Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!

Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!
12 dakika
3,872
Evrim Ağacı Akademi: Bilim Nedir? Yazı Dizisi

Bu yazı, Bilim Nedir? yazı dizisinin 6. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Münchhausen Trilemma (veya Münchhausen Üçlemi), epistemolojide herhangi bir iddianın doğruluğunu ispatlamanın imkânsız olduğunu ileri süren bir düşünce deneyidir. Buradaki "ispat" dar bir anlamda ("bilimsel bulgu") kullanılmamaktadır; tam tersine, en kapsayıcı anlamıyla kullanılmaktadır ve matematik ve mantıktaki ispatları da kapsamaktadır. Buna göre, belli bir argüman zinciri inşa edecekseniz, belli varsayımlar ile yola çıkmak zorundasınızdır.

Şöyle düşünün: Diyelim ki gökyüzünün maviliğinin kırılan ve saçılan ışık ışınlarının dalga boylarından kaynaklandığı yönünde bir argüman ileri sürüldü. Buna kanıt olarak ışık tayfının nasıl oluştuğu gösterildi ve havadaki moleküllerin de aynı etkiye sebep olduğu ispatlandı. Ancak biri, kolaylıkla bu kanıtın kendisinin de kanıtını sorabilir. Yeni kanıtlar bulsanız da o kanıtların da kanıtları sorulabilir ve bu böyle devam eder. Bu durumda herhangi bir iddiayı veya argümanı nasıl kanıtlayabiliriz?

Tüm Reklamları Kapat

Bir Argümanı "Kanıtlamanın" 3 Zor Yolu

Münchhausen Üçlemi bir "trilemma" veya "üçlem" olarak anılır, çünkü bir argüman üreten veya bir argümanı savunan herkesin ve her düşünce sisteminin şu 3 zor tercihten birini seçmek zorunda olduğunu söyler:

Döngüsel Argüman

Döngüsel argümanlar (İng: "circular argument", Lat: "circulus in probando"), ispatlamak istediği sonucu bir başlangıç noktası olarak alan argümanlara verilen bir isimdir - ve bir mantık safsatasıdır. Eğer bir argümanın döngüsel olduğunu fark etmezseniz, oldukça inandırıcı gelecektir, çünkü bu tür argümanların öncülleri doğruysa sonuçları da doğru olacaktır ve "sonuç", zaten "öncül" olarak alındığı (ve dolayısıyla "doğru" kabul edildiği) için, sanki varılan sonuç bağımsız olarak doğruymuş gibi bir izlenim verir. Bir örnek şudur:

Tüm Reklamları Kapat

  • Ahmet: Başarının anahtarı nedir?
  • Berna: Doğru elemanları işe almak.
  • Ahmet: Doğru elemanları işe aldığını nereden bileceksin?
  • Berna: Başarılıysan, doğru elemanları işe almışsın demektir.

Görülebileceği gibi, bu argüman zincirinde Berna, doğru elemanları işe almayı başarının sırrı olarak görmekte, başarıyı ise doğru elemanları almanın sırrı olarak görmektedir. Bu, döngüsel bir mantık hatasıdır.

Aslında döngüsel argümanlar formel bir mantık hatası değildirler; sadece pragmatik nedenlerle sorunludurlar: Eğer öncül olarak alınan sonuç gerçekten doğruysa, elbette argüman da doğru olacaktır. Fakat o öncül henüz ispatlanmadığı için, ister istemez sonuç da ispatlanmamış hâldedir ancak o argümanı dinleyen birine sonuç, aslında ispatlanmış gibi gelecek ve ikna edici olacaktır. Bu da hatalı sonuçlara ulaşılmasına neden olacaktır.

