Doppelgänger Etkisi: Yakın Akraba Bile Olmayan "İkizler", Neden Birbirine Bu Kadar Benziyor?
“Sana benzeyen birini gördüm!” Muhtemelen hayatımız boyunca en az bir defa bu cümleyi duymuşuzdur. Ya da çevremizdekiler tarafından birkaç kez başkalarına benzetildiğimiz olmuştur. Peki gerçekten bize tıpatıp benzeyen insanların olması mümkün mü, üstelik ikiz bir kardeşimiz yokken?
Yüzümüz, belki de en benzersiz özelliklerimizden biri. Çoğumuz, bizi diğerlerinden ayıran en güçlü parçamızın yüzümüz olduğuna inanıyoruz. Şimdilerde telefonumuzu dahi parolalar yerine yüzümüz ile açıyoruz. Belki de yakın bir gelecekte tüm güvenlik önlemleri için yüzümüzü tanımlayacağız. Ama yüzümüz, gerçekten eşsiz mi?
Doppelgänger Nedir?
Doppelgänger, Almanca kökenli bir kelime olup doppel (Tür: "çift", İng: "double") ve ganger (Tür: "yürüyen", İng: "walker") kelimelerinin birleşiminden meydana gelir. Türkçeye "çift-gezer" olarak çevrilebilen kelime, yaşayan bir kişinin hayaletimsi ikizi veya fiziksel olarak tıpatıp benzeri anlamına gelir. Geçmişte birçok edebiyat eserine de konu olan Doppelgänger, kurgu ve mitolojide kötü şansı temsil eden paranormal bir fenomen olarak anılmıştır. Birçok farklı gelenek ve anlatıda "kötü ikiz" anlamına gelecek şekilde yer almıştır. Günümüzde ise görsel ikizleri tarif etmek için kullanılmakta ve zaman zaman "yabancı ikizler" (İng: "twin stranger") şeklinde de ifade edilmektedir.
Aslında sosyal medyanın hayatımıza girmesinden sonra bu kavramları daha fazla duymaya başladığımızı söyleyebiliriz. Çoğumuz, sosyal medyada herhangi bir ünlüye tıpatıp benzeyen birilerinin viral olduğu haberlere rastlamışızdır. Bir grup arkadaşın, dünyanın farklı yerlerinde kendilerine benzeyen insanları bulmak için başlattığı Twin Strangers Project adında bir proje dahi mevcuttur. İnandıkları bir teoriye göre, dünya üzerinde kendilerine benzeyen en az 7 kişi bulunmaktadır ve proje dahilinde bazı kişiler, şimdiden birden fazla Doppelgänger buldular bile!
Alakasız İnsanlar Neden Birbirine Benziyor?
Normalde birbirleriyle yakın akraba olan insanların yüzlerinin birbirini andırmasını bekleriz; çünkü en nihayetinde bir yüzün neye benzeyeceğini belirleyen yüz ölçülerinin genetik bir altyapısı olduğunu biliyoruz. Bu yüzden, normalde birbirine benzeyen insanların, hiç benzemeyen insanlara göre daha yakın akraba olmalarını bekleriz.
Benzer şekilde, aynı etnik kökene sahip insanların diğer gruplara kıyasla daha geniş ortak gene sahip olduğunu söyleyebiliriz. Güney Asyalıların genellikle koyu saçlı ve kahverengi tenli, İskandinavların ise daha çok sarı saçlı ve açık tenli olduğunu kolayca görebiliriz. Birbirine neredeyse tıpatıp benzeyen bir Asyalı ve Avrupalı bulabilmek imkansızdır.
Temel Olasılıklar...
Ancak insan yüzleri, çok çeşitli olabilse de, sınırsız bir kombinasyon sayısına sahip değildir. İnsanın yüz özelliklerinin alabileceği değerlerin sayısı kısıtlıdır. Dolayısıyla birbiriyle yakın akraba olmayan insanların kardeş gibi, hatta bazen ikiz gibi gözükmelerinin nedeni, temel bir istatistiki olasılıktır. Aynı zaman diliminde yeryüzünde yaşayan kişilerin bir kısmının birbirine çok benzer olması, ilk etapta şaşırtıcı olabilse de, anlaşılırdır. Bunun benzer bir örneğini, hatalı bir şekilde "kusursuz bir eşsizlikte" olduğuna inanılan parmak izlerinde de görmekteyiz (çok daha nadiren olsa da).
