Oedipus Kompleksi Nedir? Erkek Çocukları Gerçekten de Babalarına Karşı Annelerini Kayırır mı?
"Oedipal Karmaşa" olarak da bilinen Oedipus Kompleksi, bir çocuğun karşı cinsten ebeveynine duyduğu arzuyu ve aynı cinsten ebeveynine karşı kıskançlık ve öfkesini tanımlar. Kavram, ilk olarak Sigmund Freud tarafından psikoseksüel gelişim aşamaları teorisinde tanıtılmıştır.
Oedipus Kompleksi'nin dayandığı varsayımlar, basit bir şekilde şöyle ifade edilebilir: Bir erkek çocuk, annesine sahip olmak için babasıyla rekabet eder; bir kız ise babasının sevgisi için annesiyle rekabet ettiğini hisseder. Freud'a göre çocuklar, aynı cinsiyetten ebeveynlerini, karşı cinsten ebeveynlerin dikkati ve sevgisi için bir rakip olarak görürler. İddiasına göre bu büyük çatışmanın gelişimi, özellikle de 3 ila 5 yaş arasındaki çocuklarda gerçekleşir.[1][2]
Terim, adını, Sophocles'in Oedipus Rex'inin ana karakterinden almaktadır. Bu Antik Yunan trajedisinde Oedipus, ebeveynleri tarafından bebekken terk edilir. Daha sonra, yetişkinliğinde, Thebes kralı olur. Farkında olmadan babasını öldürür ve annesiyle evlenir.
Freud'un iddiasına göre Oedipal Kompleks, libido kaynağının çocuğun vücudunun erojen bölgelerinde yoğunlaştığı fallik gelişim evresi olan 3-6 yaş sırasında ortaya çıkar.[4] Bu aşamada çocuklar, karşı cinsten ebeveynlerine karşı bilinçsiz bir arzu ve aynı cinsten ebeveynlerine karşı kıskançlık ve imrenme duygusu yaşarlar.
Oedipus Kompleksi vs. Elektra Kompleksi: Fark Ne?
Sigmund Freud, Oedipus Kompleksi'ni büyük oranda oğlan çocuklarının babalarına yönelik nefreti ve annelerine yönelik sevgilerini tanımlamak için kullanmıştır. Freud'un sonradan arasının bozulduğu eski dostu Carl Gustav Jung ise, Oedipus Kompleksi Teorisi'ni, kız çocukları özelinde "Elektra Kompleksi" isimli bir terim çerçevesinde ikiye ayırmıştır.
Bu bakımdan Elektra Kompleksi, Oedipus Kompleksi'nin kadınlardaki karşılığı olarak kabul edilir ve Oedipus Kompleksi'nden farklı olarak, özellikle babalarına bağlanan kız çocuklarındaki duyguları tanımlamak için kullanılmaktadır. Psikoseksüel terimin kadınlardaki karşılığı, annesini öldürmeye yardım eden başka bir trajik mitolojik figürün adını taşıyan Elektra Kompleksi'dir.[3]
Elektra Kompleksi, 3 ila 6 yaşları arasında, kız çocuklarının güya babalarına bilinçsizce cinsel olarak bağlanmasını ve annesine karşı giderek daha düşmanca davranmasını açıklamaya çalışır. Teoriye göre Elektra Kompleksi, penise sahip olmadığını fark eden bir kız çocuğunun hadım edildiğini sanmasıyla başlar. Bunun için annesini suçlar ve "penis kıskançlığı" adı verilen bir kıskançlığı yaşar.
Teori, kızların süperegolarını ve kadın cinsiyet rollerini geliştirmeleri için anneleriyle özdeşleşmeleri gerektiğini söyler. Freud'a göre, kızın annesine geri dönmek için babasına duyduğu arzudan vazgeçme motivasyonu, oğlanın babasıyla özdeşleşme motivasyonundan çok daha azdır.[6]
Günümüzde (ve psikoanaliz literatürünün önemli bir bölümünde) "oedipal" sözcüğü hem Oedipus hem de Elektra kompleksleri için kullanılan, genel bir terimdir. Çoğu zaman bu teoriler, erkeklerin annelerine benzeyen kadınları seçme eğilimi, kadınların ise babalarına benzeyen erkekleri seçme eğilimi olarak yorumlanır. Oedipus Kompleksi'nin çözülebilmesi için, çocuğun, annesine sahip olmanın dolaylı bir yolunun babasıyla özdeşleşmek olduğunu fark etmesi gerekir.
