İklim Değişimi, Orman Yangınlarının Sayı, Sıklık ve Şiddetini Nasıl Artırıyor?
Yangınlar İklim Değişimini Etkiliyor, İklim Değişimi de Yangınları... Sürecin Detaylarını Öğrenmek, İçinde Bulunduğumuz Gidişatı Anlamak Açısından Çok Önemli!
Okulda bu sözcükleri ezberlediğinizi hatırlıyor musunuz: "Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı."
Bir tane daha: "Maki, Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelere özgü, ortalama 1-2 metre boyundaki küçük ağaç ya da çalıların oluşturduğu bitki örtüsü."
"Sıcak ve kurak"... "Maki bitki örtüsü"... İşte bu ikili, birçok yaz Akdeniz Ormanları'nda gördüğümüz, her sene İklim Krizi nedeniyle biraz daha kötüleşen ve 2021 yazında büyük hasara neden olan büyük yangınlar için anahtar sözcüklerdir. Eğer büyük bir yangın arıyorsanız, sıcak ve kurak bir yer bulup, orada kolay yanabilen, bodur bitkiler ve kuru ağaçların bir arada olup olmadığına bakın. Aradığınızı bulacaksınız.
Her yangının bir kıvılcıma (ateşe, aleve) ve yanmaya devam etmek için daha fazla yakıta (kuru yapraklara, oduna, ağaçlara, vs.) ihtiyacı vardır. Ancak eğer ateş üçgeninin tamamlandığı koşullar, aynı zamanda sıcak ve kuraksa, işte o zaman yangının şiddeti ve hızı da artar.
Ne yazık ki İklim Değişimi dolayısıyla artık sadece Akdeniz İklimi değil, Dünya'nın hemen her yeri daha sıcak ve daha kurak. Bu da yangınların sayı ve şiddetini doğrudan artıran etmenler. Bunu görmek için, aşağıdaki yangın haritasının 2003'ten 2018'e değişimine bakmak yeterli - ki 2018-2021 arasında işler daha da kötüleşti:
1880 yılından beri Dünya, ortalamada 1.09 santigrat derece daha sıcak bir yer hâline geldi. Yaklaşık 1.5 asırda görülen sıcaklık rekorlarının neredeyse hepsi, son birkaç yıl içinde yaşandı. 1980'lerden beri Dünya'daki yeşil alanların neredeyse çeyreğinde, yangın sezonunun süresi daha da uzadı.[1] Kaliforniya ve Akdeniz gibi bazı yangına-bağımlı ormanları barındıran bölgelerde ise bu sezon, artık neredeyse tüm yılı kapsayacak kadar genişledi. 2018 yılı, Kaliforniya tarihindeki en kötü yangın sezonuydu - ki 2017 de ondan bir önceki rekoru kırmıştı. Her yıl ormanlık arazilerde yüz binlerce hektar alevler içinde kül oluyor. Artık sıcaklıklar o kadar yüksek ki, Alaska ve Sibirya gibi yerlerde bile yüz binlerce, hatta milyonlarca hektara ulaşan arazilerde yangınlar çıkabiliyor.
İster yıldırımlar gibi doğal nedenlerle, isterse de kundaklama/terörizm, mangal/piknik, oyun oynama sırasında yanlışlıkla ateşe verme, gerilim hatlarından saçılan kıvılcımlar gibi insan-kaynaklı nedenlerle başlasın, Dünya genelinde harlayan orman yangınları, atmosfere bol miktarda duman saçıyor ve bu, NASA uyduları tarafından 20 küsür yıldır anlık olarak takip ediliyor. Buradan gelen verileri, bilim insanları ve orman müdürlükleri tarafından toplanan verilerle birleştiren NASA araştırmacıları, diğer kurumlara ve üniversitelere, yangınlar, iklim ve insanlar arasındaki ilişkiyi gösteren veriler sunabiliyor. NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'ndeki Biyosferik Bilimler Laboratuvarı başkanı Doug Morton şöyle diyor:
20 yıldır yangınları uydular aracılığıyla organize bir şekilde takip edebilme becerimiz sayesinde, giderek artan yangın faaliyeti gibi büyük ölçekli trendleri görebilmeye başladık. Bu durum, Batı ABD, Kanada ve Kuzey Yarımküre'deki diğer bölgelerde bulunan ve bolca yakıt içeren ormanlar üzerinde giderek ısınan iklimin beklenen etkisiyle örtüşüyor.
