İlk Neden Paradoksu: Tavuk mu Yumurtadan, Yumurta mı Tavuktan Çıkar?
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar? Bu soru, binlerce yıla yayılan bir gizeme işaret eder: Tüm tavuklar yumurtadan çıkarlar ve tüm yumurtalar, en azından tavuk yumurtaları, tavuklar tarafından üretilirler. Bu durumda hangisi önce geldi? Tavuk mu, yumurta mı?
İlk Neden ve Köken Problemleri
Günümüzde horozların bu soruya yönelik perspektifi ve yumurtadan çıkanın tavuk değil de civciv olduğu gibi konularda bolca espriye malzeme olan bu paradoks, aslında "köken problemi" veya "ilk neden problemi" olarak ifade edebileceğimiz felsefi bir konuyla ilgilidir. İlk olarak MÖ 4. yüzyılda Aristo tarafından dile getirilmiştir, ondan 4 asır sonra Plütark bunun evrenin başlangıcıyla ilgili çok önemli bir problem olduğunu yazmıştır ve 5. yüzyılda Macrobius, kulağa basit bir soru gibi gelen bu sorunun aslında önemli olduğunu vurgulamıştır.
Gerçekten de soru, felsefi açıdan önemlidir! Soruları şöyle çevirelim: Tüm madde ve enerji, kendisinden önce gelen madde ve enerjiden geliyorsa, ilk madde ve enerji nereden geldi? Tüm canlılar, diğer canlılardan geliyorsa, ilk canlı nereden geldi? Evren'deki her şey, Evren'in içerisindeyse, Evren nereden geldi? Görebileceğiniz gibi bunlar, insanlığın en büyük sorularından bazılarıdır.
Bu ve bunun gibi sorular, birbirine bağlı olarak var olan unsurların ilk başta nasıl var olduklarıyla ilgilidir. Bir canlının bir diğer canlıyı doğurmasını veya bir maddenin bir diğerine dönüşmesini anlamakta pek zorlanmayız; ama ilk canlının nereden geldiği, ilk maddenin nereden geldiği gibi sorular zihnimizi zorlar.
İlginç bir şekilde, "Sınır problemi" veya "uç değer problemi" olarak da bilinen bu soruların bir kısmının aslında cevabı vardır, en azından bazıları için kabul edilebilir cevaplara oldukça yakınız: Örneğin bütün canlılar, kendilerinden önce gelen canlılardan gelirler, evet. Ancak canlılığın kökenlerine indiğimizde karşımıza çıkan en eski atasal yapılar, canlılık ile cansızlığın eşiğinde bulunan kimyasal çorbalar gibidir. Tıpkı günümüzde halen var olan virüslerin neredeyse bir canlı gibi davranması, canlılıkla ilişkili bazı özellikleri taşıması, ama buna rağmen canlılığın yaygın kabul edilen kriterlerini tam olarak sağlamadığı için "cansız" olarak kategorize edilmesi gibi, ilk canlılar da canlı yapılara çok benzer olsalar da, canlı diyemeyeceğimiz biyomolekül yığınlarından ibaretti. Yani canlılık, çok büyük ihtimalle, cansız moleküllerin kimyasal evrimi yoluyla meydana geldi. Yani canlılığın kökeni, henüz tam olarak cevaplanmamış olsa da, bilim için cevaplanamaz sorular kategorisinde değildir.
Peki ya öncesi? Dünya'nın, Güneş'in ve galaksimizin oluşumunu bilimsel olarak izah edebiliriz. Peki ya Evren? Evren içerisinde var olan her şeyin nihai kökenlerini, ilk madde ve enerji nereden geldi sorusuna kadar takip edebiliriz. Bunlar nereden geldi? Bu, diğer yazılarımızda ele aldığımız, çok büyük bir soru. Biz, bu yazıda cevabını bildiğimiz köken sorularına dönelim.
Tavuk-Yumurta "Paradoksu"
Çok basit: Tavuk yumurtadan çıkar!
