Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?

11 dakika
106,431
İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?
Tüm Reklamları Kapat

Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar? Bu soru, binlerce yıla yayılan bir gizeme işaret eder: Tüm tavuklar yumurtadan çıkarlar ve tüm yumurtalar, en azından tavuk yumurtaları, tavuklar tarafından üretilirler. Bu durumda hangisi önce geldi? Tavuk mu, yumurta mı?

İlk Neden ve Köken Problemleri

Günümüzde horozların bu soruya yönelik perspektifi ve yumurtadan çıkanın tavuk değil de civciv olduğu gibi konularda bolca espriye malzeme olan bu paradoks, aslında "köken problemi" veya "ilk neden problemi" olarak ifade edebileceğimiz felsefi bir konuyla ilgilidir. İlk olarak MÖ 4. yüzyılda Aristo tarafından dile getirilmiştir, ondan 4 asır sonra Plütark bunun evrenin başlangıcıyla ilgili çok önemli bir problem olduğunu yazmıştır ve 5. yüzyılda Macrobius, kulağa basit bir soru gibi gelen bu sorunun aslında önemli olduğunu vurgulamıştır. 

Gerçekten de soru, felsefi açıdan önemlidir! Soruları şöyle çevirelim: Tüm madde ve enerji, kendisinden önce gelen madde ve enerjiden geliyorsa, ilk madde ve enerji nereden geldi? Tüm canlılar, diğer canlılardan geliyorsa, ilk canlı nereden geldi? Evren'deki her şey, Evren'in içerisindeyse, Evren nereden geldi? Görebileceğiniz gibi bunlar, insanlığın en büyük sorularından bazılarıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu ve bunun gibi sorular, birbirine bağlı olarak var olan unsurların ilk başta nasıl var olduklarıyla ilgilidir. Bir canlının bir diğer canlıyı doğurmasını veya bir maddenin bir diğerine dönüşmesini anlamakta pek zorlanmayız; ama ilk canlının nereden geldiği, ilk maddenin nereden geldiği gibi sorular zihnimizi zorlar.

İlginç bir şekilde, "Sınır problemi" veya "uç değer problemi" olarak da bilinen bu soruların bir kısmının aslında cevabı vardır, en azından bazıları için kabul edilebilir cevaplara oldukça yakınız: Örneğin bütün canlılar, kendilerinden önce gelen canlılardan gelirler, evet. Ancak canlılığın kökenlerine indiğimizde karşımıza çıkan en eski atasal yapılar, canlılık ile cansızlığın eşiğinde bulunan kimyasal çorbalar gibidir. Tıpkı günümüzde halen var olan virüslerin neredeyse bir canlı gibi davranması, canlılıkla ilişkili bazı özellikleri taşıması, ama buna rağmen canlılığın yaygın kabul edilen kriterlerini tam olarak sağlamadığı için "cansız" olarak kategorize edilmesi gibi, ilk canlılar da canlı yapılara çok benzer olsalar da, canlı diyemeyeceğimiz biyomolekül yığınlarından ibaretti. Yani canlılık, çok büyük ihtimalle, cansız moleküllerin kimyasal evrimi yoluyla meydana geldi. Yani canlılığın kökeni, henüz tam olarak cevaplanmamış olsa da, bilim için cevaplanamaz sorular kategorisinde değildir.

Peki ya öncesi? Dünya'nın, Güneş'in ve galaksimizin oluşumunu bilimsel olarak izah edebiliriz. Peki ya Evren? Evren içerisinde var olan her şeyin nihai kökenlerini, ilk madde ve enerji nereden geldi sorusuna kadar takip edebiliriz. Bunlar nereden geldi? Bu, diğer yazılarımızda ele aldığımız, çok büyük bir soru. Biz, bu yazıda cevabını bildiğimiz köken sorularına dönelim.

Tavuk-Yumurta "Paradoksu"

Çok basit: Tavuk yumurtadan çıkar!

Tüm Reklamları Kapat

"Yumurtadan çıkan tavuk değil, civcivdir." diye düşünen okurlarımız için: "Tavuk" sadece bu yazının konusu olan kuşun dişilerinin ismi değildir, aynı zaman Gallus gallus domesticus alt türünün Türkçedeki adıdır. Bu yazıda da bu anlamda kullanmaktayız. Tavuk, civciv ve horoz farklı türler değildir; genellikle "tavuk" olarak bildiğimiz hayvanın dişisi, yavrusu ve erkeğinin isimleridir. Bu hazırcevap muzipliği de bir kenara koyduğumuzda göre, devam edebiliriz.

