Çoklu Zeka Teorisi Nedir? Savunucuları ve Eleştirmenlerinin Argümanları Nelerdir?
Howard Gardner adlı bir psikolog, 1983 yılında yapmış olduğu çalışmalar sonucu ortaya koyduğu teoride, herkesin bırakın aynı şarkıyı sevmeyi, o şarkıyı dinleyip algılama hatta ve hatta o şarkıyı yorumlama kabiliyetlerinin farklı zeka türlerine dayandığını ileri sürmüştür. Bu teori, eğitim ve psikolojide oldukça geniş yankı bulmuş ve bireyler arası zeka farkları sebebiyle, eğitimde öncelik verilen zeka türleri yıllarca eleştirilmiş ve bütün türlerin özel eğitimlere tabi tutulması gerektiği savunulmuştur. Çünkü en nihayetinde müzik dinlemek kadar basit bir işleme yönelik algılarımız bile farklı zeka tiplerinden etkileniyorsa, eğitim algımızın etkilenmemesi mümkün mü? Bu durumda, her çocuğa aynı eğitimi verip, verim almayı nasıl bekleyebiliriz?
Çoklu Zeka Teorisi (İng: "Multiple Intelligence" ya da kısaca "MI") isimli bu teori çerçevesinde zeka türleri temelde yedi başlıkta toplanıyor. Ancak teorinin kimi savunucusuna göre bu sayı sekiz veya dokuza kadar çıkabiliyor. Daha geniş çalışmalar incelendiğinde bu sayı, "onuncu boyut" olarak isimlendirilen ahlak zekasını da içine alarak, on başlıkta toplanabiliyor. Yedi temel zekayı şu şekilde sıralayabiliriz:
- Linguistic-Verbal Intelligence (Dil Bilimsel Zeka),
- Visual-Spatial Intelligence (Uzamsal Zeka),
- Logical-Mathematical Intelligence (Mantık-Matematiksel Zeka),
- Bodily-Kinesthetic Intelligence (Bedensel-Kinestetik/Duyu Devinişsel Zeka),
- Musical Intelligence (Müzikal Zeka),
- Interpersonal Intelligence (Sosyal Zeka),
- Intrapersonal Intelligence (Özedönük Zeka)
"Opsiyonel" diyebileceğimiz iki seçenek:
- Naturalistic Intelligence (Doğal Zeka)
- Existential Intelligence (Varoluşsal Zeka)
En son üzerinden geçilen "onuncu boyut" ise, Moral Intelligence (Ahlaki Zeka) olarak tanımlanmıştır. Gardner, son eklemelerinin üzerinde fazlaca durmamıştır. Biz, bu yazıda, zeka türlerini yedi temel ve iki opsiyonel, bir de "üzerinden hızlıca geçilecek" başlık altında inceleyeceğiz.
Çoklu Zeka Teorisi Nedir?
Çoklu Zeka Teorisi, genel olarak zekanın nasıl tanımlanabileceği üzerinde duran, açıklayıcı bir teoridir. Gardner, zeka kavramını, bireyin var olan problemi çözebilme kapasitesi ve ürün ortaya çıkarabilme yetisi olarak tanımlamıştır. Gardner, bu süreci etkileyen pek çok faktörün varlığından bahsetmiştir, bunlara birazdan geleceğiz; ancak özünde, her bireyin belirli şartlar dahilinde (sağlık problemlerinin engelleri dışında), bütün zeka türlerine sahip olarak doğduğunu ileri sürmüştür. Çevresel faktörler, kültür, aile yapısı, ait olunan coğrafya, maddi-manevi imkanlar, genel sosyolojik şartlar, bu zeka türlerinin bir kısmını geliştirirken, bir kısmını pasif konumda bırakabilir ve böylece birey okul çağına geldiğinde çoktan bir zeka kalıbına ayak uydurmuş biçimde karşımıza çıkacaktır.
Her ne kadar Howard Gardner'ın çalışmaları belli çevrelerde ilgi görmüşse de, psikoloji ve genel olarak bilim camiasında fazlasıyla tepki de çekmiştir. Eğitim gibi hemen herkesin hayatında olan bir hak ve bu hakkın en efektif biçimde kullanımının önemini vurgulayan bir teori ortaya atıldı ve elbette farklı cephelerden destekleyen ve karşı çıkan argümanlar sunuldu.
