Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı?

Homeopatinin Gerçekten Ne Olduğunu ve Tarihini Bilseydiniz, Bu Yönteme Başvurmazdınız!

12 dakika
19,317
Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı? CBS News
Evrim Ağacı Akademi: Sahtebilim Yazı Dizisi

Bu yazı, Sahtebilim yazı dizisinin 69 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Bilimin Anlamını Gölgeleyen Tehlike: Sahtebilim!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Homeopati, 200 yılı aşkın bir süre önce Alman Doktor Samuel Hahnemann tarafından ortaya atılmış oldukça spesifik bir sözde tedavi yöntemidir. Bu yönteme göre, özel olarak "yüklenmiş" su damlatılan küçük bir şeker tableti alıp alışılmadık bir şekilde hastalıklarımızı iyileştirebiliriz.

Homeopatinin geniş bir takipçi kitlesi var, ancak çoğu müşterisinin yöntemin ne olduğunu aslında anlamadığından şüpheleniyorum. Örneğin homeopati kullanıcısı olan, birbirinden farklı iki arkadaşımın bana yöntemi anlatmasını istedim. Tesadüfen ikisi de baş ağrılarını tedavi etmeye çalışıyorlardı. İki arkadaşım da homeopati hakkında aynı genel fikri paylaşıyordu: İkisi de yöntemin temelde bitkisel bir tedavi olduğunu ve aldıkları küçük hapların bir çeşit bitkisel özüt içerdiğini söylediler. Daha fazla yanılamazlardı. Homeopatinin gerçekte ne olduğunu bilselerdi, tedaviye devam edip etmeyeceklerini merak ediyorum.

Homeopati Nasıl Doğdu?

Samuel Hahnemann, Alman bir hekimdi. 1700'lerin sonlarında bütün tıbbi rahatsızlıklara dört temel bedensel sıvıdaki dengesizliğin yol açtığı düşünülmekteydi: Kan, balgam, kara safra ve sarı safra. Geleneksel tıp; kan akıtma, müshil vererek bağırsakları boşaltma veya sülük kullanarak kan emdirme gibi uygulamalarla bu sıvıları dengelemeye çalışıyordu.

Tüm Reklamları Kapat

Örneğin o dönemde sıtma hastalığının tedavisi için Güney Amerika'ya özgü olan bir kına ağacının öğütülmüş kabuğu kullanılıyordu. Bu kabuğun tozu, sivrisineğin ısırığıyla birlikte kana geçen paraziti öldüren "kinin" adlı bir madde içeriyordu. Ancak sıtma olan kişiye ne kadar kabuk tozu verileceği tamamıyla deneme yanılma ile belli oluyordu. Hastaya zarar vermeden ne kadar kına kabuğu verilebileceğini öğrenmek isteyen Hahnemann, yüksek dozda kabuk tozu aldıktan sonra kendisinde sıtmada görülene benzer bir vücut ateşinin çıktığını fark etti.

Böylece Hahnemann bu uygulamaların çözdüğünden daha çok soruna neden olduğunu gözlemledi ve dört sıvıyı dengelemek için daha iyi ve güvenli bir yol geliştirme çalışmalarına başladı. Dengesizliğe neden olduğu düşünülen zehir veya toksinden küçük bir doz verme şeklindeki bir çeşit "teşvikle" vücudun kendi sıvılarını dengeleyebileceği sonucuna vardı.

Hahnemann'ın kendisinde sıtmaya benzer belirtiler oluşturan yüksek doz deneyimi, homeopatinin temel konsepti olan "Benzer benzeri iyileştirir." ilkesinin doğmasına neden oldu. Bu düşünceye göre, sağlıklı bir insanda semptomlara yol açan bir madde, hasta bir insanda benzer semptomları iyileştirebilirdi. Buna Benzerler Yasası adını koydu.

Ancak Hahnemann, sıtmalı hastalarına kendisinin aldığı yüksek dozdan çok daha düşük dozda kabuk tozu kullanıldığını fark etmişti. Bu durum da homeopatinin ikinci önemli "ilkesini" ortaya çıkardı: "Ne kadar az doz, o kadar fazla etki." Bu, mantıksal açıdan çelişki gibi görünse de Hahnemann'ın yüksek dozda belirli semptomlara sebep olduğunu "kanıtladığı" maddenin çok küçük dozlarıyla sıtmayı tedavi etmesi ve hastalarından olumlu yanıtlar almaya başlaması Hahnemann'ı tamamen ikna etmişti.