"Yumurtadan çıkan tavuk değil, civcivdir." diye düşünen okurlarımız için: "Tavuk" sadece bu yazının konusu olan kuşun dişilerinin ismi değildir, aynı zaman Gallus gallus domesticus alt türünün Türkçedeki adıdır. Bu yazıda da bu anlamda kullanmaktayız. Tavuk, civciv ve horoz farklı türler değildir; genellikle "tavuk" olarak bildiğimiz hayvanın dişisi, yavrusu ve erkeğinin isimleridir. Bu hazırcevap muzipliği de bir kenara koyduğumuzda göre, devam edebiliriz.
Cevabını net olarak bildiğimiz ilk neden paradokslarından bir diğeri, tavuk-yumurta paradoksudur. Bu paradoksu da çözen de, aslında canlılığın kökenlerini açıklamamızı sağlayan bilim dallarıyla aynıdır: evrimsel biyoloji ve biyokimya. Aslında evrim tarihini bilen birisi için, tavuk-yumurta probleminde, ortada hiçbir paradoks yoktur: Tavuk, civciv ve horoz gibi farklı isimlerle andığımız canlı, Gallus gallus domesticus isimli bir kuş alttürüdür. Bugün net bir şekilde bildiğimiz üzere tüm kuşlar, 240 milyon yıl kadar önce dinozorlardan ayrılarak evrimleşmiştir; hatta kuşlar, 66 milyon yıl önce başlayan yok oluştan kurtulmuş ve günümüzde halen yaşayan dinozorlardır! Tavuk, bir kuş türüdür, dolayısıyla kökenleri dinozorlara kadar takip edilebilir. Bilindiği üzere tüm kuşlar yumurtlayarak ürerler.
Bu sebeple, şimdi de yumurtanın tarihine kısaca bakalım: Yumurta dediğimiz kabuklu, karalarda bırakıldığında içerisindeki embriyoyu koruyup besleyebilecek özellikteki üreme yapısının ilk örneklerine 340 milyon yıl kadar önce amfibilerde ve onlardan evrimleşen sürüngenlerde rastlıyoruz.
Evrim tarihini takip edecek olursak, balıklardan evrimleşen amfibiler ilk büyük yumurtaları nemli kumsallara bırakmaya başlamışlardır. Daha sonradan amfibilerden evrimleşen sürüngenler yumurtlayarak üremeyi sürdürmüşlerdir ve bir adım öteye götürerek amniyotik kese sayesinde nemli olmayan, kurak kara parçalarında da üreyebilmeye başlamışlardır. Sürüngenlerin bir kolu dinozorlara evrimleşmiş, bu koldan ayrılan bir grup da kuşlara ve nihayetinde tavuklara evrimleşmiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dolayısıyla bu soy hattı boyunca her canlı bir yumurtadan çıkmıştır. Tam olarak bu sebeple, ilkin tavuklar da dahil olmak üzere tüm tavuklar da öyle... Bu da, sorumuzun cevabını tartışmasız bir şekilde vermektedir: yumurta, tavuktan önce evrimleşmiştir, dolayısıyla tavuk, yumurtadan çıkar.
İşte, paradoks çözüldü!
Daha Derinlere İnmek...
Tavuk, "yumurta"dan çıkmıştır çıkmasına ama... Tatmin olmamış olabilirsiniz. Sorularınızı bir adım öteye götürmek, biraz daha keskinleştirmek istiyor olabilirsiniz: "İlk tavuk, bir tavuk yumurtasından mı çıkmıştır; yoksa ilk tavuk yumurtası bir tavuktan mı çıkmıştır? Sonuçta tavukların yavru hali olan civcivler, bir yumurtanın içerisinden çıkmaktadırlar. O yumurtalardan ilki, bir tavuk yumurtası mıdır, yoksa tavuğun atası olan canlının yumurtası mıdır?"