Üçlemin bu ayağını kullanmayı seçen felsefi tutuma bağdaşırcılık veya koherentizm (İng: "coherentism") denmektedir. Buna göre "gerçek", bir dizi cümle, önerme ve inanç kümesi çerçevesinde tutarlılıktan doğar. Ayrıca epistemik temellendirme teorisine göre de bir kişinin bir inanca sahip olmak için iyi bir nedeni varsa, o inancın gerçeklik değeri daha yüksek olacaktır. Burada önemli bir kriter, inancın rasyonel olmasıdır. Yukarıdaki Ahmet ve Berna arasındaki diyalog, esprili bir şekilde, şöyle devam ettirilebilir:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

  • Ahmet: Bu durumda döngüsel mantık başarısının anahtarı mı?
  • Berna: Evet! Çünkü başarının anahtarı döngüsel mantık.

Sonsuz Argüman

Sonsuz argümanlarda her bir dayanak noktası, kendinden önce gelen dayanak noktalarına dayanır ve bunlar sonsuza kadar devam eder. Örneğin herhangi bir bilimsel konuda sürekli "Neden?" sorusunu sorarak, herhangi bir olgudan yola çıkıp Evren'in başlangıcına kadar gidebilirsiniz; çünkü her şeyin nedenleri birbirine bağlıdır ve o nedenler silsilesi, Evren'in başlamasıyla başlamıştır. Buradaki yazımızda verdiğimiz, Sarah ile kimya profesörü olan babası arasında geçen diyaloğun ufak bir kısmını buraya taşıyalım:

  • Sarah: Babacığım, duşta mıydın?
  • Babası: Evet, duştaydım kızım.
  • S: Neden? 
  • B: Çünkü kirliydim. Duş beni temizliyor.
  • S: Neden? 
  • B: Çünkü bir sabunla birlikte kullandığımda su benim kirimi yıkayıp götürüyor.
  • S: Neden? 
  • B: Çünkü sabun kiri tutuyor ve suyun onu yıkamasına izin veriyor.
  • S: Neden? 
  • B: Çünkü sabun yüzey-aktif (sürfaktan) bir maddedir.
  • S: Neden?
  • B: Bu HARİKA bir soru. Sabun sürfaktandır, çünkü normalde çözünmeyen kir ve yağ parçacıklarını hapseden, suda çözünebilir iyon kümelerini (misel yapılarını) oluşturur.

(...)

  • B: Sabun moleküllerinin neden hidrofilik bir kafası ve hidrofobik bir kuyruğu mu var?
  • S: Evet.
  • B: Çünkü kafada bulunan Karbon-Oksijen bağları yüksek düzeyde kutuplu, Karbon-Hidrojen bağları ise ciddi miktarda kutupsuz.
  • S: Neden?
  • B: Çünkü karbon ve hidrojen neredeyse aynı elektronegativiteye sahip, oksijen ise çok daha fazla elektronegatif. Bu yüzden karbon-oksijen bağları kutuplu oluyor.
  • S: Neden?
  • B: Bu biraz karışık. Elektronegativiteyi ölçen Pauling ölçeği veya Mulliken ölçeği kullanmana bağlı olarak farklı cevapları var. Pauling skalası homonükleer ve heteronükleer bağ kuvveti farklarına göre düzenlenmiştir. Mulliken ölçeği ise elektron isteği ve iyonizasyon enerjisi özelliklerine göre... Fakat her biri, eninde sonunda etkili çekirdek yüküne geliyor. Bir oksijen atomundaki son yörüngedeki elektronların enerjisi karbondakilerden düşük ve bağ sırasında bu elektronlar paylaşılırken oksijene daha sıkı tutunuyorlar. Çünkü bir oksijen atomundaki elektronlar daha güçlü bir çekirdek yükünü deneyimliyorlar ve bu yüzden atomik çekirdeğe daha yakın oluyorlar. Havalı, değil mi?
  • (sessizlik olur)
  • S: Hiçbir şey anlamadım.
  • B: Hiç önemli değil. Öğrencilerimin de neredeyse hiçbiri anlamıyor.

Üçlemin bu ayağını kullanmayı seçen felsefi tutuma sonsuzculuk (İng: "infinitism") denmektedir. Sonsuzculara göre bir argümanın sonsuz nedenler silsilesine dayanması, onu "bilgi" veya "gerçek" olmaktan alıkoymamaktadır.