Bunu sayısal olarak da hesaplamak mümkündür: New South Wales Üniversitesinde adli antropolog olan Dr. Teghan Lucas, 3982 kişinin antropometrik ölçümlerini içeren verilerle bir çalışma yürütmüştür. İnsanlar arasındaki benzerliğe ulaşabilmek için, her bir yüzün 8 ölçüsünü diğerleriyle karşılaştırmıştır. Bu yüz ölçüleri arasında gözbebeklerinin merkezleri arasındaki mesafe, baş çevresi ve kulak uzunlukları gibi antropomorfik ölçümler yer almıştır. Çalışmanın sonucunda Lucas, iki veya daha fazla kişinin yüzün 8 ölçümü ile eşleşme olasılığını trilyonda bir olarak tespit etmiştir. Ancak bu, spesifik ve tekil bir kişinin bir başka insana benzeme ihtimalidir. 7.4 milyar insandan herhangi ikisinin benzemesi olarak hesapladığımızda, aynı olasılık bir anda 135'te 1 düzeylerine yükselmektedir. Yani insanlar yeni yavrular ürettikçe, kimi zaman birbirine benzer, hatta ürpertici derecede benzer insanların oluşması istatistiki olarak oldukça beklendiktir. Nörobiyoloji ve davranış profesörü Michael Sheehan'ın söylediği gibi, yeterli sayıda insana sahip olursak, o kadar da farklı gözükmeyen birileriyle karşılaşmamız kaçınılmazdır.
Sorun, bu kişilerin birbiriyle yeterince sık tanışmıyor olmasıdır ve sosyal medya insanları birbirine bağladıkça, bu benzer bireyler birbirini daha sık ve daha kolay bulmaya veya birbirini bulanların fotoğraf ve videoları daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamaktadır.
Üstelik yukarıdaki hesap, 8 ölçü açısından kusursuz benzerlik için yapılmıştır. Lucas, iki insanın çıplak gözle çok benzer görünebileceğini ama ölçmeye başladığımızda aynı olmadıklarını anlayacağımızı da ekliyor. Yani yukarıdaki olasılık hesabı, iki kişinin birebir aynı olması için ölçülen 8 yüz özelliğinden hepsinin, mesela burun uzunluğunun tam olarak eşit, mesela tam olarak 60 milimetre olması gerektiğini varsaymaktadır. Ancak insanlar, ufak farkları ayırt etmekte o kadar da iyi değillerdir. Örneğin hiçbir insan, 59 milimetrelik bir burun 60 veya 61 milimetrelik bir burnu ayırt edemez. Dolayısıyla bu tür bir benzeşme, yukarıdaki matematiksel hesap için değil ama, insanlar için "tıpatıp aynı" olarak adlandırılacaktır. Dolayısıyla fiziksel özelliklerin bir kısmının bile örtüşmesi, kişilerin "kardeş" veya "ikiz gibi benzer" olduğunun düşünülmesine neden olacaktır.
Ayrıca iki insanın "ikizlik düzeyinde" benzerliği, sadece yüzlerle ilgili de değildir: İkizlerin vücut özellikleri de neredeyse birebir aynıdır; ancak doppelgängerların nadiren vücutları da benzer olmaktadır. Araştırmaya vücut ölçülerinin de dahil olduğu bir senaryoda, kişilerinin "Doppelgänger" seviyesinde benzerlik iddiasının ortadan kalkacağı rahatlıkla söylenebilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Benzer şekilde, Doppelgänger etkisinin ortalama yüz özelliklerine sahip kişilerde daha yaygın olacağını da söyleyebiliriz. Gerçekten de dünyanın farklı yerlerinde çekilen fotoğraflar ile ilgili yürütülen bir çalışmada, 1793 farklı burun fotoğraflandı. Bu fotoğrafların 1081’i erkek, 712’si kadın olmak üzere tüm burunlar 14 farklı gruba ayrıldı. Bu gruplandırma sonucunda, %24,2 oranıyla etli burunun en yaygın olduğu sonucuna ulaşıldı. Rockefeller Üniversitesi'nde yüz algısı üzerine çalışan Winrich Freiwald’ın dediği gibi, ortalama bir yüze ne kadar yakınsanız Doppelgänger'inizi bulmanızın da o denli kolay olacaktır.