Elektra Kompleksi hakkında daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.
Oedipus Kompleksi Nedir?
Psikoseksüel Gelişim
Freud'a göre tüm insanlar, çocukken, psikoseksüel gelişimin bir dizi aşamasından geçmektedir. Bu gelişim sürecinin önemli bir kısmı, aynı cinsiyetteki ebeveyn ile özdeşleşmeyi öğrenmektir. Freud'a göre her sağlıklı çocuk bu aşamalardan geçmelidir:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
- Oral: doğumdan 18 aya kadar
- Anal: 18 aydan 3 yaşına kadar
- Fallik: 3 yaşından 6 yaşına kadar
- Latent: 6 yaşından 12 yaşına kadar
- Genital: 12 yaşından yetişkinliğe kadar
Freud'un psikoseksüel gelişiminin her aşaması, olgunlaşan zevk duyumlarını içerir ve her aşama, vücudun belirli bir bölümü ile -daha spesifik olarak erojen bölge- ile ilişkilidir. Bu bölgeler, bir zevk kaynağı olabildiği gibi, çatışma kaynağı da olabilir. Örneğin:
- Oral dönemde hazzın birincil kaynağı ağızdır. Ve bu dönemde bebekler emme, ısırma ve ağzına bir şeyler koyma gibi eylemler gerçekleştirirler.
- Anal dönemde haz anüsün içine sokmaktan değil, dışarı itmek ile sağlanır. Daha basit şekilde: kaka yapma. Bu aşamada çocukların tuvalet eğitimini öğrenmesi ve mesaneyi kontrol edebilmesi büyük bir zevk ve gerginlik kaynağı olmaktadır.
- Fallik dönem ise hem erkek hem de kız çocuklarının penise takılı kaldığı dönemdir.
Oedipus Kompleksi Nasıl Gelişir?
Freud tarafından 1899'da Rüyaların Yorumlanması adlı çalışmasında tanıtılan Oedipus Kompleksi, bir çocuğun anatomik cinsiyet farklılıklarının farkına vardığı ve erotik çekim arasındaki çatışmayı harekete geçirdiği bir dönem olan fallik gelişim aşamasında rekabet, kıskançlık ve kızgınlıkla birlikte ortaya çıkar. Genç çocuk bilinçsizce annesine cinsel olarak bağlı hisseder. Çekemezlik ve kıskançlık, annenin sevgi ve ilgisinin nesnesi olan babaya yöneliktir.
Freud, Sophocles'in Oedipus'unun yapmaya mahkûm edildiği gibi, küçük bir çocuğun dürtülerini ve isteklerini takip etmeye mahkûm olduğuna inanıyordu. Tabii ki Oedipal arzularından vazgeçmediği sürece...
Teorisine göre, babaya yönelik düşmanca duygular, annesini arzulamanın cezası olarak hem gerçek hem de mecazi anlamda hadım edilme korkusu ve kaygısına neden olur. Bu kaygıyla baş edebilmek için erkek çocuk babasıyla özdeşleşmeye, babanın kendisine ait olarak adlandırdığı tutum, özellik ve değerleri benimsemeye başlar. Başka bir deyişle, baba "rakip"ten "rol model"e geçiş yapar. Oğlan, rakiple bu özdeşleşme yoluyla psikoseksüel gelişimin fallik aşamasını çözer ve bilinçli yetişkin zihnine egemen olan bir dizi ahlak ve değer içeren süperegosunu edinir.
