Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?

Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir? BBVA
10 dakika
15,937
Tüm Reklamları Kapat

Duygusal zeka katsayısı (İng: "emotional quotient" veya kısaca "EQ"), bir insanın kendi duygularını anlama, kullanma ve yönetmesi yoluyla stresle başa çıkabilme, etkili bir şekilde iletişim kurabilme, diğerleriyle empati kurabilme, zorlukların üstesinden gelme ve çatışmaları çözüme kavuşturabilme (yani bulunulan ortama duygusal olarak uyum sağlayabilme) becerisinin sayısal bir ölçütüdür.[1] Özellikle de liderlik performansını güçlendiren bir bilişsel faktör olarak görülmektedir.[2] Duygusal zeka kavramı bilişsel psikolojik literatürde ilk kez ciddi bir şekilde ele alınması 1990 yılında Peter Salovey ve John D. Mayer tarafından olmuş olsa da duygusal zeka kavramı bunun öncesinde farklı bağlamlarda da kullanılmıştır.[3]

Duygusal zeka kavramı ilk kez 1966 yılında B. Leuner tarafından yazılan bir makalede çocuklarına bakma sorumluluğunu üstlenmekte isteksiz olan annelerde eksik olan kabiliyetin "duygusal zeka" olduğunun ve bunun da annelere LSD vererek çözülebileceğinin iddia edilmesi ile ortaya çıkmıştır.[4] Bunun ardından birçok farklı araştırmacı tarafından farklı bir şeyi betimlemek için kullanılması, kavramın anlamını bulanıklaştırmıştır. 1990 yılına gelindiğinde ise Salovey ve Mayer jenerik "duygusal zeka"yı tanımladıklarında, bu zeka türünün aslında "Gardner'in (çoklu zeka modelindeki) kişisel zekaların bir alt kümesi" olduğunu belirtmişlerdir.[3]

Tüm Reklamları Kapat

Duygusal Zeka Nedir, Akılcı Zekadan Farkı Nedir?

Bu yaklaşıma göre insanları anlamaya yardımcı olan duygular; düşünce ve davranışları açıklarken önemli bir işlev üstlenirler. Duygu bir histir ve bu hissin getirdiği düşünceleri, psikolojik ve biyolojik halleri ve hareket eğilimini içermektedir.[5] Genel anlamda duygular iki amaca hizmet etmektedir: 

  1. Kişiyi harekete geçirebilmek için enerji temin etmek, 
  2. Kişinin gereksinimlerini karşılayabilmek için çevreyi manipüle etmesini sağlamak ve gerekli davranışlar için kişiyi yönlendirmek. 

Salovey, Mayer, Goleman ve duygusal zeka konusunda önde gelen teorisyenlerin fikir birliğinde ortaya çıkan duygusal zeka tanımında başlıca iki karakteristik öne çıkarılır:[6]

Tüm Reklamları Kapat

  1. Duyguların anlaşılabilmesi ve yönetilebilmesi kabiliyeti,
  2. Duyguların kullanılarak ussal süreçlerin geliştirilmesi.

Duygusal zekanın savunucuları bu kabiliyetin de tıpkı diğer türden bilişsel kabiliyetler gibi işlediğini ileri sürmektedirler: Sözel zeka nasıl ki bir insanın dili anlaması ve hakkında mantık yürütmesi kabiliyeti ise, duygusal zeka da birisinin duyguları anlaması ve hakkında mantık yürütmesi kabiliyetine tekabül eder. Bu tanımdan ilerleyecek olursak, duygusal zekası yüksek olan bir bireyin stresli durumlar altında sakin kalabilmesini, ilişkilerinde ortaya çıkan sorunları çözebilmesi ve çeşitli ortamlardaki muhattaplarının duygularını tespit edebilmesini bekleriz.

