bir omurgasız ve eklembacaklı olan kaya midyesine aittir. Bu midyenin penisi, kendi boyunun 40 katına kadar uzayabilir ve böylece en yakındaki dişiye uzanabilir. Böceklerde, penis ile analog olan bir organ olarak "aedeagus" bulunur.
Hayvanlar Alemi'nde penis büyüklükleriyle ilgili daha detaylı bir yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
İnsan Penisi Ne Uzunlukta?
Erkekler, özellikle de genç erkekler arasındaki en meşhur çekişmelerden birisi penis boyuyla ilgilidir (bir diğeri de seks süresidir, bunu burada işlemiştik). Elbette ki taraflar ne kendilerininkine dair kanıtlar ortaya koymak, ne de bir başkasının kanıtlarını incelemek isteyeceği için, bu çekişmeler laf dalaşı ve hatta "sidik yarışı" diyebileceğimiz düzeyde kalmaktadır.
Ancak bilim insanları için penis boyu oldukça ilgi çekici bir çalışma sahasıdır; zira toplum içerisinde özellikle "penis büyütme ameliyatları"na rağbet oldukça, penis boyunun gerçekten de uzatılıp uzatılmaması gerektiğini anlamak önem kazanmaktadır. Penislerinin boyutunu büyütmek isteyen erkekler, çoğu zaman oldukça anlamsız iddialara inanarak ve yersiz hayal kırıklıklarına/endişelere kapılarak, kendi penis boylarında herhangi bir problem olmasa bile, bu ameliyatlara başvurmaktadırlar.
Konuyla ilgili net bir şekilde söyleyebileceğimiz ilk şey, ortalama penis boyutlarının sandığınızdan çok daha kısa olduğudur. 2015 yılında yapılan bir meta-analiz çalışması, bugüne kadar konuyla ilgili yayınlanmış, 15.500'den fazla erkeğe dair verilere dayanan 17 farklı makaleyi incelemiş ve insan erkeklerinde ortalama penis boyutlarına dair bir sayıya ulaşmayı başarmıştır.
Erekte Olmamış Penis
Çalışmanın gösterdiğine göre erekte olmayan bir penisin boyu (penis şaftının kökünden, penis ucu açıklığına kadar olan mesafe) ortalamada 9.14 santimetredir. Yine erekte olmamış bir penisin şaft çevresi (merkezde veya penis kökünde) ortalamada 9.31 santimetredir.
Diğer çalışmalar da bunu doğrulamaktadır. Yapılan bir diğer çalışma, ortalama erekte olmamış penis boyunun 7-10 santimetre, penis çevresinin 9-10 santimetre olduğunu göstermektedir.
Erekte Olmuş Penis
Tabii ki erekte olmamış penis pek fazla bilgi vermemektedir; zira o haldeyken penisin idrar atımı haricinde pek bir işlevi bulunmamaktadır. Aynı çalışmada ortaya konduğuna göre erekte olmuş bir penisin boyu ortalamada 13.12 santimetre, şaft çevresi ise 11.66 santimetredir. Araştırmada karşılaşılan en kısa penis 4.8 santimetre boya, en uzun penis ise 21.2 santimetre boya sahiptir.
Ek araştırmalar, erekte olmuş penis ortalamasının 12-16 santimetre, şaft çevresi ortalamasının ise 12 santimetre olduğunu göstermektedir.
Çan Eğrisi
Eğer bundan çok farklı boyutlara sahip olduğunuzu iddia ediyorsanız, muhtemelen yalan söylüyorsunuz veya popülasyonun çan eğrisinin çok uçlarında bulunan nadir bir bireysiniz. Çünkü araştırmaya göre her 100 erkekten sadece 5 tanesinin penis boyu 16 santimetre ve üzerinde iken, yine her 100 erkekten sadece 5 tanesinin penis boyu 10.1 santimetre ve altındadır. Bir diğer deyişle, %90 ihtimalle penisinizin erekte olmuş hali 10.1-16 santimetre arasındadır.
Kısa Penisler Çok Daha Fazla Uzar!
2770 erkek üzerinde yapılan bir diğer çalışma, daha kısa penisli olan erkeklerin penis uzunluğunun ortalamada %86 büyüdüğünü göstermiştir. Daha uzun penislilerde ise penis uzama oranı ortalamada %47'lık bir büyüme civarında olmaktadır.