Cevabını net olarak bildiğimiz ilk neden paradokslarından bir diğeri, tavuk-yumurta paradoksudur. Bu paradoksu da çözen de, aslında canlılığın kökenlerini açıklamamızı sağlayan bilim dallarıyla aynıdır: evrimsel biyoloji ve biyokimya. Aslında evrim tarihini bilen birisi için, tavuk-yumurta probleminde, ortada hiçbir paradoks yoktur: Tavuk, civciv ve horoz gibi farklı isimlerle andığımız canlı, Gallus gallus domesticus isimli bir kuş alttürüdür. Bugün net bir şekilde bildiğimiz üzere tüm kuşlar, 240 milyon yıl kadar önce dinozorlardan ayrılarak evrimleşmiştir; hatta kuşlar, 66 milyon yıl önce başlayan yok oluştan kurtulmuş ve günümüzde halen yaşayan dinozorlardır! Tavuk, bir kuş türüdür, dolayısıyla kökenleri dinozorlara kadar takip edilebilir. Bilindiği üzere tüm kuşlar yumurtlayarak ürerler. 

Bu sebeple, şimdi de yumurtanın tarihine kısaca bakalım: Yumurta dediğimiz kabuklu, karalarda bırakıldığında içerisindeki embriyoyu koruyup besleyebilecek özellikteki üreme yapısının ilk örneklerine 340 milyon yıl kadar önce amfibilerde ve onlardan evrimleşen sürüngenlerde rastlıyoruz.

Evrim tarihini takip edecek olursak, balıklardan evrimleşen amfibiler ilk büyük yumurtaları nemli kumsallara bırakmaya başlamışlardır. Daha sonradan amfibilerden evrimleşen sürüngenler yumurtlayarak üremeyi sürdürmüşlerdir ve bir adım öteye götürerek amniyotik kese sayesinde nemli olmayan, kurak kara parçalarında da üreyebilmeye başlamışlardır. Sürüngenlerin bir kolu dinozorlara evrimleşmiş, bu koldan ayrılan bir grup da kuşlara ve nihayetinde tavuklara evrimleşmiştir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Dolayısıyla bu soy hattı boyunca her canlı bir yumurtadan çıkmıştır. Tam olarak bu sebeple, ilkin tavuklar da dahil olmak üzere tüm tavuklar da öyle... Bu da, sorumuzun cevabını tartışmasız bir şekilde vermektedir: yumurta, tavuktan önce evrimleşmiştir, dolayısıyla tavuk, yumurtadan çıkar.

Tavuk ve yumurtaların filogenetik tarihi...
Tavuk ve yumurtaların filogenetik tarihi...
Evrim Ağacı

İşte, paradoks çözüldü!

Daha Derinlere İnmek...

Tavuk, "yumurta"dan çıkmıştır çıkmasına ama... Tatmin olmamış olabilirsiniz. Sorularınızı bir adım öteye götürmek, biraz daha keskinleştirmek istiyor olabilirsiniz: "İlk tavuk, bir tavuk yumurtasından mı çıkmıştır; yoksa ilk tavuk yumurtası bir tavuktan mı çıkmıştır? Sonuçta tavukların yavru hali olan civcivler, bir yumurtanın içerisinden çıkmaktadırlar. O yumurtalardan ilki, bir tavuk yumurtası mıdır, yoksa tavuğun atası olan canlının yumurtası mıdır?"

Öncelikle şunu net olarak anlamakta fayda var: Hiçbir türün "ilk bireyi" yoktur. İlk insan, ilk civciv, ilk ağaç gibi bir kavram, evrimsel biyoloji için geçersizdir; çünkü canlılar ve onları tanımlayan yüz binlerce özelliği, kademeli ve bir bütün olarak evrimleşir. Bu nedenle evrimsel süreçte bir soy hattında bir çizgi çekip, bundan öncekiler ata türdü, bundan sonrakiler torun tür diyemeyiz. Çünkü hiçbir noktada bir ata tür, bir torun tür doğurmaz. Her nesilde yüz binlerce özelliğin farklı kombinasyonları yavaş yavaş, birikimli bir şekilde değişir; nihayetinde bu değişim o kadar çok miktarda birikir ki, biz geriye dönüp baktığımızda, birbirinden ayrık nesillerin farklı türlere ait olacak kadar değiştiğini söyleriz. Ve bunlara yeni tür isimleri atarız.

