İnsanın Kökenini Anlamak İçin Sadece Yaşayan Kuyruksuz Maymunlara Bakamayız; Fosilleşmiş Maymunları da Hesaba Katmak Şart!
Charles Darwin'in insanoğlunun beşiği olarak Afrika'ya işaret etmesinin ardından geçen 150 yılda insanlığın evrim ağacındaki üye sayısının artmasının yanında insanlığın kökeni hakkındaki tartışmalar da aynı şekilde artmıştır. Bu tartışmalarda, primatların evrimine ve özellikle insanların bu süreçte nerede ve nasıl ayrıldığına çok fazla odaklanılmıştır. İnsanlar ve diğer maymunlar arasındaki son ortak atanın; kuyruksuz maymun benzeri olduğu, özellikle günümüzde yaşayan en yakın akrabamız olan şempanzelere benzer olan bir tür olduğu düşünülmektedir.
Bu tartışmaların merkezinde kuyruksuz maymun fosilleri vardır: Bazı bilim insanları, bu fosillerin insansıların ("homininlerin") evrimsel geçmişi hakkında bilgilendirici olmadığını öne sürerken, diğer bilim insanları onların insan evriminin anlaşılması bakımından elzem olduklarını savunmuşlardır.
Science dergisinde yayınlanan yeni bir inceleme, Darwin'in çalışmalarından bu yana homininlerin kökenindeki büyük keşiflere bir bakış atıyor ve fosil maymunların, son ortak atamızın doğası da dahil olmak üzere, maymun ve insan evriminin temel yönleri hakkında bize önemli bilgiler sunabileceğini ileri sürüyor.[1]
Kuyruksuz Maymunlardan İnsanın Evrimi
İnsanlar, kuyruksuz maymunlardan (özellikle de şempanzelerden) yaklaşık olarak 9.3 ila 6.5 milyon yıl arasında, Miyosen devrinin sonlarına doğru ayrılmışlardır. Paleoantropologlar, homininler olarak da bilinen insansıların soyunun kökenini anlayabilmek için, insanlar ve kuyruksuz maymunların son ortak atasının fiziksel ve davranışsal karakteristikleri ile yaşadıkları çevreyi yeniden oluşturmayı hedeflemektedirler. Makalenin baş yazarı olan ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Antropoloji Bölümü'nün başında bulunan ve makalenin baş yazarı olan Sergio Almécija, durum hakkında şöyle bir yorum yapmıştır:
İnsansıların kökeni hakkındaki açıklamaları incelediğinizde, büyük bir kargaşa olduğunu fark edeceksiniz - bir fikir birliği söz konusu değil. Bilim insanları birbirlerinden tamamen farklı paradigmalar çerçevesinde araştırmalar yapmakta ve bu, benim bilimin diğer alanlarında görmediğim bir durum.
İşte Almécija ve paleontolojiden filogenetiğe kadar geniş bir sahadan olan meslektaşları, bu araştırma sahasını gözden geçirdiler ve kuyruksuz maymunlara ait fosillerin morfolojinin oldukça çeşitli olduğu; kuyruksuz maymunlarla olan son ortak atamızın muhtemelen kendine özgü bir dizi özelliği olduğu ve bu özelliklerin, birbirinden farklı seçilim baskısı kombinasyonları altında evrimleşen modern insanlar ile modern kuyruksuz maymunların sahip olduğu özelliklerden muhtemelen farklı olacağı sonucuna vardılar.
Farklı Yaklaşımların Çatışması
İnsanlığın kökeni sorusunu çözmek açısından başlıca iki tane yaklaşım söz konusudur: Yaşayan maymunların, özellikle de şempanzelerin analiz edilmesine dayanan "yukarıdan aşağı" (İng: "top-down") yaklaşım ve insansıların filogenetik ağacındaki soyu tükenmiş diğer maymunları da kapsayan "aşağıdan yukarı" (İng: "bottom-top") yaklaşım.
Örneğin bazı bilim insanları, insansıların dört ayak üstünde yürüyen ve şempanzeye benzeyen bir atadan türediklerini düşünmektedirler. Fakat diğer bilim insanları, insan soyunun daha çok Miyosen devrindeki maymunlara benzeyen bir atadan türediğini öne sürmektedirler.
Bu farklı yaklaşımlardan yararlanan çalışmaları değerlendiren ekip, bu yaklaşımlardan yalnızca bir tanesine sadık kalmanın yarattığı sınırlamalardan bahsediyorlar:
- "Yukarıdan aşağı" yaklaşımla yapılan araştırmalar, günümüzde varlığını sürdüren maymun türlerinin aslında eskiden yaşamış olan daha büyük bir insansı ailesinin hayatta kalmayı başarmış olan soyları olduklarını ara sıra göz ardı etmektedirler.
- Öbür yandan "aşağıdan yukarıya" yaklaşımını benimseyen araştırmalar ise çoktan oluşmuş beklentilere uyan maymun fosillerini fazlasıyla önem atfetme hatasına düşmektedirler.