1988 yılında yapılan bir diğer çalışmada, erekte olmamış haldeyken aralarındaki boyut farkı çok bariz olan penislerin, erekte olduktan sonra aralarındaki farkın dikkate değer miktarda azaldığı görülmüştür. Örneğin bu araştırmada erekte olmamış penisler arasındaki büyüklük farkı 3.1 santimetreyken, erekte olduklarında fark 1.7 santimetreye düşmüştür.
Penisiniz Sandığınızdan 2 Kata Kadar Daha Uzundur!
İnsan penisinin vücut dışında gözüken kısmı, organın sadece bir kısmıdır. Penisin geri kalanı, erkeğin vücudunun içindedir ve bu kısım, dışarıdaki kısma eşit boyda bile olabilir! Buna bağlı olarak, az önce gösterdiğimiz anatomik çizimde de görebileceğiniz gibi, erekte olmamış bir penis aslında bir çubuk gibi değil, bir bumerang şeklindedir.
En Uzun Penisli Kişi Kim?
1963 doğumlu Roberto Esquivel Cabrera, resmî kayıtlara geçen en uzun penisli kişilerden birisidir. Kayıtlara göre 48 santimetre uzunluğunda olan penisi, ilk etapta bir "avantaj" gibi gözükse de, aslında çok ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Öyle ki, 2017'nin sonunda Cabrera, aşırı uzun penisi dolayısıyla "engelli" olarak kaydedilmiştir.
Ne var ki Cabrera, bu penise doğuştan sahip olmamıştır. Ömrü boyunca sayısız metot kullanarak, penisini uzatmak için elinden geleni ardına koymamıştır. Penisine ağırlıklar bağlayarak sündürmüş, ilaçlar kullanmıştır. Uzmanlar, bu nedenle Cabrera'nın "en uzun penisli kişi" iddiasının hatalı olduğunu söylemektedirler; çünkü bu 48 santimetrenin büyük bir kısmı penis şaftı değil, sünmüş deriden ibarettir.
Eğer doğal nedenlerle penisi en büyük olan kişiyi arıyorsanız, aradığınız kişi muhtemelen Jonah Falcon. 34.29 santimetrelik "doğal" penisiyle Falcon, gezegenimizde yaşayan en büyük penisli erkek olabilir.
Sünnet Nedir?
Tanımsal olarak sünnet (circumcision), sadece erkekler için tanımlanmaktadır ve penisin ucunda bulunan prepucium (ön deri) olarak adlandırılan deri parçasının cerrahi olarak kesilerek alınması anlamına gelmektedir.
Penisin genelde sünnetle alınan kısmında bol miktarda Langerhans Hücreleri isimli savunma sistemi hücreleri bulunmaktadır. Bu hücreler, özellikle HIV tarafından enfekte edilebilir. Dolayısıyla 1920-1940 arasında ilk olarak ortaya çıkan HIV'e karşı bir önlem olarak, bu savunma sistemi hücrelerinin bolca bulunduğu bu deri parçası, yüksek AIDS riski olan bölgelerde sünnet edilir. Muhtemelen bu yüzden, Afrika'da sünnet edilen insanlarda AIDS vakalarına %60 daha az rastlanmaktadır. Konuyla ilgili daha derin bir analizi buraya tıklayarak okuyabiliriniz.
Mikropenis Nedir?
Erekte halde 7 santimetreden kısa olan bir penis, bilimde "mikropenis" olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca sünnetli erkeklerin, sünnetsizlere göre erekte halde penis boylarının 8 milimetre kadar kısa olduğu bilinmektedir.
Diğer Organlar Penis Boyuyla İlgili Bilgi Verir mi?
Bu konudaki şehir efsanelerinden bir diğeri ise vücudun başka uzunluklarına bakarak penis boyuna dair çıkarımlarda bulunabileceğimiz safsatasıdır. Şans eseri bir kişinin kol uzunluğu ya da ayak büyüklüğü ile penis boyu arasında bir ilişki olabilir; ancak yapılan meta-analize göre kilo, orta parmak uzunluğu ve ayak büyüklüğü ile penis uzunluğu arasında istatistiki olarak anlamlı hiçbir ilişki bulunmamaktadır.