Öncelikle şunu net olarak anlamakta fayda var: Hiçbir türün "ilk bireyi" yoktur. İlk insan, ilk civciv, ilk ağaç gibi bir kavram, evrimsel biyoloji için geçersizdir; çünkü canlılar ve onları tanımlayan yüz binlerce özelliği, kademeli ve bir bütün olarak evrimleşir. Bu nedenle evrimsel süreçte bir soy hattında bir çizgi çekip, bundan öncekiler ata türdü, bundan sonrakiler torun tür diyemeyiz. Çünkü hiçbir noktada bir ata tür, bir torun tür doğurmaz. Her nesilde yüz binlerce özelliğin farklı kombinasyonları yavaş yavaş, birikimli bir şekilde değişir; nihayetinde bu değişim o kadar çok miktarda birikir ki, biz geriye dönüp baktığımızda, birbirinden ayrık nesillerin farklı türlere ait olacak kadar değiştiğini söyleriz. Ve bunlara yeni tür isimleri atarız.
Ancak bir tavuk yumurtasını "tavuk yumurtası" yapan şeyin ne olduğunu incelememiz mümkün. Bunu yaptığımızda, OV-17 isimli bir proteinle karşılaşmaktayız. Bu protein, tavuk yumurtalarını mümkün kılan proteindir ve tavukların atalarında bulunan benzer bir proteinin faydalı mutasyon geçirmesi ve bunun seçilmesi sonucu evrimleşmiştir. Bu mutasyon, bir veya birkaç tavukta başlamış, avantajlı olduğu için popülasyon içinde nesilden nesile yayılmıştır. Yani o mutasyona sahip olan tavuk ataları, daha çok yavru vermişlerdir ve bu sayede bir sonraki nesilde bu mutasyon daha sık görülmüştür.
Faydalı mutasyonu taşıyan bu yavrular da büyüyünce, kendileri de o mutasyona sahip olmayan türdaşlarına nazaran daha çok yavru verebilmişlerdir ve nihayetinde OV-17 proteini, tavukların atalarındaki baskın protein olmuştur. Bu noktada türün bildiğimiz anlamıyla "tavuk yumurtası" ürettiğini söyleyebiliriz. Bu mutasyona sahip yumurtalardan çıkan ilk canlı, bildiğimiz anlamıyla tavuk olduğu için, ilk tavuğun bir tavuk yumurtasından çıktığını söyleyebiliriz.
Dolayısıyla, sanki bir paradoksmuş gibi sunulan bu sorunun, evrimin kademeli doğasını anlayamamaktan kaynaklandığı söylenebilir. Çünkü sorunun bir diğer formu olan ve aslen sorduğu şeyi özetleyen soru şudur: "Bir canlının ebeveyni de, çocuğu da kendisi ile aynı türken, evrim nasıl yeni türler yaratır?" Bu soruyu aynı başlıklı şu makalemizde işlemiştik: Hiçbir zaman tek bir nesilde yeni bir tür var olmaz, bu süreç kademelidir.
Bu durumda paradoks, tam tersi yönde çözülmüş oldu: Yumurta, tavuktan çıkmıştır. Ama önemli olan, paradoksun çözülebilir olmasıdır; yani ortada bir paradoks olmamasıdır. Sadece tavuk ve yumurtadan neyi kastettiğimizi netleştirmemiz ve tanımlarda hemfikir olmamız yeterlidir.
Bu Tür Paradokslar Hakkında Bir Gerçek
Belki de bu sorunun işaret ettiği diğer ilk neden paradokslarının altında yatan ana sorun da, tanım problemidir. Biz, süreğen bir doğaya, kesintili kategorizasyonlar uygulamaya çabalıyoruz. Çünkü beynimiz bu şekilde çalışıyor ve ayrı ayrı öbeklenmiş grupları daha rahat anlıyoruz. Ama doğa, bizim onu nasıl anladığımızdan bağımsız bir gerçekliğe sahip ve o gerçeklik, kesintili olmayan, süreğen bir değişime, durmaksızın akan bir sürece işaret ediyor. Ve belki de bu soru üzerine düşünürken fark etmemiz gereken, tam da budur: Doğa, bir bütündür. Süreğendir ve bizim kesintili tanımlarımızdan muaftır.