Bu süreçte çocuk, nihayet annesine karşı cinsel duygularından vazgeçerek, onları diğer kadın figürlerine aktarır. Ferud'a göre bunun anlamı, Oedipus Kompleksi'nin ve onu takip eden tepkilerin üstesinden gelmenin insan zihninin en önemli sosyal başarısını temsil etmektedir.[7], [8]
Eleştiriler ve Diğer Açıklamalar
Bilimsel Kanıt Noksanlığı
Oedipus Kompleksi de Elektra Kompleksi de 20. yüzyılın başlarında bilim camiasına ilk kez tanıtıldıklarında fazlasıyla tartışmaya sebep olmuşlardır. Freud'u eleştirenler, teorinin geçerliliğini kanıtlayan çok az deneysel kanıt olduğuna dikkat çekmektedir.[5]
Glasgow Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırma, Oedipus Kompleksi'nin psikanalitik anlayışının en azından bazı yönlerini potansiyel olarak desteklemektedir. Araştırma, erkeklerin ve kadınların, çekici oldukları cinsiyetin ebeveyni ile aynı göz rengine sahip bir partner seçme olasılığının iki kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Antropolog Allen W. Johnson ve psikiyatrist Douglas Price-Williams tarafından yapılan bir başka araştırma, Oedipus Kompleksi'nin erkek çocukların yaşadığı klasik versiyonunun, sınıf ayrımı olmayan kültürlerde cinsel ve saldırgan duyguların daha az bastırılmasıyla mevcut olduğunu öne sürmektedir.
Başka bir çalışma, evlat edinen kızları ve koca seçimini incelemiştir. Çalışma, kavramsal olarak fenotipik eşleştirmeyi pozitif cinsel damgalamadan ayırmaya çalışmıştır. Fenotipik eşleştirme, bir bireyin kendi fenotipine benzer olan eş özelliklerini arayan (muhtemelen bilinçli farkındalık olmadan) olarak anlaşılabilir. Cinsel damgalama ise, erken çocukluk döneminde ebeveynlerle/bakıcılarla yapılan deneyimlerden ve gözlemlerden etkilenen eş tercihleri olarak tarif edilebilir. Bu iki etkiyi birbirinden ayırt etmek için, evlat edinilmiş kız çocukları incelenmiştir. Çalışmanın sonuçları, fenotipik eşleşmeden bağımsız olarak pozitif cinsel damgalamayı desteklemektedir. Araştırmacılar şöyle yazıyorlar:
Kızının kocası ve onu evlat edinen babası arasındaki yüz özelliklerinde önemli benzerlikler bulunmaktadır. Ayrıca, bu etki, çocukluk döneminde baba-kız ilişkisinin kalitesi tarafından değiştirilebilir. Kız çocuğu evlat edinen babalarından daha fazla duygusal destek alan çocukların, babası daha az olumlu bir duygusal atmosfer sağlayanlara göre babalarına benzer eşler seçme olasılıkları daha yüksekti.
Çalışmanın yazarları ayrıca, "erken çocukluktaki hassas bir dönemde karşı cinsten ebeveynin gözlemlenen özellikleri üzerinde cinsel damgalamanın, insanların daha sonraki eş seçim kriterlerini şekillendirmekten sorumlu olabileceğini" varsaydılar; bu, en azından kısmen Freud'un Oedipus Kompleksi varsayımıyla uyumlu görünmektedir.
Bu şekilde kısıtlı veriler bir yana, çocukların sözde oedipal (veya ödipal) evrede ebeveynlerine yönelik tutumları üzerine yapılan araştırmalar, teori tarafından tahmin edilen olumlu duygulardaki değişiklikleri göstermemektedir. Freud'un teorisini açıklamak için kullandığı mitoloji ve antropoloji hikayeleri okuyucularını büyüleyebilir, ancak teori için ampirik kanıt oluşturmazlar. Küçük Hans vakası gibi Freud'un dayandığı vaka çalışmaları, daha büyük bir popülasyon üzerinde araştırma veya deneylerle doğrulanamamıştır. Adolf Grünbaum, Freud ve takipçilerinin kullandığı kanıt türünün, analitik tedavi sırasında hastaların klinik üretimlerinin, doğası gereği Freud'un temel hipotezlerine inandırıcı gözlemsel destek sağlayamadığını savunmaktadır.