Bir araştırma, penis boyu ile ayak uzunluğu ve boy arasında çok zayıf bir ilişki ortaya çıkarmıştır; ancak bunu genellemek çok güçtür. Benzer şekilde, bir diğer araştırma da ayakkabı numarası ile penis boyu arasında zayıf bir ilişki bulmuştur. Bunların temel sebebi olarak, embriyonik dönemde gelişimi etkileyen HOX genlerinin aktivitesi ileri sürülmektedir. Özellikle HOXA13 VE HOXD13 genleri, uzuvların gelişimini kontrol etmektedir.
Kadınların Tercihi Ne Yönde?
Son olarak, tabii ki "kadın tercihi" konusu üzerinde durulmalıdır; en nihayetinde bu uzvun evrimleşmesinin ana nedeni dişileri etkileyebilmek ve üreyebilmektir.
Bu konuda farklı araştırmalar farklı sonuçlar verse de, genel olarak çalışmaların gösterdiği üzere "daha uzun daha iyidir" mantığı muhtemelen geçersizdir. Dr. Veale'nin belirttiğine göre kadınların %85'inden fazlası penis boyutunu cinsel tercihlerinde bir kriter olarak kullanmamaktadır. Dahası, kadınların yine %85'i eşlerinin penis boyundan memnun olduklarını ve daha uzun olmasını tercih etmeyeceklerini söylemektedir. Hatta fizyolog Dr. Brandy Engler'e göre bazı araştırmalar, kadınların genellikle daha kısa penisli erkekleri tercih ediyor olabileceğini bile göstermektedir!
Bunun biyolojik sebepleri de açıktır: Penis boyu, sperm kalitesi ile ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir; dolayısıyla daha uzun penislerin seçilmesi için bariz bir sebep bulunmamaktadır. Dahası, daha uzun penisler daha iyi penetrasyon anlamına da gelmemektedir; zira genellikle sperm penisi fışkırarak terk eder ve vajina kanalı içerisindeki mesafeyi bu şekilde kolaylıkla alabilir; daha uzun olmanın daha uzağa ulaştırmak konusunda dikkate değer bir avantajı yoktur. Son olarak, belki de modern hayatta hepsinden önemlisi, seksten alınan keyfin penis boyutları ile doğrudan bir alakası bulunduğuna göre dikkate değer hiçbir bulgu yoktur; zira doğru pozisyon seçimi ve doğru hareketlerle en kısa penisli erkekler bile partnerlerini rahatlıkla tatmin edebilmektedirler. Yani pozisyon tercihi ve eşlerin birbirlerinin hoşlandığı davranışlardan haberdar olması, penis boyundan çok daha önemlidir.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde, penis boyuyla ilgili birçok hurafenin daha ziyade erkeklerin birbirlerini hor görme veya kendilerini üstün gösterme merakından kaynaklandığı görülebilir. Öyle ki, kadınlar durumdan memnun olsa bile erkeklerin %45'i penislerinin çok küçük olduğuna inanmaktadır. Bu, öyle bir hal almıştır ki, dişilerin tercihlerinin bile erkekler tarafından gerçeklerden saptırılması mümkün olmuştur. Penislere, çalışma prensiplerine, evrimine ve özelliklerine dair daha fazla bilgi sahibi olarak bu gereksiz atışmaların önüne nihai olarak geçmemiz mümkün olabilir.
Penis Boyu Hep Başarılı Cinsellikle mi İlişkiliydi?
Antik Yunan'da, kısa ve sünnetsiz penis boyu daha arzulanan bir penisti. Yunanlılar büyük ve sünnetli penisler tercih etmemektelerdi. Antik Roma'da ise durum tam tersine dönmüştür. Ne olursa olsun, son birkaç yüz yılda penis boyu net bir şekilde "özgüven" ile ilişkilendirilmektedir ve bu evrensel bir tercih değildir. Kadınlar için penis boyundan çok, penis şaft çevresinin ve cinsel uyarı miktarının önem arz ettiği bilinmektedir.
"Zenci Pipisi": "Irklarla" Penis Büyüklüğü Arasında Bir İlişki Var mı?
Şimdiye kadar yapılan hiçbir araştırma, herhangi bir ırk ile penis boyu arasında bir ilişki göstermemiştir. Günümüzde özellikle siyahilerin penis boyununun büyüklüğü ile Uzak Doğu'luların penis boyunun küçüklüğü algısı revaçtadır. Ne var ki, yapılan hiçbir araştırmada böyle bir ilişki bulunamamıştır.