Daha Sıcak ve Kuru Bir Dünya!
Yüksek sıcaklıklar ve düşük nem, yangın riski ve aktivitesi ardındaki iki temel faktördür. Bunlar, ilk kıvılcımdan en büyük noktasındaki yayılımına kadar bir yangının tüm faaliyetlerini etkiler. Hatta Irvine'daki Kaliforniya Üniversitesi'nde Dünya Sistemleri üzerine çalışan ve uydu verileriyle yer verilerini bir arada işleyerek değerlendiren bir bilim insanı olan Jim Randerson'ın söylediğine göre sıcaklık ve nem oranları, bir yangın daha çıkmadan önce ortamı yangına hazırlar.
Yıldırımlar, Baş Sorumlu!
O ve ekip arkadaşları, 2015 yılındaki Alaska Yangın Sezonu sırasında görülen yüksek yıldırım faaliyetlerini inceleyerek, 2 milyon hektardan fazla bir alanı yakan yangınların nedenlerini anlamaya çalıştılar.[2] Yıldırımlar, orman yangınlarının en önde gelen doğal sebebiydi. Araştırmacılar, o yıl anormal sıklıkta yıldırım faaliyeti gördüler - ki bu yıldırımların sıklığındaki artışın nedeni, atmosferin daha sıcak olması dolayısıyla daha konvektif hâle gelmesiydi, yani fırtına oluşumuna daha açıktı. Bu da, o yıl devasa bir alanın yanmasıyla sonuçlandı.
İnsan Eliyle Çıkan Yangınlar
Sıcak ve kuru koşullar, insan eliyle çıkan yangınların da ortamını hazırlıyor. Randerson, şöyle anlatıyor:
ABD'nin batısında insanlar sürekli yanlışlıkla yangın çıkarıyorlar. Ama ekstrem hava durumunun, yüksek sıcaklıkların, düşük nemin olduğu bir dönem yaşadığımızda, en sıradan dış mekan aktiviteleri bile yanlışlıkla yangınları başlatabilir ve bu ufak alevler kısa sürede devasa bir orman yangınına dönüşebilir.
Örneğin 2018 yılında 37.7 derece sıcaklıkta bir işçi, toprağa çimentodan bir kazık çakmaya çalışırken kıvılcımlara neden oldu ve Ranch Yangını olarak anılan büyük bir yangını başlattı. Bir diğer örnekte, bir arabanın inik lastiği nedeniyle asfalta değen jantından saçılan kıvılcımlar, Carr Yangını isimli dev yangını başlattı. Bu kıvıldcımlar çok kısa sürede, aşırı kurumuş bitki örtüsünü yaktılar ve zaten ekstrem sıcak ve ekstrem kurulukta olan ortamda rahatlıkla yayıldılar. Araştırmalar, bu faktörlerin, yangının hızı ve kontrol edilebilirliğini doğrudan etkilediğini gösteriyor. Aynı koşullar, tarım alanlarındaki yangınların da kontrol edilmesini güçleştirebiliyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Sıra Dışı Bir Gerçek: Yüksek Gece Sıcaklıkları
Giderek ısınan bir dünya, aynı zamanda bir yangının birden fazla gün boyunca sürmesine neden olan bir diğer faktörü daha mümkün kılıyor: yüksek gece sıcaklıkları. Morton şöyle anlatıyor:
Gece vaktinin normalden daha sıcak olması, alevlerin gece boyunca yoluna devam edebilmesine ve daha da şiddetlenebilmesine izin veriyor. Bu da yangınların birden fazla güne yayılmasıyla sonuçlanıyor. Ama eskiden aynı yangınlar, düşük gece sıcaklıkları nedeniyle en azından zayıflardı, hatta belki 1 günden sonra tamamen söndürülebilirdi.