Yüz Benzerliği, Fazlasıyla Öznel Bir Deneyim!
Dahası da var: Yüz benzerliği konusu, birçok durumda öznel bir fikirdir. Yüzleri nasıl algıladığımız ve hangi yüzleri birbirine benzer bulduğumuz, kültürümüz ve geçmişimizle ilgilidir. Anadolu coğrafyasında doğan birinin Uzak Doğulu iki insanı birbirinden ayırt etmekte zorlanması, bu konuya ilişkin bir örnektir. Çevremizde o bölgeden insanları çok fazla görmediğimiz için bu yüzleri tanımakta daha az uzmanlaşmış durumdayız. Bu yüzden Uzak Doğulu biriyle karşılaştığımızda beynimiz en temel örüntü modelini oluşturur. Benzer şekilde, insan yüzlerini ayırt etmedeki başarıyı hayvan türleri üzerinde gösteremeyiz. Oysa mesleği herhangi bir hayvan türünü ayırt etmede uzmanlaşmak olan biri için bu oldukça basit olacaktır. Dolayısıyla yüzlerini ayırt etmekte zorlandığımız bir kültürden olan, hele ki aşina olmadığımız kişilerin bize gerçekte olandan daha benzer gelmesi oldukça anlaşılırdır.
Yüz tanıma uzmanı Daniele Podini, her birimizin insan yüzlerine ilişkin algısının kişisel deneyimler tarafından oluştuğunu düşünüyor. Bu da doppelgänger kavramını çok öznel bir hale getiriyor. Bilgisayar destekli yüz tanıma projesine katılan bir istatistikçi olan Nick Fieller, insanların birbirini tanıma esnasında çoğu kişinin saç çizgisi, kaş ve saç stili gibi yüzeysel özelliklere dikkat ettiğini ifade etmiştir. Bu konuda yapılmış başka çalışmalar sırasıyla göz, ağız ve buruna baktığımızı ortaya koymuştur.
Aynı zamanda Dr. Podini, farklı insanların farklı yüzleri farklı sıralarla okuduğunu ifade ediyor. Örneğin siz, baktığınız kişinin yüzünü göz, burun ve ağız sıralamasıyla okursanız o kişinin yüzünün bütününü gözlerin boyutu ve yerleşimi etkileyecektir. Ama başka biri bu yüzü farklı bir sırayla okuduğunda sonuç daha farklı olacaktır. Başka bir deyişle, yüzleri okuma şeklimiz birbirinden farklı olduğunda yüzler arasında bulduğumuz benzerlikler de değişecektir.
Başka bir olasılıkta ise örneğin saçını yeni kestirmiş bir arkadaşımızı tanımaya çalışırken beynimiz diğer parçaları birbirine bağlayacaktır. Yani bütüne ulaşırken aynı zamanda bazı ince detayları görmezden gelmemize izin verecektir. Belki de doppelgänger etkisine bizi yakınlaştıran şeylerden biri de budur.
Son olarak, popüler olan doppelgänger vakalarının birçoğu, kişilerin birbirine benzediğinin fark edilmesi sonrası, bu kişilerin özellikle birbirlerine (veya biri, diğerine) daha çok benzeyecek şekilde giyinmesi, saçlarını kestirmesi, makyaj yapması, sakal ve bıyık gibi belirleyici özelliklerini değiştirmesi durumu görülür. Bu da, ekstra bir algıda seçiciliğe sebep olur, çünkü bu değişimlere rağmen birbirine o kadar da benzemeyen kişiler popüler olmazken, sadece birbirine halihazırda benzeyen ve daha da fazla benzemesi için özel çaba sarf edilen kişiler popüler olur.
Doppelgänger Bireylerin Genleri de Birbirine Daha Benzer!
Yukarıda, belli ölçüler bakımından birbirine benzer bireylerin doğma ihtimalinin o kadar da düşük olmadığından bahsetmiştik. Unutmamak gerekiyor ki bu ölçüler, hücrelerimizin içinde bulunan genlerdeki bilgiyle belirlenmektedir. Dolayısıyla doppelgänger bireylerin benzerliğinin, genlerin benzer kombinasyonlarla denk gelmesinden kaynaklanmasını beklemek normaldir.