Her ikisi de evrimsel psikolog olan Martin Daly ve Margo Wilson, 1988 tarihli Homicide adlı kitaplarında, Oedipus Kompleksi Teorisi'nin test edilebilir neredeyse hiçbir öngörü sağlamadığını ileri sürmektedirler. Yaptıkları incelemeler, insanlarda Oedipus Kompleksi'nin bulunduğuna dair hiçbir kanıt ortaya çıkaramamıştır. Elbette literatürde ebeveyn-çocuk çatışmasına dair kanıtlar mevcuttur; ancak bunlar, "karşı cinsten ebeveynin cinsel olarak ele geçirilmesi" ile ilgili değildir ve bu şekilde açıklanamaz.
Psikiyatrist Jeffrey Lieberman'a göre, Freud ve takipçileri, Oedipus Teorisi de dahil olmak üzere psikoanalitik teorilerini bilimsel testlere ve doğrulamaya tabi tutmaya ayak diremişlerdir. Bilişsel psikoloji gibi disiplinlerdeki kanıta dayalı araştırmalar, Freud'un fikirlerini ya destekleyememektedir ya da direkt olarak çürütmektedir. Bu nedenle Oedipus Kompleksi Teorisi, kanıta dayalı tedavilerde kullanılamaz.
Freud, Cinsel İstismarın Üzerini Örtmüştür!
Freud'un hastalarının çocukken uğradıkları cinsel istismarın kasıtlı olarak görmezden gelmesine ve istismarı "ensest arzusu" olarak yorumlayarak kurbana yıkmasına "Freudyen Örtbas" adı verilmektedir.
1970'lerde, sosyal hizmet uzmanı Florence Rush, Freud'un kariyerinin başlarında geliştirdiği Baştan Çıkarma Teorisi'nin, hastalarının çocukluk çağı travmasına ilişkin anılarını doğru bir şekilde hastanın ailesine, genellikle babaya bağladığını ve çocukların ebeveynler tarafından cinsel istismarının toplumda yaygın bir yer tuttuğunu ima ettiğini yazmıştır. Bu kötüye kullanım, Freud'u rahatsız etmiştir ve bu yüzden teoriyi terk etmiştir.
Freud, bu teorisini ortadan kaldırmak için Oedipus Kompleksi Teorisi'ni icat etmiştir, çünkü bu kompleks, onun çocukluktaki cinsel istismar hikayelerini suçlu olan ebeveynlere değil de kurban olan çocuklara atfetmesine izin vermekteydi. Freud, danışanlarının anlattığı hikayelerin, gerçek travmalar değil de kurbanların "gizli arzuları ve fantezileri" olduğunu hayal etmişti. Böylece, Rush, Freud'un, hastalarının, özellikle de kadın hastalarının algılarını baltalayarak, yasa dışı ve ahlaksız bir uygulama olan cinsel istismarı örtbas ettiğini öne sürmektedir.
Sigmund Freud Arşivleri'nin yöneticilerinden olan Jeffrey Moussaieff Masson bile, Freud'un yayınlanmamış mektuplarını okuduktan sonra, Freud'un çalışmasının istismarı örtbas ettiği görüşünü benimsemiştir. Masson, The Assault on Truth ("Gerçeğe Saldırı") adlı kitabında, Freud'un cinsel istismar açıklamalarını çocukların uydurmaları ve fantezileri olarak yanlış bir şekilde ilişkilendirdiğini, çünkü kişisel nedenlerden dolayı bu anlatıların gerçek olduğunu kabul edemediğini savunmaktadır. Yani ona göre Freud, gerçekten de çocukların cinsel saldırılarını açıklamak için Oedipus Kompleksi'ni uydurmuştu.
Freud'un cinsel istismarın üzerini örtmeye çalışma nedenleri arasında, Freud'un istismar yapmakla suçlanan bir hastanın babasıyla yüzleşmek istememesi de vardı. Hatta Freud, kariyerinin sonlarında daha da ileri giderek, meslektaşlarından Sandor Ferenczi'nin çalışmalarını da sansürlemeye çalıştı; çünkü Freud'un aksine Ferenczi, danışanlarının çocukken cinsel istismara uğradıklarına yönelik beyanlarının doğru olduğuna inanıyordu.
Masson, Oedipus Kompleksi Teorisi geniş çapta popüler hale geldiği için, psikanalistlerin, hastanın travmayla ilgili erken anılarının gerçekliğinden şüphe ederek hastalarına zarar vermeye devam ettiğini vurgulamaktadır.