Dogmatik Argüman (Aksiyomatik Argüman)

Dogmatik bir argüman, ispatlanmaya ihtiyaç duymayan bir argümandır. Sadece doğru olduğu kabul edilir ve savunmaya ihtiyaç duyulmaz. Örneğin "bilim" dediğimiz devasa sistemin de güvenilir ve başarılı olduğunu bildiğimiz ve bu şekilde devam edeceğini umduğumuz birtakım varsayımları vardır.

Ancak buradaki "dogmatik" sözcüğü doğru anlaşılmalıdır: Bilimde varsayımlar değiştirilemez veya yanlış olamaz değildir; sadece pragmatik yollarla belirlenmişlerdir ve çalışmadıklarının gösterilmesi hâlinde, tıpkı onlar sayesinde inşa edilen sayısız hipotezin yanlışlanmış ve yanlışlanabilir olması gibi, bu varsayımlar da değiştirilebilir veya terk edilebilirler. Yani bir düşünce sisteminin dogmatik olması ile bir sistemin yola çıkış noktasının dogmatik olması farklı şeylerdir. Bu ayrıma işaret etmek için, dogmatik argümana aksiyomatik argüman da denmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Örneğin genel kültürün büyük bir kısmı, aksiyomatik argümanlar içerir. "1. Dünya Savaşı, itilaf ve ittifak devletleri arasında yaşanmıştır." dediğinizde, "itilaf devletleri" ile "ittifak devletleri"nin kimler olduğunun bilindiğini ve bunun için ek bir kanıt sunmaya ihtiyacınız olmadığını imâ edersiniz. Eğer her söylediğinizin her dayanağını kanıtlamaya kalkacak olursanız, iletişim kurmanızın imkânsız olacağına dikkatinizi çekeriz.

Üçlemin bu ayağını kullanmayı seçen felsefi tutuma temelcilik (İng: "foundationalism") denmektedir. Temelciler, bilginin gerekçelendirilmiş inançlara veya sağlam temellerden yola çıkarak inşa edilmiş sonuçlara dayandığını söylerler. Temelciler arasında Aristoteles, Descartes ve John Locke gibi filozoflar vardır. Elbette bu "temel"in tam olarak ne olması gerektiği tarih boyunca tartışılmış ve tartışılmaya devam etmektedir.

Münchhausen Üçlemi Nereden Geliyor?

Bu üçlemi ileri süren Karl Friedrich Freiherr Von Münchhausen, 1720 yılında Almanya'da doğmuş bir barondur. Askeri başarılarının yanında Münchhausen'in, aynı zamanda gezileri boyunca topladığı hikayeleri mübalağa ederek anlatmak konusunda da bir ilgisi ve yeteneği vardı. Birçokları, anlattığı hikayelerin abartılı ve yalan olduğunu düşünmüşlerdir.

Ancak bu ilginç hikayelerden biri, bir gün at binerken bir bataklığa saplandığına yönelik bir hikayedir. Hikayede Münchhausen, bataklıktan kurtulmak için kendi saçını yukarı doğru çektiğini ve yeterince zorladığında bataklıktan çıkmayı başardığını anlatır. Yani kendi vücudunu yukarı doğru çekerek, kendi kendini kaldırabileceğini iddia etmiştir. Ki bu, modern fizik yasaları çerçevesinde imkânsızdır.

Tüm Reklamları Kapat

Oskar Herrfurth tarafından Münchhausen'in hikayesinin resmedilişi.
Oskar Herrfurth tarafından Münchhausen'in hikayesinin resmedilişi.
Wikimedia