İklim Sistemleri İş Başında
Yangınlara güç katan sıcak ve kuru koşullar, yağmur ve atmosferde dolaşan nem ile değiştirilebilir. Aylar ile yıllara uzanan skalalarda baktığımızda, daha geniş iklim örüntülerinin nem ve ısıyı gezegen boyunca hareket ettirdiğini görüyoruz. Bu sistemleri daha yakından takip etmek, araştırmacıların içinde bulunduğumuz veya bir sonraki yangın sezonunun daha hafif, ortalama veya ekstrem geçip geçmeyeceğini tespit etmesini kolaylaştırıyor.
Bu göstergelerden en önemlisi, Pasifik Okyanusu'ndaki deniz yüzeyi sıcaklıkları; çünkü bu sıcaklıklar, El Niño Güney Osiliasyonu (veya kısaca "ENSO") denen bir olayı etkiliyor. Morton ve diğer araştırmacılarla işbirliği yaparak El Niño olayları ile Güney Amerika, Orta Amerika, Kuzey Amerika'nın bazı kısımları, Endonezya, Güneydoğu Asya ve Ekvatoryal Asya'daki yangın faaliyetleri arasındaki ilişkiyi inceleyen Randerson, şöyle anlatıyor:
ENSO, birden fazla kıtadaki yangın aktivitesinin ana iticilerinden biri. Hem yangın sezonundan önceki yağışlar, hem de yangın sezonu boyunca süregelen yağışlar, NASA ve NOAA uyduları tarafından ölçülen deniz yüzeyi sıcaklıklarına bakarak doğrudan tahmin edilebiliyor.
Devam eden projelerimizden biri, bu öngörü kapasitesini geliştirerek, diğer okyanus iklimi sıcaklık değişimi ve indikatörlerinden etkilenen bölgelerdeki yangınları global ölçekte tahmin edebilmek.
İnsan Faktörü ve Yangın Azaltıcı Rolü
Yangınların uzun dönem trendlerini takip eden araştırmacılar, insanların arazileri nasıl kullandığının da diğer faktörler kadar önemli olduğunu gösterdiler. Küresel ölçekte bakıldığında, Dünya üzerinde bir yerler her an yangın hâlinde ve bu yangınların büyük bir kısmını çıkaranlar insanlar: Gerek yaban ormanlarında yanlışlıkla, gerekse de arazi açmak veya hasat sonrası ekin artıklarından kurtulmak için tarım arazilerini yakmak gibi kastî nedenlerle...[3], [4], [5]
Ama her yangın, aynı şekilde davranmaz. Yangınların davranışı, yakıt türüne ve insanların yüzey örtüsünü nasıl değiştirdiğine bağlı olarak değişmektedir. Daha kuzey enlemlerdeki yangın faaliyeti kötüleşmiş olsa da, Randerson ve Morton tarafından yapılan çalışmanın gösterdiği üzere, iklim değişimi yangınları pekiştiriyor olmasına rağmen, Dünya genelinde çimlik alanlar ve savana ekosistemlerindeki yangınların sayısı azalmaktadır ve bu nedenle, küresel ölçekte yanan bölgelerin toplam miktarı yıldan yıla azalıyor gibi gözükmektedir.[6]
Bu zıtlığın nedeni, insanların sürekli yeni ekin alanları açması ve bu alanlara ulaşım sağlamak amacıyla yollar yapmasıdır. Bu yollar, yangın koridorları görevi görür ve normalde kimsenin olmayacağı yerlerde başlayacak ve çok daha zor duracak yangınlar, yerli nüfusun yangınla mücadelesi sayesinde çok daha hızlı bir şekilde söndürülebilir. Morton şöyle diyor:
İnsan ve iklim faktörü, Dünya genelindeki yangınları şekillendiren ikili bir faktör. Ne sadece biri, ne sadece diğeri...
Yangın Geri Bildirim Döngüleri
İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Bu etki, tek taraflı değil: Yangınlar da insanları ve iklimi etkiliyor. İnsanlar için yangınların etkisi sadece hayat ve mal kaybı değildir, aynı zamanda yangınların saçtığı dumanlar, küçük kül parçalarının akciğerlere girerek çok ciddi sağlık zararlarına neden olur. Uzun süreler boyunca yangına maruz kalmak, daha yüksek solunum ve kalp sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir.[7] Duman örtüsü yüzlerce kilometre boyunca yol kat edip, yangının yükselttiği havanın daha uzak yerlerde çökmesiyle birlikte hava kalitesini dikkate değer miktarda kötüleştirebilir. Ayrıca yangınlar, yerel su kalitesinin düşmesine ve bitki örtüsü kaybına neden olarak erozyon ve çamur/toprak kaymalarına neden olabilir.