Teorinin Karşıtları ve Argümanları
Bu karşıt argümanlardan en büyük ve en ses getirenlerinden ve bilim insanlarının ısrarla sorduklarından birisi, "zeka" adı verilen tek bir varlıktan bahsetmenin tutarlılığı sorunudur. Robert G. Sternberg ve Michael William Eysenck gibi isimler, bu bahsi geçen teorinin kriterlerinin öznel ve keyfi olduğunu ve muhtemelen başka araştırmalarda farklı kriterlerin kullanılmasının mümkün olduğunu söylemişlerdir. Bitkiler ya da hayvanların aksine, tamamen kontrollü koşullar altında tasarlanamayan ve yetiştirilemeyen biz insanlarda, bir özelliğin kalıtsallığını tahmin etmek için kullanılan yöntemler ve bunların geçerliliği, bu teorideki en temel boşluklardan birisidir. Varsayımlara dayalıdır ve teorinin iddialarının deneylerle gözlemlenmesi neredeyse olanaksızdır. Gardner, bu teorisi için hiçbir test veya öngörü sağlayamamıştır - ki bu durum, onun eleştirilerin odağı olmasını kaçınılmaz kılmıştır. Elde etmek istediği hedefe yönelik, yapay kriterler belirlemekle bile suçlanmıştır.
Yves Richez adlı bilim insanının araştırmaları da teoriye karşı-argüman olarak kabul edilebilir. Richez, zeka kavramının Doğu-Batı çevrelerinde incelenmesi sonucunda yerini farklı terimlerin aldığını belirtmiştir. Çin gibi bir Doğu kültüründe "zeka" ya da "varlık" kavramlarının yeri yokken, Atina dolaylarına bakıldığında Platon gibi isimlerin bu terimlerin altını doldurduğu ileri sürülmüştür. Yves Richez, Çin’de Natural Operating Modes (doğal çalışma/işleyiş modları) kavramının, zeka kavramının yerini almış olduğundan bahsetmektedir.
- Sarin Gazı Nedir? Nasıl Çalışır? Kimyasal Bir Silah Olarak Kullanılan Sinir Gazının İnsan Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
- Zombi Genler: Bazı Genler Ölümden Sonra Faaliyetlerini Sürdürmekle Kalmıyorlar; Daha da Aktif Hale Geçiyorlar!
- Keçiler de, Köpekler Gibi, Göz Kontağı Aracılığıyla İnsanlarla İletişim Kurabilmektedir!
Teorinin Deneysel Altyapısının Olmayışı
Çoklu zekâ teorisinin eleştirel bir incelemesi, daha önce de bahsettiğimiz gibi onu destekleyecek çok az deneye dayalı kanıt olduğunu savunuyor. Ne yazık ki bugüne kadar çoklu zekânın geçerliliğine dair kanıt sunan yayınlanmış hiçbir çalışma yoktur. Yakın zamanda Sternberg ve Allix, alandaki çalışmaları inceleyerek, yayınlanmış hiçbir deneysel doğrulama çalışması olmadığını bildirmiştir. Waterhouse, 2006 yılında yaptığı bir çalışmada şöyle yazıyor:
Bugüne kadar yayınlanmış çalışmaların hiçbiri, Çoklu Zeka Teorisi'ni desteklememektedir.
2004 yılında bir inceleme makalesi yayınlayan Gottfredson da, insanlarda bağımsız 8 zeka tipi olduğuna yönelik hiçbir akademik veri olmadığını; ancak tam tersine, tek 1 zeka türü olduğunu gösteren çok sayıda kanıt olduğunu ileri sürmektedir. Gottfredson, bunu çoğunlukla 1927 yılındaki Spearman'ın makalesine ve o makalede ileri sürülern g faktörü kavramına dayandırmaktadır. Gottfredson, şöyle yazıyor:
G faktörü, bir tür zihinsel testte iyi puan alan kişilerin, her tür zihinsel testte iyi puan alma eğiliminde olduğunu bulan ilk zihin araştırmacıları tarafından keşfedilmiştir. İçeriğinden (kelimeler, sayılar, resimler, şekiller), nasıl uygulandıklarına (tek tek veya gruplar halinde; sözlü, yazılı veya pandomim şeklinde) veya neyi ölçmek istediklerine (kelime haznesi, matematiksel akıl yürütme, uzamsal yetenek) bakılmaksızın, tüm zihinsel testler, çoğunlukla aynı şeyi ölçer. Bu ortak faktör, ki buna g faktörü denir, herhangi bir geniş bilişsel test setindeki puanlardan ayrıştırılabilir ve bugüne kadar çalışılmış her yaş, ırk, cinsiyet ve milletten bireyler arasında aynı formu alır. Başka bir deyişle g faktörü; okuldan, kağıt kalem testlerinden ve kültürden bağımsız olarak mevcuttur.