Tüm Reklamları Kapat

Bu nedenle Hahnemann, su kullanarak içeriği büyük ölçekte seyreltecek bir sistem tasarladı. Hahnemann, daha çok seyreltmenin vücut sıvılarını daha fazla dengelediğini ileri sürdü ve buna Sonsuz Küçükler Yasası adını verdi. Seyreltileri 1030'da 1'e kadar çıkabiliyordu! Bu oran, bir kum taneciğinin Dünya'nın bütün çöllerindeki ve bütün kumsalları ve okyanuslarındaki kumlara oranından bir hayli büyüktü. Hahnemann teorisini 1807'de yayınladı, böylece homeopati doğmuş oldu.

Bu esnada seyreltik çözeltilerin iyi karışmayanlara oranla daha iyi etki gösterdiği "gözlemlendi" ve bu da homeopatinin üçüncü ilkesi olan "Çözelti ne kadar iyi çalkalanırsa o kadar iyi etki eder." mitini ortaya çıkarmış oldu.

Homeopati, "Alopati"ye Karşı!

Ve sonra Hahnemann çok ustaca, çok zekice, küçücük bir şey yaptı. Bir sözcük yarattı. Bulduğu sözcük alopati idi. Alopati, Hahnemann'ın kanıta dayalı tıp bilimlerinin tümü için kullandığı isimdi. Aynen öyle: Şimdiye kadar duyduğunuz tüm tıp bilim dallarının -dahiliye, onkoloji, nöroloji, kardiyoloji, psikiyatri, patoloji, hariciye (cerrahi), bulaşıcı hastalıklar, hematoloji, geriatri (yaşlılık bilimi), gastroenteroloji, oftalmoloji (göz bilimi), radyoloji, ortopedi, nefroloji (böbrek bilimi), üroloji, farmakoloji (eczacılık bilimi), acil tıp ve yoğun bakım dahil- bütün hepsi için, sadece "alopati" sözcüğünü kullanmayı seçti.

Alopati sadece bir sözcüktür, yani homeopatiden daha matah değildir. Birbirlerine denktirler. Bir tarafta 200 yıl önceki bir adamın derin derin daldığı düşünceler, diğer tarafta ise tıp biliminin o zamandan beri yüz binlerce araştırmacıya öğrettiği her şey var. Homeopatiye karşı alopati... Bu kadar çok şeyi sadece bir sözcükle bu kadar rahatça baştan savabilmek de güzel şey hani, kabul edelim.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bu durum, masum hastalara A Kapısı veya B Kapısı diye iki seçenek sunmayı mümkün kılar. Seçenekler hakkında tek sözcüklük ismi dışında bir şey bilmeyen saf kurban, muhtemelen uygulayıcının önerdiğini seçecektir.

Homeopati "Gerçekten" Nedir?

Homeopati, birçok alternatif tıp sistemiyle çok önemli bir öğe paylaşır. Uzun bir süre önce, tek bir kişi tarafından, tıp hakkında yararlı veya doğru bir şeyin neredeyse bilinmediği bir zamanda geliştirilmiş olması ve bu ilk ve artık eskimiş bakış açısıyla kesinlikle o zamanda donup kalmalıydı. İnsan vücudu hakkında öğrendiklerimiz arttığı halde diğer alternatif tıp sistemleri gibi homeopati de gelişmemiştir, zaten gelişemezdi, gelişmemelidir de. Yeni bilgilere uyum sağlasaydı o zaman adı homeopati olmaz, tamamen farklı bir şey (muhtemelen "tıp") olurdu.

Yeni bilgilere uyum sağlama ve bünyesinde bu bilgilere yer verme, çağdaş tıbbın esas gücüdür. İnsan vücudu hakkında yeni bir şey öğrendiğimizde, bir hastalığı tedavi etmenin daha iyi bir yolunu bulduğumuzda bunlara uyum sağlarız. Sonuçları yayınlar, doktorları yeni teknikler konusunda eğitiriz. Çağdaş tıbbın dayalı olduğu bilgi temeli her gün büyümektedir. Araştırmacıların ve doktorların ortak deneyimleri büyümektedir.