Karbon Saçımı Üzerindeki Etkileri
İklim içinse yangınlar, atmosfere saçılan karbon miktarını doğrudan veya dolaylı olarak artırır. Bir yangın yanarken, alevler nedeniyle ağaçlar veya toprakta depolanan karbon atmosfere saçılır. Kaliforniya veya Alaska gibi yerlerde ayrıca yangın sonrası ölen ağaçların çürümesi boyunca, yani onlarca yıllık süre zarfları boyunca devam eder; çünkü ölü bir ağacın tamamen çürümesi uzun ve yavaş bir süreçtir. Yangında ölen ağaçlar çürüdükçe sadece atmosfere karbon saçmakla kalmazlar, aynı zamanda atmosferden karbon emen bir pompa görevi de göremezler. Randerson ve ekibi tarafından yapılan araştırmalara göre, Endonezya gibi bazı bölgelerde kontrolsüz yangınlardan saçılan karbon, aradan geçen 800 yıldan sonra halen devam etmektedir.[8] Bu karbon, halihazırda iklim değişimini körükleyen sera gazlarının etkisine dahil olmaktadır.
Yani yangınlar atmosfere daha fazla karbon pompalar, iklim değişikliğini şiddetlendirir ve yangınlar normalde bu karbonu gökyüzünden emen ağaçları yok eder. Moskova'daki Idaho Üniversitesi'nden klimatolog John Abatzoglou şöyle diyor:
Ateşin artması ve sınırlı yenilenme nedeniyle ormanları kaybedersek, bu durum atmosferde daha fazla karbon oluşmasına neden olabilir. Bu da iklimi daha da fazla değiştirebilir. Bu durum bir kısır döngü haline gelebilir!
Arktik Çemberi ve poyraz etkili orman eksosistemlerindeki yangınlar, toprakta depolanan organik karbonu yakar ve permafrostun erimesini hızlandırır.[9], [10] Permafrost eridikçe, atmosfere daha fazla metan saçılır - ki metan da bir diğer sera gazıdır.
Toparlanma Adaptasyonları Üzerindeki Etkileri
Fort Collins'deki Colorado Eyalet Üniversitesi'nden ekolojist Camille Stevens-Rumann ve meslektaşları, 1988 ve 2011 yılları arasında 52 orman yangını meydana gelen, ABD’deki Rocky Dağları'nın kozalaklı ormanlarında, deniz seviyesinden yüksek ve çeşitli kuru - ıslak çam ormanlarından oluşan yaklaşık 1500 alanı incelediler.
Araştırmacılar, 2010 ve 2014 yılları arasında sahalardan tohum topladılar ve daha önce yayınlanmış verilerle birlikte arazilerin fide varlığını ve yoğunluğunu analiz ettiler. Bu verileri yanmamış alanlardaki fidanlarla karşılaştırarak ormanların yenilenme kabiliyetini belirlediler. Ayrıca, ağaçların yeniden büyümesini nasıl etkilediğini görmek için bu verileri iklim – sıcaklık ve nem – bilgileriyle birleştirdiler. Geçen yüzyılın sonlarında çıkan yangınlardan sonra ağaçların yenilenmesinde, bu yüzyılın başlarındaki yangınlara kıyasla çarpıcı bir fark buldular.
