Eğer bir gün biri çıkıp da evrenin hangi nedenle ve niçin burada var olduğunu keşfederse, Evrenin birdenbire yok olacağını ve yerini çok daha garip ve anlaşılmaz bir şeyin alacağını öne süren bir kuram vardır. Bir başka kuramsa bunun zaten gerçekleştiğini ileri süre
Uçmanın tek yolu aşağı atlayıp yeri ıskalamaktır
Gerçekte, gezegende yunuslardan daha zeki tek bir tür daha vardı ve onlar da zamanlarının büyük bölümünü davranış araştırmaları laboratuvarlarında tekerleklerin içinde koşarak ve insanoğlu üzerinde korkutucu derecede ayrıntılı ve kurnaz deneyler yürüterek geçiriyorlardı. İnsanoğlunun bu ilişkiyi de baştan aşağı yanlış anlaması bile aslında bu yaratıkların planlarının bir parçasıydı.
Örneğin, Doğu Galaktik Kolun bir köşesinde, büyük bir orman gezegeni olan Oglaroon’da “zeki” nüfusun tamamı yalnızca çok küçük ve kalabalık bir ceviz ağacında yaşar. Bu ağaçta doğar, yaşar, âşık olur, ağacın kabuğuna yaşamın anlamı, ölümün amaçsızlığı ve doğum kontrolünün önemi hakkında düşündürücü minik makaleler kazır, son derece küçük birkaç savaşa katılıp en sonunda daha zor ulaşılabilen dallardan birinin toprağa bakan tarafına bağlı olarak ölürler.
Öyle ki, ağaçlarından ayrılan tek Oglaroonlular, başka ağaçların da hayatı destekleyecek kapasitede olup olmadığını merak etmek ya da öbür ağaçların, yalnızca fazla Oglacevizi yemenin yarattığı bir yanılsama olup olmadığını sorgulamak gibi korkunç bir suç işledikleri için sürgüne gönderilenlerdir.
Tüm fikirler eşit değildir. Bazıları çok daha sağlam, gelişmiş ve mantıkla desteklenmiştir.
Evren'in merkezi olmamamız bir yana, hiçbir özel yaratılışa sahip olmayışımız bizim için bir şoktur. Bir çeşit kilden yola çıkıp, şu anki maymun mertebesine ulaştık. Bu gerçek hoşumuza gitmiyor.