Gerçekten de Cell Reports dergisinde yayınlanan bir araştırma, farklı coğrafyada yaşayıp da birbirine çok benzer görünen kişilerin birçok genetik varyantı paylaştıklarını gösterdi. Bulgular, bu kişilerin benzer genetik özellikleri paylaştığını ama DNA metilasyonu (vücuttaki bakterileri koruyan biyolojik süreç) ve mikrobiyom açısından farklılıklar taşıdığını da ortaya koymayı başardı.
Josep Carreras Lösemi Araştırma Enstitüsü'nden araştırmacılar, bu bilgileri elde etmek için Kanadalı fotoğrafçı François Brunelle ile işbirliği yaptılar. 1999'dan beri projeyi sürdüren Brunelle, dünyanın farklı yerlerindeki birbirine çok benzeyen kişilerin kaydını tutuyor.
Araştırmada birbirine benzeyen 32 kişiyle temasa geçildi ve alışkanlıklarıyla ilgili bir anket yapıldıktan sonra tükürük örnekleri alındı. Çalışmada 3 ayrı yüz tanıma yazılımından (CustomNet, MatCovnNet ve Microsoft Oxford Project'in yüz tanıma API) yardım alındı. Bu yazılımlar yardımıyla, bu kişilerin objektif olarak birbirine benzeyip benzemediği onaylandı.
32 kişiden sadece 16'sının görüşlerinin objektif olarak aynı olduğu tespit edildi; yani geri kalan 16 çift sadece öznel olarak benzerdi. Bir diğer deyişle yapay zekaya dayalı yazılımlar, bu kişileri "aynı kişi" olarak değerlendirmedi. Ekip, bu birbirine daha çok benzeyen 16 kişi üzerinde daha çok yoğunlandı. Bu 16 kişiden de 9'u genetik açıdan o kadar çok benzeşiyorlardı ki bu 9 kişi "ultra-benzer" olarak kabul edildi.
Birbirine daha çok benzer olan kişiler arasında kilo ve boy gibi fiziksel özelliklerin yanı sıra sigara içme ve eğitim gibi davranışsal özelliklerin de benzer olduğu bulundu. Bu, paylaşılan genetik varyasyonun yalnızca paylaşılan fiziksel görünümle ilgili olmadığını, aynı zamanda ortak alışkanlıkları ve davranışları da etkileyebileceğini gösteriyor.
Doppelgänger Etkisiyle İlişkili Diğer Kavramlar
Otoskopik Fenomenler
Otoskopi (İng: "autoscopy" veya "heautoscopy"), Yunanca autos (Tür: "kendi", İng: "self") ve skopeo (Tür: "bakmak", İng: "watcher") kelimelerinden türemiştir. Birçok antik ve modern toplumun ilgisini çekmiş, mitoloji ve anlatılara konu olmuştur. Otoskopi terimi, kişinin kendi görüntüsünü veya yüzünü bedeninin dışındaki farklı bir perspektiften ama bir aynadan olduğu gibi görmesi olarak tanımlanabilir.
Otoskopik deneyimler, ilk olarak Aristoteles tarafından tanımlandı, daha sonraları Ovid’in Metamorfozları’nın üçüncü kitabında Narcissus efsanesinde yer aldı. Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi otoskopinin, doppelgänger terimi gibi kurgu ve anlatılarda çifte ve ölüm temalarıyla ilişkilendirildiği söylenilebilir.
Terim, psikiyatri ve nörolojide "kişinin kendi vücudunu uzaktan görmesi" şeklindeki halüsinasyonlar için kullanılır ve şizofrenide bir semptom olarak ortaya çıkabilir. Negatif otoskopi, kişinin kendi vücudunu aynada algılayamadığı, yansımasını göremediği psikolojik bir fenomendir. Ayrıca birçok otoportre çalışmanın otoskopik fenomen olduğu da düşünülmektedir.
Beyinde Yüz Tanıma Nasıl İşliyor?