2006 yılında Visser, Ashton ve Vernon, her bir zeka türü için ikişer adet olmak üzere toplamda 16 farklı test geliştirmiş ve bunlarla yaptıkları deneyler sonucunda, her testin ortak bir zeka türüne işaret ettiğini göstermişlerdir. Araştırmacılar, Gardner'in tanımladığı zeka türlerinin, g faktörü olarak bilinen zeka türünün ikincil, hatta üçüncül seviye uzantılarından ibaret olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu çalışma, en azından 8 zeka türü olduğunu kabul etmekte; fakat bunların öneminin iddia edilenden çok daha kısıtlı olduğunu söylemektedir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Teorinin Pratik Uygulamalarının Olmayışı
Eleştiriler burada da sonlanmamaktadır: Teoriye karşı çıkanlar, bu teorinin gerçek hayatta hiçbir uygulaması olamayacağını iddia etmektedirler. Örneğin 1998 yılında Collins, şöyle yazıyor:
Gardner'ın teorisinin spesifik detaylarına yönelik kanıtlar zayıftır ve bu teorinin pratikte etkili herhangi bir uygulaması olabileceğini gösteren sağlam bir araştırma bulunmamaktadır.
2004 yılında ise Willingham, bu pratik uygulama eksikliği sorunuyla ilgili şöyle yazıyor:
Katı veri, azdır. En kapsamlı çalışma, çoklu zeka kullandığını iddia eden 41 okulun üç yıllık bir sınavıydı. Uzun süredir Gardner işbirlikçisi olan Mindy Kornhaber tarafından yapıldı. Sonuçların ne yazık ki yorumlanması zor. Standartlaştırılmış test puanlarının okulların yüzde 78'inde arttığını bildirmişler, ancak her okuldaki artışın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını gösterememişlerdir. Aksi takdirde, şans eseri okulların yarısında puanların artmasını bekleriz. Dahası, kontrol grubu yoktu ve bu nedenle ilçelerindeki diğer okullarla karşılaştırma için bir dayanak yoktu. Dahası, okuldaki değişikliklerin, örneğin okul çapında yeni bir programı benimsemenin enerji verici heyecanı, yeni eyalet çapında standartlar veya başka bir bilinmeyen faktörden ziyade, gerçekten de çoklu zeka fikirlerinin uygulanmasından ne ölçüde kaynaklandığını bilmenin hiçbir yolu yoktur.
Herkes Zeki Değildir!
Çoklu Zeka Teorisi'nin en tartışmalı argümanlarından birisi, Çoklu Zeka Teorisi'nin gerçekte zeki olmayan kişileri de "farklı bir zeka kategorisinde zeki" olarak kategorize ederek, onları da zekiymiş gibi gösterdiği iddiasıdır. Bir diğer deyişle eleştirmenler, herkesin zeki olmadığını ve bunu kabullenmemiz gerektiğini ileri sürerler.
Örneğin klasik bir zeka testinde, bir kelimenin hecelerine ayrılması (veya harflerine ayrılması) işi, tekdüze bir şekilde yapılır: Eğer kelime "galericilik" ise, "g, a, l, e, r, i, c, i, l, i, k" şeklinde harflerin yazılması beklenir. Ancak Çoklu Zeka Teorisi'ne göre, bir birey belki bu şekilde zeki değildir de, harfleri bir şarkı gibi söyleyerek dizilemekte daha iyidir veya harfleri kalem-kağıtla değil de, ağaç dalları veya çerçöple yazmakta daha iyidir (çünkü kelimeleri zihninde bu şekilde daha iyi şekillendirebiliyordur). Eleştirmenler, bu tür uygulamaların "aşırı basitleştirici" ve "sıradan" olduğunu söylemektedir; çünkü bunu yapmak, onlara göre, kelimeleri harflere doğrudan ayırabilmekle aynı şey değildir. Bu tür eleştiriler öylesine sert bir şekilde yapılmıştır ki, Çoklu Zeka Teorisi'nin güncel uygulamalarında bu tür heceleme testleri tamamen kaldırılmıştır.