Ancak bir tavuk yumurtasını "tavuk yumurtası" yapan şeyin ne olduğunu incelememiz mümkün. Bunu yaptığımızda, OV-17 isimli bir proteinle karşılaşmaktayız. Bu protein, tavuk yumurtalarını mümkün kılan proteindir ve tavukların atalarında bulunan benzer bir proteinin faydalı mutasyon geçirmesi ve bunun seçilmesi sonucu evrimleşmiştir. Bu mutasyon, bir veya birkaç tavukta başlamış, avantajlı olduğu için popülasyon içinde nesilden nesile yayılmıştır. Yani o mutasyona sahip olan tavuk ataları, daha çok yavru vermişlerdir ve bu sayede bir sonraki nesilde bu mutasyon daha sık görülmüştür.

Faydalı mutasyonu taşıyan bu yavrular da büyüyünce, kendileri de o mutasyona sahip olmayan türdaşlarına nazaran daha çok yavru verebilmişlerdir ve nihayetinde OV-17 proteini, tavukların atalarındaki baskın protein olmuştur. Bu noktada türün bildiğimiz anlamıyla "tavuk yumurtası" ürettiğini söyleyebiliriz. Bu mutasyona sahip yumurtalardan çıkan ilk canlı, bildiğimiz anlamıyla tavuk olduğu için, ilk tavuğun bir tavuk yumurtasından çıktığını söyleyebiliriz. 

Tüm Reklamları Kapat

Dolayısıyla, sanki bir paradoksmuş gibi sunulan bu sorunun, evrimin kademeli doğasını anlayamamaktan kaynaklandığı söylenebilir. Çünkü sorunun bir diğer formu olan ve aslen sorduğu şeyi özetleyen soru şudur: "Bir canlının ebeveyni de, çocuğu da kendisi ile aynı türken, evrim nasıl yeni türler yaratır?" Bu soruyu aynı başlıklı şu makalemizde işlemiştik: Hiçbir zaman tek bir nesilde yeni bir tür var olmaz, bu süreç kademelidir.

Bu durumda paradoks, tam tersi yönde çözülmüş oldu: Yumurta, tavuktan çıkmıştır. Ama önemli olan, paradoksun çözülebilir olmasıdır; yani ortada bir paradoks olmamasıdır. Sadece tavuk ve yumurtadan neyi kastettiğimizi netleştirmemiz ve tanımlarda hemfikir olmamız yeterlidir.

Bu Tür Paradokslar Hakkında Bir Gerçek

Belki de bu sorunun işaret ettiği diğer ilk neden paradokslarının altında yatan ana sorun da, tanım problemidir. Biz, süreğen bir doğaya, kesintili kategorizasyonlar uygulamaya çabalıyoruz. Çünkü beynimiz bu şekilde çalışıyor ve ayrı ayrı öbeklenmiş grupları daha rahat anlıyoruz. Ama doğa, bizim onu nasıl anladığımızdan bağımsız bir gerçekliğe sahip ve o gerçeklik, kesintili olmayan, süreğen bir değişime, durmaksızın akan bir sürece işaret ediyor. Ve belki de bu soru üzerine düşünürken fark etmemiz gereken, tam da budur: Doğa, bir bütündür. Süreğendir ve bizim kesintili tanımlarımızdan muaftır.

Tüm Reklamları Kapat

Uzun lafın kısası, asla bir yumurta bir anda evrimleşiverip, ondan da yeni bir kuş türü oluşmamıştır. Zaten buna gerek de yoktur. Yumurta ile o yumurtanın barındıracağı tür bir arada evrimleşir. Her evrimsel nesil içerisinde yumurta o türün özelliklerini daha fazla barındırır hale gelirken, o yumurtalardan çıkan bireyler de yeni bir türün özelliklerini daha çok barındırır hale gelir.

Yani bir tavuğun var olması için "tavuk yumurtası" gerekmez, çünkü tavuk tek bir nesilde evrimleşmiş bir canlı türü değildir. Tıpkı köpeklerin Yapay Seçilim sonucu kurtlardan evrimleşirken hiçbir zaman tek bir nesilde bir Çivava'nın ya da bir Danua'nın ortaya çıkmaması gibi; ancak her nesilde o çeşidin özelliklerini daha fazla taşıyan bireylerin ortaya çıkması ve seçilmesi gibi...