Kişileri tanıyabilme ve birbirinden ayırt edebilme yeteneğimiz, sosyal yaşamımızın şekillenmesi bakımından oldukça önemlidir. Var olduğumuz günden beri karşılaştığımız yüzleri ve yüzlerdeki duyguları algılamamız ve hatırlamamız, onları diğerlerinden ayırt ettiğimiz için yaşamımızı kolaylaştırmaktadır. Ayrıca evrimsel açıdan kişileri tanıdık ve yabancı olarak kategorilere ayırabilmemiz yaşam içinde güvenilir bir alan yaratmamıza da imkan sağlamıştır. Peki ama yüz tanıma nasıl gerçekleşir?
Beynin temporal lobu (şakak lobu), kısmen yüz tanıma kabiliyetinden sorumludur. Temporal lobdaki bazı nöronlar, yüzlerdeki belirli özelliklere yanıt verir. Fonksiyonel rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemi ile yüz algılama esnasında üç beyin bölgesinin fonksiyon gösterdiği tespit edilmiştir. Bu üç bölge; fusiform yüz alanı (İng: "fusiform face area" veya kısaca "FFA"), oksipital yüz alanı (İng: "occipital face area" veya "OFA") ve superior temporal sulkus'un posterior (pSTS) alanlarıdır.
Yapılan araştırmalarda özellikle insan yüzlerine baktığımızda fusiform yüz alanının aktif hale geldiği; ev, araba gibi nesnelere dikkat ettiğimiz anlara göre daha fazla tepki verdiği tespit edilmiştir. Oksipital yüz alanının, diğer bölgelerden farklı olarak ayırt edici yüz hesaplamaları gerçekleştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca yapılan çalışmalarla oksipital yüz alanının, ilk yüz seçici bölge olarak görev yaptığı gözler önüne serilmiştir.
Oksipital yüz alanı; burun, ağız, göz gibi yüzün çeşitli bölgelerinden gelen bilgileri ayrı ayrı işler. Ancak bu bilgilerin konfigürasyonunda görev almaz. Bu; oksipital yüz alanının, fusiform yüz alanından önceki işleme adımında yer aldığını ifade eder.
Fusiform yüz alanı, yüzün bütüncül bir şekilde algılanmasında yer alır ve yüzün bölümlerinden gelen bilgilerin konfigürasyonundan sorumludur.
Superior temporal sulkus ise, dikkat ettiğimiz yüzlerdeki duygusal ifadeleri algılamaktan sorumludur. Örneğin bakmakta olduğumuz kişinin ifadesini oluşturan bakış yönü, dudak hareketleri gibi değişen ifadelerin algılanması bu bölge tarafından gerçekleştirilir.
Beynimiz, baktığımız yüzleri bütün bir resim olarak değil; burun, ağız, göz gibi yüzün bölgelerini ayrı ayrı kodlar ve ilgili nöronların uyarılması ile birlikte bir yüz şeması oluşturur.
Pareidolia Nedir?
İnternet üzerinde gördüğünüz yüz ile hiç ilgisi olmayan bazı nesneleri sanki bir insan yüzü gibi algıladığınızı fark etmişsinizdir. Buna pareidolia denir. Pareidolia, Yunanca hatalı, yanlış anlamlarına gelen "para" ve görüntü, biçim anlamlarına gelen "eidolon" kelimelerinden türetilmiştir. Basit tanımıyla bir şeyi, gerçekte olmadığı başka bir şeye benzetmektir. Amerikalı kozmolog ve yazar Carl Sagan, pereidolia’nın insanın hayatta kalmak için kullandığı bir araç olduğunu düşünmüştür. İnsanların içgüdüsel olarak yaklaşan bir canlının düşman mı yoksa dost mu olduğuna karar vermesini sağlarken ışık ve gölge gibi rastgele biçimlerin yüz olarak algılanarak yanlış yorumlanmasına neden olduğunu ifade etmiştir. Pareidolia hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Prosopagnozi
Prosopagnozi, Yunanca prósōpon (İng: "face", Tür: "yüz") ve agnosia kelimelerden türemiş; yüz körlüğü olarak bilinen nörolojik bir hastalıktır. Hastalığın derecesine göre bazı insanlar yalnızca tanıdık bir yüzü tanımakta zorluk çekebilirken, bazıları ise bilinmeyen yüzler arasında ayrım yapamayabilir ya da bir yüzü nesneden farklı olarak ayırt edemeyebilir. Hastalar yüzleri ayırt edemediği için genellikle ses veya giysi gibi fiziksel özelliklere dikkat ederek tanımlamalar yapmaya çalışır. Hastalık, aynı zamanda Alzheimer hastalığının ileri evrelerinde görülen yaygın belirtilerden biridir.