Fakat homeopatinin, diğer alternatif tıp sistemleri gibi, bilgi temeli 1807 yılında donup kalmıştır. Örneğin AIDS ilaçları sadece on yıl öncekilere göre şimdi çok daha iyidir, bundan on yıl sonra daha da iyi olacaktır (hatta AIDS'e çare bile bulunabilir!). Homeopatide ise AIDS, bilinmeyen bir hastalığın 1807'de tedavi edildiği yöntemin aynısıyla tedavi edilir: Bedensel sıvı dengesini sağlayacağı umut edilen bir bileşiğin muhtemelen birkaç molekülünü içeren küçük bir şişe suyla...

Günümüzde satılan homeopatik ürünlerin seyreltileri 6X'ten 30X'e kadar değişir. Bu, homeopatinin seyreltiyi ölçme sistemidir ve 6'da 1 veya 30'da 1 anlamına gelmez. X, Roma rakamı ile 10'u temsil eder. 6X seyrelti, 106'da bir veya milyonda bir demektir. 30X seyrelti, 1030'da bir veya 1'i izleyen 30 sıfır demektir. Hatta bazı ürünler, Roma rakamıyla 100 olan C ölçeğiyle satılır. 30C, 10030'dur. İnsanı sersemleten bu sayı, 1'i izleyen 60 sıfır demektir, bu da neredeyse galaksimizdeki atomların sayısına eşittir.

1807'de tıp alanına göre matematik ve kimya alanlarında daha çok şey biliniyordu ve olanaklı en yüksek geçerli seyreltinin var olduğu da kimyaca biliniyordu. Birkaç on yıl sonra, bu oranın Avogadro sabitiyle, yaklaşık 6 x 1023, ilişkili olduğu öğrenildi. Bu limitin ötesi -ki Hahnemann'ın çoğu seyreltisi limiti aşıyordu- artık seyrelti değildi; kimyasal olarak "saf su" sayılırdı.

Tüm Reklamları Kapat

Bunun üzerine Hahnemann geçici bir çözüm buldu. Çözelti yeterince çalkalanırsa suyun, özgün maddenin "spiritüel izini" muhafaza edeceğini ve o zaman da çözeltinin sınırsız seyreltilebileceğini düşündü. Hap şeklinde alınması tasarlanan ilaçlarda su, çoğunlukla şeker tabletlerine damlatılır. Yani günümüzde satılan homeopatik hapları aldığınızda aslında şeker, su veya alkol -ki daha iyi bir terim olmadığından, belli bazı maddelere “kanal yolu görme” görevi taşıdığı söylenir- alırsınız. Maddenin "kendisi", en düşük seyreltilerde birkaç milyonda bir molekül dışında, artık yoktur; kalmamıştır!

Tekrar Avogadro sayısına dönelim: 6 x 1023 atom, her kimya öğrencisinin iyi bildiği gibi, bir mol olarak adlandırılır. Bu sayı ne kadar büyüktür? Pekâlâ, 500 sayfa kâğıdınız olsaydı bu yaklaşık 6,5 cm yüksekliğinde bir yığın oluştururdu, yani kırtasiyeden aldığınız bir top kâğıt kadar. 6 x 1023 sayfa kâğıdınız olsaydı yığınınız Dünya'dan ta Güneş'e kadar uzanırdı. O kadarla da kalmazdı: O mesafeyi dört yüz milyon kere kat ederdi. Bir an için düşünün: Dünya'dan Güneş'e olan uzaklığın 400.000.000 katı kadar bir yığının içinde tek bir sayfa kâğıt. İşte tipik bir homeopatik seyrelti budur. Ne de etkili, değil mi!

Homeopati İşlevsizdir!

Bazı homeopatların yaptığı açıklama, homeopatinin aşı ile aynı şekilde çalıştığı yönündedir: Hastalığa neden olan maddeden küçük bir miktarın vücuda verilmesi... Hastalığa neden olacak kadar değil, ancak vücudun doğal savunmasını o hastalıkla mücadele etmeye teşvik edecek kadar...

Tüm Reklamları Kapat

Evet, aşının çalışma yöntemi gerçekten budur; fakat Hahnemann'ın tanımladığı homeopati yöntemiyle bunun hiçbir alakası yoktur. Aşı, önleyici antikorların üretimini tetikleyerek henüz vücutta bulunmayan bir hastalığı önlemek üzere yapılır; homeopati ise hâlihazırda vücutta olan bir hastalıkla mücadele etmek için uygulanır, o durumda antikorlar zaten üretiliyordur. Aşı tarafından tetiklenen antikorların sayısı, kan dolaşımında ölçülebilir, ancak homeopatinin herhangi bir ölçülebilir reaksiyon üretmesi beklenmez, zaten üretmez de.