Bu çerçevede, "duygusal zeka" ile "akılcı zeka" arasında bir fark yaratılır: Genel olarak "akılcı zihin", işleyişinin farkında olduğumuz bir durum olarak tarif edilir. Akılcı zihin, duygusal zihne oranla bilince daha yakındır ve daha fazla düşünce içerir. Buna karşılık, duygusal zihin ise bazen çok fevri ve güçlü bazen ise daha mantıksız bir şekilde işleyişini sürdürmektedir. Duygusal ve akılcı zihin genellikle uyum içerisindedirler ve farklı bilinç türlerini birleştirerek hayatımızı devam ettirmemize fayda sağlarlar.

Duygusal zihin, akılcı zihnin işleyişine yardımcı olur ve akılcı zihin de duygusal zihne ait verileri düzenler, istemediği zaman ise geri çevirir. Duygusal zihin ve akılcı zihin birbirinden "yarı bağımsızdır" diyebiliriz. Yani bu zihinler, beynin farklı bölümleriyle alakadar olurlar ama bu bölümler birbirleriyle bağlantılı olduğu için, akılcı ve duygusal zihin de birbirine bağlı hale gelir. Çoğunlukla bu iki zihin bir denge üzerinde durur, fakat yaşadığımız olaylara bağlı olarak hangisinin hangi zamanda baskın olduğu da değişiklik göstermektedir.[5]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Duygusal Zihnin Özelikleri

Duygusal zihnin özelliklerini, Ekman, Epstein ve Brodsky ve Goleman'ın görüşlerinden faydalanarak şu şekilde sıralayabiliriz:[5], [7], [8], [9]

  • Duygusal zihin, duygusal bir durum için, akılcı zihinden daha çabuk harekete geçer ve bu hareketin sonucunu düşünmeden eyleme başlar.
  • Duygusal zihin çağrışım mantığına dayanır. Yani, olayın gerçekliğinden daha ziyade, o olayın neyi çağrıştırdığı duygusal zihin için daha önemlidir. Duygusal zihin için şimdiki zamanda değil de geçmiş zaman da yaşıyor diyebiliriz. Bu yüzden gerçeği simgeleyen şeyler gerçekmiş gibi kabul edilir.
  • Duygusal zihnin bir özelliği de onun çocuksu olmasıdır, duygunun kuvveti arttıkça bu çocuksuluk da artar. Grinin kabul görmediği her şeyin siyah veya beyaz olduğu bir zihindir. Akılcı zihnin inançları geçici olabilmektedir, yeni kanıtlarla akılcı zihin kendini değiştirir, fakat duygusal zihin daha sabittir, yeni kanıtları görmezden gelir.
  • Duygusal zihnin işleyişi duruma özeldir, o anda hangi duygu nüksetmiş ise, işleyiş de ona göre şekillenir. Mutluyken, hüzünlüyken veya canımız sıkkınken, duygusal zihnin işleyişi aynı değildir. 

Duygusal Zekanın Tanımları

Saloyev ve Mayer, duygusal zekaya ait tanımları 5 temel başlık altında incelemişlerdir:[3], [9]