Bunun bir diğer örneği, öğrencilere Amerikan tarihi öğretmek için, onlara doğrudan tarihte olan biteni anlatmak yerine, onlara sınıfta gemiler inşa ettirip, içine girip, deniz yaratıkları gibi davranmalarının istenmesine dayalı eğitim biçimidir (buna "Bedensel-Kinestetik/Duyu Devinişsel Zeka" denmektedir). 1998 yılında yazdığı eserinde Collins bunu şöyle eleştiriyor:
Bir öğrenci, en güçlü zekasına güvenerek, belirli bir konuyu ne kadar derinden kavrayabilir? Dave [rastgele bir öğrenci ismi], ellerini kullanarak yerleşimcilerin tekneleri hakkında bilgi edinebilir, ancak kinestetik bir yaklaşım, Avrupalıların Amerika'ya ilk başta neden geldiği gibi merkezi tarihsel sorunları anlamasına yardımcı olabilir mi?
Uzun lafın kısası eleştirmenler, teorinin gerçekte olanı ölçmek yerine, çocuğu bir şekilde zeki kılacak ve onu mutlu edecek yollar bulmak için bir bahane olduğunu söylemektedirler. Buna göre çocuklara zeki olduklarını söylemek, yani onları "zeki" olarak yaftalamak, onları zeki yapmayacaktır. Tam tersine, farklı miktarlarda ve şekillerde yardıma olan çocukların gözden kaçmasına neden olacaktır.
Teorinin Destekçileri ve Argümanları
Öte yandan Gardner, destekçilere de sahipti. Akademisyenler, onu gençler üzerinde yaptıkları testlerle onaylıyor ve kendisine veriler sunuyorlardı. Zekanın geleneksel tanımının çok dar olduğuna dikkat çekiyor ve bu sebeple Gardner ile birlikte genişletilen yeni tanımın gerçekleri yansıtmakta daha etkili olduğunu savunuyorlardı. IQ değeri gibi tek boyutlu bir sınıflandırmanın aksine, bu teori ile daha verimli sonuçlara ulaşılacağını iddia ediyorlardı. Bu kuramın savunucuları, zekanın bir beceri ile yeniden tanımlanabilmesi sebebiyle kesin sınırlarının çizilemeyeceğinin farkındaydılar. Bu kesime, kuramın kurucu ismi Howard Gardner de dahil olmalıydı ki doğal zeka, ahlaki zeka ve varoluşsal zeka başlıkları ana maddelerin yanına ek olarak ortaya çıkmıştı.
g Faktörünün Yeri
Çoklu Zeka Teorisi'nin savunucuları, g faktörü gibi tek bir zeka türünün olduğu konusunda hemfikir değillerdir. g faktörünü reddetmiyor olsalar da, bu faktörün diğer zeka türlerinden üstün olduğunu kabul etmemektedirler. Teorinin savunucuları, g faktörünün Numara/Mantık Zekası'nın bir parçası olduğunu ileri sürmektedirler. Savunuculara göre, bazı eleştirmenlerin iddia ettiği gibi Çoklu Zeka Teorisi deneyden yoksun değildir; deneysel olarak geçerliliği gösterilmiştir; ancak psikometrik (zeka testi) araştırma cemiyetinin hemfikir olamadığı nokta, bu farklı türlerin "zeka türü" olarak kategorize edilip edilemeyeceğidir. Destekçilerin söylediğine göre eleştirmenlerin takıldığı nokta semantiktir: "Zeka" sözcüğü, sadece "g faktörü" için kullanılmalıdır; geri kalan her şeye "zeka" değil, "yetenek", "kapasite" veya "beceri" denmelidir.