Unutmayın: Günümüzde gözlediğiniz bir karşılıklı evrim ilişkisi, bundan on milyonlarca yıl önce şekillenmiş ve o gün bugündür giderek karmaşıklaşarak evrimleşmiş olabilir! Bu durumda, şu anki hallerine bakarak bu özelliklerin atasal ilişkisini anlamanız güç olabilir. Örneğin insanın karmaşık ve diğer canlılardan bariz şekilde gelişmiş olan zekasını anlamanın da en önemli basamağı, beynimizin bu evrimini tetikleyen çevresel şartları ve bunların sonucunda ortaya çıkan ara evrimsel özelliklerin birbiriyle etkileşimini incelemektir. Birçok insan bu önemli basamakları atladığı için, insanın nasıl bu kadar karmaşık bir beyne ve zekaya sahip olduğunu kavrayamaz.

Ne olursa olsun... Her tavuk, bir yumurtadan çıkmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Aurélia

Gérard de Nerval

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler zarif ve yalın üslubuyla insan ruhunda derin bir iz bırakıyor.

Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlayan Dönüşüm, keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan eseridir.

Köpeklerin Sohbeti

Miguel de Cervantes

Talihsiz bir evlilik yüzünden hastaneye düşen bir teğmen hasta yatağında yatarken sokakta iki kişinin konuştuğunu duyar. Sohbetin çekiciliğine kendini iyice kaptıran teğmen konuşanların aslında hastanenin bekçi köpekleri olduğunu anlar ve bu mucizevi sohbeti kağıda aktarır.

Bir süreliğine konuşma kabiliyeti kazanan iki köpek başlarından geçenleri anlatırken insanlığın derin mevzularına değinirler: ahlak, yozlaşma, dedikodu, haset, talih, onur, sinsilik, tahakküm…

Cervantes’in yaşadığı dönem ve ülke üzerine yoğun bir hiciv içeren bu uzun öyküsü, bütün bir insanlık tarihinin (ve muhtemelen geleceğimizin de) güzel bir eleştirisine dönüşüyor.

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü

Adelbert von Chamisso

“Sevgili dostum, insan bir kere düşüncesizlik edip doğru yoldan ayrılırsa, onu hep aşağıya, daha aşağıya çeken başka yollara da sapar; gökyüzünde ona yön gösterecek bir yıldız araması da boşunadır; zira çaresi yoktur, yokuş aşağı gidecek ve intikam tanrıçasına kurban olacaktır.”

Modern insanın çaresizliğinin masallara özgü bir üslupla aktarıldığı Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü, sonsuz bir servet elde etmek adına Şeytan’a gölgesini satan Peter Schlemihl’in diğer insanlar tarafından aşağılanıp dışlanmasını anlatır. Adelbert von Chamisso’nun edebiyat tarihine damgasını vuran bu eşsiz hikayesi, aradan geçen iki yüzyıla rağmen hâlâ geçerliliğini koruyor.

“Damgalanmış ve dışlanmış bir adamın çektiği ızdırapların derin bir tasviri.”

Thomas Mann

Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle kanaatkârlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko

Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranççı bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Devamını Göster
₺700.00
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Dolayısıyla yumurta önce gelmiştir.

Benzer Bir Örnek: Koalalar ve Zehirli Ökaliptüs Yaprakları

Ek bir örnek olarak koalaları ele alalım... Neredeyse sadece ökaliptüs yapraklarını yerler, öyle değil mi? Ama sadece bu da değil... Ökaliptüs yiyen canlılar arasında neredeyse sadece koalalar bulunur! Çünkü ökaliptüsün yaprakları, insanlar da dahil olmak üzere birçok hayvan için zehirlidir. Bu durumda, koalaların ataları, zehirli ökaliptüs yapraklarını en başta nasıl yemiş olabilirler? Sonuçta bu yaprakları tüketebilecek şekilde evrimleşeceklerse, ilk başta ataları bu zehirli bitkiyi bir nebze olsun yiyebilmelilerdi. Bu nasıl olur?