Almécija şöyle diyor:
Darwin, 1871 tarihli İnsanın Türeyişi kitabında, insanların Afrika'da diğer türlerden tamamen farklı olan bir türden türediğini öne sürmüştü. Fakat o zamanlarda fosil bulgular kıt olduğu için, bu iddiasını güçlü bir şekilde savunmamıştı.
Bunu takip eden 150 sene boyunca, Doğu ve Orta Afrika'da (ve hatta bazılarına göre Avrupa'da da) insan-şempanze farklılaşmasının miladına yaklaşan insansı fosiller bulundu. Buna ek olarak, Afrika ve Avrasya'da bulunan fosiller, toplamda elliyi aşan kuyruksuz maymun cinsine ait.
Evrim Ağacı'ndan MesajAslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ancak bu fosillerin çoğu, modern maymun ve insan soylarının en eski temsilcilerinin sahip olması gereken özelliklere yönelik beklentileri karşılamayan, mozaik özellik kombinasyonlarını göstermektedir. Bunun bir sonucu olarak da bu maymun fosillerinin oynadığı evrimsel rol hakkında bilimsel bir fikir birliği oluşamıyor.
Özetle araştırmacılar, insanlığın kökenleri hakkında inşa edilen hikayelerin çoğunun, fosil kalıntıları ile uyumsuz olduğunu ortaya koydular. Makalenin eş yazarı ve müzenin Antropoloji Bölümü'nün asistan küratörü Ashley Hammond şöyle diyor:
Günümüzde hala yaşayan maymun türleri, özelleşmiş türlerdir. Yani çok daha geniş olan, soyu tükenmiş maymun familyasından geriye kalanlardır. Tüm delilleri, yani hem yaşayan hem de fosilleşmiş maymun ve insansıları dikkate aldığımızda, günümüzde halen hayatta olan birkaç kuyruksuz maymun türüne bakarak inşa edilen insan evrimi hikayesinin çok daha geniş bir perspektifi gözden kaçırdığı açıktır.
Müze'de doktora sonrası araştırmacı olan ve makalenin eş yazarı olan Kelsey Pugh, şunları söylüyor:
Kuyruksuz maymunlara ait fosillerde, günümüzdeki kuyruksuz maymunlardan çoğu zaman farklı olan eşsiz ve kimi zaman da beklenmeyen özellikler ve bu özelliklerin birkaçının birleşimleri, bizlerin insansı (hominin) atalarımızdan hangi özellikleri miras aldığımızı ve bu özelliklerin hangilerinin bize özgün olduğu düğümünü çözebilmek açısından önemlidir.
Farklı Perspektifleri Birleştirmek Şart!
Makaleyi yazan araştırmacılara göre, sadece günümüzde hala yaşayan kuyruksuz maymunlardan elde edilen veriler, tek başlarına yeterli bir kanıt teşkil etmiyorlar. Almécija şöyle diyor:
Kuyruksuz maymun ve insan evrimi ile ilgili günümüzde var olan ve birbiriyle apayrı olan teoriler, erken homininler ve yaşayan maymunlarla birlikte Miyosen Dönem'de yaşamış maymunları da denkleme dahil edecek olurlarsa, çok daha fazla bilgi ile donanmış olacaklardır. Bir diğer deyişle, insanlar ve şempanzelerin birbirinden ayrılarak evrimleştiği o "başlangıç noktasını" yeniden inşa etmek için fosilleşmiş kuyruksuz maymunlar da vazgeçilmezdir.
Yazarlar, makalelerinde fosillerin zamanın derinliklerinde yaşanan evrimsel değişimlerle ilgili çalışmaları yönlendirmek açısından çok önemli olduğunu ve geçmişe dönük bu araştırmaların geleceğimize ışık tutacağını vurguluyorlar.[2] Ancak insan evrimine dair geçmişimizle ilgili olarak bilgilerimizdeki bazı önemli noksanlıklara ve sınırlara dikkat çekiyor ve bazı önerilerde bulunuyorlar.
Yazarların söylediğine göre insan evrimini anlamak için daha fazla fosile ihtiyacımız vardır; çünkü muhtemelen sahip olduğumuz fosillerden çok daha fazlası keşfedilmeyi beklemektedir. Goril veya şempanze soylarına yakın fosil maymunları bulmak için daha fazla saha çalışması gerekiyor ve bu tür çabaları, özellikle de henüz keşfedilmemiş veya az örneklenmiş alanlara yaymak çok önemlidir.
Filogenetik çıkarım araçlarını geliştirmeye devam etmek de çok önemlidir. Bayesci yaklaşımlar umut vericidir, ancak morfolojik verilere uygulanabilirliği konusunda belirsizlik devam etmektedir.[3]
Sadece Antik DNA araştırmalarıyla sınırlı kalınmamalıdır; çünkü bugüne kadar çıkarılmış en eski DNA, sadece 1 milyon yıl öncesine kadar gidebilmektedir.[4] Paleoproteomik gibi sahalardan gelecek veriler sayesinde, orangutanların evriminde yer alan, 2 milyon yıl kadar önce yaşamış Gigantopithecus gibi cinslerin evrim ağacındaki yerini doğrulamak mümkün olmuştur.[5] Paleoproteomik alanında gelecekte yaşanacak teknolojik gelişmeler, Miyosen kuyruksuz maymunlarından paleoproteomlar elde ederek, elimizdeki temel soruları yanıtlamaya potansiyel olarak yardımcı olabilir.