Açık bir şekilde, bu yanılgının sebebi, porno filmlerin insan hayatındaki etkisidir. Doğal olarak bu filmlerde, çeşitli fanteziler doğrultusunda aktörler oynatılmaktadır ve yapılarından ötürü zencilerin büyük penisleri olması "beklenmektedir". Halbuki biyolojik olarak bu son derece anlamsız ve beklenmedik bir durumdur.
Sadece bazı Afrika ülkelerindeki penis uzunluğu ortalamasının 15 yerine 16 civarında olması, bazı Uzak Doğu ülkelerindeki ortalamanın ise 11 civarında olması, porno sektörünün de abartısıyla birleşince gerçek dışı iddialara dönüşmüştür. Dolayısıyla zencilerin beyazlara göre abartılı bir penis uzunluğu ortalaması bulunmamaktadır. Örneğin aşağıdaki haritada ülkeler arasında ciddi farklar varmış gibi gözükse de, bu araştırmalar kişilerin kendi bildirimlerine dayalı olduğu için güvenilir değildirler. Kontrollü olarak yapılan hiçbir araştırmada, büyük farklılıklar görülmemiştir.
Kimi bilim insanları, genellikle siyahilerin kabileler halinde yaşadığını ve bu sebeple halen penis boyuna göre cinsel seçilim işleyebileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu, kabileler için doğru olabilecek olsa da, günümüzde Dünya'nın her köşesinde bulunan siyahiler için doğru değildir.
Ortalama Seks ve Boşalma Süresi
Porno sektörü tarafından abartılan bir diğer mevzu da, seks süresidir. Her ne kadar birçok porno filmde bu süre onlarca dakika, hatta zaman zaman saatler ile ifade edilse de, ortalama bir erkeğin seks sırasında boşalma süresi 3-7 dakika arasındadır (hiç duraklanmadığı düşünülürse). Yine, Dünya'daki tüm erkeklerin %95 civarı, 12 dakikadan daha uzun süre boşalmadan seks yapamamaktadır.
Tabii ki bu süreleri kesin olarak tayin etmek çok zordur, çünkü sağlık, beslenme, haftada yapılan seks miktarı, masturbasyon vb. faktörler bu süreleri ciddi miktarda etkilemektedir. Dolayısıyla, eğer ki etrafınızdaki insanlar, insan için "çok uzun" sayılan 13 dakikadan daha uzun süre boyunca seks yaptıklarını iddia ederek kendilerini ispatlamaya çalışıyorlarsa, bilin ki büyük bir ihtimalle yalan söylemektedirler (veya bu konuda gerçek bir uzmandırlar).
Bu konuda kapsamlı bir incelememizi buradan okuyabilirsiniz.
Spermler ve Evrim: Spermler Yönlerini Nasıl Buluyorlar?
Spermler arasında da pek çok varyasyon vardır, milyonlarca sperm yumurtayı döllemeye çalışır. Sadece yüz binlercesi yumurtaya ulaşabilir ve bunlardan da sadece 1 tanesi yumurtayı dölleyebilir. Buna "sperm yarışı" denir. Bu yarışla ilgili bir video altyazılandırma çalışmamızı buradan izleyebilirsiniz.
Spermler, milyonlarcadır; çünkü atalarımız sularda yaşayan ve balıkların atalarıyla ortak olan türlerdir. Bu türler, suyun içerisinde, kaotik bir ortama üreme hücrelerini bırakıyorlardı. Akıntıların, gelgitlerin, dalgaların olduğu bir ortamda, tek bir yumurta ve tek bir sperm, şansın çok fazla azalmasına sebep oluyordu. Bu sebeple her zaman daha fazla sperm üretebilen erkekler ve her zaman daha fazla yumurta üretebilen dişiler avantajlı konuma geçebiliyordu.