İşte bu hikayeden yola çıkan Alman filozof Hans Albert, 1968 yılında Münchhausen Üçlemi terimini ileri sürmüştür. Sonradan Karl Popper, "dogmatizm sonsuz gerilemeye, sonsuz gerileme de psikolojizme karşı" diyerek bu üç ayağı tanımlamıştır. Sözünü ettiği psikolojizm, bir yasa veya gerçeğin temellendirilmesinde insan psikolojisinin rolü olduğunu söyleyen felsefi bir pozisyondur. Tıpkı sağlam bir zeminde olmadığı için bataklıktan çıkamayan Münchhausen gibi, tüm bilgilerin temellendirmesi dayanaksızdır, çünkü hiçbir bilginin olmadığı bir noktadan başlamalıdır ama bu durumda herhangi bir ilerleme kaydedilemez. Bu nedenle hiçbir gerçek, hiçbir bilginin olmadığı bir dayanak noktasına dayandırılamaz. Bu durumda her gerçek ya dogmatizme ya sonsuz gerilemeye ya da döngüsel bir argümana dayanmak zorundadır. Tıpkı Münchhausen'in kendi kendini çekerek bataklıktan çıkması gibi, hikaye uydurma olsa bile...

Aslında bu üçlemin kökenlerini, 160-210 yılları arasında yaşamış Yunan filozof ve hekim Sextus Empiricus'un yazılarına kadar takip edebiliriz. 3. yüzyılda yaşamış ve Yunan filozofların biyografileri üzerine çalışmış Diogenes Laërtius tarafından yazılanlara göre Sextus Empiricus, bu tür bir argümanı 1. yüzyılda yaşamış Skeptik Agrippa'ya dayandırmaktadır - ki bu nedenle Münchhausen Üçlemi kimi zaman Agrippa Üçlemi olarak da bilinir. Yani erken dönem filozoflar da bir şeyi gerçek anlamıyla ve mutlak olarak ispatlamanın imkânsızlığını fark etmişlerdir.

Agrippa'nın 5 Modu

Felsefi bir skeptisizm akımı olan Pironhizm (İng: "Pyrrhonism") savunucusu olan Agrippa'nın 5 modu şöyle söyler (ki okuduğunuzda, Münchhausen Üçlemi ile benzerliği fark edeceksiniz):

Anlaşmazlık

Filozoflar ve halkın geneli arasında görülen görüşler arasında anlaşmazlık vardır. Agrippa, şöyle yazıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Unmellow Dünya Küresi: Sarı, 33 cm, Işıklı, Görünür

Design Globe serisinin en görünebilir küresidir. Sarı rengi uzak mesafelerden görünürlüğü en yüksek renk olması özelliği ile coğrafya severler tarafından hemen fark edilirler. Kıtaların beyaz renkleri, okyanusların unmellow /sarı zemini ile kontrast oluştururken, ahşap ayaklarla muhteşem bir uyum göstermektedir. Değerli bir coğrafi başvuru kaynağı olarak kullandığımız bu muhteşem küre, içinde sakladığı sürpriz beyaz led ışığı sayesinde gece lambası olarak da kullanabilmektedir.

  • Harita Türü: Minimalist Siyasi
  • Çap: 33 santimetre
  • Işık Durumu: Işıklı
Devamını Göster
₺1,460.00
Unmellow Dünya Küresi: Sarı, 33 cm, Işıklı, Görünür
  • Dış Sitelerde Paylaş

Tartışmadan türeyen tarza göre, önerilen konu hakkında hem sıradan yaşamda hem de filozoflar arasında karar verilemez ihtilafların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu nedenle, hiçbir şeyi seçemiyoruz veya ekarte edemiyoruz ve sonunda tartışma, kararın askıya alınmasıyla sonuçlanıyor.

Sonsuz Gerileme

Tüm kanıtlar, kendileri kanıtlanmak zorunda olan diğer kanıtlara dayanırlar ve bu sonsuza dek devam eder. Modern zamanlarda buna "sonsuz argüman" da diyoruz. Agrippa şöyle yazıyor:

Sonsuz gerilemeden türetilen modda, öne sürülen konu için bir kanaat kaynağı olarak öne sürülen şeyin, kendisinin başka bir kaynağa ihtiyacı olduğunu, kendisinin de başka bir kaynağa ihtiyaç duyduğunu ve böylece sonsuzluğa, böylece başlayacağımız bir noktanın kalmadığını söylüyoruz ve dolayısıyla herhangi bir şeyi temellendirmek mümkün olmuyor ve yargıya varma askıya alınıyor.