  1. Duygularının farkında olmak: Duygusal zeka sayesinde, belirli bir durumda ya da belirli bir anda kişiler ne hissettiklerinin farkında olabilirler. Bu çok önemlidir, çünkü duygularının farkında olan kişiler, aynı zaman da ruh hallerinin de farkındadırlar. Kararlarını daha sağlıklı verebilirler ve hayata daha olumlu bakabilirler.
  2. Duygularla başa çıkabilmek: Duyguların farkına vardıktan sonra, olumsuz bir duyguyla başa çıkabilme yeteneği de yine duygusal zekanın bize sağladığı bir olanaktır. Bunlar, örneğin, kendini sakinleştirmeyi, karamsarlıkları ve alınganlıkları geride bırakmayı içermektedir. Bu konuda çok da iyi olmayan kişiler, huzursuz bir şekilde duygularınla mücadele etmek için çabalamaktadırlar, bu konuda iyi olan kişiler ise hayatın kendilerini şaşırttığı anda tersliklerin altından daha kolay kalkmaktadırlar.
  3. Kendini motive etmek: Kişilerin kendilerini motive edebilmesinin yolu, duyguları belirli bir amaç altında toparlamaktan geçmektedir. Bu duyguların özdenetimi anlamına gelir. Yani, bir davranıştan gelen doyumu ertelemek, zararlı davranışları engelleyebilmek kişiyi başarıya götürmektedir.
  4. Başkalarının duygularını fark etmek: Duygusal zeka yalnızca kendimizin değil, başkalarının da duygularını fark edebilmemize yardımcı olur. Bu diğer bir deyişle empati kurmak anlamına gelir. Empati yapabilmeyi başaran kişiler, karşısındaki kişilerin neye ihtiyaç duyduklarını ya da ne istediklerini anlamaya yönelik ipuçlarına açıktırlar. Rogers (1970) empatiyi, bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyabilmesi, ve buna bağlı olarak olaylara o kişinin bakış açısıyla bakabilmesi, o kişinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesi ve anladıktan sonra o kişiye iletmesi olarak tanımlamıştır. 
  5. İlişkileri yürütebilmek: Duygusal zeka aynı zamanda diğer insanlarla olan ilişkimizi yürütürken yardımcı olur. Duygusal zekanın güçlü olması, popüler olmakla, liderlikle ve kişilerarası ilişkilerle bağdaştırılmaktadır. 

Duygusal Zeka ile İlgili Tartışmalar

Daniel Goleman, 1995 senesinde Duygusal Zeka: Neden IQ'dan Daha Önemli? kitabını yayınladığında Richard J. Herrnstein ve Charles Murray'in Çan Eğrisi kitabının yarattığı tartışmalar fırtınası entellektüel çevreleri hala kasıp kavurmaktaydı. Özellikle de Çan Eğrisi'nde Afro-Amerikalılar ile Amerikalı beyazlar arasındaki 15 puanlık IQ farkının kısmen genetik olduğuna dair birtakım empirik verilerin sunulması, birçok entelektüelin Murray ve Herrnstein'i ırkçılıkla suçlayarak IQ testlerini reddetmelerine yol açmıştır.

Bu tür politik olarak yüklü bir bağlamda kendini IQ'ya rakip olabilecek potansiyele sahip olarak sunan duygusal zeka, IQ testlerinin ürettiği bulgularla siyasi çıkarları örtüşmeyen entelektüel kesim için bir alternatifi temsil eder hale gelmiştir. Buna bağlı olarak duygusal zeka, popüler kültürde hızla şöhret kazanmış, Amerikan Dil Topluluğu 1995 yılında EQ (duygusal zeka) kelimesini "yılın en yararlı terimi" seçmiş ve birçok firma, duygusal zekayı ön plana koyan yeni bir mesleki çerçeve oluşturma çabasına girmişlerdir.

Duygusal Zeka Kavramının Babası: "Duygusal Zeka Çok Fazla Abartıldı!"

Ne var ki ilk ileri sürüldüğünden beri EQ kavramı biraz abartılmış olabilir. Bunu söyleyen biz değiliz, Duygusal Zeka isimli kitabın yazarı ve bu popüler kavramı popülerize eden kişinin ta kendisi! Daniel Goleman, şöyle diyor:

Tüm Reklamları Kapat

Günümüzde başarıya ulaşma konusunda EQ'nun IQ'dan daha önemli olduğu söylenir. Hatta iddiaya göre EQ, bir işte başarılı olmanın %80'inden tek başına sorumludur. Bu, tamamen hatalıdır.

Bu %80 sayısı ve duygusal zeka ile ilgili diğer mitler, internet bloglarında oradan oraya uçuşuyor ve yaşam koçları tarafından gereğinden fazla dile getiriliyor. EQ hakkındaki yanlış anlaşılmalar, 1995 yılında Duygusal Zeka kitabı basıldığında ve TIME, “Sizin EQ’nuz Kaç?” başlığı ile bu kitabı kapağına taşıdığı vakitlerde başladı. Goleman, itiraf ediyor:

Bu kapağın ve kitabımın uzun süre önce unutulması gerekiyordu.