Uzun lafın kısası, asla bir yumurta bir anda evrimleşiverip, ondan da yeni bir kuş türü oluşmamıştır. Zaten buna gerek de yoktur. Yumurta ile o yumurtanın barındıracağı tür bir arada evrimleşir. Her evrimsel nesil içerisinde yumurta o türün özelliklerini daha fazla barındırır hale gelirken, o yumurtalardan çıkan bireyler de yeni bir türün özelliklerini daha çok barındırır hale gelir.
Yani bir tavuğun var olması için "tavuk yumurtası" gerekmez, çünkü tavuk tek bir nesilde evrimleşmiş bir canlı türü değildir. Tıpkı köpeklerin Yapay Seçilim sonucu kurtlardan evrimleşirken hiçbir zaman tek bir nesilde bir Çivava'nın ya da bir Danua'nın ortaya çıkmaması gibi; ancak her nesilde o çeşidin özelliklerini daha fazla taşıyan bireylerin ortaya çıkması ve seçilmesi gibi...
Unutmayın: Günümüzde gözlediğiniz bir karşılıklı evrim ilişkisi, bundan on milyonlarca yıl önce şekillenmiş ve o gün bugündür giderek karmaşıklaşarak evrimleşmiş olabilir! Bu durumda, şu anki hallerine bakarak bu özelliklerin atasal ilişkisini anlamanız güç olabilir. Örneğin insanın karmaşık ve diğer canlılardan bariz şekilde gelişmiş olan zekasını anlamanın da en önemli basamağı, beynimizin bu evrimini tetikleyen çevresel şartları ve bunların sonucunda ortaya çıkan ara evrimsel özelliklerin birbiriyle etkileşimini incelemektir. Birçok insan bu önemli basamakları atladığı için, insanın nasıl bu kadar karmaşık bir beyne ve zekaya sahip olduğunu kavrayamaz.
Ne olursa olsun... Her tavuk, bir yumurtadan çıkmıştır.
Dolayısıyla yumurta önce gelmiştir.
Benzer Bir Örnek: Koalalar ve Zehirli Ökaliptüs Yaprakları
Ek bir örnek olarak koalaları ele alalım... Neredeyse sadece ökaliptüs yapraklarını yerler, öyle değil mi? Ama sadece bu da değil... Ökaliptüs yiyen canlılar arasında neredeyse sadece koalalar bulunur! Çünkü ökaliptüsün yaprakları, insanlar da dahil olmak üzere birçok hayvan için zehirlidir. Bu durumda, koalaların ataları, zehirli ökaliptüs yapraklarını en başta nasıl yemiş olabilirler? Sonuçta bu yaprakları tüketebilecek şekilde evrimleşeceklerse, ilk başta ataları bu zehirli bitkiyi bir nebze olsun yiyebilmelilerdi. Bu nasıl olur?
İlk etapta soru kafa karıştırıcı ve zorlu geliyor, evet. Ancak tıpkı tavuk-yumurta konusunda olduğu gibi, son derece basit bir cevabı var: Koalalar ökaliptüs yiyebilecek şekilde evrimleşmiştir; çünkü koalaların ataları az bir miktar da olsa ökaliptüs yiyebilmektedir!
İzah edelim: Eğer ki ökaliptüs yaprakları anında koalaların atalarını öldürecek kadar güçlü bir zehre sahip olsaydı, elbette ki koalaların ataları bu bitkiyi asla yiyemezlerdi. Çünkü yedikleri anda ölürlerdi. Tabii, eğer ki tamamen alakasız bir sebeple bu zehre halihazırda dirençli değillerse... Sonuçta bunu doğada sıklıkla görüyoruz.