Aşı, hastalığa neden olan maddelerin tembel hâllerini vücuda verir, homeopatik madde ise hastalığa neden olan maddenin aynısıdır. Son ve en bariz olarak da aşı, büyük ve ölçülebilir miktarda etkin içerik ihtiva eder, homeopatik ilaç ise ölçülebilir etkin içerik ihtiva etmez. Yani homeopatinin, aşının "spiritüel bir izi"nden ibaret ve tamamen işlevsiz olduğu söylenebilir.

Homeopatinin sözde uzmanları da gelişmiş kimya deneylerinden sonra üçüncü ilkenin yetersiz tutarlılıkta olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar ve bu ilkenin nasıl çalıştığına dair alternatif bir açıklama uydurmaya çalıştılar. Seyreltmeler esnasında yapılan çalkalamanın, orijinal maddenin çözelti içinde bir "izini" bıraktığı fikrine ulaştılar. Ancak sulu çözeltilerin yapısının bu şekilde değişebileceğine dair hiçbir kanıt olmadığı gibi, bu çözelti içindeki madde "hayaletinin" hastalığı nasıl tedavi ettiğine dair de bir açıklama bulunmuyor.

Homeopati Neden Bu Kadar Popüler?

Öyleyse neden bu kadar insan homeopatinin işe yaradığını iddia etmekte ve ona çok inanmaktadır? Homeopati tekrar tekrar testlerden geçirilmiştir ve çoğu çalışma, etkilerini plasebo etkisiyle uyumlu bulduysa da, şaşırtıcı sayıdaki birçok çalışma da homeopatinin plasebodan daha üstün sonuçlar verdiğini göstermektedir. Ancak bu vakaların her birinde, çalışmadaki kanıt kalitesi hakkında şüpheler oluşmuştur. Ulusal Sağlık Enstitüleri şöyle açıklıyor:

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Normalliğin Deliliği - Hastalık Olarak Gerçekçilik: İnsandaki Yıkıcılık Üzerine Bir Kuram

Psikanalist yazar Arno Gruen Normalliğin Deliliği’nde toplumun, Sigmund Freud’un insanın doğuştan yıkım ve şiddete eğilimli olduğu iddiasına dair yaygın inancını alt üst ediyor. Kitap, kötülüğün kökeninde öznefretin ve çocuklukta başlayan kendine ihanetin yattığını iddia ediyor. Güçlülerin “sevgisi ve onayı” için bağımsızlığımızdan vazgeçtiğimizde, derin bir korkudan doğan sahte bir benlik yaratıyoruz ve modern toplumun “gerçekçilik” olarak benimsediği bu çılgınlığı çoğunlukla fark etmiyoruz. Gruen bu tehlikeli uyum ve gizli isyan döngüsünü çarpıcı vaka çalışmaları, Nazizm’den Reaganizm’e uzanan sosyolojik örnekler ve edebi eserler üzerinden gözler önüne seriyor.

Peki, bu döngüden nasıl kurtulabiliriz? Gruen’e göre çözüm isyanda değil gerçek bir kişisel bağımsızlık geliştirmekte yatıyor. Bağımsızlık kolay elde edilmese de yokluğunun hem bireyler hem de toplum için yıkıcı sonuçlar doğurduğunu vurguluyor.

Dr. Gruen şefkat ve kararlılıkla, normallik olarak kabul edilen çılgınlığı gözler önüne seriyor… Bu kitap, liderler ve takipçiler, uyumlular ve isyankârlar ve daha şefkatli bir dünya arayan herkes için.

Dr. Montague Ullman

Devamını Göster
₺200.00
Normalliğin Deliliği - Hastalık Olarak Gerçekçilik: İnsandaki Yıkıcılık Üzerine Bir Kuram

Tasarım ve/veya raporlamada zayıflıklar, ölçüm yöntemlerinin seçimi, katılım sayısının azlığı ve sonuçların tekrarlanmasındaki güçlük gibi sorunlarla karşılaşılmıştır.

25 yıllık süredeki 107 kontrollü testin 1991'de British Medical Journal'da yayımlanan toplu analizi, homeopatların çok kullandıkları bir çalışmadır. Çalışmaların çoğu olumlu sonuçlar göstermiştir ve homeopatlar tam da bunu söyleyip gerisine bakmazlar. Derginin nihai sonucunu halka duyurmazlar:

Şu anda klinik testlerin bulguları olumludur ancak kesin sonuçlar çıkarmaya yeterli değildir; çünkü çoğu testin yöntemsel kalitesi düşüktür ve yayın yanlılığının rolü netleşmemiştir.

