İnsan Türünde Savaş ve Barış Davranışları Nasıl Evrimleşti?
İnsan türü, tekrar tekrar gruplar arası çatışmaya girerek diğer hayvanlarda nispeten daha nadir görülen bir savaşma eğilimi sergiler. Şiddet doğada sıkça görülür, fakat ölümcül şiddet çoğu zaman aynı türün iki bireyi arasında gerçekleşir. Yetişkin türdeşlerin koalisyon halinde birbirini öldürmesi ise çok daha nadirdir, ancak insanların yakın akrabaları olan şempanzeler gibi primatlarda örnekleri gözlenmiştir.
Aynı zamanda insan türünün gerçekleştirdiği iş birliği faaliyetlerinin kapsamı hem grup içi hem de gruplar arası olarak diğer türlerden daha geniştir. Buna örnek olarak mal ve hediye alışverişi, evlilikler ve ittifaklar gibi diplomatik uygulamalar verilebilir. İnsan türünün yüksek düzeydeki bu sosyallik haline "hiper-prososyallik" ya da "ultra-sosyallik" denmektedir. İnsan türünün aksine, çoğu türde iş birlikçi etkileşimler grup içi olmakla birlikte gruplar arası etkileşimler rekabetçi ve çatışmacıdır. Türdeş gruplar arasındaki pozitif toplamlı ilişkiler hayvanlar arasında oldukça nadirdir. Çok az sayıda memeli türü (örneğin bonobolar ve yunuslar) ve karıncalar gruplar arası iş birliği yapmaktadır.
Savaş eğilimi ve gruplar arası barışçıl, iş birliğine dayalı etkileşimlerin bu paradoksal kombinasyonu "insan grupları arası davranış paradoksu" olarak tanımlanabilir. Bu paradoksu açıklayan görüşler iki zıt kutup halinde bulunur.
Hobbesçu ya da "uzun kronoloji" olarak adlandırılan görüşe göre savaşın Homo cinsinde derin kökleri vardır. Savaş; insanların yaklaşık yedi milyon önce ayrıldıkları şempanzelerle ortak atalarından miras aldıkları, doğal seçilimden kaynaklanan evrimsel bir adaptasyondur. Bu görüşe göre gruplar arası şiddet tarım toplumlarının ortaya çıkışından önce tüm Pleistosen boyunca var olmuş ve avcı toplayıcıların yanı sıra göçebelerde de gözlenmiştir.
Diğer kutuptaki görüş ise insan türünün diğer memelilerle barışçıl karşılaşmalar ve çatışma dizginleme adına bir adaptasyonu paylaştığını düşünmektedir. Barışçıl gruplar arası ilişkilerin insan türünün atalarından geldiği kabul edilirken savaşın kökenleri sığdır. Savaş; Homo sapiens'in evrim sürecinde yaklaşık 10-12 bin yıl önce Neolitik (tarımsal) devrimin yol açtığı sosyal karmaşıklıktaki artıştan ve yerleşik, hiyerarşik ve yoğun nüfuslu tarım toplumlarının ortaya çıkmasından kaynaklanan nispeten yeni bir kültürel icattır.
Birbirine taban tabana zıt bu görüşler "insan grupları arası davranış paradoksunu" anlamanın önünde bir engel teşkil eder. Savaşın derin köklerine odaklanmak, gruplar arası ilişkileri karakterize eden barışçıl diplomatik uygulamaların ve çatışma mekanizmalarının yaygın kullanımını tek başına açıklayamaz. Aynı şekilde sözde "barış sistemlerine" odaklanmak insanlar ve insan olmayan primatlar arasında gruplar arası saldırganlığın ortak evrimsel kökenlerini gözden kaçırır. İnsan evrimi boyunca barış yapma, büyük ölçüde ölümcül saldırganlıkla el ele gitmiştir.
İnsanlar iş birliğine dayalı şiddet eğilimini şempanze benzeri atalarından miras almıştır. İlk olarak iş birliğine dayalı avlanma becerilerini miras alan insanlar, bu birikimi yetişkin türdeşlerini iş birliği içinde öldürmek için kullanmış ve daha sonra silah kullanımı gibi teknolojik yeniliklerle geliştirmişlerdir. Öte yandan kümülatif bir kültürel evrim sürecinden sonra gruplar içinde ve arasında iş birliğine dayalı iletişimin ve toplum yanlısı davranışların artmasına yol açan kendi kendini evcilleştirme sürecinden geçmişlerdir.
Bu iki biyokültürel evrimsel sürecin birleşimi, kendini evcilleştirme ve Pleistosen'deki çevresel değişkenlik arasındaki geri bildirim döngüsünün etkileri de eklendiğinde insanların grupları arası davranış yelpazesini önemli ölçüde genişletmiş ve böylece türümüzü karakterize eden çatışmalı ve barışçıl gruplar arası ilişkilerin ayırt edici birleşimini üretmiştir.