Teorinin destekçileri, 1993 yılında Gardner'ın yazdığı Frames of Mind (Zihnin Çerçeveleri) kitabında 8 farklı zeka türünün her birini destekleyen çok sayıda ampirik veri sunulduğunu da söylemektedirler. Bu veriler, beyin hasarına sahip bireylerden savantlara, tarih öncesi insanlardan diğer türlerdeki zekaya, insan gelişimine yönelik biyografik çalışmalardan insan kültürü araştırmalarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Bilimsel Araştırmaların Kısıtları
Dahası, teorinin savunucularına göre eleştirmenler son derece dar bir "bilim" tanımıyla yola çıkmaktadır. Örneğin ABD'de 2001 yılında geçirilen No Child Left Behind (Hiçbir Çocuk Arkada Kalmasın) yasası, konu hakkındaki akademik çalışmaları fazlasıyla kontrollü deneysel sınıf çalışmalarıyla sınırlandırmıştır. Ancak Çoklu Zeka Teorisi'ni bu tür kontrollü bir sınıf ortamında sınamak çok zordur. Örneğin teorideki çoklu zekalar, spesifik bir sınıf müdahalesiyle elde edilebilecek bir sonuca karşılık gelmemektedir. Halbuki sınıf performansıyla ilgili olarak yapılan diğer uygulamalar (örneğin Doğrudan Eğitim olgusu), bir ülke genelindeki tüm sınıflarda uygulanarak başarısı ölçülebilir uygulamalardır. Teorinin savunucularından Thomas Armstrong, şöyle yazıyor:
Çoklu Zeka Teorisi, çok çeşitli teknikleri, tavırları, araçları, stratejileri ve yöntemleri temsil eder ve her öğretmen, bunları uygulamak için kendi benzersiz yaklaşımını geliştirmeye teşvik edilir. Willingham'ın talep ettiği türde [eleştirmenlerin söz ettiği şekilde] kontrollü çalışmalar yürütmek imkansızdır; çünkü bir sınıftaki çoklu zeka, başka bir sınıftaki çoklu zekâlardan çok farklı olabilir ve kontrol sınıfı bile muhtemelen bir dereceye kadar çoklu zeka stratejileri kullanıyor olabilir. Bir diğer deyişle, "saf" bir Çoklu Zeka sınıfını ve bununla karşılaştırmak için, kesinlikle hiç Çoklu Zeka kullanmayan bir kontrol grubunu nasıl bulacaksınız?
Çoklu Zeka Teorisi'ni savunan kişiler, eleştirmenleri fazlasıyla pozitivist olmakla da suçlamaktadırlar. Örneğin eleştirmenler, çocuk eğitiminde başarıyı sadece tekil sayılara indirgeme çabasındadırlar. Halbuki bilim, sadece nicel çalışmalardan ibaret değildir ve Çoklu Zeka Teorisi'nin başarısı, nitel araştırmalarla gösterilebilir (örneğin çocuklarla yapılan tekil görüşmeler veya ebeveynlerin okula yaklaşımlarındaki değişimlerle). Üstelik bilimsel araştırmalarda istatistiki olarak anlamlı değişimleri kabul etmemizi sağlayan p-değeri gibi değerler de keyfî olarak belirlenmiştir; dolayısıyla Çoklu Zeka Teorisi'ni destekleyen bazı sonuçların p-değerini çok az bir farkla tutturamaması, teorinin potansiyel gücünü görmezden gelmek için yeterli olmamalıdır.
Zekayı, problem çözmeyi aynı zamanda kültürle harmanlanmış bir çıktı verebilmeyi sağlayan biyolojik potansiyeller olarak tanımlayan Howard Gardner, zekanın varlığını biyolojik, antropolojik ve psikolojik temellerde kendine yer bulmuş sekiz başlıkta incelediğini çok sefer belirtmiştir. IQ testlerinin zeka türlerinden yalnızca mantıksal-matematiksel zekayı ölçtüğünü ve bunun, artık daha adil şartlar altında uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür. Günümüzde pek çok çevrelerce desteklenen bu teori ile IQ testleri, aynı zamanda çok daha dar alandaki yeteneklere de puan vermeye başlamıştır; dolayısıyla teorinin pratik bir etkisi olduğu da söylenebilir.
Zihinsel Hastalığı Olmayan Herkes, Elbette Bir Şekilde Zekidir!
Eleştirmenlerin, teoriye yönelik "herkesi zeki ilan etmekle" ilgili eleştirilerine, teorinin savunucuları basitçe omuz silkmektedir. Onlara göre eleştirmenler, bu konuda ne dediklerini bilmemektedirler. Tarih dersinde gemi inşa etme konusunu ele alalım. Teorinin savunucularına göre bu örnek, adeta "saman adam" örneğidir ve gerçekte olanı yansıtmamaktadır. 30 yıl boyunca eğitimci olarak görev yapmış ve teoriyi de sıklıkla kullanmış olan Thomas Armstrong, şöyle anlatıyor:
Öğrencileri 11 Kasım 1620'de Plymouth Rock'a yaratıcı bir şekilde yerleştiren ve İngiltere'den ayrılmaya karar vermelerinin nedenlerini doğaçlama gerekçeleriyle ortaya koyan iyi tasarlanmış bir rol oyunu, oldukça dramatik bir şekilde Bedence Akıllı bir öğrenciye alıştırma boyunca bolca düşünme fırsatı verir. Bu, o öğrenci için, kağıt kalem faaliyetleriyle başarılabilecek olandan daha içgüdüsel bir yoldur.