Daha sonra karalara çıkıldı ve iç döllenme evrimleşti. İç döllenmede, olasılık uzayı çok azaldığı için, yumurtaların sayısında bir azalma oldu. Spermler azalmadı, çünkü çoğu türün erkekleri birden fazla dişi ile çiftleşmeyi amaçlar ve ne kadar çok sperm üretimi, o kadar fayda demektir. Ayrıca döllenme dişi içerisinde gerçekleştiği için, dişilerin yüzlerce yumurta ihtiyacı yoktur; yumurta üretimine harcayacakları enerjiyi, çocuk bakımına ve gelişimine harcayabilirler ve bu yüzden genellikle spermlerden çok çok daha az sayıda yumurta üretirler.
İşte günümüzde de, spermlerin evrimi bu şekilde evrimsel süreç içerisinde incelenebilir. Spermlerden her zaman biyokimyasal yapı açısından daha başarılı olabilenler (varyasyonlardan ötürü) avantajlı olurlar ve meydana gelen yavrunun üreteceği spermler de (eğer erkekse tabii), bu şekilde daha başarılı olur. Binlerce nesil sonunda, spermler hep "yumurtayı bulmak konusunda daha başarılı" hale gelir; eğer çevresel koşullar değişmezse tabii.
Spermler, ilginç bir şekilde adeta bir "birey" gibi davranırlar. Diğer spermlerin önüne geçebilmek için "defansif mekanizmalar" ve "ofansif mekanizmalar" evrimleştirmişlerdir. Örneğin bir sperm, yumurtayı döllediği anda salgıladığı enzimler sayesinde yumurtanın bir diğer spermi içine almamasını sağlar. Kimi spermler ise, belirli feromonlarla birlikte salınırlar ve bu feromonlar, daha önceden dişinin içerisine girmiş spermleri etkisiz hale getirir. Bu konularda daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
Spermin yumurtayı bulmasında ise şaşılacak bir durum yoktur. Sperm, yumurtayı bulabilir, çünkü yumurta "bulunmak ister". Tabii ki, hiçbir yerde olmadığı gibi, burada da bilinçli bir istek söz konusu değildir. Temel olarak olan yumurtanın salgıladığı kimyasallardır (bir çiçeğin arıları üzerine çekmesi gibi). Yumurta, salgıladığı "Spermatozoa Aktive Edici Peptitler" (SAP) isimli enzimler sayesinde, spermlerin kendisine doğru kemotaksi yapmasını sağlar. Yani bu salgılanan kimyasallar, spermleri yumurtanın üzerine çeker. Aslında bu enzimlerin temel etkisi, spermin kuyruğunun simetrik hareketler yapmasını sağlamaktır. Bu enzimler olmaksızın kuyruk asimetrik olarak dalgalanır ve yolunu bulamaz. Bu enzimler ve ortamda bulunan kalsiyum iyonları konsantrasyonu farkından ötürü spermler, daha yüksek kalsiyum konsantrasyonuna yönlenirler. Dolayısıyla ortada bir "yön bulmak" yoktur, bir "yönlendirilme" vardır. Dışarıdan, yumurtaya ait bu kimyasallar farklı yönde verilirse, spermler yumurtayı bulamayacaklardır. Dolayısıyla spermlerde "üstün bilinç" değil, sıradan, biyolojik ve kimyasal bir tepkimeler zinciri vardır.
Penislerle İlgili İlginç Gerçekler
Napoleon'un Penisi
Bu gerçekten eşsizdir. Napoleon Bonaparte öldüğünde, doktoru otopsi için penisini de kesip incelemeye almıştır. 1977 yılında bu penis kalıntısı, bir şekilde elden ele geçerek günümüz parasıyla yaklaşık 3000 Amerikan Doları'na, ABD'nin New Jersey eyaletindeki bir ürologa satılmıştır. Ürolog, bu penisi 30 yaşında öldüğü vakte kadar, yatağının altında saklamıştır. Penis, satıldığı zaman 3.81 santimetre uzunluğundaydı.
O zamandan bugüne insanlar bu penisle ilgili çok fazla şey söylemişlerdir. Kötü bir şekilde korunduğu için, bir deri parçasına, kuruyarak buruşmuş bir yılan balığına ve hatta bir kurutulmuş bifteğe bile benzetilmiştir. 1977'den öncesinde, 1927 senesinde bir dönem bu penis New York Şehri'nin kalbi olan Manhattan'da sergilenmiştir. O dönem, TIME dergisi Napoleon'un penisinin "kötü davranılmış, erkek geyik derisinden yapılmış bir ayakkabı bağcığı şeridine" benzetildiğini yazmıştır.