Antika Bir Teori
Pek çok psikolog, Oedipus Kompleksi Teorisi'nin anne ve babaya farklı roller yüklediği için, geleneksel cinsiyet rollerini kullanmayan aileler için uygun olmadığını belirtmiştir.
Mayıs 2022 itibariyle eşcinsel evlilik 30 ülkede yasaldır. Eşcinsel çiftler, evlat edinme veya taşıyıcı annelik yoluyla aileler inşa edebilirler. Aile yapısının temelleri, geleneksel olarak heteroseksüel ve evli ebeveynlerle birlikte, bekar veya partnerleriyle aynı cinsiyetten olan ebeveynleri içerecek şekilde çeşitlenmektedir. Bu yeni aile yapıları, çocuğun başarılı gelişiminde anne ve babanın varlığını gerektiren Oedipus Kompleksi gibi psikanalitik teoriler için yeni sorular ortaya koymaktadır.
Kanıtlar, aynı cinsiyetten ebeveynler tarafından yetiştirilen çocukların, geleneksel bir aile yapısında yetiştirilen çocuklardan çok farklı olmadığını göstermektedir. Drescher tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Oedipal dramanın klasik teorisi, aynı cinsiyetten ebeveynlere yönelik "olumsuz etkileri" nedeniyle eleştirilmiş ve günümüz toplumunda gözden düşmüştür.
Günümüzde Chodorow ve Corbett gibi psikanalitik düşünürler, teoriyi kurtarabilmek ve "cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve bu kategorilerden kaynaklanan stereotipik psikolojik işlevler arasındaki otomatik ilişkileri" ortadan kaldırmak ve onu günümüz modern toplumuna uygulanabilir kılmak için Oedipus Kompleksi'ni değiştirmeye çalışmaktadır.
Cinsiyetçi Bir Teori
Oedipus Kompleksi'ne ilişkin feminist görüşlerin başında filozof Luce Irigaray tarafından teorinin fallusmerkezciliğine yönelik eleştiriler gelmektedir içerir. Irigaray, Oedipus Kompleksi Teorisi'nin penisin (ya da kızlar için penis eksikliğinin) merkeziliği ile özetlenen eril bir bakış açısıyla inşa edildiğini söylemektedir. Freud'un insan davranışlarına yönelik düzgün, simetrik bir teoriye olan arzusunun, onu, kadınları "ters erkekler" olarak hayali bir anlayışa götürdüğünü düşünmektedir. Freud'un anne-kız ilişkilerini araştırmadığını ve dogmatik bir şekilde kadın cinselliğinin erkek cinselliğinin mükemmel bir aynası olacağını varsaydığını iddia etmektedir.
Sonuç
Freud'un teorisi kendi zamanında tartışıldığı ve eleştirildiği gibi, günümüzde de yaygın olarak kabul görmemektedir. İlerleyen dönemde ebebeyn ve çocuk bağını tanımlamak için başka teoriler ortaya çıkmştır. Örneğin Bağlanma Teorisi, Freud'un tanımladığı davranışların çoğu için alternatif açıklamalar sunmaktadır.
Bu yaklaşım, 1950'lerde psikolog John Bowlby ve Mary Ainsworth tafından ortaya atılmıştır. Bağlanma Teorisi'ne göre erken çocukluk dönemindeki duygusal bağlar, bir güvenlik ve emniyet kaynağı olarak hizmet eder. Çocuklar, güvenlik, emniyet ve hayatta kalmaya bağlı bu erken bağlanmaların bir sonucu olarak bir ebeveynle daha fazla bağ kurabilir veya rakip ebeveyne karşı kıskançlık gösterebilir.