İlişki (Görelilik)

Her şey, onlarla ilişkili olan şeyler değiştikçe veya biz ona farklı açılardan baktıkça değişir. Agrippa şöyle anlatıyor:

Görelilikten türeyen modda, yukarıda söylediğimiz gibi, var olan nesne, yargılayan özneye ve onunla birlikte gözlemlenen şeylere göre şöyle şöyle görünür, ama onun doğası gereği nasıl olduğuna dair yargıyı askıya alırız.

Varsayım

Gerçeği yalnızca desteksiz varsayımlara dayanarak ileri sürebiliriz. Buna bugün "dogmatik argüman" diyoruz - ki bu şekilde izah edildiğinde, halk arasındaki "dogmatik" sözcüğünün anlamından farkı görülebilir.

Sonsuza kadar geriye atılan Dogmatistler, kurmadıkları, ancak bir taviz sayesinde basit ve kanıtsız olarak varsaydıklarını iddia ettikleri bir şeyden yola çıktıklarında, varsayım modu ortaya çıkar.

Döngüsellik

Gerçeği savunma biçimimiz, kanıtların döngüselliğine dayanır. Buna bugün "döngüsel argüman" diyoruz. Agrippa, şöyle yazıyor:

Karşılıklı mod, araştırılan nesnenin doğrulanması gereken şeyin, araştırılan nesne tarafından ikna edici hale getirilmesi gerektiğinde ortaya çıkar; sonra, diğerini kurmak için ikisini de temellendiremediğimiz için, her ikisi hakkında da yargıyı askıya alırız.

Üçlemin Çözümü Var mı?

Maalesef hayır. Eğer bir üçlemin mutlak bir çözümü olsaydı, o zaman "üçlem" olmazdı. Elbette, ortada üçlem olmadığı veya üçlemin ayaklarından bir kısmının sanıldığı kadar problemli olmadığını söyleyen çok sayıda filozof ve eleştirmen var. Bunların geliştirdikleri tartışmalar, kademeli bir şekilde dallanıp budaklanan derin bir felsefi argümanlar ağacını oluşturuyor - ki bu biraz ironik; çünkü "Herhangi bir argümanı kanıtlayabilir miyiz?" sorusu bile sayısız felsefenin doğuşu veya etkilenmesi ile sonuçlanıyor. Bu da felsefenin çoğu zaman haksız yere karikatürize edilen, "cevaplara ulaşmadan tartışmayı sürdüren" doğasına işaret ediyor. Kimi zaman nihai cevaplara ulaşamasak bile, yolda birçok şey öğrenebiliriz. Bilim ve felsefe, bu nedenle değerlidir.

Bilim açısından incelendiğinde, daha önce natüralizmle ilgili yazımızda da tartıştığımız üzere, bilimin gerçeğe dönük arayışındaki en büyük itici faktörlerden biri evrensel anlaşılabilirlik (ki bu, Agrippa'nın vurgu yaptığı anlaşmazlığı minimize etmeyi hedefler) ve sürekli sonuç üretebilme becerisidir (bu da pragmatik bir amaca hizmet eder). Eğer bilimde ortak bir dil tutturamazsak ve herhangi bir yeni keşifte bulunamazsak, bilimle ilgili temel varsayımlarımızı gözden geçirmemiz gerekir. Ancak bugüne kadar böyle bir ihtiyaç doğmamıştır ve gelecekte de doğacağı meçhuldür.