Prosopagnozinin, fusiform grytus bölgesindeki hasar veya bozulmalar sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir ve inme, beyin hasarı gibi bazı hastalıklardan kaynaklanabilmektedir. 2006’da yapılan bir araştırmaya göre dünya nüfusunun yaklaşık %2’sinde bu hastalığın görüldüğü tahmin ediliyor. Prosopagnozi hakkında daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
Sonuç
Sonuç olarak, insanların yüzlerini ve iki insanın yüzleri arasındaki benzerliği algılama biçimimizi etkileyen bir dizi faktör vardır. Bunlar, temel olasılık ve istatistik kuralları ile bir arada işleyerek, belirli aralıklarla Doppelgänger olarak tanımlanan etkiye neden olabilir. Akraba olmayan kişiler arası benzerlik çoğu durumda anlaşılmaz gibi gelse de, bu temel kurallar çerçevesinde sanılandan çok daha beklendik olduğu söylenebilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 6
- 6
- 5
- 4
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- N. Mortillaro. Your Doppelganger Exists, According To Science. Here's Why. (27 Ekim 2015). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Global News | Arşiv Bağlantısı
- F. Anzellotti, et al. (2011). Autoscopic Phenomena: Case Report And Review Of Literature. Behavioral and Brain Functions, sf: 1-11. doi: 10.1186/1744-9081-7-2. | Arşiv Bağlantısı
- B. J. Baars, et al. (2010). Social Cognition: Perceiving The Mental States Of Others. Academic Press, sf: 444-463. doi: 10.1016/B978-0-12-375070-9.00014-0. | Arşiv Bağlantısı
- E. Petekkaya, et al. (2019). Yüz Tanıma Alanı (Gyrus Fusiformis) Betimleyici Bir İnceleme. ResearchGate, sf: 249-252. | Arşiv Bağlantısı
- M. İmren. Beynimiz Yüzleri Nasıl Algılıyor?. (25 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: TÜBİTAK Bilim Genç | Arşiv Bağlantısı
- E. Norton. Identifying The Brain's Own Facial Recognition System. (23 Ekim 2012). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
- G. Akçay. Prosopagnozi: Yüz Körlüğü, Kendi Yüzünü Bile Tanıyamama | Bilimfili.com. (12 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Prosopagnozi: Yüz Körlüğü, Kendi Yüzünü Bile Tanıyamama | BilimFili.com | Arşiv Bağlantısı
- NIH. Prosopagnosia Information Page | National Institute Of Neurological Disorders And Stroke. Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: NIH | Arşiv Bağlantısı
- M. P. Evison, et al. Computer-Aided Forensic Facial Comparison. (28 Haziran 2010). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Informa UK Limited doi: 10.1201/9781439811344. | Arşiv Bağlantısı
- A. Tamir. (2011). Numerical Survey Of The Different Shapes Of The Human Nose. Ovid Technologies (Wolters Kluwer Health), sf: 1104-1107. doi: 10.1097/SCS.0b013e3182108eb3. | Arşiv Bağlantısı
- G. Kauffman. How Likely Are You To Meet Your Exact Doppelgänger?. (17 Temmuz 2016). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: The Christian Science Monitor | Arşiv Bağlantısı
- T. Lucas, et al. (2016). Comparing The Face To The Body, Which Is Better For Identification?. International Journal of Legal Medicine, sf: 533-540. doi: 10.1007/s00414-015-1158-6. | Arşiv Bağlantısı
- A. Hadhazy. Does Everyone Have A Look-Alike?. (5 Eylül 2015). Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
- Dictionary. Definition Of Doppelgänger | Dictionary.com. Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Dictionary | Arşiv Bağlantısı
- Vocabulary. Doppelganger. Alındığı Tarih: 11 Ekim 2021. Alındığı Yer: Vocabulary | Arşiv Bağlantısı
- R. S. Joshi, et al. (2022). Look-Alike Humans Identified By Facial Recognition Algorithms Show Genetic Similarities. Cell Reports, sf: 111257. doi: 10.1016/j.celrep.2022.111257. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 20:31:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11092
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.