"Yayın yanlılığı" teriminin çevirisi, olumlu sonuçları veren çalışmaların homeopati endüstrisince yürütülmüş ve/veya yayınlanmış olmasıdır. British Medical Journal şöyle devam eder:

Bu göstermiştir ki homeopatinin daha fazla değerlendirilmesi için ortada meşru bir durum vardır; fakat sadece iyi uygulanan testler aracılığıyla...

Oldu, size iyi şanslar... Birleşik Krallık Homeopatlar Derneği "tesadüfi kontrollü testin homeopatiyi test etmekte uygun araştırma aracı olmadığının kesinkes tespit edildiğini" belirtmiştir. Diğer bir deyişle homeopati kendi kendine Kodesten Hemen Kurtul kartı vermiştir. Testler, homeopatiyi test etmek için yeterli değildir. Klinik bir test uygulayıp homeopatinin plasebodan hiç de etkili olmadığını bulursanız başarısızlığın nedeni homeopatinin test edilmemesi gerektiğidir. Bilimsel incelemeden muaf olma iddiası, kocaman bir isyan bayrağı gibi dikkat çekmelidir. Etkisinin test yoluyla tespit edilemeyeceğini belirterek iddiasını savunduğunu duyduğunuz birinden şüphelenin.

Homeopatiyi Modern Tıpla Birlikte Kullansak?

Homeopati, her ne kadar yöntemleri sahte olsa plasebo etkisi azımsanmayacak kadar olduğundan hastalığın altında yatan nedeni iyileştirmeden hastanın ağrılarını "dindirmede" bir miktar yardımcı olabilir. Yine de unutmamak gerekir ki semptomlar ciddi bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa, homeopatik yöntemler kullanmak gerçekten etkili olan tedavilerin gecikmesine yol açabilir.

İngiltere Kraliyet doktoru Michael Dixon ve Kral Charles, homeopatinin modern tıbbın yerine değil, onun "tamamlayıcısı" olarak kullanılması gerektiğini savunuyor. "İki tıp dünyasının bileşimini" sunan "entegre tıp" kavramını öne sürüyorlar. Ancak asıl sorun şu: Bu iki tıp dünyasından biri olan modern tıp, kanıta dayanmaya çalışırken alternatif tıp dünyası sadece anekdotlarla yetiniyor.

Gerçekte asıl "entegre tıp" ise modern tıbbın kendisi. Düzenli klinik çalışmalarla etkinliği kanıtlanan bir tedavi yerine iyi bir seçenek gelene kadar benimsenip uygulamaya dahil ediliyor. Kraliyet doktoru ve Kral Charles gibi sözde entegre tıp savunucuları ise bitkisel tedavi, Geleneksel Çin Tıbbı, Ayurveda ve homeopati gibi kanıtları yetersiz olan tüm alternatif yöntemlerin doktorlar tarafından hastalara tedavi amaçlı önerilmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Bu alternatif yaklaşımları modern tıbba entegre etme argümanı, sahtebilim savunucuları tarafından sıklıkla karşımıza çıkarılır. En basit dayanakları ise modern tıbbın sadece hastalığı tedavi ettiği ancak hastaları bütün olarak ele almadığıdır. Modern tıp eğitimine meraklı olan pek çok kişi, bunun yanlış bir iddia olduğunu bilir. "Doktor en iyisini bilir; dediğini yap, gerisini boşver." anlayışı çoktan birkaç on yıl geride kaldı. Tıp öğrencileri, tedavi şeması öncesinde hasta ile anlaşmaya varmadan önce, hasta yaşamının her yönünü göz önüne almayı öğrenirler. Maalesef iş yükleri alternatif tıp uygulayıcılarına göre kat kat fazla olan doktorlar hastalarına daha az zaman ayırmak zorunda kalabilir, ancak bu doktorun değil ilgili ülkenin sağlık sistemi sorunudur.

Kraliyet doktorumuz ise tıp eğitiminin kendisine sunduğu "kaba saba aletler" karşısında duyduğu hayal kırıklığı nedeniyle akupunktur, çeşitli bitkiler, meditasyon, diyet tavsiyeleri ve homeopatik ilaçlar gibi yöntemleri hastalarına sunmaya başladığında meslek hayatının "renklendiğini" söylüyor:

Bunların çok sayıda hastada faydasını gördüm ve bu, onlar ve benim için yeterli kanıt oldu.