Bu ekip, Ecology Letters'da; yeniden büyümeyen, eski haline dönemeyen alanların oranının, 2000'den sonra, artan sıcaklıklar ve daha fazla kuraklık sebebiyle, neredeyse iki katına çıkarak %19'dan %32'ye yükseldiğini kaydetti![13]
Aerosol Etkisi
Bir diğer araştırma sahası, yangınlarda atmosfere saçılan parçacıklar (veya aerosollerin) karmaşık etkisi üzerinedir. Aerosoller kimi zaman "siyah karbon" da denen, kül gibi koyu renkte olabilirler ve havada asılı kaldıkları süre boyunca Güneş'ten gelen ışınları emebilirler. Sonrasında uzak bir noktada karlı bir bölgeye düşecek olurlarsa, buradaki kar erime hızını artırabilirler ve bu da yerel sıcaklıkları değiştirir: Sıcaklıklar artar, çünkü yerdeki kar Güneş ısısını yansıtıcı etkiye sahiptir.[11] Ayrıca bölgedeki su döngüleri de değişir. Ama bazı diğer aerosol parçacıklar daha açık renklerde olabilirler ve bunlar, Güneş'ten gelen ışınları emmekten çok yansıtırlar. Bunun da atmosferde kaldıkları süre boyunca atmosferi soğutucu bir etkisi olabilir.
İster koyu renkli, ister açık renkli olsunlar, yangınlarda saçılan aerosoller bulutları da etkileyerek, tropik bölgelerde yağmur damlası oluşumunu zorlaştırabilirler ve dolayısıyla yağış miktarını azaltıp, kuraklıkları körükleyebilirler.[12]
Sonuç
Yani her türlü yangın çeşidi, arazilerimizi ve atmosferi öyle veya böyle etkiler - ve bu etkilerin izleri onlarca yıl boyunca devam edebilir. Bu yangınların hem anlık etkilerini hem de uzun dönem etkilerini anlamak, uzun döneme yayılmış küresel veri setlerini incelemeyi, bunların tespit ettiği yangınların izlenmesini, bunların haritalandırılmasını, saçılan dumanların takibini ve yağış örüntülerinin değişimlerinin izlenmesini gerektirir. Randerson, sözlerini şöyle tamamlıyor:
İklim ısındıkça, ekstrem doğa olaylarının sıklığı artmaktadır. Dolayısıyla uydu verilerini kullanarak, ekstrem yangınları takip etmek ve anlamaya çalışmak önemlidir. Ancak bu sayede giderek ısınan bir dünyada onları nasıl yönetebileceğimizi öğrenebiliriz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. M. Jolly, et al. (2015). Climate-Induced Variations In Global Wildfire Danger From 1979 To 2013. Nature Communications, sf: 1-11. doi: 10.1038/ncomms8537. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Veraverbeke, et al. (2017). Lightning As A Major Driver Of Recent Large Fire Years In North American Boreal Forests. Nature Climate Change, sf: 529-534. doi: 10.1038/nclimate3329. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Earth Observatory. Uptick In Amazon Fire Activity In 2019. (23 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Jenner. Agricultural Fires Seem To Engulf Central Africa. (20 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Jenner. Agricultural Fires In Thailand And Myanmar Creating Smoky Skies. (4 Nisan 2019). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Blumberg. Nasa Detects Drop In Global Fires. (29 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. H. Johnston, et al. (2012). Estimated Global Mortality Attributable To Smoke From Landscape Fires. Environmental Health Perspectives, sf: 695-701. doi: 10.1289/ehp.1104422. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. B. Wiggins, et al. (2018). Smoke Radiocarbon Measurements From Indonesian Fires Provide Evidence For Burning Of Millennia-Aged Peat. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 12419-12424. doi: 10.1073/pnas.1806003115. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Merzdorf. Boreal Forest Fires Could Release Deep Soil Carbon. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Climate Change: Vital Signs of the Planet | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Viñas. Nasa Studies How Arctic Wildfires Change The World. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Climate Change: Vital Signs of the Planet | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Rasmussen. The Water Future Of Earth'S 'Third Pole'. Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Climate Change: Vital Signs of the Planet | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. G. Tosca, et al. (2013). Global Impact Of Smoke Aerosols From Landscape Fires On Climate And The Hadley Circulation. Atmospheric Chemistry and Physics, sf: 5227-5241. doi: 10.5194/acp-13-5227-2013. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. S. Stevens-Rumann, et al. (2018). Evidence For Declining Forest Resilience To Wildfires Under Climate Change. Ecology Letters, sf: 243-252. doi: 10.1111/ele.12889. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 12:42:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10801
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.