İlk etapta soru kafa karıştırıcı ve zorlu geliyor, evet. Ancak tıpkı tavuk-yumurta konusunda olduğu gibi, son derece basit bir cevabı var: Koalalar ökaliptüs yiyebilecek şekilde evrimleşmiştir; çünkü koalaların ataları az bir miktar da olsa ökaliptüs yiyebilmektedir!

İzah edelim: Eğer ki ökaliptüs yaprakları anında koalaların atalarını öldürecek kadar güçlü bir zehre sahip olsaydı, elbette ki koalaların ataları bu bitkiyi asla yiyemezlerdi. Çünkü yedikleri anda ölürlerdi. Tabii, eğer ki tamamen alakasız bir sebeple bu zehre halihazırda dirençli değillerse... Sonuçta bunu doğada sıklıkla görüyoruz.

Buradaki yazımızda ve yukarıdaki videomuzda ele aldığımız "ekzaptasyon" ya da "ön adaptasyon" olgusu, bazı özelliklerin tamamen alakasız sebeplerle evrimleşmesi, sonrasındaysa işlevsel hale gelmesi durumuna verilen bir isimdir. En tipik örneği, kuşların ataları olan dinozorların tüyleridir. Bu tüyler, uçmak için değil, muhtemelen vücut sıcaklığını kontrol etmek amacıyla evrimleşmiştir. Ancak aynı tüyler, aynı zamanda, bu dinozorlardan evrimleşen kuşların uçabilmeleri için vazgeçilmez bir parçadır. Ancak uçuşun evriminden çok önce, tamamen alakasız bir nedenle evrimleşmişlerdir. İşte bu nedenle kuşların tüyleri, "ekzaptasyon" ya da "ön adaptasyon"dur.

Ancak koalalarda böyle bir ön adaptasyon bulunması şart değildir. Çünkü ökaliptüs belli bir miktarın üzerinde ölümcül olsa da, hayvanlar için düşük dozlarda ölümcül değildir. Hele ki diyeti ağırlıkla bitki yapraklarından oluşan otçullar için, tehlikeli doz etçillere veya diğer canlılara göre çok daha yüksektir.

Elbette okaliptüs tüketebilecek şekilde evrimleşmemiş canlıların bu bitkinin yapraklarını tüketmesi bazı sorunlara neden olabilir. Mide bulantısı, bitkinlik, midede yanma ve baş dönmesi... Ancak ökaliptüs yapraklarını her tüketen anında ölecek diye bir kaide bulunmamaktadır!

Dolayısıyla koalaların atalarının, hiçbir diğer omurgalı hayvan tarafından tüketilmeyen bu bitkiyi diyetlerine kademeli ve yavaş bir şekilde dahil etmeleri mümkün olmuştur. Bu, evrimsel açıdan müthiş bir faydaya sahiptir: Çünkü koalaların ataları bu bitkiyi tüketmeyi bir kez başardıklarında, o besin için kimseyle yarışmak zorunda kalmazlar. Çünkü ökaliptüs böceği gibi birkaç diğer hayvan haricinde, özellikle omurgalılarda ökaliptüs yemeye yönelik herhangi bir evrimsel girişim bulunmamaktadır. Bu, kendine özgü bir özelliğe sahip olan canlıların edindiği evrimsel avantajların en güzel örneklerinden birisidir.

Genel olarak birbiriyle yakından ilişkili canlılardan hangisinin önce evrimleştiği veya zorlu şartlara ilk olarak bir canlının nasıl evrimsel adaptasyon sağladığını öğrenmek için, o iki canlı arasındaki ilişkinin çok iyi ve tarafsız olarak incelenmesi gerekir.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
40
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 23
  • Merak Uyandırıcı! 11
  • İnanılmaz 9
  • Muhteşem! 6
  • Bilim Budur! 5
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 5
  • Umut Verici! 3
  • Güldürdü 1
  • Grrr... *@$# 1
  • Üzücü! 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 02/07/2025 10:10:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5546

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?. (21 Temmuz 2014). Alındığı Tarih: 2 Temmuz 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/5546
Bakırcı, Ç. M. (2014, July 21). İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?. Evrim Ağacı. Retrieved July 02, 2025. from https://evrimagaci.org/s/5546
Ç. M. Bakırcı. “İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 21 Jul. 2014, https://evrimagaci.org/s/5546.
Bakırcı, Çağrı Mert. “İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, July 21, 2014. https://evrimagaci.org/s/5546.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close