Bir diğer önemli nokta, Münchhausen Üçlemi bizi birbirinden beter 3 seçenekten birine zorluyor olsa da bu seçenekleri yumuşatmak ve zayıflatmak mümkün olabilir. Örneğin bazı temel varsayımlarda bulunuyor olsak bile bu varsayımları kolayca terk edebilecek bir sistem inşa etmek, gerçeğe ulaşma konusunda insanın bilişsel zaafları varsa bu zaafları görmezden gelmek yerine onları eleyecek yöntemler tespit etmek, kusursuz bir sisteme sahip olmaktan ziyade işimizi gören ve daha fazla keşfin önünü açan yöntemler geliştirmek, Evren'e ve insan bilişine yönelik değiştiremeyeceğimiz bu gerçeklere rağmen ilerlememizi sağlayabilir. Bunlar ve çok daha fazlası, bilimin karakteristik özellikleridir. Bilim, sadece ne olduğu üzerinden değil, ne olmadığı üzerinden de güvenilirlik, anlaşılabilirlik ve evrensellik sağlamış bir düşünce sistemidir.

Burada önemli olan, epistemoloji felsefesi çerçevesinde bu tür tartışmaların olduğu ve bunların tüm düşünce sistemlerine öyle veya böyle sirayet ettiğidir. Bu tartışmaların sonuçları, elbette bu düşünce sistemlerinde değişimler yaratabilir veya onlar üzerinde pek bir etkisi olmayabilir. Ama felsefenin çıktıları, illâ dünyayı değiştirici olmak zorunda değildir. Örneğin belirsizlik zamanlarında yükselişe geçen sahtebilim ile mücadelede epistemoloji önemli bir araçtır. Bir şeye inanmayı neden seçtiğimizi nasıl temellendirdiğimizi sorgulamak, belki sizi %100 gerçeğe ulaştıramaz, ancak olasılıklar arasından en güvenilir ve olası olanlarını belirlemenizi sağlayabilir.

Bilimin özünde yapmaya çalıştığı da tam olarak budur: Bu yazıda bir örneğini verdiğimiz felsefi problemler veya insanın bilişsel engelleri gibi çeşitli nedenlerle %100 gerçeğe ulaşamasak bile, evrensel olarak hemfikir olabileceğimiz biçimde, ona en fazla miktarda yaklaşabilmek... Her adımda kendimizi ve varsaydıklarımızı sorgulayarak, daha iyi alternatifler varsa onları ortaya çıkarabilmek ve bu sayede gerçeğe olan zorlu, dolambaçlı ama stabil ilerleyişimizi sürdürebilmek...

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Bilim Nedir? Yazı Dizisi

Bu yazı, Bilim Nedir? yazı dizisinin 6. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • İnanılmaz 11
  • Muhteşem! 5
  • Tebrikler! 5
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 2
  • Bilim Budur! 1
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • R. Trivedi. Munchausen Trilemma: Is It Possible To Prove Any Argument As Truth?. (26 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Science ABC | Arşiv Bağlantısı
  • L. J. Rips. (2002). Circular Reasoning. Cognitive Science, sf: 767-795. doi: 10.1207/s15516709cog2606_3. | Arşiv Bağlantısı
  • J. Weisberg. Formal Epistemology. (2 Mart 2015). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • R. Cameron. Infinite Regress Arguments. (20 Temmuz 2018). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2021. Alındığı Yer: Stanford Encyclopedia of Philosophy | Arşiv Bağlantısı
  • K. Popper. (2002). The Logic Of Scientific Discovery. ISBN: 9780415278447. Yayınevi: Routledge.
  • I. C. Jarvie, et al. (2016). Karl Popper. A Centenary Assessment. Volume Ii - Metaphysics And Epistemology. ISBN: 9781848901919. Yayınevi: College Publications.
  • S. Empiricus, et al. (2000). Outlines Of Scepticism. ISBN: 9780521778091. Yayınevi: Cambridge University Press.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 17:07:11 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10712

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!. (10 Temmuz 2021). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/10712
Bakırcı, Ç. M. (2021, July 10). Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!. Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/10712
Ç. M. Bakırcı. “Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 10 Jul. 2021, https://evrimagaci.org/s/10712.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Münchhausen Üçlemi: Hiçbir Argümanın Doğruluğunu Mutlak Olarak İspatlayamazsınız!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, July 10, 2021. https://evrimagaci.org/s/10712.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close