İnsan Türünde Savaş ve Barış: Kademeli Bir Gidişat
İnsan türünde savaş ve barış olgularını meydana getiren bileşenler binlerce yıllık bir gelişim sürecinden sonra günümüzdeki halini almıştır. Bu bileşenlere detaylı bakmadan önce onları iki farklı başlığa ayırmak anlamamızı daha kolay kılacaktır: Proaktif Saldırganlık ve Barışçıl Gruplar Arası İlişkiler.
Proaktif Saldırganlığın Derin Kökleri: İş Birlikçi Avcılıktan Savaşa
Avrupa'da tür içi insan şiddetinin en eski kanıtı Gürcistan'ın Dmanisi kentinde yaklaşık 1,77 milyon yıl öncesine tarihlenmiştir. Muhtemelen bireyler arası şiddetten kaynaklanan iyileşmiş kafatası lezyonlarının gösterdiği gibi, şiddetin kökenleri Homo erectus'un Afrika'dan ilk çıkışına kadar uzanmaktadır.
Aynı coğrafyada Homo sapiens'ler arası erken şiddet Romanya'da bulunan ve 33 bin yıl öncesine tarihlenen Cioclovina kalvaryumunun (kafatasının tepe bölgesinin) açık bir şekilde künt travma belirtileri göstermesiyle kanıtlanmaktadır. Orta Doğu'da bu durum günümüz İsrail'inde, Skhul (bir çocuk, 120-90 bin yıl önce) ve Qafzeh (100-90 bin yıl önce) bölgelerinde gözlenmiştir. Afrika'da ise 23.500-19.300 önce Nil Vadisi'ndeki Wadi Kubbaniya'da örnekler bulunmuştur.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Erken Homo'yu türdeşlerini öldürmeye iten motivasyonlar ise zamanla saldırganlıktan elde edilen faydalar ve biyolojik olarak yönlendirilen kaynak kazanımlarının ötesine geçerek kültürel faydaları da kapsamıştır. Bir yandan insanlar için saldırganlıktan elde edilen ve artan bölge hakimiyeti, kaynaklara daha fazla erişim ve eşler için rakipleri püskürtme becerisini de içeren faydalar; başlangıçta en azından şempanzelerde gözlemlenenlere kısmen benzemektedir.
Bu bağlamda erken Homininler arasındaki gruplar arası çatışma, başarılı grupların yiyecek ve eş gibi değerli kaynakları kapsayan genişletilmiş bir bölgeyi güvence altına almasıyla şempanzelerde görülen modellerle karşılaştırılabilecek doğrudan faydalar sağlamıştır. Öte yandan insan olmayan primatların aksine erken Homo muhtemelen esirlerin, taşınabilir malların ve grup içi kültürel ödüllerin elde edilmesi de dahil olmak üzere bir dizi fayda elde etmiştir. Statü veya prestij gibi maddi olmayan kültürel ödüllerin devreye girmesi, gruplar arası saldırganlıkta bulunan bireyler için ek teşvikler yaratmıştır.
Barışçıl Gruplar Arası İlişkilerin Derin Kökleri: Kümülatif Kültür, Kendini Evcilleştirme ve Toplum Yanlılığı
İnsanlarda gruplar arası barışçıl ilişkiler, gruplar arası çatışmanın adım adım gelişmesine benzer şekilde milyonlarca yıl içinde kademeli ve kümülatif olarak gelişmiştir. Toplum yanlılığına doğru giden yörüngedeki ilk kritik eşik, yaklaşık 1,8 milyon önce kümülatif kültürel evrimin geri dönülmez noktasına ulaşmasıdır.
Kültürel bilgi nesiller boyunca aktarılarak birikir, böylece araçlar ve teknik bilgi yerel ortamlara giderek daha uygun hale gelir ve kültürel bir çeşitlilik ortaya çıkar. Bölgenin ihtiyaçlarına göre evrimleşmiş kültürel özelliklerin karmaşıklığındaki bu artış, erken Homo cinsinin gruplar arası davranış yelpazesini önemli ölçüde genişletmiş ve çeşitlendirmiştir. Kümülatif kültür aynı zamanda nesiller arasında öğretimi kolaylaştırırken dilin evrimini ve karmaşıklaşmasını sağlamış ve böylece daha büyük ölçekli iş birliğini teşvik etmiş, iş birliği ölçeğini ve mekanizmalarını büyük ölçüde geliştirmiştir.