Buradaki yazımızda ve yukarıdaki videomuzda ele aldığımız "ekzaptasyon" ya da "ön adaptasyon" olgusu, bazı özelliklerin tamamen alakasız sebeplerle evrimleşmesi, sonrasındaysa işlevsel hale gelmesi durumuna verilen bir isimdir. En tipik örneği, kuşların ataları olan dinozorların tüyleridir. Bu tüyler, uçmak için değil, muhtemelen vücut sıcaklığını kontrol etmek amacıyla evrimleşmiştir. Ancak aynı tüyler, aynı zamanda, bu dinozorlardan evrimleşen kuşların uçabilmeleri için vazgeçilmez bir parçadır. Ancak uçuşun evriminden çok önce, tamamen alakasız bir nedenle evrimleşmişlerdir. İşte bu nedenle kuşların tüyleri, "ekzaptasyon" ya da "ön adaptasyon"dur.
Ancak koalalarda böyle bir ön adaptasyon bulunması şart değildir. Çünkü ökaliptüs belli bir miktarın üzerinde ölümcül olsa da, hayvanlar için düşük dozlarda ölümcül değildir. Hele ki diyeti ağırlıkla bitki yapraklarından oluşan otçullar için, tehlikeli doz etçillere veya diğer canlılara göre çok daha yüksektir.
Elbette okaliptüs tüketebilecek şekilde evrimleşmemiş canlıların bu bitkinin yapraklarını tüketmesi bazı sorunlara neden olabilir. Mide bulantısı, bitkinlik, midede yanma ve baş dönmesi... Ancak ökaliptüs yapraklarını her tüketen anında ölecek diye bir kaide bulunmamaktadır!
Dolayısıyla koalaların atalarının, hiçbir diğer omurgalı hayvan tarafından tüketilmeyen bu bitkiyi diyetlerine kademeli ve yavaş bir şekilde dahil etmeleri mümkün olmuştur. Bu, evrimsel açıdan müthiş bir faydaya sahiptir: Çünkü koalaların ataları bu bitkiyi tüketmeyi bir kez başardıklarında, o besin için kimseyle yarışmak zorunda kalmazlar. Çünkü ökaliptüs böceği gibi birkaç diğer hayvan haricinde, özellikle omurgalılarda ökaliptüs yemeye yönelik herhangi bir evrimsel girişim bulunmamaktadır. Bu, kendine özgü bir özelliğe sahip olan canlıların edindiği evrimsel avantajların en güzel örneklerinden birisidir.
Genel olarak birbiriyle yakından ilişkili canlılardan hangisinin önce evrimleştiği veya zorlu şartlara ilk olarak bir canlının nasıl evrimsel adaptasyon sağladığını öğrenmek için, o iki canlı arasındaki ilişkinin çok iyi ve tarafsız olarak incelenmesi gerekir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 21
- 11
- 9
- 6
- 5
- 5
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- S. Luntz. What Came First, The Chicken Or The Egg?. (7 Haziran 2014). Alındığı Tarih: 25 Nisan 2019. Alındığı Yer: IFLS | Arşiv Bağlantısı
- D. Phipps. Which Comes First – Knowledge Or Mobilization?. (13 Temmuz 2012). Alındığı Tarih: 25 Nisan 2019. Alındığı Yer: Mobilize This! | Arşiv Bağlantısı
- K. Hill. Which Came First, The Chicken Or The Egg? Evolution Has The Answer. (10 Mart 2012). Alındığı Tarih: 25 Nisan 2019. Alındığı Yer: Science Based Life | Arşiv Bağlantısı
- J. Coyne. Godawful Science Reporting: Msnbc Says The Chicken Came Before The Egg. (14 Temmuz 2010). Alındığı Tarih: 25 Nisan 2019. Alındığı Yer: Why Evolution Is True | Arşiv Bağlantısı
- C. L. Freeman. (2010). Structural Control Of Crystal Nuclei By An Eggshell Protein. Angewandte Chemie. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 21:08:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5546
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.