Günümüzde genellikle bağlanma teorisi ve benzeri diğer teoriler, çocukların deneyimlediği birtakım bağlanma davranışlarını açıklamak konusunda Oedipus Kompleks'ine göre çok daha sık tercih edilmektedir. Çocuğunuz, işleyişini bozan ve sıkıntı yaratan semptomlar yaşıyorsa, alanında uzman bir çocuk doktoru veya bir psikolog ile konuşmanızı öneririz. Bu uzmanlar çocuğunuzun semptomlarını değerlendirebilir ve çocuğunuza yardımcı olabilecek önerilerde bulunabilirler.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 37
- 11
- 11
- 5
- 3
- 3
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- pep-web.org. The Passing Of The Oedipus Complex. Alındığı Yer: pep-web.org | Arşiv Bağlantısı
- pep-web.org. The Oedipus Complex In The Light Of Early Anxieties1. Alındığı Yer: pep-web.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ pep-web.org. The Missing Link: Parental Sexuality In The Oedipus Complex. Alındığı Yer: pep-web.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. W. Loewald. (2009). The Waning Of The Oedipus Complex. SAGE Publications, sf: 751-775. doi: 10.1177/000306517902700401. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Simon. (2017). “Incest—See Under Oedipus Complex”: The History Of An Error In Psychoanalysis. SAGE Publications, sf: 955-988. doi: 10.1177/000306519204000401. | Arşiv Bağlantısı
- ^ pep-web.org. The Evolution Of The Oedipus Complex In Women. Alındığı Yer: pep-web.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Simon. (2009). Is The Oedipus Complex Still The Cornerstone Of Psychoanalysis? Three Obstacles To Answering The Question. SAGE Publications, sf: 641-668. doi: 10.1177/000306519103900303. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Hartke. (2017). The Oedipus Complex: A Confrontation At The Central Cross‐Roads Of Psychoanalysis. The International Journal of Psychoanalysis, sf: 893-913. doi: 10.1111/1745-8315.12561. | Arşiv Bağlantısı
- psycnet.apa.org. Apa Psycnet. Alındığı Yer: psycnet.apa.org | Arşiv Bağlantısı
- M. S. . Bergmann. (2010). The Oedipus Complex And Psychoanalytic Technique. Psychoanalytic Inquiry, sf: 535-540. doi: 10.1080/07351690.2010.518538. | Arşiv Bağlantısı
- H. W. Loewald. (2017). Reflections On The Oedipus Complex: Oedipus Complex And Development Of Self. The Psychoanalytic Quarterly, sf: 435-443. doi: 10.1080/21674086.1985.11927112. | Arşiv Bağlantısı
- P. Hartocollis. (2005). Origins And Evolution Of The Oedipus Complex As Conceptualized By Freud. Guilford Publications, sf: 315-334. doi: 10.1521/prev.92.3.315.66544. | Arşiv Bağlantısı
- Encyclopedia Britannica. Oedipus Complex | Definition & History. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- M. Kahn. (2001). Basic Freud. ISBN: 9780465037155. Yayınevi: Basic Books.
- E. R. Dodds. (1986). The Ancient Concept Of Progress And Other Essays On Greek Literature And Belief. ISBN: 9780198143772. Yayınevi: Oxford University Press/Clarendon.
- A. M. Colman. (2014). A Dictionary Of Psychology. Oxford University Press. doi: 10.1093/acref/9780199534067.001.0001. | Arşiv Bağlantısı
- T. Bereczkei, et al. (2004). Sexual Imprinting In Human Mate Choice. Proceedings of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences, sf: 1129-1134. doi: 10.1098/rspb.2003.2672. | Arşiv Bağlantısı
- D. Schwartz. (2005). Is A Gay Oedipus A Trojan Horse? Commentary On Lewes's "A Special Oedipal Mechanism In The Development Of Male Homosexuality.". American Psychological Association, sf: 88-93. doi: 10.1037/0736-9735.16.1.88. | Arşiv Bağlantısı
- J. WOLPE, et al. (2006). Psychoanalytic “Evidence”. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 135-148. doi: 10.1097/00005053-196008000-00007. | Arşiv Bağlantısı
- P. Fonagy. (2002). Psychoanalytic Theories: Perspectives From Developmental Psychopathology. ISBN: 9781861562395. Yayınevi: Whurr Publishers.
- G. Shenkman. (2015). Classic Psychoanalysis And Male Same-Sex Parents: A Reexamination Of Basic Concepts.. American Psychological Association, sf: 585-598. doi: 10.1037/a0038486. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:51:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11846
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.