İdrar Kanalı İşgalcisi: Candiru
Dünya'daki tüm erkekler, en azılı düşmanınızla tanışın. Candiru, ya da bilimsel adıyla Vandellia cirrhosa, Güney Amerika'da yaşayan, özellikle Amazon Nehri'nde bulunan bir kedibalığı türüdür. Genellikle 2.5 santimetreden uzun değildir, pulsuzdur, yarı saydamdır ve kabaca bir yılanbalığına benzer. Ancak bu hayvanın, hiç de hoş olmayan bir huyu vardır: Erkeklerin penis deliğinden girerek idrar kanalı boyunca tırmanmak! Bunun ilk güvenilir bir kaynak tarafından raporlanması 1997 yılında olmuştur; ancak çok daha eskisine dayanan, çok daha fazla sayıda rapor bulunmaktadır (bir kısmı "güvenilmez" oldukları nedeniyle resmi kayıtlara işlenmemiştir).
Üstelik sadece idrar kanalından tırmanması sorun değildir. Bu ufak balık, idrar kanalının sonuna kadar tırmandıktan sonra, dikenlerini etraftaki dokuya saplayarak buraya yerleşir. Sonrasında, erkeğin kan akışına erişir ve buradan beslenmeye başlar. Bu süreçte, iltihaplanma, kan toplama ve hatta ölüm gerçekleşebilir. Kurtulmanın tek yolu, cerrahi operasyondur.
Koro Sendromu: Cinsel Organların Yok Olması Fobisi!
Koro, belli başlı kültürlerde görülen, erkeklerde penisi, dişilerde ise meme uçlarını etkileyen bir sendromdur. Bir çeşit fobi olan koro, erkeklerde penislerinin zaman içerisinde küçülerek tamamen yok olacağı korkusu şeklinde görülür. Dişilerde ise aynı durum, meme uçları için geçerlidir. Bu korkunun nasıl oluştuğuna dair hiçbir bilgimiz bulunmamaktadır. Kimi zaman "penis paniği" olarak da bilinir ve iddialara göre, tarih içerisinde kitlesel korkulara neden olmuştur. Ancak buna dair güvenilir kayıtlar bulunmamaktadır.
Bir Yemek Olarak Penis
Antik birçok kabilede, kabile kralları, kendilerinden önceki kralların penislerini bir güç aktarımı sembolü olarak yerlerdi. Böylece, kendisinden önceki kralın kutsal gücünü yeni kralın aldığı düşünülürdü. Ancak sonradan, bu gelenek başta Yahudiler olmak üzere birçok toplumda yasaklandı ve unutuldu.
Depresyonu İyileştiren Meni?
Erkek menisi (spermi) içerisinde zihinsel sağlığını iyileştirdiği bilinen estron, keyfi ve şefkati arttırdığı bilinen oksitosin, heyecana karşı duyarlılığı arttırdığı bilinen kortizol, uykuyu tetiklediği bilinen melatonin ve aralarında serotonin ile tirotropin salgılayıcı hormon da bulunan en az 3 farklı antidepresan kimyasal olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu iddiaların bir kısmının çok da net olmadığını belirtmekte fayda var. Konuyla ilgili bir tartışma için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 193
- 93
- 77
- 63
- 57
- 49
- 30
- 22
- 15
- 11
- 10
- 6
- L. Donnelly. Study On Penises Reveals The Average Size ... And It's Smaller Than You Think. (3 Mart 2015). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Telegraph | Arşiv Bağlantısı
- Editors. Are You Small Enough?. (27 Haziran 2014). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Men's Health | Arşiv Bağlantısı
- S. Science. Polygamous Mice Evolve Thicker Penis Bones. (13 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Discover Magazine | Arşiv Bağlantısı
- NHS. 5 Penis Facts. (6 Nisan 2018). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: NHS | Arşiv Bağlantısı
- T. Newman. Top 10 Things You Didn't Know About Your Penis. (8 Şubat 2018). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Medical News Today | Arşiv Bağlantısı
- M. Downs. 8 Things You Didn't Know About Your Penis. (14 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: WebMD | Arşiv Bağlantısı
- T. Ghose. 8 Wild Facts About The Penis. (4 Ekim 2013). Alındığı Tarih: 14 Temmuz 2019. Alındığı Yer: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:44:47 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1877
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.