İkinci kritik eşik 300.000 yıl öncesinden biraz önce, insan türü reaktif saldırganlığa karşı bir seçilim sürecine girdiğinde (ya da kendi kendini evcilleştirdiğinde) aşılmıştır ve bu da hem gruplar içinde hem de gruplar arasında gelişmiş iş birlikçi iletişim ve daha çok toplum yanlılığı ile sonuçlanmıştır. Bu kendi kendini evcilleştirme süreci muhtemelen dilin (veya ilkel dilin) ortaya çıkışıyla teşvik edilmiş ve böylece en azından kümülatif evrim tarafından kısmen mümkün kılınmıştır.
Barışçıl gruplar arası ilişkilerin aşamalı gelişimindeki üçüncü ve son kritik eşik, büyük ölçüde önceki ikisinin sonucudur. Kümülatif evrim ve kendi kendini evrimleştirme birleşerek 100 bin yıl önce insan gruplarının hem büyüklüğünü hem de birbirine bağlılığını artırmış ve böylece barışçıl gruplar arası ilişkilerin kapsamını genişletmiştir. İnsanlar daha toplum yanlısı hale geldikçe yavaş yavaş küçük gruplar halinde yaşamaktan yüzlerce veya daha fazla kişiden oluşan daha büyük gruplarla yaşamaya geçmişlerdir.
Buna ek olarak Pleistosen boyunca gruplar arası barışçıl iş birliğini destekleyen bir diğer seçici baskı da çevresel değişkenlik olmuştur. Yaklaşık 3 milyon yıl önce Dünya'nın iklimi giderek daha değişken hale gelmiştir ve Pleistosen'in ortasından sonlarına doğru bu değişkenlik daha da yoğunlaşmıştır. İklim dalgalanmaları ormanlar, göller, savanlar ve ormanlık alanlardaki değişimlerle karakterize olup küresel olarak daha serin ve kuru koşullara doğru genel bir eğilimin ortaya çıkışıyla aynı zamana denk gelmiştir. Bu iklim değişkenliği muhtemelen Hominin evriminin önemli bir itici gücü olarak hareket etmiş ve Homo sapiens'in kendini evcilleştirme sürecinin teşvik ettiği sosyal öğrenme ve gruplar arası toplum yanlılığı için seçilim baskılarını daha da yoğunlaştırmıştır. Bu Pleistosen çevre değişikliği, gruplar arası barışçıl iş birliğini destekleyen kapsayıcı bir seçici baskı olarak hareket etmiştir.
Sonuç
Savaş ve barış birdenbire ortaya çıkmamış, milyonlarca yıl içerisinde kademeli bir şekilde birlikte evrimleşmiştir. İnsanlar proaktif saldırganlık eğilimini şempanze benzeri atalarından miras almış olsa da önceden planlanmış grup cinayetlerini gerçekleştirme becerisinin kazanılması; biyolojik eğilimlerin, bilişsel kapasitelerdeki ilerlemelerin, iş birliğine dayalı avlanmanın ve silahların geliştirilmesinin de dahil olduğu teknolojik gelişmelerin birleşimine bağlı olarak aşamalı bir biçimde ortaya çıkmıştır.
Gruplar arası barışçıl ilişkiler kurma eğilimi de benzer şekilde Pan soyundan ayrıldıktan sonra milyonlarca yıl boyunca kademeli ve kümülatif olarak gerçekleşmiştir. İlk olarak kümülatif evrim kapasitesini geliştiren kendi kendini evcilleştirme süreci, daha sonra hem gruplar içinde hem de gruplar arasında iş birliğine dayalı iletişimlerin ve toplum yanlısı davranışların artmasına yol açmıştır. Bu da insan gruplarının hem ölçeğinde hem de birbirleriyle bağlantılarında önemli bir artışa yol açarak yerel olmayan kaynaklara erişmek ve böylece Pleistosen çevresel değişiklikleriyle başa çıkmak için çok önemli olduğu kanıtlanan bir özellik olan barışçıl alışveriş ağlarının genişlemesini sağlamıştır.
Bu iki yönlü genetik-kültürel evrim süreci ve bunun karşılıklı olarak birbirini güçlendiren geri bildirim döngüleri, insanın kendine özgü gruplar arası davranış yelpazesini ve insan türünü karakterize eden savaş ve barışın kendine özgü karışımını büyük ölçüde açıklamaktadır.
Tüm bu bahsedilen evrimsel süreç yerleşik medeniyetlerin, şehir devletlerinin ve imparatorlukların yükseliş ve çöküşlerinin; diplomasi ve savaş yürütme biçimlerinin temelini atmış ve aynı zamanda türümüzde hem savaşın hem de barışını devam etmesinin yolunu açmıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 3
- 2
- 2
- 2
- 2
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- Çeviri Kaynağı: Wiley Online Library | Arşiv Bağlantısı
- H. Meijer. (2024). Janus Faced: The Co-Evolution Of War And Peace In The Human Species. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews. doi: 10.1002/evan.22027. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:59:39 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18328
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Wiley Online Library. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.