Gelin görün ki bilimsel tıp böyle işlemez. Daha önce de belirtildiği gibi, birden fazla anekdot veri demek değildir. Sadece verilere bakacak olursak meditasyonun, diyetlerin ve hatta bazı bitkilerin faydaları konusunda yeterli verilerimiz vardır, bunlar sadece alternatif tıpçıların alanına girmez. Ancak homeopati uygulayıcıları, hiçbir şey içermeyen sözde çözeltinin bir şeyleri iyileştirebileceği fikrini savunarak hastalarını yanlış yönlendirmektedir.

Sonuç

Homeopatinin iyi yönü, ölçülebilir etkin hiçbir içeriği olmadığından, hiç kimseye zarar vermemesidir. Baş ağrısı veya yorgunluk gibi hayati tehlikesi olmayan rahatsızlıkların tedavisinde zararı yoktur. Ciddi bir hastalık söz konusu olduğunda uygulayıcı veya dükkân sahibi gerçek tıp tedavisinin yerine homeopatiyi önerirse çok büyük zararı olur.

İhtiyatlı olun ve ailenizin, arkadaşlarınızın ve kendinizin sağlığını koruyun.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Sahtebilim Yazı Dizisi

Bu yazı, Sahtebilim yazı dizisinin 69 . yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan " Bilimin Anlamını Gölgeleyen Tehlike: Sahtebilim!" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
28
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 18
  • Bilim Budur! 9
  • Muhteşem! 3
  • Umut Verici! 3
  • İnanılmaz 2
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Korkutucu! 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  1. Türev İçerik Kaynağı: Skeptoid | Arşiv Bağlantısı
  • BBC News. Homoeopathy's Benefit Questioned. Alındığı Tarih: 1 Nisan 2024. Alındığı Yer: BBC News | Arşiv Bağlantısı
  • J. Kleijnen, et al. (1991). Clinical Trials Of Homoeopathy.. British Medical Journal, sf: 316-323. doi: 10.1136/bmj.302.6772.316. | Arşiv Bağlantısı
  • Quackwatch. Ncahf Position Paper On Homeopathy | Quackwatch. Alındığı Tarih: 1 Nisan 2024. Alındığı Yer: Quackwatch | Arşiv Bağlantısı
  • A. Shang, et al. (2005). Are The Clinical Effects Of Homoeopathy Placebo Effects? Comparative Study Of Placebo-Controlled Trials Of Homoeopathy And Allopathy. Elsevier BV, sf: 726-732. doi: 10.1016/s0140-6736(05)67177-2. | Arşiv Bağlantısı
  • E. Ernst. (2009). Trick Or Treatment: The Undeniable Facts About Alternative Medicine. ISBN: 9780393337785. Yayınevi: W. W. Norton & Company.
  • UK Parliament Committees. Evidence Check 2: Homeopathy. Alındığı Tarih: 1 Nisan 2024. Alındığı Yer: UK Parliament Committees | Arşiv Bağlantısı
  • Office for Science and Society. Homeopathy Is Scientifically Implausible. Alındığı Tarih: 1 Nisan 2024. Alındığı Yer: Office for Science and Society | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 20:47:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1429

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Entropi
Beslenme Bilimi
Endokrin Sistemi Hastalıkları
Evrimsel Tarih
Fare
Deprem
Aşırı
Yanlış
Aile
Dilbilim
Sanat
Sağlık Bilimleri
Hastalık Kontrolü
Santigrat Derece
Manyetik Alan
Yeni Doğan
Çevre
Spor
Kamuflaj
Küresel Isınma
Şiddet
Tarih
Yayılım
Nörobilim
İstatistik
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Dunning, et al. Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı?. (26 Eylül 2013). Alındığı Tarih: 30 Aralık 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1429
Dunning, B., Ölez, Ş., Acar, A. B., Basmacı, . (2013, September 26). Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı?. Evrim Ağacı. Retrieved December 30, 2024. from https://evrimagaci.org/s/1429
B. Dunning, et al. “Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı?.” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, 26 Sep. 2013, https://evrimagaci.org/s/1429.
Dunning, Brian. Ölez, Şule. Acar, Arsel Berkat. Basmacı, . “Homeopati Nedir? Saf Su mu, Safsata mı?.” Edited by Arsel Berkat Acar. Evrim Ağacı, September 26, 2013. https://evrimagaci.org/s/1429.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close