IQ'nun kariyer başarısında baskın rol oynayan zeka tipi olduğu konusunda hiç şüphe yoktur; IQ'ya bakarak ne tür bir işin yükünü sırtlanabileceğinizi kestirebiliyoruz: Bir muhasebeciye, doktora ya da yüksek kademeli bir müdüre gereken algısal kavrama becerisine sahip olmak için 115 ya da üzeri IQ yetiyor gibi gözükmektedir. Örneğin iş performansı ile IQ korelasyonunun yaklaşık %28 (r = .28) olduğunu gösteren çalışmalar yapılmıştır; buna karşılık, 8 farklı geniş kapsamlı meta-analiz, IQ ile iş performansı arasındaki korelasyonun ortalama %65 düzeyinde olduğunu göstermiştir.[6] Bir diğer çalışmada, vasıfsız işçiler için IQ ile meslek arasındaki korelasyon %39 iken, profesyonel ve yönetsel meslekler için korelasyonun %74 olduğu gösterilmiştir.[10] Akademik literatürde, IQ'nun birçok konuda başarılı bir tahmin parametresi olduğunu gösteren çok sayıda araştırma (ve bu çalışmalara meydan okuyan birçok diğer makale) mevcuttur.[11], [12], [13]

Ama bu noktada bir paradoks var gibi gözüküyor. Goleman şöyle anlatıyor:

Yüksek IQ gerektiren bir pozisyona bir kere geldiğinizde aklınız, kimin üretken bir çalışan olacağını ya da iyi bir lider olacağını ayırt etme gücünü kaybediyor. Bu noktada, kendiniz ve ilişkileriniz konusunda duygusal zekanız, IQ’nuzdan daha önemli oluyor. Yüksek IQ gerektiren işler havuzunda disiplin, tahammül ve empati gibi özelliklere sahip insanlar, gerçekten iyi iş çıkarabiliyorlar.

Tüm Reklamları Kapat

Şirketler bunu biliyor ve bağımsız anketler, yüksek seviye iş yapan şirketlerin %67'sinden daha fazlasının personel alımında, terfilerde ve özellikle liderlik gelişimi alanında herhangi bir yöntemle duygusal zekayı da hesaba kattıklarını gösteriyor. Bu bilginin ortaya çıkması sonucu, bilimsel verileri genellikle boşveren, kendi dayanaksız iddialarını satmaya çalışan duygusal zeka danışmanları da türemeye ve rağbet görmeye başladı.

Bu aşırı süslü iddialardan biri ve sıklıkla dile getirileni, iş alanında başarının %80'inin kişisel kabiliyetlere dayandığını iddia eden mantradır. Bu mit, bir insanın kariyer başarısının o insanın IQ’su ile ne denli ilgili olduğuna değinen birkaç çalışmanın yanlış anlaşılmasından doğmuş olabilir. Birçok araştırma, IQ’nun %10'dan %20'ye kadar değişen düzeyde bir önem taşıdığını göstermektedir. Bunun anlamı şudur: Doğduğunuz aile, sosyal statü, şans, duygusal zeka gibi çok çeşitli birçok diğer faktöre %80-90 gibi büyük bir alan kalmaktadır. İnsanlar, bu gerçeği yanlış yorumlayıp, EQ'nun tek başına %80'lik bir boşluğu doldurduğunu varsayıyorlar. Hayır, EQ bu boşluğu tek başına doldurmuyor. Hatta sosyal ilişkiler kurma becerisi, boşanmaktan kaçınmak ve uyumlu bireyler yetiştirmek gibi daha kişilerarası alanlarda bile duygusal zekanın korelasyonu nadiren %30'u geçmekte, çoğu zaman %0'a yakın olmaktadır.[14]