Çoklu Zeka Teorisi'nin savunucuları, elbette sadece rol yapma oyunu oynayarak veya çocuklara zeki olduklarını söyleyerek onları zeki kılamayacaklarını bilmekte ve anlamaktadırlar. Pozitif bir eğitim ortamını, tarih, matematik, bilim, okuma ve diğer temel eğitim sahalarında sağlam bir akademik eğitim ile pekiştirmek gerekmektedir. Ancak teorinin savunucularına göre ders kitapları, dersler ve standardize edilmiş testler, bu tür bir kavrayışı sağlamak için yeterli değildir. Armstrong, şöyle yazıyor:
Öğrencilerin dünya tarihi, kimya, ekoloji, edebiyat, ekonomi, cebir ve diğer alanlardaki fikirleri toplam benliklerini (ve tüm beyinlerini) dahil ederek araştırmaları gerekir ve bu, yeni materyallerde ustalaşmak için sözlü ve muhakeme becerilerinin yanı sıra vücutlarını, hayal gücünü, sosyal duyarlılıkları, duyguları ve doğal eğilimlerini kullanmayı içerir.
Sonuç
Sonuç olarak Çoklu Zeka Teorisi, her ne kadar popüler bir teori olmayı sürdürse de, bilim camiasında tartışmalı bir konu olarak kalmaya devam etmektedir. Teorinin güçlü öngörülerde bulunamıyor olması, deneysel noksanlığı ve pratik uygulamalarındaki sorunlar, çok kapsamlı bir yapıya sahip olan teorinin gücünü azaltmaktadır. Öyle ki, eleştiriler karşısında Gardner ve Connel, Çoklu Zeka Teorisi için yeterli kanıt olmadığını kabul etmek zorunda kalmışlardır. Gardner, 2004 yılında bu teori üzerinden kanıtlayıcı çalışmaların yapılmasından ve çıktılar elde edilmesinden memnun olacağını belirtmiştir.
Buna karşılık, savunucuların teoriyi güçlendirme ve daha fazla veri toplayarak dayanaklarını sağlamlaştırma çalışmaları da devam etmektedir. Bu uğraş, eğer başarılı olursa, teori de bilimsel camiada daha geniş yer bulabilecektir. Ancak bu tür bir paradigmatik değişim için henüz uzun bir yol var gibi gözükmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 38
- 24
- 15
- 12
- 9
- 8
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- edutopia. Howard Gardner On Multiple Intelligences. (1 Nisan 2009). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: edutopia | Arşiv Bağlantısı
- M. K. Smith. Howard Gardner, Multiple Intelligences And Education. (1 Ocak 2002). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2021. Alındığı Yer: web.archive | Arşiv Bağlantısı
- H. Gardner, et al. A Debate On “Multiple Intelligences”. (1 Ocak 1999). Alındığı Tarih: 15 Ocak 2021. Alındığı Yer: Dana Foundation | Arşiv Bağlantısı
- L. Waterhouse. (2010). Inadequate Evidence For Multiple Intelligences, Mozart Effect, And Emotional Intelligence Theories. Educational Psychologist, sf: 247-255. doi: 10.1207/s15326985ep4104_5. | Arşiv Bağlantısı
- J. Glazzard. (2015). 'A Critical Analysis Of Learning Styles And Multiple Intelligences And Their Contribution To Inclusive Education'. ResearchGate, sf: 107-113. | Arşiv Bağlantısı
- L. S. Gottfredson. Schools And The G Factor. (1 Temmuz 2004). Alındığı Tarih: 21 Ocak 2021. Alındığı Yer: University of Delaware | Arşiv Bağlantısı
- J. Mathews. 21 Years Later, 'Multiple Intelligences' Still Debated. (7 Eylül 2004). Alındığı Tarih: 21 Ocak 2021. Alındığı Yer: The Washington Post | Arşiv Bağlantısı
- D. T. Willingham. Reframing The Mind. (30 Haziran 2006). Alındığı Tarih: 21 Ocak 2021. Alındığı Yer: Education Next | Arşiv Bağlantısı
- T. Armstrong. (2004). Multiple Intelligences In The Classroom. ISBN: 9780871203762. Yayınevi: Association for Supervision & Curriculum Development.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/11/2024 02:44:31 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9986
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.