Her ne kadar fosil bir hominidin gerçekte nasıl hareket ettiğini (örneğin nasıl yürüdüğünü) hiçbir zaman göremeyecek olsak da kemik, eklem ve kas fonksiyonlarına yönelik yaptığımız morfofonksiyonel varsayımlar, ataların hareket biçimlerinin yeniden inşası için çok önemlidir. Günümüzde atalarımızın birebir kopyası olan hiçbir tür olmadığı için bunların hareketini kuzen türlerden elde edilen verilerle çıkarsamak zorundayız ve bu alanda son dönemde önemli gelişmeler yaşanmaktadır: Teknolojik atılımlar sayesinde artık hayvanlardan, onlar doğal ortamlarında hareket ederken, invazif olmayan biçimde kinematik veri toplamak kolaylaşmıştır.[6] Fosil hominoidlerin nasıl hareket ettiğini daha iyi tahmin etmek için, deneysel ve morfolojik bilgiler entegre edilmelidir.[7]
Yazarların, son bir uyarıları daha var. Şöyle yazıyorlar:
İnsanlar, hikaye anlatıcıdır: İnsan evrimine yönelik teoriler; dik duruşun kökenleri, ellerin serbest bırakılması veya beynin genişlemesi gibi insan evriminin temel yönlerini açıklamak için, genellikle bir kahramanın yaptığı yolculuğun yapısını ödünç alan "antropojenik (insancı) anlatılara" benzer.[8] İlginç bir şekilde, bu anlatılar Darwin'in zamanından beri pek değişmemiştir. Halihazırda var olan bir anlatının başrolünü yeni keşfettikleri fosillerine vermeyi amaçlayan araştırmacıların, doğrulama önyargılarının ve geçici yorumlarına karşı dikkatli olmalıyız. Evrim senaryoları çekicidir; çünkü mevcut bilgilere dayanarak, makul açıklamalar sunarlar. Ancak bu anlatılar test edilebilir hipotezlere dayanmadıkça, "tam da şöyle oldu öykülerden" fazlası olmayacaklardır.[9]
Fosil kuyruksuz maymunlar hakkında pek çok belirsizlik bulunmaya devam etmektedir ve soyu tükenmiş türlerin paleobiyolojisinin, bilim camiasında hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde yeniden yapılandırılabileceği günlerden hala çok uzaktayız. Bununla birlikte, erken homininler ve yaşayan kuyruksuz maymunlarla birlikte, Miyosen maymunlarının da analizlere dahil edilmesi halinde, kuyruksuz maymun ve insan evrimi ile ilgili mevcut anlaşmazlıklar çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu yaklaşım, primitif ve sonradan türeyen özellikler ile, yaygın olan ve spesifik/eşsiz olan özellikleri birbirinden ayırt etmemizi mümkün kılacaktır. İşte insan evrimini anlama yolculuğumuzda fosilleşmiş kuyruksuz maymunların rolü tam da budur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Almécija, et al. (2021). Fossil Apes And Human Evolution. Science. doi: 10.1126/science.abb4363. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. D. Barnosky, et al. (2017). Merging Paleobiology With Conservation Biology To Guide The Future Of Terrestrial Ecosystems. Science, sf: eaah4787. doi: 10.1126/science.aah4787. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. A. Goloboff, et al. (2018). Parsimony And Model‐Based Phylogenetic Methods For Morphological Data: Comments On O'reilly Et Al.. Palaeontology, sf: 625-630. doi: 10.1111/pala.12353. | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. V. D. Valk, et al. (2021). Million-Year-Old Dna Sheds Light On The Genomic History Of Mammoths. Nature, sf: 265-269. doi: 10.1038/s41586-021-03224-9. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Welker, et al. (2019). Enamel Proteome Shows That Gigantopithecus Was An Early Diverging Pongine. Nature, sf: 262-265. doi: 10.1038/s41586-019-1728-8. | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. I. Sellers, et al. (2014). Markerless 3D Motion Capture For Animal Locomotion Studies. Biology Open, sf: 656-668. doi: 10.1242/bio.20148086. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. A. Nyakatura, et al. (2019). Reverse-Engineering The Locomotion Of A Stem Amniote. Nature, sf: 351-355. doi: 10.1038/s41586-018-0851-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Landau, et al. (1993). Narratives Of Human Evolution. ISBN: 9780300054316. Yayınevi: Yale University Press.
- ^ R. J. Smith. (2016). Explanations For Adaptations, Just‐So Stories, And Limitations On Evidence In Evolutionary Biology. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews, sf: 276-287. doi: 10.1002/evan.21495. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 17:04:39 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10449
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.