Günaydın!
Gözlerini açıyorsun, uykunu almış, güzel dinlenmişsin. Ancak bir anda afallıyorsun, çünkü bu yatak, sana ait değil. Ne iki kişilik bu yatağı, ne de odadaki eşyaları tanıyorsun. Hâlâ rüyada olduğunu düşünüp yataktan kalkıyorsun.
Günaydın!
Gözlerini açıyorsun, uykunu almış, güzel dinlenmişsin. Ancak bir anda afallıyorsun, çünkü bu yatak, sana ait değil. Ne iki kişilik bu yatağı, ne de odadaki eşyaları tanıyorsun. Hâlâ rüyada olduğunu düşünüp yataktan kalkıyorsun.
Güneş Sistemi, Samanyolu Galaksisi içinde hareket halindedir ve şu anda Herkül takımyıldızı yönünde, Vega yıldızına doğru (Lyra/Lir takımyıldızı içinde yer alır) ilerlemektedir. Bu hareketin belirli adı Güneş'in solar apeksidir.
İşte bu hareketle ilgili bazı önemli detaylar:
Hız: Güneş Sistemi, Samanyolu galaksisinin merkezi etrafında yaklaşık 828,000 km/saat (230 km/saniye) hızla dönmektedir.
Galaktik Yörünge: Güneş Sistemi, galaksi merkezine ortalama 26,000 ışık yılı uzaklıktadır ve bir tam turunu (bir "galaktik yıl") yaklaşık 225-250 milyon yılda tamamlar.
Yerel Hareket: Ayrıca yerel yıldızlar grubuyla birlikte, galaksinin disk düzleminde hareket ederken, galaksi içinde de salınım yapar.
Yani hem galaksinin etrafında dönüyor hem de galaksi içinde ileriye, özellikle Vega yönüne doğru bir hareket sergiliyor. Bu hareket uzun zaman ölçeklerinde yıldızların gökyüzündeki konumlarını değiştirir, bu da "yıldızların kendi hareketleri" olarak[1][1] bilinir.
İnsan, bilimsel açıdan oldukça muğlak bir terimdir. Bunun 2 temel nedeni var: İlki, "insan" sözcüğünün bilimsel bir terim olmaması. Bu, bir canlının halk arasındaki ismidir. Örneğin "çayır köpekleri" ismi, bir canlının halk arasındaki adıdır. Fakat canlı bir köpek türü değildir; Cynomys cinsi sincaplara halkın taktığı isimlerdir. Bunun birçok örneği vardır: dağ keçisi, keçi değildir. Yeleli kurt, kurt değildir. Kral kobra, gerçek bir kobra değildir. En fenası, "tavuskuşu mantis ıstakozu" ne bir tavuskuşudur, ne bir mantistir, ne de ıstakozdur. Bu sorun nedeniyle bilim camiasında türler, tür isimleriyle anılırlar. İnsan da farksızdır. İnsan sözcüğü halk arasında kullandığımız bir isimdir ve hepimiz "insan" derken ne kastettiğimizi biliriz. Ancak bilimsel terminolojide dikkatli olmak gerekir; zira terimler çok iyi tanımlanmazlarsa, iletişimde ve araştırmalarda büyük sorunlar çıkacaktır. Buna az sonra döneceğiz.
İnsan sözcüğünün bilimsel olarak pek anlamlı olmamasının ikinci nedeni ise evrimdir. Evrimsel süreçte canlılar çok yumuşak bir şekilde değişirler. Bir tür, yeni bir türe son derece ufak basamakların birikimiyle geçer. Dolayısıyla canlıları sınıflandırmak çok güçtür. Bu nedenle taksonomistler (ya da "taksonomlar"), paleontologlar, arkeologlar ve antropologlar sürekli birbirleriyle kavga ederler. Türler arası geçiş öylesine yumuşak, evrim öylesine narin bir süreçtir ki; türleri net çizgilerle birbirinden ayırmakta zorlanırız. Ne zaman ki araya yeterince zaman koyarız, o zaman iki tür arasındaki fark daha belirgin hale gelir. Fakat bu defa da eklediğimiz zamandan ötürü kimi zaman aradaki geçişte bulunan türleri atlayabiliriz. Bu nedenle bilim insanları son derece titiz bir şekilde çalışarak türleri isimlendirmeye ve birbirinden ayırmaya çalışırlar. Böylelikle evrimsel süreçte hangi türün hangisinin atası olduğu, kimin kimden evrimleştiği, hangi türlerin daha yakın, hangi türlerin daha uzak akraba oldukları anlaşılabilir.
Aşağıdaki simülasyonda, bilardo sporu dahilinde yapılabilecek kusursuz açılış vuruşunun analizini görüyorsunuz. Bu vuruş, eğer ki beyaz topun %100 ortasına vurulabilecek olursa ve masanın %100 pürüzsüz olduğu düşünülürse elde edebileceğiniz vuruştur.
Bu analizde yapılan varsayımlar ise şöyle:
Bilim, etik kaygılar dikkate alınmadığı durumlarda çok tehlikeli olabilir ve amacından kolayca sapabilir. Bilimsel metodları kullanan bilim insanları, etik ihlalleri temel almadıkları durumlarda korkunç deneyler ve ihlaller yapabilirler. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, bilimi ve toplumu bilimsel araştırmalarda kötüye kullanılan deneyler, sahte araştırma raporları, mesleki kıskançlık, rekabet veya bilimsel fonların kötüye kullanılması gibi suistimallerden korumak için çok sayıda etik düzenleme geliştirilmiştir. Çeşitli bilimsel birlikler, dernekler, akademiler, üniversiteler ve bilimle ilgili diğer kurumlar, biçim ve içerik açısından geniş bir çeşitlilik ortaya koyan etik standartları benimsemiştir. Bazıları genel etik davranış ve sorumluluk ilkelerine dayanır, diğerleri disiplinlere özgü mesleki görevlere atıfta bulunur.
Bilim; sonsuz bir arayış ve merak, bilinmeyen sulara yapılan zorlu ve tehlikeli yolculuk, içinde yaşadığımız evreni anlamak ve bilmek için girişilen bir sorgulamadır. İnsanı en uzak kıtalara, vahşi yerlere, Ay'a bile götürmüştür bu arayış.
Canlı organizmalar arasındaki böylesi farklı davranışların nedenleri nelerdir? Davranışı nasıl inceleriz? Hayvan davranışına yönelik araştırmalar, çevrebilim ve evrim hakkında bilgi vermekte ve doğal çevrenin korunması ile ilgili sorunlara çözümler sunmaktadır.
Davranış, canlı organizmaların temel özelliklerindendir. Bakteriler kimyasal gradyanlara tepki olarak aktif bir şekilde hareket ederler, amipler besinin etrafını sarmak için şekil değiştirirler ve nergisler mutedil rüzgârlarda çiçeklerini rüzgâr yönünde çevirirler (Berg 2000, Etnier & Vogel 2000). Süngerler gibi basit yapılı çok hücrelilerden eklembacaklılar, derisidikenliler ve kordalılar gibi organ sistemi olan hayvanlara kadar tüm hayvanlar iç ve dış çevreden gelen uyaranlara tepki gösterirler.
Bütün savaşlar, insanın içindeki savaşı örtmek içindir.
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.