Duygusal zekanın beklenenden çok daha düşük bir istatistiksel performans sergilemiş olması, bazı araştırmacıları duygusal zekanın gerçekten yeni ve özgün bir kavram olup olmadığına dair şüphelere itmiştir. Bunun irdelenebilmesi için Büyük Beş Faktör kuramındaki kişilik özellikleri kullanılarak duygusal zeka ile aralarındaki korelasyonlar incelenmiştir. Kişilik özelliklerinin de türlü başarı metrikleri ile korelasyon gösterdiği de göz önünde bulundurularak kişilik faktörleri sabit tutulduğunda, duygusal zekanın mevzubahis başarı metrikleri ile korelasyon yeniden ölçülmüştür. Sonuç olarak duygusal zekanın çoğu başarı metriğiyle korelasyon göstermesinin bir sebebinin, kişilik özellikleri ile de korelasyon göstermesi olduğu gösterilmiş; kişilik faktörleri sabit tutulduğunda duygusal zeka ile başarı ölçülerinin korelasyonunun sıfıra düştüğü gözlemlenmiştir.[15] Bunun da ötesinde IQ'nun sabit tutulması ile duygusal zeka ile akademik başarının arasındaki korelasyonun da sıfıra düştüğü gözlemlenmiştir.[14] IQ'nun hiyerarşik yapısında en temel faktör olan g-faktörünün zaten duygusal zekanın işlevini gerçekleştirebildiğini savunan bilişsel psikolojik literatür de göz önünde bulundurulduğunda, duygusal zeka kavramının insan davranışı bakımından yeni bir şeyi tanımladığı şüphelidir.[16]

Öte yandan, tüm bu eleştirileri cevaplamaya yönelik birçok akademik çalışma da yürütülmektedir. Bunların bir kısmı, duygusal zekanın bir bütün olarak görmezden gelinemeyeceğine işaret eden bulgular ortaya koymuştur.[17], [18], [19]

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç

EQ'nun IQ'ya önemli bir alternatif olduğu iddiasına inanmak isteyen birçok kesim vardır. Bazıları için kötü okul notları konusunda bir rahatlama; diğerleri için iş alanını daha insancıllaştırmaya yarayan bir şey olabilir. Bir diğer kesim de EQ'yu kadın liderliği konusunda öne sürmektedir. Bütün bu gerekçeler belki bir gün iddialarını kanıtlayan sağlam dayanaklar bulabilirler; fakat henüz bulabilmiş değiller. 

Belirtmeliyiz ki EQ'nun önemini arttıran veriler sahasında, özellikle de liderlik alanına odaklanmış çalışmalarda yavaş ama belirgin bir artış görüyoruz. Fakat bunların geneli, küçük araştırmalardan oluşuyor ve bu alandaki araştırmaların yavaş ilerleyişi, EQ pazarlamacılarının yarattığı kuru gürültüde kayboluyor.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
39
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 13
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 6
  • Merak Uyandırıcı! 6
  • Güldürdü 2
  • Muhteşem! 1
  • İnanılmaz 1
  • Umut Verici! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
  • Bilim Budur! 0
  • Üzücü! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 19:15:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1605

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Hızlı
Gezegen
Egzersiz
Yangın
Kuantum Fiziği
Diyet
Mavi
Antibiyotik
Balina
Evrim Tarihi
Genetik Değişim
İngiltere
Şiddet
Tür
Türlerin Kökeni
Hayatta Kalma
Gebelik
Doğal
Biyocoğrafya
Radyoaktif
Oyun
Astrofizik
Buz
İyi
Damar
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
T. Gürcan, et al. Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?. (3 Kasım 2013). Alındığı Tarih: 28 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1605
Gürcan, T., Bakırcı, Ç. M., Yıldız, ., Karagözoğlu, . (2013, November 03). Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?. Evrim Ağacı. Retrieved March 28, 2024. from https://evrimagaci.org/s/1605
T. Gürcan, et al. “Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 03 Nov. 2013, https://evrimagaci.org/s/1605.
Gürcan, Tuğba. Bakırcı, Çağrı Mert. Yıldız, . Karagözoğlu, . “Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 03, 2013. https://evrimagaci.org/s/1605.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close